17 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

17 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—SsON TELGR İngilterenin Anlaşma Politikası Çemberlayn Kendi Yokluyor İngiliz - talyan Anlaşmasının Bozu- lacağından Bahsediyorlar Nasıl M?nalaî_Çıkarıyorlar İ Tezini iş olan yaş muvafla - mı - iyidir?, eli an « cak 21 sene olmuştur. Bunu ge- gün söylediği bir nutukta ken- tiyor, Umumi harbin son n 918 de siyasi hayata lan Nevil Çemberleyn ev- k kabi » ondan sonra etmiş, nihsyet ekil olmuştur. De- politika haya» tına gi lmakla Nevil Çenr - berlayn geç kalmamıştır. Bugün ise şöhret ve muvaflakiyet itiba- rile İngiliz Başvekili zamanın en mühim devlet adamlarından biri oldu. Kendisi Sıhhiye Nazırı olmadan evvel ve olduktan sonra - içtimal meseleler ile çok möşgul olmüş- tur. Fakat, diyor, birçok işleri başarmak için herşeyden evvel milletin emniyet içinde yaş lâzım geliyor. Evvelâ harbe yol Ti kaldırmak velâ Sihhiye Nazırı ola; neye dabil olmuş, Maliye Nazı 937 de de Ba, 50 mek ki nd - ) rina kabül ettirmek istiyenler bü- tün sulhu tehlikeye düşürmüş o- lurlar. Böyle bir ihtiras olmadıkça hiç kimsen:n Büyük Britanyanın kuvvetlenmesinden endişe etme- açan sebeb Bunun i yardım ümid ettiğim' devletler - den yardım göremedim. Kaldı 1- kinci nokta. Bu du son derece kuvvetli olmaktır. Çünkü ancak kuvvetli oldukça haysiyeti ve şe- zefi kıracak takliflere katlanmak yeti de olmaz. İngiltere vetlidir. Fakat bunu hiç kim- | se aleyhine kullanmak nivetinde değildir. Fakat kuvvete güvene - rek kendi hâkimiyetini başkala - Uzak Şark Hâdiseleri İngiliz Başvekil? bunu hatırlat- tıktan sonra tekrar ediyor ki har- bin sebeblerini orladan kaldır - mak ve devamlı bir sulh tesis et- mek için diğer bütün devletlerle laşmak yolundaki politikasın « dan da vazgeçmiş değildir. ' melidir. | Uzak Şarkta Çin - Japon harbi seneler var ki uzayıp gidiyor. Bir çok insanlar ölüyor, şehirler harab oluyor. Yukarıdaki resimde, yangın çıkan bir Çin şehri ve şehri terkeden zavallı Çinliler görülüyı Çemberlayn Pransız Cumhurrenisi Löbrön'ü Lomdrada — ka Çomberlaya her türlü a #celere rağmen yine bu y lışacağını sakl: Avrupa matbu kasinın şimdi tekrar uzlaşı laşma ve o! af - una döndüğünü yazıyorlar. Me- selâ Ludralı Deyli Ekspres diyor ki: Başvekil ortalığı yatıştırma pö- litikasına dönüyor. Efkârı umu- bundan vazgı talığı yatı miye ti. Fakat Bi lamağa ba: l tere birşey dan bir netice çıkmıyacağı olalıra. Orta! politikasına yine ğini anlatan Çember! ds nutuk söylediğ Nazırı Lord Halifak zan Almanya tes'ir Alman onu irtmiş- nıştır le konuşmakta İngil aybetmez. Fakut bun ği yatıştırmak | devam edece bu yol 4 Hnric bun Fakat ilk uz: miştir. bunun u ndırdı; gazetc rına bakılırsa mı giliz devlet adamları müzakere et- i, fakat müzake- re için müsaid ve emniyet verici bir hava içinde bulunmak 1 geldiğini söylemişlerdir. Alman gazeteleri şimdi İngilteri bildiğine silâhlandığını ileri sü- rerek böyle bir hava içinde em- niyet olamıyacağını ileri sürüyor- | lar. Lokal Artçayker diyor ki İngiliz pol'tikası harbi ve silâh- mek istedikli (Devamı 7 inci sayfada) | sinvEey şERRtxix Baxtst Meraklı Şeyler ip adlı bir İngilledir. 26 son - Pa izae savam vurün' a vustralyanım merkezi elan — bu şehrin bulunduğu körfeze dahil olmuş tar. Franız gemicileri birkaç saat son- va gelmişlerdir. Filipin filosunda birkaç yüz İngiliz muhaciri vardı. En önda, Amiral ge- misi Sirüs bulunuyordu. İngilizler, manın yüksek bir yerine krallık bay- rağını diktiler. Sidney şehrinin temeli | bu sürelle alılmış oldu. TÜTÜNÜN MAZARRATLARI Yapılanı bir seri tecrübelere çöre gara ağızlıkları, lütünde bulanan ni kolinlin ancak yüzde 36 - 40 ı al koyarmış. Alminyum ağızlıklar, kolinin yüzde 54 ünü çekiyormuş. Yal- mir ba ağızlıkların bir hususiyeli v: İçerisine bir siçara konuluyor, ucuna bir Daşka sizara takılıyor, içiliyor. İçerideki sigara, kotinlerini çeklp alıyormuş. Bu yeni kcad filtre Hle 30 sizara içmek kabil imiş. Tabil sonra atılıyor. 20 sizarada bir siçara feda etmek - sıhhat bakı- mundan - çok değil. Bu, pipolara tat- bik edildiği zaman nikotinin yüzde 80 ini çektiği görülmüştür. Bâyük Britanyada, oyun oynuyan a- yılar gibi eşekler de — nadirleşmiştir. Landrada yalnız bir sütçüde bir eşek ardır. Sütünü sağar, hastaları satar, Geçenlerde bir dokter, hasta bir ço- cağa vermek için eçek sütü aramış. Bir türlü bulamamış, nihayet radyo c halka müracaal etmek meeburt » yetinde kalmış. Vaktile İngilterede, seyyar satıcı - lar, küçük arabalarına eşek koşarlar Kasabalarda, köylerde senenin muay- yen günlerinde esek punayırları ku- rnlurda. Gecen sene (himayel hayvanat ce- miyeti) tarafından tertib olunan pa- nayırda 150 eşek alımıp satılmıştır. Bu | seneki serzide teşbir olunan eşeklerin Bayısı 23 © düşmüşlür. Buna da sebeb herşeyin molörleşmesidir. En adi sa- hcılar bile eşekli arabalar yerine, hi- sikletli arabalar kullanıyor. Yemesi, içmesi olmuyan bu asri nakll vesila- larından çok istifade ediyorlar. Yürü- mek mecburiyetinden kurtuluyorlar, hem nakidden, hem de vakitlen kaza niyorlar. MİKROR BOLLUĞU Bir nikel kuruş Üzerinde ne kadar mikrob var, biliyor musunuz?. Hayıt değil mi?. Doktorlara göre, 30000 ka- dar. HİKÂYE Nemize Lâzım Yazan: MAHMUD YESAR!I — Hacerin gelini için; ben, mü- hallı mı demişim? Yala: iftiral, Söylesem, söyledim, derim. Hem ? Bir vaz » geçtiğimiz olsa, haydi neyse .. Du- tup dururken elâleme, ne diye ça- tayım kal niçin söyliyeyin ir kere adım çıkmış, değil mi Fesaddır, dil, uzundur. Her- kesin aleyhinde bulunur, herkese İşte, bonim için söy- Bir adım da dil uzatır. leneğ hep bunl «Şi rret karıleım. nkâr etme dar anlayışım rretim de, on Ben, n — Yok, biliyorum; dü O da: «Birak, şu yellozu!» demiş! — Dememiş mi? num! demiş İşte! Fakat, ben, uymıyacağım... - Yellozluk, şir - retlik, onda kalsın... Ben, terbi - yemi bozmam... Beni tanırsın. Saklama, a ca- ona Hermn, çök eski, değil mi? Be- nim, şimdiye kadar kimseciğin a- | leyhinde bulunduğumu — gördün | mü? Duydun mu? Söylesem, ben de söylerim. Hem de nelerim var, nele eme lâzım, Hacerin ge e Çukurç mem. 4 lini, vaki mında natil ya canım, her asılır! Natnlık etmek &- ğından yıp mı?, KNasıl, muydun? Öyle ise, nci olduğundan da tur. Teyzesi Hanife ler, çamaşırcılık ederdi. sen, bunu - bilmiy wey babâsı - habe- kadın, >DİHKHHAT Günlük baze . halis ve Geminallı Ş 4 n Gercih ediniz Ber Bakkaliye dükkanlar arayınız TELAZILI Sen un, şimdiki atıp tutmalarına bakma... Sonradan görme, ne olacak?. Ay, Hanife kadın, eskiden - | beri böyle miymiş? Aman, dur da | buna güleyim Topkapı Ni- | şancasında teneke kulübede o - | tururlardı. Anaları, dâl, | keser, kurşun döket | nefesi kuvvetli imiş! Annem ni çocukluğumda götürmüş de o- | kutmuş, iyi gelmiş!k I v | — Analarını da tanır mıyım?. hayır! Hiç tamımam. Çok kü - | İ — Ay, beni Hacerin gelini ile ya- git mı ordün? Hayır? Bu, Hacerin, gelin! olacak karının uy- durmasıdır. Hacerin gelinine şö le bir dikkatli bak. Dişleri dökük WüÜş, saçları dört cenk olmuş! U- zaktan görünüşe aldanma... Düz - gün, allık... Dişleri takmadır. Saç- sanı: — Boyalıya benzemiyor mu? Ne- zaketen öyle söylemek cerin gelini, benden kulaç kulaç on, hattâ on beş yaş büyüktür. Ge- lin olduğu zaman, evde kalmış, koca kızdı. O vakitler, ben, bebek oynuyordum Şaştın değ dünyada, di mi?, Şaşılacak a neler var? Koca - rd zavurtaur « Birdenbire zengin ? İzmirde bir akraba- $ da, güya, miras yemiş- — Sana da mı o ağzı kullandılar? epsi lâf... Yalan... urlusu..: Kocası, LAF, can Yalanın 'da su bir tarihde bir bankaya gir- İşte, ne yaptıysa, orada yap- | göz, kurnaz adam... Am- > kadar... Herkes budala, ah- mak yerine koymasınlar... — Biz kirk kişiyiz, birbirimizi bilitiz. Di l mi canım; nsan, buna | Bugün LÂLE sinemasında 2 Yeni ve süper filim 1 — JULİEN DUVİVV eseri: SON ŞANS BİN - VİVİANE ROMANCE 2 — DENİZ ALTI D, I sızca İER'in JEAN özlü eni Metro Jurnal İngiliz denizaltı gemisi (THETİS) in 99 kahrmanile batması ve birkaç kazazede! kurtulması, n saat 1 ve 2.30 da halk matineleri, Bi son gece, beraber çıktğımızı söylediğim gece hiç gülmediler, hep ağlaştılar! Büyük bir fıstık ağa- cının dibine oturdular. Yanlarındaki ağaçlar onları Başbaşa . verdiler. Yanaklafrını yanaklarına yasladılar. Durmaksızın adılar, Sarıldılar ağldılar, ayrıldılar ağladılar.. Ağlıyarak di girdiler, ağlıyarak beni eve bıraktılar! karanlıktan bile saklıyordu. düler, ağlıyarak evlerine Nüçn ağlıyorlardı?. Bundaki sırrı da yirmi beş öğren- miş oluyorum ki o sır bugün bu roman! Roman da Belkisin yirmi beş sene ra elime sıkıştırdığı bir deste kâğıttaki satırlar, sene sonra ii, onun yazıları, Akşam... Ben onlara bir tek kelime ilâve etmedim, bir tek cümlesine bile dokunmadım. Ç fassı (di, ran kadını ben yazdım. O allenin müda- niz koyulaştı. Yakılacak kitab faziletin müdafaası oldu. Iztırab çocuğu alın terine müdafaa hakkını verdi. Aşk Güneşi bütün bir milleti müdafaa etti. Fakat. bu sadece Belkisin romanı. O yazıyor, » söylüyor, o haykırıyor: Beğ hasta vari, ayorul mıytlar, Bir Boğaz, hüzünlü gulup yavaş yavaş larındaki ışığın son ara, Ekrem Non Birinci Kısım Roman bir kararı içinde sislere Do- gözden siliniyor. İstinye sırt- serpintleri de çekildi ve.. De- Cahid kürekte, ben dümende, Şadan yanımda, etrafımızda daha birçok sandallar var. Gülüşü - yor, kahkahalarımızla denizi çınlatıyoruz. Bu kadar neş'eli olduğum za: . Etrafımızdal tiba sık sık bize bakıyo anı hiç hatırla- r de yadırgadılar ki gi lar, gözlerini bizden ayır- ardı: IAM TU Yazan; Etem İzzet BENİÇE Cühid. gini bekli Dedim. Şadan da: — Sahi. Hem koyda biraz mü Dedi, Cahid bilmem kıskançlı; belliğinden mi neden: — Yayrucuğum.. Şimdi Bebe gibidir. Pazar. Buradaki kadar eğlenemeyiz.. Diyordu. Fakat, Şadan da ben de tutt — Gidelim. Ve... Ekreme seşlendik: — Haydi yarışıyor müsun?.. — Ben hazırım, Cahid surat astı, fakat, ne yapı rum. Belkisi istiyor. Bu isteyiş öi dar dürür. Bebek» € kadar yarışa var Onun mekteb arkadaşı. Benim de mahallelim Hızlandık. İlk hız. Tüy gib suyun Ekremden çok çevirip geriye b sın? .. yörler Alayı lemed Bilmiyorum, nasil oldu?. Yine çevirdik. Birdenbire sandalın: zik dinleriz.. dan mi, ten- K ğindan mi, ten Si k mahşer yeri — Cahid... lük: Ti rdan bir çoğu da üstünde kayıp - gidiyoruz. Ve. ideyiz. Arada bir başımı çevirip soyre çıkan san- meğe çalışı - başım ger Diye bir gürültü çıkardığını, benim: Diye bağırdığımı ve sular içinde çırpındığımı hatırlıyorum. Ondan ötesin! bilmiyorum. Gözlerimi açtığım zaman kendir mükellef bir yatağın için- de, fakat bitgin ve halsiz buldum. Birdenbire u - yandım, birdenbire ruldum. Neredeyim. ne var, ne olu- hid nerede, Şadan ne oldu?.. sın?. Ben istiyo- nünde İikan su- gözlerimi açtım, — birdenbire (Devamı var) Yoksa, herkesin parasl, kazancı, bizim nemirc? — İnsan, her bildiğini, her duy ğunu söylemiş, yahud da kur- calanı ada, yüzyüze bakacak dost, ahbab kalmaz. Öy* (Devamı 7 inci sayfada) Ankara Radyosu BUGÜN 30 Program, 18,35 Müzik (Melodiler - Pl). 1BAS Müzik (küçük erkestra - Geli Necin Aşkın). 115 Türk müziği (Fasıl heyeli) 20 Memleket samt ayarı, ajans ve laji haberleri. 6 Neşeli plâklar » R. 0,15 Türk müziği (Sazla peşrev ve saz. semalleri). 0,10 Mürk müziği i— Salihatlin Pınar - Micaz şarkı- Hasta kalbimde açılmış. ?— Saphi Ziya - Micaz divan - Düm zece yesile. ö— İshak Varan - Hüseyni şarkı Bayrın saların. A— Salihattin. Kaymak - türkü - Göresin mi geldi. 5— Hüseyai türkü - Meşeli meçeli. 20.50 Komuşma (Dış politika hâdi - seleri). #i Temsil. 29 Haftalık posta kutusu (Kenebi dile terde) 22,40 Mürik (Dans müziği - P. 23 Son ajans haberleri, ziraai, es - ham fahvilt, kambiyo - nukut borsa- " (fiat). 2320 Müzik (Cazband - Pi). 2155 224 Yarınki program. YARIN 12,30 Program. 1235 Türk müzifi (Klâsik program). İdare eden: Mes'ui Cemil. (Küme ses ve saz heyeti). 1— Sullaniyezük peşrevi. 2— Dede - Sultaniyezüh birlaci bas- te » Misalini me zemin, $— Dede - Sultaniyegzâh ağır semal - Nihan ettim seni, #— Ney takslmi. 5— Dede - Sultaniyegüh yürük se- mani * Şadeyledi eanü dilimi. G— Sultaniyerüh sex semaisi 12 Memleket saat ayarı, ajans meteorolaji haberleri, 12,15 Müzik (kücük orkestrn - Şefi Necip Aşkın), 1415 - 14.30 Müzük (Dans möziği - Ph. Müseynl ve 1357 Hicri Rebiulâhir 29 1939, Ay 6, Gün 168, Hızır 43 17 Haziran CUMARTESİ ı Vakitler | Vaza sa, da, 1355 Rumi Haziran 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: