25 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

25 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON NEDEN ACELE ETMİŞLER, ANLAŞILDI eşhur Satle binasını Elek- tik şirketinden kaşla göz rasında 250 bin liraya sa- tın alan mahud Denixbank erkâ- nından beş kişi tevkif edildi. Müd- delumuminin resmi beyanatım o- kudum. Bu satın alma işini çok a- celeye getirmişler ve İktısad Ve- kâletine de doğru olmıyan bir ce- vap yazmışlar.. Herkes. acaba, ne- | den böyle aceleye lüzul — Acele etmeselerdi, Denizbank | saltanatının devam edeceğini zan- nediyorlardı, manası çıkar., Hal - buki, onlar zeki insanlardır Şu günlerde gazeteler dillerine doladılar: Bkmek meselesi ne ola- cak?. Neden hallodilmiyor?. Ne- den düzelmiyor?. Fırıncılar, bak- kallar, halk, Belediye, Zahire bor- Sası, un tüccarları, boyuma bu İş- le meşgul.. Tecrübeli bir zatla konuştak, bi- ze dedi ki: — Azizim, ekmek meselesi hal- ledilir mi?. Hepimiz ekmek pe- şinden koşmuyor mıyız?. Dünya kurukdu kurulal. en büyük dava ekmek meselesidir. Vapurlardan Şikâyetler Çoğalıyor — | “Eyyamı Hiyedc.. de Geç Vakit Vapur Kaldırmak Lâzım Tatil günleri sayfiye yerlerine gidenler senelerenberi erken dön. mek mecburiyetinde oldukların - dan şikâyet etmektedirler. Niha - yet bu sene vapur işletme idare - heti bu şikâyeti nezarı dikkate al- mışlardır. Yaz tarifelerine göre Adalardan bilhassa cumartesi ve pazar ak - yayıları geç yakit vapurlar kaldı nıüıkımgıwıhıynye de ayni tedbirleri almış ve henüz tatbiki- nE başlamamakla beraber hazır- lamış dlduğu “yeni ysz tarifesin - de cumarlesi ve pazar akşamları Köprüye geç vakit postalar ilâve etmiştir. Fakat, bu tarifeler yapılırken ayyamı âdiye hiç nazarı itibare 3- lınmamıştır. Yaz mevsimi müna- sebetile dairelerin kapandığı sa- atlerde henüz hava kararmadığın dan, İstanbula dönmek fırsatı da- ha kolay elde edildiği için Boğaza gezmiye gitlmek istiyenler çok - tur. Fakat Boğaza vapurla gitmeğe 'ne kadar geniş imkân varsa, av - dette de vapur bulmak o derece imkânsızdır. Bu yüzden eyyamı âdiyede Boğaza yezmiye giden - ler akşam üzerleri İstanbula oto- Plâj Na. 15 — İlkönce büna cevab veriniz. | Feridun Bey! Siz akşamdanberi birkaç defa beni mat etmeğe ça - lıştımız. Fakat, ben, hiçbir zaman IĞf altında kalmak istemem. Deli | olurum. Her şeyden vaz geçerim..| Yine, zeytinyağı gibi, suyun üs- tüne çıkmağa çalışırım. Şimdi ba- ma hakikati itiraf ediniz: Siz de aşka inananlardan değilsiniz.. Siz de Necdet Bey gibi değilse bile, ona yakın fakat biraz daha sinsi egnistlerdensiniz! Ve itiraf ediniz ki, sizin de kıs-| kançlık telâkkiniz bir kapristen başka bir şey değildir. Bu işlerde bir hayli tecrübeler geçirmiş ve bul Yazan: İskender KAPALIÇARŞI 'TAMİR EDİLİYOR Kâpalı çarşıyı bilirsiniz. Yıllar- darberi, yıkılacak, denir tehlike- İi imiş.. Tamire muhtaç imiş, yağ- murdan akıyormuş.. Bazı yerler- de kubbeler çatlamış.. Dün, bir ga- zetede okudum: Çarşının tamiri — kararlaşmış. projesi yapılmış, yerlere renkli çiniler döşenecekmiş.. Ne hikmettir, bilinmez, her şe- yin alayış tarafına kaçarız. Çar- şanın kubbeleri çatlak, yıkılacak diyorlar, projenit en mühim mad- desi: yerlere renldi çini döşemek.. Altıda bir, üstüde bir cenneti â- | lanın.. DÖKMECİLERİ ORADAN KALDIRDIKTAN SONRA Süleymaniyede, Üniversitenin arkasındaki dökmeci dükkânları buradan kaldırılıyor. Bu dükkân- ların sayısı beş yüz kadarmış.. A- | sırlardanberi, bu civar halkı, dök- mecilerin pat, küt sesleri ile ku- dakları patlamıştır. Dükkânlara 3 günlük son bir mühlet verilmiş. Pekâlâ, dökmecileri buradan kaldırdıktan sonra, sık sık teşki- lâtını, müdürlerini, erkânını de - ğiştirdiğimiz bazı müesseselere lâ- zım olan elemanları nereye 1s - marlıyacağız?. AHMED RAUF C TSİKOÇÜK — |İ .HABERLER * İtalyan hava müsteşarı Ge- neral Valle Mareşal Göringin da- veti üzerine Berkae gitmşitir. * Adanadan kalkan Türkkuşu filasu dün sabah Kayseriye in - miştir. * İzmir beled'yesinin s'pariş ettiği 27 ötobüs kugün vapurdan çıkarılmaktadır. Bunların arasın- da 50 kişiyi taşıyabilecek geniş - likte otobüsler de vardır, & Fuar zamanı Yunanistandan İzmire 400 seyyah geleceği bil - dirilmiştir. * Valdebağında inça edilmekte olan yeni sanatoryom binası “çin 250,000 lira sarfedilecektir. Sana - toryomdaki yatak adedi 120 ye çı- karılacaktır. * Şehircilik mütehassısı Prost Karabükün plânını yapmak üzere oraya gitmiştir. * Eminönü kazasında - birinci den binalar boyanacaktır. * Beş milyon liralık istikraz mukavelesini imzalıyan Beled'ye muhasebecisi Muhtar yarın An- karadan dönecektir. Eminönü is- timlâk sahasının imarı için üç mil- yin liranın mütedavil sermaye o- larak kullanılmasından sarfınazar edilmiştir. büslerle dönmek meşakkatine kat- lanmaktadırlar, Vapur işletmeleri idarelerinden bu hususta icab eden tedbirleri al- | maları temenni edilmektedir. Bülbülleri SERTELLİ yolun usta, mahir bir yoleusu ol- | muşsunuz! — Bu ne hükümler... rvaz sabırlı olunuz! — Yok., Ben görüşlerimde al - danmıyorum. Doktorluktaki me - | haretinizi bilmiyorum. Fakat, aşk | oyunlarında © kadar mal cerikli bir aktöre benziyorsunuz ki.. Doğrusu, Şehir - tiyatrosunda doöktor Emin Beliğin bıraktığı boş- luğu fazlasile hatta daha büyük muvaffakiyetle doldurabilece- #inize inanıyorum. — © halde hemen gidip Ertuğ- Tul Muhsine yalvarayım... — Şakayı bırakınız.. Uykum ge- t r ve be- | Yalova 'Yolu Nasıl! Kısz:ılz':ıcak?| Denizbankın Projesini/ Yeni idare Tedkik Ediyor | Dehizbank Yalova için seri mo- | törler yaptırmağa karar vermişti. | Bankanın mühtelif işleri üzerin « | de tahkikata başlarımasından sön- | ra Yalova motörlerinin inşası te- ahhura uğramış, daha sonra da Banka bu işten tamamile vazgeçe miştir. Son zamanlarda geniş imar ha- | reketlerine sahne olması müna - | sebetile — Yalc- ehemmiyeti artmış, büyük değiş'kliklere sah- ne olan kaplıcalara rağbet günden | güne artmıştır. Bu itibarla Denizyolları işletme- leri Umum Müdürlüğü Yalova yol- cuları için kolayl.klar ihdas et - mek üzere icab eden fedakârlığı | yapmağa karar vermiştir. | Hâlen Yalovaya gidenlerin en büyük şikâyetleri yolun uzun sür- mesidir. Denizyolları işletmesinin yakın sahiller vapurları Köprü - den Yalovaya üç saatte gitmekte- dirler. Dönüş yolculuğu da üç sa- at ve hattâ fazla iskelelere uğra- mük yüzünden, daha fazla sürdü- ğünden geceyi Yalovada veya kap- kcalarda geçirmiyerek ayni gün dönmek istiyenler, gerek Yalova- da, gerek kaplıcalarda uzunca müddet kalmağa imkân bulama - maktadırlar. Yalıvsdan dönüş va- purunup pek erkön saatte İs bula hareketi bilhassa kaplıcalar- da azami İki saatten fazla bir za- man kalmağa imkân birakmamak- ta ve bu suretle Yalovada iki sa - atlik bir gezinli bir aile için çok masrafı mucib olmaktadır. Denizyolları işletmeleri umum müdürlüğü bu ciheti ehemmiyetle gözönünde tutarak Denizbank ta- rafından hazırlanan seri motörler | hakkındaki projeyi tetkik ve bu hususta bir karar vermek azmin- dedir. Yaz mevsimi geldiği için bu mesele kısa zamanda ' halledi- | decektir. | Mevcud vapurların sür'atini art tırmağa imkâr görülemediğinden | seri motörler inşası projesinin ta- | hakkuku lüzumlu görülmektedir. Bu motörler Denizyolları ışlet- meleri umum müdürlüğünün fab- | rika ve havuzlar idaresinde inşa e- dilecektir. Şimdilik üç motör ya- | pilacak, ihtiyaç nisbetinde bun - ların adedi çoğaltılacaktır. Yalova motörlerinin beheri 50 kişi alacak ve 18 mil sür'atle sey- redecektir. Motörler 40 dakikada Büyükada, bir saat 20 dakikada Ya- lovaya muvasalat edebilecel | | | Müruruzamana Uğrıyan Vergiler Müruru zamana uğrıyan vergi- lerin el'an bazı yerlerde halktan tahsil edilmek isterd'ği görülmüş- tür. Maliye Vekâletinin emri üze- rine Defterdarlıktan bütün kaza- lara ve şubelere gönderlen bir e- mirle #müruru zamaca» uğrıyan vergilerin tarh ve tansil olunma- | ması; buna teşebbüs evlen memur- lar hakkında hemen takibat yapı- | dacağı tebliğ olunn.uştur. | Uyor. Biraz yemek yiyip yatalım. Ben size şurayâ bir yatak Bererim. — Ya siz? — Ben de Melinin yatak odasın-, da yatacağım. Feriduh başını satlıyarak gütdü: — Yok.. Yok. Ben #enin yalnız bir odada , yatmana tahammül e- dernem. Hem ben korkarım burada| Canım, bi-! yalnız yatmaktan.. | Pelin kahkahayla güldü: | — Bir yaşıma daha girdim.. Val-| | ahi çok tuhaf erkeksiniz siz! ı Bu sırada, birdenbire köşkün ö-| nünde bir otomobil durdu. Pelin yerinden fırladı.. Pencereye koştu: — Komşulardan birinin otomo- bilt olsa gerek. — Hayır, dedi. Otomobilden iki kişi indi. Baçhe kapısını açıyor - lar.. Pelin sapsarı kesildi. O daki - | parçasını kucaklarken, kırk asır- ISSL:P. KARS UIŞI —G âZ2e0leler CUMHURİYET: idir Nadi «Hatay artik bizim- dör> başlıklı yazısında diyor ki: <«Hatay artık bizimdir, derken, Türk milletine inanan ve dehâsı- ni Türk milletinden aldığı ilharalaj biliyen eşsiz Atatürkün istikba limiz hakkında örceden Seri sür düğü görüşlerden bir tanesinin daha eser halinde tahakuk elti - ğini görüyoruz. O, bugün maddi tarafile artık aramızda yok. Fakat işte her ge- çen gün gösteriyor ki asıl Atatürk her an bizimledir. bizim içimizde- dir. Hatayın anavatana iİhakı bu - nun için bizi coşturuyor, kendimiz-| den geçirtiyor. Bu sevgili yurd lık tarihimizle beraber ebedi var- lığımızı da kana kana öpüyoruz. Sana bin şükran ulu Atam!» YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın hailedi - lecek da! a birçok Mmeseleler mev- cud olduğu tü yazarak diyor ki: «Avrupada halledilecek en mü- him meselenin Danzig ihtilâfına inhisar etmesi kat'yyen doğru de- ğildir. Avrupada bir «Almanya - nın hayat sahasır meselesi vardır ki bu sahanın hududları bugünkü Alman topraklarının kenarından Dünkü, Bugünkü ve Yarınki İzmir İzmir Fuarında $ ayılmaya Başlanan Bu Yeni alde nerede n.h.)ct alüm değildir.. *An'anevi 'Türk - Fransız dostluğu ne de - mektir?» Ve izah ediyor: An'anevi| 'Türk - Fransız dostluğu diye bir- şey yoktur. Yeni Cumhuriyet 'Tür-| kiyesi, yani Atatürk - İsmnet İnönü Türkiyesi ile bugünkü Fransa &- rasında böyle bir dostluk var miy- dı? Biz, ikimiz de reslist Açık söyliyelim- Böyle &ı bir dostluk yoktur, Bizim devr miz Ebedi Şef Ataürkün 19 ma - gısta Samsuna çıkmasile başlar. Türk - Fransız dostluğu da Mi Şef İsmet İnönünün Cumhur Re- isEği zamarında ve paktın imza- | landığı gün başlamıştır.. VAKİT: Üç yıldız imzalı başmakalede, Türk.ye ile Fransı arasındakı mü- tekabil yardımdan bahsediliyor. Hulâsatan deniliyor ki: «Başvekilin Mület Meclisinde okuduğu beyanatile şarki Akde- nizde Türkiye, İngiltere ve Pran- sadan mürekkeb yeni ve kuvvetli bir sulh camiası meydana gelmiş- tir. Bu hayırlı teşekkülü memnu- niyetle selâmlar, Refik Saydam hükümetini tebrik ederiz.. Pavyon Herkeri Alâkalandıracaktır İzmir, 25 (Son Telgraf) — İzmir Enternasyonal — Fuarının açılma zamanı yaklaştığı için Fuar saha- sında muhtelif inşaat ve tesisata geceleri de devam olunmaktadır. Binlerce işçi, geceleri durmadan çalışarak Fuar hazırlıklarını za - manında tamamlamağa çalışıyor. Vakıflar Umum müdürlüğü, İz- mir Fuarındaki Vakıflar paviyo - nunda yapılacak muhtelif tadilât için on bin lira vermiştir. İnşaat ve tadilâtın plânını hazırlıyan Va- kıflar fen heyeti mimarı B. Hur- | şid Altmer, Ankaradan - gelmiş, Fuardaki paviyonda çalışmağa başlamıştır. Bu paviyonda daimi serinliği temin için muhtelif yer- lere on tane aspiratör konacak - tır. Büyük sergi sarayı, 9 Eylül kapısı inşaatı sür'atle ilerlemek- te, bina yükselmektedir. Maarif Vekâletinin inşa ettirdiği İnkılâp müzesi, tamamlanmıştır. Gerek bu müzenin, gerekse Ziraat müze- sinin tanzim ve dekorasyon işine başlanmıştır. «Dünkü, bugünkü, yarınki İzmir» paviyonunun da Belediyece inşasına başlanmıştır. Bu paviyon Fuar ve Kültürpar- kın en güzel eserlerinden biri 0- lacaktır. Bu paviyonda teşhir e- dilmek üzere İzmir halkından çoğu, Belediyeye muhtelif tarihi eserler vermektedir. Şimdiye ka- | dar verilen eserler arasında eski İzmire ait müteaddit - yağlıboya ! kaya kadar neş'e ve kahkahalarla geçiren bu. hüviyi | kız, neden böyle bi: sılivermişti? İşte Köşkün kapısı açıhıordu. Pelin kendini çabuk topladı Kardeşim nişanlxile gımı, olacak.. Diyerek odadan çıktı. Merdiven başında durdu: — Nelir, senmisin? Köşkün alt katından şen bir ses cevab veriyordu: — A, Sen nerden çıktın, abla? Haniya bu gece Süadiyede kala- gaktın? Pelin yavaş konuşmak lüzumu- nu hissetmiş olacak ki, sesi duyul- muyordu. Merdiven başında kısa bir fısıltıdan sonra, Feridün ka- pıya kulağım koydu ve şu muha- vereyi duydu: «— Süadiyedeki kazı hâlâ yo- lamadın | $ tıralım.. Arzu etmezsen ayrı ya - | dökülmüş gibi terledi ve yerine tablolar, fotoğraflar, elli yıl evvel İzmirdeki Türk kadınlarının baş- | larına örttükleri ipek, kıymetli oyalarla süslü krep, bronzdan çok | Büzel bir «İzmir Amazonu heyke- » vardır. Paviyonda şimdiki İz- mir ve bilhassa yarınk! mamur | İamir, çok güzel gösterilecektir. Fuarda hayvanat bahçesinde bir çök İnşaat yapılmaktadır. May - | mün, kartal, akbaba, şahin, çakal, kurd, geyik, karaca, ceylân pavi- yonlarında tadilât yapılmaktadır. Çok güzel renkli «Muhabbet kuş- ları» için de hayvarat bahçesinde küre şeklinde bir paviyon inşa e dilmiştir. Bu sirada İzmir gazetelermi meş-| gul eden yegâne hâdise İstanbul. da 1940 yılında açılması düşünü- len Beynelmile! Fuardır. Böyle bir. Fuarın İzmir Fuarına, İzmir ve İz- mirlilere yapacağı büyük zararlar hakkında muhtelif kimselerin mü- | taleaları intişar etmektedir. İzmirde Bir Bekçiyi Vurdular İzmir, 25 (Son Telgraf) — Kı- zılçullu köyünde B. Alinin mey- va bahçesite kayısı çalmağa gi - den Hamdi ve Ahmed adında iki kişi, bahçe bekçisi Ramazan tara- fından yakalanmış, Hamdi taban- casını çekerek ateş etmiş ve bek- çiyi dört yerinden tehlikeli suret- te yaralamıştır. Suçlular tutul - — Süğ şimdi. Sonra anlatırım sana, Bu gece ikimiz de nişanlı rolü oyniyacağız. Müstakbel ba- canakları istersen birbirine tanış- tarız. Melin aşağıda kalmıştı. Feri - | dün bu kısa konuşmayı dinlerken, başından bir kazan kaynamış su oturdu. Pelin içeriye girdiği zaman, Pe- Tidun rakı kadehini eline almış: — Haydi içelim yeni nişanlılar | şerefine. Diye söyleniyordu. | Pelin. Feridunu her şeye inan - dıracağından emin görünüyordu. — Kardeşim çok toy bir kızdır, dedi, nişanlısını almış, buraya ge- tirmiş. Komşular görseler — neler söylemezler. O kadar sinirlenirim, ki, böyle ihtiyatsızlıklara. | acele etmeleri il izmirliler Hased Etmesin İstanbul Fuarı İzmire | Neden Rakib Olsun? 940 yılında İstanbulda Beynel- milel mahiyette bir 2 inci Fuar hazırlanacağı hakkındaki haberler üzerine İzmir halkının ve matbu- atının gösterdiği hassasiyet; B. Lütfi Kırdarın bu husustaki sön i- zahına rağmen devam etmekte - dir. Dünkü posta ile gelen İzmir ga- zetelerinin yazdığına göre İzmi- rin Parti mahalle ocaklarında bi- le bu mevzu üzerinde el'ün gö- rüşmeler yapılmakta; İstanbul Fu- arının İzmir şehri için bir sulkasd olacağı her tarafta söylenmekte- dir. Diğer taraftan İzmir meb'usla- rının Hükümet ve Parti nezdinde teşobbüse — girişerek — İstanbulda Beynelmilel mahiyette bir Fuar açılmasının önüne geçilmesini te- menni edecekleri de haber veril- mektodir. Bundan başka gerek <Yeni A- sır» ve gerek «Anadolu» gazete- lerinde de her gün İamir Şehir meclisi âzalarından birer zevat bu hususta uzun açık mektuplar ve makaleler neşzederek İstan - bul Belediyesinin bu teşebbü den kat'i surette ferağat etmesini temenni etmekte ve aksi halde | İstanbulda kurulacak olan bir bey- nelmilel fuarın, esasen Akdeniz- | de rekabet halinde bulunduğu İz- | mir Fuarı için mühim bir darbe teşkil edeceğini söylemektedirler. İzmir Fuarında Hatay Sergisi Evvelki gündenberi anavatana | iltihak etmiş olan kardeş Hatayın İstanbul Yerli Mallar sergisi ile İzmir Fuarına iştirakleri ilhaktan | evvel karartaştırılmıştı. Bu kararın şimdiki — vaziyette yani ilhaktan sonra da tatbikı Ve her iki sergide de Ankara ve Bur- sa için olduğu gibi Hatay için de bir «Hatay pavyonu> tertibi mu- vafık görülmüştür. Bu paviyonların tertib ve tanzi- mi işi ile meşgul olmak üzere Ha- tay İktısad müşaviri B. Celâl Ak- yürek evvelki gün İskenderun - dan İzmire gelmişlir. Mumatleyh; Hatayın kurtuulşunu temsil eden muazzam bir heykelin sergilere konmak istediğini söylemiştir. B. Celâl Akyürek İamriden Ankara- ya gidecek ve oradan da şehrimi- ze gelecektir. Yedek Subayların Yoklamaları Beyoğlu yerli askerlik şubesin- den: Şubemizde kayıdlı yedek su- bay ve askeri memurların yıllık yoklamaları haziranın sonunda bi- teceğinden, yoklamasını henüz bizzat veya mektubla yaptırmı - yanların evvelki lân:mız veçhile olunur. muşlardır. Kalbi üzerindeki yara- | &1 tehlikeli görülen bekçi Rama - zan hastahaneye kaldırılmıştır. — Gençlik bunlar, Pelin Hanı Siz de gençsiniz amma daima ih- tiyatı elden bırakmıyorsunuz. Her şeyin sonunu bu kadar derin ve ince düşünmek iyi değildir.. Böş yere üzüntüye ne liüzum var? Haydi gel, eğlencemize devam e- delim. Hatta isterseniz onlar da gelsinler.. Rakımız var.. Mezemiz var. Neş'emizi kaçıracak — başka Bir sebeb yok sanırım. Pelin hafif bir göğüs geçirdi.. Masanın üstünde duran rakı ka-, dehine dudağını dokundurarak: — İçelim., Dedi. Fakat, içer gibi görünerek tekrarkadehi masanın üstüne koy-| du.. Bir şam fıstığı alarak ağzında| gevelemeğe başladı. — Onları da çağırsak, rahatsız | olmaz mısınız? (Devamı var) ün- | Çemberleme: Efsane mi Hakikat mı ? Yazır! Ahmed Şükrü ESMER Alman politikacıları ve Alman garzetecileri, Büyük harpten ev - velki devrin tarihi içinden aldık- ları bir tbirle, eski Almanya hake kında olduğu gibi yeni Almanya hakkında da bir #«çemberleme» siya seti takip etmekte okduğunu iddla etmektedirler. Acaba bu çember- leme bir hakikat mı; yoksa efsane midir? Bu suale cevap verebilmek için, Her şeyden önce, çemberin ve çemberlemenin ne olduğunu bil- mek lâzımdır. Alman gazeteleri - nin eçemberleme: tâbirinden mu- rat ettikleri mana şudur: Alman milleti, sulh ve sükün içinde ya- şarken ve ticaretinin inkişafını temine çalışırken, başta İngilte- re olmak üzere, bir takım devlet- ler Almanyayı kıskandılar. Al - man milletini iktısaden boğmak ve nihayet mahvetmek için etra- finı ihata ettiler. Şimdi de bu komplolarını tatbik etmek mak- sadiyle fırsat kollamaktadırler. Bu manada bir çemberleme ef- saneden #barettir. Ve buna Dr. Gö- bels gibi usta bir . propagandacı bile dünyayı inandıramaz. Niha - yet insan, hafızası kısa olan bir mahlük olabilir. Fakat dün herke- sin gözü önünde olup bitenler de unutulmuş değildir. Ancak başka türlü bir çember- lemenin mevcut - olduğu da inkâr edilemez. Hakikat olan çemberle- me şudür: Aknanya ve İtalya bir tecavüz politikası takip ederek Avrupa milletlerini korkutmuş - lardır. Onlar bu politikayı haklı örmek için bir takım sebepler i- irebilirler. Meselâ diyebilir- ler ki hayat sahamızdır. Nüfusu- muz arttığından genişlemeğe mec- buruz. Fakat bütün bunlar bir ta- rallı görüşlerdir. Karşı tarafın noktai nazarım hesaba katmıyor. Almanya hayal sahası kazanacak diye, bir takım milletler hayat hakkından mahrum — kalamazlar. Almanya kendi bayat sahasını başkalarının hayat hakkiyle telif | etmelidir. Almanya bugünkü şart. lar altında dahi Balkan memle - ketlerinde iktisaden hâkim bir vaziyete geçmiştir. Bu memleket. ler, ticaretlerinin yüzde 50 ile yüzde 70 arasında bir nisbetini Al- manya ile yapmaktadırlar. Ve bu- na kimsenin itiraz ettiği yoktur. Almanya daha ne İstiyor? Almanya iktısadi penetrasiyon yolu ile temin etmeğe çalıştığı bu işi, darbeler ve emrivakilerle yap müye çalışınca. istklâllerin ve heyecan uyanmıştır. İşte haki- kat olan çember budur. Bu çem- beri kuran İngiltere ve İngiltere ile beraber yürüyen devletler de- Bildir. Almananın kendisidir. Ve yüreklerimizde Almanyanın ve İ- talyanın istilâ emelleri hakkında Şüphe uyandığı Cak'kadan İtiba- ren kurulmuştur. Geçen marta ve nisana kadar böyle bir korku yok- tu. Almanyanın hayat sahasından bahsedilmiyor değildi. İtalyanın d Balkanlarda emelleri olduğu söy- İeniyordu. Fakat hayat sahasının şümul ve manası müphemdi. Hu- dutları muayyen değildi. Bazıları Almanyanın hayat sahasını daha uzaklarda İngiliz ve PFransız müs temlekelerinde görüyorlardı. Fa- | kat mart ve nisan darbeleri tehli- keyi bütün açıklığı ile anlattı, Al manyanın ve İtalyanın şarkı ara- larında paylaşmak istedikleri gö- Tüldü. Arnavutluk ile Çekoslo » vakyanın akıbetleri de bu hedefe varmak için müracaat edecekleri vasıtaların mahiyetini aydınlattı. İşte Almanların çemberleme adı- ni verdikleri vaziyet bunun üze- | tine meydana gelmiştir. Bu kom- binezonun deefı ü halihazır va emrivakile d!xlşlırmeğı mâtuf ha reketi önlemekten ibarettir. Yani | tedafüldir. Bugünkü sulh cephesine işti- Tak etsin, etmesin, her devlet bu- na mani olmuya azmetmiştir. Bu manada bir çemberleme efsane değil hakikatin kendisiddr

Bu sayıdan diğer sayfalar: