24 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

24 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hitler'in istedikleri Tahakkuk Ediyor IngilizGazeieleri AlmanDevletReisinin — Meşhur Kitabından Ahkâm Çıkarıyor undın sonra A'muryın B goşturulan bir meseledir. Dü matbuatı bununla meşgul. — Yeni gelen Avrupa nde bu mevzu etrafında sütunlârca yazı- yazılmış olduğu görülüyor. — , Fakat Londra'lı Deyli Ekspres işi daha başka türlü tutmuş. Al- man devlet rçisi Hitler'in meşhur bir kitabı vardır. Bunun adı Mein Kampf. Bunu türkçeye «Kavgame» diye çevirmek kabil. Bu kitab çok eskiden yazılmış. Fakat sonradan »bazı yerleri çıkarılmığlır. Deyli Ekspres gazetesi bu kitabın ev - — völce basılmış olanından, yani çinden daha hiçbir şey çıkarılma- mış bi hasından aldığını sö; lediği parçalarla yukarıki suale cevab vermektedir. Alman devlet reisi 6 kitabın 42 inci sahifesinde şöyle diyor - — müş: «Biz milli sosyalistler Alman - ya'nın ezeldenberi takib ettiği e kâh cenub, kâh da garba gitmek giyasetini durduracağız. Gözleri- Mmizi şark toprağına çevireceğiz. Bugün Avrupa'da yeni toprak ai maktan bahsettiğimiz zaman het B —- STALİN'İN BİR HAREKETİ Lenin'in Karısının Tabutu Önünde 6 Saat * Nöbet Bekledı AD enin'in mezarı, Moskovada L (Kızıl meydan) in tam ör- tasındadır. Yüz binlerce ka- kek, başları açık olduğu klar da dolu “idi. Yaya kaldırımlarında kımı'danacak yer yoktu. Akşam — oldu. - Nadieyda K nova Krupskaya'nın ce- naze merasimi, derin bir sükü - net içinde başladı. Lenin'in eşi, geniş alınlı çok keskin bakışlı bir kadındı. Kocı gının iyi ve fena günlerini bera - ber yaşamıştı. Lenin'le, Siberya evlenmişti. Sonra beraber Avru- paya kaçtı. Münih'de, Parisde yas — gadı. 1909 da, Orlcan caddesinde Yo P n vi ruyorlardı. Bu sırada | ren, ev bir imiş. Ona orada raslamak uçuk piy ankosundan bü- yük ikramiyeyi kazanmak gibi birşeymiş. Binde bir gelirmiş. Ve binde bir müşteriye çıkarmış. Nedir, neyin nesidir, nerede oturur, ne yapar, kimlerle düşer, kü nayı sıkıştırdım, sıkıştırdim, İmkânı yok buluna- — kadındı, Ferit tilemezsin?. Refet anlattıkça Nesrin Feridin gözleri önün- den gitmiyor, o da iri, kara gözlerile, bol kirpikle- rile, uzun boyu ile, bakışları ardından sürükliyen görünüşü, mı bikili ses ve sözleri ile, apak teni le, — gen, gülen, hep gülen yüzile ve güldüğü vakit de- Ş p k. . lirten, söylediği zaman bağlıyan, baktığı anda bü- yüliyen durumu İle Feridin bakışlarında diriliyor, diriliyor, sanki: — — — Ben ondan az mı güzelim. Tıpkısı değil mi» Diyor ve bu ses Feridin kulaklarına geliyor, gözlerinin rengini geceden, teninin ışığını gündüz- —— den, yüzünün pembe beyazlığını güneşten alan sev- - gilisine bir kat daha bağlanıyordu. v.wu—mamu.mıanuyıum in yangınını damarlarında tutuştura tutuştura | zatındaki devletleri düşünebiliriz.. şeyden evvel Rusya'yı ve onun et- ' — İşte «Kavgams kitabı GUDAN A ıCJ menu | ECYETİRR Almanların Afrikadaki eskt müstemlekeleri kan manalı cümleler - bunlardır. Deyli Ekspres bunlardan neler çı- kabileceğini de tahlil ederek di- yar ki: Bunun manası - yani Rusya ile ı Meiaüı Şeylerı HAYVANLARDA DOSTLUK HİSLERİ | rina tırmanmıya başlamış. Ve - içeri eçenlerde bir yaşına basan bir arslan yavrusu gahibi taralın- dan (Vensan hayvanat) bahçesine ve- rilmiş. Günden güne büyüyen, büyü- dükçe dişleri, Urnakları sivrileşen bu vahşi, yırtıcı hayvan yavrusunun sahi- binlü evinde bulundurulması mah - zurlu görülmüş. Fakât küçük arslan, tamam üç zün gerilen yemekleri yememiş. hayva - at bahçesi baylarlarını, müdürünü hayret ve telâşa düşürmüş, — Kafesin bir köşesine çeklliyor, — malitemadien düşünüyor, homordanıyormuş. Niha- | yet müdür, telefonla sahibine sormuş: Şımdı Sıra Nereye Gelıyor? | — Bunu yalnır mı büyüttünüz?. — Mayır! Bir Danıa köpeği ile be- | 5i | caberi, | — Rica ederim, küpeği bir kaç gün lerihir... Az sonra köpek gelmiş. Küçük ars- köpeli uzaklan görünce sevinçle ye- rinden fırlamış, kalesin parmaklıkia- konulunca boynuna sarılmış, koklaş- mışlar. Sonra altalta, üstüste yuvarla- narak başlamışlar. Küçük arlan © zamana ka adrdokunmadığı | et parçalarının en İyilerini ayırmış. köpeke vermiş, beraberce ve büyük bir iştiha ile yemişler. O zamandanberi arslanla köpek bir kafesde... HAYVANLARIN VERDİGİ DEL Hayvanlar, bazan insanlara — çok ibrete değer dersler verirler. Aşalıda- Ki vak'a buna güzel bir misaldir: Birkaç sene evvel Parisde, hayva - ati vahşiyenin muhafaza olunduğu yerde bulunan yaşlı bir arslan hasta- lanıyor, zayıflıyor, küvvetler düşü - yur. Ne yiyor, ne de İçiyor, verilen Hâçlar faydasız kahıyor, Son bir çare düşünüyorlar: — Vahşi hayvanlara, serbest bulun- dukları zamanki gibi bir gıda verilirse sahhaflerini muhafaza ederler. | Diyorlar, Canlı bir tavşan vermeyi kararlaştırıyorlar. Hassas ve çok yufka yürekli olan gardiyan kalesin kapısını açıyor, ve tayşanın parçalandığını gör- memek İçin başını çevirerek — zavallı hayvanı içeriye atıyor, arkasına bak- madan çekllip gidiyor. Brieni , gün, . yoğlı eeslanen — sayunu değiştirmiye geldiği zaman ne görse Arslan yere olurmuş. Javşanı ön SLER . haneye eli Kelepçeli bir % K |bu adam birini öl- İzib bir. erkekdi. İzel bir. kâdının en, mal İhulyalı bir parıl- adam — getirdiler; dürmüştü. , Kırk — yaşında vardı. — İztırabla kırışan çehresin - çöküklüğe, rağmen | geniş- İoetüzlari ö sdbir guh vücudile ca- Tevkifhane ko - Busurdaki — diğer hemen gelen ar- etrafını Fakat, başı önü- ne eğik kaşları ça- ik bü mağmum | adamın kilidlen - çılmıyan dan tek kelime bi- le alamadılar. Kati! suçundan tevkifhaneye ge - tirilen adam Naz- Öldürdüğü a - dam, genç ve gü- kacası idi; bir ka- din.. . Açık sarı kıvırcık saçları 0- muzlarına dökü - | gözleri ti ile yanan, neş- esinde en ilâhi ba- yerli derle kalkar? Hiç belli değil. Madam An- Rusya'nın etrafındaki devletler - den maksi - Romanya, Lehistan, Finlandiya'dır. 153 üncü sahifede de şöyle yaz-ı <Eğer birisi kalkar da Avrupa- nine, boyuna Rusya'dan lenen söylemişti ki Südet &: kendisinin Avrupada İstediği en | son toprak davasıdır. «Kavgam: eserine bakınca bus. | kitabının 740 ıncı sahifesinde diyor: vletlerin hudi tarafından tesis e | rafından değiştirilir, hududları arızalıdır. ve el leler içinde muvakkat olduğu gi- (Devamı 7 inci sayfada) çekildi. Kütüphanelerin i- daresi ile meşgul olmıya başladı. Stalin yoldaş, komünizmin bu ralı küçük bir apartı - Geçenlerde vefat eden Madam Lenhı| büyük şehsiyetinin tabutu önün- lerini gören hep o idk 1917 - 18 mücsdelesinden sonra sarayı) na de altı saat nöbet bek'emek sure- tile Lenin'e karşı — muhabbetini, bağlılığını göstermek istemiştir. mya, İstonya ve | da toprak almak isterse bunu e | acak » | tr.> Geçen eylâl ayında Hitler &- | | miştir. | rette devam eden siyast mücade- | Kocasının vefatından sonra- in-| rusunu seven bir kedi zibi diliyle tüy- lerini yalıyor, temizliyor... Hi © günden sonra arslanın sıhhati dü- zelmiş, İştihası açılmış ve İyileşmiş. Küçük arkadaşı ile oynamağa başla - hw“ DEĞİL MEGER FiL lnıli. sunuz. İşli tmas r ki, Geçenlerde Siyamın merkezi idaresi olan Bangkokdaki Pagot mabedindeki beyaz fillerden birisl yaralanmıştır. Rahibler mukaddes filin hayatının tehlikede olduğunu —görünce — derhal | Londra operatörlerinden Misler An- derseni telzrafla Bangkoka davel el sebefir; n Doktor yanına iki hastabakıcı ve bir muavin alarak doğru Siyama gel- Operatör hastanın meşhur rahibler- den biri olduğunu zannetmiş. — Fakat kendisine ameliyal edilecek kimsenin ağu söylenince evvelâ ameliyat- dan imilna etmiy ise de kendkine 160.000 İngitiz Hirası todavi ücreti vâ- dedilince razı olmuştur. Fili evvelâ kalın halatlarla sımsıkı bağlamışlar ve sonra, ameliyat yâp - yot. de iyl-olmuştur. Fakat; dokter Anderson bundan son- | yaş . da değli 100,000 lira milyon bile verse- m gibi bir ameliyat daha yap- YOSMAI maz; talih işi. Gelirse görürsün. diyor, Amma n0 — geeeamamazaananaz NO- 109 ganamaamannaa Yazarn: ETEM İZZET BENİCE gaa annmımız. Ferit soğukkanlı cevab verdi: — Hiçbir şey olacak değiliz. Evleneceğiz?. — Peki amma, ne vakit?. Yılı geçti. — Öyle, neredeyse ikinci yıla gireceğiz. — E, ne bekliyorsunuz?. * Onu Ferit de bilmiyordu?, Niçin bekliyorlardı, neyi bekliyorlardı, hangi vakti bekliyorlardı? Nes- * rinin sözleri kulağını yeniden doldurdu: — Bekliyön kaybetmez. Her yerde, herşeyde! Ve bu cümleyi olduğu gibi Refete tekrarladı: — Bekliyen kaybelmez. Her yerde, her şeyde.. Refet: — Peki öyle olsun.. Dedi. Fakat, yanaklarında inanmamışların o her vekitki aldatan gülücüğü dalgalandı ve: — Haydi, TTürkuvazda birer kahve içelim MMW TOKATLIYANIN KAPISINDA — — Geceydi. Saat üç buçuk. 'Tufan ve. Yağız adam: — Ne olurdu sanki bir iki gün beraber kalsay- dik. Diyor, ilâve ediyordu: — Öbür gün Ankara'ya gidiyolum. Oraya da beraber giderdik. Hiç sıkılmazdın. Ankara Palasta odam var, Buradan daha güzel otel. Ben seni iste- diğinden çok eğlendirirdim. Genç kadın mantosuna iyice sarılmıştı. - Kar yyağıyordu. Garsonun getirdiği taksi bekliyordu. — Haydi artık ayrılalım. Üşüdüm., Dedi, sözüne ekledi: — Gidemem. Burada çok önemli işlerim vur. © Bak sabaha kadar bile seniale beraber kalamadım. ü Gramna alıkaş, (it yav- İharların zevki ta- genç, şakrak ve fıkır, fıkır fıkırdak bir kadın . Bu maceranın hi :âyesi yet bir gün, merak a soran arka- KGK daşlarına anlattı: — Arkadaşlar. dedi. miş bir suçun hikâ - yesini size anlatsam da bir, an - im da., Zaten anlat; Bir adam öldü le bir şey. yapmağı hayatımda hiç | düşünmemiştim. Gece ri se belki tüylerim ürpererek nırdim. Fakat ne diyeceksin, in- İşte böyle birçok hâdiseler, vakıalar, bizi, çelimi: gibi, istediğimiz veya istem miz cihetlere süri Ben küçüktenberi, iyi bir adam olmak, iyi şeyler yapmak kudre- tini kazanmak, hem kendime hem-i de hemcinsime faydal: bir halde yaşamak ümid ve isteklerile ya - şadım. Fakat dedim ya. sen diğin kadar <iste.. olan hâdiseler, vakıalar... Ha - bam öldü, annemile kızkardeşimin. geçimini temin etmek mecburi - yetinde kaldim, mektebi bırak - tam, tahsilim yarıda kaldı. Memur oldum; karşılaştığım bazı vak'alar beni, bu hayata da uzun müddet bağlıyamadı. Birkaç kuruş bir a- raya getirip, ticaret sahasına atıl- mağı düşündüm ve öyle yaptım; bir küçük dükkân açtım. Yavaş niha- Soruyor - ak ne üm, Böy- . Fakat bir gün, bir yangın, dükkânımı da, bütün sermayemi de silip süprdü. Tekrar, ufaktan işe başladım. kazandım. Zamanla tekrar sermaye sahibi oldum. Yine ufak | bir dükkön açtım. Allah yardım etti. Çok kısa bir zamanda serma- yem tahminimin çok fevkinde o- | larak arttı. yama gİr- ya- z bir yı ır_,k leyip götü çıktı. Bu adamın iyi bir piyasa ye-; rinde bir manifatüra — mağazası ste - | vardı. Bir arkadaş vamtasile ken- sonra bana, ottaklık teklif etti. Ka-| bul 'ettim. Kendi dükkânımı ka - Dima hi padım. Sermi onun sermaye -| hayatımdan başlıyan | Sile birleştirerek işe buşladım. rbirini takib etti; ba- ' — Kendi iş birliği ettiğim bu a-| ——— —— yılbaşı gecesi için söz. Bu akşamki gibi de- Bil, gece tam onda geleceğim, sabahlıyacağız. Ve efini uzattı: di esenle kal Yağız adam kendine uzanan bu eli sıkar ve öperken — Kifir, benimle Amp.ıya gelmedin. Ankara- ya da gitmiyorsun. Fakat, seni öyle bir — kapana sokacağım ki, bak elimden kustılabilecek mi - sil Diyordu. Taze kadın, kahve rengi gözbebekli, kumral gaçlı, beyaz pembe tenli, kırmızı düdaklı, ufacık ağızlı kadın siyah kürk mantosunun içinde gelişe gelişe: — Ben kapana girmem, hiç kendini üzme. Diye, güle güle bu cümleyi söyledi ve bir kuş hafifliğile arabaya atladı: — Lâmbanı söndür şoför... Şoför içerideki lümbayı söndürürken, yağız a- dam, viski ,kokteyi, şampanyanın kızartıp ufalttığı gözlerle arabanın arkasından kendisi de kanatla- nıp uçacakmış gibi hırsla, iştiha ile bakıyordu. Genç kadınsa hiç ardına bakmadan, şoföre em- Bu sıralarda karşıma bir adam | iğüm adamdır. Çünkü, ortuklığımız yalnız iş sahasında kalmadı, ayri zamanda — bir de aşk ve gönül ortaklığı işe karıştı. Ben bekârdım. Ortağımın güzel bir karısı vardı. Sık sık mağazaya gelirdi. Bu sarışın, güzel, çok gür zel bir kadındı. Onu tanıdıktan sonrâ, arkada Şımın, ortağın kendi 'ne dâima hürmet göster- mekte idim. Fakat, bu öyle bir kâs dındı ki. şeytant bile çileden' çır kârabilirdi, Ortağım dükkânda — iken, fazla oturmaz, fakat bulunmadığı za * manlarda gelirse, saatlerce oturut benimle konnşur, şakalaşır ve bar na hissedilir bir yakınlık ve alâkâ Böslerirdi. Bu hal aylarca böyle devam &* dip gitti. Düşünün, nihayet, ben de bir' Ansan, ben de bir erkektim. Böylü bir kadının karşısında daha fazlâ müukavemet edebilir. miydim?. Bir gün, bu kadının alevli göz” leri önünde irademin gevşeyip çök tüğünü, mukavemetimin hiçe in- diğini gördüm ve mağlüb oldum. Ondan sonra, sık sık fırsat bu” larak, bu aşka düşkün — kadınla, coşkun bir hayat yaşamağa baş * ladım. Radyo Poraramı Ankara Radyosu — BUGÜN 1835 Mürik - PL. (Oda müziği). 19 Konuşma (tayyareci konuşuyor). 19,1$ Türk müziği (fasıl heyetij. Celâl Tekses ve arkadaşları. 20 Alans, meteoroloji haberleri, zi Faat borsası (flat). 20.15 Türk müziği, Çalanlar: Kemal Niyazi Seyhun, Züle tü Bardakağlu, Eşref Kadri, Cevdel Çağla, Okuyanları Malük Recal, Safiye To- kay. 1— Acem kürdi peşrevi. — Nikogos ağa - Acem kürdü yarkır Sevdi göynüm ey meleksima seni, 3— Melekzade efendi - Ferahnak garkı - Titrer yüreğim ol güliter, #— Ferahnak şarkı - Bir sebeble gücenmişsin. j 5— Kemal Niyazi Seyhun - Kemen” ge- taksimi, ©— Hafız Yusuf - Hüseynl şarkı * Saçın bükümleri. 7— Hüseyni sarz semalsi. &— Tanburi Ali Etendi - Nihavend garkı - Sevdim yine, #— Refik Fersan - Sazlnak şarkı - Canın kimi tsterse, ü— Refik Fersan » Uşşak şarkı * Kız bürün de şalına. 21 Memleket saal ayarı. 21 Konuşma (haflalık spor servisi). 2LAS Esham, tahvilâi, kambiye * Bukat borsası (fiat). 21,25 Neş'eli plâklar - R. 21.30 Müzik (Riyaseti Cumhur flar- monik örkestrası). Bef> Praetorlus. 22440 Müzik (oporetler - Pi). 29 Müzik (Cazband - Pl. EZAS » 24 Sön ağans haberleri vt yarınki program. YARIN 13.38 Müsik Çoperetler - P. M Memleket sani ayarı, ajans vt meteorulaji haberleri. 1410 Türk müziğl (balk musikisik Bıvaslı saz şairleri kşık Veysel ve İbe rahim, Takdim eden: Sadi Yaver Alas man, 1440 - 15.30 Müzik (uvertürler Ve opera aryaları). 1337 Hicrt 1358 Rumi Sefer Mart 3 n 1830, Ay3, Gün 8. Kasım 137 Z4 Mart CUMA Vakitler | Vasati | Ezani ŞALTE IS « d Güneş 11 32 Öğle $ 58$ İkindi ,2 Akşamı 12 00 Yatın 131 İmsak 9 sı BĞT e dŞ £ #NSr ZOŞN h karısı olduğu içim (Devamı 7 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: