24 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

24 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Belediye, Şehir tiyatrosu artistle- ri ile konservatuar muallimleri - HÂDİSELER KARŞISINDA Son Telgraf ruş almak için, bir umum! kütüp- hane binası parçalanarak kiraya PARAYI VEREN mümi kütüphane binasının bir “DÜDÜĞÜ ÇALAR kısminı tefrik ederek kiraya ve- ——————— röcekmiş. Bu kısımda on binlerçe elediyenin yeni bütçesi yâ- | cild kitab var. Evkaf idaresinin Bpılırkeu. bazı havadisler | böyle bir fikri nereden bulduğu gazeteye aksediyor. Meselâ | belli değil... Fakat, birkaç ku - | | nin maaşlarını arttırıyormuş. Bu, hayırlı havadistir. Demek, gele - cek, tiyatroda daha çok güleceğiz. Konservatuar daha neş'eli kon - serler verecek. Şu zavallı temizlik amelesinin maaşları arttırılsa da, onlarda sokakları daha keyifli ke- yifli süpürseler... Bu da, bir tek- I4 değil mi?. Meşhur fıkradır: Parayı veren düdüğü çalar. SÜT KAYNAYINCA OKOYULAŞIR MiT Süt kaynaya kaynaya koyula - gar, kesafet mi peyda eder, yoksa, gulanır mıf. İşte bu mevzu üze « rine, geçen gün bir davaya bakıl- faış... Mahkemeye verilen bir süt- çü, sütün kaynaya kaynaya sula- nacağını, yağını kaybedeceğini id- dia etmiş. Mahkeme, tıbbıadlide #ütün muayenesine karar vermiş.. Bakalım netice ne olacak?. Bize kalırsa: Eğer, süte terkos maddeler daha - fazladır. Hamidiye suyu karıştırılmış ise sulanır. Evvelki gün, Şüküfe Nihal Ha- nim teyzemizin bir yazısını oku- dum.. San'at eserlerinin, daha zi- yade musikinin kontrolünü isti - yordu. Radyo dinliyormuş. — Bir «Suzinak» faslı başlamış.. Arka - sından da bir alaturka şarkı... Alaturka şarkıya karşı atıp tu- tan ne insanlar görmüşüzdür ki, alatarkanın lehinde bulunanlar- dan daha çok saz âlemlerine de- vam ederler, Sakın sayın muhar- rir de öyle olmasın?. Ne yalan söyleyim, öyle ala - turka şarkılar vardır ki insan din- lemekten haz duyar. Hele, iyi bir san'atkâr okursa... Meselâ Safiye Nadir Nadi; «Çocukların bay - ramı» isimli bugünkü başmakale- sinde 23 nisanın mana ve ehem- miyetini anlatmakta ve ezcümle; *En büyük günümüz olan 23 ni- ıııı.yeıu'mrwdıooeuııwı rilen hakiki kıymetin ölçüsünü | gösterir sembol olarak alırken E- bedi Şefimiz Atatürk; her günü- müzün çocuğa aid olduğuna işa « ret ediyordu. Çocuğa, yani yarınal.. Dedikten sonra yazısını şöyle | düncü harb silâhını en iyi anlayıp | tih ve istilâ edilmesine müsaade | verdi. düşerek yaralanmıştır. yoğlu hastanesine kaldırılarak te- bitirmektedir: | en iyi organize eden ve en iyi kul- | etmiyelim! M. HİCRET * Küçükpazarda oturan Şere- | davi altına alınmıştır. yatıyor? cekler. Diyerek sabaha kadar gözyaşı | Tinde olduğundan, birbirlerini gö- Tarihi Roman: No. 60 İspanyada köylülere dehşet ve- ren, herkesi yıldıran bu adam, müslüman ordusuna karşı koyarak kırk elli keşişlik avenesile dağlar- da dolaşıyor, önüne çelen müslü- — manı kesip doğruyordu. Selim bu adamın tekibine git- tiği için, yirmi gündenberi İşbil- yede bulunmuyordu. Selim nihayet Kızıl Filipi bir dağın eteğinde kıstırınış, başını koparıp İşbilyeye dönmüştü. Elhâris, Selimin bu yararlş - ğından da çok memrumdu. Fer - —m—Mımı.n- l Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli verilir mi?. Bu meseleye Maarif Vekâletinin müdahale edeceğini umarız. İster mısıniz, kütüpha - nenin bir köşesinde tütüncü, sucu, kebabcı dükkânı açılsın?. CEBELÜTTARIK VE MAYMUNLAR NEDİR?. Son Posta refikimizde evvelki gün, şöyle bir yazı başlığı vardı: «Cebelüttarıkda İngiliz hâkimi - yeti ve maymunlar» bu kadar aca- İb bir serlevhanın yazıyı okutacg- Bi şüphesizdir. Fakat, —doğrusu, Cebelüttarık'la maymunların mü- nasebetini yine kavrıyamadık. Si- yasi bir yazıda maymunların ne rolü olsa gerek, diye, düşündük. Maymunlar mukallid hayvanlar- dır. Yoksa Cebelüttarıkda may - munların çokluğu, bir harb tak- Hdine de mi yöl açâcak?. GÜZEL KADIN MİDİR? Bir okuyucu, bir gazeteye mek- tub yazıyor: — Güzel kadın tehlikeli midir?. diye soruyor. Gazete cevab veriyor. Fakat, Gdoğrusu, bu cevab bize garib gö- ründü. Bilmiyoruz. Suali soran okuyucu ne dedi. Çünkü, o gaze- teye göre, güzel kadın tehlikeli- dir. Güzel bir zevceye malik olan bir erkek daima endişe içindedir. Karisıma ne kadar çok itimadı 0- lursa olsun, bu, böyle imiş.. Bu fetvaya göre, bütün güzel karısı olan erkekler endişe içinde mi yaşıyorlar?. Böyle mantık olur mu?. FPARA KAZANMAK FELSEFESİ Vü - Nü: «Para kazaamak fel - sefemiz nasıl olmalı?» — başlıklı yazısında kür yollarının binbir şekil ve suretini izah ediyor. Pa- ra kazanmak bir felsefe midir?. Benim takıldığım nokta burası... Felsefe ile alâkası olmuyan ne in- sanlar görüyoruz ki, harıl hafıl para kazanıyorlar. Herhalde para kazanmak ayrı bir istidad işi... AHMED RAUF > «Çocuğun bugünkü saadetinin, vatanımızın yacınki ssadeti oldu- gunu unutmiyalım!.. TAN: «Dördüncü harb silâhı: Propa- ganda» isimli bugünkü başmaka- lesinde Zekeriya Sertel; Cihan harbindenberi harb silâhları ara- sına «propaganda» denilen yeni ve korkunç bir silâhın daha karış- miş bulunduğunu söyledikten son- ra; «Bugün organize propagandı devrinde yaşadığımızı ve bu dör- Yazan: CELAL CENGİZ Tipin vücudünün de orladan kalk- mış olması Elhâris için büyük bir muvaffakiyet sayılabilirdi. Eihâris, ik'nci bir atlı yola çıka-| rarak, (Kızıl Filip) in de başı ko- | parıldığını Tarık bini Ziyada bil- | dirdi, Selim, İşbilyeye gelince, Mar - yanayı bulacağını onunla konu - şacağını, hatta bu yararlığına gü- venerek, Elhârisden onu alacağı- ni umuyordu. Artkadaşlarına sordu: , — uıfyını hangi lupilınıdo Kara Sularında avlananlar Bir Kaç Yunanlı Daha Çeşme Adliyesine Verildi Mevsim münasebetile kara su- larımızda balık avlamağa teşeb- büs eden yabancı balıkçılar son zamanlarda çoğalmıştır. Geçen hafta yakalanan 8$ Yu - nan balıkçısından sonra evvelki gün de Çeşme yakınlarında Goni adası civarında balık avlamağa POLİS Ve>. Mahkemeler HAK ARAE KS ZK AA İstediği | Para İmiş ! — Peki İstediğiniz Kadar Alan Malüm Değil ! Kırışık Bir Hakaret grebune eölyetgilenine alarek N- Vereceğim. Yalnız Bize) Davası Mahkemade lik bekliyen ve Goni adasına karak istirahat ettikleri ;aıuıın Kızit Pandeli oğlu Dimitri Paçilis, kardeşi Nikoli, Yorgi oğlu Simo, kardeşi Sideri, Dimitri oğlu Pan- deli Bolos ve Yamandi Kefalis i- simlerinde 6 Yunan balıkçısı suç üstünde yakalanmışlardır. Suçlular sandalları, balık ağ - ları ve balıkları ile Çeşme adip yesine teslim olunmuşlardır . BZ ân et Maarif Vekili Gitti Birkaç gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Maarif Veki'i - miz Hasan âli Yücel dün akşamki €kspresle Ankaraya dönmüştür. Mumaileyh - burada tetkikleri esnasında Üniversite ve Üniversi. telilerin ihtiyaçları hakkında al- dığı notlar üzerinde Vekâlette meşgul olacak ve mezkür ihtiyaç- ların bir an evvel teminime çalışı- lacaktır. KÜÇÜK HABt RLER * Fransız Nafıa Nazırı Varşo- vaya varmıştır. w Slovak - Macar gerginliği ye- niden artmıştır. * Filistine kaçak muhacir gir- mesine mâni olunmak üzete Şid- detli tedbirler alınmıştır. » Amerika hükümeti deniz tay- yare kuvvetlerini 3 misline iblâğ etmeyi ve Üniversitelerde «Hava- cılik» dersini çoğaltmayı kararlaş- tırmıştır. * İzmitte müstakil ressamlar Aarafından açılan sengide teşhir oluan tablolardan 6 sı İzmit müd- delumumiliği tarafından Güzel san'atlar akademisine gönderü - miştir. Buna sebeb; mezkür tab loların müstehcen oiluğu iddia - sile teşhirlerinin meno.unmasıd... | lanan devletin Almanya olduğu- nu kaydetmekte, Almanyada «pro-| paganda» için yapılan büyük ça- lTışmaları uzun uzun anlatmakta- dir. Zekeriya Sertel; yazısının 'so - unda da «Kıssaden hişse» diyerek makalesinden şu neticeyi çıkar- maktadır: Nereden gelirse gelsin. Haric - den gelen propagandaya karşı u- yanık bulunalım. Bizim olmıyan hiçbir fikre, hiç bir söze, hiçbir harekete ehemi- yet vermiyelim. Ruhumuzun fe- Selim'ın arkadaşları gülüştüler: — O yakında senden daha tâ - Hihli canlara nasib olacak.. Ve bu zabitlerden biri ilâve et- wı ? Geç kaldın, Selim! İşpanyol dülberi Şami yolunu tuttu ... Selim, Maryana'nm Halıfeye hediye olarak gönderildiğini du - | Beyninden vurul: | yunca şaşırdı.. muşa döndü: — Onun buradan gideceğini um- muşyordum. Zabitler hep birden bevab vere diler: — Biz de ummuyorduk. Fakat, Elhâris böyle tensib etti. Son ka- #ile ile yola çıkarıldı. — Onu yolda kaçırırlar.. Benim tanıdığım Maryana kat'iyyen İs- panya topraklarından ayrılamaz. — Kollarını Cezayi- re kadar bağlı Oradan bir | geri ile &n—m ııhı.uı, götüre - Dokunmayın Yozgada bağlı, Terzili köyü... Vakit gece yarısı... Üç silâhli ar- kadaş, ağır adımlarla köyün en zengin adamı olan Artak'ın evine doğru yürüyorlar. Tlısulu Tilki oğlu hacı Mustafa arkadaşlarına yuvaşça: — Aman çocuklar... diyor. Çok dikkatli olun, yapacağımız işi yüzümüze, görümüze bulaştırmı- yalım, sonra yanarız hat, Mirza teminat veriyor: — Korkma ağam! Zaten hepi - mizin yüzü gözü bezlerle sarılı. Kıyafetimizi de değiştirdik, kimse bizi tanıyamaz ki... Şimdi Artak'ın evnin önünde - ler... İçeriye girmek için, evin bir duvarını delmeğe çalışıyorlar.. Bu sırada Artak, annesi Büş - kün ve karısı Maryam yatak oda- sında tatlı tatlı, mışıl mişil uyu - yorlar.. Üç silâhlı delikanlı, ni - hayet eve girmeğe muvaffak olu- yorlar, yatak odasına çıkıyorlar. Çıkrıkçı Mustafa ile Mirza, kapı- tan önünde bekliyorlar. Tilki oğ- lu Mustafa odaya girerek, Artak'ın yatağına yaklaşıyor. O sırada Büşkün uyanıyor, ba- | Hırmak, feryad etmek istiyor. Fa- kat Tiüki oğlu Mustafa, tüfeğinin dipçiği ile kadına vuruyor ve hid- detle: — Sus be kadın!. diyor. Yoksa üçünüzü de gebertirim! Artak ile karısı da uyanıyorlar, Artak, Mustafaya: — Bizden ne istiyorsunuz? di- yerek, yalvarmağa başlıyor. Tilki oğlu: — Para, diyor. Artak: — Peki, istediğiniz kadar para vereceğim, yalnız bize dokun - mayın.. diyor ve sözde parayı ge- tirmek için öteki odaya gidiyor. Tilki oğlu da onu takib ediyor. Artak sofaya çıkınca, derhal kaç- mağa başlıyor, biraz sonta sokak kapısı önünde de: — İmdad, imdad!. diye bağırı - yor. Üç silâhlı arkadaş da arzularını yerine getirmeğe muvaflak ola- madan, evi terkedip kaçıyorlar. Ağır cezada, davacı Artak ile Büşkün sorguya çekildiler ve hâ- diseyi olduğu gibi anlattılar, Mahkeme, - istinabe - evrakının mahalline gönderilmesine — karar | Halledilecek Sarfati isminde bir zatı tahkir etmekten suçlu Tarantonun mu- Sultanahmet birin- ci sulh cezada başlandı. Maznun 'Taranto suçunu inkâr etti. Sarfa- tiye hakaret etmediğini söyledi, Taranto'dan sonra icra memuru Kâmil Peker şahid sıfatile din- lendi. «— Bundan yirmi gün evvel bir haciz kararını tefhim etmek üze- r$ Taranto'nun mağlazasına g- tüm, Yanımda, davacı Sarfati'nin vekili Nesim de vardı. Mağazaya girince, orada bulunanlara Taran- to'nun kim olduğunu sordum. Bu sualime Taranto cevab verdi: — Taranto benim, ne istiyorsu- nuz? diye gordu. Haciz karrası gösterdim. Bunun üzerine müs - tahdemlerinden birine dönerek, onunla, —ispanyolca — konuşmağa başladı. Sonra türkçe olarak da: — İşte o dolandırıcının işi. dedi. Bu sözde dolandırıcı tabirinin matufu kim olduğunu anlıyama- dım. Yalnız Hâcizin avukatı ba- | na: — Müekkilim tahkir edildi. Bu sözün zapta geçirilmesini ister'ın, dedi.. Davacı vekili Nesim de, icra memurunun ifadesini tekrarladı. Nihayet suçlunun kâtibi Moiz soz- guya çekildi: «— O gün ben de mağazada i- dim. İşimle meşgul idim. Bir ar2 | 'Turanto beni çağırdı, Kendisile is- panyolca, bundan bir müddet ev- vel, mağazamızdan eşya satın a- larak, borcunu ödemiyen bir zata dalr konuştuk. Sonra Taranto, türkçe: — Bana o dolandırıcının doa - yasını getir, dedi. Müddei vekilinin talebi üzerine şahide bu adamın kim olduğu so- Tukdu. Moiz ,ismini bilmediğini, fakat Samsunda — bulunduğunu söyledi. Duruşma başka bir güne bıra- kildi. KISA POLİS HABERLERİ *A Sakızağacında oturan İbra- him adında 16 yaşında bir çocuk at ile Mecidiye köyünden gitmek- te iken atın ürkmesile düşenek başından ve muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır. * Unkapanında oturan Osman mavnadan saç boşaltınakta iken Selim kulaklarına inanamıyor- du., O, İspanyada Muryana kadar Büzel bir kadın görmemişti. Mar- yana da kendisine: —Ben, şimdiye kadar gördü - güm erkeklerin en güzeli, en ya- kışıklısısın! demişti. Maryana'nın sevgisinde sebat Ve samimiyet aranamazdı. Fakat, Selim onu candan sevmişti. O gece bir çadırda yattı. Gözü- ne uyku girmiyor, mütemadiyen Maryana'yı düşünüyordu. Eğer kafile bir iki gün önce ha- reket etmiş olsaydı, Selim poşle- rinden gidip Maryana'yı kurta - | racaktı. Bunu böyle düşünmüş- tü. Fakat, ne yazık ki, kafile yo- la çıkalı bir bafta olmuştu. Selim vazifesini terkedip bir kadın pe- şinden gidemezdi. — Ah, Maryana! Seni keşke gör- meseydim.. ağk e dökmüş, gözüne uyku girmemişti. Selim ertesi sabah gözlerini a- çınca, çadırın önünde nöbetçi ile konuşan bir kadın sesi duydu. — Belim'i görmek istiyorum. Diyor.. Nöbetçi: — Şimdi göremezsin... Zabitim çok yorgundur.. Uyuyor. Diye cevab veriyordu. Selim bu sesi tanıdı. Ve çadırdan başını uzatarak: — Fatma... Diye bağırdı. Fatma, erkek gibi, beli kılıçlı, başı sarıklı gezer ve uzun boyu, sert bakışlarile çok heybetli gö rTünürdü. Selim'i görünce sevindi: — — — Çoktanberi neredeydin, Se- Tim?. Diyerek çadırdan içeriye girdi. Selim, (Kızıl Filip) i takibe gi- dıfhtıı Fatına da hıçkı bir iş üze- Ucuz Deniz Banyosu Yeni Tedbirler Alınacak İstanbul belediyesi bu sene Fiorya plâjlarına fazla rağbet cel- bedebilmek için yeniden bazı ted- birler almağa başlamışlır. Bu se- plâj fiatlarınm azami surette in- dirilerek en fakir halkın da bura- da denize girebilmesini temin et- mektir. Bundan başka plâjın ha- riçinde yiyeceğe atd her nevi mad- deler satan yerlerin İstanbul pi - yasasına nazaran çok pahalı fi - atlar koyduğu gözönünde tutu - larak burada satılacak maddelere | muayyen bir fiat konulacaktır. Gözte Çok Feci Bir Kaza Oldu Dün Göztepede bir taşocağı çök- müştür. Kızıltoprakta Kayışdağı çaddesinde oturan 25 yaşlarında Mevlüd Kurtla arkadaşı Abdul - lah Göztepede Hasan'ın taşocağın- da çalışırlarken ocağın bir tarafı ansızın çökmüş, ikisi de toprak altında kdlmışlardır. Etraftan yetişenler; Mevlüd'ü sol kolu ezilmiş, Abdullahı da sol böğrü zedelenmiş bir vaziyette kurtarmışlardır. İki yaralı da Haydarpaşa has - | tanesine kaldırılmışlardır. j di b Mezbahanın Büdcesi Karaağaç: mezbahasının yeni sene masraf bütçesi geçen seneye nazaran <6> bin 800 lira fazlasile 1 milyon 165 bin 400 lira Üzerin- den tesbit olunmuştur. Mezbaha; bu sene belediyeye «6öl. bin Tira verecektir. teddin adında biri bir alacak yü - zünden ayni yerde oturan Hasan adında birini bıçakla bacağından yaralamıştır. * Erenköyünde oturan Nuri oğlu Mehmed ile Ömer oğlu Meh- med bilârdo oyunu yüzünden çı- kan kavga neticesinde birbirini yaralamışlardır. * Lüngada karakol caddesinde gin çıkmış ise de sirayetine mey- dan verilmeden söndürülmüştür. 84 numaralı tramvay Taksimde Belimin arabasına çarparak ha- sara uğratmıştır. *& Hüseyin adında bir hamal Köprü, Boğaziçi iskelesinde üze- rine fenalık gelerek düşmüş, Cer- tedavi altına alınmıştır. ** Denizbank tarafından yap - tırılmakta olan yolcu salonunun üçüncü katında elektrik işi yapan Yorgi müvazenesini — kaybederek 8 metro yüksekten düşerek muh- telif yerlerinden yaralanmış, Be- rememişlerdi. Selim, Fatma'nın ceşaretim, atılganlığını takdir e- derdi. Hattâ bir gün: — Yirmi tane korkâk arkadaş- la yola çıkmaktansa, yalnız Fat - ma ile gitmek daha hayırlıdır. Demişti, Selim'in arkadaşları, onu Fatma tle sevişiyor sanırlar- di ciye kadar, belki Fatmaya karşı tâ bu temayülünü “Fatına'ya da ihsas etmişti. Fakat, İspanyaya geldikten sonra, işin rengi değiş- mişti. İspanya, her zaman ilkbahara benziyen, baştan başa çiçeklerle bezenmiş... - Güzellerile meşhur | giliz yardımını kabul bir memleketti. Burâhın erkekleri | letleri Sovyetlerle a1i bile güzeldi.. Yakışıklıydı. Mesele nazik ve dallı b « (Devamı var) Bu Yaz î'l;y_n_dı Bazı| ne ilk olarak gözönünde tutulan ise | ————M——M——E— Sadık'ın pamuk fabrikasından yan- * Vatman Demirin idaresindeki | Trahpaşa hastahanesine kaldırılarak Selim, Şamdan İspanyaya gelin- Tuhunda bir temayül duymuş, hat- ALAY UD ŞALANR 7 t Çemberlayn Hakik? Çemberliyor m Yazan: Ahmed Şükrü Otoriter devletler, Ce kendilerine çemberlemekle ” ham ediyorlar. Çemberlay berlemekten uzak olduğult lüyor ve takib ettiği hedef ve gayesini göyle İf diyor: Tecavüze mâni olt tehlikeye' maruz olan devlt” anlaşmak. İngiltere bugüne ) bu devletlerden üçü ile anllf imzalamıştır: Polonya ile bİf şılıklı yardım anlaşması. B* yaya ve Yunanistana da bİf ği h garantiler verdi. Bu getf bir taraflı olmakla beri iki alâkadar devletin mü ti alındıktan sonra ü hetle hakikatte Polonya a8f sı kadar iki taraflıdır. YEf harb vukuunda Polonya, #f dığı karşılıklı / yardım İngiltereye yardım etmeğe ' bur kalacağı gibi, — Rom Yunanistan da İngilzereniü fını iltizam edeceklerdir. Şimdi İnigltere, m kombinezonuna Sovyet almıya çalışmaktadır. On beri, bu hedefe matuf reyan etmekte olan mü henüz neticelenmemiştir. İhtilâfın prensipten zivade ' todda olduğu bildiril rilen haberlere göre İngiltef' lonya ile yaptığı gibi So de iki taraflı anlaşma yapıf savvurundadır. Sovyetler le iki taraflı anlaşmaların * ter devletlere karşı mücesif bir olamıyarağını, binenalefi taraflı ve otomatik vazife Y , uliyetler yüklenen —mukatf imzalanmasını ileri sürm ler, Yani Sovyetler, Çemb terkettiği kollektif barış ni ihya etmzis stiyorlar. yaya karşı korunmak Soyvetlerine, Romanya lonyaya verilen İngız gi den sonra çok müsail bir Y | te bulunduklarını hotiri zımdır. Çünkü her ikı ddi ' Rusyanın garb hududlarifi) | 1 1 J j LA S Eğer Polonya ve Romanya | tecavüzden masun —i lurlarsa, Sovyetlerin — mat da kendiliğinden temın »d lur. Bu sebeledir ki hüg terenin düşündüğü Suvy raber alarak Pitt testibi ittifak. yapmak değ* vaziyeti doloyisile elde emniyete karşılık olmak” Sovyetlerin mahdud ölci dımlarını temin etmetran Ür. İngiliz telâkkisin: g yetlerin şarka yapacakiart # | İngiliz kombinezonuna girtf telif devletlerin arzuların tiyaçlarına göre değişmeli selâ Polonya Sovyetlerin # bitaraflıklarından beşka P istemiyebilir. Romanva i va kuvvetlerine yardım ) sini istiyebilir. Diğer İktısadi yardım yapılı olabilirler. İşte Sovyeti olmak istemedikleri vâziy dur. Sovyetler, Avrupa KÜ Tngiliz diplomasisinin ko ganmış ve fnaliyet sanası Ü dileri için başkaları — tarf çizilmiş bir vaziyette peri İj istemiyorlar. Tam müsavâli | tarıdırlar. Ve sulhun — köf” için de bazı programları İngiliz - Sovyet görtüşleri dilebilecek mi? Bu susle &7 rirken, unutulmama!:dır | lâf yalnız İngiltere ile 8 arasında değildir. Bi tarat” yetler, diğer taraflan da ve İngilterenin etrafınâ ğ mıya muvaffak olduğu lerden her biri arasındadi ği enaleyh İngiltere, bi. 4€T g yetlerle kendi diplomati” sında bir âhenk tesla el ra da bir vaya diğet ge Üİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: