1 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

1 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi Düğünlerde Fazla Masraf Düğünlerde Beş Otomobilden Fazla Araba Bulunmıyacak üğünlerde israfın önüne l—*liü“m!'v. kâletinden Vilâyete ye- ni bir tamim gelmiştir. Vilâyet bu emri, kanunmun tatbiki için 926 senesinin vilâ- yet umumi meclisi tarafından kabul edlien hususatın bir ör- neğini de çıkararak bütün kay- makamlıklara tamim cumiştir. Bu emre göre cihazız nakil Dersler Kesildi İstanbuldaki Tesmi ve hususi liselerin son xzınıflarında dün ak- gam dersler kesilmiştir. Haziranın yedisinde sözlü im- #ihanlara başlanacak ve bu yok- lamalar on gün sürecektir. Ayın 10 unda başlıyacak clan olgunluk imtihanları da otuz ha- ziranda bitecektir. Liselerin diğer sınıflarında Ö- ümüzdeki cumartesi gününe ka- dar tedrisata devam edilecektir. bu sınıfların sözlü imtihanlarına da ayın 12 sinde başlanacak, ön beş Kgün sürecektir. imtihanlar bit birkaç gün sanra, temmuz başlangıcında kampa çe kacaklardır. Sşişlüğnke Suriyeden Hataya Gelen Yolcular Suriyeden Hataya gelön yol - | tulara oradaki emniyet dairele - rince verilen mürur kâğıdlarına hülâ emüstakti Üskenderun san- cağır ibaresi yazılmakta olduğu görüldüğünden — Hatay Dahiliye Vekâleti bütün Hatay hudud ka- Takollarına bir emir göndermiştir. Emirde; badema b ibareyi v&-|Ankara Caddesindeki Asfalt işleri mil bulunan Suriyeli yolcuların kat'iyyan Hatay topraklarına s0- Bulmaması bildirilmiştir. Hataya ancak «Hatay devletine gidecek- tir» ibaresi yazılı alan mürur kâ- Bıdlarını hâmil yolcular girebile- ceklerdir. Yeni Sanayi Odaları 'Ticaret odalarının sanayı kı - sımlarının kaldırılmasına ve bun- ların yerine «sanayi odaları» ku- Tulmasına karar verilmiştir. Bun- ların tesisine ait hazırlıklar ik - | mal olunmuştur. İlk defa Ankara, İstanbul, İz - mir Ve Karadenizdeki büyük şe hirlerde birer sanayi odası ku - rulacaktır. Bu odalarda birer umumi kâ - tble riyaset divanı ve sanayici- lerden mürekkep meclisler bu - lunacaktır. ROMAN: 37 Sarayın önüne geldiği zaman a- rabadan indi, Yürüdü, dış avlunun | parmaklıklarına — doğru yürüdü. Artık içeriye giremiyeceği bu sı- rayın hiç olmazsa, avlusunu sey- retmek için, başını parmaklıklara dayadı. Düşündü, düşündü. Eski Madam Dubarry nerede? Şimdiki nerede? Krala takdim edikliği gün, muh- teşem arabasına bindiği zaman, bu kapıların nasıl ardına — kadar | açıldığım hatırladı. — Mareşaller, nazırlar geçtiği yoldan yerlere ka- dâr eğilerek kendisine selâm ves Tiyorlardı. Sanki hiç kimse kendisini gör- memiş ve kendisi de sanki hiç kim- seye kendisini göstermemiş gibi, | arsaların buralara mümas duvar- Hatayda İnhisar Satışı| Edenler şan merasimi için büyük eğ- Tenceler yapmak, geline hedi- ye vermek, düğünleri 1 gün - den fazla devam ettirmek, dü- ğün münasebetile umumi sa - lonlarda, otel veya gazinolar- da balo, çay ve yahud ziyafet vermek kat'i surette memnu - dur, Diğer taraftan fazla gösterişli sünnet düğünleri yapmak da kat'iyetle yasak olunmuş- İşlek Çaddelerdeki Boş Arsalar İşlek — cadde ve meydanlarla sokaklara bakan yerlerdeki boş larla kapanması hususunda Bele- diyece harekete geçilmiştir. Bu karar evvelâ Beyoğlu sem- tinde tatbik olunmaktadır. Belediye reis muavini Lötfi Ak- #oy da dün yanında temizlik işleri müdürü olduğu — halde Taksim, Şişli ve Ayazpaşa ile civarlarına giderek buralardaki bu kabil ar- saların vaziyetlerini tetkik etmiş- | tir. İnhisarlar idarestnin tütün ve | sigaralarından sanra, rakı, şarab ve likörleri de Hataya gönderil - miş ve bayilerde satılmağa başlan- mıştır. Gönderilen ük partiler kâmilen satılmıştır. Buna sebeb Hatay hab kının ana vatan mamülâtına bü- jyük tehalük göstermeleridir. Diğer taraftem İnhisarlar idare- sinin av malzemelerinin de Ha - tayda aatılması istenmiştir. Bunun| üzerine ilk parti barut, fişek ve Yol Tamiratı salre de evvelki gün Hataya gön- derilmiştir. Ankara caddesini mümkün mertebe sür'atle asfalt bir hale koymak hususundaki çalışmalara devam edilmektedir. Yukarıki resim bugün caddedeki çalışmaları ve halkın bu yeni caddeye karşı alâkasını gös- | termekteş'irz. tekrar arabasına bindi ve şatosuna döndü. Şatosure geldiği zaman ken - disini bir rüya görmüş zannedi - yordu. En yüksek saray hayatı ya- şamış otuz yedi yaşında bir ka - dın, bütün servetine rağmen şa- tosuna döndüğü zaman, hıçkıra hıçkira ağlar. Bu. belki bir sinir- den ibarettir. Fakat kadın ağlar. Bu parmaklıklardan bakarken neler, neler düşünmüyordu. Aca- ba Kont Jan Dubarry ne olmuş- tu? Lozanda burnunu bir takım kepazeliklere sokmuş — olduğunu işitmişti. Fakat acaba neler yap- mıştı? Çok hoş, çok sevimli hir adam- dı, insanı eğlendiriyordu. Kontes mahzun mahzun şato - yya döndü, Yollarda lâmbalar yan- mağa, pencereler aydınlanmağa başlamıştı. Janet — düşünüyordu. Evet, bu sarayda şimdi yeni bir Çifte Suçlular ünkü gazeteler haber veri- D yordü:. Kazlıçeşmede — bir kadın, gayrimeşru şekilde peyda ettiği çocuğunu, Üüç aylık | iken, boğmuş ve toprağa güm - müştür. — Kadın yakalanmıştır. Bedbahi yavrunun — gayrimeşru babası da yakayı ele vermiştir. Şimdi, iki suç ortağı, Türk a- dalet kapısında hesab verecek - lerdir, Evvelâ, bu iki yaursuz insanın gayrimeşru münasebetleri ccmi- yet ahlâk ve kayıdlarma karşı fe- ma bir harekettir. Bundan sonra da, herşeyden — bihaber, zavallı bir yavrumun hayatı yok edilmiş, ortadan kaldırılmıştır. Yani, bir cinayet işlenmiştir. Bu gibi hâdiscler, temiz - nile muhitlerinde, yeni mesil üzerinde çok fena tesirler yapar. Böyle çilte suçluları en ağır cezaya mahküm etmelidir. BÜRHAN CEVA' Çabuk Bitirilecek İstanbulnn mühtelif cadde ve sokaklarile müteaddid kazalarında| başlanan yol tamir ve inşa faali- | yeti devam etmektedir. Bu işlerin biran evvel bitiril - mesini arzu eden Vali ve Beledi- ye relsi Lütfi Kırdar tamirat ve inşatar bizzat kontrol etmektedir.| Vali dün de muhtelif kazalara gi- derek yol vaziyetini tetkik et - ir. Lâütfi Kirdar, dün bir aralık Da- rülicezeye de uğramış ve mües- sesenin — müteaddid — kisımlarını gözden geçirmiştir. Sıhhat Vekileti tarafından İs- tanbulda yeni ve muuzzam bir hastane inşa olunacaktır. Bu hususta - istişari mahiyette fikri alınmak üzere Paris Tıb fa- kültesi mimarı M. Zean - Vasten şehrimize davet olunmuştur. Maruf mimar teklifi kabul et- tiğini bildirmiştir. Kendisi yakm- da İstanbula gelecektir. İnşaate da| önümüzdeki ay; hemen başlana- caktır. Kral yaşıyor. Yen$ kadınlar, yeni kortizanlar, herşey yeni... Elveda eski hayala! Sönra kendi hayatını düşündü. Acaba kendisi bedbaht bir kadın maydı? Güzeldi, zengindi, itibarı vardı, fakat herkes gibi dünyada © da birçek ıztırablar — çekmişti. Kimbilir daha o yaşında ne kadar erkek kendisini sevebilirdi. Çok şeyler gören ve bilen kadınların, ilerisi için de çok ümldleri oldu- ku söylenir. Madam Dubarry Luvsiyen'de o- turduğu zamanlar, meşhur ihti - dülci Mirabo da kendisini ziyarete gelirdi. Mücadeleci Mirabo ilk za- a aa | OLİS | / Esnaf İle Ahbablık Bir Cürmümeşhud Dâvasına Devam Ediliyor Galsta Beleğiyesinde bulun - dukları sırada esnaftan para aldı-i ih iddia edilen sabık komiser 'Ta- lât, komiser muavini Niyazi, por lis memuru Kâmil, Hüseyin, Yu- suf, Zeki ve Kahraman ile mah - kemede suçlular lehinde yalan şe-| hidlik etmekten suçlu Galata es- mafından İspiro, Mehmed, Leo - güda, Miki, Hiristo, Ali, Necati, | Salih, Niko, Mustafa, Lizo ve A- | postolun duruşmasına dün asliye birinci ceza mahkemesinde de - vam edildi. Dünkü celsede evvelce sorguya çekilmeyen Zeki — dinlendi, Zeki mahkemede şu sözleri söyl #— Cürmü meşhud yapılmadan bir iki hafta evvel, Galata beledi- yesine verdiler, Bir gün komiser muavini Niyazi Bey beni odasına çağırdı. Kendisile beraber dük - kânları teftiş ve kontrola çıkaca- ğımızı söyledi. Çarşıya gittik.. Ön-| çe Lâmbo isminde bir işkembeci- nin dükkânına girdik.. Nöyazi bir kaç dakika şuradan buradan ko - muştuktan sonra onunla beni ta- nıştırdi. O gün Galatada, birçok dükkân-| lara gizdik, çıktık. Niyazi Bey be-' ni dükkân sahiblerine tanıttı. Fakat ben bu hareketi mesle - imin şerefine yaraştırmadım, is- tifa etmeğe karar verdim. İstifami Kkabul edilmedi. Bent Fındıklıya verdiler. Oraya gidince hastalan- dum. Birkaç gün yattım, Ve iyile- şir iyileşmez derhal keyfiyeti yazı ile ve şifahen üçüncü şubeye bil- girdim. Birkaç gün sonra' cürmü meşhud yapıldı..> Zekiden sonra mahkemede Ta- lât, Niyazi ve arkadaşları lehinde söz söyliyen, birkaç esnaf dinlen- di. Bunlar, ilk tahkikat evrakın - | daki ifadelerinin doğru olmadığını| hazırlık tahkikatında mazbut söz- lerinin doğru olduğunu söyledi - ler. Mahkemeye gelmiyen suçlu Kâ- ni, Talât, ve Yusufun da çağırıla- rak dinlenmeleri için duruşma 14 haziran saat ona bırakildı. Kamyonle Tramvay Çarpıştı Şaför Ahmedin idaresindeki (Vize 7) numaralı kamyon Tür - beden iki tramvay arasından geçe mek isterken Topkapıya gitmek- te olan 36 numaralı tramvaya çarp- mıiştir, Mahalle Sokağından Saraya! - MADAM DUBARRY mnanlar, hep anası ile, babası ile kavga ederti. Madam Dubarry ile tanıştığı zaman genç kadının üzerinde büyük tesir bırakmıştı. Madam Dubarry sonbahar gün- lerinden birinde bir mektub aldı. Bu mektubda aşığı yukarı şöyle yazılmıştı: *Mirabo sizi seviyor. Dün akşam dört beş kişi bir anada oturuyor- duk. Mirabo, kendisini behemehal size sevdireceğinden bahsetti. Biz dostları sesimizi çıkarmadık. Mi- rabo'yu hepimiz bilirit, sizi sever mi, seymez mi, orasına karışma - yaz. Fakat vaziyetten sizi malü - Ttatar etmeği münasib gördük.» Ve Mahkemeler GEREEEEEN Kim Kime Hakaret Etmiş ? Bir Kavga Sonunda Elli Lira Para Cezası Hracısı Süren ile karısı E - K vayı döğmekten suçlu Kâ- zım isminde bir adamın du- | ruşmasına dün Sultanahmed ü - çüncü sulh cezada başlandı. Suçlu Kâzım mahkemede suçunu inkâr etti ve şunları söyledi: — Süren ve karısı bir seneden- beri evimin alt katındaki bir oda- da oturuyorlar. Onları sevmedi - ğimiz için gerek karım ve gerekse | ben odalarına nediren giderdik.. | Benim yanımda ca beş yaşında | Necmiye isminde bir hizmetçi kız vardı. Onu üç sene evvel emniyet müdürlüğünden almışlım.. Bir ak- şam saat 7,5 - 8 sıralarında eve geldiğim zaman karım Kadriye Necmiyenin kaçtığını söyledi Son zamanlarda Madam Eva ile hizmetçi kızı sık sık birbiri ile ko- müşurken görüyorduk.. Necmiye- yi bu kadının kandırarak — başka ir eve götürdüğü muhakkak idi.. | Madamın odasına girdim. Kızı | sordum. Kadın cevab vermeden | odaya kocası Süren girdi. Yum - ruklarını sıkarak sert bir tavırla: | — Bu odaya neden girdin? Di- ye bağırdı. | Ona da Necmiyenin nereye git- tiğini sordum. Süren: — Biz bilmiyoruz.. dedi. Senin hizmetçinim arkasında dolaşmıyo- | ruz yat! Ve beni odadan koğdu.. Biraz sonra keyfiyeti haber ver- mek için polise gidiyordum. So - kağa çıktığım sırada, Süren de koşarak geldi. Beni elile itti ve bağırmağa başladı: — Sen alçaksın, rezilsin! Seni mahalleden koğmab!. ğ Bu sırada hâdişe mahalline halk toplandı. Süren bunu görünce büs- bütün şımardı. Ve galiz küfürler- le devam etti. Ben de kendisine nezaketle: — BSüren, dedim. Aayıbâır, u- tan, yaşlı başlı adamsın! Bu ha- reket sana yakışmaz. —Ağzından çıkanı kulağın duysun!.. Bunun üzerine Süren vurmak için üzerime hücum etti. Bu sıra- da bekçi Osman geldi., bizi ayırdı. Ben kat'iyyen Süreni ve karısını döğmedim. Yalan — söylüyorlar. Bana iftira ediyorlar. 1 Süren ve Madam Eva, her ikisi de hizmetçi kızın kaybolmasın - dan dolayı aralarında çıkan mü- nakaşa sonunda Kâzımın kendi- lerini döğdüğünü söylediler. Hâkim Münib, hazırlık tahkt - İ | | Binalar Bir Renkte Olacak Birinci Sınıf Ceddeler- deki Bina Sahiblerine Tebligat Yapılıyor İstanbuldaki ev, apartıman ve dükkân gibi binaların yeknasak renklere boyanması - hakkındaki tasavvurlar tahakkuk etmiştir. Bu cümleden olarak evvelâ bi- rinet sınıf caddelerdeki bütüm bi- malar yeknasak renge boyanacak-, tır. Ve bu hususta Belediye reis- Hği tarafından alâkadarlara veri- len emir üzerine buralardaki bina sahiblerine tebligat — yapılmağa baştanmıştır. Bu tebligata göre 1 inci sınıf caddelerdeki tekmil binalar mai gri ve mali bej renklerine boya - macaklardır. Bu iki renkten birini seçmek hususunda da bina sahib- Jeri serbest bırakılmış bulunmak-| tadırlar, Ata Bek Hanının Tamiri Meselesi Bahçekapıda yanan Atabek ha- nıtın tamirine Belediye tarafın - dan müsaade olunmadığını yaz- mıştık. Öğrendiğimize göre han sahibleri buna itiraz etmişlerdir. Han sahibleri dün Belediye re- giliğine müracaat ederek, dün ha- zın yıkılmadan tamiri kabil oldu. ğu iddiasında bulunmuşlar ve bul iddianın doğruluğunun Belediye mühbendislerince yapılacak bir tet> kik neticesinde meydana çıkacağr ni bildirmişlerdir. Bu suretle hanın tamirine mü- saade istiyen han sühibleri Pros- tun plâmı tatbik edildiği zaman hanın bir kısmının açılacak yeni geniş cadde için yıkılması icsb et- Aiği takdirde de istenilen kısımları! hemen yıkmayı taahhüd ettikle - zini ilâve etmiğlerdir. Belediye reisliği, teklifi tetkik etmektedir. Bu şekil muvafık gö- rüldüğü takdirde hemen tamir işi- ne başlanacak ve han tekrar eski haline irağ olunacaktır. KISA POLİS HABERLERİ * Büyükdere kibrit fabrika - sında çalışan Hikmet adında bir amele kutu dairesinde çalışırken kibrit — kutularının parlamasile amuhtelif yerlerinden yanmıştır. * Kurtuluşta Yargi adında bi- rinin yapısında çalışan amcle Ki- yekos oğlu Adile tuğla taşırken merdivenden düşerek — muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. * Kadıköyde Kurbağahdere - de Alinin ahırından yangın çık - mış ise de sirayetine meydan ve- rilmeden söndürülmüştür. hidlerin ifadeleri ile suçu babit görerek, Kâzımı 50 lira ağır para katı münderecatı ve dinlenen şa- — cezasına mühküm etti. Mektub burada bitiyordu. M> raba'nun ismini bir hayli defalar işitmiş olan Madam Dubarry dü- şünmeğe varmıştı. Şimdi şu sakin ve rahat hayatına ihtilâlci, politl- kacı adamların karışmasını iste- Fakat bir hafta sonra Mirabo bizzat Luvsiyen'e geldi, Madam Dubarry kendisini bilhassa gör - meğe gelen bu yüksek şahsiyetin ziyaretini reddedemedi. Dolayısile Mirabo aşağı yukarı aöle dostu oldu. Fakat Mirabo ha- kikaten o kadar ateşli bir adan.dı ki, sözlerin! dünledikten — sona kendisine — bağlanmamak imkün- sızdı. Madam Dubarry de evine gelen bu adamdan derin bir haz duymuştu. Fakat Mirabo'nun zi- yaretleri uzun müddet devam e- demedi. 14 TEMMUZ 1788 On altner Lül tahtında oturu- yor. Memleket işlerile ne dereceye kadar meşgul oluyor. orası ma - lüm değil! Fakat malüm olun bir şey var. Memlekette bir “ühtilâl hareketi başlamıştır. Maliye allak bullaktır. Bir taraftan parlâmem> to vergilere itiraz ederken, bir taraftan da saray alabildiğine sazf etmektedir. Başlyan ihtilâl hareketinin sa- yıf bir saray önüne geçemedi. Luvsiyen kasabasında da ihti - 1â) emareleri baş göstermişti. Hâ- diseler sür'atle birbirini takib et- meğe başladılar. Luvsiyen'deki şaylalara göre, Parisde fhtilâl çık- mış, Bastil hapishanesi işgal edik Evelâ Kendimiz İçin.. ün, bir arkadaş vasıtasile tamdığım hüsnüniyet sahi- — — bi bir zat, hararetli bir İs- tanbullu heyecanı ile, şehrin tmar işlerinden, güzelleşinesinden mem. nuniyetle Bahsediyardu. — Fakat, dikkat ettim, bugünkü İstanbulun pistiğinden, çirkinliğnden, iptida- iliğinden misaller gelirirken, mü- temadiyen, şu nakaratı tekrar e- diyordu. — Elendim insan ecnebilerden utanıyor.. — Yabancılar me der efendim?. — Seyyahların gözü önünde - kur mu elendim?. Ö — Yabancılar nerede yatıp kalk- sınlar?. — Bu zatın zehabına göre, sanki, İstanbulu yabancılara şirin gö - Tünsün diye imar ediyoruz. onlar rahat etsinler diye konforlaştırı- yoruz, onlar gezip eğlensin diye temizleyip topluyoruz. Hayır... Bunların hiçbiri değil, Çlilı-——ılcıı!luhiı var. dır: — Yabancılara karşı ayıp değil mi?, Malbaki, bu ;ne kadar sakat bir düşünüştür. Biz, herşeyi kendi miz için yapıyoruz. j Biz rahat edelim, biz gezelim, biz eğlenelim.. Bunlar, herkesten * evvel neden bizim bakkımız de- kildir?. ” İstanbulluların zevkini, daha — geniş ifade ile bütün vatandaşla- rın zevkini ve keyfini tatmin et- mek için bu güzel şehri medeni —— bir hale sokmağa çalışıyoruz. Bu- mun aksini zannetmek, kendi ken- dimize kiymet vermemek - olur. Halbuki, bütün insan cemiyetle- rinden daha ziyade, Türk cemi - yeti «Efendi. dir. Mülli- gururumuzu, — içtimai biz bedbinlik derecesine yükseltmek, eherşeyin fevkinde tutmak, «t - Tizm» politikamıza zarar vermer. REŞAD FEYZİ 4 Birimizin Derdi miş ve bu hapishanenin müdürü Bu şaylaların çıktığı gün, Ma- dam Dubarry on kişiyi sofrasına davet etmişti. Fakat bu an kişiden hiç birisi gelmemişti. Ertesi gün Madam Mirpua şun- ları söylüyordu: — Ah, camm kardeşim başımı- za gelen bu felâketler nedir? Ane hyarum ki Pransada yeni bir de- vir başlıyar. Fakat bu devir bize de felâket getirecek, Madam Dubarry düşünceli düm şünceli cevab verdi: — Acaba dostlarımız, karşıla « rına çıkan kuvveti kuvvetle kar- şılayacaklar mı? Madam Mirpua ümidi kesmiştir —— — Zannetmiyorum, dedi, biz has kikaten millete karşı alçakça has reket etmiş insanlar sayılırız. Şime di onlar da karşılık — veriyorlar. (Devamı var) a

Bu sayıdan diğer sayfalar: