4 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

4 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A 0T SAA LAT Değişi baz, ülye, hazirandan — itibaren belediye tahsil şubelerinin Sbvnı kararlaştırmıştır. Büyükçekmece, Boya- t ye Karacoköydek, şubeleri Jâğ-| " fübeler mıntakalarında otu- Haa balkın vergileri sövari tab- "dlrhn tarafından tahsil oluna- Muameleleri de mahalli h,;":“ husüsiye “:unurhıgu İlbaren b“;ım.ynm’::ı İı'.';";h“;;" Bahçe Tesis Etmek Merakı Artıyor Kartal Cıvarında da Bir Fidanlık Tesis Edilecek Şehrimizde bahçe tesis etmek ve| Yetiştirmek için büyük bir N'ı ıııunıdmı ve meyvacılığa büyuk bir ehemmiyet ve- ıürülm-ktedr. ğbet, bu sene içinde bil - gok artmış ve Belediyenin Bu raj N— <e lu. bir zaman içinde yalnız Te meyva - fidanlığından M00 llralık fidan satilmıştır. Waıpnwı bu sebeble mez- l. lduuı sür'atle tevsi etmeği | Ayrıca Kartal civarında ymı iyük bir fidanlık da tesis et- kurarlaştırmıştır. 'e reisi Lütfi Kırdar ev- Niki gün Büyükdere fidanlığına tevsi için ieabeden tetkik- îhvmıı ve direktifleri ver - Kartalda tesis edilecek fidan - ta, ıima:,ı kadar İstanbulda e Höürümiyen muhielii meyva - Nıııım da bmıeımwr Muhturlar ve -— Bekçiler için Ö Kurslar ııınlıhılnn ve bekçilerinin ti aritırmak ve onları köy-| N e b bir duruma getirmek üze- Tuhtelif yerlerde kurslar açık hu.rımmınışm tuı-ıı.:. önümüzdeki gün - İaaliyete geçecektir. ROMAN: 9 ğ:o.lllııım hizmetini gördüğü Janete tatlı mektublar W Kont Dubarry'nin 'Meıdıkı ve genç kadının beklediği zamanlar, A- © €ğer izinli ise, bütün vaktini yanından yanında geçi - —hı'm masallar, bikâyeler o- » Mücevherlerini — kutulara aç Dasına yardım ediyor, genç kordelâlarını, dantelâla- |. özeltiyordu. ü Kün Janet, nasılsa merdi - düşmüş, ayağı burkul - Genç kadının - dizinden iha kadar bacağını oğ - Vazifesi Adolfe düşmüştü. kadın, bazı zamanlar A- €anlı bir büyük bebek gibi alır, ona kadın elbiseleri Alınan Tedbirlerle Bu Sene Hiç Bir Mükellef Takibsiz Bırakılmıyacak kardığı fidanların — hepsi | Ve halka azami faydalı ola - | klikler memurlukları ihdssı da muvafık görülmüştür. Bu suretle Şile. Silivri ve Ya- lova ile Kartal muhasebei husu- memurluğu ihdas olunmuştur. Bundan başka; Belediye muha- sebe müdürlüğü, bu sene hiç vergi| bakayası bırakmamak ve bütçeye konulan tahmini vergilerin hep - Bsini tahsil etmek Üzere esaslı ted- ler sıkı bir surette takib oluna - caklardır. Yeni Bir Mezbaha Yapılacak Bu Mezbahanın Nerede Yapılması Muvafık Olacağı Tedkik Ediliyor. İstanbul vilâyeti hududundaki Silivri, Şile, Beykoz gibi kaza - larda buluunan eski tip mezbahar ların hepsi tamamen fenni şekle - sokulmuşlardır. Diğer taraftan Karasğaç mez - bahasında kesilen etlerin şekrin uzük semtlerine tevzii içir hem za- | man kabolurduğu ve hem de nak- | diye masrafının arttığı görülmüş - | tür. Bu sebeble İstanbulda yeni bir mezbaha daha tecisi faydalı gö- rülmektedir. Kasablar ve celeb - der; bunun için de Haremdeki eski mezbahanın ihyasını istemektedir-| ler, Belediye reisliği bu arzular et- rafında tetkiklere başlamıştır. e Alman Sanayi Hey'eti Ankarada Şehrimize geldiğini haber ver- diğimiz Alman sanayi heyeti dün muhtelif ipok fabrikatörlerimizle görüşmüş ve ipek sanayitmiz hak- kında tetkikler yapmıştır. Heyet bunu takiben Ankaraya hareket etmiştir. Öğrendiğimize göre heyet aza - ları İstanbula gelmeden evvel Bal- kan memleketlerini gezerek sun't ipekten mamul kumaşların Bal - kan memleketlerinde satılması için teşebbüslerde bulunmuşlardır. Diğer taraftan sun'i jpekten ya- pilan Alman kadın kumaşları pi- | yasalarımızda çok — tutunmuştur. Kadınlarımız arasında — bilhassa sun'i ipekten mamul kumaşlar çok revaç bulmüştur. Buna sebeb; bu kumaşların yersi N ve hakikf ipekten memul ku - maşlardan *k S0 nisbetinde ucuz oluşudu: mekle eğlenceli bir vakit geçirir di. Adolf gayet memnun, hattâ mes'ud, Janetin bu çocukca zevk- lerine boyun eğerdi. 1767 mayısındaki polis rapor - ları gözden geçirilirse, Adolfun Janetin geçirdiği maceradaki alâ- kası daha iy anlaşılır. Artık Adolf, konserlerde, muhteşem gece sof- ralarında Janetin yanından — hiç ayrılmaz olmuştu. Janet, Fransada bir kadının & Tişebileceği en yüksek mevkilere çıktıktan sonra bile, Adolfle ge - çirdiği bu tatlı günlerin hatırasını hiçbir zaman unulmamıştır. Ara- layındak: muaşaka — yavaş yavaş dostluğa İnkılâb ettikten sanra da- hi, Janet Adolfu evlendirmek için bir kadın seçmiş ve bütün haya - tındâ daima onunla meşgul ol - muştur. Kont Jan Dubırry bir maksad güdüyordu. Janeti Kral ile tanış- tırmak... Hakikaten Versay sara- esrrer Narrm Pa | siye memurluklarında birer tahsil| birler almış alduğunder mükellef-| Kitab Bir Memleketin Özüdür ükümet, Ankaruda toplanan birinci neşriyat kongresine gçok ehemmiyet vermekte- dir, Başvekil Refik Saydam'ın kangreyi açarken söylediği nu - tuktan bunu anlıyoruz. —Maarif Vekili Hasan âli Yücel'in söyle - diği nutuktan da, kongrenin, na- sıl büyük ve mühim bir işi ba- şarmak yolunda olduğu nu öğ - ; reniyoruz. Yıllardan sonra, hükümet, genç- | liğin, halkın okuma ihtiyacını dü- şünmüş ve filiyata geçmiştir. Her | mevi vatandaş tabakaları arasına bol, ucuz, programlı ve gayeli ki- tab sokmak fikri üzerinde çalışıl- maktadır. Neşriyat kongresinin vazilesin- de muvaffak olmasını dileriz. | tab ve kültür bir memleketin özü- | dür, Yeni ve genç Maarif Vekili, | bu işi başardığı zaman, onun, mem- Tekete asla unutulmaz, eşsiz bir | hizmet gördüğüne hükmedeceğiz. BURHAN CEVAD h;îîF;nnda Doğu Pavyonu Üçüncü Umumi Müfet-| tişlik Bu seneki Pavyo- na Ehemmiyet Veriyor Bu sene açılacak olan İzmir en- ternasyonal sergisine std hazırlık- | lar hayli ilerlemiştir. Sergi kom sino şimdiye kadar yapılan müra- caatlara göre bu sene fuarın çim - diye kadar yapılanlardan daha a- lâkah olacağı anlaşılmaktadır. Ser-| giye haricden ve Cahilder birçok müesseselerin iştirak edeceği an- laşılmaktadır. Bilhassa geçen sene) çok beğetilen doğu pabyonu bu sene de kurulacaktır. Üçüncü u- mumi müdettişlik doğudaki umran hareketlerini — karakteristik bir tarzda gösterebilecek birçok re- simler ve istatistikli izabatlarla doğu san'at nümunelerini göste - recek kolleksiyonlar hazırlamak - tadır. Bilhasta Errurumda fevka- Tâde bir surette tekemmül etmiş olan madeni işleme nümuneleri bu sene daha geniş mikyasta ser- gide teşhir edilecektir. Bundan başka bütün memleketin doğuyu daha iyi tanıyabhilimesi için menti bir surette hazırlanacak doğuya #id broşörler sergide balka para- sız olarak dağıtılacaktır. gürüğülen Donanma Tahvilleri Mülga donanma cemiyeti tara- fından çıkarılan tahvillerden şim- diye kadar numaralarına hiçbir | ikramiye ve amorti isxbet etmi - yenlerin biletlerinin itibari kıy- metleri üzetinden satış alınarak mayıs 940 nihayetine kadar itfası için yeni bir kanun lâyihası ha - zırlanmıştır. .yını doldürân kadınların hiçbiri, Janetin tırnağı bile etmezlerdi. Ah, eğer Kral bir gün Janeti görse, herhalde Madam Pompa - dur'un hatırasımı çoktan unutur, Janeti baştacı ederdi. Bir sabah Janet odasında yal- mazdı. Kont Jan Dubarry içeriye girdi. Kont biraz endişeli görünü- yordu. Odanın içinde bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor, avuçlarını oğuşturuyor, kendi kendine bir- şeyler konuşuyordu. Genç kadın, Kontun bu huylarına alıştığı için, aldırış etmiyordu. Nihayet Kont ,birdenbire genç kadının karşısın- da durdu, kollarını göğsüne ka- vuşturdu: P O LıS Ve Mahkemeler Sulh Kabul Edilmedi / Kumkapı “Muharebesi- nin Sebebi Ne İmiş ? umkapı.. vakit gece.. sant on. İsmail, birkaç arkadaşı ile kahvelerden birinde oturmuş, tut- h tatlı konuşuyorlardı. O sırada içeriye Mustafa ve Ahmed girdi. İki genç, İsmail ile arkadaşlarının bulundukları masanın, yanındaki masaya oturdular. Bir ara Musta- fa İsmaili, masalarına çağırdı. İs- mail de kalktı, onların yanına gitti. Mustafa kaşlarını çatarak, kıta bir müddet öfkeli öfkeli İsmallin yüzüne baktıktan sonra: — Ulan, dedi. Sen benim karı- ma neden küfür ettin? İsmail, kat'iyen onun karısına fena bir şey söylemediğini kddia etti, dakat Mustafa: Kaç kişi işitmi söylüyorlar? Dedi. İsmail de artık kızmıştı. Mus- tafanın üzerine doğru yürüyerek: — Sen artık çok oluyorsun, de- di ve yakasından tuttu. Fakat İsmail ile Mustafa dö- vüşmeden kahvede bulunanlar ayırdılar. Kumkapı. bir.. Bayan Yaşar, &ayinvalidesinin evinden çıkmış, kendi evine gidi- yordu. Genç kadın - Müstafamın evinin önüne geldiği zaman ora- da on beş yirmi kişinin toplan - miş olduğunu gördü. Bayan Ya- şar dikkat etti. Hepsinin de elin- de birer sopa vardı. Genç kadın bunlar Yalan mı vakit gece. saat on arasında, / İsmail, Nesibe, İsmail oğlu Ah- med ve Mehmedi tanıdı. Kadiın dürdü. Merakla seyret- meğe başladı. O sırada Mustafa evinden dışa- Tıya çıktı ve orada bulumanlara: - Utanmıyor mismiz, neden gece vakti kapımın önünde top- lanmışsınız? dedi. İsmail derhal küfürler savura- rak Mustafanın üzerine hücum etti ve elindeki kazıkla da başı- vi yardı. Mustafa tekrar evine girdi ve kapıyı kapadı ğ Şimdi öfkelerini yenemiyen Mmütecavizler kapı önürde bağırıe yorlar, Mustafaya, karısına, kar- deşlerine sövüp sayıyorlardı. Bu gürültü ve patırdı bütün komşuları uyandırmıştı. Yatağın- dan kalkan pencereye, sokağa ko- şuyordu. Mustafanın kapı komşusu Ay- şe kadın da gürültü ile uyandı. Kalktı, bir müddet yatağımın &- | Kahve Parasını İsteyince... Kahvecinin İki Dişini Oldu Bekir isminde bır zatı döğmek- ten ve iki dişini kırmaktan suçlu Cevdetin muhakemesine dün bi- yinci sulh cezada devam edildi. Dünkü muhakemede iki şahid sorguya çekildi. Burlardan Mi hal hâdiseyi şöyle anlattı — Bundan bir, buçuk ay evvel. bir gün Bekirin kahvesi önünde duruyordum. O sırada cevdet gel- di. Onunla şuradan buradan ko - Cevdete. — İçtiğin kahvelerin parasını ver, dedi. Cevdet de sonra veririm, dedi. Bekir hiddetlendi — Ben senden paramı almasını bilirim, dedi. Sonra onv yakasın- dan tuttu. Yüzüne bir tokat vur- du, Cevdet de Bek're bir kat muvaffak olamadım. Agop Haçik- yanın dükkâvına koşlum. Onu ça- rıdım. Beraber vak'a maahiline geldik ve onları ayırdık.» Mihal'den sonra dinlenen Agob e — Kayganın sebebini bilmiyo - rum. Dükkânımda - çalışıyordum. kadın kocesı Salihi de uyandırdı. Lâmbayı yaktılar. Meseleyi öğ- renmek için kapının önüne çıktı- lar. Bu esnada Nesime koşarak onların yanına geldi ve sağ gözü- nün üstündeki şişi göstererek: — Fikri vurdu, dedi. Nihayet vak'a mahalline bekçi- ler ve polisler geldiler, kalabalı- B dağıttılar. Bu gece müharebesinin muha- kemesine dün de gada devam edildi. Dünkü mu- Hakemede birkaç şahid dinlendi. Duruşma sonunda hakim iki tara- fa sulh teklif etti. Fakat Mustafa ve refikleri bu teklifi kabul et mediler, İsmail ve arkadaşlarının cezalandırılmalarını istediler. Muhakeme karar vermek — için çinde oturdu. Gürültü ve patıtdı | on bir mayısa bırakıldı. — Doğrusu, soğukkanlılığınızın son dörece hayranıyım, dedi. Hal- buki benim ne perişan halde ol duğumu hiç merak etmiyorsunuz. — Evet, bugün halinizde bir paşkalık olduğunun farkındayım. Fakat söyleyiniz bakalım, ne var, ne oluyor? —Hatırlarsın ki, ben elimde- ki bütün vasıtalarla seni yükselt- meğe karar verdiğimi bir gün söy- Jemiştim. Aynanın karşısında inci gibi dişlerini muayene eden Janet: — Doğrusu, ne yükselmek, ne” düşmek, hiçbiri beni alâkadar et- miyor, dedi. . — O halde siz benim zannotti- Bimden daha çok kuvvetli yara - dılışta bir kadınsınız. Benim asıl söylemek istediğim şu idi. Ver- say sarayında boş bir yer var, Siz burasını bütün güzelliğiniz ve ca- zibenizle dolduracak vaziyette bu- hunuyorsunuz. Bir gün sizi Ver- sayda görmek isterim. En küçük arzularınızım bile derhal yerine getirileceğini tabil tahmin eder - sİniz, — Bana kalırsa, sarayda öyle olması lâzım, fakat ben saraya na- sıl gidebilirim?. Kont Dubarry kadının kârşısına oturdu: Küt — Janet, beni dinler misin? de- «di, söz veriyorum ki ben seni be- Kıran Cevdet Mahküm nuşürken, Bekir köhveden çıktı ve, — Şimdi param yok, bir hafta | vur-| du. Onları ayırmak istedim, Fakat| de az olduğu şikâyet edildiğinden | Beldiye reislIği bu hususta da hab Gazozlar Kontrol Edilecek Seyyar Gazozcuların Faaliyeti Arttı Havaların asınmasıle gehrimiz- /de güzöz sarfiyatı artmağa baş - kamıştır. Bu ara seyyar gezozculuk da” hayli rağbet edilen bir iş olmuş- tur. Lâalettayin iki kova içine biraz | su ile birkaç parçe buz doldurup bunların atasında — soğuttukları gazoz şişelertni 100 paraya ve 3 kuruşa satan seyyar gazozculara, bilhassa kalabalık iş seemilerinde adım "başında tesodüf olunmak- tadır. bu işin gördüğü reğbete mukabil bazı sıhhi mahzurları olduğu gö- rülerek Belediyece harekete ge - gilmiştir. Ezcümle bu şekilde satılan ga - zarların ağızla içildiği, yani bir şişenin müteaddid kimselerin ağ- zna girip çıktığı görüldüğünden seyyar gazozcularır yanlarında her halde bardak bulundurmaları ve bardağı konmadan gazoz satılma- ması temin olunaacktır. Saniyen; bilhassa bazı ucuz gâ- zozların içindeki şeker ve soda miktarının'da hiç denecek derece- | kın aldatılmösına meydan ver - | miyecektir. | — Diğer taraftarı yaz münasebetile bütün gazez imalâtheneleri de ay- rıca sıki bir teftişe tübi tutula - caktır. Mihal telâşla dükkânıma — girdi ÖLT ae AD BZ 3ÖN M ee derrasmar | b ŞEMAEERİCU Faakda örümen aane gd | OnFlazırlanıyor. Baa a aR aa pani ee | 3 HenMekfebin Bi makköm eti Alâmetifarikası | gittikçe fazlalaşıyordu. Nihayet Olacak Ekseri san'at ce mes'ek men - sublarının olduğu gibi orta, lise ve yüksek mekteb talebelerinin de birer alâmeti farika; rozetleri bulunması muvafık görülmüştür. Avrupamekteb ve — kollejlerinin bepsinin aym ayn — kendilerine mahsus bir rozetleri - bulunduğu ve bütün talebeler her an bunu taşımağa mecbur oldukları gibi ta- lebelerimiz de temsil — ettikleri mektebi belirlen rozetleri her va- kit yakalarında taşıyacaklardır. Maarif — Vekâleti bu maksadla nümuneler hazırlatarak rozetleri Şık bir şekilde yaptıracak ve önü- müzdeki ders yılından — itibaren bu suretle her mektebin bir rozeti hemeha! saraya sokarağım. — Fakat neden buna lüzum gör- düğünüzü anlıyamıyorum. —Ben | burada sakin ve asude bir hayat geçiriyorum. Bvinizi derli toplu bulundurmak için elimden geleni yapıyorum. Size karşı son derece Mmüsamaha gösterdiğimi takdir e dersiniz. Sabahları eve geldiğiniz geceyi nerede geçirdiğinizi hiç - bir zaman sordüm mu? İyi bir a- henk içinde yaşadığımızı zanne - diyorum. Ufaktefek kavgalarımız olmuyar değil. Fakat bunları ça- buk unutuyoruz. O halde niçin kendinizi yeni bir maceraya at - mak istiyorsunuz? Kont dudaklarını isırdı: — Pekâlâ! Dedi, bu bahsi şim- di burada keselim. Sonra konu- Şuruz. Fakat bir şartım var. Genç kadın gülümsiyerek ce - vab verdi: — Şartınızı berve:hı)ıqın ka- bul ediyorum. 4 Mahalle Sokağından Saraya! MADAM DUBARRY Şişe başına 20 - 30 para kârı olam, t HALK£ e/ mkarada çıkan kimizin bir köşesinde, iri harflerle yazılmış. Ankara belediyesinin bir ilânını gördüm. İlân aynen şöyle idi: «Halkın na- zarı dikkatine, Belediye reisliğin- den: 1 Mayıs 1939 tarihinden iti - baren kasap dükkânlarında satı- lan kuzu etlerine baş ve ciğer ilâ- vesi menedilmiştir. Et fiatı yine 40 kuruştur. Sayın halka ilân olu. nur.. Evvelâ yunu itiraf edeyim. Se- neler var ki İstanbuldayız. Hepi - miz biliriz .Neden saklıyalım?. İs- tanbul belediyesinin, böyle bir mevzu üzerinde, bu derece neza- ketle yazılmış, yani demokrasi - nİn esası olan valandaşa saygı hissile bu derece alâkah ve can - dan bir bilabmı uzun yıllar gör- medik, İstanbul haklı, yakın za- mana kadar, İstanbul belediyesi için âdeta bir yük, bir fazla angar- ya İdi. Hani vaktile bir maarif nazırı yvarmış: — Şu mektebler olmasa, neza- reti ne iyi idare ederdim, dermiş. İstanbul şehri içindekiler de böyle idiler. Ankaralıları ve Askara beledi- yesini kıskanmadım dersem, ya « lan söylemiş olurum. İstanbulda şu et meselesi bir türlü halledile- memiştir. Nihayet, galiba, ümid de kesilmiş olacak ki narh büs- bütün kaldırılmıştır. Ankarada kuzu eti 40 kuruşa satılırken, İstanbulda bir, 55 ku- ruşa alıyaruz. Sonra, Ankaranın ismi de «pa - halı gehlre dir, Ankaranın herşeyi güzel.. Bü- fün memleketin — Ankaralaşması temennisinden başka birşey söy- lemiyeceğim. BirimizinDerdi Hepimizin Derdi Ölülerimize Sayğı Göıtereliı—o—_q_ kabir taşlarını kırıyorlar, — haltâ bazı kimseler beraber getirdik - deri rakı gişelerile işret solrası bi- e kuruyorlar, Ülülerimize karşı niçin bu ka- dar savzısızlık gösteriyoruz anla- le Mösyö Moran soframıza gelecek. Ona karşı müme kün mertebe iyi muamele göster- menizi rics edeceğim. — Mösyö Moran mı? Şu taşı - dığı elmaslar kadar zekâsı da ka- ba insan mı? — Evet, bu adamın hoşuna git menizi istiyorum. Janet gülümsedi: — Bu iş, o kadar zor birşey de- Bil, dedi, zannederim, bu Mösyö Moran benden pek haşlanıyor. Janet, Mösyö Moran'ın eve ge- lişinin yeni bir haberle alâkası ol> duğuna şüphe etmiyordu. Nitekim ik! gün geçmedi. Mös- yö Moran Jüsyen sokağındaki ko- nağa gelmişti. Uzun boylu, uzun boyunlu zayıf bir adamdı. Koanuş- tuğu zaman, ağzı kulaklarına ka- dar açılıyor, bütün dişleri mey - dana çıkıyordu. < (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: