23 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

23 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» 32 <| Sabo, iyi dinle... İstanbul sa- , Türk barut fabrikala- karşısındayız! Bu - yapacağız! Tnit çıkar çıkmaz, a - beraber top başına se- , İlk gözüne çar- dirise edecek ve der- başılyacaksın... Anla - 't İ V F £f 2 Sabo, bundan hiç hazzet- Fakat, itiraza imkân bu- .,_iıı için, isteksiz, isteksiz <3 di u::ilîme kapiten! Bediklisi kamaradan çı- vye ikinciye döndü: İLR '*y Üzbaşım dedi: Sen de mü- *'h.,,;'" geri kalanını — silâhli G kesara kapağının yanın- ündi ııu. lur, S Makineye seslendi: işlesin... Yukârı Çı- ::&_:;:fm gi muntazam be gdo İşlediler, Triton a. Büh, " Yükseldi, denizin yüzüne ı.î"_;“- Açılan kasara kapüa - Mj Oskar Sabo ile 2 topçu fırlarlılar. Küçük topun ba- İ& "ğlzttiler. Top çabucak in- "lş rmın. arasından . dami ç,7 Kasım duvarları görünen İvyona çevrildi. Gediklinin: n Ğ"'_ıiddoıu bir gümbürtü N'uı. tahtelbahir ateşe baş- lı.,h_î:ın menmiler pavyonun Yai © üçmuş, uzakta infilâk xığ'l kapağından — veriyeti kağ 'N Klavye topçulara hay- ü Hey. Hüya, &.-. Bana bakın koyun ka- &. ;dîl'enn.ı mi titriyor! İyi q';” ikinci defa gürledi, bu mer- M Pavyonun epey üstünden B E,’îhmm etrafında nöbet Neferlerle devriyeler hiç ı(.,:"dm. beklemedikleri bir M bu tehkkeden, hğ,:'f'üı âteşinden evvelö şa - ’q“n' İlk merminin infilâkı Ba ğ gee bir panik meydana ge- i'ı: *klike zilleri çalmağa, İş- :“hrıpı.ıp, işlerini bıraka- Büç Ti kaçışmağa başladılar.. Mezj '_': tmuhafız bölüğünün teğe &a Htiyat subayı Rüştü odasın- c fırladı, koğuşla silâh- #Dmuş duran bölüğü arka - 4| M tbahir 300 metre kadar açıkta duru- yor, topile ateş ediyor, mukabele | görmediği için rahat rahat ateşi- ni sürdürüyordu. Teğmen Rüştü bölüğünü açtı, yaydı, koşar adım- la sahile indi, incir dallarının a- rasında mevzi aldırdı. Orada bu- lunan iki ağır makineli tüfeği de emrine aldı, efrada mesafeyi ver- di, kumandaya geçti: — Sabit nişangâh.. Önümüz - deki tahtelbahire ateş edilecek. Ateş serbest.. Başla!, Genç subayın kumandası biter bitmez kulakları sağır eden bir infilâk duyuldu. Baruthanenin ts- kelesinden yükselen siyah bir du- man bulutu etrafı kapladı, bumu bir ikinci infilâk daha takib etti. Triton torpidölarını atmış, bir türlü isabet etmiyen top mermi - lerine mukabil (178) er kihluk İki koca torpido iskeleye çarpmış onu berhava etmişii. Bu infilâka' Türk tüfeklerinin hep birden patlamasından çıkan İspanyollar Artık 'Mihvere Girmiyorlar (4 üncü sayfadan devam) nasebatı iyi olmasına İtalya itiraz etmiyecektir. Bilâkis mümkün ol duğu kadar İngiltere ile iyi geçi- netek ondan ne almak kabil olur- sa almalı!. Deyli Ekspres diyor ki: Bu na- sihat tpkı yine İtalyanın Yugos- lavyaya vermiş olduğu fikre ben- ziyor. Çünkü İtalya teşvik ederek Yugoslavyanın Alman nüfuz ve tesiratma karşı mukavemet Vâ - | zam geldiğini söylemiştir. Musolini HIKÂYE: Hayatta Muvaffakıyet (4 üncü sayfadan aevam) nız.. Habbuki, bundan altı ay evvel bir kere, nasılsa bir arkadaşımın evine gitmiştim. Orada genç bir Bay bize ta muvaffak ola - bilmenin sırlarını şöyle izah <Aklınızdan geçeni hemen söy- lemeyin.. Doğru sözü - kendinize saklayın, çünkü, doğru söz. herke- si size düşman yapar.. Herkesin Taktı, dışarı fırladı... Tahtel- x"— EDGAR RAYS Ki ttleri ae n bu yabancının & Beleceğine itimadları k ,:" hiç beklemedikleri ne- Rür B şaşındılar. Yerde, d, İ yatan reislerine, son- S __“:'Hh Tlerine bakkışıyorlar, Hu yorlardı. Fakat hiçbiri, '*ı-, *dip de Jakın yanına ge- Öy e Nui hw'“*'nıır.lını bu şaşkınlık Ti h_“ halinden istifade etti. w.,_'bwm ki maymunlar "qk%hnuuınm üzerine saldı. » Bütün bir kabile ile Baküp € tehlikeli di Sonunda Olacakları — muhakkaktı. teşkil eden maymun - seyirci gibi duruyor- yüzüne karşı gülmeli, bugün, dün- No: 20 Bunu düşündü, Jakın üzerine atıl- halefetine rağmen kolları - nın arasına aldı, yakındaki ağaca çıktı. Daldan dala atlıyarak kaçı- yondu. Antropoidler, Akutla pervasız arkadaşının arkasından koşmiya başladılar, Yaşlı maymun, yük « gek bir oğacın tâ tepesine çık - miş, sık yapraklar arasına saklan- mış'ı. Maymunlar, aradılar, aradt lar, bulamayınca takibden vaz - geçtiler, Akut, Maymunların yerlerine gittiklerine kanaat getirdikten son- ra Jakı serbest bıraktı, uyumasını tavsiye etti. di, im Yazan: Rahmi Yağız TARZANIN OĞLU | ğ Mermininİnfilâkı Baruthanede Bir Panik Husule Getirdi Teıllike Zilleri Çalmağa, İşçiler Bağrışmağa, ini Bırakarak Dışarıya Kaçışmağa Başladılar | gürültü cevab verdi..İki makineli tüfek sürekli ateşe — geçmişler, hüzmelerini (1) tahlelbehirin he- men yanıbaşına oturtmuşlardı. 'Triton bir anda dehşetli — bir kurşun yağmuruna maruz kaldı. Klavye fena halde şaşırdı, dara- dar: — Topçular içeri... Dalıyoruz. Diyebildi. Zaten suya dökülen, tahtelba- hirin etrafında, durgun bir havu- zun sathına yağmur tanelerinin dökülüşünü andıran bir yağışla meydana gelecek manzarayı ih - das eden Tünk kurşunları topçu gediklisi Oskar Sabonun ödünü koparimış, yüreğini ağzına getir- mişti. *” (Devamı war) (4) Hüzme: Makineli tüleklerin ateş demetlerinin bir nokta üze- rine tevcih ve tatbikinde hasıl o- lan ateş kesafeitne hüzme denir. R. Y. pek 6 kadar ÂAlman faraftarı de- Bildir. Damadı olan - Kont Ciano son derece Alman taraftarıdır, Musoliniye göre Berlin - Rotma mihveri İtalyatın elinde şimdiki halde lâzım olan bir silâhtir. Bir silâh ki bu sayede İtelyanın emel- leri elde edilecek!, İtalyanların asıl kurtarmak is- tedikleri şudur: Dahili hatb asna- sında General Frankoya para ver- mişlendi. Bu para az tutmuyor - muş: 30,000,000 İngiliz lirası!. den daha iyisiniz, demeli., Kimse- ye olduğunuz gibi, bütün husüsi- yetlerinizle görünmeyin.. Çünkü, | zayıf taraflarınızı öğrenirler, oradan hücum ederler.. Dalma zı ki, malümatlı, enerjik, her şeyden ardar görününüz.. Hayat bir sah- nedir, insanlar da birer artist. Kim rolünü iyi yaparsa, o kaza - nır.e REŞAD FEYZİ Çeviren: FUAD SAMİH S yaeame —0 JAK, MERYEMİ KAÇIRIYOR Ertesi günü, Jak antropoldlere hücum etmek, intikam almak isti- yordu. Hiddetini bir türlü yene- memişti. Hücum için projeler ha- zarlıyordu. Ayni zamanda gözle | rinden yaşlar dökülüyor, ağlıyore du. Ne talihsiz ktul — Akut müstesna bir dostu yoktu. Bu ucu bucağı olmıyan valışi ormanda o- nunla yalnız yaşamıya mahküm: du. 'Tarifi muhal bir hüzün ve ke derle Akutun peşini takib odiyor- du. Nereye gidiyorlardı? Farkında bile değildi. Buna rağmen, birdenbire güzle- — —HİKÂYE Küçük Cimin Hikâyesi muayini Jakı âmirane bir gesle yanına çağırdı. — Bana bak Jak, dedi. Çocukla- | Ta söyle. Bugün civarda ufak bir gezinti yapacağız. Derhal meydan- da toplansınlar. Jak ufak bir baş işaretini mü- teakip sert bir hareketle ayakla- zanı birleştirdi ve selâm verdi. Poki kapiten, dedi, Ve derhal u- zaklaştı. Bir iki dakika, bir cem borusunu çekiyordu.. Sahildeki' çadırlardan, 8 evvelâ 13 yaşındaki bir sürü çocuk elle- rinde değnekler sırtlarında ufak dolu çantalar, bellerinde mutra - lar, ayaklartnda kalın ayakkabı- lar, kısa pantalonlarla, - ortadaki merasim direğinin etrafında top- landılar. Hepsinin vücudü kayış gibi yanmıştı. Simsiyahtı. Fakat hepsinin gözleri bir kurd gibi par- Tuyor ve hareketlerinde bir çevik- Tik seziliyordu. Bir'parça sonra Cim — gözüktü. Cim 13, 14 yaşlarında kadar, geniş omuzlu ve kuvvetli bir çocuktu. Burada kurulmuş olan, Çocuklar kampinıh reisi idi. Elindeki âopa- sına dayandı ve bir dakika dundu. Ve sonra, haydi çocuklar dedi yü- rüyüşe, her sabuh yaptığımız gi- bi bu sabah ta (karşı tepeleri gös- tenddi.) bu tarafa doğru gideceğiz. Kaffle şarkı söyliyerek yürüme- iğe başladı. Bir kaç saat sonra kafi- leye mola verdinen Cim dört, beş yüz metre ileride ağaçlıklar ara- sanda bir kulübe gördü ve kulübe etrafındaki ağaçlıklandan cesaret rini kaldırdı, ve titredi. Uzakta, etrafı çitle çevrilmiş bir yerde ku- rulu çadırların tepelerini gönmüş- tü. Şüphesiz bu çadırlarda insans lar yaşıyordü!. 'Tarzanın oğlu, bu lnsanlardan ne dostluk, ne de bir yardım göremi- yeseğine kaniydi. Şüphesiz bun- lar da kendisini hasmane karçılı- yacaklardı. Fakat, ırkdaşlarını, kendini göstermeden, şöyle uzak- tan görmek arzusuna mukave - Köyün etcafında çite yakım bü- yük bir ağaç vardı. Dallarıfıdan biri, çadırların üstüne doğru uza- zayordu. Jak, daldan dala atlıyarak ve gürültü yapmamağa çalışarak bu uğaca kadar gitti. Çitin kenarında bir gölge gördü. Bu, küçük Mer- yemi idi. Yere çömelmiş oturu - Yor, tahta bebeği ile oynuyordu. Meryem, bebeğini kucağında sallıyor, arabea bir ninni söylü - yordu (Devamı var) soğuk su akıtan bir tulumba bulurum ümidile, oraya doğru, gideceğini muavini Jaka söyliyerek, ayrıldı ve ilerledi. Jak Kulübeye yaklaştıkça bu kulübe- nin pek de tekin bir yer olmadığı- ni anlıyordu. Etraf esrarengiz bir sessizlik içindeydi. Kulübenin et- rafındaki bahçeye girdi. Ve ön ta- raftaki tulumbaya yaklaşınca tu- alarak, be lumbadan henüz su çekilmiş ol- duğunu yalağın yaş olmasından anladı. Kulübenin içine ne olursa olsun bakmağa karar verdi. Ses - sizce yaklaştı. Kapmın aralığın- dan içeriye baktı. Bakmasile saç- larının diken diken olması bir o- | du. İçeride saçı sakalına karışmış katil suratlı bir adam bir tahta masanın başına oturmuş önünde yığılı paraları sayıyordu. Masa - nn kapıya doğrü tarafında ise, bir tabanca ortalığı tehdid eder bir vaziyette duruyordu. Cim, bir anda vaziyeti kavradı. Bu adâmı şimdi çok iyi tanıyordu. Gazetelerde mütem ilân edilen ve yakalı veya polişe ihbar edene, mühim bir pa- ra vadedilen bir katildi bu... Cim düşündü; şimdi buradan u- zaklaşsa belki herif ayak sesleri- ni işitecek, ve arkadan gelip ken- dini öklürecekti. Acaba ne yapma- lıydı. Birdenbire aklına bir fikir geldi. Kapının üstündeki koca e- nahtarı yavaşca çıkardı ve anahta- Tin ucu kendisini göstermiyecek şe- kilde kapımın aralığından içeriye uzattı, (tıpkı bir tabanca gibi) Sesini tamamen kalınlaştırarak, - Krpırdama, yakarım, diye ba- Bıtdi!. Polisler tarafından sarıldığını katil, birdenbire şaşırdı, Elini ta- bancasına almak istedi. Fakat Ci- min ikinci defa ölüm ihtar eden Amirane sesi karşısında, bir şey yapamıyacağını anladı ve öylece ellerini kakdırarak hareketsiz dur- du. Bu sırada Cim muavini Jakın ve diğet çocukların sesini düydu, se- vindi. Jak da Cimin böyle kaybol- masından şüphelenmiş yanına 7, 8 tane güçlü kuvvetli çocuk ala- rak, Cimin imdadına Cim uzaktan vaziyeti anlattı.sgo- cuklar derhal ellerindeki kalın s0- palarla kulübeye doldular, ve he- rifin etrafını sardılar, tabancası- tü da Cim ede geçizmişti. Cimin gönderdiği habelr üzeri- ne bir parça sonra otomobille ge- len polisler, herili bağlayıp gö- türdüler,. geliyordu. | FAYDALI BİLGİLER Denizler'in dibine dal. 1 dalgıç vardır. -Bunl yukarıda resimde gördüğünüz dal- gıştır. Bu nevi dalgıçları. hemen hepimiz görmüşüzdür. Bir de sünger avcıları vardir. | b Bunlar, resimde gördüğünüz gibi | elbiseli dalgıçlar nevinden değil- dirler. Sünger avı dalgıçları çırılçıp - lak. makiresiz filân dalarlar.. Bu dalgıçlar içinde yalnız ken- di nefesine güvenerek otuz kulaç suya dalanları vardır. Akdeniz adalarında yaşıyan &- halinin ekserisi sünger avcılarıdır. Ve bu adaların ahalisinin sünger avcılığı yapanların ekserisi de kö- türümüdür. Otuz kulaç denizin dibine elin- de bıçak olarak dalan bu dalgiç- lar suyun dibine çabuük inmek i- çin denize dalarken ellerine ağır j taşlar alırlar.. F 'Taşlâ dalar ve bunun ağırlığile çıbücak suyun dibine iner... Be- line de ip bağlıdır. Bu ipin usu kayıkta bulunanların elindedir. Dalgıç dibe iner inmez sünger arar ve bir parça sünger koparır kaparmaz elindeki taşı bırakır.. ve huzla suyun üstüne çıkar.. Bu dalgıçların çok kere ağızla- yından kan gelir... Nefes darlığı- na uğrayıp sakatlanırlar.. Bu dalgıçların bazılarını da kö- pek balıkları yutar.. Hattâ, elle- rindeki taşlarla beraber köpelba- hıklarının bu dalgıçları yuttukla- z çoktur.. Fakak; resimde gördüğünüz ma- kineli dalgıç büsbütün başkadır.. Bu dalgıçlar elli metre su; larlar.. Elbişeleri lâstiktendir. Başlarında demir ve pencerel P ! U demir taslar vardır. Demir taslar dan yukarıdaki kayığa kadar lüz- tik hava borusu vardır. Kayıktaki hava makinesi döndükçe tıpkı su tulumbasından su çeker gibi fena hava yukarı çıkar iyi hava aşağı- ya gönderilir. Bu makineli dalgıçların üzerle- rinde yüzlerse okka kurşun var - duz.. Ayakları bile kurşunludur.. Çückü; suyun kesafetine mu - kavemet ötmek için yüzlerce ok- ka kurşun ağırlık lâzımdır. Makineli dalgıçlar, sünger av - cıları gibi havasızlık düşünmezler. | Hattâ ekbalığından filân da korkma İstedikleri gibi deni- zin dibinde dolaşırlar. Şu siyah parç:ları keser, dik « katle yanyana — getirirseniz, het gün gördüğünüz ve pek çok sevdis Fakat; hava borusu patlarsa iş | Şiniz bir hayvan vücude Çzlir. Selâket olur, bazan büyük balik- | ,0 », bu nedir?... lar bunu çarparak koparabilirler.. | e ——— —a Ğ GA Tiyetinin odasına girerken, Pola | Mlediyelerimiz müdürü bu kahraman çocuğun e- Tini sıkıyor ve Skotland - Jard'ın detektif rozetini takıyordu. Çocuklar korkmayınız.. Ve kü- Birinciye Bir yünlü kazak. İkinciye: Bir çift yazlık iskar . pin. Üçüncüye: Bir spor çorabı Ayrıca elli okuyucumuza mül Bir saat sonra Cim Polis müdü- | çük Cim kadar sesur olmayı bili- niz. telif hediyeler verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: