15 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

15 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4— SON TELGRAF — 15 MAYIS 1999 Almanya - Lehıstan Münasebetleri Roma, Varşova ile Bozuşmak istemez Dostluğu Müm İdame Eimek... ltalyanın nın Güt Br teftiş esna sında sıralanan Polonya ordusunun tankları | | müdürü tarafından Nevyork posta ve lmanya ile Lehistan arasın- A da ne çıkacak?, diye me : endişe ile — sorulan suale politika âlemindeki yeni hâ- diseler cevab veriyor. Politika â- Jemindeki hâdislerden maksad ise a lar arasında şu günlerde daimi surette müzakereler cere - ların günü g ..vı ugu Hariciye Nazıları arasında kon'ş- malar olduğu daha evvel telgraf- üne verdiği haber- lerden öğrenilmişt Avrupa gazeteleri içyüzüne dalr bir hayli malümat | elde etmek kabil oluyor. Şu bir ay Olduğu Kadar Yol Budur manlarda büyük ümidlerle işe gi- rişerek Avrupada diğer devletle- re karşı üstün bir mevki elde et- mek için Almanya ile İtalyanın müşterek surette yayılması kar- şısında ciddi bir mukavemete ras- gelmiyeceğini düşünmüş olabilir- ler, Hattâ Berlin - Roma mehafi- Yeni gelen den ise işlerin yan etmesidir. Yoksa endişeleri arttıracak mahiyette başka hâdi- seler olmuyor. Göze çârpan yeni- likler var: Bir kere Alman gaze- teleri son derece ihtiyatlı bir dil kullanarak yazı yazıyorlar. Bu neşriyat bugünlerde daha ziyade Lehistanı hoş tutmak içindir. Milânodaki İtalyan ve Alman içinde Avrupanın politika âlemin- de mühim değişiklikler oldu. Berlin - Roma mihverine karşı diğer tarafın vaziyeti gitgide an- laşıldı. Berlin - Roma mihverine karşı Avrupanın garbında bir mukave- met cephesi vardı. Şimdi Avrupa- nn şarkında da vardir. Berlin - Roma mıhvm ilk za- | | linin düşündükleri diye Avrupalı muhabirlerin gazetelerine bildir- diklerinden anlaşılıyor ki dünya- da büyük, orta Ve küçük devlet - ler arasında müsavat olamıyaca- ğı, bütün hak ve nüfuzun yolnız | büyük devletlere aid olabileceği de açıktan açığa — söyleniyordu. Halbuki artık Lehistanın da kat' Romanya, Ne Yapacak | omanya Hariciye Nazırı Gaf enkonun bu ayın 17 sinde resmen | haber Yukarıdaki resim, Gafenkon un son Paris seyahatinde alınmıştır. Yemek masasında Fransız Başvekili Daladye, Romanyanın Paris sefiri Ankadayı ziyaret şedeceğini Anadolu Ajansı Tataresko ve Gafenko ilmektedir. bir vaziyet vücude getirmiş oldu. Onut Berlin - Roma mihverinin diplo - matları buna göre yeni bir hattı | hareket tayin etmek için konüş- tular. Ortada birçok rivayetler de va dır: İtalya ile Almanya arasında | ihtilâf çıktığı, İtalyaya giden Al- manlara karşı İtal, halkının | her süretle soğuk davrandığı ve salre gibi. Fakat Milâno konuş- malarından sanra Berlin - Roma daha — sağlamlaştığı ri bir ( ile mi mechuri — askerliğin ile Lehistan &- söylendi. Ask İngilterede kabulü, rastindi İngiltere istemiştir. Fakat yı arasındaki inra ala - Roma ile Varşova münasebatın bundan şekil bilhassa nazarı dikkati diyor. Öte Lehistan (Dedamı 7 inci sayfada) vermişti. nberi DÜNYANIN EN AGIR KİTABI u kilabı yerinden kımıldatabil- (Biii'n bir eei vtmez aa dır. Yanındaki büyük amsiklopedi â- deta minicik kalır. Bu kocaman kitabın ağırlığı 175 İn- giliz libresi (79 kilo 280 grum) dır. 1893 Şikaro sergisinde Dakota hü kümeti paviyonunun kapısına kon - muştu, Paviyonu ziyaret edenler in- fıbalarım yazıyorlardı. Ne kadar imza bulunduğunu saymak kabil olmamıştır. DİKİŞ MAKİ Dikiş makinesi Barlelmi Timoniyer adlı bir makinisi tarafından lcad edil- miştir. Bartelmi, 1793 de Ren — vilâyelinde, | Arbresle şehrinde dünyaya zelmiştir. Sentetyende terzilik ediyardu. Müş- | terileri pek çoktu. Bunların siparişle- rini yetişlirmek için çok sıkınlı çeki « yordu. Buna bir çâre düşündü. Reş se- me uğraştı, ilk makineyi vücude ge- tirdi. 1881 de Parise geldi. Sevr sokağın- da bir atelye açl. Seksen makinesl vardı. Asker dikişi dikiyorda. Ar sonra ameleler, bu makinelerin Kkeudilerine rakib olacağını düşündü - ler, hepsini kırdılar. Barlelmiyi de öl- Gürmek istediler. ©, kaçmağa muvaffak oldu. On beş sene şarada burada süründü. Nihayet Vilfranşda bir makine fabrikası kur- du. Mzhinelerin beherini 30 franga sa- tıyocta, LONDRA - NEVYORK TELEFON! Landra ile Nevyork arasındaki tele- fon hattı 1858 de tesis olundu. İlk telefon, Londra posta ve telgraf telgraf müdürüne edildi. «Avruna ve Amerika telefonla bire birine raptolunmuştar. lerir 'YAŞ İLERLEDİKÇE İhtiyarların — küçüldükleri — malüm, Hakikaten yetmiş beş yaşına gelen bir adamın boyu. vasati olarak 75 müli- metre kaybeder. Dokter Parirot, —yaşın İlerlemesile vücuttaki bazı uzuvların da sikletini kaybettiklerini söylüyor. BSeneler geçtikçe — Dizl hafifleliyor. Buna inamir misimız?, Sinni bülüğa erenlerde ağırlığı 1.500 gtam olan ciğerler, yaşlılarda ancak 800-900 gram geliyormuş. Beyin de 150 gram kaybediyormuş. | Gençlerde 1165 gram, ihtiyarlarda da 900 gram.., Böbreğe gelince: Gençlerde 170, ih- tiyarlarda 100 gram... Dalağın ağırlığı yarı yarıya düşüyormuş. Gençleri ihtiyarlarda 100 gram. — Yalnız kalb müstesna.. Bu yaşla berabee büyü - yormuş. İhtiyarların kalbi, gençleriz Kalbinden 100 gram fazla geliyormuş., SADAKA Bir Sovyet gazelesinde okunmuştur: «Ccçen Noel yortusunda Moskava kiliselerinin birinin kapısı önünde du- ran yaşlı bir dilenci, çeçenlerden birine elini uzatır, avucunu açar: Bir zavallıya mer- bamel ediniz... İsa ve Noel yortusu ma- | mına bir sadaka veriniz, Geçici cevab verir: — Arkadaş, ben librpansörüm... İsa- ya, Noele inanmam. Bunlar dini hüra- felerdir. — © halde edini hürafelere namına bir ruble verinlz... GÜZEL BURBONLU ŞARKI 'On beştnel Lüt zamanında Paris hat- kının dilinde dolaşan bu şarkı, Kralın zözdesi Madam Dü Barri aleyhine bes. telenmişti. Halbuki Madam Dü Batri Borbunlu değildi. Vokulörde doğmuştu. 1848 de ihtira beratini aldı. | | Ve 1857 de öldü. Samimi tebrik- | ' HİKÂYE Komşunun ahkaar ami Adadaki köşkü kirala- Sı.ııx:m sonra, birşey, hem de çok fena birşey unuttu- ğünü hatırlamıştı. — Canı sıkıldı. Acaba, köşk komşuları lerdi?. Nasıl insarlardı? Rahâ sızlık verirler miydi?, Çünkü, Sa- mi, fena komşudan çok çekmişti. Kaç dela, kötü komşu yüzünden ev, aparlıman, sayfiye değiştir - meğe meobur uştu. Evin bahçesinden çıkıyordu. yanındaki tellâla döndü: — Evi tuttuk, iyi amma, komşu- lar nasıl insanlar?. Hiç sormadık, susl etmedik, dedi... Ben buraya dinlenmeğe geldim. Gürültülü, pa- rtili, uygunsüz insanlar islemem. Sonra, aramızda kavga çıkar. Kö- tü kişi we bütün mahalleye rezil oluruz. Tellâl, uzun uzun Saminin yü- züne baktı. Sonra: vardaki evlerde otüran- | Dedi. Siz komşularla : isâfir gelip gitmek ister misiniz?, — Hayır... Zaten ben evde yal- | nızım.. Bekârım. Karım yok... Bir | ihtiyar annem, bir de hizmetçi - | miz var, — Şu beyaz pancurlu köşkte iyi bir'alle oturuyor. Geçen cumar - tesi günü taşındılar. Şu yeşil pan- corlu evdekiler de on gün evvel | geldiler. Kalabalıkça bir aile... | Bahçeleri sizin köşkün bahçesile bitişikt'r. Fakat, doğrusunu ister- seniz, nasıl insanlar — olduklarını iyice bılmiyorum. İhtiyar bir ka- rı koca... Zengin insanlar... Hal- leri vakitleri yerinde... Bir araba satın aldıklarını duydum. Galiba bir de sandal almışlar... Üç tane genç kızları var. En büyüğü dul iriş İki sene evvel kocasından ay- rılmış.. Bir de hizmetçileri, bir de uşakları var. Bir kusurları yok... Yalnız geceleri çok geç yatıyorlar, Saat on ikiye kadar radyo çalı - yorlarmış... Akşamları bahçede, ga çamların altında yömek yiyor- lar, sofraları sastlerce devam e - diyor, kahkahaları geç vakitlere kadar sürüyormuş.. Bunları bana | aşağı sokağın başındaki bakkal anlattı. O bakkaldan alışveriş e- diyorlar... Siz de, tabit bahçede şezlonga uzanmak, istirahat et - mek istersiniz. Bu takdirde gece- leri rahatsız olur musunuz?, Ora- sını bilmem. Sami, tellâhn bu anlattıklarını dikkatle dinliyordu. Canı sıkıldı. Başını iki tarafa salladı: — Yah.. Vah, dedi... Demek böy- ... O halde bu yaz epeyce ra- hatsızlık çekeceğiz. Allah vere de bu komşularla kavga filân etme- den sonbaharı bulsak... Sami iskeleye indi. Vapur ha- | zırdı. Atladı. İstanbula indi. x Üç gün sonra taşınmıştı. İlk Tde çok memnundü. Tellâlın anlattıklarının bilâfına olarak, bi- tişik köşkün komşularından çok Bütün vücudünde uçacakmış gibi bir hafiflik insanlcra, gözünden geçen bütün her şe- ye hiç ehemmiyet vermeden bakıyor. şehliğinden, rahatlığından zaferinin en yüksekılcruğuna çık - miş ve bütün tatlarını almışlığını kininden hemen kaldırımın üzerine fırlatmak; koşmak koşmak, dur- madan kaşmak istiyordu. Doktor, bu alıma, bu çalıma karşı sinmiş sin o da değil göstebekleşmiş; o da değil toprağın attında kayacak gözlerden kaybo- lacak gih: ulalmış, büküm büklüm olmuştu. Güney — Haydi arabaya. Dedi Onun hiç sesi çıkmadı. Güney yürüdü, 0 da bir insan bayaleti gibi onun titrişen bacak- ları, zocla kımıldanan gövdesi. içi böşaltılmış ta saman Joldurulmuş gibi bomboş, tamtakır kalan kafası ile bir gölge gibi tek kelime söylemeden izledi! KÜYÜK PLA rbüla lrmiyordu. Ban- döndükleri gün baygınlıklar geçirdi, o- yolası içinde kıvrandı kıvrundi. durdu. gün tarasaya kadar çıkabildi. Fakat hiçbir zaman bir insan görümsü olmaktan Dokıör yedi gündür İst: kadan telin kurtulam lâ bir hay sik teker du. Yine İine baktı baktı. — Ne oldu Fazıl sana böy — Paranı aldığıma çok m Ve. Doktordan — Benim param Ha ben saklamışım, ha sen!. Paraya Ihtiyacın olduğu gün yine hepsi senin. Böyle bastalanacak. tasa edinilecek bir şey yak! Güney bunları söylerken Doktor yine ilk günün dalgır. tavırla Bunları. dinliyor. — Kar'cığım, param gitti. Diy Şüphe etmiyorum ki, benim param senin olduğu dı. Bugün yedinci gün, o hâlâ d. 1 gibi odanın içinde dolaşıyor, kesik ke- kelimelik cümlelerle pek az kanuşuyor- oktorun bu ha- çok şen, keyifli idi. zerine getirdiği o budala; üzülmüyorum. Birzi. metres tutabileceğimi, başka kadınlarla dü: mi nasıl aklına getirebiliyorsün?. Böy rkması lüzam gelen biri alıyım. Ben ihtiyarım, sen gençı bunları senin için ben düşünmeliyim. T söylemez, Güney dudakla- biraz da ağusunu içine akıtan ka'kabile le bir şeydi ben © Doktar böyle söy rızda kıvrılün alaylı bir soruşla: — Daktor hiç benden böyle şü Dedi. Fazlı, dece güldü, y gülücüklerinin arkasından: bu soruya İlk önce cevap vermedi. Kekeledi, kelimeleri ağzında çiğnedi, sanra: Hayır..Hayır. Nasıl olur? Ni Dedi. Güney bu karşılamaya ses çıkarmadı, sa- ünde dağılan, kalmer katmer olan genç, hem güzel, hem de dünyanın en namuslu, en 1 kadınlarından birisi, ver, kocası için yaşar, onun iyiliğini, o düşünür. Senin par; gözüm ve kontrolum altına aldım. kâ: Dedi, oturduğu şezlongu! an Boğaz sularının akışına, sırtlarında, Paşabahçe, Beykez yamaçlarında ko- liklere, den! külleşişine baktı baktı. Fazıl Bircen Fazıl'a: nebilece- — yulaşan yı — Aklıma ne varsa o da . Bütün tırnan yaptıracağım. Onun dışardan görünüşü zleri kamaştıracak, içerisine girenler bir daha çıkmak istemiyecekler. Başlıbaşı bi olacak. Böyle büyük. görünüşlü bir apartıman da beş altı yüz bin liraya yapılır ki, onu da bizim elde- ki paramız, satacağın Ve.. bu büyük plânunın verdiği heyecan içinde anlatmasını sürdürüyordu: he ettin mi? çin?. — Nerede bulurdun benim gibi karıyı?.. Hem ae ddd aei Diyerek söylemeğe koyuldu: — Bu senin bana bağışladığın aparlımanları, mağazaları hepsini satacı üstüne koyacağım, büyük, çok büyük, Amerikan memnundu. Hiç de gürültü, patır- ti yapmıyorlardı. Gün görmüş, ter- biyeli insanlardı. Filvaki, gecele- ri bahçede yemek yiyorlardı. Fa- kat, bu yömek, ülhayet bir yarım | sâat sürüyor, socra hepsi çekilip bir tarafa dağılıyordu. Yemek ses-| siz geçiyordu. Kahkaha atmak şöyle dursun, konuşmuyorlardı bi- le... Hattâ yemekte bütün ev hal- | kının sessizliği, durgunluğu na- | zarı dikkati celbedecek derecede *W Sami, komşularının bu halin - den pek memnundu. Hattâ, tellâ- ln yalan söylediğine, bilmeden attığına kanidi. Bir akşam Sami, eve erken gel- di. Hava henüz — kararmamıştı. Hizmetçi — bahçeyi — sulamıştı. Misk gibi çiçek — kokuyordu. Canı — biraz — içmek istedi Bak - kaldan bir kırk dokuzluk şiçe aldırttı. Buza — koydurdu. 'Ta - ze mezeler — hazırlattı. Bahçede güzel tertiplenmiş masann başı- na geçti. İlk kadehi ağzına götürdü. Bir yudumda boşalttı. Bugün hava da ne kadar güzeldi. Bunaltıcı sıcak yoktu. Hattâ hafif-rüzgür esiyor- du, Bir acalık koraşu köşkün bah - gesinde bir ayak sesi duydu. Dö- üp baktı. Pijamalar giyinmiş, ih- ir adam çiçekler arasında yordu. Sami bakınca, kom- şu köşkün kü mişlerdi. Sami, o güne kadar hiç görüşmediği komşusuna, bir ne- zaket borcu olarak — Efendim akşam şerifler ha - yırlorolsun. diye hatırını sordu. Komşu köşkün aile reisi olan yaşlı zat, bu istifsarı hatırdan çok memnun kalmıştı. Canlanmcış gi- bi güldü: — Teşekkür ederim dedi. Gözünü masanın üzerinde gez- direrek ilâve etti: — Afiyet olsun.. — Teşekkür ederim efendim... Buyurmaz mısınız?, Sami, bu teklifi Iâf olsun, diye yapmıştı. Fakat, komşu köşk ki- racısı sanki böyle bir teklif bek- Kiyormuş gibi, harekete geldi. Sa- efendim, Yalnız “ocasını se- m gönen- bile bunun için kendi üzerinde gerildi, ta- Yeniköy, Tarabya in bir göz alımı içindeki geldi Fazıl biliyor musun?.. am, Bankadaki parayı da a bir mahalle gi- şeyler karşılar. minin bulunduğu taflanların *” kasına doğru yürüdü. Sami ayağa kalkmıştı. Kol’*”_ şusunun elini sıktı. İsmini göy' yerek kendini tanıttı. Komşuf' ismi de İhsan imiş.. Oturmuşlardı. kullanmadığını - söyliyerek, teklifini reddetti ...Fakat, kotlf mak ihtiyacında olduğu ha iydi | Etendim, zatâlinizin koff W geldiğinize çok memnun Inşallah iyi komşuluk edei) İ Sami cevab verdi; — Bendeniz de öyle elcnd”"' j Köşkü tutarken, itiraf edeyli komşular hakkında çok titiz dl" | fanırım. Sorar, sual ederim. Pi sefer de sorduru. Hakkınızda ÇÖ | büyük methüsenada bulunduki” Muhterem ailenizin dürüstlük, zilet, namus ve haysiyetinin herkf n ibret olabileceğini söyledilek lhassa beyefendi, evinizin oldukça kalabalık bulun! Tağmen, süküt ve sessizlik içif ” deki hayatınızın hayranıyımı... deta kimseler yok gibi... Bu T” (Devamı 7 inci sayfade) Ankara Radyosu BUGÜN 1820 Program. 1835 Müzik (Opera hakkında - CfT det Memdüh tarafından konuşma, ıl“ Jarla misaller). 19 Konuşma (Doktorun saall). 19.15 Türk müziği (Halk musikli? Halk türküleri ve oyun havaları. 20 Memleket saat ayarı, ajanı V meteorolaji haberleri. 2015 Türk müziği (Klâsik İdare eden: Mes'ut Cemil, Ankara Radyo küme heyeli, #L Konuşma. ZLAS Ksham, tahvilât, — kambiye el ve sirek berene (flat). 2126 Neş'eli plâklar - 3U30 Fehder (Nai Dodi vaneill tarafından). ZLAS Müzik (Oda müziği) . 2210 Müsik (Melodi - Pi). 22,15 Müzik (Küçük orkestra - $' Necip » ıînı.ıııı haberleri — ve yarınki program, 2315 Müzik (Cazband - PL) 'YARIN 1280 Programs” 1225 Türk müziği (PD, 18 Memleket saat ayarı, ajanı metooraloji haberleri. 12,15 Müzik (karışık program - Fi 1BAS - 14 Konuşma (Kadın sapli) . 1355 Rumi Mayıs 1357 Hicrt Rebiülevvel 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: