8 Kasım 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

8 Kasım 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MECER, BİZİM MESLEK NEYMİŞ, YANU?, Bütün gazeteci arkadaşlar, havalar goğuduğu halde, hâlâ, anarlımanlarda Kaloriferlerin - yanmadığından şikâyet ediyorlar. Meğer, bizlm meslektaşlar arasında, ne çok da kodaman varmış?. Çünkü, kaleriferli aparlımanların icin- de. en ucuz ve en küçük olanının ki- Fası 50 Hiradan başlıyor. Meğer, bizim meslek neymiş de, biz. farkında değiliz. _c._rrm Mİ, KAÇIRDIN Mit, BELLİ DEGİL MENÜZ.. Kime raslasam, şöyle soruyor: — Allahın. cennetine gittin mit. Birden intikal edemiyorum, gülü - yorum: — Henüz dünyada yaşamak niyetin. deytm.. — Yahu, hani, ça filmi — Ha Gidemedim, doğrusu.. — Kaçırdın?. — Neyit, — Filmit, — Ben, cenneti zannettim de.. Sonra şöyle cevap veriyorlar: — Kimin cenneti kaçırdığı, —kimin yakaladığı belli olmaz. Ben şu cevabı veriyorum: — Hepsinden vazgeclim, ben şu dün- yada, şu günlerde aklımı kaçırmıya - Yım da, başka birşey istemem.. Evet, şimdi, ea büyük marifet, dün- ya Çilmini seyrederken, aklı kaçırma- Mmaktır. HASTSLLER'KARSI azelelel -Ş BEREE İKDAM: Şükrü Ahmet Balkanların istikbalin- den bahseden başmakalesinde Balkan- | darda Sulbu ve statükoyu muhafara e- ( debilmek herşeyin başında bizzal Bal- kan devletlerinin, yani Türkiye, Ro- manya, Yumanislan, Yagoslavya — ve Bulçarjılanın elinde olduğunu söylü- yor. Bulgaristanın da dahil olacağı bi- Yaraf ve sulhu tular bir birliğin Bal- kanlara getireceği nimetin hesabı yok- Aur, (CUMHURİYET: Yumuz Nadi Balkanlarda Türkiyenin Yaziyetinden — bahsederek — diyor ki: «Balkanlardaki vaziyeti fili bir hakikat #lan Türkiyenin daha kuvvetli — bir yaziyelle Balkanlarda daha lesirli bir mevki sahibi olacağını kim inkâr ede- bilir? Ve eğer bu hal metice itibarile Balkanlarda hayırlı ve faydalı ise, bu bölgenin emniyet ve selâmeti ile alâka- fa Bangi devlet bu vaziyeti isabetli ve menfastli butmaz. Bu bakımdan İtalyada husule gelen ikri tahavvülleri dikkate pek lüyık gürmekte olduğumuzu —son günlerde zaydede geliyoruz. Yunanistan İngiliz garantisine mazbar bir devlet olduğu halde İtalya bu devletle normalden ileri döslane münasebetler tesis ve takvi- yesine ihtimam ediyor. Demek ki san aylarda Balkanlar emniyetinin muha- Kazası İtalya için de ehemmiyetli bir Mnevru teşkil etlmeğe başlamıştır. Bal- kanları çiğmiyerek Akdenizi karıştıra- Gak bazı ileri hareketlerin İlalyan men- fasilerile tezat halinde bulunduğuna ve Bbulunacağına, politik hissi kuvvetli o- No. 39 — Benim de kızım var, Salih! Benim de kızım güzeldir. Fakat, gimdiye kadar köyün delikanlı! rından hiç biri ona yan gözle bak- mamıştır. Erkekleri çileden çıka- ran kadınlardır. Dedim ya, aşifte- lik yapmasaydı, Hüseyin de onun peşine takılmazdı. | — Fakat onu biz küçüktenberi | tanırız, Ali amca! Ayşe, köyümü- Zün en cesur ve namuslu kızların- | dan biridir. — Ben onun için korkaktır, na - Mnussuzdur demedim ya. Cesur - dur.. Bunu ben de gözümle gör- düm. Hem de bir kere değil.. Bir kaç kere. Fakat, benim rahmetli babamın bir sözü vardır: Kadın- dar, saçı uzun, aklı kısadır» derdi. Çoök doğru bir söz. — Ben bu sözün doğru olduğuna Mmananlardan değilim. Benim ölen karımın da saçı uzundu amma, aklı saçından kısa değildi. Birçok iş- lerde bana akıl verirdi.. Her müş-) külümü ona danışarak halleder - dim. Rahmetli çok akıllı 'bir ha - tundu. Bunu söylemekle, demek istiyorum ki, beş parmak bir de - ğildir, Ali Amca! Hele bak şu elir me.. Biri âbürüne benziyor mu? Bu konuşma daha fazla sürmedk., Akşamdan başlıyan hafif yağ - mur, şimdi bir sağnak halinde kah- ve ocağının kapısını zorluyordu. HADiİSELER KARŞISINDA | mak üzere, bakalımı, ceki babayiğil KY VOT L Mahallelere tulumba alınacağını ga- zetelerde okuduğum vakti, eski zaman- ları hatırladım. Yaşlılar, bilirler, velce, Babiâli kâliplerinden tutun da, beylere, paşalara kadar herkes tulüm- bacılık edermiş! Bu bir mevi spor, bir mevi zevk, bir neyi eğlence İmiş! Fakat, bu muhakkak ki, yangımı sön dürmeğe yazıyan bir ilfsiye teşkilâtı değilmiş. Çünkü, tarih ve hüdiseler gösleriyor ki, İstanbulda, hiçbir. yan- Em, bu tulumbacılar tarafından söne dürülmemiştir. Yeni mahalle talumbalarını kullan- talumbacılardan kaç kişi aşka gelecek ve paçaları sıvayıp Koşcak! VERİLMİŞ SÖZLER BİLE UNUTULUYOR Şu günlerde, gazetelerimize bir hal ârır oldu. Bakıyorum, hepsi birden, İs- tanbulün seyrüseter işine — çatıyorlar. Etendim, hâdise şu imiş: Meselâ, irumvaylar yürürken binip inmek yasak, değil mi?, Bu karar an- cak, üç gün tatbik edilir, sonra, unu- tularmuş! Bizim arkadaşlar, bu unutkanlıktan sikâyet ediyorlar. Halbuki, biz, hiç şaşmıyoruz. Veri- len sözlerin unutulduğu bu devirde, framvaya alt bir nizam unutulmuş çok AHMED RAUF | TAN: M. Zekeriya Sertel, harbin başlama- sına kadar orta Avrupa ile yaptığımız anormal Hearet şeklini mormale İrca etmek lâzımzeldiğini ve hükümetin de Bu kararla hareket etmekte olduğunu söylüyor. Yalnız bir memleketin harici Henrelini yeni kanallara sevketmek ba- Sit bir iş değildir. Buna rağmen yeni mahreçlere sevkiyal başlamıştır. Bu | yeni hareket günden güne takişaf ede- cektir. YAKİT / Asım Üs Amerikada silâh ambargosu kalktıktan şenra, bunun — neticelerini tahlil ediyor. Bitaraflık kanumu tadil edilir edilmez Hik hamle olarak İngi- | iizler Amerikaya 350 milyon sterlinlik harp silâha sipariş etmişlerdir. Fakat, bu bir başlangıçtır. Yakın zamanda İngiltere ve Pransa denizlere olduğu Gibi havalara da hükim olacaklardır. Son günlerde Almanyada görülen dur- gunluk, Amerikanın silâh depolarını Üngilir ve Pransızların emirlerine aç < müş olmasının verdiği bir sarsınlı ne- Kicesi olsa gerektir. YENİ SABAR: Hüseyin Cahit Yalçın Yunan - İtal- yün desiluğundan dehsediyor. İtalya- 'nın son samanlarda şarka taallük edem politiksında sulh ve kstikrar İstikame- tint gösteren bir değişiklik var. Buna zemnun olmak lâzımdır, Son İlalyan- Yunam anlaşması da böyledir. Bu iki memleket arasında derin dosünk ra- bılalarının teemüsünden memnuntyetle hahsederken, Türk - İngiliz - Pransız | iltifakının hayırlı ve mes'ut bir aeme- ——— resi karşısında bulunduğumuzu halır- İaimak bir vazife teşkil eder. | Mehmetçik Ge Yazan: İskender F. SERTELLİ Köy muhtarı ayağa kalktı: — | — Gidelim artik övlerimize. Fena okmaz her tarafı su ba- | sıyor... Islanaağız. | Sokağa çık'ılar.. | Ve kapının önünde ayrıldılar. —| Biri sağa saptı. Öteki sola.. Sola sapan Salih köy cemiine | kadar yürüdü. Yağmur çok şiddetli yağıyordu. Salihi bir düşünce aldı: — Ayşenin evi çok eskidir. Ba- bası bu yıl damı aktarmadı. Şöyle bir gidip bakayım.. Çatı yıkılmış- sa, belki yardımım dokunur. Sulara bata çıka yürüdü. Salihin tahmininde isabet vardı. Bahçenin önüne geldiği zaman ov- de bir telâş gördü. Ayşenin babası: — Merak etmeyin şimdi akımtı kesilir. Diye söyleniyondu. İbrahim Ağa| damın üstüze çıkmıştı. Ana kız dâ- man altında sırsıklam olmuşlardı. Salih bahçeye girdi: — Kolay gelsin İbrahim ağa.. Ayşenin babası damdan cevap verdi: — Kolaysa başına gelsin. Bu ha vada sokakta ne N, yar Damın üstünden sel gibi yağmur suları akmağa başlamıştı. hu — Kahveden dönüyordum da. vE MAHKEMELER Bir inat yarışı/.. İki taraf da ayni zamanda davacı ve mütekabilen suçlu idiler, İncir çekir- deği doldurmüyan bir meseleyi inada bindirmişler, ucunda da kavza ederek birbirlerinden ayni zamanda şikâyet ediyortardı. Davanın mahiyeti şaydu: Bay Mehmetle Bay Mustafa Çapada | Ayai evin iki katında da kiracı bulu- nuyorlar. Bay Mehmet alt katla, Mus- fafa Ön Üst katta. Bay Mehmed bir ay evvel bir radyo almış.. Bunu gece demiyor, zündür d mİyor varhizile çeşitli merkerlerin noş- Tiyatmı alıyormuş.. | Bay Mustafa bundan rahatsız ol - | muş, bir defa ev komşasuma gitmiş: — Biraderi, demiş: bunu çalacaksan | Bafif çal, rahatsız oluyoruz! | Öteki cevap vermiş: — Evim değil mi? Rahatsız oluyar- sap başka yere çık! Bu cevap karşısında fena halde kı- zan Mustafa: — Peki demiş alacağın olsun! Erlesi günü bir hamal, Mustafanın evine bir radyo gelirmiş. Acele kur - muşlar.. O gece mahallede bir. radye yarışıdıç başlamış.. İki kiracı da ma- | Kinelerini veryansın elmişler.. Niha- yek o gece mahalleli de uykusuz müş.. Mehmet, bu yarışla zalip gelmeyi kurmuş olacak; erlesi tünü eve dönen Bay Muastafa daha sekağın başında bir zurna sesi duymüş, bir de eve zelsin Ki Bay Mehmet mükeller bir. sofra Kkurmuş.. Bir taralftan atışlırıyor, — bir faraftan da zurna ile dümbelek kulak- | tırmalıyan ahengile kıyamet keparıyor. | İşte bu vaziyet karşısında sabrı tüke nen Mustafa ile komşusu / birbirlerine | giriyarlar. İki taraf da birbirinden dayak yedi. Einde musır. Hâkim gereğini düşündi kararını vermeden evvel hâkim teklif kat o radyo evden gitmek şartile. Mehmel boynunu büktü: | — Feki amma. O da radyosunu kal- dıracak. İki komyşu barıştılar.. Kapıdan çıkar- ken Mehmet söyleniyardu: — Dava bizim yorgana maloldu. * Türk - Rümen ücaret müzakere- lerinin bu hafta içinde neticelendiril. mesine çalışılmaktadır. ** Yarın Bakırköyle Kazlıçeşme ara- sındaki sahilde decize doğlu topçu a- tığlaaı yapılacağından — merakip —bu mıntaka haricinden geçeceklerdir. * Koska ile Beyazıt arasındaki ond- denin genişletilmesnie başlarımıştır. 14 evin istimlâk muamelesi yapılmıştır. * Belediye kocperatilinin — Ryüpte kurduğu yağ fabrikası faaliyete geç- miştir. Fabrikada 3400 kilo yağ imal edilmektedir. * Belediye iktısat müdürlüğü bira- Jarın 30 ve 20 santilitrelik bardaklar içinde satılması için nümundlik bar « daklar yaptırmıştır. Biraların bu bar- daklarda satılması için şişe Tabrikası ile bir anlaşma ypılmıştır. çiyor Caminin önünü su basmıştı, Bu - radan geçyim ddim. Seni damda görünce seslenmeğe medbur ol - düm. Yorahim boğuk boğuk öksürdü: — Seni Tanrı mı gönderdi? He-| le sokul biraz şuraya. Damin pa- yanga direği çözmek üzere bu di- | Tek çökerse, evimiz yıkslacak. A- man, kuzum Salih, bana biraz yar- dam et! Salih direğin dibine yaklaşnış- | & — Ne yapmamı istiyorsun, İb- rahim ağa? Sana yardıma hazırım. — Şu direği tut diyorum. Yıkı- Tacağız şimdi. | — Korkma canım- Evdekileri de boş yere telâya düşürüyorsun! — Boş yere mi dedin? Bundan başka sığınacak bir yerimiz yok be yahu! Dam çökerse, sokakta kalırız. — Pekâlâ, Direği tutuyorum. Bir| kaç çivi bulalım da mıhlıyalım. — Çivi bulmağa imkân yok. Al- gu ipi.. — Ne olacak bu ip? — Lâfı bırak a gözüm. Mıdemklw yardıma geldin.. Hemen bağla şu | payangayı duvara. Ka Ayşenin annesi yağmur altırda ! Atatürk pulları İsviçreye ısmarlanan | pullar bugün bekleniyor Ebedi Şefimiz Atatürkün ölüm- Jerinin yıl dönümü münasebetile İsvicreye ısmarlanmış olan posta | pallarının bugün şehrimize gel - mesi beklenmektedir. Pullar he « men satışa çıkarılacaktır. 200 bin tane tabettirilmiş ulan bu pullar 2,5, 3, 5, 6, 7,5, 8, 12,5 ve 11,5 kuruşluk olmak üzere 8 kıy- met üzerinedir. Ve sırasile her bi- | rinin üzerlerinde şu resimler bü- | Junmaktadır; Atatürkün Selârikte goğduğu | 'ev, Ebedi Şefin bir resmi, Büyük | Atanın fesli, kalpaklı resimleri, | Başkumandan Mus'afa 'Kemal Ko- catepede, Müşir elbisesile Muste- fa Kemal, sivil ve son resimleri. | —NAMIK KEMAL PULLARI Büyük vatan şairi Namık Kemal in de İsviçreye 4 kıymette pul- lar ısmarlanmıştır. Bu pullar ay sonundan itibaren şektimizde ve | diğer şehirlerde satışa çıkarıla - aktır. | Yoksul çocuklara yardım | birliği Şehrimiz ilk mekteplerinde oku- yan yoksul çocuklara yadım mak- sadile kurulmuş olan cemiyetin, | bu kere yeni cemiyetler kanun na göre vaziyetini uydurarak bir ebirlik» haline aokulması karar - | laştırılmışır. Birliğin merkezi Halk| partisi İstanbul valiğyet merkezin- | de tehsis olunan daivadir. Ayda 5 kuruş vermek şartile, 18 yaşını geçmiş her vatandaş birliğe aza olabileceklir. | — Birliğin her kazada şubeleri bu- dunacaktır. Bu suretle tekmil ilk mekteplerdeki yoksul ve kimsesiz yavrulara daha geniş mikyasta ardıma imkân bulunacaktır. | gz | İki üniversite profesörünün | eseri Üniversite hukuk ve iktısat fa- kültelerine gelen mukaveleli pro- fesörlenden tatbiki iktısat kürsüsü profesörü Dabresbeng ile işletme iktısat kürsüzü profesöcü M. Al - #redi derslerine ait iki mühim eser hazırlamışlardır. Tercümesine baş- lanan bu eserler yakında talebelere | tılacaktır. j iğer taraftan profesör B Ya- vüz tarafından da «fikri haklar. isimli bir eserin hazırlanmasına başlanmıştır. Gramer ve imlâ Maarif Vekilliğinin, mekteplerde - Kutalan zramer ve imlâ derileri için bazı yeni tedbirler almak üzere bu- dunduğunu — öğreniyoruz. — Bu mesele hakkında, gazelemlrde, evvelce, mü- | teaddit defalar neşriyat yapılmıştı. Ma- | arif Vekilliğinin bu mühim noktayı ele alarak bir esas tesbit elmek üzere bu- dunması, bizi ancak memnun eder. Gramer ve imlâ tedrisatı hakkında bir İzahname vücüde — getirildiğinden bahsedilmektedir. Dileri ki, bu izah- mame faydalı olsun! BURHAN CEVAD konuşan Salihin sesini duymuştu. Kızına: e R — Görüyor musun? diyordu. Ne| hakikatli adam, kasıngayı görün- ce bize yardıma kosmuş. Ayşe cevap vermedi. Biraz sonra — Tanrı bizi korür. Diye mırıldanmağa başladı. — | Salih damın desteğini bağlamağa çalışıyordu. | Yağmurun şiddetinden topraklar| © kadar gevşemişti ki... | Nihayet bahçede bir çatındı kop- tu. Destek direği ortadan kırılarak suların içine düşmüştü. İşte bir felâket. | İbrahim Ağa: | — Çatı çöküyor. | Diyerek - dama ağırlık verme- mek için - kendini bahçeye atı - | vermişti. Gereçek çatının çökmesi uzun sürmedi. Bu küçük evin bühçe üs- tüne olan tarafı bindenbire çöktü.| Ayşenin odası tamamile yıkıl - mış ve bütün eşyası yağmur ve | enkaz altında kalmıştı. Anra kız bahçeye fırtamışlardı. İbrahim ağa fenalıklar geçiriyor; — Mabyokiük. Yuvamız. yıkıldı.. sokakta kalacağız.. Diyecek, yağmur altında döğü- nüyordu. * Bahçede sığınacak bir yer kal - mişti: Ü Çardak ., #Devamı var) Alaturkalık iflâs etmiştir Kim ne derse desin, artık eski zevk- lerimizi, bir Vorunol aşısı gibi, sinir- Terimlse, kalbimise, rubumaza zerke- demeyiz. Çünkü, hayat tarmımız de- Hişmiş, yaşayışımız değişmiş. telâkki ve heyecanlarımız. değişmiştir. — Yeni yetişen nesillerimiz, bizim gibi, yüzde on şarklı da değildir. Yeni hayalın çocuklarıdır. İşle, sinema misalii, Hal- | kın em çok sevdiği, tuttuğu artistlere | gevirtliğiniz filmlere bile, halk dudak | bükerek, yangözle bakıyor. Bu filmle- ri, sıf bir tecessüs, bir merak uaika- | sile gidip görüyor. Cünkü, alaturka | müzik, alaturka espri, alalurka man- zara, artık bizi fatınin etmemektedir. | HMalk, dilini bile anlamadığı bir ya- bancı filmi, müziği güzel, manzarası Küzel, mevaya güzel, çekilişi güzelse, yerli filme bin defa tercih ediyor. Bu salırları, belediyemizin, bir kü- | çük sopera trupur vücude getirmek dasavvurunu öğrendiğim icin yazmak | Mhtiyacını duydum. | Bizlm için, bütün gürel san'allarda olduğu gibi müzikte de, istikbal, garp tekniğinde, garp müziğinde, garp rev- kindedir. Yeni olan her şey aşağı yükarı gü- | teldir. Bir kere başlıyalım. Muhakkak * muvaffak olacağız. Belki, llk günler- de bir takım aksaklıklar olacaktır. Bu, bir zaruretlir. Hüsnüniyetle çalışacak mütehassıs idareciler ve elemanlar, bu eksiklikleri ar zamanda giderecek - derdir. Müziğin bir mevsim kadar ömrü 6- dan bir güzel gül demeti — zanmetmek büyük hata ve gaflettir. Koyu alalurkacılar, «San kordelâ» garkısını, üçüncü sone artık zevksiz din- Hiyorlar. Fakat, Straus'un — möriğini, yüz sene sonra da Büyük Vals filmin- de ayni tazelik, laravet ve heyecanla dinliyoruz. REŞAD VEYZİ reribotları biz yapamaz miyız?| Sirketi ile Haydarpaşa arasında yaplacak feribot tesisatı hakkında | Münakalât Vekâleti esaslı surettej hazırlanmaktadır. Vekâlet şimdi; | feribotların, sür'atle ve Haliçteki kendi fabrikalarımızda inşa olu - nup olunamıyacağının tetkik olun- masını şehrimizdeki alâkadarlara bildirmiştir. Bu kabil olduğu tak- dizde feribotlarımız yerli malzeme Ve işçilerle imal olhunacaklır. l (AVRUP 'A HARBİNİN YENİ MESE Mektep ve tahsil Maarif müdürünün | gazetemize beyanatı | Yeni ders yılı münasebetile, ge- | çen hafta İstarbul kazalarında tet- kik ve teftişlerde bulunan maârif müdürü Tevfik Kut, bilhassa bu yıl tatbika konular ü taminin bir muharririmize söyliyerek tef- tişleri hakkında şu İzâhatı ver - müştir: #— Şehrimizdeki mektep ve ıed-’ ris vaziyeti bu yıl diğer senelere | nisbtle çok daha geniş bir okutma ve faaliyet sahası bulmuştur. Bil hassa yarım günlük mütalee za - na, ev vaziyetleri okumiya mani| bulunan bütün talebelere bol bir | çalışma müddeti vermiştir. Bu sa- | yede talebelerin gerek kavrayışta, gerekse imtihan mahiyetindeki denemelerde çok muvaffak olacak- ları apaçık görülmektedir. Diğer taraflan şehrimizde ya - pılması kararlaştırılar ve müte - ahhit çıkmaması yüzünden bu yıl | inşaatıno başlanılamıyan mektep- lere mukabil çifte tedrisat usulü- nün kısmen devamı süretile tedbir, alındığını da söyliyen maarif mü- dürümüz demiştir ki: Köylerdeki mekteplerin ta- mamları faaliyetine devam olunmaktadır. Bu yıl 45 bin liralık mazrif bütçesindeki yardım ka - zaların mektep ihtiyacına ve in- şaatına karşılık olarak verilmiş bu- iunmaktadır.> Esnaf eemiyetleri 'eti intihabı Şehrimizdeki esnaf cemyietleri-| nin yeni idare heveti intihapları- | 'na önümüzdeki ay başlanacaktır. Bu münasebetle tekmil cemiyet- idare der yeni yıl bütçelerini hazıtla - | mağa başlamışlardır. Garsonlar, dokan berberler gibi bazı cemiyetlerin bütçelerini yükselt - meleri ve muhtaç — azaları deha fazla yardım yapılması müteaddit Azalar tarafından temen: muştur. Çocuk ahırda oynarken Kısıklıda oturan arabacı İhsanın iki yaşındaki çocuğu Yüksel ahırda oynamakta iken beygirin atığı çif- te ile yaralanmış. hastaneye kal- | dırılarak tedavi altına alınmıştır. | | LELERI I Almanyanın yeni sanayi merkezleri Yenl Bus - Alman Ücari ve iklsadi müzakerelerinde Almanyanın Rusya- ya makine, elektrik çihazları ve röz- lük, dürbün gibi malzeme — vermesi keyfiyeti mühkim bir mevzu olmuştur. Bu itibarla Çeklerin Skoda fabeika- larınuı da bahsi geciyor. Almanyanın İşi harbe kadar vardır- madan evvel orla Avrupada ele ge - | girdiği yörlerden masıl İstifade ettiği Meselesi bu sefer Lehistanın malüm şe- | kilde daksimi üÜzerine aldığı parçayı | kendine maletmesi üzerlne yeniden da- | zelenmiş oluyar. Almanya tam — bir buçuk snedir silâh paftlatmadan fütu- hat yapmakta, memlekşiler zaptet « mekte İdi. 938 venesi Mürtında Avüs- turyanın ele geçizilmei He başlıyan bu gitçide genişleme harekeli 939 sa. mesi eyiâlün başında Dansizin alın- ması ve bunun üzerine de harbin çık- ması İle yeni ve sonu meçhüul bir saf- haya girmiş oldu. Lehistanın mağlü- biyeti üzerine Rusya ie taksimi meti- cesinde de Almanya elindeki yabancı arkalra mensup nüfusu daha arttırdı. Şimdi ise artık harp başka — sahaya, zarp cephesi tarafına intikal etmiş de- mektir. Fakal mevru diğer bir mose- dedir. Almanyanın ele geçirmiş olduğu yerlerden iktisadi bakımdan ettiği is- tifadenin derecesini anlamak — lâzem zeliyor. Çekeslevakyanın geçen sene bu mevsimde ele gçirilmesi ile Alman- ya bu devlelin ne kadar silâhı, topu, tüdeği varsa hepsini almış olduktan sonra Skoda fabrikalarına da sahip oluyordu. Brano müesseseleri de öylece Al « manların eline geçmiş oluyordu. Ham | | demir istihsalktında Ceklerin Bohemya | ve Moravya memleketlerinden elde e- | dilecek miktar 1 milyon 142 bin lona çıkmıştır. Çelik de 1 milyon 550 bin, kömür de 5 milyan 560 bin tondur. Sanra bugünkü harplerde elzem 6- dan kimya sanayli de bu sahada gll Bide İnkişaf etmiştir. Çekoslovakya mevaddi. iplidalye ilibarile büyük is- Yihsalâtı olan bir memleket değildi. Kö- mürden başka kereşle, kâğıl ve bira için arpa ihraç ediyordu. — Yiyecek maddesi olarak mühim bir kaun me- vaddı iptidalyeyi hariçlen - getirtiyor. du. Mariçten zelecek iplldai maddelere olan ihtiyacı büyük olmasına mukabil Cokoslovakya fabrikaları Ücarek mü- yazenesini muhafara için harice pek gok eşya yapıp yollamıya mecburdu. Halâsa bu sanayi memleketi bir se- medenberi Atmanyanın eline — zeçmiş bulunuyor. ğ İ Bundan çıkarılan nelice yudur: Çe- koslevakya her surelle Alman tesir ve müfuzü altıma gürmiş ölmasından Al- manyanlı ektiği ve edeceği — isilfade ı mevaddı iptidaiyece geğil, sanayi mok- fasından büyük olmaktadır. Membi arazisinin Litvanyadan alın- ması ile Almanyanın yedi sekiz aydan- beri iklsadi sahada buradan ne kâr | temrin etliği bahsine gelince; buranın irili ufaklı 200 kadar fabrikası vardır. Bunların başlıcaları kâğıt fabrikaları Me deniz tezgühlarıdır. Bunlar şimdi hep Almanya hesabina çalışmaktadır. Fakat Memelin ziraat ilibarile etem- | müyeti vardır. Çünkü- burası mahst- lütile zengin bir yerdir. Onun için ken- di xarfetliğinden başka Almanyaya te- Teyağ, peynir, domuz eli vermektedir. | Memelin ayrıca kereslesi de Alman- yanın işine yaramaktadır. Avusturyanın, sonra Südet Alman- ların bulunduğu yerlerin. ondan sanra da Bohemya ile Moravyanın, Memelin öle geçirilmesi e tabli servet menba- darı olarak urman ve maden de gelir- diği şüphesiedir. Bir de eski Avusturya imparatorluğunun bütün sanayi mer- | kezleri Behemya ile Moravyada bu- Yünüygadu. Bunun mühim — bir kısmı Südel arazisinde idi. Demek ki burün- kü Almanya eski Avusturya impara- | torluğunun sanayi merkerlerini elinde * bulunuyor. Fakat yukarıda dendiği gi- bi Almanyanın mevaddı iptidalye İh- tiyacmdan buraları kâfi gelinekten u- zaktır. Sanayi merkezlerini yaşatmak, bilkâma — burün oraları bütün —harp | agin işletmek . hariçten mevaddı ipti- daiyeye ihtiyaç göslermektedir. Şimdi Razya ile Almanya arasındaki Klsadi ve ticari müsakerelerin esasını Kasyanm Almanyaya mevaddı ipilda- | iyece edeceği yardım keyfiyeti teşkil ettiğini söylemeke hacel yoktar. Al- | manyanın mvaddı. iptidaiyeye ihtiyacı vardır. Ruxya için de makine ve saire- | ye lürüm görülmektedir. Fakat iki ta- | raf arasındaki müzakereler dolayasile ortaya çıkan rivayeller muhtelif ol - | duğü Kibi yürütülen tahminler de baş- ka başkadır. Sırası geldikçe bu mesele | etratında Avrupa matbuatında — neler görüldüğünden bu sütunlarda bahse- diliyordu. O eşriyatı hatırlalmak Hü dm gelirse şumu demek Kcap edecek: 'Ne kadar devam edeceği kestirile- aniyen bir harbe girmiş olan Almanya- tun makine ve salre yaparak — harice göndermesi uzun zaman devam ede- bilir mi?. Yoksa — yaplıklarını — yalmız kendi ihliyacı için mi yapacak?. | ALİ KEMAL SUNMAN | | mingradına hâkim bir mevki temin et '—M..Mu—w Rusya - Finlandiya Yazan: Ali Kemal SUNMAN Buzünlerde politika âleminin sorut” turduğu birinci derecedeki suallerdet biri de budur: Avrupa harbi şimale de sirayet ede* cek mi?, Ortada dönen belli buşli ha> berler Avrapanın o taraflarında sul: hun emin olduğuna dair hiç de kati bir itminan verir gtbi değildir; bilâkit endişeyi ritirir. mahiyettedir. — Ancak Rus - Finlandiya mürsakerelerinin w8* radığı müşkülüta —rağıman iki taraf diplomatları için anlaşmak imkânlari- mim büsbütün kapandığı ddia edile * maz, Bu soktayı unutmamak Kizım. — Ondan sonra meseleyi daha derim * — | den letkik etmek kabildir: Rusya Balt tik sahasındaki nüfazanu yeniden te- sis için şu aylarda hep müzakere yöl ksadına varmak — istemişlit Letonya ve mihayel Litsanşt Çünkü Ballık sahasında Rus nüfuzü * nun tamamile tesis ve ladesi düşünü” lürkea Pinlandiyanın anlaşma hari * cinde kalması calz görülmemişlir. B da olduktan sonra Avrapanın o taraf- ları Rusyanın tesiri altma girmiş ola” gaklı; Almanyanın çekilmesine mukâ- Dil Rusyanın deniz ve hava kuvvetleri Estonyada, Lelonyada — ümübahrilere. karargâhlara yerleşliklen sonra mak" sadın büyük bir kısmı elde edilmiştir. Fakat — Finlandiyanın vaziyeti — Ballık devletlerininkinden ayrı bir hususiyct Arcediyordu. Finlandiyanın cenubum * dakt komşular ile Rusya — arasındakl müzakereler malüm şekilde neticele < merek İNT uzamamış olabilirdi. Hal: bukt Finlandiyanın tavrı başlangıçlar beri başka türtüdür. Cenuplaki komşu- larn mesaha ve nüfüs itibartla dahâ vfak ve daha azlık olmasına mukabil Finler hem daha kalabalık, hem de el rafi vaziyetin Finlandiyaya verdiği BİF fakım hususiyetler ve temin ettiği fay4 dalar vardır. Eslanya, Lelonya ve Lit yanya bunlara malik değildir. Finlan diya ayni samanda İsveçin de kemyusal — bulunuyor. Hattâ coğrafyayı iyi bilem” lerce Finlandiyayı Skandinav memler Ketlerinden saymak en doğrü — oluri Balk zümresi arasında değil. Bilhasıf son senelerde Finler ile İsveoliler ara” sındaki rabıtalar daha küvvetlenmiş- tir. Arada siyasi, iklesadi ve fikri bİK çek alâkalar peyda oldu. Finişadiyanın devlet adamları şim- diye kadar şu İki noktada Çok israr et- miş oldular: Memleketin pek çok fes dakârlıklarla nihayel ele gecirdiği 184 fiklâline halel getirecek herhangi — bif teklifi kabul etmemek, Finlandiyanın bugünkü Avrapa harbi karşısında sxm- sakı mühafaza etmek istediği bitaraflığı böracak, — hiçbir. vaziyete — girmemek Finlandiya — şimal devletleri — bitaraf » gümresine dahildi. Onun İçta- ihtilâfe ” | ların haricinde kalmaktan, mümkün eİ* duğu kadar da diğer memleketlerle olan alışverişini devam / ettirmekteii Başka birşey istemiyı Finlandiya murahhasları kaç haft — evvel Moskovaya giderken iki tarafıl anlaşması bir iki günde kabil olacaği Hmidile yola çıkmışlardı. Fakat o z8- mandanberi mesele birkaç safhaya gir- AL İhtilâfın dasiça halli için Amerikâ * devlet relsi tarafından Rüsya nezdin de döstane bir tavamutla bulunulduğu da malümdur. Ceğrafi vasiyet gözönü- ne getirilince - Finlandiya — körferinde Mmerkeri bir hal arseden adaları ele se- giren kim olursa elsin Rusyanın Kes && kendi paylahtları olan Hebinkiyi şark- 'gen müdafaa için elsem olduğunu sâr- düyorlar. Yoksa Rusya aleyhine bu #4 daları kullanmak fikrinde olmadıkla- Trını temin edişertar. Buna bakılırsık Moskova ile Helsinki arasında bir an- haşina zemini bulunması neden imkân- Şimdi- Kin ihlilâf devam ediyor. Buzünkü imkân ile Rusya Baltıkl bükim olmuştur. Mesele silâhli bir kavY” gaya kadar varacak mif. Finlandiya” hlar her ihtimali göre alark hazırlanı” yorlar. Fakat müzakere yolları bik < bütün kapanmış dekildir. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Sarıgüzelde küpek sürüleri 19 uncu okuül öğretmeni Nazif Oklay yazıyor: «Sabahları saat 7 - 7.5 da mek> lepleki vazifeme giderken Sarı- güzel — civarında köpek — sürüleri görmekle ve korkudan ekserlrü elime bir sopa alarak okula Ktl- meğe müztar kalıyorum. Halbaki ? 2 12 yaşında bale » man çocuklar da benim gibi aynl gaatle gitmektedir. Maasallah bİ! zün elim bir vak'aya şahit almak İhtimali her zaman mevcuttur, BU tehlikeyi önlemek için — makanl aldinin nazarı dikkatini velbetme- nlal dilerim.r B

Bu sayıdan diğer sayfalar: