3 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 9

3 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

# gün vapurla Köprüye ge- iyorudm. — Güvertenin bir ış,":“!mne oturmuş, gazetemi Düi 'düm, Vapur hereket etti. hç Hüm. Kulağıma, — yavaştan halıtkı sesi gelmeğe başladı. A- 4 hüzzamdan bir ses.. Ev- Bin fesin ve şarkının me ol k).,d'" anlıyamamıştım. Başımı Wim, baktım. Ses devam e- a 6 Bir lâhzada, Şirketihay- "h: Vapurlarına koyduğu rad- itima geldi. Faket, derhal &ttim ki bu radyonun sesi * Etrafıma bekınıyordüm. Naga ddinde, başında kasket, | aç Anda bir vatandaş yanık ya- | aü ti söylüyordu. Parmakla- | Arasında bir çamaşır man - | d, Mandalı dudaklarının | Bap, * Koymuş, türlü hareketler lg, h. bu küçücük tahta parça- ’ kermrület:le çesidli sesler çı - PEP | a L edeyim: Adumcağızın sesi Bi :'fk—ım. Söylediği şarkı zih- HagajiCe meşgul etmiş olacak ki, eg Süm gazeteyi artık anlamı- 4 ığ-_w kalabolık - olmayan '€de, tam bir sükün vardı. m,_y"“- ki, bütün yolcular, şazkı | ğ *T bu moçhül ve yoksül | - KY dinliyorlardı. Az sonra, çi | : j öömek için dolaşan memur, « #İR, *Sa dibinde oturan yolcu - | Bügötlince, şarkıcının yanına so- şı.,ı_nuix şeyler söyledi. Uzaktan, , flda gecen muhavereyi an- Va Yordüm. Fako:, memurun.. | Tap Büvertesinde garkı söyle - “*ı.'â'“"' ni anlamakta ge - '»qw“' Çünkü, memur merdi - kv% €n aşağı inerken, zavallı ).LM' Zusmuş, boynunu bükmüş, 'ı.._“k büzülmüs, denizi seyret- | . Onun bu halinde £ a yerimden kalk-| Üye, Yertenin aşağı İnen mer - G, Büşında, hemen bütün y kaşı, Biraz q,e ;îırı etrafına toplanmış bir Biy, d aralarına sokuldum. mı_,:î' Onun yüzünü daha iyi Ö ça YOrdüm. Bü zayıf, esmer, B 'du. ve bu hareket fasıla- Tit AM ediyordu. Onun, ayni *:q,'":“ bir hasta olduğuna hük- ig ,B eei tarafı, adamcağı- 4 , Bözü de görmüyordu. Göz- n ',,"_“— fakat beyazı çok, dur - ""“ıı Mat bir renkte idi. İçimde e !_W csmak hissi duyuyor- | Mlapgç ” Bralık, etratını alan yol-| A> n yaşhen bir zet, şarkıcıya ÇA uzattı: By A oğlum Ha ÇNKi bir hareketin kuman- | îv.,,ıi"'uuu. Orucıkla, köprüye İ bepyı GZere vapnrun yanaşması- | el 'Yen yoleuların hemen hep- Ünükmeeei e aa 2 p vuçlıyabildikleri bozuk - paraları | âma şarkıcının eline koydular. Yanık sesli, muztarib vatanda- anda duydağu sevinci hiç unutamam.. Cörmiyen gözlerile yüzünde bir saadet ve minnettar- lık ifadesi vardı. Dun ediyordu. Geniş bar haz duyduğu halinden | © kadar belli idi ki.. Avucunda top- | ladığı paraları cebine yerleştirdi. | şin o Kör Şarkıcının Ekmek Parası #llklarına Bir Mandal Gölürdü Bununla Çeşitli Sesler Çıkarıyordu |Ot Raşab ravzı | Yazar D FEYZİ Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. O, ilk defa konuşuyordu. Evet, 90 luk vo kansız dudakleri oynamağa ve konuşmağa başlamıştı — Başımda üç kişi var.. Bir ihti- yar anam.. Hasta yatalak.. Onları beslemeğe mecburum.. Benim elime bakıyorlar., Benim de elimden ne gelir.. Gözlerim gör- mez ki.. Bir mesleğim, bir san'a- tım yok.. Böyle, şurada burada şarkılar söylerim.. Allah razı ol sun.. Hamiyet sahibleri birkaç ku- Tuş verirler. Eve götürürüm, ek « mek p: Nepayım?. Ah. Buna da şükür.. Aç kalmıyoruz. Bu sözler, herkesin üstünde acı | bir tesir bırakmıştı. | Vapur köprüye yanaşmıştı. Kâr| şarkıcı, tutuna tutuna merdiven- leri iniyordu.. Dikkal ettim, Guyet ağır ağır, içli bir şarkı mırıldanı- | yordu. Belki, şarkı. hayatta onun yegâ- | ne tesellisi di Bayan— Dur biraz... Kundu- rolarını yere atme... Gök gürler- ken atarsın. Aşağı komşular ra - hatsız oluyorlarmış. Müşteri.— Söyledim, bir defa daha tekrar ediyorum. Pantalo » numun paçasındaki kıvrımların a- rasına birer gizli ceb yapınız. Ka- Tım bütün ceblerimi bilir ve ge- celeri karıştırır. Bir Nişan CHN Nihayet idam Edildi Bu Cinayetleri Bir Mil- yon Frank için Yapmış Sonuna Kadar Ma- sum Olduğunu iddia Ediyordu tı. Bsy; Johusburg'da, cenubi Afrikanın göbeğindeki altın merkezinde hasta bakıcı idi. Hastalara güzel muamele ediyor, teselli veriyor, elemlerini unüttu- ruöyrdü. Ne pek güzel, ne'pek ser- bestti. Az konuşur, hemen hiç gül- mezdi. Daisy, hasta bakıcı olacak bir kadın değildi. Buna ;htiyacı yoktu. Babası, zengin bit öltir madeni sahibi idi. Kızını, kibar, zengin çocuklarına mahsus bir mektebde okutmuştu. On yaşına gelince mektebden aldı. Zira iflâs etmiş. evvelce sahibi olduğu ma- dende ustabaşı olarak — çalışmak medburiyetinde kalmıştı. Felâket zaruret yüz göstermişti. Alacak - hlar evin kapısını uşındırıyordu. Daisy, hayatın acılarını tatmıya başlamıştı. Nişanlısı kolları âra- sında van verdiği zamen 100 İn - giliz Hirası mi kondu. Bunun 15 Jirasını alkoydu. geri kalanile devlet eshamı satın aldı ve buna kat'iyyen dokunmadı. Yirmi iki yaşına — gelmişti. Har neden İse müsrif babaların sarı mukte- sid olurltır. Daisy hasta bakıcı ola- rak çalışmağa başladı On iki sene sonra. Herkes, büyük bir altın şirketinde memur olan Kovl'un saadetine gıpta ediyordu. Daisy Kovl, evini çek güzel idare ediyor, kocasına gül gibi bakıyor- du, Hiç kimse, dokuz yaşındaki ço cuğuna bile ağır bir »öz söylediğini, azarladığını — işitm Bütün kamşular Madam Da lar, bir gün görmüseler yorlardı. & ! duktan, karın sancısından şikâ - yet ediyordu. Dalsy, büyük bir şef- katle kocasının sa: n okşüyor: — Birşey değil.. Böbreklerin « den muztaribsin. Tedavi - ettir. Yoksa bir gün sancı ortar, ölür « sün... Diyordu. KOVL(UN ÖLÜMÜ Srpoat'ın eve devamından son - ra Kovl'un sancıları — sıklaşmıya başlamıştı. Spromt çok garib bir #damdı. Borsa oyunlarından 4,000| İngiliz lirası k Bununla emlâk almış ve bir daha bor: Kapısından içeri adım atmamıştı. | Pmlâkinin getirdiği irad ile geçi- | nn | niyordu Kovl bir gün barsaklarının ağ- ete başladı. Döktora, h, İki Koca ve Bir ÇocuköldürenHarisKadın & müteyak - kız davranırlar. Barda tanıştık - | dazı, beraber içip — eğlendikleri, SON TELGRAF —3 MAYIS 1939 Bir Sir öğrenmek İçin İffetini Veren Kadınlar Fakat, Cebelüttarık Barlarındaki Casus Dansözler ebelüttarık Akdenizin anah- C tarıdır. tahkemdir. İngihzler, bura- nın zaptına imkân oli söy « lerler. İşpanyollar da: «Cebeli Ve son derece müs- rıkın otrafındaki dağlerımiz yük- sok ve İngiliz istikkâmlarına hi kimdir. Bize birkaç büyük top ve- riniz, bol da mühimmat. Bakınız, n zapteder miyiz, etmez mi- derler. er bunu dü - . şünmemiş değil Cebelüttarıkta bir demir par * maklık, sonra Mem caddesi, daha sonra yine bir demir parmaklık vardır. Bunun üzerinde şu yazı- hıdır: «Geçmek yasak. Ölüm tehlikesi varl» Son haftalarda Men caddesinde İngiliz ve Fransız bahriyelilerin- den başka kimse görünmüyor. Sey yabancılardan eser yok yahlardı gibi bir şey. Akşam oldu mü şehrin kapıları kapanır, İçerideki içeride, dişarı. daki dışarıda Kalır, Sast altıda a- çılan barlar, eğlence şerleri ön re gelince kapılarını kaparlar. Şo- kaklarda polislerden beşka kimse görülmez, Evvelce Men caddesin- de birçok dükkânlar vardı: Mal - lar, Senegalliler, Japonlar, sey- yahları alâkadar edecek şeyler sa- tarlardı. Şimdi bunların çoğu Übar kahve olmuş. Cebelüttarık serbest bir liman- dır. Kirmsenin girmesme müma - naat olunmaz. Fakut, her yeni ge- len yabancı tarassud altına alı- hur. Şüpheli bir hareketi görüldü mü hemen dışarı atılir. Cebelüttarık barlarında, dünya-| nın dözt bir köşesinden gelme gü- | zel kadınlar dansözlük — ederler, numaralar yaparlar. Bunların ço- ğu casustur. Zabıta bunu bilir. Fa>| dans ettikleri askerlerin, zabitle - rin ağızlarından kaçırdıkları sır - ları hafızlarına hak ederler, sonra | bir vasıta ile şeflerine bildirirler. | Men caddesinin öt tarafındaki parmaklığı geçmek imkânı yoktur. İÇOI; Lisan Bilen Bir | Dedi. Pakat kimseyi madı. Kovl iki gün sonra innane öldü. | Daisy, 1500 İngiliz lirosı miras ye- di SPROAT'IN GARİB ÖLÜMÜ İki sene geçti. Daisy Madam Sproat ölmüştü. Kocası, kendi le- hine bir vasiyetname yazmayı dü- şünüyor, fakat: — Daha vaktim var. Eüyük ba- bam 90, dedem 101 yeşında öldü. Diyordu. Az sonra dişleri ağrı- moya başladı. Bir dişçiye müra - caat etti. Çıkarmaktan başka ça- re olmadığını anlad. Bir çün ame-| liyat yapıldı. Dişler çıkarıldı. Ge- €e yarısı üvay oğlu Rober'i çağırdı. | — Susadım!. Dedim. Rober, Da: dı. — Babam susamış'.. 'yi uyandırm için de, bulunduğu memleketin li- . Sefir İngilterenin Moskova Sefiri Nasıl Bir Şahsiyettir ? ngilterenin Moskuva sefiri Sör Edvar Secd çok mümtaz bir ha- riciye memurudur. Vaşington, Pekin, na, Lizbon. Berlin ve Draç sefaretinde- bulunmuştur. 1928 - 30 da, Renanide İngiliz fevkalâde komiseri idi. Kırk sekiz yaşında iken Rio-dö-Janeyro se « firliğine tayin olundu. Sör Edvar Seed cok zeki, çok malümatlı bir zattır. Fransızca, almanca, italyanca, — ispanyolca, | portekizce ve rusça okur, yazar ve| konuşur. Sovyetler Cumhuriyeti Başveki-| li Kalinin, Kremlin sarayında ken- disini kabul ettiği zaman hayret- ten kendisini — alamamıştır. Sör Edvar çoök Tisan bilmenin fayda- larından babsederken: — Hariciye momurları — birer müdekkiktir. Her şeyi - görme - leri, öğrenmeleri lâzımdir. Bünün sarttır. der. | karısı olurum... Jİste bu kadında sırrı öğrenmeğe çalışan casus Bu demirlere dokunmak - eldden tehlikelidir. Kuvvetli bir elektrik | cereyanı insanı ânide yakar, kül J eder. Parmaklığın öte torafı bir sır - ! | dır. Bunu kimse bilmez. Boğa - Demir Kapının Arkasında Ne Olduğunu öğrene- mediler danöszlerden - biridir. zın müdafaa tertibatı parmaklığ arkasındadır. İşte casus kadınların ismetleri, iffetleri bahasma öğrenmek iste- dikleri sır buradadır. Bunu öğre- nebilen var mı?... Şimdiye kadar hayır!... Küçük Adalar Satın Alarak Hükümdarlık İlân Eden Zenginler Ölüler Adasının Uğursuz Olmadığı da Meydana Çıktı aba pren - es ünvani- İ ç maruf Va- leri Brok'un peh- livan Bob Gregori ile evlenmeğe ka- rar verdiğini işi - ten bobası, Sarâ- vak mihracesi Sör Şarl Viner Brok: «Bir pehlivanla ev- lenmek şerefsiz - lik değildir. Fa kat, Diaks ve Ma- lezyalların zih - niyeti başka... On- lar, bir prensesin bir pehlivanla eve lenmesini hoş gör- merler... demişti; Baba, babasınıni bu sözüne - kızdı, ve: - Pekâlâ, dedi. Prenses olamaz - sam bir mihrace Karı ve koca satılık bir ada a- vamağa başladılar. Beş yüzden faz- la teklif vaki oldu. Tahkikat yap- tırıyorlar, Ekserisinin küçük bir D düçaüm” VAA e) olmadığını anlıyorlardı. Çoğunu da| büyük ve pahalı buluyorlardı. Ni-| hayet, istedikleri gibi bir adayı keşfetmişler, fiat cihetinden de uyuşmuşlar. Korfo yakmında «Ö- lüler adası..» Büu ada, kayalık ve servi ağaç- ları ile doludur. Harab bir manas-| tırı. manastırın yanırda da bir me-| Bazan adanın sahillerinden eski Venedik anlzadelerinin hayalleri görünürmüş.. zarlığı vardır. Çocuklar saklam- baç oynarlar. Arasıra buraya ge- len seyyahlar, mehtabda deniz ke- narında beyaz gölge erin dans et- tiğini gördüklerini söyietler. Rivayete göre bunlar, Adriya- tik denizinde boğulan Venedik a- sılzadelerinin hayalidir. Mehtablı gecenizde mezarlarından çıkarlar sahile inerler, dans ederler. «Ölüler adası» çimdiye kadar 'on bir defa sahibini değiştirmiş - tir. 1926 de Polonya ve Macaristar (Devamı 6 met sahifede) ErERL AA Rnen ğ K * gz aa SRDLrA " ) A

Bu sayıdan diğer sayfalar: