22 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

22 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bıbının doğuşu.. _E—““ Yazan: FAİK ıncıunâ___— | Büyük bir şirkette iyi bir me- | nin bulaşık yıkamasından istifade #bur olan Adil Hoşgör, ayni şirke- | edip Bibi'yi kucaklarına alarak Vö hissedarlarından birinin kazı | salona geçtiler, Bebek mayiş göz- ile evlenmişti. Sarışın, incet yapılı | lerile onlara istifhamlı istifhamlı olan bu kız, kansız olduğu için cid- (& işlerle uğraşacak yerde eğlence | we gezmeye düşkündü. Ebeveyri n çok şamartmışlar ve bu şıma- giklık onda, hayalın — makul ve istihfaf eden bir Bbügümhk husüle getirmişti. Bu. Biun neticesi olarak, Musllâ evle « Bince, evin bütçesini, parasın HürmhSuz yere harcamağa başladı. JAmme olmak da onu yola getirmiş değildi. Kocası bu vaziyette, t - bintile müthiş sıkmlılar geçiri - yordu. Bu hal erkeğin maaşına Baciz | konduğu güne kadar devam etti; JAdil Hoşgür gitgide istikbali da. | ha karanlık görüyordu. Bu itibarla | evin idaresini bizfat üzer'ne almak Kizumunu gördü. Bununla bera - ber karısına söz — geçirememişti. Muallâ, kendisini bedbakt ve ko- na sokulup! — Baba, dedi, bebeğe hediy » a- lacaksın ya, beşik cisun. Ayşe de peltek peltek: — Ben de küçük bir araba isti- | yorum. Adil düşünceli düşünc — Peki yavrum istediklerinizi alacağım, cevabını verdi. Bibi için beşikle araba alınmıştı. riye bir gün çocukları annelerine Çocuklar oli vinçle annelerine anlattılar. allâ endişelenerek hizrac kenara çekti ve mesel, eiti «Huriyt kendisini bildi büleli kerku ve dehşet içinde yaşıyor - du. Çocukluk seneleri hoyrat, sar- heş 'bir babanın elinde — geçmişti. Mu- yi bir | i tahkik €ası tarafından sevilmiyor bulma-| Sonra, büyüyünce hiddetli, hoyrat Ha başladı. Niha; 1 birakap | adamların kumandası altında hiz- Babasının ev metçilik devresi başladı. Onların gi Bunun üzerine karısının bul yanına girmeden evvel bir lokan. birini buldu. Çocuklarını, Osman. mu bir odaya sokmüş ve uzun müd- la Ayşeyi bu kizmetçiye emanet det bir hâlde yatmasına u. uvari l n'“;m:: aa sebop olmuştu. Bu hidise üzerine | dahnl Onu nedense koğ Karnının | bir şey emretmezdi, gyeceği zaman da'ma azan ketini takınır ve rica yollu söy - » — Öyle ya, insanların içinde onun gibisi bulunamaadı. Bu | kadar iyi, bu kadar yüksek kalpli Tmüy tüst etti; y | dem sanki varlığında bi deın.şıı- | lik oluvermişti. O za: a kadar | garip bir şişmani:k görüne ç n Bıyordu. Ve bir gün hizmetçinin | Kendisini bedbaht zannediyordu; doğurduğunu gördü. Bunun üze- | Vt hodgimliğının çerçevesi için- de kalmış gibiydi. Hiçbir vakit ; vine evde çekilmez bir hayat baş- | duvarın ötesindeki hayatın ıztı - raplarını görmek zahmetine kat- lanmamıştı. ©O sırada Ayye arine sokularak elini tutt gama kadar bebekle mesgul olu - yorlardı. O artık onlarındı. Adını | Bibi koyduler. Onu — okşamaları, | yanaklarile, küçücük ellerile, par- meklarile oynamaları, onu ku . caklarına almaları ve ona gördük- deri, duyduükları hikâyeleri an - latmaları için bebeği — odalarına koymak lâzım geliyordu. Aradan on on beş gün geçmişti. Nihayet bir akşam, Adil kitap - larım karıştırarak akşam yeme - Höni beklerken, Huriyenin kalk - mış olduğunu gördü. Kız büsbü. tün korkak ve ürkek olmuştu. Ye- İnekten sonra çocuklar, hizmetçi- p Bu hafta SARAY Sinemasında DÜMA'zın «LA DAMOKAMELY A» eserinden iktibas ve san'atkâr VERDİ tarafından operaya intbik edilen LA TARVİATA Nedis ve zengin filmde: Scala de Milavodan MARİA- CEBOTARİ ve CLAUDİO GROLLO Romanın Opera Ruayal Örkesirası ve tezanmi heyetlerinin iş- tirakile ruhaevaz parçalar teganni etmektedir. İlâvelen: FOKS JURNAL sen dünya harp kavadisleri, Bugün saat 1 de tenzilâtli matineler — Ben mi yavrum, babanıza ya. rin eve geleceğimi söyleyin! Bi- biye de güzel esvaplar, çamaşır- lar dikeceğim Bu sözler doğduğundanberi deh- get içinde yaşamış olan Huriyenin büsbütün korkmasına sebep oldu. Harım da, beyi gfbi bambaşka bir irsandı. Arlık bu insanlara naml bakacağın: bilemiyordu. ——— Si S üğüm | Yuzanlılara yardım Tüzümü, bu- İRİŞL, L LAT YUĞOSLAV VA ——— Bulgar - Alman meselesinde o ka- dar uyanık ve tiz bareket eden İngilterenin; İtal ya- Yu mese- lesindede aynı uyanıklığı ve ti- tizliği göstermesi itizumu bugün daha çok art- —— | ARNAV UTLUK oei SAi 9 Sti Cömea " 3 Pnike © Tetove emı..î t& GAııSVıN e SUzdrre çano ” um. o Selânik Limanı ve Civarını Gösterir Harita Afrika cephelerinde: İngiliz Nil erdusunun Sirenaik seferi (Bingazi) nin zaptile miha- yele ermştir. Yarım milyen mil- Tik kam denizi üzerinde cereyan eden İngiliz taarruzu, kara, hava ve deniz kuvvetleri - arasındaki müşterek mesainin mükemmel bir özneğidir. İngilir zaferinin sebep- lerini (sevk ve idare, maneviyat, talim ve terbiye, teçibzat ve tesli- kat) mükemmeliyetinde arama - hdır. İngiliz azmi ve tekniği, altı ay içinde, canlı ve cansız her nevi unsurları denizaşırı kaynaklardan gelirmek suretile mükemmel bir | erdu meydana getirmiş ve bu er- du, müşkül çöl şeraiti içinde baş- | Jadığı seferi zaferle telviç etmiş- tir, İngilterenin harp üstünlüğünü inkâr edenlere bundan güzel bir cevap olamaz. Evvelce de yazdığım — veçhile, muzaffer Nil ordusunun (Tarblus- garp) -istikametinde tekrar çöle atılması hedefrizdir. Bu ordudan istilade için Akdeniz bavzasında başka sahalar varır. Balkı selesinde vaktile ileri sür, gün daha çok ehemmiyet kazan- | mıştır. İlalyanlar, İngiliz ve Yu- nan elbirliğile sür'atle Adriyatiğe atılmalış Balkanlarda bir italyan meselesi kalmamalıdır. Bunda yal- muz Balkarlıların değil, İngilizle - Tin de sevkulceyşi kazançları var- dır, Üzerinde srar ettiğim bu me- selenin halli için, henliz zaman ve imkân mevcuttur. Selânik kuv - yetle elde bulundurulmalıdır. Böy-| le büyük bir limanın elde bulun- ması da, motörlü ve zırhlı birlikler dolayısile en aşağı 100 kilemetre ileriden müdafaa edilmesini icap ektirir. Şarki Afrika cephelerindeki ha- rekât, İngilizlerin Tehine inkişaf etmekte ve çember gittikçe d: maktadır. Belçika Kongosundan gönderilen yeni takviye kuvvetle- | ri Sudana vasıl olmuşlardır. Sev - | kulceyş bakımından burada — üç barekât cephesi beliriniştir: W— Gulabat üslerine dayanan şimal cephesi, buradaki kuvvetle- rin hedefi Kızıldeniz ve Adisababa- Cibutl demiryeludur. 2— Kenyada Moyala üssüne da- yanan cenup cephesi buradaki kuv- vetlerin bedefi Adisababat Bu- | radan bir kosum kuvvet — İtalyun Somalisine tevcih edilmişti: 3— Kuzıl ve Hint denizi sahille- rine ve llmanlarına karşı deniz kordu İn ilizler Selâ- ni k limanını 100 kilometre ileriden müda- faa ederek elde bulundurmalı Yaza Kurmay Subay 4— Dabili cepheler, Bu cephe- lerde Habeş cengüverleri bulum- maktadır. Mahbsür İlalyanların bu berbat yaziyetten kurtulmalarına imkün yoktur; şimal ve cenup cepheleri Adisababada karşılaşacak ve mağ- İüp İlalyanları isera kampına sek | için Kızıl ve Hint denizlerine sü- rüp götürecektir. Eğer İngilizler sahillere bir çıkarma yaparsa ve- ya münasip mevkilere paraşlit müfrezeleri indirirse, İtalyan mu- kavemeti daha çabuk kırılır. Balkazlarda : Remanyadaki Alman tahşidatı, ceman 30 tümen olmak üzere 600 bin kişiyi bulmuştur. Avcı tayya- releri bombürdiman ve nakliye tayyarelerile takviye edilmiş, A- vusturyadan yeni dağ kıt'aları ge- tirilmiştir 'Tuna üzerinde köprü- ler inşası için malzeme hazırlık- ları yapılmıştır. Bilhassa (Yerköy) de hazırlık riyadedir. Türk - Bul- Kgar beyannamesi, muhtemel teblikesini önlemiş sayıla! garlar Tuma ve Dobrucayı müda- faaya karar verdiklei ilân et- | medikçe s.u.ıı istikmmeli h,.. İ göre çıkın ma- | mna, müstevli ordusu Türkiyeye te- | veccüh ettiği takdirde, Bulgar or- dusu ena katılmıyacak demektir. Sırf mütekabil dostluk Balkanları hlikeden kurtaramaz; muhtemel istilâyı önlemek için müşlerek mü- dafaa lüzımdır. Asıl hedefini mağ- Tüp edemiyen Alman sevkulceyşi çığcından çıkmıştır; (çarka müfuz) mazarlyesine kapılmıştır; akıl ve mantık haricinde işler beklene - bilir. Yunan ordusu 135 kilemetrelik geniş bir cephede mukabil taar - Tuza tekrar başladı; bu kahraman ( ordu iki ay evvel İngilir ordusu kıt'alarile takviye edilseydi, şim- selesi vardı, ve ne de Almanya Bal- kanlara nüfuz icin bir bahane bu- Tabilecekti. Balkamlar, muhtemel ve bir istilâya karçı anlaşmak harzırlanmak için daha mü caktı. İngilir setkulceysinin, İtal- yan ordularmın Arnavutlukta tes- bit edilmesini umumi barp bak: mından bir fayda telâkki etmesi mez. Alman istilasınn in Ege sahillerine ulaş - ması, İngiltereyi der. Bulgur - Alman meselesinde © kadar uyanık ve tiliz harekci € titizliği gösteemesi daka çok artmıştır. Fakat bu işte geç kolnmadı mı?, İagillere Ya- nan cephesine asker sevkine baş- ladığı gün, Almanya Ca ftalyaya yardım bahanesile harckete geçe- tektir. İki ay evvel böyle bir ihti- mal asla varit değildi. Almany nihayet Adriyalik yokle belki yar- dırada bulunabilirdi. Şimdi ise hem 'Tuna boyundan ve hem de Adri- yâtik yolunan harekete geçmesi kuvvetle muhtemeldir. Akdeniz havzasındı 10 şubat 1541 sabaha karşı İn- giliz fedak paraşütçüleri İtalyada Calabria yarımadasının Lucomo muntakasına hava baskını yaptılar. | Bunlar makineli tüfek, el bomba- ları ve infilâk madüclerile teçhiz edilmişlerdi. Bunların hedefi Lu- cane mıntakasındaki münakalât ve su tesisatı idi. Bu İngiliz havacılı- iında bir başlangıçtır. İhtimal ya- Tın, Mesina boğazına hükim olmak ve Sicilya adasını tecrlit etmek maksadile paraşüt kıl'aları daha büyük mikyasla kullanılacaktır. © zarazn (Trablusgarp) çabuk su- kut edecektir. Ame tayyareciliğile takvi- ye edilmiş olan İngiliz havacılı - indan artık ber türlü muvafla - kiyet beklenebilir. İtalyanın (5060) tayyaresi olduğu söylenilmekte - dir, Fakat Taranto baskınında İn- giliz tayyare gemisi o kadar yakı- ma geldiği helde, İtalyan tayyare- leri takip etmeyi dir, Hava kuvveti, tayyare evsafı personel evsalı emsalile darbedi- lerek ölçülebilir; yalmız kemiyet bir kaymet ifade etmez. Almanya, Fransadan birşey x- anladıktan sonra, İ- talyadan donanmasını istemiştir; İtalya buna razı olsa bile, Akde - nirde bir değişiklik elacak değildir. /Ne. 154 Yazan: M SAMİ KARAYEL — Artık ne söyliyeceğimi, şaşırmıştım İşaret bir kere daha verildi. Ar- | daha verildi. Çok geçmeden de tık duramazdım.. Şöyle elrafıma | kapı açıldı. Baktım, Çingene kızı | bir göz gezdirdim. Ne var ne yok | sebahın alacakaranlığı içinde beni yokladım.. Ondan sonra kapıya Fakat, kapı kapalı idi..Bu aralık aklımş gelen şu oldu: Nöbet yerini bırakıp nereye gidebilirdim? Lâkin, insanın bunlar aklına gel- le iradesine sadık kalamıyor Hislerim, irademe hükimdi. daha çağırıyor. Artık hberşeyi unutmuş- | tur. Derhal yürüdüm. Fakat, Çin- gene kızi ortadan — kaybulmuştu. Kapıdan içeri adımımı attım. | Hayatimda ©u ana kadar tatlı ile | korkunun karıştığı bir heyecan | görmedim. İçeri girer d Ce | bim © kadar çarpıyordu ki, gürül füsü bir çan gürültüsü kadar ses Hulüsa, tatlı bir iztırap içinde Cemile bir kaç adım atüiklean | #onra yanıma iyiden iyiye sokul- du. Arkasında ince tül bir gece - likten başka birşey yoktu. — Ona | bakmakt; m ve gözlerimi | endan uzaklaştındım. Ne iyeceğimi, ne yapacağı- n şaşırmıştım. Bereket versin © elinden tuttu beni çekerek bi bir seditin üzerine götürdü. Şimdi yanyana oturuyorduk. Ha-| lep gehzi kalelerile beraber karan- hiklar içine gömülmüş uyuyordu. Beni o kadar yanına çekti ki lâf söylemeyip yalnız dudakları oyna- zaş olsa konuştuğunu anlıyabilir- dim. Hafif sesle şunları söyledi: | — Hiç korkma; Tahir bey bu- rada yok.. Sonra ben herşeye hâ- kimimdir. Buraya kimse gelemez. mmmıın benim yakmdan ada- hıdıb-u Ürületle cedip verdim: e korkacağım, yalnır size mmasın diye çekiniyorum. Güldü. Sonra şunları söyledi: Siz çok yokışıklı babayiğit bir askersiniz. Daha yeniçeri de- gilsiniz değil mi?. — Hayır, acemi oğlanım. Yeni- geri olmak için yedi sene lâzım, — Amma yaptınız. Yeniçeri ol- | mâak bu kadar güç mü? Ne diyorsumuz canıım. Bezan ye- di sehe de kifayet etmez, muhare- belerde birçok yararlıklar göster- mek lâüzimdır, — Yeniçeri nedir? Olduktan son- | T& ne olür?. — Yeniçeri olduktan sonra ta - kım onbaşısı, bölük çavuşu, sonra ük ağası tü vezir ve terdarlığa Evet şimdi anladım. Lükin, | alde vezir olacaksıma?. — Nerelisiniz? — Elbasanlı. Ne -ııhmrmnw. î&wıh — İsminiz? — Ocakta lâkabım Karabulut is- Mmim Alıdir. Amma.. Elbasında çok Rum — Ben de aslar Rumum. — Peki amana iszminiz Türk ismi, ani isminiz nedir? — Yonga.. — Yorgo mu? — Evet, — Peki amma, dininiz?, — Eihamdülillâh müslümanım. Ocağa girdiğim gündenberi bir | Allaha inanırım ve omun âhir za- man peygamberi olân Muhammed Aleyhisselâmı tanırım, — Demek huristiyanlığı kabul et. | Mmiyorsunuz?. — Şündi tü çok alâkadar e- | memişler- | yi Ananız, bubanız harisliyan de- | NASREDDİN HOCA Yazan: ZİYA ŞAEİR Tefrika No: 3 Bir ırmağın kenarına geliyorla seller köprüyü Nasraddin, koşa koşa — geliyor.. Gelirken, babacına sesleniyor. — Baba!, Bçn geldim, Molla, meşis:liyetine devam e- derek cevap veriyor: | — Ulam, sen pek bi Mmazsın, anıma .. — Yardım edeyim mi, baba?. — Sakın ka., Çuvallara çelimi sür- e. Nasraddin, derhal çuvallara se- rılıyor. Babasınt yardım ediyor. Merkep, yükleniyor. * Şeihr yelr Önde yüklü merkep. Arkada, baba ile oğul. | Ağrağır llrv:rımır. | | u Bir ırmağın kesarına geliyerlar. Duruyorlar | — Birkaç gün evvel yağan yağ - | mürün selleri, köprüyü alıp gö- | türmüş. Karşıya geçmek için, tek tahtadan ibaret bir köprü var. Molla Abdullah, vaziyeti göz - . Sen.de merkebi suya sür, | | | Ben, köprüden ;.-i | — Peki hbı Diye, cevap v kebi suya sürmüyer, bilâkis tersi- Babasr, gülüyor: — Hay, sksi oğlan hay.. Anlaşıl- | &. Ne söylesem, tersini yapacak - | sın. Öyle ise, (tane tane söyliye - Tek) Merkebi.. Suya.. Sürme, Diyor, Nasraddir, bu sefer merkebi su- Paçalarını saviyor. Merkebin yularını çekerek suya gi- riyor. Nasraddin, ırmağın ortasına ka- | dar, merkebi çekiyor.. Fakat tam orada, merkebin kolanı gevşiyor. Ürzerindeki çuvallar, bir tarafa meylediyor. Devrilmek istidedı gön-| teriyor. Küprüden geçmekte olan (Mel- Ha Abdullak) telâş ediyor: — Aman Nasraddin!. Merkebin yükü devrilecek.. Asıl., Sol tarafa, Dur, dur.. Ters olacaktı., Sağ tara- fa asıl.. Diye sesleniyor. Nasraddin, derbal suğ tarafa e- | KUMARBAZ VIVLAN — ROMANCE ve PIERAE BLANCNARD JOAN BENNETT — ve tarafından yaralılan Teleri bücum ediyor. SŞARK BU KADIN 'EHEDY LAMARR - 'TÜRKÇESİ İPEK'te devam AA OAYA AUT NANETTE (SOKAKÇ Başrolde : JENNY IU Suvarelerde yerler numaralıdır . Senenin en nefis ve en çok | beğenilen fiimi alıp götürmü mliyor.. Çuvallar zaten bu t meyleimiş oldukları içein bin yükü, olduğu gibi soya di liyor. Molla Abdullah, sen der hiddetleni, — Ulan, ne yaptın?, Diye, terter tepiniyer Natraddin, babasına — dönüj Ellerini iki tarafa açıyor. — E, baba.. Hep sksilik yaptl değilim a.. Bir kete de baba dinliyeyim dedim. İşte, böyle du. Diye cevap veriyor x Evim avlusu, Önde, Nasraddin kaçıver. Arkada, annesi.. Elinte dejnek Nasreddini kovalıyor, Avazı çıkl kadar: — Semi yezit, seni. Seni Seni.. Nedir senin elinden çekli #im.. Artık illüllah., Diye bağırıyar Nasraddin, kapıdan sokağa B hyor Annesi, kapının önünde duru; Nasraddinin arkasından değneğ asraddinin babası, abır kaj sında görünüyor. Elindeki sam kalburunu iki tarsfa sallarken W rısına sesleniyor: — Yahu, ne elnyor?, var?, Kadın, öfke ile cevap veriyor — Ne olacak?. Biktım, usanditf bu oğlanın elinden.. Artık, çekii lecek hali kalmadı. Gene, B CArkası Varl Bu akşam Şehzadebaşı 'TURAN Tiyatrosunda Büyük müsemere San'atkâr NAŞİT HALİDE PİŞKİN birlikte KUDRET HELVASİ Vodvil 3 perde Yeni varyete mumaralurı Tolefer: 22127 gçezmmır Bugün A S R İ Sinemada Racanın hazineleri RAMOK NOVARRO MADJE EVANS tarafından Türkçe süzlü mUSikili güzel bir fi DOUGLAS FAİRBANKS Jr. GEORGES BANCROFT #emsaksiz müthiş ve korkunç YEŞiL CEHENNEM Fevkalüde maceralarla delu filmi seyretmek üzere SÜMER Sinemasına Her gün her seansta âdeta meuhasara edilircesine seyirci küt- Bu filmde şeylanlar tarahından girilmesi mezxed'len mukaddes mabed önünde üç erkekle bir kadıma şayanı hayret sergüzeştle- saatlik heyecan.. Helecan ve ürpertici sahneler. sast 1 de tenzilütli matineler MENEEMMENNZ Eski Ekler Sinemasında ğ"'cı) BENİMDİR | Baş Rollerde SPENCER TRACY Orijinal nüshası MELEK'te Sinemalarında görülmemiş bir muvaflakiyetle ediyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: