25 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

25 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi : istanbulda muayen Kaçağı 19.000 Esnaf mı Var ? Şehrimizde Mevcud 60.000 .Esnaftan Ancak 41.000 Kada Kontrol Edilebiliyormuş ! af cemiyetlerine k: E yadlı esnal adedi gittikçe çoğulmaktadır. Sen xa - manlara kadar esnaf, mensub elduğu cemiyete kaydedilmek Tüzumunu hissetmiyerdu. Bı Küm vaziyet tamamen deçişmiş, cemiyetler eaf için — faydalı oldukça müracaatlar farlalaş - mıştır. Geçen sene İstanbulda cemiyete kayıdlı esnaf adedi 40,000 kadardı. 999 senesi so - nuna kadar henür yedi ay ol masma rağmen buğgün cemi - yete kayıdih esnaf yekânu 41,000 den fazladır. Henüz hiçbir ce- miyetle kaydalmamakta ısrar eden 19,000 kadar esnaf vardır. Bu suretle İstanbulda cemiyet- lerden birine kayıdlı olsun, el- masın 60000 kadar esmaf var - dır. Birleşik esnaf cemiyetleri Bunları da memsab — oldukları cemiyetlere kayda çalışmakta- dır. Birleşik ennaf cemiyetleri ileri gelenlerinden bir sat bu hususta bize şunları söylemiş firi — Hülen cemiyetlere kayıdlı 41000 küsur esnaf olması mu- Şehrin Ekmek Meselesi Hallediliyor mu? Fırıncıların Badema Halka Müşkülât Çıkar- miyacakları Ümit Ediliyor Belediye istişare hey narak mesaisine devai Heyet ilk önce şehrin ek mek derdini halledecektir. cekt Fırıncılar cemiyeti İstanbul ta- ralındaki fırıncıların elbirliğ y parak tablakâr ve bakkallara ek- mek vermedikleri normalden az ekmek çkarmak sur retile şehirde vakit vakit bir ek- k buhranı tevlid ettikleri hak- kâyetler; öndemek üze- ve harekete geçm.iştir. Cemiyet bütün fırıncılara tamtm yaparak halkın şik mucib harekette bulunmanın ken- dilerinin zararına olacağını bil - dirmiştir. Badema İtanbul tarafındaki f- mnaciların normal şartlar içeri - sinde faaliyetlerine devam ederek halka müşkülât çıkarmıyacakları ümid edilmektedir ei Beyoğlunda Atıcılık Poligonu ve ukşamları | | bir | etini | cibi memnwniyettir. Fakat gö - miyete kayıddan kaçmasın. Çümkü esnaf halkla temas e- den bir unsurdur. Bunun için daijma muayeneye tâbi tutulur. Fakat cemiyete hayıdlı olm - yan esmaf her türlü muayene ve kontroldan kaçabilmekte dir. Şiddetli cezaya rağmen ba- Kün muayene kaçağı esnaf az değildir. Bununla beraber yakın xa - manda bu işin daha esaslı ye - kilde zaptürapt altına alınacağı son zamanlarda yapılan fay - dah işler, esnafı cemiyetlere kaydolmağa tesvik etmektedir. Çünkü hastalanan esnafın ve- | ya ailesi efrafmdan — herhangi Türinin — ücretviz. müayeneye sevk veya hastahanede tedavi altma alınması esmaf arasında iyi tesir husule gelirmiştir. Herhalde esunl işleri yakm- da yine esnafın makul hareke - tile intiznma girecektir. Bin;ılann Boyanmasına Başlandı Belediyenin Tarif Ettiği Şekilde Hareket Ediliyor Büyük caddelerdeki dükkân ve mağazalarla binaların ayni renge boyanması hakkında adrlara yeniden tebligat yapılmıştır. Bu arafta a faaliyetite başlanmıştır. tebliğ son olduğu için her boyan Bina ve mağazalar Bej, Gri ren- ge boyanacaktır. Ankara caddesi, Bahâli, Sultanahmed, Divanyı Beyazıd ve Aksarayda birçok kânlar belediyenin tarif ettiği şe- kilde şehrin ana binaları ayni renkte göreceğz. Büyük caddelerde boyama fa aBiyeti h.tam bulduktan boyanmaktadır P xin diğer yerlerindeki © büyük bimaların ayn yanmasına başlaracaktır. renge b a da gençlerimizi ve kımızı satıcılıkı a ahştırmak ü zere bir <Atış poligenu açılmas bu poligonun Beyoğlunda küşadı düşnüülmek tedir Potigon 25 - 30'bin Hiraya male- Tacaktır. e' | çaddelerindeki bütün | arem lâyihasının son mü Sebkat Etmiş Mesai ııl(ıı-ıi sırasında, — Maat Vekili tarafından — yapılı biür teklifin de kabul edildiğini an- Tamış gihi olduk. Gazetelerin çok kma ve muğlük havadislerine gü- ve, devletin mürakabesi — altında bulunan mekteblerde, devlet ta - rafından tayin edilen mmallimle- rin, şâmdiye kadar geçmiş hizmet müddetleri, lüzunnnda tekaüd - Kük müddetinden mahsub edile - cektir. Bunu vaktile, hararctle temen- Mi etmiştik. Anladığımıza göre, bunun asıl | hedef ve maksadr şudur: 15 sene- | denberi ecnebi ve ekalliyet mek- teblerinde hocalık den Türk ma - allimler, bir resmi vazifeye baş- ladıkları zaman, 15 senelik kı - ' dem hesaba katılacaktır. | Mi bu hizme - | tünden dolayı takdir ederiz. BURHAN CEVAD Afyon Kongresi Kararları | Cenevredeki Kongre İMukarreratı Hakkında Bir Rapor Hazırlanıyor | — Cenevrede taplanan 2fyon keng- | | resinde Türk murahhası, Ticaret Vekâlet teşkikât | miklürü Servet 'Türk - Yugoslav üzerinde temas. üzere Belgradda aca andırma afyon anlaşmas larda bulunn kah B. arasında; iki me iye ile Yugoslayya üleket afyon ti- caretine yeni bir mukave- le yapılması da bulunmuştur. Bu husus hususunda ternasi rapor bazırkyarak Ankara türecektir. Cene vre afyon kor nan kararlar büyü Bu k eç dikte muahedeye dahil müstahsil mera-| leketler, aymi anlaşmayı kabul et- miş olan müstcilik memleketlere rın tatb'ki- anra beynelmilel şılanmıştı e aha emin ve bol satış yapmağa imkân bulacaklardır. Müstahsil olmuyan memleket - lerön badema afyon :iraa kımaı ine baş- ) bakkında verilen k rar da büyük bir memnun y Çünkü leketler sön za: raatine başlamı hazı m hazırlanmışlardır. Ötedenberi af yan müştahsili alan leketler kelki de bu işten mutazarrır ola- caklarından kangre böyle bir ne- | ticeye varmak Tüzumumu - hisset- n.eketler de sun” teşebbüs. ctmiş- kimyevi usüllerle afyon isthaalini menetmiş ve böy- lece müstahsil memleketlerin af- yon ticaretinde karşılarına çıkan engel azaltılmıştır. Bir kısım mi afyon Kor lerdii gre Çocukları Çalıştıran | | ikaremelacı İş Kanununa Aykırı R :| |Hareket Eden Şekerci Muhakeme Ediliyor $ kanununa göre işçi ve müs- tahdemlerim günde 8 saatten namdları icab sesindeki iş - 12 saat iş gördür - ine iş kanununa aykırı olarak, küçük yaştaki kızlara iç verdiği iddia edilen, Tahtakalede karemdâ imalâthanesi sahibı Ab- bas Şekereimin duruşi birinci cera mahkemesi edildi. Dünkü celsede $ dairesi müfet- tişlerinden biri ile, Abbasın im lâthanesnde çal , Blü- zeyyen ve Fatma sminde ü; genç kız şahid sıfatile sosguya çeki der fazla çalıştırılı ettiği halde mücsz çilere her gi asma dün ide devam n İstilya İş dairesi müfettişi şu ifadeyi lf harekette bulunduğu Bundan tahminen y evvel bir sabah saat 75 da mezkür imalâthaney gittüm. Orada birkâç kızı şında gördün guya yen: mları da fabrikada: çıkarız.. dedi Müdettiş yerini şahid İstilyan ye verdi, geriye çekildi. İsti de dedi ki: — Biz Abbasın imalâthanesin - &e her gün $ da öşe başlarız. Sekiz t çahşırız. Mütettişin gel temizlik yapmak kin fa rikaya erken, gitmiştin Diğer işçi kızlar da İstilyanin sözlerin; tekrarladılar. e iddia nın talebi üzerin işçi kızların için müzekkere yazılmasına ve diğer yaşlarının — tesbit zabıtaya şahidlerin de Ginlenmeleri için muhakemenin başka bir güne ta- hikine karar verdi. Başından Yaralandı Sarıyerden Bayıçıkmazın sc kağında oturan ve İstinye fabri- kasında kaynakçı ustatı Mehmed oğlu Osman dün az-am geçimsiz- Kk yüzüpden çıkar kavga neti- cesinde karısı Şükranı başından yaralamıştır. ? ğ | | Kahvede Rakı . I .7. . çilir mi Birbirini Yaralıyan Dört Arkadaşın Muhakemesi irbirlerini bıçaklıyarak ya- | Bxakmalîın suçlu kahveci | Mehmed, arkadaşı Alı Os - | man ve Selâmi ile Ahmedin du » ruşmasına dün dördüncü ceza mahkemesinde başlardı. Suçlulardan — evvelâ kahveci Mehmed sorguya çekildi. Bu zat hâdiseyi şöyle aniattı: — Selâmi ve Ahmed ile hâdise gününe kadar iy. geçiniyorduk. Bık sık Tabtakaledeki kahveme gelirlerdi, aradasırada da kendile- rile şuraya buraya germeğe gi - derdik. O gün, akşam Üzeri, kahvede Ahmed ve A Osmanla beraber oturmuş konuşuyorduk. Bir arı fık kahveye Selâmi girdi. Dikkı ettim. Bir elin âm) bize se ba! demeden, kapının yanındı ki masalardan birinde oturdu, şeyi masanın üzerine koyduktan ra çırağa, bir kahve fmcanı ni söyledi minin bu garib hareketle hayrete düşürmüştü. | tam, yanı m. Kendisin: zaketle — Selâmi dedim. Burada iç - dedim çatarak mezsen iyi edersin, adaçı bir tavırla: l Ben rakımı di | içerim, kimse buna - kal lâve et değil misin? lendirmişti, « — Arkadaş, Selâmi ayağa kalktı, cebinden bir bıçak çıkardı ve üzerime sal- | ağı dı. Bu sırada Ahmeod de geldi ve © da bi ki küreği- arasına sapladı. Beni ö cekleri anlaşılıyordu. Cammı kur- tarmak için kahveden çıktım, bi tişikteki ciğerci dükki gir - Fakat Selâmi ve Ahmed or. ya da geldiler, Ben de kend müdafaa etmek için dükkânda bu- Tunan bir mangak: kaldırarak, on- lara doğru fırlattım ve bundan | sonra elime geçirdiğim bir bıçal da Selâmiyi yüzünden yaralı Ahmed ise şu ifadeyi verdi — Vak'z günü Tahtakaleden ge Çiyordum. Mehmedin kahvesi ö- nünde halkın toplanmış - olduğu nazarı dikkatimi celbetti. Mese - leyi öğrenmek için kalabalığa so- | kuldum, kahveye girdiğim zaman; üre- i | mh | âm | engel oldu 3—30E TELGEAK 235 Azızan ee 'Trenlerde içki içenler Hiç Kimsenin Diğer Vatandaşını Rahatsız | |Etmeğe Hakkı Yoktur Bazı kullandıkları ve bu saretle diğer yolcuların huzurlarını selbederek halkın şikâyetine sebebiyet veril- diği anlaşılmıştır. Dahiliye Vekâleti bu münase - betle vilâyete dün bir emir gön- dermiştir. Bunda; aynı şı seyahat eden yolcular arasında ra- hatsızlığı mucib olan hallere niha- yet verilmesi için Devlet Demiryol- lan idaresi teşkilâtına yolca va- gonlarında içki kullanılması hu- susunun suüreti kat'iyede men o- larması hakkında tebligat yapıl- dığı bildirilmekte ve zabıtamızın | da Devlet Demiryolları idaresinin | vazifesine yardımda bulunması is- | tenmektedir. yolcuların trenlerde içki tlar ve haki | kardeşim Selâimiyi Mehmed ile Ali Osmanın arasında gördüm. A- B Osman kardeşimi kollarından tutmuş, Mehmed de cnu döğüyar- du. Bir iki kişi de bunları ayır - mağa çalışıyordu. Yanlarına git- tim ve Mehmede hitaben. — Kardeşimden ne istiyo Onu neden döğüy sordum. Mehmedin bıçağım h. Bundan son- â götürdüler. Hâ- dise böyle oldu. Ahmedder Osman da şunları söyledi : O gün ben de Mahme ma doğrü mi girdi. Bir masaya otu- Mehmed l ü Ce bine koydu. Bir ara mi sabi- ı Arab Refet - iğıma göre bır ba- it benim aziz arkadaşımı ya- Ben Refe- unda canımı veririm v. yakalatanı muhakkak öldür rüm! dedi. Ben de Selân — Onu ben y dim. dâmi ayağa kalktı, cebinden çıkardığı bıçakla üzerine saldırdı. Kahveci )» ed beni kurtar - mak istey k istiyormuş latacağım! de - na sapladı. veden çık nu kovaladılar. Bu sırada çiler geldi ve bizi karakola ler, bön kimseyi Kristof Kolombun Yumurtası enizyolları bütçesinin Mec- liste müzakeresi esnasında,, bir meb'us, küçük, fakat, şayanı dikkat bir fıkra anlatıyor: Bir gün Trabzona giderken, ta- mıdığı bir tüccarın — Denityolları vapurlarından şikâyetini dinle - miş. Tüccar mallarına karşı bir ta- kim müşkülüt — çıkarılıyormuş... Bu vaziyetlerde tüccarın temenni- si şu elmuş: İmşallah, Ali pençesine düşersin Temenni yerini buldu. Deniz - yelları Ali Çetinkayanın pençesi- me düştü. Bundan sonra, bu ida - renin de güzel işliyeceğine şüphe yektur. Biz, Ali Çetinkayanım, bundan ir müddet evvel, yine bir bütçe Çetinkayanın müzakeresi münasebetile, Meclis- 'te söylediği yu sözleri hatırlıya - yuz. Demişti ki: «— Bir idarede, kanaatimizce, herşeyden evvel dürüsdük, sıkı isiplin hâkim olmak lâzımdır.. Bu hâdiselerden. sözlerden son. ra şöyle düşünüyoruz: Acaha, ne- den, bir idareden şikâyet ederken, mutlaka Ah Çetinkayadan imdad umuyeruz?. Hepimiz neden, bir Ali Çetinkaya alamıyorsak da, bir Ali Çetinkaya ruhile hareket ede- miyoruz?. Bu, © kadar güç bir iş midir?. Meselâ, Satie binasını 250 - bin Hiraya satm alanların son ükübet. le dük. Bu binay ümümi de gördükten sonra, üzül - alışta - İstanhul resmi beya « malı ile öğreniyoruz — nede kadar acele etmişler, işi el huğuna getirmişk İnsan, bu hareketleri yapanla. yın hüsnüniyetinden şüpheye düş- mekte hak kazanıyor. Ali Çetinkaya gibi olmak, Kris- tef Kolumbun y sine benzer. urtası hikâye - REŞAD FEYZİ Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Bir Davudpaşalının Şikâyeti ı Davodpaşada mekteb karşımın- da oturan Bir ekuyucumun yazı - yori «— Biz de sıhkatic yaşamak çart- darma uymak mecburiyetindey Pakat semtimizin bir talihsizliği var, Suyumuz yok, yelumuz yok, Gelip zeçenlerin ihtiyaçlarını de- fedecek bir helâ yok. Kocamus - tafapaşa, Alipaşa, Davodpara, M radpaşa, Cerrahpaşa gibi eamile - rin helkları çökmüştür. İhliyaca KAf değildir. Üsülik bu besak ve susuz helâların üfünetinden geçi- kemiyor. Ne elur, bize de birkaç Kümha, birkaç çeşme verile, bir İki umumi helâ yapılma, gece ka- ranlıklarda düşmeklen, çamurla- ra batmaktan kurtahak, diğer bah-| tiyar hemserilerimiz sıhhat İki polis memuru tekiar sol Ba çıktılar. Mered.t otemebile bi- nince: Şimdi mesele anlaşıldı, Hemen hapishaneye hareket et - meliyiz. Meredit kendi kafasına güre, mü him bazı hâdiseler olduğuna ka- naat hasıl etmişli. Madam Cen- tam ortada yoktu. Sarı Yanis er- tada yoktu. Belki de hapish mahküm yâtan dostu Centami gö- rerek Birşeyler öğrenmek müm- kün olabilird Yaki k vada, Mansus âmirine göky de bir noklayı dedi, et etti. er, gökyüzünde ivrisineğe ben - nede | Biraz sonra silâhh bir bekçi yollarını kesti. Bereket versin, ü- | zerlerinde polis vesikası olduğu için, bekçi şapkasını çıkararak derhal kendilerine yal verdi. Me- redit bekçiye — Bir mesele mi oldu? Bir mahkün, hapishaneden sordu. urdu. Mcredit ark; mü- de aşağı: Doğrudan doğruya müdiriyet ©- dasına girdi. Müdür son derece meyus bir halde idi. Öyle ya bir mahpusun kaçması hangi hapis- hane mildürünü memnun eder? Müdür : oldu atladı. Canım son derece silihyor, | dedi, siz herhalde ahvale vâlnf bulunuyorsunuz. Bir mahküm kaç- Meredit — Bugün bir mahkâüma daha yol | vereceksiniz, dedi Hapishane mü-, dürüne resmi mükürlerle mühürlü bir kâğıd uzattı — 'Buyurunuz, dedi, on beç se- neye mahküm olan Con Centamın tahliye kâğhdı Hapishane müdürü kâğıdı aldı, şaşırdı Aradan iki sene geçmişti. ÖLÜM ÇENBERİ ZABITA ROMANI gün Meredit trenie Lardraya ge- Erken, vakit geçirmek için gazete ekuyordu. Moerning Post muydü, hangi gözeteydi? Kısa bir haber nan kolon! yetlerinden Yunan cemiyi bir müsamereye da vedit arkadaşı roman mu - harririnin köşkünde zamandanberi Sarı Yan mişti. Birdenbire doğı Y karısı ile, ayni zamanda kendisile üçü - konuştuğu ruldu nisin Ce görme- | nün birden ayni zamanda kaybok- dukdarını hatırlamışlı. Bunu doğ- Tudan doğruya bir tesadüfe ham- | letmeğe imkân ve ihtimal var mıy-| İngilteren ağı yu-| men her tarafında arattır- maştı. is yeniden or- | a koca da, her halde mahkemenin yeni bir karc- | rından çekindikleri için, neticeye intizaren bir kenarda saklanıyor Tarı Meredt bu mülâhaza le Cenla mın affedildiğini belki kulağ gider diye bu haberi yalnız İngi- terenin değil, Avrupanın bellibaş- h birçok gazetelerinde neşrettirdi. Evet, Centam, hapishaneden kaç- makla yeni bir suç daha işlemiş oluyordu. Fakat Meredit bir hâ- kim gib yordu. Mah - kümun nası) ve hangi şartlır de kaçırıldığını düşünüyordu. düşün Bu hâdtseden şanra hapiskane- den koğulan gardiyanın Falmut- | bir birahane artığını da işit - | edebi rı Yanis mi bir kolposunu bu- larak, kendi maksadlar €etmek üzere düşündü, düşündü, kendi kafasına göre bu suallere cevab veremedi. Gazeteyj kapattı, cebine koy - du, şöyle bir içini çekti ve dü - şünmeğe vardı. O kadar canı sıkılıyordu ki, da- yanamadı, tekrar cebingeki ga- zeteyi çıkararak açtı ve okumağa başladı. Bu defa iki sütunluk bir nakalenin serlevhası gözüne iliştir toprağında maden servetle « Bu makale ayni 22 da hemm hem de fenni bir üslübda yazılmıştı. Oradaki bataklıkların ni tesvir ediyor, bizçok msan- latı » Ti.. y bu mantakadaki — gecelerin muhteşem güzelliğimi anlatıyordu Makalenin altında imza olarak 3 G. harfleri vardı. Meredit mütecessis adam olduğu için böyle çok şeylere merak ederdi (Devamı var) At Bi di eli ei eeei dB S

Bu sayıdan diğer sayfalar: