1 Eylül 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

1 Eylül 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K | Eğitmen Mektebleri Her Yıl İki l’!ıu MEHMED HİCRET I Üevlet teşkilâtımıza göre Türki- hududları dahilindeki köylerin ISt 40 bin küsurdur. Fakat bun- Bidan ancak yarısında muallim ür. Tahminen 20 bin Türk kö- Mektebsiz ve öğretmensizdir. Sükümet bu ihtiyacı kısa bir zü- ida temin maksadile eğitmen Hebini ihdas etti. Ve 18 vilâ- İtte eğitmen mektebi açtı. Geçen Ve evvelk! sene bu mekteb- ,""aı mezun olan 4000 den fazla muallimsiz köylere gönde - | Bu yıl da yine ba mekteblerei İtyam eden gençlerin sayısı 2000 1| ktedir. yanın muallimsiz - köyleri eğitmen yetiştirmek gayesile sene Edirnede de bir eğit - mektebi açılmıştır. Bu mek- & bazı sebeblerden dolayı bu yıl| lluya yakm <Türkgeldi» çift-| he nakledilmiştir. Trakya eğit-| Okulu geçen sene 250 genç h vermiştir. Bu gençler, Ma- Vekâleti tarafından, Edirne, :"rdıi. Kırklareli ve Çanakka- ilâyetleri bölgelerindeki öğ - rnem:ı köylere tayin edilmiş - Ve 937 - 938 tedrisat yılında va- lerini muvaffakiyetle başar - lardır. e Geçen gün, eğitmen mektebi zi- SAt muallimlerinden biri ile eğit- ler hakkında konuşuyorduk. kq'*l-ıdq bana bu hususta şun- anlattı: Kh “— Eğitmen mektebine girmek üy n gençler, her sene vilâyet Metkezlerinde maarif idarelerin- 8 İmtihana tâbi tutulurlar. Ve ' imtihanlarda muvaffak olanlar *"hrn mekteblerine kabul edi- . İmtihanlara girebilmek için plmak, iyi bir karekter sahibi h nmak lâzımdır. Bundan baş- ı.'_k'“men olacak kimsenin as - lik hizmecini ifa etmiş ve kıt'a- ODbaşı veya çavuş rütbesi ile le görmüş olması da şarttır. | Mekteb her sene martta açılır. | kı İdeti tam yedi aydır.. Talebeye & Kün öğleye kadar 4 saat kül- dersleri verilir. Bu dersleri ği E"r edenler öğretmen mekteb- ç tden mezun olmuş muallim - 4 & Öğleden sonra tatbikatı '%- Talebe mektebin büyük çift- ide - Türkgeldi çiftliği - ziraati füllimleri nezareti altında zira- işleri lle meşgul olur. Bu çiftlik-| .;“hubntm her nev'i yetiştiril - K ıı:ıııı ayrıca iyi cins hayvan - tne Ürk KU beslenmektedir. Ziraat öğ- Killenleri taratından her gün bir (ü Set ameli ders verilir. Ve eğit- 'Nö Hanizedlerine yeni ve fenni lerle nasıl çiftçilik yapılacağı,! raktar. beklenen " randımanın Nİ elde edileceği, bağcılığın ve L.l ancılığın ink!şafı için alınma- im gelen tedbirler öğretilir. Mi dan başka, iktisadi bakımdan B3 münim olan at, sığır ve k- 'l'nı ıslahi, tavşancılık, tavük-i ve arıcılığın da - ilerlemesi OVSisunda talebe tenvir edilir. ç“'mın mektebini bitiren genç-, .__î]üeımenııı mekteblere 10 lira 4 tayin edilirler. Sonradan B Hfakiyet —derecelerine göre Bğları arttırılır. — Kendilerine leri köylerde köy arazisinden) llkikalık bir yer bir çift öküz, Ve diğer çift âletleri verilir. Sangi bir köye tayin edilmiş İğ Men, orada daimi vazife gör- ÖÇt mükelleftir; hususi haller B Hena başka bir köye nakledi- Henin köydeki başlıca vazi-) Eğitmenler Nasıl alışıyorlar? Bin Genç Mezun Veriyor Trakya mektebini bitiren birkaç genç « 1 — Köy mektebinde öğretmen gibi vazife görmek.. Çocuklara mibi N duyguları aşılamak, kültür ders-i leri vermektir. 2 — Köylüyü irşad etmek.. Ted- risat yılı içinde eğitmenin vazi - fesl yalnız mektebde çocukları o- kutmakla bitmez, Mekteb hari « cindö, gece halk mektebinde bü- yükleri de her hususta aydınlat - ması Tâzımdır. Bundan başka eğitmenin köyün! sılhat işleri ile de yakından alâ- | kadar bulunması icabeder: Köyde,| gübreleri köy dışına attırmak, bi- rikinti suları, bataklıkları kurut - turmak, köyün bütün temizlik iş- | lerinin yolunda yapılmasını temin) etmek eğitmenin vazifesidir. Eğitmenlerin, vazifelerini ken- dilerinden beklenildiği şekilde ifa edip etmediklerini kontrol mak- | sadile tayin edilen gezici öğretmen-| ler, haftada bir gün, eğitmen bu- | lunan köylere giderler, eğitman - | lerin, mekteblrde, eğitmen kıla- vuzuna göre verdikleri takrirleri dinlerler; kendileri de talebeye | bir nümune dersi verirler ve eğit- | menin işinde muvaffak olabilmesi| için ne yolda hareket etmesi lüzim! geldiğini anlatırlar, direktifler ve-| rirler. Maarif Vekâleti geçenlerde köy eğitmenlerine bir tamim gönder » di. Bu tamimin mahiyeti şudurt Eğitmenin ziraat — tecrübelerini yapması dolayısile köyde örnek fi- danlık meyvalık, “bağ ve bahçe | “meydana getirmesi hem kendisi, hem mekteb ve hem de köy için faydalı olur. Bu sebeble köye aid topraklardan 10 dekarlık yer, mek-| teb namına taj tescil edilerek, eğitmenin gayreti ile bu yerde bir fidanlık veya.bahçe vücude ge- | tirilecektir. Bu fidanlık veya bah-| çede hâsıl olan gelirin 56 75 1 eğit- mente bırakılarak, geri kalan 96 25 dö mektebin masraflarını temin | maksadile, köy mektebi koopera- | tifine terkedilecektir. Bu suretle eğitmen kısa bir zamanda bir ka- zanç membat elde ettiği gipi, köy- lü mekteb masraflarından kurtu-| lur. Ve köy de büyük bir nümune fidanlığına veya bahçesine malik olur.. Küçük Ordu Büyüdü, Büyüdü ve Sonra.. | 3 Ağustos 1914 de Bütün Alman Gazeteleri Neler Yazıyorlardı 3 ağustos 1914 de, bütün Alman gazeteleri: «Yıllardanberi sabırsızlıkla bek- | lediğimiz gün geldi. Büyük A- manya hulyası hakikat olacaktır, Ruslar, Fransızlar şaşkın — bir hakde. İngilizler tereddüd için - de. Kılışlarımız kınından - çıktı. Gayemize erişmedikten sonra kı- nına girmiyecek. Bu gaye, hayat sahamızı — elde — etmekten iba- rettir. Buna — muvaffak olaca « ği Rusları, Fransızları - eze- ceğiz. İngilizlerin gönderecekleri küçük ordanun ehemmiyeti yok. İstikbal bizim!.» Diye ilânı meserret ediyorlardı. "Fakat bu «küçük ordu» diyl e - hemmiyet vermedikleri İngiliz kuvvetleri, gittikçe büyüdü. Ni bayet, yenilmez muazzam bir or- du halini aldı. Alman orduları birer birer mağ- tüb oldu. Nihayet harbe devam edemiyeceğini, «küçük ordu» ya | karşı koyamıyacağını anladı, $i« tahlarını indirdi, sulh teklifinde bulundu. O zaman bu küçük ordunun ba- şında, İngilterenin en — mümtaz | kumandanlarından Mareşal Frenç | bulunuyordu. Mazroşal Frenç, karargâhını Sen Kentende kurmuştu. Almanların yaklaştığını, kilisenin kulesinden gördü ve müdafaa tertibatını ah dı Vervin arasındaki çar- | | Mareşal Frenç | pışmada Almanlar mağlüb oldu- lar ve geri çekildiler. Artık «kü- çük ordu» mazarlarında büyü - müştü. Ameliyat Salonlarının Rengi Bir İngiliz operatörü, ameliyat salonlarının beyaza boyanmasının muzir olduğunu söylüyor. Sayın operatöre göre bu salonların ye- #le boyanması daha muvafıktır. Bunu kabul ettirmek için Londra mü gazetelerinde mücadele açmıştı CİRKÜN ' Aceba” | Nur ÇOCUK AKLI?, Vecdi; Nurinin çıplak ayakla | dolaştığını görünce: — Baban kunduracı olduğu kal de niçin böyle çıplak ayak gezi- yorsun?, Nuri, tabil bir tavırla cevab ve- Tiyor nda şaşılacak ne var?. Senin baban da dişçi olduğu hal- de küçük kardeşinin dişleri yok.. DİLENCİNİN CEVABI — Dilenmiye utanmıyor mu- sun?. Vücudün sağlam, sıhhatin yerinde. Çalışsana!. — Bayım, yanlış anladınız, siz- den nasihat değil, sadaka iste diml, MÜBALÂGA.. — Bir kardeşim var. O kadar kuvvetli ki... Geçenlerde bilürdo oynarken kızdı. Bilyaların birini sağ eline, birini sol eline aldı. Bı- ribirine çarpınca tuz gibi dağıttı. — Adam sende- Bu bir şey mi? benim kardeşim daha kuvvetli - dir. Geçenlerde kırda dolaşırken Üzerine bir öküz saldırdı. Karde- şim, öküzü boynuzlarından tut- tu, sıktı. Öküz ne oldu, biliyor musun?. — Ey, ne oldu , —E hulâsası!.. Hitler'in Hayranı Polonyanın en zengin fabrika - törlerinden R. M. Hitler'in hayra- mıdır, Salonun şeref mevkiine bü- yük bir portresini asmıştır, Her fırsasta Hitler'in siyasetinden, Al-| meanyaya yaptığı hizmetlerin bü- yüklüğünden bahseder. : R. M. bir ay evvel karısı ve ço- cuklarile beraber Berline gitmiş ve beraberinde birkaç kilo tereyağı ile sucuk götürmüş. vetle tereyağı ve suçuk ikram et- miş. Uzün zamandanberi tereyağı ve sucuk yüzü görmiyen dostları: — Nasil, demişler. Memleketi - nizde tereyağı ve sucuk serbest mi/ satılıyor?.. — Evet, isterseniz gidince size bir vagon göndereyim!.. Bunu işiten hafiyeler, Polonya-, h zengini yakalayınca karakola götürmüşler, bir temiz dayak çek- mişler. R. M. ertesi günü pılıyı pırtıyı toplamış, Polonyaya dönmüş. Sa- donundaki portreyi — kaldırtmış. Fabrikalarında çalışan Alman iş- Çilere yol vermiş. Amelelerin, aile-| inin almanca konuşmalarımı da sinin menetmiş... Faydalı Bilgiler: Yüzdeki Siyah Benekler Ekser bayanların yüzlerin- de, alınlarında, burunlarında we çenelerinde siyah benek - ler olur. Bunları sıkıp çıkar- malı ve üzerlerine biraz eter sürmeli, Geceleri yatarken şu losyonu bir parça pamukla yüze sürmek de iyidir; OÖksijen 39 gram. Gliserin 25 gram. Gülsuyu 50 gram. AYAK PARMAKLARI Sıcak günlerde çok yürün- dü mü ayak parmaklarının a- raları pişer, bazan da yara o- dur, Bunun önünü almak için sabah ve akşam bir pamuk parçasını şu mahlüle batırıp parmakların aralarını silmeli: Alkol kamfre 100 gram. 'Tanen 25 gram GÖZLERİN YORGUNLUĞU-| NU İZALE İÇİN Kitab okuür veya dikiş di- kerken gözleriniz yoruldu mu bir müddet okumayı veya di- kişi bırakınız, uzaklara ba - kınız.. inde bulunan dostlarını da-| Doğru mu? Bir Adamı Mezbahada Kesmişler, Etlerini Konserveye Koymuşlar Amerikayı ziyarete giden bir gazete muhabiri, Şikago mezba - hasını gezmiş. Mezbahadan çıktıktan sonra ci-| vardaki küçük evleri göstererek sormuş: — Bunlar kime mahsus?.. — Mezbaha memurları ve aile- lerine. | Muhabir, bu k benziyen, içi ve dişı yağlı boyalı köşklerden birini gezmek istemiş. Arrusu kabul olunmuş. Bir eve gö-, lmüş. Ev sahibi orta yaşlı bir dul kadın. Gazeteciyi güler yüzle ka- | bul etmiş, güzel döşeli bir odaya almış, kahve ve likör ikram etmiş. Odanın bir köşesinde, büyücek bir masanın Üzerinde bir düzine körserve kutusu bulunduğunu, ö- nünde de iki mum yandığını gö- Ten gezeteci merakla sormuş: — Bu kutularda ne var?... — Kocam!... — Kocanız mı?... Dul kadının gözleri sulanmış: — Evet, demiş. Kocam mezba - hada çalışıyordu. Bir gün nasılsa kıyma makinesine kendini kap- tırdı. Mezbahadan bu kutuları ver- diler. İçerisindeki könserve, koca- mın etlerinden yapılmıştır. Son Telgraf — Şikago mezba - hası dünyanın en asri mezbahası- dir. Burada koyunlar ve sığırlar üçük kuş kafesine| leri ayrılır, konserve olur, ağız - makine ile kesilir, soyulur, kemik-| | 'Şehri - Denen Paris Karanlıkta ! Parisli Kibar Kadınlar Faaliyete Geçtiler, Bütün Kadınlara Örnek Oluyorlar Paris kadınları İHarb havası estiğini, Parisin ha-| va tağrruzuna uğraması ihtimali- nin arttığını gören Parisli kibar kadınlar faaliyete geçtiler. Başlarında, Tıb akademisi aza- sından doktor Pagniez'in refikası bulunuyor. Parisli bayanlar tarafından teş-| kil olunan yardımcı kollarının va- zifesi: Yaralılara. gazle boğulmak tehlikesine maruz kalanlara yar- dim etmektir. Parisin her — mahallesinde bir doktor, bir cezacı ve on hasta ba- kıcıdan mürekkeb komiteler teş- kil etmişlerdir. Bunlar, evleri do- laşıyorlar ve tayyarelerden nasıl * korunulabileceğini, gaz maskeleri- nin nasıl kullanılacağını öğreti - yorlar: «Maskeyi tecrübe ediniz, kolay- ca kullanmıya alışınız. Sonra el - maslarmızı, kıymetli kumaşları - ları lehimli kutularla çıkar. Eski Masırlılar, ölülerini mum- yalaştırırlar, kıymetli tabutlar i- çerisinde saklarlardı. 'Tebde, Memfisde yapılan araş- tırmalarda birçok mumyalar bu- dunmuştur. Misirliların, ölülerini mumyalaştırmalarından — maksad temamile dinidir. Ölünün cese - dini pislikten temizlemektir. Mışır ktallarının mozarları çok müzeyyendir. Bunlar ehram şek- lndedir. İçerisinde birçok odalar vardır. Merdivenlerle, dehlizler- le biribirine geçid veren bu oda- ların ve dehlizlerin duvarları, ta- vanları sulu boya resimlerle süs- lüdür. Odalarda, mümyaların bu- lunduğu tabutların yanında bir çok kıymetli eşya vardır. Bunların çoğu bulgün - Britiş, Torino ve Mısır müzelerinde teş- hir olunmaktadır. Yapılan bir istatistiğe göre, Tu- tankamonun mezarını açanlardan şimdiye kadar 27 kişi ölmüştür. Mumyalar Dirilerden İntikam Alıyorlar 'Tutankamon'un Mezarını Açanlar- dan Ölenler 27 yi Buldu Mumyalar diyarı Mısırdan ilei görünüş Hepsinin ölümü seri ve esrarlı olmuştur. Büyük İngiliz âlimi Karnavon 1923 de Nil nehri kenarlarında a- nazı saklamak için etekliklerinizin| vazife başındal! içerisine büyücek bir ceb yapımız. Daha iyisi, bir kese yapınız, boy- nunuza asınız. «Evlerde birer sığınak bulun - durmıya çalışınız. Odaların kapı- larında, pencerelerindeki delik - leri tıkayınız. «Tehlike düdüğü çaldığı zaman perdeleri indiriniz. lâmbaları sön dürünüz. Evvelce tayin olunan sı ğinak mahalline gidiniz. Gidecek vakit bulamazsanız evin alt katıtı. ininiz..» Pariste, tayyare — bücumlarını karşı her türlü tertibat alınmış - tır. Belediye, bütün Paris halkın: birer maske vermiş, sığınacak b yer göstermiştir. Herkes, tehlik düdüğü çalmca nereye gideceğir nerede saklanacağını - bilir, Şehii haricine çıkmak istiyenler için d otomobiller, otobüsler hazırlan: mıştır. Şoförler, hangi yoldan ve nereye gideceklerini bilirler. Mekteb çocukları, daha şimdide şehirden — uzaklaştırılmıştır. İki gündenberi, geceleyin bütün elel trikler söndürülmektedir. «Nur şehri> diye şöhret bulan Paris bir zindandan farksızdır. Bulgaristanz Bir Nazar Bulgar Ordusu Harpter — Sonra Ne Kadardı, Şimdi Ne Kadar ? Bulgarislan, Balkanların mer- kezindedir ve 6,500,000 nüfusu var Lord Karnavon, İngiltereye dön- düğü zaman bir sinek sokması yü- zünden iki saat içinde öldü. Az sonra arkadaşlarından — doktor Ralcig öldü. Onu da bir gazete muhabiri takib etti. Araştırmada | bulunanlar birer birer, hepsi de ani olarak ö " Geçen yüz yılın sanlarına doğ- ru dört İngiliz zengini Mısıra git- mişler, Luksari gezdikleri sırada eski mumyalardan birine #id bir tabutu satın almışlardı. Tabutun üzerinde güzel bir kadın resmi vardı. Dört centilmen, seyahatlerine devam ettiler. Birisi, rovelverini temizlerken öldü. İkincisi — kalb sektesinden vefat etti. Üçüncüsü, altı ay sonra avlanırken kazaen kolundan yaralandı ve kolu ke- sildi. Dördüncüsüne gelince borsa oyunlarında bütün servetini kay- betti, yeise düştü, şakağına bir kurşun sıktı. Bu adamın hemşiresi, felâket saçan bu tabutu, fotoğrafını al - dır. Kara ve Akdeniz yolları üze- rinde bulunması, Türkiye, Yuna- nistan ve Romanya ile hemhu - dud olması içindir ki mihverciler Bulgaristanın da kendilerine il- tihakını temine çalışıyorlar. Bulgaristanın pek az askeri var dı. Bununla, 1840 kilometreye ya kın hududlarmı mubafaza ede - bilmesi biraz müşküldü: 2 fırka, 1,062 zabit ve 20000 nefer. Yaniş Piyade: 8 alay. Süvari: 3 alay. Topçu: 12 sahra bataryası, 3 ct bel bataryası, 9 hafif batarya. İstihkâm: 3 tabur. Bisikletli: 2 tabur, Bulgeristan son zamanlarda 1 kerlerinin sayısını arttırmıştı.. Sofya, Şumnu, Varna, Burgaz ve Vidin mevkilerini tahkim etmiş - tir. Tayyareleri pek azdır. Tuna üzerinde 10 toşpldobotu vardır. Bulgaristanda 498 jandarma za- biti ve 9,000 jandarma mevcud - dur. Bulgaristanın halihazırdaki or- du mevcudü birkaç yüz bini geç — mektedir. Buna komitacıları da — ilâve etmek lâzım gelir. Bulgar- ların hemen hepsi silâhlidir. ve barut kokusundan hoşlanırlar, Fa Ğ dırdıktan sonra yaktırdı ve bu suretle folâketlerin önüne geçti- kat, layyarelerin, son sislem &i- liâhların karşısında komitacılar - — TT

Bu sayıdan diğer sayfalar: