13 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

13 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi: Ucuz Sigortaya Rağbet Başladı Sigorta Fiyatlarının Tenzilin- den Musaid Netice Alınıyor igorta ücretlerinde yapı- | S İan tenzilâlin — tatbikine aybaşından itibaren baş- lanmıştır. Bu 12 günlük müddet zarlın- da yeni tenzilâtili - tarifelerin tatbikinden gayet müşaid ne- Ezcümle evlerini sigorta et. tirenler çoğalmağa başlamıştır. Yeni tarife ile bütün şehirleri- mizde ariskolar için aşağıdaki yni Üeretler tatbik ohunmak- tadır: 1 inci sınıf 15 metrede al Köprü Önündeki Mavna Adaları Vapurların Kolaylıkla Seyrüseferlerine Mani Oluyor Eylülde açılacak olan Gazi köp- rüsü ile Haliçteki seyrüsefer vazi- yetinin tekrar güçleşeceği alâka- darlar tarafından söylenmektedir. Çünkü Karaköyden Yemiş iske - lesiin 25 metre açığına kadar v- zanan mavna adasını buradaki seyrseferi çok müşkül bir vaziye- te sokmaktadır. Bilhassa vapur is- kelesinden çıkan merakib Kara - köy köprüsünün ağzını bulmak için oldukça güç bir manevra yap- makta ve — sür'atlerini de asgari hadde indirmek meeburiyetinde şabsız 1000 de 1. Binaların ticari ve sınai 6l - muyan mühteviyatı 1000 de 1,5. Binaların ticari ve sınai olan muhteviyatı 1000 de 1,90. Hububat ve zirai aletler 1000 de 140 dır. 2 inci sınıf 6 metrede ahşab- #ız 1000 de 2 ye indirilmiştir. Adi kürgir ve ahşab yapılar- da da tenzilât yapılmıştır. Bu tenzilâtlı tarifeler; bütün sigorta kumpanyal â iş imkânları vermiş! Yeni Maliye Binaları Beyazıd Maliye Bina- sının İnşasına Ay Başında Başlanacak İstanbul defterdarlığı şehrimiz- deki bütün maliye şubeleri için yeni ve modern binalar yapmak hakkındlıki kararının — tatbikâne devam etmektedir. Bu cümleden olmak üzere Be- yazıd maliye şubesi için de yeni bir bina yapılması tensib edilmiş- tir. Derviş paşa konağındaki büyük bir arsa üzerine yaplacaktır. İnşaatına| 47 bin lira sarfolunacaktır. Ay ba-i şından itibaren inşaata başlana - caktır. kalmaktadırlar. Köprünün altın- ea dan geçen yolda dolu mavnalar a bu yüzden ekseriya köprünün du- '"8"“ Seyyahları Dün, Vayt Astar Layn kumpan- yasının Arandor Star vapurile 400) İngiliz seyyahı gelmiştir. balarına bindirerek birçok kaza « lara sebebolmaktadırlar. İstanbul muntaka liman merkeri bir temmuzdan itibaren faaliyete geçecek olan limanlar umum mü- dürlügğüne bu vaziyeti ıslah et- mek için bir proje verecektir. Bu | projede mavnaların işgal edeceği saha tayin edilecek ve bu hudud- dan harice çıkanlar hakkında ni- zami muamele yapılacaktır. Birinci ilk Okulda Çay İsanbul birinci ilk okul beşinci sınıftan saczun olun talebeye dün öğleden sonra mektebde bir veda çayı . Nutuklar söylen- miş, merun talebe muallimleri ile birlikte »eş'eli bir iki sant geçir- mişlerdir — — sellemehüsselâm hareket edişine No. 6 hayret etmişti, Sarı Yanis on dakika sonra e- — Benim — gelişimden hiç de | ynde bir kitabla salona geldi, memnun olmadığının o kadar iyi anlıyorum ki... Bu kadar açık bir söz karşısın- da genç kadın sıkıldı, hafifçe kı- zardı — Ben kocamın dostlarını da - ima memnuniyetle kabul rderim, dedi. Sarı Yanis birdenbire birşey ha- tırlamış gibi elini kafasına götür- d — Ah, dedi. kocanızdan bana bir| kitab vermesini rica edecektim. — Hangi kitabı istiyorsanız, gi- dip getireyim. — Siz zahmet etmeyiniz, ben yolu biliyorum. Müsasade beklemeden, mmdan Çıktı, kütüphaneye geçti. Gras, 'misafir de olâa bir adamın yaban- c bir evde bu kadar serbesi ve | için müsaadesini rica etmeği u- nutmuştum. İşte kendisi de geli- yor. İçeriye giren ev sahibige kitab göstererek: — Bu kitabı bu akşam için alıp, okumakla bir. mahzur var mız dedi, yarın sabah tekrar size gön- deririm. Tabil mahzur görülmedi. Karı koca misafiri kapıya kadar teşyi ettiler. Otomobil — uzaklaştıktan Bessiz sessiz köşke girdiler. Genç kadın kolunu — kocasının koluna geçirerek: — Con, dedi, sende endişeli bir hâl görüyorum. Romancı gülümsemeğe çalış! Genç kadın sordu: Bu binü Vemecilerde kimyağır | — Contam'dan bu kitabı almak | | | | Baline gelirken, mutlaka, en do | Tarca hizmet etmiş, tecrübe gör- eni barem kanun lüyihası, daha mecliste müzakereye Tecrübe ve Bir Hak Y başlamadan, leh ve aleyhi aldı, çizildi. Nihayet lâyiha Meclise gelmiş bulunuyar. Ümid ediyoruz ki, lâyiha, kanun ru yollardan hir tekâmül seyri aksaklık- yet yıl » müş ve yaptığı işin ehli memurlara da kalkıp: — Efendi senin elinde hani loman diyemeyiz. Bu söz devletin ağzından çıka- mar. Sonra, bir de ücretleri yeni bu- reme göre tertiblerken, ücret 3- lanların — memurin kanununun haklarından istifade etmedikle - unutmamak lâzımdır. BURHAN CEVAD Çabuk Boşanmak isteyenler Hükümet Boşanma Davaları Hakkında Tedkikat Yaptırıyor Büyük Parti Kurultayında, be- şanma davalarının daha kolaylık- la neticelendirilmesi ve ayrılmak üzere mahkemelere mümeaat e- denlerin bu arzularının — çabuk is'af olunması hakkında vaki olan istizahlar üzerine adliye Vekâleti, başlıca vilâyetlerimizde bu husus- ta tetkikler yaptırmağa — lüzum görmüştür. Haber aldığımıza göre Vekâ - let İstanbul müddeiumumiliği ile diğer barı müddeiumumiliklere bir emir göndererek boşarıma da- yaları hakkında malümat iste - miştir. Bu emirde 935 senesinden | zamanımıza kadar her kazada ve mahkemede nekadar boşanma mü-| racaati yapıldığı ve kaç ayrılık kararı verildiği de sorulmakta - | dır. Alınacak cevablardan sonra | boşanma davaları hakkında yeni | olmuş Hai Siyah | Elbiseli Yankesici Arkadaşından Çantayı | Aldı, Kaçmaya Başladı mer Ölmez isminde Kon - yalı bir seyyar satıcının ce- ketinin cehinden yenkesi - cilik suretile para çantasını çal - maktan suçlu sabıkahlardan Na mıkin dürüşmasına — dün birinci sulh ceza mahkemesinde başlan- Ölmez mahkemede şun- Geçen pazartesi günü, akşam üzeri Tahtakalede, Kürd Meh - medin kahvesi önünde, birkaç ar- kadaş, konuşuyorduk. Bu sırada yanımıza Namık ile siyah elbi - seli bir genç yaklaştı. Namık Elini birdenbire cebime soktu. Ve için- de 20 lira bulunan para çantami çıkararak, bunu siyah elbiseli ar- kadaşına verdi. Bundan sonra, kendisi de, arkadaşı da kaçmağa başladılar. Onları kovaladık. Ve biraz sonra, telefon sokağında suç luyu yakaladık. Fakat arkadaşını tutmağa muvaffak olamadık. Namık suçunü inkâr etti.. ileri; Hü- kadaşlarının sözlerini teyid ler. Şahid Mehmed Kılıcın da ça - ğırılarak, dilenmesi için muhake- e başka bir güne talik edildi. eti KISA POLİS HABERLERİ * Kadıköyünde oturan İbrahim| bazı hükümler konulacağı anla- şılmaktadır. | —— İzmir Fuarında Hatay Malları Hatay mamulât ve mahsulâtının| Galatasaray yerli mallar sergisin- | de teşhir edileceğini ve bu suretle | kardeş ülkenin ilk defa Türkiye- | de açılan bir sergide yer almış ©- | lacağını yazmıştık. Hatay bükümeti; ayni suretle | İzmir fuarına da iştirake karar ver-| miştir. Antakya ticaret odası bu husus- ta alâkadarlara bir telgraf gön - dermş ve fusra Hatayın şerefile mütenasib bir şekilde iştiraki için şimdiden büyük hanırlıklara baş- landığımı bildirmiştir. Fuarda Ha tay mamulâtı ve masnuatile zira- at maddelerinin teşhiri için hu - susi ve geniş bir pavyon ayrıl - mıiştir, ÖLÜM ÇENBERİ dam değildi. Fakat © gece ınxılııı Çevireni MUAMMER ALATUR — Para sıkıntısı mı? tub hikâyesini karısına anlata - caktı. Fakat — kendisini tu. Çünkü anlatırsa, karısının zaman karısına yalan söylemiş - lıkoycağını kat'iyetle biliyordu. — Yok, hiçbir şey değil! dedi, yalnız bizim remanın tashih pro- valarını almak için istasyona ka- dar inmek Jâzım gelecek.. Mesele bu! Contam şimdiye kadar hiçbir zaman karına yalan söylemiş - Contam hemen o saniye mek - I | İ lamıyan bir kavga neticesinde ay- ni semtte oluran Şakir kızı Hati- ceyi başından yaralamıştır ö *& Feriköyde oturan ve sarhoş bir halde bir kahveye giren Mus- tafa oğlu Hamid ile kahvede otur- makta olan Osman aralarında kü- für yüzünden çıkan kavga neti - cesinde Hamid Osmanı - bıçakla bacağından yaralamıştır. 4 Saraçhanebaşında 277 numa- ralı Cemilin kasab dükkânından yangın çıkmış ise de derhal sön- dürülmüştür. * Şuayıp adında Fatihde tramvaya binmek ister - ken düşerek muhtelif yerlerinden | yaralanmıştır. * Karagümrükte oturan Ahmedi adında birinin beygiri 7 yaşında Hüseyin adında bir çocuğu çifte atarak yaralamıştır. * İstinyede Çayır sokağında bah- çivan Hasan oğlu Hasan bahçesinii sürmekte iken beygirin attığı çifte! ile yaralanmıştır. mecbur olmuştu. — Her hâlde senin bu akşam bir| sikıntın var. Sarı Yanis de pek neş'eli değildi. — Her zamanki gibi! Fakat ne de olsa iyi adam! — Hiç anlamadığım birşey var. Dünyanın en zengin ve yakışıklı bir delikanlısı sana talib olmuş da, ona varmamışsın. Benim gibi ka- lemile geçinen fakir bir adamı o- na tercih etmişsin Genç kadın. titredi: — Deoğrusu bu Sarı Yanis ho- &..Mahkemeler . İdün Sultanahmed üçüncü sulh ce- oğlu Yusuf Kenan henüz anlaşı - | bir terlikçi | K KSi Koçlar AlbE zi Döğüştüler ! Dökmeci Sadettin İle, Bakırcı Burhaneddinin Muhakemesi B lamaktan suçlu dökmeci Sa-| dettin ile, bakırcı Bürha - neddin Özdemirin duruşmasına birini döğmekten ve yara- |ta mahkemesinde başlandı. Dök- meci Sadettin mahkemede şunları söyledi. | «— Sabahleyin evimde uyuyor- dum' Teyzem Aliyenin sesile u - yandım. Teyzem — Sadettin, dedi, biraz evvel Bürhaneddini gördüm. Bana, bu | akşam evinizi kapattıracağım söy-| lediler.. Kahveye giderken, onun bana doğru geldiğini gördüm.. Yanında birkaç arkadaşı vardı. Bürhaned- dine: — Kardeşim, dedim, Bel, seninle biraz konuşacağın. Bürhaneddin — arkadaşlarından ayrıldı. Bir kenara çekildik. Ken- dişine sordum. — BSen teyzeme bizim evi ka - | Rattırkcağımı söylemişsin, doğ - rTu mu? Kaşlarını çattı ve sert bir ta « tavırla; benimle Evet, dedi, bu akşam evinizi ; taharri memuylarına bastıraca - Bim, — Neden diye sorunca; elinde ze olduğunu farkedemediğim sert bir şeyle sol gözümün üstüne vut-| du. Ben bu darbenin tesirile ser- semledim. Yere düştüm. O, gene | vurmak üzere üzerime hücum etti,| fakat bu sırada arkadaşları onu | kollarından tuttular ve bemi da - | yaktar kurtardılı İ Bakırcı Bürhaneddin ie hâdiseyil şöyle anlattı. | «— Bu sabah saat 8-9 sıraların- da gökmecilerde, bir kahvede çay içiyordum. Bir ara Sadettinin dük- kânma girdiğini gördüm. Kalk - tim, kahveden — çıktım. Sokakta | Hasan ve Hüseyin isminde iki ar- kadaşıma tesadüf ettim. Onlarla konuşmağa — başladık. Bu sırada Sadettin dükkândan çktı ve bana hitaben: — Ulan buraya gel! dedi. — Ne var? diye sardum. — Sana bir şey söyliyeceğim, | öedi | Yanına gittiğim zaman: Sen annem aleyhinde, şurada| burada fena sözler söylüyormuş- sun! Bu akşam bizim evimizi ka- patacakmışsın, öyle mi? dedi. Sadeddine: — Kardeşim, dedim. Bu söz - lerin aslı yoktur, sana yalan söy- şuma gitmiyor, Korkuyorum bu adamdan Con! Con Centam hayretle karısının yüzüne baktı: — Korkuyor musun? Haydi ca- dam Gras, bu adam, icabederse se-, nin için herşeyi yapar. — İşte ben de onun için korku- yorüm. Gras her şeyi kocasınu anlatmış değildi. Sarı Yanisi iki sene evvel Selânikde tanımıştı. O zamanlar, Ssarı atika tetkikatı için Balkan - larda bir seyahate çıkmış olan ba- basına refakat ediyordu. Bir ak - ——— —— Odacı Hizmetçi Değildir Hususi Hizmetlerde Kullanılamazlar Odacıların hususi işlerde kulla- mulmaması hakkında alâkadarlara bir emir gönderilmiştir. Bu emirde, odacıların - verilen ücretlere hak kazanmalarının, res- mi bütçeden aldığı işe mukabil | hizmet görmeğe bağlı olduğu bil-| dirilerek bunların hususi - işlerde | veya evlerde hassatan tutulmuş hizmetçi gibi kullanılmalarının, geza kanununun 206 ve 207 inci, memurin — kanunünun 29 uncu maddelerinde yazilı olan inzibati cezayı müstelzem bulunduğu teb-i liğ olunmaktadır. Mısırçarşısı Esnafı Belediye Aleyhine | Dava Açmağa Karar Verdiler Mısır çarşısı esnafı çarşının Be- lediye reisliği tarafından haj şek- linde kullanılması kararına mah- kemede de itiraz etmeği karar - Taştırmışlardır. Esnaf bu maksadla birkaç avu- kat tutmuşlardır. Bu — avukatlar dava Jâyihasını hazırlamaktadır- lar. Lâyiha; bugünlerde tamam- lanacak ve belediye reisliği aley- hine dava açılacaktır. Diğer taraflan Belediye mü « | hendirleri Mısır çarşısı eivarında yapılacak istimlâkler ve çarşının içi hakkında mahallen - tetkikata ve ölçülere başlamışlardır. lemişler! Sadettin bu sözlerime inanma- di, yüzüme bir tokat attı. Sonra başile kafama vurdu. Bu suretle kaşım — yarıldı. Kendimi — mü- dafaa etmek 'çin kollarından tuttum. O da bana sarıldı; arka- | larım bizi ayırdı.. Sadettin ko-| k evine gitti. Biraz sonra elin-| | de bir kama ile tekrar evden çıktı.| Üzerime saldırdı. Korktum. Der- | hal arkadaşım — Hüseynin evine girdim. Kapıyı kapadım. Sadeddin| vurmak için beni kovaladı. Fakat | yetişemedi. ş Bürhnaeddinden sonra şahidler | dinlendiler, Bunlardan — Hüseyin | şu ifadeyi verdi: — Sabahleyin — dökmecilerde, bir kahvenin önünde Bürhaneddin.| Hasan ve ben konuşuyorduk. Sa- deddin geldi. Bürhaneddini ça « Birdi Seninle biraz konuşacağım, dedi. Çocuğun koluna girdi yü - Tümeğe başladılar. Biraz “sonra onları Sadeddinin dükkâm önü- de döğüşürlerken gördüm. Her ikisi de kafalarile birbirine vuru- yordu. Koştuk, aralarına girdik, onları ayırdık... Bu ayın 16 sında karar verile - cek şam Amerikan konsoloshanesinde verilen bir atyafete davet edil - mişlerdi. Gras hayatında en mü- him rol oynıyacak olan bu adamı, işte o gece, orada tanımıştı. Karun kadar zengin, Adonis ka-| dar güzel olan bu Yunan delikan- 'hsı hakkında birçok rivayetler ver-| dı. Annesi yüksek soğyeteye men- sub Amerikalı bir kadınmış. Ar- navudluğa seyahate geldiği za - man, eşkiya bu kadını dağa kal- dırmış ve büyük bir Arnavud be- | yine satmışlar. Arnavud beyi o kadar âşık olmuş ki, kadının ho- şuna gitmek için dinini bile de - Biştirmiş, protestan olmuş. Sarı Yanis yüksek tahsilini İn-| gilterede Jale ve Okstord üniver- sitelerinde bitirmiş. Ondan sonra | Draç civarında geniş bir mınta - kada Kral gibi hüküm sürüyor - muş. Muazzam bir serveti varmış. Bir İtalyan mimarı tarafından ya- Antalyada Muz Bahçeleri eçen gün gazetelerde, sene — Yugoslavyada mebzul miktarda kiraz ye- bu pek tiştiğinden bahsediliyordu. Kiraz müstahsilleri elde ettikleri ton « larca kirazın verdiği sevinç ve şevkle bayram yapmışlar, eğlen- celer tertib etmişler. Diğer taral- — tan Bulgarislanın yaş meyvo ve sebzeye me kadur ehemmiyet ver- di iyoruz. Muhtelif Avrupa memleketlerine yaş meyva — ve sebzeleri taze taze — göndermek için, soğuklava terlibatı olan bir- Susi vagenlar tahrik edilmekte - dir. Hattâ, Bulgarların turfanda gileği, Avrupa — memlekçtlerine — tayyarelerle ihrac ettiklerini öğ- — reniyoruz. Gıda maddelerinin tazesi, iyi kalitelisi, ve turfandası beynel milel piyasalarda çok para odi- — | yor. Evvelki gün, bir Antalya tel - “grafında şu satırları okudum: «Ce- mub memleketlerimiz için büyük bir servet membat olan muz bah- çeleri aslah edilmektedir.. Antalya ve civarında muz çok güzel yelişiyor. Biraz bimmetle mahsul daha arttırılabilir ve gü- zelleştirilebilir. Fakat, buna rağ- men, muzun kilosunun, —meselâ bir İstanbul manav dükkânında, kaça satıldığını hatırlatırım. Tür- kiye, herşeyden evvel bir zirant memleketldir. Bize öyle gelir ki, ber nevi ziraat mahsulünden sar- fmazar, yalnız yaş meyva ve seh- zeciliğimizi alah etsek, teşkilüta bağlasak, ve dış piyasalara sat - sak, bu bile, Türkiye için, bir al- tın hazine değerindedir. Milli ve tabil servetlerimizi iyi istismar etmesini bilmeliyiz. REŞAD FEYZİ ** Kumkapıda oturan Artin oğ- hu Kigork ve arkadaşı Dikran oğ'u — Garbis ile Arabcamide oturan Ava ram oğlu Yaşova aralarında Be- bek bahçesinde sandalya almak yüzünden çıkan kavga neticesinde — Kigork Yaşovayı başından ağır &3« rette yaralamıştır. Kavga esnasıs- da Garbis de yüzünden yaralan - mıştar. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi angın Yerlerindeki Kör Kuyular Birkaç imsa e aldığımız — bir mektubda kısaca deniliyor ki: *— Falih, Aksaray, Yenibabı ve Çapa arasına düşen sahadaki yançın yerlerinde yeni yapılan bi- malar arasında ağızları açık bir- gek kör kuyular var. Ekseriya yol kenarlarma Babet eden ve Bahar mevsiminde ağızları ollarla mas- kelenen bu kör kuyuların bulun- duğu yerlerde çecuklar oyun or- zamaktadırlar. istifade edilemiyen bu gibi kör ka- yular muntaka belediye ümirleri- nin kimmetleri ile — kapatılamaz muta pılan şatoda oturuyormuş. Şato, Avrupa merkezlerinin en meşhur mobilya firmaları tarafıdan dö - genmiş. Aynavuthikta — kendisini Kara Muro yani «siyah Ramalı» diye anarlarmş. Halbuki Sarı Yanis için bembeyaz teni, sarışına yakın saçlarile bu isim tuhaf! Sarı Yanis Amerikan konsolos- hanesinin ziyafetinde Gras'ı ilk defa gördüğü zaman, birdenbire Gşık olmuştu. Gras ilkönce Sarı Yanisin yrarla devam eden kur- larından hoşlanmıştı. - Fakat çok geçmeden gayet kötü mizacda bir insan olmasından korkarak, ihti- yatlı hareket etmek lâzım geldi - ğini anlamıştı. Hatta bir akşam artık kendisinden ümidini kesme- sini söylediği zaman, Sarı Yanis'n gözleri birdenbire kararmış, genç — kızın üzerine atılmış, onu zorla (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: