5 Eylül 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

5 Eylül 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SON TELGRA No. 76 Soşon da Marmara - uhafaza Gmiri verir mi? Başkâtibin bu sözüne kayma - | kam mukabele etti: — Ver mez de ne yapar?.. Tah telbahir ihbarı için donanmaya /gönderilmek üzere istenil törü vermek mecburiy&tindedir. Biz muhafaza âmirini bana ça- Birtın!. Başkâtib dışarı çıktı.. Bir kaç dakika sonra muhafaza âmirile bitlikte tekrar döndü, Kayma - kam gümrükcüye anlattı: — Buralarda bir düşman tahtel Bahiri görülmüş. Bozülmuş da (Suya dalamıyormuş. - Silivriden baber verdiler. Şimdi biz bu ha- beri donanmaya göndermek isti- yoruz. Marmara adasında gemi- ler olduğunu Amiral burada iken Göylemişti. Sizin motörünüzden İstifade edeceğiz. Kâğıdı yazalım. Memurlarınızdan birisine verin, gabucak götürsün, donanmaya versin! len mo- Muhafaza memuru itiraz etme- di: — Baş üstüne Kaymakam bey! Dedi.. Liman reisi Süleyman Barrı telgrafin süretini, bir kâ - ödin üstüne çıkardı, altına da kendi mütaleasımı bir kaç satırla ekledi. Bu kâğıdı zarfa koydular, Muhafaza âmirinin eline tutuş- turdular. — Aman azizim. Mümkün ©- lan sür'atle gönderilmesini temin edin... Yorgunluklar boşuna çık- Mmasın! "Tenbihini de ilâve ederek âmı- Ti limana gönderdiler. 'Telgrafın alınmasından bir çey- Tek saat sonra haber, Trüsumal mmuhafaza motörünün 24 millik Bür'atile Marmara adasına, orada bekliyen Türk harb gemilerine u- guruldu... * Yarhisar Silivri yelundı iler - F—5 EYLÜL 1939 Marmarada Bekliyen Gemilere Göt Yarhisar Silivri Yolunda İlerlerken Amiral ürüldü Adasına Vırmışu lerken Amiral Saşx adasına varmış, M.u.ıLelı mJu ye Taşozla Samsunun yanına de- | mirledikten sonra donanma ku - mandanı süvarileri gemisine formış, Necati ve Ziya kaptanl Amiralın yanına çıkınca Soşen sormuştu: — Yarhisar nerede, Daha gel medi mi? Necati bey Amirala cevab ver- | di — Geldi efendim. Buradaydı Siz gelmeden bir saat kadar evvel Erdekten bir telgraf — getirdiler. Priste birleşen sinemanın Üç meş hur yıldızmı bir masa başında yakalıyan VU mecmuasının fotoğrafçısı boş dür- | Silivri önlerinde bir düşman tah- | mamış ve gördüğünüz bu resmi çekmiş tir. telbahirinin arzaya uğrıyarak Charles Bayer, Pat Pitterson ile sevgili destları Moarice Chevaller de Galba fetoğrafçının bu hareketinden mem- denizin üstüne çıkmak mecburi- |"tmdurlar. Yüzlerinde görülen tebessüm herhalde bunu ifade etmektedir. Garib Sigortalari M. Nureddin yetinde bulunduğunu, bir saat - 'ten fazla oraad kaldığın — haber verdiler. Ziya kaptan bu mınta- kanın kendi kıt'ası olduğunu, ha- berin mahiyetini anlamak üzere derhal hareket etmesi lâzım gel- diğini söyledi. Demirini aldı, a- çıldı! — Bir saat evvel telgraf gel - di dediniz değil mi? — Evet Amiralım, — Ben Erdeğe uğradığım za - man ortada böyle bir şey yoktu. Yanlışlık olmasın! — Erdek rüsumat motörü getirdi telgrafı! — Öyle ise siz de hazıgfanm demir alın.. Yarhisarın gittiği is- tikamete Silivriye doğru yola çı- kın! Sizin arkanızdan da ben açı- lacağım.. Haber verilen tahtel - bahiri hep birlikte arayalım!.. Amiralin Yarhisar süvarisine i- çerliyeceğini uman süvariler bu emir karşısında birbirlerine ba- kıştılar. Soşonu selâmladılar, ge- milerine döndüler. (Devemı var) muhafaza GEORGES Neş'eli kahkaha ağma çok mütessirim!, Ve, Muhuverenin mevzuu birden! idüm. 'Nuz. Ke Soğuk kanlılıkla: | — Niçin efendim? Dedi. — Bur tarzda benimle konuşmak Diye, yüzüne haykırdım., — Bir insan salâhiyet ve hakkı. dim: — Elendi, siz bir terbiyesizsiniz. Dedim, Devam ettim: — Bir kâtip. Bir kâhya. Bir mi Başını önüne eğip, İle İRENE de ZILAH Y tarafından oynanan PRENS BUBUL filmi ile başlıyor. İlâveten: EKLER JURNAL son dünya havadisleri. — Hayır rica etmeyiniz, emirlerimi bekleyiniz!. — Hanımefendi hazretlerini bu derece kızdır - #idetlendi, daha çok kabalaştı. O küstahlığını, 1â- Mübaliliğini arttırıyordu, ben inadına hiddetleniyor- — Bakınız hülâ haddinizi tecavü Dedim. Ellerini göğsünün Üzerinde kavuştur- e ne hak ve ne salâhiyet tasavvur ediyorsunuz ki?. Demesin mik İşte, o zaman bütün bütün kız- mefendisi ile bu tarzda konuşamaz.. idür ki, siz terbiyesizlik. Küstahlık ediyorsunuz... Bu akşam: Cağaloğlu Çifte Saraylar bahçesinde MÜNİR NUREDDİN vearkadaşlarım Dinleyiniz. Ayrıca numaralar Tamamen yeni bir - hale ifrağ ve yeni MIRROPHONİC makineler ile teçhiz edilen SÜMER Sineması sinema mevsimine bütün k ederlerinizi unutturacak, musikisi PAUL MIZRAKİ tarafından hazırlanan ve MİLTON bire dâha çok üz ediyorsu - CEBELÜTTARİK KANALI Paris gazeleleri, son günlerde Septeye, Alman istihkâm zabitlee Tinden mürekkeb bir grupun gel- diğini yazıyorlar. Bunların vazifesi, Cebelüttarı! k boğazı altından açılacak ve İspan- yayı Afrika sahili ile birleştire - cek büyük denizaltı tünelinin y- rini tayin etmek, plânlarını ha- zırlamak imiş... İyi amma, bu tünel ne kadar zamanda ve hangi para ile açıla- İtalyada, yiyecek ve içecek şey- ler günden güne azalmakta ve pa- halılaşmaktadır. Kahve, çay, ka- kao gibi şeyler kalmamıştır. Ameleler, günde azami 15 liret yevmiye almaktadır. Aşağıdaki liste tetkik edilirse bunların ne kadar sıkıntı çektikleri anlaşılır: Ekmek, kilosu 26 kuruş; pirinç | Yeni Bir Filmde Baş Rolü Oynuyor 500 gramlik paketi 27 kuruş; ku- | peyniri kilosu 120 kuruş; yumurta | tanesi 8 kuruş; kavrulmüş kahve tinyağı kilosu 90 kuruş; sadeyağ | ru fasülye kilosu 30 kuruş; zey- 160 kuruş; — Attfedersiniz Prenses... Diyeceği yerde, soğuk kanlılıkla, gene lâübali. Gine güstah. Gine cür'etkâr yanıma geldi ve... Yanaklarındaki o soğuk manasız tebessümü k betmeksizin, bileklerimden tuttu; srarla ve.. Şids için kendiniz — detle: — Belkis Hanım.. O geceyi naml geçireceğinizi tahmin ediyorum... İnsaf ediniz ki ben de bir erkeğim, Genç bir er- kek, size çok yakın bir erkek! — Dedi, beyaz dişlerile sırıtarak bileklerimi sıkmağa başladı. Şişman, ablak yüzü — kıpkırmızı 1dı, gözleri irileşmiş şehvetten alevlenmiştı. leklerimi biraz daha sıkmak, vücudümü göğsü - nün üzerine çekmek, beni öpmek istiyordu. Şaşır- dım, korktum, hayret içinde kaldım. O, yine bir üstahdem ha . Onun için: Bi - faraftan da söyleniyardu: kilisu 700 kuruş; sığır eti kilosu süt litresi 15 kuruş; | 90 kuruş; dâna eti kilosu İ40 ku« peynir kilosu 80 kuruş; gravyer | ruş. BEŞ HASTA VAR . — Etem İzzet BENİCI KO — Güzelsiniz. Bir erkeği çıldırtacak kadar güzelsiniz. — Bu güzel vücudünüzden ben de istifade et- mek isterim!.. — Ben de sizi tatmin edebilecek kadar genç ve küvvetli bir erkeğimi.. — Size âşıkım!, — Size malik olmak istiyorum.. — Sizin bütün sırlarınızı biliyorum! — Öyle bir gece de ben istiyorum.. — Merak etmeyiniz., Paşa gine bunların hiç birisini bilmiyecek, öğrenmiyecek!. "Tazyiki artıyordu. Bileklerimi Bir an kendimi topladım: — Birük beni alçak adam.. Diye haykırdım, kollamını kurtarmak için zorm 'adım, |— Japon Edebiyatından — Genç ve güzel bir'kızdı. Yaşı oturu bulduğu halde evlenme- | Mişli, Erkek sgeçmektle “müşkülpesend değiidi. İlk önce onu böyle tanımışlardı. — Oyayubi erkek beğenmiyor 0. | hiçbir delikanlı ile evlenemez. | kendine eş olacak erke- yakışıklı ve mevkli yük- #ek olmasından ziyade, harbden nefret eden bir insan olmasını istiyordu. — | Bulhperver bir erkek arıyordu. * Oyayubi harbden niçin nefret ediyor. | dü? Korktuğu için mir. — Hayır. ©. ayni zamanda cesur bir kızdı. Ba- bası, Mikadonun emrile bir caninin takibine gilmiş ve dağlardan bir daha dönmemişti. Onun bir erkek kardeşi, | bir amcası, bir erkek yeğeni de harbde ölmüşlerdi. Onun harbden nefret edişinin sebe- | bini anladınız mı şimdi? * Oyayubi çok güzeldi. Sehhar bakışları vardı.. | AyaklarBüyüyor BSen Lüinin büyük kundura fabri- kalarından birinin mütehassısları u- zun bir teikik netkcesi kadın ayakla - ruğın büyüdüğüne kanaat getirmişler, Buna sebeb, sen szamanlarda kadın- ların sporla — farla meşgul — olmaları imiş... Asıl nazarı dikkati çeken mokta da adri kadınların elleri ve ayakları bü- yüdüğü halde skletlerinin cittikce a- zalması imiş. Diye sorar ve hepsinden de şa ce- vabi. alırdı; «— Her erkek - harbi sevmese de harbe koşar. Çünkü, vatan sınırlarının bekçisi erkektirte O, bu cevabi. veren erkekleri haklı bulur, fakat onlarla evlenmeğe cesa - ret edemerdi. Ona, hiç kimse; «— Ben, harbden zlyade sulbu se- verim.e Dememişti. Bütün Japonyada sulha susamış — ve vulha işik bir ferd yok muydu? İşte o, bıl-nı bulmağa muvaffak olursa, vlenecekti. — Matlâ girkin ve fakir dahi olsa.. , Ona, bütün Japenyada - harb düş- | İKTISADA RİAYET ŞARTTIR —a Haydarpaşadan İzmire giden | garib bir yolcu var. Her istasyon- | da trenden atlıyor, koşa koşa gi- ı şeye gidiyor, geliyor, Yolculardan biri merak ediyor, | FHİKÂYE, OYAYUBİ (Harbi Önliyen Kadın) | l Çeviren: — İskender F. SERTELLİ I | Temeğe çalışırız. Bizden uzaklara ka- | yorlar, hatırmı sarmağa gidiyorlardı. soruyor: manı olduğu için - Charbi öaliyen ka- | - Her istasyonda niçin iniyor- | ©m) derlerdi. | sunuz?. Oyayubi başlıbaşına bir ordu, bir — Bilet almak için! kavvelti, — O, harbetmek, / döğüşmek, — Böyle yapacağınıza, hangi ::. :ııı-eı istiyenlerle tekbaşına mü- istasyona gidecek iseniz orası i- z _""“ e çin bir bilet alsanız daha iyi de- | yaamaan amerika ile aranı açılan ğil mi? — Doğru söylüyorsunuz. Fa - kat İstanbulun en maruf doktor- larına müracaat ettim. Her an bir kalb sektesinden ölmem ihtimali mevcud olduğunu söylediler. Bey-i hude bilet parası vermemek için böyle yapıyorum. İktısada riayet şart değil midir, KUYUMCU DÜKKANINDA Şık Mirsiz— En kaymelli mücevke- ratımız bunlar mı?, Küyumcu— Evet., Şık hirsiz— O halde yarın geçerim. (Kapıdan çıkarken kendi kendine) bel- | ki de bu gece, sabaha karyı.. BİR KLİNİKTE Dokter— İştihanız var mı?. Hasta.— Teşekkür ederim, bay dok- | tor. Gelmenden evvel irice karnımı de- e— Neriye gidiyorumuz?a Diye tehdid etmiş ve bütün Japon Kadınlarını ayaklandırarak, mühle - mel bir harbin önüne geçmişti. 'Onu Mikado da tamımağa ve sevme- #e başlamıştı. Hattâ bir gün, Prenslerden biri ona talib oldu. Fakat 6, belinde kalıç taşı- yan imsanlarla evlenemiyeceğini söy- ledi. Prensin talebini tereddiüdsüz red etti. İşle, Japonyada Oyayubi, bu. hâdi- geden sönra meşhur olmuştu. Prens - | derin ayaklarının bastığı yere yüzlerini süren Japon kadınları onun bu hare- ketini hayretle karşılamıştardı. Oyayabi bir kahramandı. Pakat, yal- maz Japanyada değil, dünyanın içinde tek kalmış bir kahraman, Ona hiç kimse eş olmuyordu. Ve © da, kendisine bir eş bulamadı- Aandan müteessirdi. | | | | — Ekmeğini yediğin adamın karısına taarruz etmekten çekinmiyorsun, bu ne bayağılık!, Ve. Devam ettim: — Şantaj yapıyorsun!.. — Beni tehdid ediyorsun... — Kocamdan pay istiyorsun!. Ve., Kollarımı kurtanmak için bütün gücümü #arfediyordum: — Şdi bağıracağım... — Bütün konak halkı bur! ni içlerinde maskara edeceğim. — Yüzüne tüküreceğim... — Bu rezaleti paşaya şimdi haber vereceğim.. — Bir uşak hanımelendisine taarruz ediyor. Bütün, bu ağız dolusu hakaret ve tehdidlerim karşısında parmaklarını biraz gevşetti, fakat, hiç bırakacak gibi değildi. Bana, beni yiyecek, lokma a (Devamı var) kıracak gibi idi. Oyayubi ölünciye kadar bekâr ma kalacaktı? » Oyayati köşkünden dmean çıkmaz, ziyaretçtlerine kendi eliyle kahve, şer- bet Akram eder ve bepsine ayrı ayri sorardı: ha sevmez misiniz? Mbafirleri: — BSeveriz, derlerdi, fakat, sulh bir kuştur. Onu elde etmek eliminde de - H, Başımıza konarsa, kendisini inelt- gçarsa, peşinden kovalamağa gücümüz yeter mi? ©, zülerek: — Sulh kuşu, taltife lâyık olanların Başına konar. Ben, onunla dost oldum.. Benden kaçmıyor, derdi. » Oyayabi bir yaz, şehirden urak bir sayfiyeye gitmişti. Dostları enu orada da siyaret edi- Bir gün, kendisini ziyarele gidenler telâşla geri döndüler: — Oyayubiyi hırsızlar dağa kaldır- ç. dediler, servetinin yarımını onlara verirse, kendisini serbest bırakacak larmış!.. Oyayubi üç ay sonra, servelinin ya- Tıtını şakilere vererek canma kurtardı. Şehre.döndü. © artık - hiç kimseye - harbden ve sulldan bahsetmiyordu. Biraz sonra söyle bir haber duyduk. *Oyayubi, icabinda döğüşmesini bi- leh cesur bir erkekle evlenmenin l1i - zum olduğuna inanmış ve orduya men- #ub gösterişli, Kuvvetli ve atılgan bir zabitle evlenmiş'> Y ANKARA RADYOSU —— DALGA UZUNLUĞU İT.AG. 1974 m. 15195 Kes. 20 Kwi CAP. 31,79m. 9465 Kes. 20 Kw 1639 m. — 138 Kes. 120 Kw BUGÜN Saat 18.60: Program. Sant 19.06: Müzik ÇIafif müzik - PL.) Sat 19.20: Türk müziği (Walk tür- Saat 2056: Yürk müzüği: Ankara Tadyesu küme ses ve saa heyeli. Saat 21.30: Konuşma, Baat IL45: Neş'eli plâklar - Ri. Saat 2150: Müsik (Bir selist). Saat 2200 Müzik (Radyo orkes - trası), Konser takdimi - Walil Bedi Yönetken: 1 — Mozart - Figarenun düğünü ouerasının wvertürü. £ — Be- teldieu - Le Calife de Bazdad opera- ganın üvertürü. 3 — Beredine - 3 üne cü Kenfoni, & — Hodaly - Müroyek dasaları. Sast 23.00: Sen ajans haberleri, ri- raat, esham, ve tahvilât, kambiye - mukut borsası (fiat). Sazt 23.20: Müzik (Casband - Pİ.) Sant 2355 - 2406: Yarınki prog - Tam. YARIN 12,30 Program. 1235 Türk müziği - PL 13 Memleket saat ayarı, ajatıs meleoroloji haberleri. 1335 - M Müzik — (Riyasetlcamhif bandesu - Şef: İhsan Küncer)

Bu sayıdan diğer sayfalar: