23 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

23 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ispanyollar Artık Mihvere Girmiyorlar Italya, Ispanya Dahili Harbinde -3,000,000 Ingılız Lirası Sarfetmiş Franko Başka Yolda Yürüyor ünde olup biten ir günü gün hhursa alınsı Bugünler'de cereyan eden biz dise bunu bir kere daha 5* İtalya Hariciye Nazırı Ciano Dönen işlerin içy k edip araştırmak icab edi ka âlemi her gün değil, her a neler " Franko İz- Deniz Altı - Şimalkutbunaseyahat Son Tahtelbahir Kazaları Kâşif' Vilkins'in Cesaretini Kırmad Amerikalıların Skualtıs, İngiliz lerin Tetis, Prân. Bızlarık Föniks i- simlerindeki tah- telbalireirinin bat ması hiç beklenit- medik bir netice istir. Tahtol Şimal kut- vern bal zırlanan Dr. Vil- kinse tahtelbahiri Inşa etmekte alâ- lar firma, bu rden vazgeç mesini söylemiş ler, inşantı durduracaklarını bil- dirmişlerdir. Fakat Vilkins kararında ısrar etmekte, elinde mukavele oldu - ğunu söylemekte: — Kutba tahtelbahirle gitmek panyası iyiden iyiye mihver dev- yaklaştı. Geçen gün de İtalya hükümet relsinin damadı olan İtalya Hariciye Nazırı Kont V Cian yaya kadar bir seyâa- klı pek tatlı söz- Bu ethetlere ald taf- 'ara lüzüm olmasa ge - rek. H.ıq.ınk İtalyam üsi muharriri, la da bu vesile ile İtalya ve panya arasındaki münasebatı derinliğini yazıyor. Bunda bir fevkalâdelik yok. Curnale Dital- yanın başmuharriri için bu mev- zuu böyle tatlı tath yazmak kâ- dar tabil ne olabilir?. İspanya Mil- letler Cemiyetind: n ayrıldı, diyor- İspanya Bolşevikliğe karşı müca- d len malüm misaka iştirak etti. İtalyanlar için bütün bunlar Franko İspanyası ile İtal- ğ letler ya, daha doğrusu Berlin - Roma |Meşhur İtalyan muharriri Gayda mihveri arasındaki münrasebalı | kuvvetlendiren iyi alâmetlerdir. | Bununla beraber ne İspanyollar, | ne de İtalyanlar bu dostluktan, | ssebatın derinleşerek daha u- zun zaman böyle devam edeceği düşüncesinden heyecanlı görün- | #üyorlar. İspan: Gemisi İle an herhangi bir taah - tayyare ile gitmekten daha ko laydır, demektedir. Tahtelbahir gelecek ay hareket edecektir. Hareket üssü Spiçberg- . Vilkinsin karısı da kocasının yemeklerini pişirmek için seyaha- te iştirak edecektir. d dalm eylesin paşam. an ele cebin. dı. Amma ben bağırı! Bu nikâhı tarıı iden yormuşum: kese çı i kendimi yıyormuşum. Bu- aldıran bile yoktu. Gözler hep paşanın ce - gözetliyor ve her keseyi a- vucunun içine koyup göğsüne bastı kaya bakmamaı paşanın eline v: ağturullah.. paşa anun eli dılar ve karşılıklı bir saniye biribirleri- He babamın ifadesiyle: — Araı tazimat. üt babımın g sına savuşuyordu. ran bir daha ar- En son babam, ne uzandı, uzun: — Aferin!.. hüde girişerek kendisini Berlin - Roma mihverine bağlamıyacağı şiklı. Çünkü meselâ General | Frankonun böyle birşeye taraftar | olduğu kabul edilse bile İspanya- da ordu ye mehafili ayada Krallık taraftarı olan- memleketin deratını Berlin - Roma mihverine bağla - manın aleyhindedir. Bütün — bu yanlar arasında General Fran- konun İtalya ve Almanya dost - Tuğunda az çok Hifiyatlı davrat - ması tabildir. İstikbal için Ge panyayı mihver devle liyamıyacaktır, Bitişik komşu &- ğer yardım meselesi İspanyanın istıldbali için hattı hareketinde Ö- mil olacaksa bitişik komşu Por - tekizin de General Frankoya etti- ği yardımı unutmamak iktiza e- der. Halbuki Portekiz İngiltere - nin müttefikidir. Komşu İspanya- nın Berlin - Rorha mihverine yak- Taşmasını istemediğini gös - termiştir. Fakat bahsin bu kısmı- nı'bu kadar bırakarak yine İspan- ya ile İtalya arasındaki münase- bata bakmak lâzım geliyor: İspanya ile İtalya arasında da, dolayısile mâhver devletlerile da- ha sıkı bir anlaşmıya varılmamış olmasında şaşılacak birşey yoktur diyenler de var. Hem de bunu söy- liyen Londralı bir gazete daha i- leri giderek diyor ki: İspanya ile İtalya arasında as- kerf bir ittifak olacak — değildir. Bilâkis Musolini General Fran - koya haber göndererek demiştür ki: — İspanyanın İngiltere ile mü- | mazdı. (Devamı 7 inci sayfada) v B a müuştu, İhtimal; bu işin böyle olacağını da biliyor- du, evdeki hali, ağlayış, sızlayışı hep beni bu tu- zağa düşürmek içindi. Eğer, öyle ise Muvaffak oldu ve bir kabiliyetini daha meyda- na vurdu: — Mükemmel aktör!, — Mahir diplomat.. Bir kaç dakik mde canlanan, içinde salonun içinde hiç kim- İÇİLEC yelerdi ak şehirlere n Çünkü 'adım pinara, bir çeşm tesadüf olunur. büyi suyu dağlarda içilecek eten ko- şında bir ye veya sarnıca | | bir şehir halkının | temin etmek çok güç- Fakat, içeceği tür, Bunun için şehir haricindeki sv yere toplamak lâzımdır. lun içilebilecek suyu: 'Ter- | kos ve Millet suları Terkos, Terkos gölünden; cisi de, Kâğrdhaneden getirilir büyük — havuzlarda | e edilir, sonra şeh- ikin- Bu sular toplanır, tasfi re tevzi olunur. İçilecek suda, hastalık tevlid e- decek mikrob bulunmaması şart- tır. Buna çok dikkat etmek, şüp- N1 suları kaynatmadan içmen | izımdi PİPOYU KIRDI!. üz yılın en maruf ak- | Max Geçen y lerinden ye tütün idi. Pipoyu ağzından bırak - Hattâ sahneye çıktığı za- man bile... kisi Seyirciler bunu hoş görüyorlar- di Marsiye'nin piposu, Pariste bü- yük bir şöhret almıştı. Bir çok kimseler kendisini taklid odi lardı. Bazıları da: da da pipo içiyor mu?..» diye alay ediyorlardı. Bir gön piposu ağzın- da büyük bulvarda dolaşırken na- Mersiye, Sılsa pipo düşer, kırılır. Ayni za- manda aktöre bir fenalık gelir, ax sonra hayata gözlerini kapar. Ertesi günü Parisliler biribirle- rine — Haberin var mı? Mersiye pi- poyu kırdı! Derler. İşte o gündenberi, biri- si vefat eti mi: «Filân pipoyu kır- dil..» demek âdet olmuştur. RADYO MAKİNELERİ bir istatistiğe göre Av- 30 milyon radyo makinesi Doktorun Öğütle: Yılan Isırması, Arı Sokması Yarayı hemen biraz yuka- rısından bir bez ile sıkı bağla- malı, Kanın cereyanına mani olmalı. Sonra sıkarak kanat- mmalı, sirke veya antiseptik bir mahlül ile yıkamalı. Yaralı- ya biraz kahve veya çay içir- meli (alkol kat'iyyen yasak) ve bir doktor çağırmı Arı sokunca, ilk evvel y rahın Üzerinde kalan çıkanmalı. Sonra sirke ile yır kamalı. Eğer yara dudakta ve ağızda ise doktora müracaat etmeli, Bazan kırlarda gezerken <A- yıpençesi» denilen dikenler ayağa batar. Eğer bu kolayca çıkarılamazsa doktora gitmek lâzımdır. Fakat, dikenin bat- tığı yere toz konmamasına çok dikkat etmelidir. -BEŞ HASTA:VAR- Yazdân: Etem İzzet BENİCE — Efendişsn. Müsaade sizin.. Derken, ilâve etti: — Bir saniye beklemez misiniz? Ve.. Salondan çıktı. Babamla ikimiz karşı wâr- şıya idik. - Utanmaz adam! Beni bur! şürmek için mi getirdin?. Dedim. Omuzlarını silkti, maymunlar gibi yü- zünü buruşturdu: Ne bileyim kızım?.. ıya bu tuzağa dür Benim, hiçbir şeyden Hayatta Muvaffakıyet I Yazan: REŞAD FEYZİ Onun ismi — «Nanemolla» — idi. Çünkü, daha küçük yaşında, aile- içinde beceriksizliği, pısırıklı- Bi, sünepeliği ile tanınmıştı. Ses- siz, ürkek, her şeyden kapar, çabuk alınır, tuhaf bir çocuktu.. Yüzüne baksanız, kınarır, di. Gel git zW <Na büyüdü.. Delikanlı çağına gekli. Yaşı yirmi olmuştu. Fakat. garib değil mi, okuması iyi idi, bozarır- zaman, bizim emollar Sınıfları vızir üçlerden değildi. Evde möktebe, mektepten eve.. Ne si nema bilir. ne stadyom, ne kahve, ne gazino.. «Nanemolla» nın asıl ismi Zeynel idi. Bu adı ona, baba- B şunün için koymuştu! Bir kış gecesi idi. «Nanemolla» ya annesi Esma hanım gebe idi. Sancısı tutmuştu. Tam bu esnada, kapının önünden, bozacı. Zeynel geçiyordu. Lohusa kadın aş eziyondu. Canı boza istemişti. Ca- mi vurarak Zeynel ustayı çağır- dılar, Hizmetçi kız, kapının önünde sü- Esma ha- geçiyordu.. ustı rahiyi doldurta dursun, nım feryadlar içinde doğuruver - mişti. Gürültüye hizmetçi kızla beraber, Zeynel usta da koşmuş tu. Herkes «Nanemolla» nn baba- sını tebrik ediyondu. Zeynel usta | da beyin ellerini tuttu. Bu tesadüf evin içinde pek ho- şa gitmişti. Esma hanım kolayca- cik doğuruvermişti. Bunu, Zeynel aki uğura hamlet- tiler. Çocuğa Zeynel adını koşdu- | lar. «Nancmolla» nüfus kütüğüne | Mehmed Zeynel diye kaydettiril- di. İşte, <Nanemolla» nin doğuş ta- #ihinin de böyle bir hikâyesi var- | dir, Fakat, Zeynel, şimdi, artık, o e- ki Zeyhel değildi. Yaşı yirmiyi bu- lunca, onda bariz değişmeler gö- rülüyordu. Eski sıkılkanlığı, be- ceriksizliği gitmişti. Kalenderliği kalmamıştı. ediyordu. Doğruyu söylemek lâzım gelir. se, Zeynel yakışıklı çocuktu. He- le, onun pek âlâ bir delikanlı ol> duğu, yeni yeni anlaşılryordu. Evin içi, âdeta bir bayram yas pıyordu. Hele babası pek mem - nundu, Çünkü, oğlunun böyle ya- rı aptal kalacağından endişe edi- yor, üzülüyardu. Her zaman Es- ma hanıma derd yanardı: — Bu çocuğun hali ne olacak?, Hayatta nasıl muvaffak - olacak?, Korkarım, aç kalır, sürünüt.. Şim- di; ekmek aslan ağzında.. Kapabi- lene aşkolsun.. Bizim Zeynel, ne- reden iş bulur da kimseye muh - taç olmadan şu darı dünyada ge- çinir?, Üstüne başına itina | İşte, böyle korkular içinde, tam fakat yine iğrene döküldü: ! yirmi yıl, biricik evlâdının boy | tmesini seyreden baba, şim- di,sevincinden deli gibi idi. Oğ - lundaki değişikliği hayran hay- | ran seyrediyordu. Hatlâ, ona Öi hal bir kız bulup nişanlamağa ka- rar vermişti. Bu işin namzedi de hazırdı. Uzak akrabalardan Tosun Efendinin kızı Zehra. Bu mevzuu, Zeynele açtıkları vakit pek memnun olmuştu. Ba - bası, oğlunu dizinin döbine oturt- | tu. Bir saat nasihat etti. Delikan- | lnm, bütün hayalının tarihçesini yaptı. Ondaki, son Zzamanlarda gördüğü değişiklikten fevkalâde memnun olduğunu söyledi.. Zeynel, babasını dinledi, dinle- di. Sonra, acı acı içini çekti. Dedi ki: — Baba, ben de biliyorum: Tama yirmi yü, hayatta, bir aptal gibi yaşadım.. Beni «Nanemolla» diye | çağırdınız. Fakat, bunun kabaha- ti bende değil, benim hocamda - dır. İlkmektebin cü sınıfında idim, Bir hocamız vardı. Bize der- di ki: <— Çocuklar, hayatta muvaffa- kiyet için şu sözlerimi dinleyiniz, Kat'iyyen yalan söylemiyeceksi- niz.. İki yüzlü, riyakâr olmıyacak- sınız.. Olduğunuz gibi görünecek- giniz... Her şeyi doğru ve herke. sin yüzüne karşı söyliyeceksiniz.. Şimdi sizin tahsil çağınızdır. Eğ- lenceden hayır gelmez. Yalnız, derslerinizle meşgul olacaksınız.» İşte, babacığım, ben, bu eski ho- gamızın bütün dediklerini tuttum. Bana, zavallı, diye hepiniz, acazdı- (Devamı 7 inci sayfada) iğrene ağzımdan bir İki kelime Rezil adam. Bunları senin yanına bırakmı- yacağım. Gördüğün göreceğim koynundaki irdır. Ve Ben de bu bu paşaya yine karı olmi- itan - yacağım, Göreceksin... Büyük bir cür'etle: — Elinden geleni yap... Demesin mi?., — Peki... Kan başıma Şimdi görürsün! Dedim, Belli idi ki, paşa ona: — Bir saniye... Diyip çıkarken bir şey getirmek için gidiyor- du. Nitekim de öyle oldu. Geldiği zaman; — Efendim, bunu zati âlileri için hazırlamış- dirilen âdeta ayaklanıp dolaşan, tek şey: İdi. Belki, karşısında paşay: bile bir, —-P: Kalıbı gibi görüyor, onun için böyle tapı bi kı yordu!. 'Tabii sevinci de hudutsuzdu ve.. İstediği öl - Bi- güyor. eziliyor, büzülüyod, bin kılığa giri- « kalmamıştı. Bir babam, bir o, bir de bendik. Ba- bamnı Eh.. Paşa Hazretleri sizi fazla rahatsız etmi- yeyim. Bugünlük bu kadar y Tekrar tekrar fakat, yine iğrene iğrene ağzımdan bir iki kelime mes'ud olmanızı dilerim. Kızım iyidir. Bu hiddeti derhal geçeceklir.. Dedi Ayrılmak istedi, Paşa, haberim yoktu!. Dedi.. Korka korka ilâve etti: Herhalde çok iyi oldu. Sayende biz de bi- taz ömür süreriz.. bir saniyesinde bu adamdan bu iğrenmemiştim. Midem ağzıma gelecekmiş du. Bir tek kelime bile söylemek istemedim, Ömrümün hiç Adar B tim... Dedi, zarif bir mahfaza içinden elmas! kalem çıkardı, uzattı. Arkasından da: — Bunu da lütfen valde hanımefendi hazret- lerine vermenizi rica ederim. Artık kendilerile te- şerrüf edebiliriz. Kendileri valdemdirler efendim.. altın (Devamı var) lit ANKARA RA DALGA UZUNLUĞU T.A.Ç, 19,74 m., 15196 Kes. 20 İJTAP. 3179m, 9465 Kes, 205 1639 m, — 138 Kes, 120 BUGÜN 18.30 Program. Saat 1835: Müzik (Şen #f müziği — İbrahim Özgür ve ” teş bücekleri) Saat 19.00: Çocuk saati. Saat 19.26: Türk müziği (f4” hey Saat 20.10: Neşeli N plâklaf ” R. Saat 20.00: Memleket saği ” yarı, ajans ve metcoroloji hi leri. Saat 20.15: Türk müziği &” eserleri ve şarkılar) İ Saat 21.00: Müzik m-.»wc“' cümhur bandosu — Şer: İf Künçet), 1 — Kutschera — İ ve vadiler (marş), 2 -— All’ Macbetli — Entermedzo, $ | Saint - Saens — <Phaetons ı:»* fonik, parça), 4 — Cavdinef ” Dans, 5 — Berlioz — Macar ” & Sast 2160: Anadolu ai7 (Spor servisi. Saat 2200: Müzik (Cazbaril ” Pi). Sant X245 - 23: Son ajans v berleri ve yarınki progranm YARIN Saat 12.30: Program. Saat 12.98: Türk müziği - Saat 13.00: Memleket sant # rı, ajans ve meteoroloji bi leri, ü Saat 13.15 - 14: Müzik (K4 | — şik program - Pe, / 1357 Hieri 1355 Buf Cemaziyelâhir| Temmuf 6 10 1939, Ay 7, Gün 201, Hızif 25 Temmuz, Paxartesi * Vakitler | Vati KA AA NST M AĞN

Bu sayıdan diğer sayfalar: