18 Kasım 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

18 Kasım 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ Göringin 1 numaralı sığınak yeri -10 metre derin- likte odalar, 150 metre uzunlukta bir tünel... Harp başlamazdan evvel Ber - lünde bir yerde, iki metro murab- bal bir sahada bir muharebe sak- Hesi seyredilirdi. Küçük tayyare- dce havalanırlar, biribirlerini kova- derlardı. Bazıları ateşler içinde ye- ve düşerdi. Üç santimetre büyük- lüğünde tanklar biribirlerine çer- par, bazıları tuzaklara düşer, ba- Zıları obüslerin tesadüfü fle par- çalamırdı. Bu harp sahnesi ancak üç da - kika sürerdi. Seyirciler büyük bir heyecan içinde, iri yaprak sigare- larının dümanını çekerler, koca- man bardaklardaki biralarını içe: lerdi, — Hakiki harp sahnesindi farkı yok.. — Bu makineyi yapan deha sahibi (Mareşal Göring, bu sözleri işi- tince gururlarırdı. Çünkü bu me- kineli harp sahnesi, onun konağı man bahçesinde idi. ZIRHLI KÖŞK Führer, Bavyera alplerinin sık ağaçlı tepelerinde ikamet ettiği hiç cidden halde muavini, üç senedenberi yer| Alman Hava Mareşali herşeyden evver altında ikameti tercih etmektedir. Mareşal — Göring, ilk haremi «Kavin fon Föcht» in ismine iza - feten Karinhal namım verdiği ko- makta oturur. Herman Göring oad- desinde bulunan bu bina, zengin bir adamın korağından farksızdır.| Gotik tarzında yapılmıştır. Etrafı kalın parmaklıklarla çevrilmiş bir bahçenin ortasındadır, Haricen dik-| kat nazarı çekecek bir hususiyeti yoktur, Fakat içerisi bir âlemdir. Holün ortasındaki bu kapak açı- hr ve asansörle aşağı inilir. Mare- Fransa Belçika ve Lüksemburg | gal, harp hükümeti merkezini ye- vin altında tesis etmiştir. Buraya Sir Nevil Henderson ile bazı dip- tomatlardan başka yabancı girme- miştir. YBRİN 10 METRO DERİNLİĞİNDE Hava taarruzlarında, Alman şef- lerinin sığınabilmeleri için hazır- kanmış otuz oda, yemek ve sigara Gülünüz.. Çocuklarınızı da güldü | | EDDİE CANTOR'un Son Filmi w | Ali Baban İ—SON TELGRAF — İBİKİNCİTEŞRİN 1939 tayyare taarrurlarından keranmayı düşünmüştür. salonları vardır. Bunların etrafı | betanla çevrilmiş, çelik levhalarla | kapanmıştır. Hariçle muhabere te- lefonla yapılır. Bombardıman vu- Kuunda 150 metre ileriye çıka < bilmek için geniş bir de tünel pilmıştı Karinbal'de otuz altı metre mu- Tabbında bir harita vardır. Bu ka-| bartma harilanın üzerinde Alman- | yanın, harpten evvelki arazisi ile hudutları görülmektedir. Bundan başka Mareşal Görin - gin kurşundan yapılmış yirmi beş| bin askerlik bir oyuncak kollik- | siyonu vardır. Bunu, Amerikalı bir milyarderden Konağın bütün kapılı nildiği zaman şiddetli bir elektrik | cereyanı verilebildiği de söylen - mektedir. n almıştır. nüz... Kahkaha Kralı ın Mirası Türkçe Sözlü ve Şarkılı Büyük Komedinin SAKARYA Gördüğü rağbet hasel Mevsimin en neş'eli, en eğlenceli ve en kı İlâveten: Foks jurnal, Bugün saat Sinemasında BİR HAFTA DAHA gösterilecektir. vetli filmidir. 1 ve 2,30 da tenzilâtlı mâtineler. AA Ler LN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık, ve bütün ağrılarınızı derhal keser. O H İcabında günde 3 kaşe alınabil No. 146 Çok geçmeden şehrin bütün evleri üzerinde . Türklerin bayrakları dalgalanıyordu Çünkü: orta yerde on binlerce ka- din ve çoluk çocuk vardı. Htalyan ve Rus Şövalyeleri Türk askerlerinin geldiklerini görünce canlarımı kur- darmak ve bir an evvel gemilerine kacıp kurtulmak için —muharebeye tutuştular.. —» Hırıstiyan kumandanlar, askerlari- ni ileri sürüyorlar, kendileri açtırdık- darı kâle kapılarından, yahut surları aşarak kayıklara binip karşıya geçi- yorlarılı. 'Türk askerleri, Harıstiyan askerle- Ti tarafından üzerlerine tilâh istimal edildiğini görünce, toplanarak hücu- ma geçtiler. Ve, orlalıkta ne kadar ccnebi asker varsa bir anda temizl Yazan: M. SAMİ KARAXYEL di Fakat; Hırıstiyan askerlerinin ku- mandanları bu, sokak muharebelerin- den istifade ederek kısmen canlarını kurtarmışlardı. Sehir ahalisi, — Halicin — surlarına | çıkmışlar, ecnebi gemilere ve kayık- cılara bağırışıyorlardı ) — Canımızı kurtarınt.. | — Kayıkcılara gün çıkmıştı. Bir ada- mı belki bir torba altına ve bir tor- | ba mücevhere karşıya geçiriyorlar- | d Hazreti Fatih, tarafından istiklâlle- | rine dökünulmiyacağı vüdedilen Gala- | tanın müslakil Cenevizlileri (İlalyan- | dar) bir yandan soyuyorlardı. | | Yazık oldu bizim paltoya ve gün doğdu terzi Mantoya ! Geçen kışa doğrü yaptırmış ol duğum paltoyu, kışın şiddeti ge- çinciye kadar, diğer bir palto ile nöbetleşe sırlamda taşıdıktan 501 ra bahara yakın kaldırmış, çen- gele asmıştım. Çengele asmışlım diyorsam, hani, tam gitı ay yaz, onu olduğu yerde öylece kendi ha- line bırakmamış, arasıra havalan- dırmış, rüzgürlandırmış, güneş - dendirmiş ve bol bol naftalinle - miştim, Fakat... Fakat bir de bayramın ilk günü, mübareği olduğu yerden Andirip ona alıcı gözile, şöyle bir bakınca ne görsem beğenirsiniz? 'Tam yirmi yerinden uve yeme- mi? Hem de kumaş, — vaz yu- k ve tüylüce olduğu için ye- £ hayvan, 'bu yirmi yeri öyle ke- kopkoyu ve yekpare lâcivert olan bizim pal- di adeta, alaca, bulaca bir İskoç kumaşına, yahut ta yamalı bohçaya dönme- miş mi? zit Bunun üzerine, tabil gelsin ba- kalım, bizim eski ve emektar pal- to diyip — bayramı — onurla ge- çirdik ve —dün de o tam yirmi yerinden güve yeniği yeni! palto- 'yu alınca doğru örücüye yanaş - tık. Adamcağız, bizim mübarek paltoyu bir hayli evirip çevirdik- ten sonra: — Bu, dedi, pek adam olmaz. Oisa da yüzü astarından çok pa- Yazan: Osman Cemal Kaygılı halıya kaçar. Çünkü yenik yerle- rin her biri birer onluk, hatta yir- Milik kadar.. Bunlar en aşağı ya- ramşar Jiraya örülse hepsi on lira tutar İyisi mi azizim, sen bunu götür, Bit pazarına okut, yerine bir başkasını al, daha iyi! Doğru söze ne denir? — Haydi bu zavallı kazazede paltoyu sırt- layınca örücüden çıkıp doğruca Bitpazarının: yolunu tutalım der- iken adamcağız seslendi: — Bit p&zarında da buna şimdi pek ölü fiat verirler, Onun için sen bunu bir terziye götür de içi- ni dışına çevirt, daha iyi! Çünkü (güve yeniklerini elile göstererek) güve kumaşı tamamile delememiş, yalnız bir tarafın tüy ve havlarını yemiş, içi dışına dönünce bunlar | kaybolur, gözükmez! Bu sefer kalktık, terzinin yolunu tuttuk | Biraz sonra terzi astarı söküp | kumaşın iç tarafını yoklayıp ta | sakatlığın o tarafa geçmediğini gö-| Tünce: | — Olur, güzelce bir tornistan yaparım amma, yedi buçuk kâ - ğodını alırım. Dedi. Vur aşağı, tut yukacı a - damı beş buçuğa razı edip paltoyu biraktık. Şimdi kismet — olursa, | geçen kış dünyanın parasını ve « rerek almış olduğum bu yeni pal- toyu, bir hafta sonra tornisltan e- dilmiş olarak giyeceğim! Şimdi siz işin gari ki ayni terzide ayni meseleden do-| layı tornistan edilmek üzere böy- le üç palto ile bir de kadın man - tosu vardı ki onlar da adına güve denilen bu yere balası ziyankâr hayvan tarafından bu yaz kalbura döndürülmüştür. | Bizim bildiğimiz, eski güveler naftalinden, hatta ispirto, gaz ko- ikusundan kaçarlardı. Şimdiki gü- | velere ise ne naftalin hayrediyor, ne filit, ne de açık hava, ne de sımsfkı kilit! Ne yapsak acaba dersiniz, zi - yankârlıkta bazan güveden geri kamıyan karga, çekirge ve zivri - sinek mücadelesi gibi, önümüzdeki, İstanbulda da güve mücadelesi açsak? ya * | Palto için bana; Geçmiş olsun! Diyeceksiniz. —Fakat, sız şimdi beni-bırakın da bizim Selâmi İz- zete geçmiş olsun! Diyin,. Çünkü benim paltoyu, nihayet güve sa- katladı. O zavallının tam (125) lirabk pardesüsüne ise, arife ak- şamı astığı yerden kalk - gidelim! | dememişler mi? Bugün M EL E K Sinzmasında , MUSİKİ - RENK ve GÜZELLİK FİLMİ. SAN'AT ŞAHESERİ | SEVİŞTİĞİMİZ GÜNLER | JEANETTE MAC DONALD.. NELSON EDDY Filme ilâve olarak: — Ye Fox dünya Havadisleri Seandlar' 12,30 - 2,15 - 4.30 6,30 ve 9 da Bugün saat 12,30 ve 2,15 te tenzilâtlı matineler. On bütün İstanbul LÂLE Selonlarını alkıştan sarmıyor.. 'Takdirden - çınlatıyar. Sinema âleminin eşsiz gündenberi ücizesi ERROL FUYNN - OLİ? HAVİLLAND Büyük küdretlerinin ölmez temsili VATAN KURTARAN ARSLAN Bu filim bu sene Beyoğlundah baz- Ka hiç bir sinemada götteri! cektir. İlâvelen; En son >gelen METRO JURNAL, Bugün sant 11 Balk matine- idir, A DE -H EAR Haa H Gal n almaz olmuştü.. Kayıklar, küçük gemiler bir yandan adam taşıyardu. taratı Gemici olan Cenevizliler zengin 6l- müuşlardı. Abaliden birçokları İtalyan gemilerine hücum etmişlerdi. Bu gürültü esnasında fırsattan isti- fade ederek birkaç gemi xincir harici Çıkarak kaçabilmişti. Türk askerleri, sehrin her bir evini işgal ediyor ve üzerine bir bayrak di- kiyordu. Çok geçmeden, yani, akşama doğru #ehrin bütün evleri üzerinde Türk #s- kerlerinin orta bayrakları dalgalanı » yordu. 'Türk askeri, eve giriyor. Evi içinde bulunanlarla beraber teslim alıyordu. Arlık ne var, ne yok onun olüyordü ve evin damına da bir bayrak arıyor- dü. n Türkler, evi İşgal e- iş öddederek gelip geçiyordu. Bu suretle bütün İstanbul şehri he- men, altı yedi suat içinde bayruklarn donanmıştı. Her asker bir eve sahip ol- (h yığınlarla esir alıyordu. Genc kazlür, genç kadınlar, gene deli- kanlılar esir edilmişli. Evlet, esirlerle dolu idi. Bir anda, esir gibi iki meşhur yıldız tarafında yeni ve müessir. bir mevzu haricinde aşkı... İlâveten FOKS JURNAL son Parisin lüksünü... Sinemanm 3 bi Bugün SAR A Y Sösminde CAROL LOMBARD ve JAMES STEWARD İzdivaçtan aşk.. Bir Biri İçin Yaratılmış Fransızca sözlü filmini mutlaka görünüz. Bugün saat 1 ve 2.30 da tenzilâtlı matinele n fevkalâde bir tarzda ya Ve izdivaç tılan Tasvir eden dünya ve harp havadisleri. Noş'esini... yük yıldızı olan | SACHA GHİTRY - GABY MORLAY - JACOUELİNE DELUBAC'i Pek yakında LA4t | Sakin careti bağlamıştı. Bu careti Bizansta yerleşmiş olan Yahu- | büdiler de şehrin meydanlarına gele- vek Ücarete koyulmuş'ardı. aldıkları esirleri bu meydanlara getirerek — değerine göre satıyorlardı. Yahudiler, aldıkları esir- deri Galataya geçiriyorlar ve yahut yan- rında alıkoyarak — bilbare — bunlı kurtaracak olan akrabalarına on misti fazdasile satmak için bekle - yüz ml: tiyorlardı. Her Türk sskeri, bir Yahudiye esir sattığı zaman kendi imzasile bir kâğıt veriyordu. Artık, bu esire kimse do- Kkunamazdı. Çünkü aldığı esiri satmış ve âzat etmiş bulunuyordu. Bu esir almsatımı orta çağın âdelle- rindendi. O devirde hiristiyan orduları da bi yene girdikleri zaman böyle ya- parlardı. Bu yalnız Türklere mahs bir hususiyet değildi. İkinci Murat zamanında Varna mu- harebesinde esir olan Türkleri, h tiyanlar ayal şekilde haraç etmişlerdi. 20 mayıs 1481 günü akşamı olduğu zaman bütün Türk ördusu şehre yer- leşmiş gibiydi. Her evde © gece cünbüş vardı. Zafer | nürâları orlalığı çınlakıyordu. Her e- | E Sinemasında KIZIN N AMUSU Nakleden: FAİ Jak Murüy, bir çiltikte seyiz olacak maş, uzun beyi gibi bir delikanlı idi. 3 Jak o yaşına kadar bir defa bile hat talanmamış ve yatağa düşmemişli. Paz- la yemek yediği zamanlarda hazım- sızlık veya gişkinlik hissederse derhal, bu Grızayı şerapla gidermenin yoluna bakardı. Bir sabah yatağından kalklığı va » man kendisinde âcsip bir gayritabillik hissetti. Sanki birisi, kızgın bir iğneyi durmadan çenesine sapliyor. gibiydi, Bu ağrı ve zotiklama gitgide de art- makta: tdi, bu ağrının, akşam şakala; yediği yumruklardan ileri geldiğini fakat © vakit böyle bir acı duy n hatırladı. Kalkti; ldadıkçe bu yordu. Önce çoj Yüzünün ve çenesinin inlük na içine başladı. Atları t- ; fakat iş ona ağrıy di Lânet olmun, dişi müthiş ve bü a onunla zanki alay odar gibi durmadan zonk- duyordu. * Jak, bemen ber mki tedavi Bülüne müracast et vSul sayesin- h ise de aradan pek eeki haline | nüddet geçince yine dündü. Müteakıp üç günü iztırap ve ağrı i- çinde geçirdi. Bu hale dehşetli içerli- yordü. Bayağı,takati filân kestlmişi bundan başka da kafatasının — parça parça ayrıldığını hizrediyordu. Bu Gç gün içinde ağzına — vilk başka birşey kaymamıştı. Omun halitli gören x t vermeğe baş- ladılar. Stanley, bu ağrının, yirmi yaş dişinden ileri geldiğin süyliyerek şi- nu ilâve etti: — Yüzdeki bu siş inmerse iş fenaya bir senede bile — xeçiremezsin varır; sonma... Hemen iyi bir doktora koşma- hısın! 'Tom da ar n giş yanağı Zun uzün baktıktan sonra — Stanleyin tavsiyelerini yerinde bulmadı. «Stan- ley bir eşeklir> mukaddIimesini yap - tıktan sonra: — Mesele cerahatin önüne geçmek- dedir, dedi. Büyle bir yirmi yaş dişi | yüzünden benim amcam genç yaşında ölüp götmişti zava tada bir tek doklö | Pakat Jak, | Kkasabaya gkdip bir doktera böşvürmü- yorsun? Üçüncü bir arkadaşı da ahlamur çi- çeği kaynatıp içmesini tavsiye etti. Bunu tavsiye eden o civarda güzel- NZİ İle tanınmış Şüpnesiz ki onun sözleri hepsinden makuktü; fa- kat nedense ihlamur ciçeği de, suyu da bir kızdı. era ölmedi Böylece dördüncü gün gelince, Jak Şehre gümekten başka çare kalmamış olduğunu unladı. YANIKLAR ş Bir yerinizin yazmasına ihliyi Şehre gelince, ükönce bir daktora | tığınıza. koşacağına soluğu Öliver barında #ldi, | Bu İrişarı, boğa gibi ve birşeyden kork- | KASINTILAR , Aoğru Teeniz kuyordu. — «Birkaç çişe kaybetmeliyim, ki » diyör- miyan deti dökterü: başaltıp kendimi doktorun karşısına çıkabileyi: gu, Barını bir köşesine büzülerek. ot du. Yanıbaşındaki masada birkat kişi yüksek sesle kanuşuyurlardı. — Kulak | kabartlı; eiftllkteki güzel kıt arkada- şından bahsediyorlardı. İçlerinden bis çimele biri, kız için atıp tutuyordu. Bu da Jak gihi iriyarı hir adamdı; ve kas zan iriyarı adamlarü bayıldığını anla- tıyordu Bu sörler, Jakın kanını beynine siç- hemen müşfik v adı. Hete ihlamur ratmağa xâfi geldi K BER CMEN I Tinden fırlıyaraz Herif boksa Gi Bir lâhzada dişinin ağrısını ti muştu. Kızın namusuna diluzali gerserinin hakkından gelmeliydi. Çok sürmedi. İlk yuyruğu ataf Basmını yere devirdi. Fukat men yerinden kalktı ve bir paff Jakın üstüne hücem etti ve yüPÜğ İş tarafına müthiş bir yumruk O zaman Jak sendeledi ve hırlefiği başladı. — Gözleri korkunç bir SUŞ yerinden fırlamış, yüzü mosmar Talşti. O anda elini ağama götürdü cuna parlak bir cizim düştü. Bu beyaz, yuvarlak cisim bağıi dının tırnağı kadar bir büyük! Jan azıdişi idi, Pu dişin yerindeli ması ile çenesindeki bütün ağri #ilmiş gitmişti. Bu vaziyet karşıtında deminili detini unultu ve güler bir yüzle mina yaklaşarak 'Tesekkür ederim, dedi da Üstelik ona bir visiki “Neye delâlet ederlq[ ? Bir koltuk veya kanepenin, delif sakrenin çıtırdadığını işitmek: F Künü mühim bir haber almacait” YAPRAKLARIN HIŞIRTISI OKİLY Gizli projelerinizin meydanâ cağına. Buraunuzun içerisi kaşınırsı beli bür teklife maruz kalacağınızdi T4 Jağınızın İçerisi kaşınırsa güşeceğinize; başınız ka; ze a7 bir pora zeçeceğini Ço zarı geldiğine, DÜS! Gelidir. Di Bülerek Kaf İşirerikin dümeleimitai | BEN Sidik GN YğeKti ekütalll cudün xağ tarafında elursa: Tatif ) çıklığma vücudün sol taratındk kurta: Çok para kazanılacağınd- çiceği tavalyesini... Bunun üzerine ye- —ai -i a ai ! n a vin #ahibi ulanlar, evlerini muzaffera- | - Sokaklarda, akincı sakeri — devriye | mabedin gükgürler gibi seda V ne bir süretle işgal edene iktam ve - | geziyordu. Fakat Türk askerinin yağ- | duydu, zaada bulunuyordu, masına, İşgaline ve keyfine katiyyen | — Ayasolyanın - içinde bulunan Yağma, alma; eğlence ve zevk, tam Üç gün üç iece devam ett Hazreti Fatih; 29 mayıs 1453 Türk ordusu öğle üzeri gehre dahil olduk- 'tan socra; iye doğru şehre girdi. Padişah; maiyetinde Karaca Paşa « zan akıncılarından mürekkep yüzlerce süvari ile vüzera, ulema, kumandanlar olduğu hülde, debdebe ve saltanat ile Topkapıdan şehre dühil oldu. Hazreti Fatihin şehre dahil debdebeli idi. Yeniçerilere yaya olarak yürüyordu. Akıncılar çiki bin atlıdan mürek - kepti, Her biri pulat gibi olan bu u- kerlerin heybeti İstanbul halkına deh- ş€t veriyordu. Hoş, İstanbul ahalisinden ortada Kümsecikler yoktu. Hemen ekserisi ki- Hiselere kapanıaştı. Ve yine birçokları evlerinden çıkamamışlar, Türk askere lerinin şehre dühulüne seyirci kal » mışlardı. Bunlar da evlerini işgal e- det Türk askerlerinin himayesine gire mişti. Hazreli Fatih, şehre girmeden evvel Karata Paşa akıncılârı şehrin bütün geçitlerini tahli inabata almıştı. ayordu. Yahız, şehir dahilinde asayiş ve in- zabatı lesise memur olan akıncılar, el- lerinde kılıçları at üzerinde sokak dolaşıyorlarıdı. İ | | | | İ | zaptârapt altına almıştı. lıkta Türk askerine karşı koyacak kim- secikler kalmmamıştı. | 'Türk askeri, Eminönü, Sirkeci, Ci- | beli taraflarına indiği zaman ahaliden birçakları korkularından Galata ta - | rafına geçmek için kendilerini boç bul- | dukları sandallara atmışlar ve birçok- | Jarı bu süzetle telef olmuşlardı. | Ayasafyaya yığılan otuz kırk bin kigi | Türk askeri şehre dahti olduğu zaman | kapıları kapatmış çıkscak — halâskâr | meleğibekliyorlardı. | Heyhat'. Ne melek çıkmıştı. Ve ne de hiçbir şey?. Papanlar, — durmadın | dini âyinlerine devan. ediyorla: | Ayasotya k in kapılarına da » | yanan — kuüvvellerin başımda — Karaca vardı. Mniyetinda bulunan — süvariler | gehri tarıyordu. Kareca, Hipodromü geçerek Aya - | gotyaya dehil olduğu zaman bu azim | kirk bin kişi hep birden ağlası yüksek sesle dua ediyordu. Bu gürüttü Karacayı durdurdü iyetme emir verdi: — Durt Akıncılaş gürültünün geldiği dönmüzlerdi. Muharebe meydöt yeni çıkan bu kanlı ve yaralı aektf olduğunun bilmiyorlardı. Karaca; Ayasofyada toplanmıf kütleleri olduğunu anladı. Zatetiı Kaklerda, — Hipodromda yöktü. Herkes kaçmış bulunuyort, Yalnız; bazı büyük ve küçük danlarda. Yahıdiler esir alıp Ve lardı. ğ Karaca; takım ağasına sesletdi İ AZ buramı Rizansın ea V kilisesidir. Holk buraya toplanm?? Hba... Gürültü bu. .. * — At in!... Kumandası ver! Kü Ağa: derhal kumundayı verdi” —AÂLIn. Zmazı KülAblı, alelâcelp #ÜĞ dara benziyen Türk akıncıları bir de bemen attan İndiler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: