14 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

14 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ E nriç Di başlıyanlar için: 22 İi İki renkten hangisi? €n ae lengi kuvvetli bir kâğıtla, hak'»mf(""’ şey, her iki rengi de Kiki kuvvetlerile arkadaşa Bösterebilmektir. O zaman O, Batisi tercih edilmesi lâzım - *İdiğini tayin edecektir. lüre O Eğer elde bir löve' dek- Ş; * €tmek için kaidenin istedi- Bi şartları taşıyan ve biri beş, iç ti dört kâğıtlı olmak üzere Ş, Jenk bulunuyorsa, daha aşa- gl( Tenkten dahi olsa beş kâğıt- e! tercih etmelidir. Bu — su- İkir € sonradan daha yukafı z'n“ rengi deklâre ettiğiniz 2man arkadaşınız bunun dört SSti olduğunu anlar. ea — Dört, beş veya altı ol- Kak Üzere 'müsavi kâğıtlı iki *nginiz varsa, daha zayıf dahi .Nf B AT S A S KA C — e L A :;" kıymetli rengi deklâre et ı.fk Mâzımdır. Bununla beraber, y iki renk dörder kâğıttan ı'L"—'c_tse. bazı oyuncular, c rim:ı deklâre ettiği zaman bi- halisinin beş kâğıtlı olduğu ze- dabını arkadaşında uyandırma- Şak için, evvelâ kıymetsizini Seklâre etmektediler. 3 — Biri altı, diğeri beş kâ- Ötlriki renkte, ihtiyaten, altı' sağitlısını söylemelidir. Beş 3ğitlisr ancak daha kıymetli ı:’ Tenk ve çok kuvvetli olursa *Tcih edilmelidir. Bitenter için 011 B LA ĞAA LA € a c00 BRÜRLÜR U n Ğ ı BAA ; Hars yRsI " Büş Y “|4aş1e b N 102 Biş .4 . b 0632 $rua yödrie s İJewrsisi Sinrv42 111 *v74 vwı. “Kağıdı (S) - ver ik taahhüt etmiştir. (Ö Joyuna sırasile kör dam, l'.aleveoıh—uııııoynıyımk baş- dar. $- ve dört ü keser, üç de- ynıyarak hasım kozları- h bitirir. Ön löve yapması için “Çöıro yapmalıdır. , Vç karoyu iki tarzda yapabi- ir: Ya as, rua, valeyi, yahğt ta Tetik taksim olmuşsa morun “6giğüncü karosunu yaparak... ter karo damı (Ö) da ise, (s) ya empasla, yahut hatta Passız üç karo yapar; em- 'assız oynadığı takdirde üçün- * aroyu kendi elinden morun alesine doğru oynaması kâfi - t'_"'ı Eğer karo damı (E )de ve şe Yanlı ise muvaffak olmak îğ')'î'_şıâdır: faı;:: iki yanlı İ:,f Ördüncü oyu ne şekil- * Olursa olsun yapar. Nihayet "-ekıd. olduğu gibi karo damı em Yanlı ise, (S) empassız üç, lr 'Pasla yalnız iki karo yapabi- mx'xnma:nıleyh (S) anlattığı- %"mbincıon ihtimallerini ip ünerek i sını, ğ*;_eı'nâ'îââî“ Gindeki. ası u% Malıdır. Bu süretle, MR keşlediği takdirde, üçüncü eli doz © tlinden morun valesine ğt oynuyabilir. Taahhikdü ir renk- fen Mordi ü yapanın bir. r, k tg,,di l'. Tua, vale ve iki ufak, “îi'dıeı».mde de as ve iki ux_ık bu Bis Ulunduğu takdirde eğer Tsahbı ’“he: üç löve yıpm;lt:â ü yerine getirebili îy::ı diğer aırpahn: mmorda Tamı (ç tutacak - kâğıt varsa; İhtim, ı(ıî.) deku,-k yanir bulmak © karşı, yani evve Üçüne © Tüayr, sonra elinden asi, Ti Bin €de yine elinden © 'hıı,dn_“l'k bir kâğıdını oyna- quğııî'—ün üçü de morda bulun- BZ e € taahhüdü yapanın koz- ""Hq_u-“m imkânı olmadığı ki Göl€ Morun as ve ruasını hdi e başlamalı, kozla şü“t:hne geçmeli ve kozlar Endi eli Tetgin üçüncü elini q“"'.nvnmd“ morun valesine | metçinin ikiden fazla tabak al- Z İRYEAF'ET SOFRASINDA Evine çok az misafir d:w_et eden orta halli bir bayanın bile | misafirlerini mümkün olduğu kadar hoş bir surette kabul et- mek, ağırlamak istiyeceği şüp- irkaç akşam hesizdir. Haftada bir! davet yapanlar ise, bu rine mukabil daha iyi neticeler almak isterler. Orta hallilerin yüksek maaşla bu işlerden anlar bir hizmetçi tutamıyacaklarma, zenginlerimizin ise isteselrr de bizde böyle islerden an'ar, stile hizmetçilerin bulunmadığı-a gö re bu işlerden bahsi faydalı bu- luyoruz. Evvelâ, bizde maalesef sofra hizmetçileri gerek kılık, Eryafet gerekse ele'rinin lüzumu de ece- de temiz olmayışı itibariyle ale- lümum göze fena görünür'er. Bunun önüne geçmek; onları te- miz bir kıyafetle ve temiz ola- rak misafirlere çıkartmak; olsa olsa ufak bir gayret ve sebat meselesinden ibarettir. Gene gö- ze batan bir şey de sofraya b kan hizmetçinin misafirlerin yi züne bakması ve onlarla konuş- masıdır. Hizmetçilere böyle ha- reket etmemelerini her fırsatta tenbih ederseniz muvaffak ola- mamağa bir sebep kalmaz. Sof- rada yemekler daima soldan ve- rilmeli ve tabaklar da gene sol- darf kaldırılmalıdır. Her nevi iç- kiler, (Su da dahil) bardaklar, kadehler, daima sağdan almır | ve verilir. Bu kaidenin hiç müs- tesnesı yoktur. ÂAncak kahve tepsi üzerinde getirilirse soldan, tek bir fincan ise d nn sa ğgına konür. Tabak verirken kenarlarının temiz olmasına; ve parmakların içine temas etmemesine son de- rece itina şarttır. Hizmetçilerin sofradan bir şey almak yahut vermek üzere sofranın üstüne uzanmamaları da dikkat edile- cek bir noktadır. Sofraya tabak ve çatal bıçak getirirken bunlarin patırtı yap- sokmak da çok iyidir. Yemeğe — oturmadan evvel mezelerin, sofraya konmuş ol- ması mahzurlu olmamakla be- raber bunların işi biter bitmez kaldırılmaları şarttır. Yart bo- şalmış meze tabakları kadar gö- zü tırmalıryan bir şey olamaz. Tabaklar kaldırılırken — hiz- mamasına dikkat şarttır. Hem düşürmek, hem fazla patırtı et- mek ihtimali vardır. Sade ve resmi nlırkruyan bir.zi- fette hizmetçi ilkönce ev sa- hyi:buinin sağıtşdıki birinci ka- dından başlar. Bundan sonra so- lundaki kadına hizmet eder ve bundan sonra da sıra ile sofrayı döner. Büyük bir k_ıyık ı.ıb_.-!ğg içinden herkes kendi yemeğini saçlarıdır. niçin — döküldüklerinden, lâzım geldiğinden uzun maması için aralarına bir havlu |- kendisi almak usulü şimdi az çok kalkmış olduğundan herke- sin yemeğini hizmetçi yemek masasının yanındaki servis ma- sısında koyarak getirir. Salça saire ise bunlara mahsus kâ- seler içinde gene misafirlerin so- lundan verilir. Ziyafet ne kadar gayriresmi olursa olsun ,ilk yemek hiç bir vakit servis masasında veril- mez. Herkese büyük bir tabak içinde dolaştırılır. Yemeği ilk | re verilen ser alan m V $ s çatal ve bıçağı bir havlu içine kona- rak götürülür. Tabağı tutan, hizmetçi — misafirlerin. yanma fazla yaklaşmamalı ve bilhassa nefes ile onu iz'aç etmemeğe son derece dikkat etmelidir. Sıra yemişe geldiği vakit sof- ranm üstündeki ekmek kırımtila- rını fırça ile değil, temiz bir hav- lu ile süpürmelidir. Bundan son- ra el yıkama kâseleri her davet- linin önüne, şarap bardağı da gene sağına İsonur. Sigarayı ev sahibinin (sahibe- sinin değil) önüne koygrak onun dağıtması daha muvafık olur. Kül tablaları da münasip yerlere bırakılır, Şimdiki âdetle- re göre kadın erkek herkes siga- ra içtiğinden kadınların yemek biter bitmez sofrayı erkeklere terketmesi âdeti de az çok ih- mal olunur. Fakat bu iyi âdeti hiç olmazsa birinci sigaradan sonra kısa bir müddet tatbik et- mek çokiyi olacağını tahmin ediyoruz. Kahvenin likörlerle birlikte salonda içilmesi, yemeğin çok uzun sürdi takdirde şarttır. Sofrada |i ikram edilmesi, terkedilmiş bir âdet olduğu için her halde kahvenin de salonda verilmesi lâzım;” SAÇ TUVALETLERİNDN YENİ NUMUNELER Kadının en büyük gurur ve iftiharı, hiç şübhesiz İlerde bu sütunlarda saçların sıhhatinden, nasıl muhafaza edilmesi uzadıya bahsedeceğiz. *Lenden veya * yünden yeni mo- da ceketlibir elbise. Burada yaka ve cepler yeni şekildedir L e EHLRERMİ Işleyen bir makine mahrukat sarfeder ve hâmızı karbon hâsıl eder, Vücut makinesi de işle dikçe toksin — hâsıl eder ve bu toksinleri tasfiye eder. Vücudu. mMuzun muhtelif uzuvları bu tas- fiyeyi yaparlar. Fakat biz haya tımızı ve hararetimizi muhafaza için gıdamızı nasıl oldığımızı bi- liyor-muyuz? Hayır. Ne bulur: sak, nasıl ve ne miktarda olursa yiyoruz, yiyoruz. O zaman? Ne - tice kendini göstermekte gecik- miyor. Vücut toksinleniyor. Bunun nasıl önüne geçmeli? Evvelâ derin nefes alarak, hava- yı ciğerlerimize aldığımız za man tahammuz eden uzvi dö - küntüleri nefesimizi dışarıya ve- rirken çıkarmak... Onun için vü- cudumuzun sıhhati noktasından nefes almasını bilmek te bir hü- nerdir. Sonra böbreklerimiz gelir. H S | ö | Etekliğin - b B CN et y e 2N * İpekten renkli veya desenli bir spor elbisesi. Lenden de olabilir. Kollar kısadır. Yaka yeri dört köşe biçilmiştir. Yaka bı;'/_ız pikedendir. * lon gibi biçilmiştir. , enis ve golf için bir spor elbisesi. Eteklik, panta- * Açık gri yün krepten elbiseye, lâcivert ve beyaz benekli lenden bir manto pek ziyade uymaktadır. — mizde, riyor, e Yazın en hoşumuza giden tarafların- dan biride hiç şübhesiz bahçeleri- çiçeklerimiz arasında olur- maktır. Fakat bu zevki ayrıca da gü- zelleştirmek lâzımdır. Bahçe kanepe ve masalarının bir çok çeşilleri İçin- den bir tanesini derc ediyoruz. Sol- daki resim de yine bahçelerde, sahil- lerde çiçekler ve denize karşı dinlen- mek için yapılmış bir sediri göste- TAN AAA ? [VÜ—ĞÜBÜİGÜE U BİLMİYEREK N_’ ORSUNUZ Böbrekler tabii bir süzgeçtirler. Yerken, bilhassa içerken aldığı- mız bütün zehirleri süzer. Eğer alınan zehirler böbreklerin tas » fiye kudretinden yüksek ise, nc- tice fecidir, üremiden ölürüz. Bu son netice bertaraf, cesa - retle iddia edilebilir ki, hepimiz böbreklerimizi ifrat derecesinde yoruyoruz. Onun için madensu- ları vesaire almak — suretile bu yorgunluğunu teskine çalışıyo. ruz, Çok miktarda ve gelişigüzel aldığımız gıdalarda uzun müd- det hem de lüzumundan çok üzun müddet bağırsaklarımız « da kalıyorlar. Bu suretle karışık uzvi bir muamele neticesi olarak vücuda hiç te lüzumu olmayan şeyler uzviyetimize yayılıyor - lar ve zehirliyorlar. Fazla miktarda - alımnan gıda şişmanlığı da mucip olur. Muh- telif çeşitte bir çok — mikroplar mütemadiyen çalışır, dururlar. Biz bu mikropların hepsini bir- den toksin kelimesi ile ifade e » debiliriz. Şu halde barsaklarımızın da saat gibi işlemesine itina etmek mecburiyetindeyiz . Terlemeğe gelince; hepimiz terin adale faaliyeti neticesinde hâsıl olan toksinleri doğrudan doğruya — harice sürüklediğini biliyoruz. Hatât derler ki ter o kadar zehirlidir ki, bir kaşığı bir insanı pekâlâ zehirleyebilir. Bu- nun ne kadar — doğru olduğunu da bilmiyoruz. Çok kimseler iyi terleyemez- ler. Bunlar sabah idmanından evvel sıcak bir meşrup almalı - dırlar. Hamam da bol bol terle. mek için iyidir. Fakat ne yazık ki hamamın boğucu havası ci « gerler ve kalb için tavsiyeye şa- yan değildir. Bütün bunları gözönünde bu- lunduran fen, toksinlerin vücut- tan çıkması yoliarını kolaylaştır mak için, uzun tetkikler netice. sinde müsbet neti varmişe tır. Her birimiz, ayda hiç olmaz. sa iki defa, öyle büyük masraf- lara da girmeden kendi evimiz- de bütün bir gün meselâ porta - kal rejimi yapsak, günde on, on iki portakal, yahut bir litre süt le iktifa etsek ne olur? Bundan başka bir tatil günü, kırlara açılarak, göğsümüzü te- miz hava ile doldurup boşalt - sak, yürüsek, yahut denizde kü. rek çeksek... e ZRİSAS IA e

Bu sayıdan diğer sayfalar: