8 Haziran 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

8 Haziran 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—sonYT BAHTİYARLIK! 1 Mektebe başladığım gün, bana | yadımı ve adresimi sordular; söy. | İledim. Ondan sonra büyüdüğüm it ne olmak isltediğimi sordu- ; onu da söyledim. Ne olmak üslediğim meselesi ihtiyar rahibe- kadar aksetmişti. Bunun üze. ine yanıma geldi ve tekrar « ne lmak istediğimi» sorunca yine ay- 'i şeyi tekrarladım. O zaman ih- Mtiyar rakibe: <Amma biliyor mu. Gun? dedi, Haydutlar bahtiyar ol anazlar kil.» <Öyle mi?» dedim ve honun kocaman siyah kunduraları- 'ma baktım ve sordum: <«Peki han- (i adamlar bahtiyar olurlar?» <İyi adamlar! diye cevap verdi, bir a. hdam iyi olursa bahtiyardır. ben Mahtiyar olursam iyi çocuk olu - İrum» dedi, Rahbie yerime otur - İanamı ve bundan böyle iyi bir ço- keuk olmamı söyledi. Amma ben he anda kendimi pek bedbaht his. setmiştim. Öğle azadıdan evvel herkes a . yyağa kalktı, hoca bir dua okuya- Hrak bize yemek için kalık Thsan hettğiinden ötürü Allaha dua etme- iz Jâzım geldiğini ilâve etti. O yeırada gözüm pencereden dışarıya ydı, yağmur şakır şakır yağıyor. . Eve gitmek üzere sokağa çık. Mığımızda ortalık kapkaranlık ol- imuşlu. Kunduralarımın altında saman delikler vardı, Sular içi. girmesin diye evvelâ, topuk- İlarımın üzerinde yürümeği dene. 'dim, olmadı, yine ayaklarım ıslan- ©. Sanra sıçraya sıçraya yürüdüm we nisbelen rahatladım. Evde haş- Manmış patatesimi — yedim ve bir İincan çayımı da içtim. | Annem yatak odasının pencere- G#inde kira tahsildarını bekliyordu. İAdam kapıyı çaldığı vakit sesi . mizi sadamızı kestik. Bizi duya - jeak diye nefes almaktan bile kor. iyorduk Bu yağmurlu — havada Mekrar mektebe dönmek ne fe - maydı! Hele yağmurdan ıslanmış we yumuşamış pabuçlarım ayak. | darımı öyle üşütüyordu ki,. Ye - ymekten sonra mektebe dönünce bir dua daha okuduk. Bir müd. Vdet sessiz kaldık. O gün tahtaya işaretler, noktalar yapmasını öğ- Tendik. Hoca kendi yaptıklarının İoğru benimkilerinin yanlış oldu. Yğunu söyledi. Ben de: «Neresi yan- hş?» diye sordum. Cevap yerine Buratıma bir şamar aşketli. Ağla. ymağa başladım. Bana bir bisküvit verdi, o gün akşama kadar bocayı ypek sevdim; ve pek uslu durdü- İğfem için hoca yarın beni soba. man yanındaki sıraya - oturmama âzin verdi. | Tatlı tatlı yarını düşüneyek eve | geldim, yarının bugünden daha iyi olacağını ilk defa öğrendim ve şar- # bile söyedim. Evde, Jon'un an- mesi vardı, annemle başbaşa ver- anişler bir iskambil falı açıyor - ardı.. Jon'un annesinin yanakla- drında bir iki damla yaş vardı. «Ne | war?» — dedim. Beni terslediler. YJon da pek o kadar memnun gö- rünmedi, ve hemencecik sofrayı Mazırlamağa koyuldu. Bir ara pos- Racı kapıyı çaldı, annem açmağa koştu ve bir kalem almak üzere odaya geldi. Telâşından kalem bu. Jamıyarak yine kapıya koştu ve anın kalemi ile işini gördü. Annem o gece sokağa — çıkarak —— TÜRK Varna meydan muharebesi Sultan Murad, tahttan arzusile çekilmişti. Oğlu şehrzade Mehmed | şyerine getirmişti. (Fatih Sultan ; Mel Sultan Murad isa- | ga çekildi. Fevkalâde yorgundu.. | Genç, on dört yaşındaki oğlunu hayatında padişah ederek yetiştir- mek istiyordu. , Fakat ,Sultan Muradın tahttan şekilmea üıtur T l ELGRAF — 8 -de kocaman bir çatal varmış, ve Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 87 ae eei laime : cT a sledabİrareeni b TUNA BOYUNDA —— Yazan: M. SAMİ KARAYEL Yarna meydan muharebesi nasıl oldu HBAZİRAN 1941 Ve Ya benim için, bir çift ayakkabı ile döndü. O gece soframız pek zen- gindi, balık vardi, hatta benim pa- yıma bir balık bile düştü. İşte o vakit anladım ki bir milyonerin hayatı dünyanın en bahtiyar bir adamının hayatıdır. ©O gece müthiş bir rüya gördüm. büyük bir ateşin yanında ayakda duruyormuşum, şeytanın da elin- beni çatala geçirip kızartmağa ça hşiyormuş. Kurtulmağa savaşı - yorum. Derken ihtiyar rahibe gö- Tündü ve bana: «Hâlâ hırsızlık ya- pan bir haydut omak istiyor mu. sun?» diye sordu. «Oh! hayır! de- dim, ben artık milyoner olaca . bir fark — olduğunu bilmiyordu, çünkü elindeki çatalı bana ha - | tardı, hemen uyandım. O sabah mektepte, sobanin ya- mındaki sıraya oturdum ve ilikle. rime kadar ısındım. Orada otur- makla çok bahtliyarlık duyuyo - Tum.. İhtiyar rahibe o gün öğleden sınıfa geldiği zaman bana gülümsedi, ben de ona mukabelede bulundüm. Paydos vakti İstiklâl marşını sımf namına söylememi istediler. İşte o zaman dikkat et- meğe başladım ki, şayet siz bah. tiyar bir kimse iseniz, insanlar gize iyi ve âkil, diyorlar ve ken - dniz de buna İnanıyorsunuz, Fırçattan istifade eden. harsızın. biri- Gi bir yaz gecesi ev halkı üst kalta, taraçada oturup eğlenirlerken, —aşağı bahçeye girerek, mutfak kapısını 20r- Jamış ve eve girmiş. Evvelâ mutfakta- | ki bakır takımlarım toparlamış. Son- Te yemek odasına geçerek, gümüş ta- Aşımlarını da çuvala yerleştirmiş. Tam işini bilireceği sırada evdekiler farkı- ma yarmışlar. O da farkına varıldığını anlayınca, kendisini kapı dışarı at miş. Ev halkı merdiverlerden paldır kül- Gür aşağıya inip, en kıymelli eşyala- nf aşırıldığını * görünce, vaveylayı vermişler. Hırsz oradan geçen birisi imiş gibi favır takınarak — giderken, Komşunun biri sormuş: — Ayol, bizim komşuda ne ver aca- Ba, bağınıp çağırıyorlar. Karsz adımlarını sıklaştırarak: — Ne bileylin, demiş, kendi edep- Bizlikleri olacak! Öğrenelim! 4 Bir kedinin kuyruğunda, bir in- sarın elindekinden daha fazla adale vardır. «& Camların buğulanmaması — için, 60 gramik gliserini bir Htre alkolle Karıştırmalı ve bir süngerle camlara, Üzerinde hafif bir tabaka — burakacak #ekilde sürmeli, Cam buğu tutmaz ve ziyanın girmesine müni olmaz. *& Bizim bildiğimiz. Ük çorapları IS6A te Vilyam Rider İszminde bir. İn- Biliz icat etmiştir. Eskiden — bunu bil- mezlerdi, Romanın kibar bayanları ayaklarına ince sareılar sararlardı. Ri- derin ilk gorabı el özgüsü idi. ORDULARI Leh ve Macar kralı Viladislav için bir vesile addolundu. Düş- manlar birer birer ayaklanmağa başladılar. * Karaman oğlu İırsatı ganimet bildi. Derhal Ladislas ile muhabe- reye başladı. Karaman oğlu İbra- kim Bey Sultan Muradın tedibin- den uslanmamıştı. Macar kralmma hulücatan şöyle bir mektup yaz- mıştı. «Padiçahın harp ve ümurdan kâ- milen feragatle, tahlı hükümete Dakar îî İ n iğiââ 'ARİHÇESİ: 25 mayıs 1857 de, Bahriye Mira- layı Protet, Fransa namına Dakar bölgesine tesahup etmiştir. Vaktile burası, birkaç Avrupalı müessese ile bir kışlayı ve kulla- nıkmıyacak kadar eski bazı topları havi, yerlilerle meskün fakir ve kıymetsiz bir limandı. Bir asır geçmeden, Fransızların çalışma- ları sayesinde, Dakar, bugün At- lantik'in en modern ve en işlek bir şehri olmuştur. Altmış bine ba- liğ olan nüfusunun sekiz binini Avrupalılar teşkil eder, Mesajeri Maritim vapurlarının ilk geçiş tarihi olan 1866 dan 18865 tarihine kadar, Dakar, sadece se- fainin sığınmasına yarıyan — bir Timan halinde kalmış, Saint Louis- Dakar demiryolunun inşasından sonra ve bilhassa Senegalin ted- ricen işgalinden ve muazzam kara hinterlandının da bölgeye ithalin- den sonra mühim rolünü oynama- | ğa başlamıştır. Z 1880 dan itibaren, Görce ticaret odası, Dakarda inşaalı bahriyeye bir an evvel başlanılmasını iste- miş; 1908 de, vaktile mevcut olan iki dalgakıranın tevhidi işi başa- rılarak, bu suretle gemilere ko- Jayca sahile yanaşmak kabiliyeti yerilmiştir. Yine bu tarihte neşredilmiş bir kanunla, milli harp bahriyesine yarıyabilecek bir istinat noktası- min inşası karara alınarak çalış- malara başlanmış ve muazzam a- meliyata mebde olan inşaat 1908 senesine kadar devam ederek bu- gün gördüğümüz Dakar vücude getirilmiştir. BAŞLICA TESİSAT: Geniş bir sığınak ve 2080 metre nda yeni bir mendirek, Cenup kısmındaki rihtımin, ilâ- velerle 160 metreye üblâğı. Dokuz metre derinlikte ve kırı; hıkî:r genişliğinde, 4 kruvazörden mü- tekkep bir filoyu alabilecek bir saha; yanında tersane ve efradın iskânına mahsus — mahaller. 200 metre uzunluğunda bir tamir ha- vuzü. Dakar bu suretle mühim — bir harp limanı olmakta iken, Hcareti | bahriye de ihmal edilmemiş, onun maktadır. Osmanlı Türklerini mağ. lüp etmek için ele bundan daha güzel bir fırsat geçmiyecektir (1)> Bu haber Macar kralinın mem- | naniyetini mucip oldu. Ladislas İncil üzerine ettiği yemin! derhal makzederek Türklerle harbetmek çin harp tedarikâtına başladı, Hattâ nakzı ahdini haklı göster- mek için bazı hilelere de saptı (2) Ezcümle, muahede akdolunduğu esnada kardinal Sezar hiç sesini çıkarmamış, fakat muahedename şeraiti Macarların menafiine son derece hâdim olduğundan mua- ' hedenin aktedilmesine de müma- i. Yalnız sulh mua- hedesinin ekdolunup da Türk mu- rahhasları Sigedinden ayrıldıktan #onra Papa donanmasının Amirali kardinal Françesko ile Bizans İm- paratoru jan Paleolog, Macar kralı Ladislasa bir murahhas gönder- mişler ve Borgonyo - İtalya harp ittevarih cili L S. 378 Hamıner, Devleti Osmaniye | kabul etmiş ve hemen işe buşlan- HARP ANSİKLOPEDİSİ | Yazan I HİEMET NİSAN ı için de Tâzım gelen faaliyete geçil- miş ve «büyük ticaret limanı> hul- yaları küvveden fiile çıkarılmış- tır. Bunun için 1908 de parlâmen- to, on milyon franklık tahsisatı ca kâfi görünen Dakar limanının, harpten sonra, kendisinden bek- lenilen neticeyi vermediği görül- | müş ve buna da yeni çareler ara- mağa teşebbüs edilmiştir. Filhakika, şunun farkına varıl: mış ki, barınma sahası kâfi ise de mefsi liman, sefainin yanaştığı i3 kelelere gidebilmek için lüzum kadar yoldan mahrumdur ve bu iskeleler seri ve modern levazım- la mücehhez değildir. Kâf; dere- cede şimendiler hattı, hangar ve stok depoları da mefkuttur. 1924 de Dakar limanı, harikulâ- de bir inkişaf kaydetmiştir. Rıhtımları arasında 6,5 - 9,5 de- rinliğinde 225 hektarlık bir su sa- hası, Ticaret gemileri için 300 met- re boyunda ve 80-100 metre e- ninde ayrı ayrı iki jskele. 2200 mot- re uzunluğunda rıhtım ve iskele. 25 hektar vüs'atinde deniz üzerin- de doldurulmuş bir saka, 12000 | metre murabbaı hangar ve 8700 metre şimendifer hattı.. Ayni sene, birkaç sene devam edecek olan ehemmiyetli ve müs- tacel yeni tesisat için hazırlanan fevkallde programı kabul eden Meclis, yine mühim bir yeküna beliğ olan tahsisatı kabul ediyor | ve inşaata başlanartık, liman ye- ni bir veçhe ahyor. Bu program grucibince başarılan işler meya- | nında en mühimlerin şunlar teş- kil ediyor: Su zakil borularının tecdidi ve tstihsalin arttırılması. Rihtımla- Em, şimendifer hatlarının ve dob ma sahanın tamir ve teedidi. Sıh- hiye, hicret ve muhaceret, kıla- vuzluk, alımsatım, kayıt ve tah- rir göbi bahri işlere ait teşekkül- lerin münasip ve müsmir bir su- Tette çalışmaları için Jüzumu olan binaların müceddeden ve modern bir şekilde inşası. Hangarların tev- Bii, Motör, istimbot, tahlisiye san- dalları, kulavuz gemileri, dezen- feksiyon ve sair sıhbiye materya- li, vinç ve tahmil - tahliye ameli- yelerinde kullarılan birçok mal- zeme ile su ve benzin nakil gerni- leri mübayaası... Ve bütün bu makil vasıtalarını tamir edebile- cek modern atölyelerin inşası.. HUSUSİ MÜESSESELERİN DE İŞMİRAKL Limanın bu modernleşme faali- yetlerine, hükümetin yanında hu- #susi milesseseler de yer almışlar ve bir çok muavenetlerde bulun- muşlardır: Üç mühim kömür mü | Bgemilerinden mürekkep bir do- nanmanın Çanakkale boğazını set ve Türklerin Remeline asker sev- ketmelerini meneylediğini ve bu esnada Macarlar tarafından biT | faarruz vukua geldiği takdirde Türkleri mağlüp etmek gayet ko- lay olacağını haber vermişlerdir. Papa Sezarını ötedenberi takip | eylediği fikrin kuvveden fiile gele- | ceğinden dolayı bu haberden son derece memnun olduğu gibi Bi- | zans imparatoru jan Paleolog da her ne kadar Türklerle akdi sulh etmiştiyse de esasen nakzı ahde fırsat aradığı bu halden pek ziya- de memnun olmuştu. Sezarini, Karaman oğlundan Ma- car kralına gönderilen mektup ile Gonanmanın hareketini duyar,duy- maz Macar kralına müracaat etti. Kralın dini varlığını tahrik için icap eden şeyleri yapmaklan ge- ri durmadı. Keza Macar kralı Ladislasın Pa- padan müsaade almadan sulh ak- akar limanı ve bu- günkü ehemmiyetli Atlas Okyanosuna açılmış bir pencere addedilen Dakar, nevakit ve nasıl meydana geldi?. Getmiş olduğunu ve bundan baş- 5 € URSSLELEUIRTLIZARILAĞ lla essesesi malzemelerini yeni baştan teodit etmişler, gemilerin mazul ihtiyacını temin için Üç yeni kum- çin modern süzgeç tesisatı getirmiş, beş mühim mücssese ge- milerin tamiri işini deruhde et- mişler, diğerleri de kamyonaj iş- lerile meşgul ularak nakliyatın en #eri bir zamanda başarılması için büyük himmetler sarfetmişlerdir. TESİSAT, DAİMA YENİ TE- miş ve Dakarı bir kat daha zen ginleştirmiştir. Bu yeni inşaatın başında, dolma sahanın daha vüsi yrı yerler ge garbi Afrika sahillerinden kalkıp vasat Afrika ve cenubi Amerikaya sefer yapan yüksek tonilâtolu sefainin rıhlıma yanaşabilmelerini temin olmuştur. Bunım için de: Uzun sefer yapan — vapurların, hamülelerini kolayca boşaltmala rı için limanın mevcut ve mazut gibi maddelerle maddelerinin çin buraların genişletilmesi ve bü- tün Hmanı tarama faaliyeti ve sairc. 1931 de, rıhtımın şimal cihetin- | de ilk sihhi ameliyata başlanıyor | Ve şehri kömür tozundan ve araşit lardan İnçişar eden boğucu, 1 ve hançereyi tahriş eden ko-| kudan kurtarmak için, iki yeni ya- naşmma rıhtımı ediliyor. Bun- lar 150 metre uzunluğunda, — 60 metre eninde bulunuyorlar. Bir de kömür iskelesi rıhtımı yapıl-yor. Bu da 300 metre uzunluğunda, 150 metre eninde. Deniz ön bir metreye kedar derinleştiriliyor. Ş Bu da kâfi görülmüyor ve 214 | milyonluk *Müstemleke istikrazı» | mamile anılan mühim bir istikraz | ile yine bir takım yeni tesisata | başlanıyor ve liman asrın ve fen- | nin en son terakkilerine göre teç- hiz ediliyor. Bu tegisatın en mükim kısımla- rı buğün itmam olunmuştur. Dakar, bugün Pransız limanları arasında, tonaj itibarile onuncu gelmekte, mamul eşya trafiki bakı- mından da, Calais limanından ev- vel, on beşinci mevkli ihraz etmek- tedir. Limana, senede vasati olarak 6-8 bin vapur girmekte, bunların tonaj yekünüu 8 ilâ 10 milyonu aş- maktadır. Mamul eşyanın miktarı bir milyon ten tutmaktadır. rendim. | balıklaşıyor.. Lâkin çalgı başlar Geçen asrın fakir ve bir köşeye bürünmüş kasabası, bugün büyük | ve modern bir şehir olmuş, Afri- | kanın en büyük limanlarından biri | bulunmuştur. | asla hükmü olamıyacağını beyan | etti. Hususile Macar kumandanla- | rından jan Hünyadi elde etmek | Papanın emellerini - tervice pek müzalt olduğundan Papa, Bulga- ristan arazisini jan Hünyada vâde- derek harp âteşini bir an evvel alevleşdirmeğe gayret eyledi. (M, 1444) tarihinde ve ağustos başlangıcında Sigedinde bir meclit akdolundu. Bu meclisle Polonyadan gelen murahhaslar muhafazai sulh ve müsalemet cihetini iltizam ettiler ise de Kral Ladislas ile maiyeti erkânı behemehal harbedileceğini kat'i bir surette beyan eylediler, Hattâ, eylülün birinci günü büyük bir ordu ile Orsova önünde bulun- mağa ve daha sonra fevkalâde bir sür'atle hareket ederek Rumeline doğru ilerlemeğe ahdttiler. Koza harpte Ladislas maiyetin- Ge bulunacak adamları da tayin | eylediler. Eğri piskaposu Simen ile Gros Vardayinli jan Dodami Bos- nalı Rafall ve Macar kumandanla- asık tünyad ile Mac. rından jan | düğümüz akşamdı. Kapının önün- “dusu teşkil olunuyordu. l (1) Bizim tarihler bu krala Vilik |TONUN PF Hayatını Anlatıyorum Yazan: HALÜK CEMAL M Küçük evimiz; mektebi bitir0 gimiz gece neş'e ile çalkal O kadar tabii bir fade ile söylü- | yordu ki herkes bana bakıyör, a- Yıplıyor gibi geldi. Tam bu sıra- da yanımızdaki masadan şakrak bir ses yükseli ki kızla iki delikanlı bira bardaklarını kal- aruşturuyorlardı. Kız- di yavrucuğum.. Bari bir tane iç de biraz serinle!.» Bakışları gibi sesinde de bir ta- bakküm vardı. Fakat ne güzel, i- nandiricı, ezici bir tahakküm.. Za- ten kendim de iki aydanberi bu sese, gözlere kapılmış, varlığımı anların tahakkümüne bırakmış bir avallı değil miyim?, Artık nasıl z edebilirdim?. Elimi uzatarak aldım. Yavaşça vuruştuk: *— Bu gecemzin, hayır ebedi nn şerefinel. serinletti. Fa- yaktı. Çok . Bardağı yerine bı- rakirken tatlı bir müzik başladı. Gönülleri karıştıran, sinirlere n bir müzik.. im gittikçe kala- naz bütün sesler sihirli bir aretini almışlar gibi susu- ; herkes damla damla ruha t aların arasından kayıp Bütün bunların yanın- Tüız müstesna, daha tatlı bir saa- | det veriyor. Ne bulunmaz, ne aydınlık bir gece yarabbi!. Ben böyle bir ge- | ceyi ömrümde hiç görmemiş, on | yedi yıldır hep hayatımı Beşik- taştaki harap, küçük evimizin pen- ceresinden karşı s!yah çatılara ba- karak geçirmiştim!. Orada sema ' karanlık, etraf sıkıcı idi, Dün- yada bu kadar nefis gecenin bu- Junabileceğini sadece ramanlar- daki tasvirlerden - öğrenmiştim. * Bahtiyar sevgililerin mehtap al- | tında başbaşa kaldıklarını, seviş- | tiklerini yalnız filimlerde görmüş- | tüm!. Zaten benim masum hayatım da iki aydır bir romana, filme ben- zemiyor mu?. Koltuklarımıza gömülmüş, kalb- derimizi, benliğimizi — musikiden gelen melânkoliye kaptırmış hazin besteleri dinlerken bu iki ayın safahatını bir sinema şeridi gibi * gözlerimden canlandırdım. Hik- | Tet Beyle fik tanışmamızı düşün- | düm. Sesini ilk duyduğum, yüzünü birinci kere görtüğüm mes'ut gü- nü daha dünmüş gibi hatırlıyo- rum: Mektepten şehadetnamelerimizi alıp kardeşim, komşumuz, sınıf ar- kadaşımız Bedia ile bir heyecan ve sevinç kasırgası içinde eve dön- #adegânından yedi kişi kral maiye-' *tinde bulunacaklardı. Ladislas harbe şu süretle karar | verdikten sonra lâzım gelen teda- Yikâtı sür'atle yapmağa başladı. Teşkil olunacak ordu, evvelki senelerdekinden daha kuvvetli — lacaktı. Bunun için, Macaristana olan memleketler ile Avrupa hükümetlerinin kısmı a- Ramından imdat kuvvetleri isten- di. Yeniden büyük bir Ehlisalip or- Bosnalı İstefan Sama ile Ulah Ve Moldava beyleri muavin kuv- vet göndereceklerini vüdettilerse de Sırp kralı Brankoviç (1) bu hu- sustan kat'iyyen imtina etti. Çün- kü, Sırp kral: Sigedinde akdolu- nan Mmuahedename ile tekmil ara- Zisini geri almağa muvaffak ol- muştu. Sonra Sırplarin kafasından ve aklından dak Niğbolu çıkmamış bulunuyordu. Ne olur ne olmaz diye açık dur- Boak daha muvafik olurdu. | Bissini veren müessir bir de konuşurken sokağa birf bil girdi, Biraz ilerimizdi Bilmiyorum o dakikeda AM kul kuvvet beni oraya Dü sevketti: Arabadan genç bf indi. Şoföre parasın: Vef sonra çevik, acul bir karşı evin merdivenlerini nahtarla kapıyı açıp içeriği Kapamak üzere dönünce. miz karşılaştı. Hayır.. â pışti. Bir saniye, insanı GÜĞ bizi, beni süzdü. Sonra velden tanıyormuş gibi, Şi sıcak bir sesle ve müştik bessümle: 7 «— Bonsuvar» deyip çeği Bilmem neden p daki tuhaf olmuştum. Kardefi diaya ikimiz de bir anda #f «— Kim bu adam?.» *— Ben de bilmiyorut taşınmışlar, Yeni bir kirdü nesile beraber oturan bir £ Odama çıkarken — kulakliğiği ) hâlâü o munis sesin aksi çınki Bonsuvar!.» Biraz sonra babam geldi cük evimiz mektebi bit şerefine sevinç ve neş'e ilP” niyordu, Bu saâdet içinde yış da kayboldu. Unuttul Fakat birşey almak İçl a rıya odama çıktığım zart ihtiyari gözlerim yine cereye ilişti. O vakit af nazarları dışarıya bakark dum. Birdenbire isimi verem€€ hisle meraka düştüm. İNt denin arkasına saklanıp ©Ş güzel oyuncağa, kıymetli Ü diyeye bakan çocukların yetile gizli gizli şeyretti O da yollarda gördüğüfErERR, yerde rasgeldiklerim gibl ÜD Kkekti. Fakat simas'ında, büyüleyen bir ü daha düzgün, * s gözlerinde tuhaf Ü du. Pençerenin F iskemleye ilişmiş sakia Şarısını seyrediyor, arasifü cama bakıyordu. ğ O vakit perdenin a7i mama rağmen bü nazarlâli Time iliştikçe gönlümde dığım duygular sos veril arkadaşlarımın, roma: dedikleri şeyi batırlayıp? ba genç kızlıkta aşk böylE ğ lar?, Beklenmiyen bir ff bi gözden kalbe mi inef'? Diye titriyordum!. Gece onu rüyamda G ELELENSTEYTE e V. ge , £ €dince harbe başlıya©i âçin Polonyaya bir rdrî ” dermeğe karar vel Fakat bu civara Kırii? (Tatarlar) mütemadiy tıklarından Polxııı_yıhl.' vetlerle harbe iştirak €7 gileri için gayrimümk nu ve fakat herhalde eylediler. Ladizlas, bu cihettf, yetli imdat alamıyı dini kesince Bizan$ jan Paleolog tarafındE ç? ŞAPALALL LA PENESESEEN lecek imdat kuvvetle ” , bir ümid; kalmadı. Vakıa bu esnada ÜT yliri lerinden xmınyv’-"mj M A m, Süvari ile Arnavutluk T g : tana dahil olmak i kralı Brankoviç BUĞÜÜĞI geçillerin kâffesini Üü Arnavutların Sırb lerine müsaade eti

Bu sayıdan diğer sayfalar: