30 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

30 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| t Teşekk;îi' ederim Yazan: FAİK BERCMEN Mehmet Ecel, bir çiftlik sahibinin / Yanında çalışıyor, atlara, arabaya bakıyordu. Henüz yirmi beş yaşın- da olmuyan Mehmet, uzun boylu, iri yarı, çam yarması gibi bir de. Bkanhı idi. Mehmet bu yaşına kadar kat'i- yen hastalanmamış ve yatağa bir kerecik bile düşmemişti. İştehası, bol tarafından, yerinde — olduğu için, bazan hazımsızlık duyduğu vakitlerde bu işi kestirmeden hal- leder çıkardı. Lâkin Mehmet Ecel bir sabah yatağından kalktığı zaman, ken disinde bir acaiplik hissetti, sanki birisi kızgın DiT iğneyi durmadan genesine saplıyordu. Bu ağrı ve zonklama üstelik gitgide artıyordu da. Önce bu ağrının akşam arkadaş. larile şakalaşırken yüzüne yediği jyumruklardan ileri geldiğini san- dı, fakat o vakit böyle bir acı duy- #namıştı ki.. Kalktı, kalktı amma, | kımıkladıkça bu zorklama onu ber- bat ediyordu. Yüzünün ve çenesi- | nin ağrımasına rağmen, — günlük | işine başladı, atları tımar etti, e- gerledi; lükin iş ona ağrıyı unut- turamadı. Mel'un diş müthiş ağrı- yor ve onunla alay eder gibi zonk. Tamaktan geri kalmıyordu. Homen her zamanki tedavi usu- | düne mürecaat edip kafayı çekti; Sçki ile biraz rahatladkı amma, az «onra yine eski ağrı tekrar başladı. Üç günü ıztırap içinde geçirdi; | bu vaziyetine dehşetli içerliyordu. Bayağı takatten kesilmişti, kafa tasının parça parça ayrıldığını his- sediyordu. Bu üç gün zarfında da ağzına re- Kıdan başka bir yey koymamışlı. Onun halini gören arkadaşları sağ- lak vermeğe başladılar, biri bu ağ- rının yirmi yaş dişinden ileri gel düğini söyledi. Sonra da şunu ilâve edti: — Bu yüzdeki şiç inmeli, yoksa iş fenaya varır. Sonra bir senede bile geçiremezsin; Hemen doktora koş! Bir başkası da Mehmedin şiş ye- mağına uzün uzün baktıktan sonra bir başka tavsiyede bulundu: — Mesele cerahatin önüne geç mektedir. Böyle bir yirmi yaş dişi yizünden amcam genç yaşında öl- dü. O zamanlar ortada bir tek dok-) #or yoktu. Fakat Mehmet sen işi Ballama! Neden kasabaya varıp bir doktara Bektırmiyorsun? Üçüncü bir arkadaş da ıhlamuru #ağlık vendi. Bu tavsiyede bulunan | çiftlik sahibinin ahretliği genç ve 'üıci Kübra idi.Şüphesiz ki onun sö- zü hepsinden daha makuldü; fakat her nedense ihlamür para etmedi. Böylece dördüncü günü gelince, Mehmet Ecel, kasabaya gitmnekten başka çare kalmadığını anladı. Kasabada önce bir doktora koşa- cağına soluğu Hacının meyhane - ginde aldı. Bu iri yarı, çam yar - Halifeler Diyarında No. 111 Yazan : A SAMİ KARAYEL Memlüklerle gövde Ekserisi uzun sakallı ve genç, dinç adamlardı. Zıhları parlak çe. likten, üzerlerinde altın işlemeler başlarında yüksek külâhlar — ve bazılarında sarık vardı. Üstlerinde güzel elbiseler, bellerindeki han. gerlerin zümrüt ve yakut taşları | uzaklardan parlıyordu. Sür'atle o, vaya inmeğe çalışıyorlardı. 'Toz bulut içinde altın, gümüş işlemeli kılıçları ve hançerleri çe. lik miğterleri Acemvari geniş kar. gları, Arap biçiminde süngüleri renkli ııHınnın pınl!ııw | bu serserinin hakkında gelmeli idi. ması gibi delikanlı doğrusunu İs- terseniz doklordan — korkuyordu. «Bir iki gişe içip kendimden ge - çeyim de öyle giderim» diyordu. Meyhanenin bir köşesine büzü- lerek oturdu. Yanıbaşındaki masa- da birkaç kişi yüksek sesle konu- şuyorlardı. Kulak kabarttı. Çift- likteki güzel Kübnadan bahsedi - yorlardı. İçlerinden biçimsiz biri, kız için atıp tuttu. Bu da Mehmet gibi iri yarı idi; ve kızın iri yarı adamlara bittiğini ve onların kar- gısında kopçaları koyuverdiğini an-| latıyordu. Bu sözler Mehmedin kanını bey-! nine sıçrattı; hemen güzel Kübrayı| hatırladı, hele ihlamur tavsiyesini. | Böylece yerinden fırlıyarak heri- türdü, avucunun içine parlak bir Tâhzada dişinin ağrısını filân unut- muştu. Kızın namusuna dil uzştan Çok sürmdi, ilk yumruğu etan Mehmet karşısındakini yere devir. mişti. Fakat beriki hemen yerden kalkarak kaplan gibi Mehmedin üstüne hücum etti; ve yüzünün şiş tarafına, yaradana sığınıp müthiş bir yumruk indirdi. Bu sademenin tesirile sendeleyen Mehmet, yere düşerek sızlamağa başladı. Göz- leri korkunç bir şekilde yuvala - rından fırlamış, yüzü mosmor ke- gilmişti. O anda elini ağzına gö- türlü, avucunun içine parlak bir şey düştü. Bu, beyaz yuvarlak cisim başpar- anağımın tırnağı büyüklüğünde bir azı dişi idi. Bu dişin yerinden çık- masile çenesindeki bütün ağrı da- Hilmış gitmişti. Bu vaziyet karşısında deminki hiddetini unuttu ve güler bir yüz- le hasmına yaklaşarak: — Teşekkür ederim! dedi. Sanne da onu masasına çağırarak bir şişe rukı ikram etti. Dalgın doktor Âlim adamların çok dalgın ol - dukları umumiyetle söylenen ve bilinen bir şeydir. Âlim doktorlarımızdan birisi de, hastasını muayene etliklen sonra, Çıkacağı sırada antişambrda ken- disini bekliyen ihtiyar bir adamla karşılaşınış. İhtiyar adam hiç ol- mazsa, iki dakika görüşmeğe gel- giğini söylüyerek, mülâkal ricu - ganda bukünmüş. Doktor biraz sabırsızlanarak sor- muş: — Poki, söyleyiniz! Neyiniz vat? — Daha çok iyi bilmiyorum. İyi yiyorum, iyi uyuyorum, İyi haz- mediyorum. İyi... O zaman doktor daha ziyade se- bırsızlanarak, adamcağızın asözünü keseniş ve demş ki: — O hülde yarın saat ikide ge- Hniz, Bütün bunları geçirmek için siza bir ilâç vereyim. gövdeye gelmiştik Hepimiz, harbe hazır vaziyette. yiz. Kayjar yakılmış duruyoruz. 'Tam bu sırada dörtnala giden ve önümüzden geçen beş altı tane memlük ince ve sert seslerile: — Ya Allah ya Allah!. Diye bağırarak — sakdırdıklarını göldüm. Ne çabuk. Bunlar nere. den çıkmışlardı. İşle buU sırada yüzbaşımız atının üzerinde ve khç elinde ayakları üzerine kalktı, biz bu ne işaret ol. duğunu biliyorduk. Kılıcını aşağı indirir indirmez ha l biçrdllüe sayarek geee 'Muhtemel bir “istilâya karşı Balkanlar nasıl müdafaa edil- melidir? Bzlkaıları müdafaa maksadile hazırlan- muş, müşterek bir harekât plânı 1âzım YAZAN: ! ERKÂNIHARP I ders şudur: Harple ne taarruz var. dır, ne de müdalaa; harpte ancak (fırsat ve ahval) vardır. Bilhassa (hazırlık, malzeme ve maneviyat) vardır. Balkanların müdalaası demek, müşterek bir harbin sevk ve ida. resi demektir. Müşterek barp, sev. kulceyşin en güç tarafıdır. Çünkü siyasi gayeler tesirile muhtelif or. duları kat'i netice ide topla. mak ve nihei zafer için birlikte bir meydan muharebesi vermek ek. seriya mümkün olmaz. Cihan harbi tarihi, bu müthiş hatanın sayısız misallerile dolu . dur, Bu barpte de ayni hatayı iki taraf/bol bol tekrar ettiler, ediyor. Tar ve edecekler de. Balkan milletlerinin — orduları teker teker tetkik edilince, bu or. duların (hazırlık, malzeme ve ma. »eviyat) bakımından dolgun ve olgun oldukları inkâr edilemez. Fakat bu ordular, Balkanlarım be. raberce müdafnası için . müşterek harbin sevk ve idaresi bakımın . dan . bugüne kadar aralarında as. keri bir temas ve anlaşma yapmış değillerdir. Eğer bu orduların bu hususta bir hazırlıkları olsaydı, (yeni nizam) n karşısına müştle. rek bir Balkan vatanile ve müyte. rek bir camiz olarak çıkarlar; AL man diplomasisine birlikte ve tep. yekün bir cevap vererek üzüntü . den kurtulurlardı. Eğer her Balkan milleti ve her Balkan ordusu, yalnız kendi vata. | nının hudutlarını müdafaa etmekle Balkanların müdafaasına yardım ettiğine ve Balkanların münferit hudut müdafaalarile istilâdan kur. tarılacağına inanıyorsa, bu telüfisi kabil olmıyan müthiş bir hata e. lur. Çünkü bu şekil müdafanda, tek olan mütearrız ordu, müttefik olan ve fakat ayrı hudutlarda düş. mana İntizaren birbirinden uzak | kalan müdafi orduları birer birer müğlüp etmek için (zaman, me. kân, kuvvet) imküânlarını elde el- miş elur, Yıldırım harbi yapan Al man orduları, Balkan ordularının böyle bir hataya düşmelerini dai. ma arzu edeceklir. Balkan devletlerinin Almanyaya karşı tek ağız kullanarak tekmil Balkan yarımadası için topyekün cevap vermemeleri siyasl hir zâf. tır. Bu zâl buglün askeri işlerde de bütün çıplaklığile ortadadır: Balkanları müdafaa için teker liyacaktı, Bölüğün xmam gerimiz. | — Allahi, Allaht. Diye bağırıyordu. Ağrıbozlar hep birden patladı. Ortalık o anda toz duman oldu, karıştı. Artık Memlüklerle gövde göv. deye girmiştik. Kılıç, kargı, ağfı. boz, top, ok, işliyordu. Silâh seslerinden, kılıç ve kal . | ikan darbesinden başka ortuda ses yoktu. İleri baktığım zaman yüz. başımı on beş kadar Memlükün or. | tasında kiliç elinde cenkleştiğini | gördüm. Ne babayiğit adam!. Hemen ağrıbozumla nişan alarak ateşe başladım. Bu anda gözleri. msin önünde bir Memlükün kılıcı. yun parıldadığın ve başrmdan kü . Tâhmin uçtuğunu gördüm. Ne 0. kuyordu?. Meğer Memlük toz i. çinde bana hücum etmiş ve bana | kıhanı sallayıp hücum edeciği zaman da herili tam beyninden | vurmüşum., l — Ya Allal yeca | terek bir siyaset plümı tatbik et telâfisi mümkün olmuyan ı.llhıdn.x' | sesleri, toz duman arasında teker harbe hazır bulunmak kâfi bir tedbir değildir. Balkan yarım. adası müşterek bir vatan bilin - medikçe, muhtelif Balkan orduları birbirinin yardımına koşmadıkça | ve meydan muhareheleri bir elden y idare edilmedikçe Balkanlar mü. dafaa edilemez ve istilaâdan kur. tarılamaz. Her Balkan ordusumun küçük Fin ordusunun kahraman. hığını gölgede bırakacak bir kah. ramanlıkla döğüşeceği, — valamını karış karış müdafan edeceği mu. | hakkaktır, Fakat kahramanlık bir harp vasıtasıdir ;harbin gayesi © | değil, vatanı istilâden kurlarmak | Ve düşmanı mağlüp etmektir. Bu | gebeple müşterek harp İçin sev. | kukceyşin icaplarını zamanında ye. | xine getirmek Ikzımdır. Harp müşterek olunca, müşte. Tek hazırlıklarda ön almak icap eder. Balkan ordularının Balkan. | Jarı müdafan maksadile hazırlan. müş müşterek bir harekât — plânı yoktur. Böyle bir plân olsaydı, muh temel bir istilâya karşı alınan ted. birler, her ordunun kendi vatanı. nin hudutlarında harbe hazcır bu. | Tunmasına inhisar etmezdi. Toplu | ve müşterek müdafaa için müte, kabil askeri yardımların zama - | maında ve yerinde temini ve har. bin müştereken sevk ve idaresi | maksadile görüşmeler ve anlaş . malar yapılır, her kötü ihtimal he. raberce düşünülerek beraberce a. hımacak tedbirler bir harekât plâ. ni üzerinde tesbit edilirdi. Bir istilâ teblikesi başgösterdiği zaman, Balkan milletlerinin bir . Tikte silâha sarılacakları şüphesiz. dir. Fakat müşterek bir harekât | plânı olmadığından muhtelif ordu. Tar arasında anlaşma ve birleşme hasıl olunciya kadar geçecek za . mandan düşman pek çok İstifade edecek ve muhtelif orduları teker teker mağlüp etmeğe fırsat ve im. kün bulacaktır. Zaten yıldırım har. binin bir manası da budur. Hulâsa, teker teker kuvvelli ve hazırlıklı blunan Balkan millet . Tertnin müşterek iki türlü züfr vardır: 1) Mihver siyasetine karşı müş. memesi, 2) Balkanları müştereken mü - dafan maksadile müşterek bir ha. yekât plânmdan mahrum bulun . | ması, Bunlar, harp başladığı zaman Yarın akşam: Şehandebaşı TURAK viyatrosun Tiyatrosunda SİNEMA — TİYATRO— VARYETE San'atkâr NAŞİT ve arkadaş. ları. Büyük VARYETE mumaraları. Aâleli Yangın Yerleri Komedi - dram 3 perde San'atkâr NAŞİT, Altındiş Ali rolünde. Sinemada: İki film birden: — DÜŞES PETROVNA CHARLES BOYER —. CLAUDETTE COLBER 2— ÜÇ SİLÂHŞOR KOV. BOYLAR YARIŞLARDA Diye koca Memlük atından dü. | Silâh | bir | yıldırım gibi uçan kırmızı külâhli | akıncılarımaz — yalınklıç — zırhsiz, zırhlı Memlük süvarilerinin üze . rine şeytanlar gibi manevra ya. parak saldırıyorlardı. Akıncılarımız toplu bir surette hücum ediyarlar ve bazan da yel. paze gibi açılıyorlardı. Akıncıla . Tımızın yelpaze gibi düşmana kar. g1 açılış manevralar: şaheserdi, kor. kunçtu. Bir kar topu gibi yuvar. lanarak büyüyorlardı. Etrafıma dikkat ettiğim zaman akıncılarımızın Memlükleri önü. ne katıp kovaladıklarını gördüm. Demek bu cesur denilen Memlük. ler bizim kırmizi külâhlı akıncı . larımızın önünden — kaçıyorlardı. | 'Tabil bu işte piyademizin de rolü şerek önüme yuvarlandı. i mühimdi, Şimdi kaçan Memlük . leri akıncılarımız kovalamak va. | zifesile mükellefti. | Demek memlükleri mağlüp &t . i —a © Kusuru varmış! — Sizin kerimeyi istiyen dok - torun bir kusuru var. Önün için hiç de hoşuma gitmedi. | — Peki amma, © kusuru ney . | miş?, — Ne olacak? Apartımanı yok! HESAP — Mişon, geçmiş olsun, geçen yanu birisinden dayak yemişsin. — Hem de ne kadar? —E... O vururken sen biçbir şey yapmadın mı? — Biç yapar mıyam? Mahkeme. ye gideceğiz. Bir tokat beş lira... O vurdukça ben hesabını yaptım. O da uçar — Anne, melekler uçar mı? — Uçar yavrum, İ — Peki amma, babam bizim hiz. | melçiye #meleğim, dedi, O niye uç. muyor? — Merak etme yavrum, yarın o da uçar, Yeni komsu | — Baba, bitişikte her gece pat küt diye sesler geliyor, Acaba no. | den? | — A oğlum, neden olacak? Yeni şairlenden biri taşındı. Çocuktan al haberi — Oğlum, bak uslu usulu otu « | rursan, sana cici cici şeyler âla - cağım. , — Anne, ben cici şeyler istemem — Neden? — Babam bizmetçiye «cicim» de. di. Hizmetçi de hemen babamın boynuna sarılarak hart, diye wır. di, İşin kolayı Neclâ ile Müzeyyen san'at mek. ! tebi talebesindandirler, Neclâ sa. bahtan akşama kadar sokakla ge. | zer. Ertesi gün hocasına diğer ar. Kadaşlarından daha üstün elişleri göstererek takdir kazanır. Zavallı Müzeyyen ise, gece saal birlere kadar çalıştığı halde - bir türlü Neclâ kadar muvaffak ola. maz. Nihayet bir gün dayanamadı, Bu | işin hikmetini anlamak için Nec. Jüya sorgu: — Ayol, sen benden az çalışı - yorsun, öyle iken bu işleri nasıl yetiştiriyorsun?. — Nasıl alacak? Ondan kolay ne var ki?, Sabahleyin mektebe gelirken, çarşıdan an, on beş ku. ruşa hazırcacık ahveriyorum. Zehir Loid Corc, siyasi hayata girdiği ilk zamanlarda, son derece müna- kaşalı umumi bir içtimada söz ah mış. İçtimada bulunan kadınlar hakları aleyhinde nutuk söyliyen hatibe çıkışıyorlarmış. Kadınlar » dan birisi yumruğunu sıkarak be- Zirmiş; Eğer siz benim kocam olsay - dnız, ben sizi zehirlerdim. Loid Corc da şu cevabı vermiş: ı — Eğer siz de benim karım ol - Saydınız, vereceğiniz zehiri hemen | içerdim. mştik. Yüzbaşımin kırmızı ensesi hayvanının üzerinden görünü . yordu. Etrafinda hemen yirmi kadar Memlük ölüsü vardı, Kılı. cından kanlar sızıyordu. Bu Memlüklerin bazıları daha ölmemiş, bir tavuk gibi çırpını - I yorlardı. Bazıları da ayağa kalkap | tekrar düşüyorlardı. Yüzbeşım, bunların ortasında idi. Önümde yatan bir Memlükün ı ağzından kanlar geliyordu. Üstü başı çok temizdi. Tüfeğimi yük . | lenirken gözüm yerde yatan süva. ride idi, Bileğine püsküllü bir şe. | yit ile asımuş kılıcının sapı safi | altan işlemeli idi. Belinde firuze taşlarla süslenmiş kiymettar - bir | bançer vardı. Ben bunları âhmak için bir iki adım atmam kâfi idi. Dabraşım demek, tam yürüyüp alacağım zaman gözlerimi haveya kaldırdım. Yüzbaşımı at üzerin- de kılıç elinde karşımda dikilmiş gördüm. İleri baktım, bölüğün cun. cağı tepeye doğru ilerliyordu. Da / hâkim olmuştu | edilmedi eee e R L | Kelleler uçüyor, gövdeler ikiye | ların verdiği âksi seda ovada çın. Yazan : H Demz Fedaile OSMANLI İTALYA HARBİNDE TRABİ GARB ve ADALAR MUHAREB :Turk muhribleri fırsat buldukcl Bilhassa adalarda — bulunanlar bu noktai nazarı muhakkak görü. yöor, harbin ilk asarı adalar üze. rinde görünecektir şeklinde — bir kanaat herkeste mevcut bulunu - yordu. Halbuki Barbares, Turgul gibi yeni vühitler ilâvesile kuvvetlen. dirilen, Asarıtevfik, Mes'udiye ve üğer gemileri Avrupada tamir et. tirerek hizmete koymakla harp ka. biliyeti ziyadeleştirilen — Osmanlı denanmasının o sırada Akdenize ir seyabot yapması bu heyecanı biraz yatıştırmıştı. İtalyanların adalara hücum e. demiyecekleri, donanmanın Bey. ruta vardığı zaman eski kananle Adalar kalkımda, Beyrut, Antal. ya ve diğer Anadolu sahil ve li . manlarında donanmanın — Beyrut seyahatini mütsukip bu korku kal. mamış, fakat buna mukabil hemen harhin baştaması bu mıntakadaki ticari fazliyeti birdenbire durdur. muştu. Harbin ilk günlerinde muhte - mel İtaiyan taarruzlarmı bekliyen bu mıntaka ahalisi İtatyan donan. masının Akdenizde izine tesadül görünce bir müddet sonra yelkenlerle denize açılmı ya, sahi? ile adalar arasında alış. veriş etmek suretile tücarete de. vama koyulmuşlurda. İtalyan donanınası şarki Afrika | ve Trabluxgarp sahillerinde büyük kismile mesgul bulunuyor. Ancak nanma de bu süretle mezkür sa. hillerde bağlı kalıyordu. Trablas muharebelerinin ikinel ve İtalyanlar lehine inkişaf eden gafhasına kadar yani 1912 şubatı. na kadar bu vaziyet devam ettiği için İalyan donanması Akdenizde kevdini gösterememişti. Fakal ,kânunusani ve şubat ay. larında Trablustaki İtalyan ordu. sunun miktarı üç yüz bin neferi bulunca artık donanmanın bekçi. Tiğine muvakkaten İhtiyaç hisvet. miyen Trablus valii umumisi A miral Borya denanmanın lüzu - | munda himayesine müracaat edil. | mek üzere şimdilik Trablus sula. | rından ayrılmasında mahzur bu . | Tunmadığını Romaya rapor elmiş Trablusta bulunan ikinel fırkanın üçüncü ve dördüncü filolarile 'Tob. ruktlaki ikinci İtalyan zırhlı fırka. ' sının ve Dernedeki diğer cüzülam. | ların topluca Akdenizde delaşma. | darı, Çanakkale boğazıma bir akın | yapmaları İlalyan bahriyesi er. kâmbarbiyesince kararlaşlırılmış, bunan tatbikine dair hazırlıklara | başlanmıştı. | Fakat Kızıldenizdeki İtalyan ha. | #if filosu Türk muhrip ve gambot. | larından mürekkep Bahriamher fi. | Tetillâsı karşısında hiçbir iş güre. miyor, Türk gambot ve muhrip. | lerin fırsat buldukça bu düşman ha bir parça ileride de akıncıları. mızla Memlükler kılıçlarile bir- birlerini doğruyorlardı. Aman Allahi, Ne doğramak?. Ne amansz bir kılıç muharebesi,. lünüyor, bayvanlaf yaralanı « yordu. Her kılıç darbesinde zırh. hyordu. Doğrusu Memlükler mu- harip ve yaman adamlardı. FPakat bizim aktncılarımız bunlara — göz açtırmıyordu. Derken bir top sedası... Peşi, pe. şine bir daha işitildi. Tambura vu- vularak sancak sola doğru dön. dü. Yüzbaşı kilicile ilerisini gös - tererek dörinala ileri doğru yürü- meğe başladı. Anlaşılan kumandan topla bir emir vermişti. Nitekim bu emir üzerine bölüğün sancağı sola kıra | mişt MAğem vaz), filosunun vâl taarruz ediyorlar, düşmana mülmh z81 yorlar, sahil halkının ve mülü her de iştirakile karada ve leştirilen harekât Italyi rada göz açtırmıyordu. Bahriahmerdeki İ kumandanı tarafından 0: acı edilen şikâyet N bahriye nezareti bi mandanlığma günı mirde bu donaumanılı hafifletmek üzere mesini istemişti. Bahriahmerde Psr ta Peykişevket olmak Batra, Ayıntap, Malat) dağ, Refahiye, Maha, n, Şıpka! Haliç gambo yatları ve Bahriahmer liye gemilerinden bir filosu bulunuyo Üstelik Süyeyşte tâl sile bu deniz müt elmek üzere Yozgat, Taşköprü beybibatiarı D nihayet Beyrut li Avnullah zırhlı korveti botu yardımcı gemi yordu. Maamafih harp Beyrat valisi buhunan paytahta dahiliye n i bir şifrede bu iki iği misinin Beyrwt limı ması bir taraftan hal taarruzlarına sebep zırlamak itibarile Bi | şatımı küvvetlendirmi e da, diğer taraktun dü mahzurlu görüldüğü * İtalyanların bu bahan€ topa tutmalarına müni € Avnullak ve veyşe gönderilmesi, riahmerdeki filo, Cezairi Bahriselit vi olan Redos limanına ha iyi ve tedbirli bir hi cağından buna müs isteniliyordu. İstanbul bu şifreye b vabı verecek yerde şifresile şa mukal muşt #Hükümeti seniyye her türlü tedbiri ittihi etmekte bulunmuş kabil telgraflarla harf rine müdahale ol iki harp sefinesinin dar bulundukları Tarı icabı hale uygun dan badema bu h kalif serdolunmaası bih olunur.» Ve.. bu kat'i ifadeli rtik Beyrutu tehli İki köhne gemiden şif bırakmamıştı. Beyrul Suriyenin | ehemiyetli bir Timt tahkimatı mevcut Beyruta yapılacak karşı istihkâmların mukabele etmemesi raya büyük ölçüde taarruzlarına sebep zere alınmış tedbir Limanda bırakılar misine gelince: Bunlardan Avnil dülâziz donanması bir zırhlı gemi idi. O masını meşrutiyeti Taha memur ediler heyeti relsi Amiral donanmayı tensik Tâhi umümi kuvı rakmamışı ikinci zW7 kinci gemisi olarak © dıkonulmuş, 1811 satın alınan Bal zırhlıları donanmi | tiklen sonra da A rici edilmemişti. Sür'at itibarile mıyan bü korvet, zifh talarından epey ©" bulunuyordu. çeti

Bu sayıdan diğer sayfalar: