28 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

28 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON TELGRAF — 28 MART 1941 KONUŞAN BEBEK Yazan: Selâmıi İzzet —— —— İİNE YEMEK— | Meşhur Simalar YAPAY[M? Dünyanın Son Telgraf'ın Hikâyeleri ri Mustafli SMAN CEMAL KAYGİĞ Bek arnebaharlı Joku- doku MAN Gi k kalaba - | tü, ar alındı. nunu — döndükten sonra izgâr güverleyi okşa - n Adaya giderken vapur da uçuk saatlik yol , bir aşağı dolaşmak arzusuna laJklu'ım Bunun sebebini adı | yüzünü görmedi- 'i gördüm. Kalk- anıma geldi, o da benimle be- raber bir aşağı bir şladı. H derini gicirdatarak: — Gene Yahudiler dolmuş! diye urdandı. | Vapurda pek çok Musevi vatan- daş vardı. Kızıl saçlarla çilli yüz- ler ekseriyetti. Harun Seyfi gene komurdandı: — Şu Yahudilere Adaları ya - | Harun Seyti durdu, yüzüme bak. | & — Ben bir Yahudi kızıyle ev - | lendim! dedi. l ha attı Aman anlat!.. Ka- | ni sıkıyor? — Sahi m Fin çok mü c Omuz silkti can sıkıntısı denemez. ı? bir şey değil... Benim ev- lenmek aklımdan bile geçmi İki sene evv oturdum. Yazın İstanbı leri çok teh- vvur edemez. zlar insanın gö- | r güzel görünür!.. Kı- | 'da kadınlar güzeldir, | yazın plâjlarda kızlar... eşeklerle tur, plâjlarda kum banyosu, çam- knik... Bütün bunlar ev- | lenmek için mükemmel bir tuzak- tır. On sekiz yaşındaki bir genç | kız da güneş altında güzeldir hal Bir Yahudi ailesile tanıştım. Ba. ba şu gördüğünüz erkeklere, ana da kadınlara benziyordu. Yalnız nbullu değillerdi. Viyanadan | İki oğulları vardı, bir deri bir kemik iki çocuk, İkl de kızları var- ğü kupkuru, — kıpkızıldı, udum suydu. Hani gü- uzının güzelliğine de | diyecek yoktur. Küçük kız sarışın- dı, olgun buğday tarlası gibi bir | leri gökyüzü ma - | ine baktım, yer vü- | günün bütün ümitlerini, şiirlerini, #aadetlerini gördüm. | Bir çift göz Insana ne geniş ha. | | visiy yal ufukları açar! Ana dili ile Fransız ve Alman - cadan başka dil bilmiyen bu güzel | kızla kur yapmağa başla #rada sırada da türkçe konuşmak istiyor, ters bellediği sekiz on ke- | imeyi sıralayıp anlaşılmaz, mana: öylüyordu. ma da bayılıyordum. Bo - k türkçe duyduğumuz zaman kızarırız değil mi? Hele sen bunu şin bir kızın, bir kadının a; n duy da bak - kızar misin!, | tafa addedilmesi hasebile peşin al- | Ben Rozi sever gibi & klini alan bir arım fransızcadan türkçe- lara işkence yapar, grameri iru dürüst konuşmuyor... Fakat ne | orum artı! karnını İ vardır. 'a sarılmış İçini a - a çıkart..| İşte böyle azizim. Vapur Adaya yanaşıyordu. Sor- | dum:, — Karın nerede? | ede biraktım. | — Sen nereye gidiyorsun? — Adaya... Kafamı dinleyip ra- hat etmek için Adaya. Bir müddet sustuktan sonra ilâ. ve etti: — Sen bir kadının ne derece bu- dala olabileceğini tasavvur ede - mezsin azizim!.. Sultanahmet 1 inci Sulh Hukuk 'Telgraf Umüm Müdür- | n vekili avukat Bür- mediğinden müs- | dığı maaştan 43 lira S1 kuruşla kalan paket gümrük bedelinden 212 kuruş ki lira 63 kuruşün tahsili Gemlik Ziraat Bankası Koopera- tif müşterek mi efkâr gazetesi Galip aleyhine açılar davadan do. | layı davalıya gönderilen dav zuhali tebliğsiz geri çevrilmiş ve | mahkemece 15 gün müddetle ilâ- nen tebligat icrasına ve muhakı menin do 18/4/941 cuma günü saat M de bırakılmasına karar verilmiş olduğundan o gün ve saattı t nin g Flimciliğimizin en son şaheseri Said - Ealide - Ta- lât Vedat - Yaşar zuncu milyarderi — Ağa Han! Hint İsmaililerin reisi olan Ağa Han kimdir, nasıl yaşar?. Yazan: HİKMET NİSAN Geçenlerde bir Fransız mecmnua- #nda gu satırları okudum: Müslümanlar, AğI ik olan ği değortnde eklerdir. Ağa olan bu 25 milyon kayt Kırat elmas demeki duğu üzere, 1935 di kendisine, ağırlı fırlığinda altın h Fransa ve İngilterede tanınmış | Hüntlilerin en zenginlerinden bu- lunan ve dünyada mevcut 11 mi yarderin dokuzuncusu — sayılan Aga Han kimdir ve nedir, nasıl yaşar ve niçin bu kadar zengin ve föbret sahibidir? İşte birkaç sual ki, cevabı hem kolay, hem de güçtür. Çünkü e- mun müteaddit şahsiyeti, muhte- lif âkabı ve birçok esrarlı tercü- meihali vardır, ve hiç biri ötekine uymaz ve tamamlamaz. Hayatı hakkındaki telerrüat ve menkı - beler, sadır oldukları menbna gö- re tehalüf eder, dinliyenlere «Bi bir gece masalları» nı yaşatır. Fa- kat bakikati halde Aga Han de- milen zat, sizin ve benim gibi, et ve kemikten mürekkep, bir baba ve anadan doğmuş, alelâde bir a- damdan başka birşey değildir. * Hint müslümanlarının «İsmaili: denilen ve bir kaç milyona baliğ olan bir kısım halkın ruhani rei: bulunan babasının vefatından son- ra, ona halef olan büyük oğlu A- ga Han, senlerdenberi bu ruhani kisve altında #İsmaili» lerin ma - nevi şefi olarak bulunmakta, Hint- liler de kendisine fevkalâde . fev- kalbeşer diyeceğim - bir hürmet, ve perestiş derecesinde olan bağ- hlik maktadırlar, Validesi, cxki İran hanedanına mensup bir Prenses- tir. Kendisinin «Veliahdi» da bü- yük oğlu Ahmet Handır. Aga Han, diğer Hintli hüküm darlar gibi «Mihrace» sıfatını halz € de, bazı Pransız gazeteci- leri arasıra onu bu sıfatla yadet- hükü arın — «Temporel - Cismani. hükümdürlarıdırlar, A- ga Han ise, «Spirituel . Ruhi et veya kabile reisi, İsma lerin, kendi dinlerine has bir nevi halifesidir. Miktarı milyon! liğ olan ve birçok Mihracele tebaası bulunan müslümanlar, A- ga Hanın dini nüfuz ve himayesi haricinde kalmakta ve kendisile ne manevi, ne de siyasi bir alâ - kaları bulumamaktadır, Pek zengin olduğu 5 bugün ölmüş bulunan < halar Mihrneesi ile Aga Han, Fran- sada en çok tanmmış, herkesi a- anie ın izhardan geri kalma - | lâkadar etmiş Hint Prenslerinin en ileri gelenlerindendir. Tahsi- lini Oksford'da bitirmiştir. Haya- tını uzun senelerdenberi Fransada geçirmekte ve debdebeli bir ö - mür sürmekte olan Aga Hun, se- | nenin muhtelif zamanlarını, mev- sime göre, Paris, Vişi, Deauville, Nis, Antibes, Aiks-Les-Böins, Bi- arritz ve Londrada geçirmekte, dört, beş senede bir Hindistana gitmektedir. Niste muhteşem bir Denuvillede büyük — bir «Cottage> 1, Antibesde de, yeni zevcesi için satın aldığı güzel bir köşkü vardır. Paris ve Londrada hususi bir ikametgâhı yoktur. Bu iki şehirde muazzam «Ritz» oteli- nin bir dairesi, bütün sene onun emrine âmadedir. Buna rağmen, Prons, çok defalar, yemeklerini | «â la Mode» lokantalarda yer, ya davetlidir, ya davetlileri vardır. Yukarıda saydığım — şehirlerdeki gezinoların daimi ve şahane müş- terisidir. Arasıra «Roulettes veya «Bakara» masalarında resmi ve gayriresmi monden mu hazır ve nazırdı Zevki için senede milyonlar sarfeden bu adam, bu kadar para- yı nereden bulür' Validesinden ve babasından kendisine mühim bir servet — ve Hindistanda zengin iratlar kal - ır. İsmaililer ise, yemezler iç- mezler, varlarını, yoklarını Aga Hana verirler, Her çamide Aga Hana mahsus para kutuları bu- lunur, Mutaassıp ve dindar olan bu adamlar, bir teamül halinde babadan evlâda kalan bu şekli mu- | aveneti temadi, hattâ günden mo teali ettirmeğe çalışırlar, Bun- ların verdiği mühim miktara ba- liğ olan para İle Aga Han, haş- met ve dârât içinde yaşar, yani bütim İsmililer, Aga Hanın birer bendesi, hepsi kendine güre birer hazine kaynağıdır!. Bu vaziyet, uzun senclerdenberi büylece de- vamı ediyor.. ve edecektir.. x Aga Han, birkaç senedenberi karısını kaybettiği için, bekâr | bayatı yaşamakta idi. Günün bi- | rinde, Vişide iken dalma gittiği pastanede hizmet eden güzel bir | Fransız kızı nazarı dikkatin! cel. | beder. Şahane bahşişler ve Sul - | tani hediyelerle krzi faltif eden Aga Han, kön süren kur xaf - halarından sonra, Vişi belediye - sinde onunla izdivaç eder, Bu su- retle, hepimizin tanıdığımız «Mat- mazel Mari Andrec, Prenses Aga | Han olur!, | Bugün Aga Han, altınışını geç- miş bulunuyor. Spora - oldukça meraklıdır. Hilkaten semiz — ve dolgun vücudünün daha fazla yağ. Tanmamasına son derece dikkot eder. Çok yürür, golf yapar, fena görünür, her yerde, her köşesinde Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 21 TUNA BOYUNDA —— Aydos güzeli rahmeti rahmana kavuştu örmüş, hisardan | alına bağları rak çıkmı: lmış. Ani bir hü- eline gr——.w_ O sırgda Or! de idi/Bey Ra ber ” Yeniş hern mallarını teslim edi ekfurun 4. Orhan Bey Aydos güzelini Bey Rahmana | wa_m hayet'bu d ırıomuını—ı c K Trikmek | ca Ra | tanbul tekfuru: Bey Rahmanın olan K an bu illerde İstanbul lar yaşadı. Karaca Rah- n yaptığı gibi, İs- rahat bırakmaz- dı. (Bizans imparatoru demek). zade tarihi diyor ki verdi. fethine k. man da, ceddin 1 Bizansa karşı oldu , Konorili Ile beri un beyleri Sakarya - | de, Hünkâr ça- yırının çiçekli ovalarında sene - Türklerin tecavüzlerine en düş- rını yıkıyordu, Türkle - | karşı l amhı bir mukavemet gösteril- | Tin askerleri hem kuvyetli, hem | de harbe alışkındı. Bizans imparatorları Anadolu - da bulunan tekfurlarına (beyle - rine) yardım etmek' kudretini gösteremiyorlardı. Türklerin ilerlemesi, başka bir i, Bursanın suk: vve zihniyet tu İs maneviyes ) Türklere kar- 'a imkân yaktu. parator ikinci — Andranikos, altı senedenberi hükümete iştirak da bi hasıl etmişt İstanbul- | ndi ihliyar A bir saltanat hırsı etmediği halı ranikosu garip bi l . Torunu genç akdetmiş ol rtir. tedafül bir muahede esini bü: mıştı. Bu sebepten o da ken aral ordu. küvvetli bir müttefik, Orhan Bey olabilirdi. Orhan Beyin şerefi günden gü ne âri . Bu sebepten, ih! Andranikos bir dakika teredi etmedi. Genç Andrani dığını ve bütün Makedony: tetmeğe Tn bariçte isine kuvvetli bir müttefik | Onun için de kalktığın imdat k: bin k: etti mak Kondisine Te birü | bahar dalları k: Tas Kebabı kilo kemik orta boy karnebahar, I kardebatar dal dal kesilerek, kaynar tuzlu suda haşlanır. bir güveç veya tepsiye ür, Üzerine lanır. Bir kaşık biraz - pişirilr. yağda un eritilir, bahar suyu, sonra bir bardak dilerek ra, tuz ve bibı Tek fırında veya saç altın- ya kadar bırakılır. ne kıvil Tür, ZEYTİNYAOLI BEZİ kllo beze fan, iki parça kesı Tım çan fincanı Yapılışı: dıktan sonra suyu Si ce di Tikte üteyi ilür. Ve inci yağ İçine xyn kaynar su ve İki par- Nâve edilir. Tuzu bezelyeler ölüp inmi, üverir. Net n yanınasına hiç mahal kalmaz. Ya- rım sast kadar kâpı Pi- rümelidir. oğranımış ile oynamasına rağmen, tenisten de vazgeçemez, Gariptir ki, bu adamda da, son- radan görenlere bas bir oda var- dır, Her hali, her bareketi -sahteye karip- yapma ve «etudie» dir, A- lâyişi sever, fakat sade görünmek ister. Doğduğu vakit altın — bir beşikte gözlerini açan bu Prens, mez hangi sebepti pa- ok sever ve sevdi ki, kendi olan muavenet taleplerine cevap vermek zahmetini ihfiyar etmez.. Fukat bir emrihayır ve ei Senalara üi mihâne bir şeki Liste başında k mek guürürü, sevkeder Aga Han, zengin ve işsiz birçok kimseler gibi, siyasete de karış - mış ve iyi kötü rol oynamak he- pılmıştir. Mülareke - tımda yanılmıyorsam - Hindistanın — nüfuzlu şeflerinden - Muhammed Ali ile | birlikte İstanbula da gelmişti. Jİşte İsmallilerin — cismani şefi akından gördüğü - mini gör - onu fedakârlıklara di Ki p Şehir tiyatrosu | TEPERAŞI DRAM KISMINDA “0M. 0 Bu akşam sant 20,30 da HÜRRİY, APARTMANI Kstikllâ caddesinde Kemedi kısmında DADI Her gün kişede Çocuk Temsilleri için müslüman | Genç kadınla Mustafa yanyana merdivenleri çıkarken evin sahibi olan yaşlı kadın, evaltının ötesi ne berisine gizlenmiş olan ötek genç kadınlara yavaşça şu emri verdi: — Kızlar, çabuk kapmın kol demirini vurun! Burası İstanbulun ikinci dere- eedeki gizli batahkanelerinden bi- riydi. Buraya kâh genç kadınlar, sureti haktan görünen yaşlı ka -« dınlar vasıtasile düşürülen insanlar, o gece adamakıllı soyu- lur ve gece yarısı, yahut ertesi sa- bah yarı çıplak bir halde sokağa fırlatılırdı. Şin lacak iş de ayni işti. Evin içindeki dört beş genç ve #şifte kadından başka içeride be- lâlı takımından dut gibi iki | de erkek vardı. Fakat Mustafayı Soyup soğuna çevirdikten sonra onu yarı çıplak bir halde sokağa fırlatmak pek kolay di kü Mustafanın ne kadar güçlü, kuvvetli, cetur, gözüpek olduğu nu evin sahibi olan yaşlı kadın şundan bundan işitmişti. Onun i- çin Mustafanın şimdi olmasına n onu büsbütün kendinden geçirip sızdırmak — ve iylee sızdıktan sonra bir (, taklamak ve soyup sol mak lâzimdi. Peki amma Mustafayı bu gece buraya niçin düşürmüşler ve onu burada niçin bir iyice pataklıya - rak soyup sokağa atacaklardı. bu- mun sgebebi neydi?, Bunun sebebi şu hâlâ arasıra sevdi dıkça, ba: kip kızın evi önüne giderek yük - sek sesle ahlar, vahlar, oflar, hey medetler çekiyor ve hatlâ — bazı akşamlar kızın evi etrafında bir takım üşıkane gazeller bile okuy bu suretle hayriye tilecarı ailesi- nin rahat ve huzurunu bozur onların ele güne karşı pek mal cup bir mevkie düşürüyordu. Yaz- ları Şehremini ile Yenibahçe ara- sında, kışları da Vefa tarafların - da oturan bu gile Mustafanın bu ballerinden —cek bizar olmuşlar ve onu korkularından bir yere şi- kâyet edemem en nihayet | Mustafayı bu hallerinden vaz ge- Mustafa, i kızı hatırla- or, | çirmek için bu çareyi bulmuşlar- | &. Mahut yaşlı kadın Mustafaya analık evlâtlık teklifine gelmeden | €e o, sevgilisini | in etrafında : | bir sevda nümayişi daha yapmış | ü bir! son ve rahmetli anasının acısı ile bütün kendinden geçerek işi, pek fazla ileri götürmüş ve konuyu, komşuyu hep pencerelere üşüş- türmüştü. İşte şimdi Salmatom - ruktaki — netameli batakhanede Mustafanın başma örülecek olan bu akşamki çorabın gebebi bu idi. Bu fikri de, sevdiği kızın anasına ?,—TUNA Aile Pastanesi açıldı Viyana kahvaltııı: Sütlü Kahve Ekmek Tereyağlı ı/n Alâkok Yumurta ve Reçel Bira şişesi 30 kuruştur. Nefiş meşrubat ve pastalar. Fiatlar gayetl ucuzdür. - Bir ziyaret küfidir. Beyoğlu Asmalımescit No, 3/5 | | Feci bir saf | bu gece Mustafaya yapı- | akşamlar kafayı çe - | ibete uğrıyan MADLEN T Belu.ı takımından izball gibi iki de erkek vardi komşu kadınlardan V& Öğ nahkârlardan iken Şit kâr olmuş olan Pasakli ü mindeki bir kocakarı t Mustafa o gece gay€t kadın ile yanyana ÜSt ca, arka tarafta babçt Öj edada mükellef bir S0ft gılaştı ve sofranın ÜLE rafakileri, kadehleri şalıyarak: — Oh, dedi, ne âli lık da bizim gibi sefül Bize bu akşam buradi gerifle yemek yedirettliğ (Üçüncü Sayfadifi dim, Fakat, hakikaten #iğ bir vak'a.. Komik olduğu heyecanlı ve ciddi... D nız? — Tabif davacıyıme mahkemenin açılmasıfık Tum. Suçlu nerede? — Polis Jle berabet, İi ruyor. Malüm ya, Cürt ğ Polisle ge J gc a keme saat sizden evvel başka davli f lüyor, yürürken adeta çalıyordu. — Dava bitti mi? — Evet, bittir dedi aliba mahküm — Evet.. Beş lira pefüği amma, yi ka bir iş oldu.. Sevin ma sığamıyorum. — Ne oldu? dedim. ği inden pembe bif 'N dı.. Bana uzi X— Okuyunt dedi. BU kulâde çıkarken, ka dürtüp hi de demek. hdi açıp okudün fle yedi buçuk arası rünün Kadıkâ yorum. Muhakkal hrik ede; ULSNANAY'I GAİP İZLER ini arıyan Paris heyecan içindedir. ACABA KATL mi OLUNDU? YOKSA KAÇIRILDI ARAŞTIRMALARA MÂNİ OLAN KİMDIR? MÜCRİMİ KİM SAKLIYOR? (Kristina Söderbau?” ün oynadığı hu heyecanlı Filmi Bu Akşam Büyük İlk Gec€ | ŞARK Sinemasınd? 4 4 Seyrederek İyi Sırrı anlıya€? Suazede yerler numaft F HrYERŞ ... A4BNA l eh ha u d

Bu sayıdan diğer sayfalar: