29 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

29 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa ea n D OA E C Üa 'Wı":' Alllıral Soşon Harbi . österdiğ B"’kllmandanm 5_ BU tahtelbahirler büt ün tah- | BO Gu çocük oyuncağı 'n[ıh SöYorlart, Syan Buna cevab - vermedi... İsingezitdan vekilinin bu cüm- | "'ıı | acı telmihi hissetti, mo- Üzünü yanındaki Bi H“:“'!ın Vasıf Beyden giz- "Pıçı Türkuvazı başlan a- aŞtı. Gezdi. Müsteşar Va- E—MW İ teşrinievvelde isim Üden , Perasimi yapılacak, şim- h% h“;hlıklaxı başlayın, önü- Kâç ay var. tdüsin, Alman H.'_':"sgul olacaklar, Tahtı "b.,_ Nü esir eden Türk topçu " (Müstecib) in adını taşı Bunu yarın havuza Tdedi. Yap bi ya olarak div aha- 'q:"”'* artık Bahriye Nezare- *-1, işleri bitmişti. Kasımpa - ı..,t"“an k için otomobiline ':“"dr'rı kumandanma | et etti Berim ('îu"sheı gelin... bazı işler var. 'di. Amirali yanı- ada bulunanların ve - 'N's—'umdı hareket eden o- n Ancı daire - Karaköy - - Mercan yolile Harbi makamına ge- ıhıne bombardımanı '—nv S&e alıkonul 'h”..(,: Büğa, Amiral Soşon ile | Müzig, Rzaret odasına girerken hi Ruî'y kapıda paşayı selâm- """ıı İye Nazırı yaverinin se- Mükabele etti, sordu: U :"ht eyler var mı?, Ka lar Bey cevab verdi ai ürar var paşom lln, tep İâlar kumandanlığı Gam S de ikele ve Timanlar Sa, ""am.mı.gmdn bi n!îhnx bunlar? ğ:.' "ıl:rnundıkı baru telbahir tarafından 'Ne'q'"——ı 4 ile Yedikule önler enİzli bulunan Pelengider- “'h:"hrıinm batırıldığına dsir Bi v' Büşanın gözleri ha; Ha astlaştı. Bakışlarını .:—' duran ve kendisi '*hı—, İ biz SUrny :';ı: SAbah olmuştu. Herkes J e Mehtabin kâmim al - Menale ıyı Bitmeliydi, ilesti ve maiyeli te- | * araştırdı İ herkes yerli lerinde gezdirirken mı- — Baruthaneyi — tahte'bahirler topa tutuyorlar ha!?. Olur iş di Sonra Mümtaz Beye döndü: — Ne zaman olmuş bu? 1 getir bakalım!. Ve.. Amirali peşinde yediyorek odaya girdi. Masanın başına geç- ti, oturdu.. Donanma kumandatı- na da yanındaki bir koltuğu işaret etti: — Buyurun... gelim! Soşonun neş'esinden eser kal - Harbiye Nazırının gös- ği iskemleye yerleşti. Başku- mandan vekilinin görüşmek iste- işlerin donanmaya, bilhassa tahtelbahir. me: edeceğini düşünerek — beklen koyuldu. Oturun da görü- ine temas e- eğe (4 üncü sayfadan devam) ği herhangi bir harb çıkacak de- ğ Çünkü, diyor, — Almanya şimdi harbetmek istemiyor. Çün- kü Almanya için sulhun muha - a kârlıdır. Elverir ki İn- re kuvvetli olsun. Bu vazi- AAA değil, her meseleyi müzakere aktır. Belki de denecek ki e- ğer Almanya harbederse harbi uzaffer Oolarak çıkar. Hİse bile Al - © zaman yine herşeyi kay- betmiş olacaktır. Çünkü bu asır- daki harb şeraiti o kadar başka- inden aldığı a veriyor: er Danzig serbest şehrini Almanyaya maletmek için het - hangi bir harbe teşebbüs edecek | değildir. Danziğ meselesinin harb ile halledilmesi fikri uzaktır. de 100 bu böyledir. Alman mehafili bundan bah - sederken harbetmekten Alman - yanın korkmadığını, korkmıyacı Hit tekrar ediyorlar. Fakat me - seleyi sulh yolunda - halletmek daha tercih edilmeğe lâyık oldu- ğunu söylüyorlar. Fakat ne vakit?. Yine Alman - jyanın resmi mehafilde söylendi - p büyüt- ü bu dilberi kimseye vere - mezdi. Notaras, doğruca —saraya gil İmparatorun huzuruna çıktı ve şi- uzun günler kendini bil- | mez bi halde, humma ateşelri i- tantin bu hale o ,"_“n'ık ©t vermiyordu. irl b e "İA tehzadesi, Nota- liğını kaçırabilirdi. Bikig e Sikardı? e yandı, durdu. Akut, bir a yanından ayrılmı, teskin ediyordu. Bu' hafla sonra hararet düşmeğe, yaralar iyi o | mağa başlamıştı. Jak ketdine gelmişti. Yavaş ya- vaş kuvvetini topluyordu. Zihni hep Meryem ile moşguldü. Küçük kızın bir felâkete uğrar ye Nazırının Sandalyeye Oturdu Bilhassa Tahtelbahır Meselesıne e"ms Edeceğini Düşünerek Beklemiye Başladı | fırlattı. Soşonla konuşmağa baş - HarbTehlikesi | Artık Uzaklaştı | goğu yamyamdı. Me n: Rahmi Yağız Mümtaz Bey elinde iki eseri ce- ile geldi. Bunları paşa - 'nin masasına bıraktı. Bir adım ge- riye çekildi, paşanın emrini bek- ledi. Enver paşa yaveri odadan sav- dı, raporlara göz gezdirdi. Satır - larda dolaşan bakışları küğidin alt kısımlarına doğru indikçe lıyor, asabiyetten rengi değişiyor, sararıyor, — kızarıyor, morarıyor, renkten renge giriyordu. Raporların okunması uzuş sür- medi. Son satırların son cümle - lerinl de bitirdikten sonra Harbi- | ye Nazırı bunları masanın üzerine ladı: Bu tahtelbahir meselesi nasıl olacak Ami (Devamı var) —| | ğine göre bunun halli için geçe- cek zaman bir «ene olmıyacaktır. belki birkaç ay içinde halle- gazetelerinin yazdığına meselesinin halli için İngiltere tarafından bir plân ha- nıyormuş. Mihver devletle- rinin şu günlerde birbirlerini ta- kib ederek sulh ve müzakere yı luna girmiş olmaları az şayanı dik-| kat değildir: seleyi sulh yollarile hal - yidir İtalyada Sinyor Musolini- hln fikirlerini ortaya atmakta şöh. ret bulan muharrir Gayda İtal - yanın hiçbir suretle sulhu tehdid etmek niyetinde olmadığını söy- lüyor. Bu da şayanı dikkat bir işaret, Muharrir japotıya ile İngittere arasında cereyan öden müzakere- | lerde aradaki gerginliği ortadan kaldırmış oldu TİSİ için Mmütalealara yol İşte yeni gelen İngiliz gazete- lerinden çıkan bir hulâsa. İngiliz parlâmentosu yaz tatili için da - Bılmaktadır. Meb'uslar, İordlar yaz istirahatine çekilmeden evvel Başvekil parlâmentoya izahat ve: IBakırköye - Dair SınemanınBahası! Lüi Lümiyer | (5 inci sayfadan devam) muvaffak oldu. 17 yı Bidayı bab açtı. gülışır. Günde 70.000) fotoğraf plâkı ve 7.000 metre fo- yaf kâğıdı yapılır. 1804 de, Lüi Lümiyer, meşhur Amerikan âlimi Edison'un «Ki toskop» denilen bir âlet yaptığı- nı haber aldı. Buy, küçük bir kutu idi, Yanın- daki deliğe bir frank atılıyor ve ön tarafındaki İki delikten bakı- lmca yüzlerce küçük fotoğrafın döndüğü ve canlı bir ashne hu- sule getirdiği görülüyordu. Lüi ve kardeşi Ogüst, «Kinetos- kop» âletini tetkik ettiler. Birkaç ay sonra hem canlı sahnelerin fo- toğrafını alan, hem de perdede gösteren bir âlet yaptılar. Bu suretle sinemayı keşfetmiş oldular. Lüi, 1907 de renkli fotoğ- raf. 1934 de kabartma sinema usu- lünü keşfetti. Âlim, Fransa Fen Akademisi a- zasındandır. Sinninin ilerlemesi- ne rağmen her gün fabrikasına ge- lir, geç vakitlere Kadar çalışır. Veliefendi Çayırı Ve (5 inci sayfadan devam) pek b . Vakıa, benim için bu Vellefendi de öyledir, Çamlıca- ikozda da, Sarıyerde de, ve zavalhı harikzede ı sırtlarında da... Fakat, nedense Bakırköyün Veliefendisindeki bu yaz akşam- | ları manzarası bana, bir ala nin- nisi gibi gelir! Siz benim sanki bilmiyormuş gibi (veden - se?) dediğime pek İnanmayınız, hatıraların bunda mühim tesiri vardır ve benim gençliğimin en şür dolu batıraları buraların müh- | sulüdür. Oranın, erkiden (Badem reçeli) ihtiyar bir şekercisi vardı. | Lki na, yapan Galiba adamcağız ölm şimdi dükkândaki genç diyorlar. Geçen pazar, onl. ğer şekerci Ozman Ars landan biraz badem alıp gece otobüs dömüşünde onunla ağ- zmesi Hazır sırası gelmişken size, bu- | rada Bakırköy meşli (Salih Paşa) sından, hastane —başkâtibi ve bizim eski hemşeri Bay Ce - malden, Balıkpazatının o eski, meşhur hayriye tüccarlarından! e- lup şimdi orada suculuk yapmak- ta olan Çakır Lâzaridisinden de biraz bahsetmek İsterdim. Fakat sütunlarımda yer kalmadığı için şimdilik oraya ait yazımı bu ka- darla bitiriyorum. rerek siyasl vaziyeti anlatacaktır. Çeviren: FUAD SAMİH masından korkuyordu. Zencilerin n bun- lardan birinin eline düşmesi ihti- malini düşündükçe deli gibi olu- yordu. Her gün kuvvetni deniyordu. Yaralarının tamamile iyileşmesi- ni bekliyordu. İyi olür olmaz Mer- aramıya çıkacaktı yordu. Jak artık tamamile eski kuwvvetini toplamıştı. Zencilerin köyüne hücuma hazırlanıyo: - 3ğdi | | MERYEM, BEKLE BENİ!?, Sarı saçlı, sarı sakallı iki adam, nehrin kenarında kurulu bir kam- İ OSMAN CEMAL KAYGILI | may 7—SON TILGIAI 29 TEMMUZ 1919 ——— ——— —SİNEMA— Sinema Âleminde Olup Bitenler Yeni Çevrilen Filmlerin Şahane Sahneleri Var önü - | müzdeki ayın bidayetinde Holi - vuda gidecekler. | İrlandada, <Be niyersitesi» rektörü olan Profe - sör Tompaon Fiyn, şimdiye kadar Holivud'a gitmemiştir. Karısının ve çocuklarının ısrarına dayana- ak bu seyahale karar ver miştir Bir otomobil k: nda ağır sü- e yaralanmış olan Errol Fiyn, ye başlamıştır. rat iyile Mirna Loy Briçi SeviyorW Fakat .. Güzel yıldız; Goldyin N k Gable (l ge- evvelki bi- Tiç mösabakasındaki kazancını an- latıyor. Klark da iyi bir dur, Fakat, bazı oyul disini sinirlendirdiğinden buhse- diyor. Mirna gülerek. diyor. Hakkınız var. « parmaklarile sayıyor İ; masanın üzerini sigara tab- faları, bonbon kutuları, bardak - | lar ve kâğıdlar, rle doldu- rup kâğıd koyacak yer birakmı- yanlar. 2; Yanınıza veya arkanıza ge- uların ken- | 4 $; Öyun esmasında siyasetten bahsedenler, 4; Oyunu yükseltip te sonra piş- man olanlar, 5; Diktatörler, y kimsenir reyini sormaya lüzum görmeden partiyi uzatanlar, 6; Küğıdları ters verenler, rirken açanlar, ; Eski partilenden bahseden - ve - , Mirna Loy'a hak veri - — Evet, diyor. Ne güze söyl z. Böyle adamlarla biriç mu hiç?... Brodvey Gölü filn rağbet göreceğ bü t?t ve orüji Filmin Alis Fay'dır. Par- Ti de Tyron Po Misis Kavel Umum! karbde, Almanlar tara- fından cassuluk ile itham ve ım.—.l yık diziten Tngi yından Misis K me alımıyor. Misis Kavol rolünü, İngi en meşhur komedi san'ı Anna Neagil yapacaktır. | fatımı kazar | mütenasb vücudü Mışei Morgan 19 Yaşında Yıldız Olan Sanatkâr Anlatıyor Mı;ı»l ıı,..—,;m., dört aydanberi lenmeden çnh 5 ü <Ooi deş Brums> lli sinema mükâ- mıştır. Parisli meslekdaşlardar. bi Bazetecilerle Daima: Size söylenecek bir yeyim yok.... ge- vabinı verir, Mişel Mongan, henüz 19 yaşın- dadır. İki sene evvel sinema haya- tına &tıldı baş döndürücü bir sür'atle san'atinin son merhalesi- ne erişti gözleri, sınma gibi saçları ile cidden gü- zel bir kuzdır. Ve talihinden çok memnündür, Sporu. açık havada gezmeyi çok sever. San'atinden bahsolundu mu: — Ben, der. Faclâ rollerine bas h ettiğim 'ade terc Mişel Morgen Küçük Sinema Haberleri GARİB BİR KÜTÜPHANI Hol'vudda, sahne vazılarına mah- sus garib bir kütüphane vard Bu kütüphanedeki kitabların $a- n üzerine konulur. yan bu kitablara «fi- güran kitab> denilse doğru olmaz öt SERSERİ KAVALYE Mızcaklı, beygirli ve çok eğlen- celi bir £flim. Yıldızı da iyi © biye edilmiş bir beygir. Ork raya uyarak fokstrot oymuyor, | halkı güldürüyor, eğlerdiriyor. —— ——— *pa doğru hızlı adımlarla yürüyor- lardı. | Bu ikt adam, Karl Jansenle Sven Molbenden başkası değildi. Hiç değişmemişlerdi. Yine evvelki gibi serseriliktle devam ediyorlardı. Yerlileri tehdid ediyorlar, bedava çalıştırıyorlar; köyleri basıyorlar, ellerindeki fildişlerini. kaj arslan postlarını, devekuşu ti lerini lardı. Fakat, şeyhin bulunduğu yere yaklaşmaktan çekiniyorlar, kamp- larını dajma uzaklarda kuruyor - lardı. Bu defa biraz yaklaşmış - lardı. Kovudü kabilesi - halkının şeyhle arası açık olduğunu bili - yorlar, bir taarruza uğrarlarsa on- lardan yardım göreceklerini ümid | ediyorlardı. | O sene, bütün gayretlerini, Av» rupanın büyük hayvanat bah - çelerinden birine vahşi hay tedağikine hasretmiğşlerdi. Bil -« hassa büyük bir maymun yaka - nn ap | yanına bür lamıya çalışıyorlardı. - On birçok yerlerine tuzaklar kurmı lardı. Bunlardan birmin yaklaştıkları zaman büyük gürültü ve inilti işittiler. İstedikleri maymunun tuzağa üzerinde yi ın vardı. Dalda: dalın üzerinde yatı kendilerini tarassud et arasında Tarzanın , gö - Korakla maymunlar ik bir dostlük vardı. oğlundan hiç çekinmiyorl. tünce yamına geliyorlardı. Jak maymunların yaygarasın- dan ilk evvel birşey anlamamıştı. | çıkaracaklarını, ——— — Sonra, krallarının tuzağa — tutuk | Kendi kendine 5 — Bu iki yabancı kim?. Vahşi İ rmanda işleri ne . Birdenbire, bur nıdı: Bu, birkaç rine kurşun atan, yarına yaklağ- tırmıyan urkdaşlarından biri idi Jakın gözleri parladı. Yavaş ya- vaş ve gürültü etmeden yanlarına yaklı İsveçliler, tuzağa tutulan may- munla meşgul idiler. Onu, nasıl götüreceklerini rdı, Ağaçların üzerin- yymunlara doğru bir ilâb attılar. - Maymunlar, | çilyavrusu gibi dağıldılar, ağaç - | ların sık yaprakları arasına sal landılar, Şeflerini kendi haline Korak; bu iki yabar kam almak istiyordu. Ma: lara yardıma karar verdi.“Yük - | gek sesile ve antropoid — Üsa: bağırmıya başladı. İsveçliler bu- ni işitiyorlar, fakat ehemmiyet vermiyorlardı. - Çünkü maymun | sesinden farkı yoktu. Korak: — Ben, Korakım!, Bu adamlar size de, bana da düşmandır. Bura- ya bize fenalık yapmağa gelmiş - lerdir. Size yardım edece, r : kadaşınızı kurtaracağım, Ben, ön- ların üzerine atılacağım. Siz de benim gibi atılmakta tereddüd inia- Eminolunuz onları maj lüb edeceğiz... Diyordu. Maymunla den cevab verdiler — Peki Korak hep bire Hepimiz ha zırız!. Tarzanın oğlu, saklı bulunduğu dalı zerin disini taklid ettiler. Jansen ve | Molben bu ani taazruz karşısında şaşırmakla beraber bir an (Devamı var) ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: