15 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

15 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4Kini güçleştirmektedir. Beledi - Seyyar Esnaf için Yeni Tedbirler Belediye Muhtaç Seyyar Esnafa da Yardım Etmeği Düşünüyor «m seyyar esnafın mun- fazam ve temiz kıyafette bulunmalarını ve sıhhi, Modern vasıta ve kaplar içinde Salış yapmalarımı temin etmek Ve hem de «seyyar esnaflık» 1 Mazbut, esaslı bir şekle soka- Tak ıslah etmek için Belediye tarafından yapılan tet- kikler ilerlemektedir. Bu maksadla muhtelif mem- deki seyyar esnafın ça- hşış tarzları, satış şekilleri, ka- Zanç nisbet ve miktarları tetkik *lunmaktadır. Belediye reisliği bunları yek- GÜğerile ve seyyar esnafımızın Vaziyetlerile mukayese ederek Seyyar esnafa yarıyacak ve bu Yatandaşların tefrihine medar — elacak yeni bükümler tesbit e- decektir. Bu meyanda seyar esnafın şikâyetlerile derdleri ve beledi- yeden hallini istedikleri nok - talar da tetkik olunacaktır. Belediye rekliği; seyyar e& nafın dileklerini ve bilhassa karşılaştıkları müşkülât neler- den ibaretse bunları dinleyip öğrendikten sonra kendilerine icab eden bütün yardımları ya- pacaktır.. Yeni proje ile «be- kâre, etaşralır seyyar esnafın barındırılmaları ve şimdiki ban köşelerinden kurtarılarak mun- tazam, rahat ve sıhhi yurd ve odalarda yatıp kalkmaları me- selesi ile muhtaç seyyar esna- fa muavenet işi de esaslı bir şe- kilde hallolunacaktır. Istanbul Belediyesi Fikirlerini Bildirdi Kizlik Gaununun Daha Pratik Bir Hale konması Lâzım Hükümet, 2497 sayılı belodiye- İer istimlâk kanununun bazı hü- Kümlerinin bugünkü fhtiyaca te- kabül etmediğini dikkate alarak Yeni bir kanun projesi hazırlamak Üzere tetkikler yapmaktadır. Bil- latsa büyük şehirlerimizde mey- darlar açılırken hususi şahıslara Git bina ve diğer gayri menkulle- Fin istimlâk muamelelerinin çok Uzun zamana ihtiyaç göstermesi, | #Shir plânlarının vaktinde tatbi - Yeler islimlâk kanununda ne gibi fadiller yapılması lâzım geldiği hakkında mütalcaları sorulan bü- Yük şehirler belediyeleri bu hu- Susta mütalealarını veya hazırla- fükları projeleri Dahiliye Vekâ- ine takdim etmektedirler, Bu Arada İstanbul belediyesi tarafın- Gan hazırlanan proje de Dahiliye 'ekületine gelmiştir. İstanbul be- İediyesi hazırladığı projeyi mucip #ebebler lâyihasında şöyle izah *tmektedir: *Asırlardanberi hiçbir plâna is- | tinad etmeksizin gelişigüzel bü- Yümüş ve yapılmış olan şehirleri- Tizin asrın ihtiyaçlarına göre tan- Zimi ve bu maksatla yapılan imar Plünlarınm bir program tahtında iki binlerce emlâki Ihtiva e- den geniş sahaların istimlâkine Mütevakkıf bulunmaktadır. İmar | İşlerinde bir taraftan — vatandaş | hakkının ziyaa uğramamasının ve AYni zamanda istimlâklerin çabuk Ve kolaylıkla başartlabilmesinin | temini elzem görülmektedir. İstanbulda şimdiye kadar yapı- lan brbqok istimlüklende ve bahu- ROMAN: 20 Deginyon belki de dünyanın eni Sirkin sayılabilecek adamlarından Birisi 1di. Sarkık bir burun, sarkık İt ağız!. Sapsarı bir surat!. Bula- Hik suya benzeyen gözler!.. Bıyığa Benzeyen kapkalın kaşlar! İşte Dük Deginyon böyle bir a- Gammdı, Vaziyetin iç yüzünü öğrenince İanete şöyle bir mektub yazdı: — Size şu satırları yazdığımdan dolayı beni mazur görmenizi rica #derim. Siz, bizlerin ahval ve â- datımıza vükıf değilsiniz. Halbuki Bizin taysiyelerine kulak verece - Biniz yol gösterecek iyi kalbli bir Adama ihtiyacınız vardır. Krala *Olduğu kadar, size de ayni hür - Metkârane hislerle sadık bir insan *lduğumu iltiharla arzedebilirim.> | Janet, bu mektubu aldığı zaman Cevabsız bırakmak iste- sus son zamanlarda grup halinde yapılan Eminönü istimlâkinde 2497 numaralı kanunun tatbıkinde pek çok müşküllerle karşılaşılmış ve çabuk açılması icab oden yol ve meydanlara ait istimlâklerin neticelendirilmesinin aylara — ve bazan senelere mütevakkıf olaca- ( anlaşılmış olduğundan dünya- nn her tarafında olduğu gibi Tür- kiyede de istin nin kısaltı « larak daha faydalı bir yolda yü- Tünebilmesinin temini mazsecile eldeki kanunun bazı maddelerinin hükümler konulmasına mectıri- yet hasıl olmuştur. Bu tadilât- ta; 1— İstimlâk haritalarının mü- teksbilen vatandaş ve belediye haklarını ziyaa uğratmıyacak şe- kilde çabucak yapılabilmelerinin temini. 2— Toebligat işlerinin kısa bir zZamanda neticelendirilmesi. S— İstimlâk bedellerinin amelt bir tarada fakat kat'i olarak tes- biti gibi başlıca üç esas gözönün- de tutularak proje hazırlanmıştır. Hâkimler Avrupadan Döndü Geçen sene Adliye Vekâleti ta- rafından Avrupaya gönderilen hâ- kimlerimizden 17 si memleketi - mize dönmüşlerdir. İngiltere, Fransa, Belçika ve Al- manyaya gitmiş olar bu hâkim miz ay sonuna kadar - raporlarını hazırlıyarak Adliye Vekâletine ve-i roceklerdir. değiştirilmesine ve yeniden Lazı ı medi, fakat gönderdiği — cevabda kullandığı kelimeler pek kaça - maklı idi. Birkaç gün sonra da, prens Dö Subiz'den bu şekilde nasihatlerle dolu bir mektub aldı. Hatta Mat- mazel Ginar isminde bir kadını Janete gönderdi. Bu kadın Janete karşı herhangi bir vazife ifasından ziyade, prens Dö Subiz'in guru - Tunu korumak istiyordu. Bunu an- İtyan Janetin biraz cam sıkılmaştı. Ayağa kalktı. Zili çalarak hiz - | metçiyi çağırdı: — Matmazel gitmek istiyor, ken- disine bakınız. Matmazel Ginar hiç istifini boz- madı ve derhal yerinden kalktı. Bu bareket Dük Dö la Vogi yon'un bilâkis hoşuna gitmişti. Bu bâdiseden sonra Janete en nadide) çiçeklerden bir demet gönderdi ve| mülükat istedi. Janet, kendisini her zaman mem- nuniyetle kabul edeceğini, fükat On Yıllık İşlerin Tahkikatı elediyenin son on yıllık İş- leri mülkiye mütettişleri tarafından tetkik edilmek- te idi. Aylarca süren bu tetkikler- den sonra, gazetelerin havadis - lerinden öğreniyoruz ki, teftişler | bitmiş ve fezlekeler Vekâlete gön- derilmiştir. Bu fezlekeler, bittabi, Vekâlet tarafından incelenecek, şu veya bu şekilde bazı kararlar verile - cektir. Umarız ki, Dahiliye Vekâleti, İstanbui halkının çok yakından a- Tükadar olduğu İstanbul belediye işlerine nid olan bu tetkikatın ne- ticesini, efkârı umumiyeye resmi bir tebliğle ilân eder. Yapılacak böyle bir resmi tebliğ, her bakım- dan faydalı olacaktır. BÜRHAN CEVAT PARARIARDAR Milli Şef İzmiri | Şereflendirecek Bir müddettenberi Ankarada bulunmakta olan İzmir be'ediye | reisi Behçet Uz İzmire döunüş- tür. Mumalleyih İzmir ve İzmerlile- Tin tazim hislerini Milli Şef İs- met İnönüne sunduğunu ve ken- dilerinden fuar zamanı İzmiri teş- rif vödini aldığını halka müjdele- miştir. BAPRARTARFRA Vapurların Muayenesi Meselesi Havuzlama İşi Seferlere Sektemi Veriyor? Deniz ticaret müdürlüğünün mu- ayenesi yapılmıyan vapurların h mmadan evvel sefere çıkamı- Hakkmıdaki — tamiminden çok vapurların sefere çı- kamadıkları, ve son günlerde de fazla iş olması yüzünden uzun müddet limanda kalmak mecbu- riyetinde bulunduklarını yazmış- tık. Bu vaziyet üzerine armalör- lerden bazıları seferden sonra mu-| ayene edilmek üzere vapurları - nın sefere çıkarılması için deniz icaret müdürlüğüne mürmcsatta bulunmuşlar ve müdürlük deniz Mmüsteşarlığından — yaptığı — istizani üzerine vapurların sefere çıkması- na müsaade etmiştir. Fakat aradan bir müddet geç- tiği halde havuzlanacak vapurla- rın fazlalığından ayni hal tekrar | vaki olduğundan birçok vapur - lar sefere çıkamamak vaziyetin - de kalmışlardır. Bunun üzerine armatörler deniz ticaret müdür - düğüne müracaat ederek bu vazi- yetin önüne geçilmesi için tedbir alınmasını istemişlerdir. | sarayda hiç bir şey yapamıya - | cağımı bildirdi. Marki Dö Sovlen de genç kadını! bir mekteb hocası gibi Janeti ta- lebe olarak yetiştirmek hevesine kapılmıştı. Bir gün Janetle kar - Şılaştığı zaman şöyle bir Tisan kul- lanmıştı: — Sizin kim huzurunuza gelirse,| mutlaka cazibenizden, güzelliği - nizden ve erkekler üzerinde bi - raktığınız sihirli tesirden bahse - der. Size birşey söylemek isterim, belki inanmazsınız. Bazan kadın- ların güzelliği bir memleket men- faatine de hizmet edebilir. Ben de | Çeviren: Muammer ALATUR V.e.%M'ahkemeler Bir Adam 'Ârıyorum ! |Bu Akşam Her İkinizide Öldüreceğim ! vvelki akşam Divuıynhuıdıj Nazım isminde bir zatı ara- larında çıkan kavga sonun- da döğen, ve bıçakla kaba etin - den yaralıyan Hüseynin duruş - masına meşhud cürümler kanunu-| na tevfikan üçüncü sulh ceza mah- kemesinde başlandı. Davacı Nazım mahkemede hâ - diseyi göyle anlattı: — Benim Safiye — isminde bir akrabam vardır. Bü kadın göçen- lerde kocasından ayrıldı. Ve Ha- san ile oturmağa başladı. Dün, ak-| şam Üzeri çamaşırlarırm ve elbi- selerimi almak için Safiyenin e- vine gittim. Kapıyı Safiye açtı. Ve beni görür görmez: — Aman Hasan seni görmesin! dedi. Hayretle, — Neden? Diye sordum. — Çünkü, dedi. Bana seni öldü. receğini söyledi. Kendini kolla!. Safiye Küçükayasafyada otu - yan kızkardeşine gidecekti. Onun-| la beraber çıktık, Divanyolunda | Hasana rastladık. Hasan, birden - bire üzerime saldırdı. Beni altına aldı. Döğmeğe başladı. Sonra ce - binden ne olduğunu farkedeme - diğim bir şey çıkardı. Onunla ka- ba etimden yaraladı. Sonra vak'a mmahalline birkaç kişi geldi ve bizi| ayırdı. Hasan suçunu İnkâr etti ve de- di ki: — Divanyolundan geçiyordum. Satiye ile Nazıma tesadüf ettim. Nazım, beni yanına çağırdı. Git- 'tüm. Nazım bana söğüp saydı, som- ra döğmek için üzerime yürüdü, fakat ben geri çekilince düştü Nazım bana iftira ediyor, onu döğmedim ve yaralamadım. Safiye de şunları söyledi — Nazım, dün saat 18 - 19 rad- delerinde Aksaraydaki evime gel-i di. Ben o sırada oğlum Orhanla bir odada oturuyordüm. Nazım içeri- ye girdi. Dikkat ettim, pek heye » | canlı idi. Bir an yüzüme baktı. Fa- kat birşey söylemeden tekrar dı- şarıya çıktı, diğer odaya girdi.'O- nun bu garib hareketi beni hay- rette brrakmıştı. Arkasından koş- tum ve Nazıma: — Kimi arıyorsun? Diye sordum. Öfkeli öfkeli yü- züme baktı, gert sert söylendi. — Bir adamı arıyorum. dedi. Bir Mahalle Sokağından Saraya! sizden bunu istirham etmek ister- dim. n Janet, kendisine karşı gösterilen| bu kadar hürmetkârane bir Hsana| karşı, ayni vekarla mukabele etti. Markiye teşekkür etti. Fakat hiç bir valdde bulunmadı. BAZAN DOSTLUK BÖYLE BAŞLAR 1768 yılı eylülü, pek tatlı, sakin ve ılik geçiyordu. Dalları oynatan hafif bir rüzgâr kimbilir nereler - den sıcak havayı insanın iliklerine kadar yayıyordu. Kral ava çıkmıştı. Dadam Du - barry uzaktan kendisini takib e- Si t MÜEİ . eeei li Boşuna Zahmet | Etme ! Buradan Gitmiyeceğim Sen Beni Götüremezsin V azife esnasında bir polis me- muruna hakaret etmekten suçlu Hüseyin Yakar ismin- de bir adamın duruşmasına asli - ye üçüncü cezada bakıldı. Mah - kemede dinlenen şahidlerden Ma- hir, hüdiseyi şöyle anlattı: — Bundan birkaç ay evvel, bir gece saat on, on bir arasında, e- vimde idim, Bir düdük sesi işit - tim, kapının önüne çıktım. Sokak-i ta Hüseyin Yakar ile davacı polis memurunu gördüm. Hüseyin Ya- kar kendini bilemiyecek derecede sarhoş idi, Bağırıp — çağırıyordu. Polis onu karakola davet etti. Fa- kat Hasan: — Boşuna zahmet eteme! Ben bu- radan bir yere gitmiyeceğim, beni karakola götüremezsin!.. dedi. Davacı onu kolundan tutup gö- türmek isteyince, Hasanı Yakar o- na söğmeğe, hakaret etmeğe baş- ladı. Nihayet bir polis memuru da-| ha geldi. Ve iki arkadaş — Hasanı Mmüşkülütla karakola götürehildi - ler.. Şahid Moiz de Hüseyin Yakarın polise hakaret ettiğini duyduğu- | nu söyledi. Duruşma, diğer şahid- | lerin de çağırılarak Gdinlenmeleri için 14 eylüle bırakıldı. adamı. Ve sözlerine ilâve etti; | — Bu akşam onu da, seni de Öl-| düreceğimi.. Omuzumdan tultu, — sarsmağa başladı. — Hasan nerede? — Bilmyorum! dedim. Nazım: — Haydi çabuk hazırlan, dışa- yıya çıkacağız. dedi. Ondan korktuğum için, dedi - ğini yaptım. Sokağa çıktık. Divan-| yolunda berber İsmailin dükkâ - nına uğradık. Nazım berbere: — Hasan beni öldürecekmiş. Ne-| rede © kabadayı?.. Diye sordu. | İsmail, Hasanın bir iki günden- | beri dükkâna gelmediğini söyledi. | Nazımla dükkândan çıktık, Bi- Taz sonra sıhhat müzesinin önün- de Hasanı gördük. Nazım Hazana hücum etti, onu döğmek İstedi. Fa-; kat Hasan geri çekilince, Nazım düştü. Hasan kat'iyyen onu döğ- medi ve bıçakla yaralamadı. Hâkim, diğer şahidleri de din- ledi. Fakat şahidlerin sözleri ile Binden beraetine karar verdi. MADAM DUBARRY den bir hizmetçi ile birlikte Ver- say bahçelerinden çıktı. 'Tek ba- şına ormanda şöyle bir dolaşmak havanın güzelliğinden istifade et- mek istiyordu. İnsanların bazı hal- leri olur. Kendi kendilerine kal - mak ve biraz düşünmek ihtiya - cını hissederler. Janet, yürürken, sarayın bütün © sıkıcı merasimini unutmuş gi - biydi. Hatta tabiatin bu güzelliği #çin bir çaban kızı olmanın zev - kini ve saadetini düşündü. Bir ço- ban kızını elbette bir çoban sever Bu çoban ağaç gölgesinde, Şırıl şı- Tıl akan su kenarlarında kavalını galar, sevgilisini eğlendirir, ko - 'Yoğurtlara Hile Kar_ı_ş,tı Yoğurthaneler Sıkı Bir Teftişe Tabi Tutulacak Belediye sıhhat müdürlüğünün yaptığı tetkikler neticesinde İs - tanbula getirilen yoğurtların gay- ri sıhhi şartlar altına naklolundu- gu ve yogurd kaplarının pis bu - kunduğu ve bilhassa yoğurdun kay mak kısımlarının daima tozlu ol- duğu teshit olunmuştur. - Halkın sıhbati ile alâkadar olan bu vazi- yet Belediye reisliğinin echemmi - yetle nazarı dikkatini celbetmiştir. Reislik dün bütün şubelere şid- detli bir emir göndermiştir. Bunda yoğurtların en sıkı bir teftişe tübi tutulmalarına ve bil- hassa yogurd kaplarına yoğurdun imal tarihi ile imal mahallini gös- teren etiketler konması ve tozlu kaymaklı yoğurdun üzeri tozlu sa- fışa müsaade edilmemesi tebliğ olunmaktadır. KISA POLİS HABERLERİ * Büyükadada bir iş yüzün - den çıkan kavga neticesinde Vasil| adında biri arkadaşı Yaninin sol kulağını isırmıştir. * (47 Muğla) plâka numaralı hususi otomobil Tepebaşında te- | mizlik amelesinden Hüseyne çar- parak yaralamıştır. Yaralı hasta- neye kaldırılarak tedavi altına a- lınmış, kazayı işledikten sonra ka- çan şoför aranmaktadır. * Bebekten Eminönüne gel - mekte olan vatman Kemalin ida - resindeki tramvaya atlamak isti- yen Yorgi —adında biri düşerek muhtelif yerlerinden yaralanmış- tır. »& Kocamustafapaşada ikinci çık- maz sokağında 5 numaralı evde Osman oğlu 12 yaşında Mes'ud denize atlamak. isterken başı bir taşa çarparak yaralanmış- tır. * Yedikuleye — gitmekte olan vatman Halilin idaresindeki tram- vay Aksaraydan geçmekte iken ah-) çı Kâzımın 11 yaşındaki oğlu Mu- zaffere çarparak muhtelif yerle « rinden ağır ve tehlikeli -surette yaralamıştır. * Üsküdarda Selâmi Ali mahal-| lesinde S1 numaralı evde oturan Ali oğlu Kâzım ikinci kat pen « ceresinden düşerek muhtelif yer- lerinden yaralanmış, Haydarpaşa nümüne hastancsine kaldırılarak tedavi allına alınmışttr. oturan * Balatta iskele civarmda Sa- minin iplik fabrikasında yangın çıkmış ise de, sirayetine meydan verilmeden söndürülmüşti | yanlarına bakar, Sadık köpek - leri de yanındadır. Oh, ne güzel hayat! Sade, fakat şiirle, aşkla do- Ju taptaze bir hayat! 'Tam bu sırada. yolun köşesini kıyrilirken, bir süvari karşısına çıktı. Geniş omuzlu, uzunca boylu,| kibar tavırlı. avcı kıyafetinde bir adam! Bu adam da Dük Dö Brissale idi.| Janet sordu: — Avınızı mı kaçırdınız? — Evet madam, fakat avımı ka-, çırdığıma da çok memnun oldum. Çünkü bu tesadüf sizi şu dakika benim karşıma çıkarmış bulunu- yor. Buvari derhal aşağıya indi. A- tını bir ağaca bağladı. Janetin ya- mına yaklaştı: — Böyle yalnız bu ormanda gez- meniz doğru değil, dedi, eğer mü- Baade ederseniz, koluma — giriniz, şöyle biraz dolaşırız. Mekteb Dışında Spor Olur mu? eni beden terbiyesi umum müdürlüğü teşkil edilme - sile elde odilen en mühim fayda şu oldu: Sporu ve jimnastiki —mektebe soktuk. Bu, fevkalâde mühim bir kazançtır. Sistemli, itinalı bir şe- kilde çalışılacak olursa, bu ka - — zancın faydalarını yakın seneler. de, yeni Türk nesillerinin kafala- rında ve vücudlarında çok bariz bir şekilde göreceğiz. Evvelce, çok garibdir, spor ve jimnastik mektebin, Üniversite - nin dışında idi. Halbuki, spor ve Jimnastik bilhassa, bu gençlik mu- hitlerinin malı olmak lüzım değil miydi? Spor ve jimnastikin bu mücsse- seler dışmda kalmasının şu bü- 'yük ve mühim zararları oluyordu: Mutlaka spor veya — jinmastik )yapmağa kurar veren çocuk veya genç, mekteb veya Üniversite ha- ricindeki, iyi disiplin altında ol- mıyan bir takım müesseselere de- vam ediyor, oralara bağlanıyor, mektebden ve derslten soğuyordu. Sonra, en mühim dava, çocuk veya genç çeşidli spor ve jimmas- tik fmnliyetleri içinde, kendisini tamamen hür buluyor ve dilediği- mi seçerek meşgul oluyordü. Hal- buki, munyyen yaş ve seviyede hangi spor ve jimnastikle meşgul olması icab ettiğini ona ne söyli- yen, ne de gösteren vardı. Bu kontrolsuzluk, spordan, jim- mastikten fayda yerine malızur » lar doğmasıma sebeb oluyordu. Şimdi, mekteblerde umumi bir spor ve jimnastik hevesi ve şevki yardır. Bunu gördükçe memnun oluyoruz. RBEŞAD FEYZİ BirimizinDerdi Hepimizin Derdi Okuyucumuza Hak Veren Okuyucularımıiz ba yazı yalmız bu sokaklarda ev ve aparlaman yaptıranları değil, bü- dün şebir balkını da memnun et- miştir. Ükİ sıra züzel ve yeni evler ve vahut apartımanlar.. Fakat bu. İKi saranın arasındaki sakak ne gehir. ne de şehir halkının gök - derdiği gayrele yakışmıyor. Meselâ — Mesihpaşa — ve civarı, Yenikapıra kadar olan — kusımda yal yoktur, Arabaların cek zeç- Üİ bu yollarda bulunan tor dü- man yüzünden pencerelerini aca- mar bir balde balunmaktadırlar. Belki inşaat yüzünden toz toprak elabilir. Fakat ba derde civar ev- ler daha kaç sene tahamımül ede- rüdüler. Brissale gayet açık ve su- mimi konuşuyordu. Sohbeti sarayı da kullanılan resmi lisandan çok bambaşka bir şeydi, Fukat Brissa- le av kalilesine iltihak etmek mec- buriyetinde olduğu için, daha fazı la kalmak istemedi. Onun bu ace- lesi Janeti adeta müteessir etti. Ne tatlı konuşuyorlardı. Hava ne gü- zeldi, orman ne güzeldi. Yalnızlık ne güzeldi. Bilhassa bu kadar ki- bar ve açık konuşan bir adamla yalnız kalmak ne güzeldi. Janet, artık daha uzaklaşmağı cesaret edemedi ve hatta buna da — lüzum görmiyerek saraya döndü. Eğer Brissale ile daha bir müd- | det yürümüş alsalardı, herhalde dereden tepeden konuşurken, onun — ağzından saraya ve saray ahvaline dair bazı şeyler öğrenebilirdi. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: