4 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

4 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika Numarası : 102 Bu Akşam Mudanyaya Bir Sefer Yapmağa Çıkmak Niyetindeyim Kimbilir, Belki Bir Düşman Tahtelbahiri, Yahud D“lğalar Belki de Dönmeme imkân Bırakmaz Melek gülerek karşılık verdi: — Teşekkür ederim küçük bey!. İkisi de gülüştüler. Davust de- etti: — Buyurun berabe — Hay hay küçük bey! Tekrar —mini mini kalikahalar sarstı, Melek çarçabuk yı- Hiristo yeni bir tepsi için- i4 ÇAY ve kahvaltı getirdi. Mele- ÇA odasında oturdular, konuşa Sak yemeklerine — devam eti SPust, hain bir istihza ile karşı- Sddaki kurbanile alay ediyordu: —Akşamki — somurtganlığın! götüren uykunuza minnet - tarım, — Ben de sizi normale irca e- Üa borultunuza ayni hislerle mü- Hassizim... — Artık barıştık değil mi? — Zaten dargın değildik. — Ufacık bir kırginlik vardı a- Tamızda., — Sebebini siz icad ettiniz h Y içelim: Yandı üğim hâdiseleri izal :ndı çok metin ve çok çabuk Yar veren bir adamım! lelek, mahiyetini kavrıyamadı- bu cümlenin meydana getir - L bir ön sezişle iliklerine ka- füz ürperdi. Sordu: — Anlıyamadım. Yeni bir ka - TArınız fân mu var?. Davust güldü: | ıı_— Eh.. Hayatı suyun üzerinde, ! UŞ sahalarında seyrüseferle ge- Vt bir kaptanın yeni yeni karar- Ati olması çok tabiidir. Melek omuzlarını silkti: lı_ Aman yine şu binbir tehlike- işlerinizden bahse başlamayı - 2 kuzum... 5 — Niçin? Tehlik. kestiremiyorsunuz? Belki şu içişimiz son bir buluşmadı! X Ne gibi? | , — ÜÖyle ya... Bu akşam Mudan- TAya bir sefer yapmağa çıkaca « ) k. Ne bileyim... Bir düşman şmvlt:lıunı.ıı torpidesu, ku, m" in halin dalgaları beli küite imkân bırakmaz... K lir belki de... Rvust sustu, gözlerini en ca- bakışile karşısındaki kadının 1 lerin mahiye- | tlek, bu akşam tevkif e hi umduğu Aşıkına sevgi ile fesinin çarpışarak — meydana İndiği netice ile; esefle icra mec- vağ Yetinin müşterek tesirile ce- verdi: I'* Senden ayrılmayı aklıma bi- ayat, mecburiyetlerin yumak - nasından meydana gi den başka birşey deği 'da her hâ - mek kabili - yeti olsaydı hayat, dünya, bam- kapısı vuruldu. Sofra da, her biri kendi noktai na- a göre tefsire uğraştığı hi diseyi tahakkümle güderek alay eder bir konuşuşla â! 1 iğne- lemeğe çalışan genç çift sustu. Da- vust seslendi: — Gir! Kapı aralandı, Hiristonun kıvir- | cık saçlı hain başı göründü, Da - | vusta gelişini anlattı: Gemiden adam zar Yazan: Rahmi YAĞIZ Dav Hiristonun önüsura Bi indi. Taşlıktâki küçük odanın kapısında kısa boylu, muzlü ve — gemici b fanın omuz ir el hareketile kar- matı verdi. sen, doğruca Ba - Orada bir dök- bir ara evini gözetle - nun kapısı civarını sın.. Hiristo sana b recek. Ne zaman dok a ateş edeceksin anlaşıl! - | di (Devamı v | Gahir Bedestanında Ne İsterseniz Var.. (5 inci sayfadan devam) — Bu dükkânlar niçin kapalı duruyor?, Muhatabım güldü ve manidar bir tavırla: — Bunlar, işte böyle işlerin çok- luğ zaman zaman ka - panmış olan dükkânlardır. — Demek ki burada ötedenberi işler gitgide gevşemekte... Elbette... Öna şüphe ne ... — Peki, bunun sebebi ne ola - bilir?. — Bunun en mühim sebebi bu- mdadır. Asıl tte bulunan Sandal , rası şimdi ikinci pi geniş mikyasta faal belediyenin idaresindek! bedesten Biz de elimi: birşey geldi him, kıy yordük.. Fakat şu Birkar nebilerin bir türlü paraları tım. Muhatabımla vedalaştım. Ko- nuşmamız esnasında yenımızda bulunun bizi dinliyen esnaftan bir zat: —G kalar göstereyim. liniz dedi, size bazı anti - Peşine düştüm karşı sıradak! dükkânlara gittik. Bu, güler yüzlü, samimi ve konuşmasından anla - şıldığına göre antikacılık hakkın- | da oldukça vukuflu bir kimse idi Bana zahat verdi. - Bazı | şeyler gösterdi. Bunlar hep pa - halı şeylerdi. Meselâ küçük Çin | malı ve çini tabakları terdi ki tanesi on sekiz, yirmi yirmi beş lira... Hulâsa burada yok!, Kıymetli, kehribar tes - edivits ve körüklü tu- lumbacı fenerinden tutunuz da eski bakır mangallar, nadide y işi oyma ceviz takım- larına varıncıya kadar neler var.. peyc w dört, bib ağızlıi ifadesine göre burada miktarda olmiyan tek şey: Alış veriş!. Ne di versin. elim, Tanrı kâr açıklığı st. aaliye 1 ci ticaret mahke - | mesinden İst, maliye mu lüğü tara: hanındk ak davasında kılınan tebligata rağmen gelmiyen| h Telmak hakkında ge- yab kararı verilerel: muhakeme- 'nin 9/6/939 cuma günü saat 14 de talik edildiğinden muayyen olan gün ve saatte mahkerneye gelmesi Tüzümu ilân olunur. —— 937/588 müddeisle | göze İngiltere: | hiçbir Hava Kuvvetleri Arasında Mukayese l i (* üncü sayfadan devam) r buna dahi Bunlar - başka daha 6,000 tayyare Var- dır. Lâkin bunların çoğu eski sis- ylerdir. Yalnız talim ve sa- ada 28 fabrika varmış ki yormuş. 18 fabrikası vardır. Bu fabrikalar ay- yyaresi yapabiliyi ki bir ğa zaman bunu Üç mis- sinler diye muasının de- Almanyada 150,000 tayyare subayı vardır 938 senesinde 2,800 pilot yatiş- tirilerek orduya verilmiştir. 1040 senesinde ise 5,800 pilot ye- tiştirilmiş olacaktır. Bu rak, giliz gazeteleri bahsi İngi hava kuvvetlerine getirerek bir muki nyorlar, Dediklerine n birinçi derecede )00 den fa ecede tayyane 1 de zaten müphem arı k yazan İn- lerenin harb tayyaresi Ancak birinci miktarı sözl *t rdir n birinei di ki: Eğer Britanyan n i bir sabah hepsi bir ce kuvvetli den çıkarı dönüp geli den sonra İngilt, daha çıkarabilecektir talim için lüzani olan leri vardır ki bunlar bi rinci derecede hava kuyvetlerine 1 değildir. Bundan başka İn baricinde bulunan — kava | etleri de bu hesabdan haric- dir. Sonra binden fazla makine hava donanması teşkilâtı da baş- kadır. Hava kuvvetlerinde çalışanlara e İngilterenin de Almanya ade tayyarecisi vardır ki miktarı Almanyadakin- den daha çabuk artmaktadır. İn - gilterenin daha çok pilotu vardır, | İngilterenin tayyare inşaatına geünce Ala d'İtaliy birinci derecede harb tayyare mik- Sandey Ekspres'in tayyar hassısı da kendi memleketir cede harb tayyare ay 1.000 den fazlaya 'or ve İngilterenin inşaatı nkinden daha çabuk | rinci denı şaatını Çünkü yeni lâzım gelecek, bul ikmal edilmek | Bu iş pek uzün sürecektir. kim İngiltere bunu tecrübe etmiş- tir. Almanyanın kuvvetleri acaba — İngiltereninkine üstün müdür, yoksa daha mı aşağıdır?. İngiliz gazetelerinin — çıkardığı netice İngilterenin vaziyeti üs - tün olduğu ve dalma üstün ola - cağı merkezindedir. Bu da hesab üzerine beslenen bir nikbinliktir. 'Yukarıda geçtiği üzere İngilizle - ava ZORBALAR SALTANATI No, 150 Pakat; Kadı Paşa ile Ramiz Pa- | n Hde birde adamları vasıtasile | * Yolda haber yolluyorlardı: — | Bıî Padişahım izin veriniz der tü İstanbula geçelim... Yeniçe hakkından gelelim... A Mustafa Paşayı muhasa çe kurtaralım. _unın Mahmüd, Paşaların bu talebatını geri komak ve za» kazanmak için adamları va- le Paşalara şu yolda haber - Yolluyordu: iraz sabrediniz... İrademi İi Nİğ edeceğim. Alemdar Mus - j ":la P. d ler AŞa tarafı emindir. Bir haf- Uğraşmış olsalar Paşayı teslim Yazan: M. Sami KAKAYEL alamazlar.. Maksadım yeniçerileri oyalamaktır. Cemiyetlerine ni - | fak sokmaktır. İnşallah hep den üzerlerine yürüyeceğiz. Paşalar, Sultan Mahmudun bu sözlerine her nedense inanıyor - ladı. Lâkin, kurnaz Padişahın za- miri başka idi. O, bir an evvel A- lemdarın maktul düşmesini bek- liyordu. Sultan Mahmüd için tac ve taht meselesi çok kolaydı. Ortada vi risi saltanat olarak tek bir adam mevcuttu. O da Sultan Mustafa idi. Sıkıya gelince; Sultan Mus « tafanın kellesinin kestirerek asi- lerin önüne atıverecekti. —— —- | lecekti. Durmadan korkusundan Bu hali gören ulema ve asiler ne yapabilirlerdi?. Hiç!. Çünkü; | bu vaziyet karşısında kendisin - den başka vâris kalmıyacağından | naçür olarak mevkiinde bırakıla- caktı. Padişah, plânını hazırlamıştı. Galibiyet halinde de, mağlübiyet halinde de mevkli müemmen idi. Maksad, hem yeniçerileri ve yaranını ortadan bir aralık bostancıbaşıyı ak şu emri verdi: — Bana, bak!, Mustafaya göz külak olasın ha... Snra, kellenizi uçururum... Bostancılar, Sultan Mustafanın dalresini içeriden dışarıdan sar - mışlardı Sultan Mustafanın carileri işi anladıklarından efendilerine key- fiyeti arzetmişlerdi. Sultan Mustafa başına geleceği hissetmişti. Sultan Selimin ba- şına gelen şimdi kendi başına ge- ! bağırıryordu: Allahım, beni kurtarın... Bu hainler boğacak beni... Sultan Mustafa o derece bağırı- yordu ki; harem dairesinde bulu- nanlar ağlaşıp kulaklarını tıkı - yorlardı Muhafız bostancılar bile Sul - tan Mustafanın bağırmasına ta - hammül edemez olmuşlardı. Ağlıyor, bağırıyor, leryad edi- yordu: $ Aman Allahım!, Öldürecek - ler beni!. Boğacaklar hainler!. Kur| trın bu zalimlerin elinden beni.. Ramiz Paşa, Kadı Paşa Padiş - dan aldıkları emre imtilsalen ol- dukları yerden kıpırdanamıyor -» lardı. Kadı Paşa bir iki defa sekban- larile İstanbula geçerek Alemdar Mustafa Paşayı kurtarmağa teves- #ül ettiyse de: gözdesi Hasan Can | giyaben ağlıyarak sızlıyarak Paşayı dur - durmağa muvaffak oldu. rin bir leri mi olduğunu öğ- renmek ise İngilizler için kâfi sa- yılabilmiyor. Çünkü her İngiliz biliyor ki gece gündüz çalışılarak tayyarelerin miktarı arttırılmak - dir, Yine yukarıda dendiği gibi me- G bu iki bin tayyere bir sabah | harbe gönderilse de bir tanesi ge- ri dönmese arkasından daha böy- le iki bin çıkarılacak, ondan son- ra daha iki bin. İng yeni bir tayyare fab- kası daha vücude getirmişlerdir. inin anlattığına göre bu- günkü Ingilterenin birinci dere - cedeki fabrikatörlerinden — olan Lord Nufild'e aid olan bu fabrika çok tayyare çıkarabileceki Daha bu müessese inşaata baş- lamamıştır. O da başladıktan son- —auN TziGRAF | Yıldızlar Hurafelere (5 inci sayfadan zevam) 1 tinden ve kı | elini üç di kendini alamaz. Katerin — Hepburr, büyük aşk sahnelerini yaşattığı zaman ayak- larında iskarpin bulunursa | vaffak olamayacağı kanaatinde - dir. Bu sahneler çevrilirken ayak- ları dalma çıplaktır. İşte bunun içindir ki heyecanlı sevda sahne- lerinde ayakları görünmez. Küçük Şirley'in annesi iskambil falına çok inanır — Şirleyin şöhret kazanacağıni biliyordum. Zira, doğduğu — gün | bir falcı kadın, avcucda bir yıldız| olduğunu söylemişti. Der. HRAFATA ENAZ İNANANLAR Bfata müte- , hâüdise üze- iştirdi. Lev Ayres- | düğün hazı kid değildi. F rine Ffikrini veği sırada nda — bulünuyı ra, diyorlar, inşâat arttıkça ar - tacaktır. Fakat İngilterede yapıla: Amerli rerek İngiltereye gö cekleri de nin nisanın İng tay reler arl n yet dere- başkadır. Geçen sene * anberi Amerika ile e bu Kususta anlaşmışlar H Saadetin Sırrı (* üncü sayfadan devam) na, neticelerini, tesirlerini bildi. recek: di sana birinci haftanın su- Al ve tavsiyesini gönderiyorum: «Akşamları iyi hazırlanmış bir yemek sofrası, itinalı pişirilmiş, tatlı ve sürpriz halinde yemekler yapıyor musun?. Çünkü, erkeği eve bağlıyan âmiller arasında, bu €en müessiridir. Evin saadeti mut- faktan başlar.» | Bana, bi cevabını gönder. Gelecek hafta diğer tav- siyelerimi sırasile sanı ğim., Gözlerinden öperim derhal RESAD FEY7 hukuk hâkimliği Beyoğlu İngiliz sarayı karşısını i ye tavukçu Prokunun üs- eki odalarda mukim Madam aleyhine açılan men'i kayıt de ra kılnıan muhakeme- e: Müda'ı; aman müs hale ve vasının. si netice: enin n ne ve ilâmda gayri —menküllerin tashihine ve müekkilleri namına tesçiliyle namlarına tapu senedi verilmesine 13/4/939 tarihinde ka- rar verilmiş ve ilâm sureti mah- keme divan! esine talik kılın- mış bulunduğundan tebliğ makaa mına kaim olmak üzere — üsülen ilân olunur. 938/2310 f Eğer, Hasan Can olmamış ol - saydı, Kadı Paşa padişah iradesi- ni filân tanımıyarak İstanbula ge- çecekti. Fakat; Hasan Can namelerle pa- şayı oyalıyordu. Ağlıyarak paşa- nin boynuna atılıyor. ve.. —Pauşam; siz İstanbula geçer- seniz ben dünyada sizinle gel - mem.. Olduğum yerde intihar e- derim. Çok sert ve katı yürekli olan Paşa Hasan Canın bu tehdidi kar- şısında apışıp kalıyordu. Hattâ; Ramiz Paşa bile, Kadı Paşa gibi yar ve kafadarı olan e- fendisi Alemdar Mustafa Paşayı kurtarmak için birkaç kere padi- şah iradesini dinlemiyerek hare- kete geçmek istedi. Lâkin, Cânân kız; işvelerile, ni- | yazlarile, zekâ ve irfanile paşayı avuttu. İğne iplik yutmuşa dön- gdürdü. (Devamı var) Han Mesud PARASIZ Bu sihramiz yeni spüdra — renkleri» tecrübe edilebilir. Fena renkte bir pudra, yüzü nüze korkunç bir makyaj man- zarasını verir ve sizi olduğu - nuzdan daha fazla yaşlı göste- rir, Teninize uygun renkte bir pudra intihab etmenin yegâne Çaresi, yüzünüzün bir tarafında bir renk ve diğer tarafında baş- ka renk pudra tecrübe etmek- tir. Bu tecrübeyi hemen bugftn, size parasız olarak — verilecek yeni ve cazip renklerdeki T- kalon pudrasile yapınız. Bu ye- ni «Cild renkleri» (Kromoskon) tâbir edilen en son ve modern bir makine - vasıtasile karıştı- rılmıştır. — Sihrâmiz — bir göz tam ve kusursuz bir incelikte renkleri intihab eder. Tene gayet — uygun bu yeni pudra sayesinde artık makyajlı bir yüz görünmiyecektir. Toka- lon pudrası, imtiyazlı bir usul dairesinde «Krema köpüğü, ile İnanırlar mı? dostların şarkı söyler Valter Vofa yerine esi teklif edildi .Val- bunu istemieyrek kabul' etti. Sebebi sorulunca — Dostlarımın ürün düğü - nünde şarkı söyledim. Çok geç « nedi, üçü de karılarımı terkettiler, Söyliyeceğim şarkının size de u- Bursuz gelmesinden korkuyorum. Canımın sıkılmasına sebeb bu. Cevabını verdi. Ginger şuh bir kahkaha salıverdi: ter Korkmayınız, azizim... dedi. Ben hurafata mutekld — değilim, Lev de hiç... İstediğiniz gibi söy- bilirsiniz. Volter yine söylemek istemedi. Nihayet, Ginge rına da - . Aradan üç sene ve kocası ay- udda bir yı! ter hurafata İnansın, ister inan - masın, evlenilir. beşanılır. tekrar evlenilir... ız Olunca is- gi Renk Sizi Eder? 10 KADINDA 9 U FENA RENKTE BİR PUDRA KULLANIR, karıştırılmıştır. Bu sayede pud- Tanın saatlerce sabit kalmasını temin ettiği gibi pudranın cil- din yağlı tabil ifrazatını mas - setmesine ve bu suretle cildin kurumasına ve sertleşmesine ve binnetice — buruşukluklarır zu- huruna da mâni olur. Her vakit krema köpüğile lmaş meşhitir Tokalon pudrasinı kül- Tanınız ve birkaç gün zarfindı karış! teninizde yapacağı cazip tekem- mülü görünüz, dalma kütuların dik- ize uygun reng üzerindeki Tokalon izmi: kat ediniz. 'Ten! intihabında tereddüd ettiğiniz de Jütfen — İstanbulda 622 No, posta kutusu adresine — (Toka lon pudrası servisi 29 No.) vüki olacak talebde size memnuni- yetle muhtelif renklerde nü - munelik altı ufak paket pudra göndereceği: | AA Bahip ve neşriyatı idare eden Başmuharriri ETEM İZZET BENİCE Basıldığı yer: SON TELGRAF — Matbaası

Bu sayıdan diğer sayfalar: