2 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

2 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

se sadi m NAM AŞ YAN A AŞA. MN eN Venedikli Kapanları Ne Din Ne de Mertlik Duygularından Yakalamak Mümkün Olabiliyor- du. Zira Bu Herifler Ne Dindar Nede Mert idi! İmparator bundan müthiş bir azap duydu. Zira bu gemilerin Kostantiniye sularından uzak « laşmaları bir kaç bakımdan ken- disini zorluğa sokuyordu. İlkin, bu gemilerin Bizansa yardım et mek arzusuyla geldiklerini her- kese yaymış bulunduğu için, ge- miler gidirice hajkın bir ân için düzelir gibi olan manevi kuvve» ti tekrar bozuluverecekti. Sonra, harp başlarken bu ge milerin elaltında o bulunmaları elbette bulunmamalarından da- ha iyiydi. İçlerinde iyi kötü bir iki bin kişi vardı. Bunların hepsi silâh kullanabilecek adamlardı. Ge - ne bu gemileri Notaras kuman- dasmdaki kırık dökük Bizans fi- Josuna katarak bir deniz har - bında da faydalı bir surette kul anmak mümkün olabilirdi. Bü- yük bir telâş ile kardinal İzido - ru cağırttı. Papalığın vekilin » den bu gemi kaptanlarını kan - dırmaşım rica etti. o Kardinal, Midilli peskoposu Leonardo ile konuştu. “İkisi birden Galata - daki Venedik balyosunu çağırıp Venedik gemilerini Kostantani- yede kalmağa razı edip edemiye ceğini sordular. Balyos “Gala - tada ve Kostantiniyede oturan Venediklilerin bütün yardımla» rım: Bizansa vadedebileçeğini, fakat Galatalı olmayıp ta tesa- düfen oKostantiniye sularma uğramış olan Venedik gemici - lerine bir emir verebilecek salâ- biyati olmadığını.. söyledi. Bunun üzerine büyük bir mil- let meclisi kurup limana gele yabancı gemiler o hakkında bir karar vermeyi düşündüler. Baş- ka bir çıkar yol bulamıyorlardı. Bağlı oldukları liman Köstatiti- hiye olmayan Venedik, Kandi * ye, Mora ve Ceneviz gemilerini ya kandırmak © veya zorlamak lâzımedı. Madem ki kaptanları nı sözle yola getirmek mümkün olmuyordu, o halde bu gemileri Bizans müdafaaşında kullan - mak için yalnız zorlamak yolu e Bunun mes'uliyetini ise ne Balyos, ne de imparator doğrudan d ünlirin al - mak istemiyorlardı. Zira bu, Marmara, Boğaz ve Karadeniz sularında Venedik deniz ticare- tine, Kostantiniyenin *bir düş - bn de tefsir edile » ilirdi, İkinci Mehmet uyumu - yordu. Böyle bir hâdiseyi derhal ele almak ve en büyük gürültü. lerle karıştırıp Bizansın yardım beklediği hıristiyan memleketle rinde davulla zurnayla yaymak onun için işten bile değildi. Za ten Bizansa bir yardım geleme- mesi için bol bol para sarfedi - yor, ber tarafta Bizans aleyhin- de bir hava uyandıracak haber ler uçuruyordu. Oooh!.. Bu .genç hükümdar pek zeki hareket ediyordu, Hal- buki, Galatanm ve Bizan- sın bütün ileri (o gelenlerini bir arada toplayacak bir meclisten alınacak bir kararın pek başka türlü bir manası olacaktı. O za- man, “Bizansın Türkler eline geçmemesi için canlarını feda etmeğe hazırlanmış olan hıris - tiyanlar, bu hıristiyan gemileri- ni baristiyanlığın şarktaki bü- yük menfaatlarını korumak için kullanmayı doğru bulmuşlar - dır,, denilebilecekti. Bunun üzerine, işetambir “dini mahiyet,, vermek için bu toplanmanın Ayasofya kilisesin de yapılmasına karar verildi; şark ve garp kiliselerinin birleş- mesini ilân eden o debdebeli â- yinden dört gün sonra Bizans - İslar daha büyük bir debdebeyle | hontları, Nizameddin NAZİK Kardinal İzidor, Papanın fevkalâde murahhas olarak gelmişti. bir “yüksek müdafaa meclisi” « nin gene o büyük mabedin için: de kurulduğunu gördüler, Buna, İmparator Kostantin Dıragazes, papalığın vekili kar- dinal İzider, Midilli Peskoposu Leonardo, Bizansın bütün Ar - tün Venedik bezir - gânları, ileri gelen askerler, ge miciler ve halk nammada bir çok dilgeler iştirâk ettiler, Herkes büyük bir (o hevtean içindeydi. Söz alanlar hep; “— Eğer Venedikliler şimdi, Kostantiniyede bulunan gemile- re dolup buradan çeki! olurlarsa Türkler hiz kolaylıkla avlayabilecckleridir. İmparator da bu fikirde bu » lunduğunu hiç bir (o tereddüde düşmeden söyledi, Fakat Vene- dikli gemiciler o kadar dikkafalı hareket ediyorlardı ki (o bütün gün devam eden yaivarmalar, yakarmalar, gürültülü müna - kaşalar hiçbir netice vermeli, Ertesi gün (1) akşam yene » gini vilâhernede - imparatorla baş başa yedikten sonra kardi - nal İzidor Venedik kaptanlarm: dan Sinyor Alvaziyo Di- yedo'yu gemisinde ziyare - te gitti. Sakız peskopo- sunu da yanma almıştı (2) Az sonra Venedik sefiri de Ga- İatanın ileri gelen Venedik tüc- carlarından bir kaçı ile berader aynı gemiye geldi. Alvaziyo Di- yedo.bu aksam limandaki bü - tün Venedikli kaptanları kendi gemisine davet etmiş bulunu - yordu. Kardinal İzidor | söz alarak dedi ki: va yuki Kostantiniye anını unan gemilerine büyük bir iu hissesi düşüyor. Eğer bu beş kadırga Bizansın bu darlık günlerinde burada kalacak olurlarsa Bizans kicik Türk ei Marmaraya dehset salmasın - den: Muhtelif ma: Sureteile vücude i teber olan 2731 No.lı kanun kabul edilerek 1 haziran 1935 dan kurtulacaktır. Harp henüz korkunç (o taraflarını Bizansa göştermiş bulunmuyor. Fakat bu kış aylarmda Edirne sulta - nının deniz üzerinde hiç bir kud reti kalmayan bir (OBizansıher suretle tazyik etmeğe ve bura- daki hıristiyanları açlığa mah- küm etmeğe kalkışacağı kolay- Ickla tahmin edilebilir. Türk ge- mileri küçüktür, Tü gemicile- ri gemicilik fennini iyi bilmiyen insanlardır. £ Fakat onların bu ekşiklikleri ancak Bizansın elin- de bir deniz kuvveti bulunursa bir mâna ifade eder. Yoksa elin- de hiç bir deniz kuvveti olma yan bir Bizans için Trüklerin derme çatma gemileri bir ölüm tehlikesi olacaktır.,, Midilli peskoposu da buna benzer sözler söyledi. Fakat lâf dinleyen biri gelsin, Venedikli kaptanlar ne din taraflarına, ne de erkeklik taraflarına hitap e - den parlak sözlere kulak asıyor- lardı. Bunu gören kardinal özun ve ateşli bir nutuk (o söylemeyi faydalı buldu. Hazretler yine me telik vermediler. o Sonra belki muhterem rahiplerin yapama * dıkları isi ben yapabilirim diye düşünen Venedik sefiri söz ala- rak dedi ki: “ — Sinyorlar! İsâ'ya, bütün hiristiyanlık âlemine ve Vene - dik hükümetinin yüksek kudret ve şerefine (!) dayanarak siz * den Kostantiniye'yi bu felâket- li günlerinde yapayalnız birak- mamanızı rica ediyorum. Bu sözler, oVenediklilerden bir kısmma dokunur gibi oldu * lar. Fakat Venedikli gemicile rin büyük bir ekseriyetini avucu içinde tutan Sinyor Gabriyel Ti- gem bir türlü yola yatmıyor- ui, ş (Arkası var) dü) Masa senesi Birineikinün ayı- nın on ikinci günü. (2) Müyerrih Barbaro'dan. Beyoğlu Tahakkuk Müdürlüğün- 245B, 2546 Ve 2583 No kepik vergisine ait i birleştirilmek i tarihinden mu- Yüksek Kamutayca ve Bu kanunun muvakkat ikinci maddesi bikmüne göre, ithalât yapmağa mezun bulunan duğu yerlerde ithalât yapan tacirlerle üklerin bulun- ithalât yapan lardan satın alıp bunları aynı yerlerde toptan veya hem toptan hem perakende satanlar ellerinde bulunan de- mir, çelik, bakır ve mamulâtı için, kanunun meriyete girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde “Yani 15 hazi- ran 1935 akşamına kadar,, mensup oldukları maliye şu- beleri tahakkuk dairelerine birer beyanname vermeğe mecburdurlar, Keyfiyet ilân olunur. (3056) Renk değiştirmişse | Yapılan ilk deklârasyon üze- rine arkadaş renk değiştirmişse ne yapmalıdır? “Zorluma değiştirmeleri” ne verilecek cevapları evvelce gös- terdiğimiz için, burada konu - muz olan renk değiştirme, as- gari bir arttırma ile yapılan de- ğiştirmelerdir. Bu gibi haller- de ilk deklârasyonu yapmış olan oyuncu, arkadaşının bu - hunduğu duruma benzer bir du- rumdadır. Zaten bilir ki, eğer arkadaşı renk değiştirmek için iki lövelik bir deklârasyon yap- mışsa (meselâ bir pik üstüne mecburen iki kör demişse) bu renk onda beş kâğıtlıdır. Bu değiştirme dam ve bir ufak ve- ya üç ufakla tutulabilir. Eğer kıymetli bir renkten yaplan başlangıç deklârasyonu kiy - metsiz birrenk ile değiştiril mişse, bu umumiyetle, arkada » şın yardında bulunamıyacağı- nı gösterir. Asgari bir değiş - tirme manşa gitmek hususunda pek az ümit vermekle beraber, ilk deklârasyonu yapan oyuncu mümkün olduğu kadar, hele daha bir lövede iken, arttırma- ğı kesmemelidir. İcaba göre: 1 — Ya arkadaşın yeni ren- gini tutmalıdır, 2 — Ya kaideye uygun ol mak şartile ikinci bir renk dek- Jâre etmelidir. 3 — Ya eski rengini tekrar- lamalıdır. 4 — Yahut ta sanzatu deklâ- re etmelidir. i — Arkadaşm yeni rengini tutmak için eldeki kâğıda, bu sefer tutma kabiliyeti nokta- mdan, yeniden kıymet verme Tidir. Eğer tutmak kabil olur - sa, hele tutulacak olan kıymet- li bir renkse, bunu yapmak umumiyetle en iyi bir şeydir. Meselâ bir kör deklâre ettiniz, arkadaşınız bir pike çevirdi, siz: Kör: As,dam,7,6, 5 Karo: Rua, 8, 4 Trefl 4 Pik: Dam, 5, 4,2 Şeklindeki bir elle dört pike çıkmalısınız, 2 — Arkadaşın rengi üstüne eldeki ikinci bir rengi deklâre etmek için, bu renkten dört kâ- gıt dahi olsa kâfidir. Meselâ bir kör söylediniz, arkadaşınız bunu bir pike çevirdi. Siz; Kör: As,rua, 7,6, 5 Karo: As, dam, vale, 3 Trefl: 8, 4 Pik:9,5 Şeklindeki demelisiniz. Bununla beraber eğer ilk ren- giniz çok kuvvetli ise tekrar o- nu söylemek daha iyidir. Mese- lâ bir kör söylediniz, arkadaşı- nız bir pike çevirdi, siz: Kör As,rua,9,B,7, 2 Karo: As, dam, 10, 4 Trefi; 8, $ Pik:7 Şeklindeki bir elle tekrar iki köre dönmelisiniz. bir elle iki karo Bilenler v4) *152 #1076 9457 yD1092 ys * 105 o 4917843 saroz SV 4153 MP Yınıs5 *n08 #03 #0 Kâğıdı (S) vermistir. (S) bir kör, (NM) iki kör, e kg kör söylemiştir. oyuna trefl ruasile ici ve arkasından karo ir u oynamıştır. (S) görüyor ki, eğer pik em. taahhüdü yeri ie gelecektir. Kozu nasıl oynaması lâzimgel- T. V. imzalı bir mektup; baş- kasile yaşayan çocuklu bir ka- dmla sevişmenin verdiği ızrap larla dolu, Mektup çok uzun ve dolaşık kalb maceralarile doludur. Bu mektubu hülâsa edeceğiz. Sevi- Jen kadın başka birisinin karısı iken çocuğu ile dul kalmıştır. Burada sözü mektip sahibine bırakalım: Uzun zamendanberi arkasını kovalayan ve kendisile izdiva - ca hazır olduğunu söyliyen zen gince bir zatın muvakkaten met resi olmaya mecbur oluyor. Tanışmamız vaziyetin b son şeklinden sonra, vuku buldu. Aik zamanlar son derece tabif ve sakin geçti. Fakat gün geç- tikçe aramızda ve bilhassa ka- dında fazla bir muhabbet doğ - maya başladı. Bu vaziyet bir iki ay devam etti. O sırada ig aışmamızı haber alan dostu ka- .dını tena halde sıkışurmaya ve bu meselenin teferrüatile dan alâkadar olmaya e me G. Bundan sonra artık görüşme mize nihayet vermek benim için zaruri, hattâ bir vicdan borcu ol muştü. Erkeğin kadını pek fazla sev- diğine son derece emindim. Bu- na en ufak delil de gerek çocu- ğuna, gerek kendisine karşı yap tığı fevkalâde muamele ve fe - dakârliklar. Buna mukabil ka - dıa da bütün istikbalini kendi - sine emniyet ettiği bir erkek - ten hoşlanmadığını iddia eder - sem tabii yalan olur. Böyle oldukça mes'ut bir yu- vaya mikrop gibi girmeme ve bu suretle yuvanın ye bilhassa Kolandığım bir kadının istik - bal ve ekmeğine mani olmama katiyen vicdanım müsaade ede « mezdi. Ayrılmamıza kat'i suret te karar vermiştim. Fakat ne ça re ki buna bütün kuvvetimle ça- tıştığım halde bugüne kadar mu vaffak olamadım. Kadın mâni oldu. Bunları yazan T, V. bu ka » Öömdan ayrılmak için randevu - ları seyrekleştirdiğini, fakat ge ne muvaffak olamadığını, ken- disinin orta balli bir kazançta olaağu için randevuları'seyrek- leştirdiğini, fakat genc muvaf. fak olamadığını, birşey bekle « mek$izin gösterdiği bu rabıtaya mâni olamadığını ilâve ediyor, Görüyoruz ki birçok meziyet- leri olan bu kadına mektup sa- hibi de lâkayıt değildir. Ancak onu kimsesiz kaldığı bir sırada himaye etmiş olan bir adama tenalık etmekten korkuyor, ya) tuz hiç günahı olmayan bir ada. | ma değil, karısını “bırakmakla hasta olduğunu ilâve ettiği ka dma da Di etmek tehlikesi yardır. Bu da T, V. nin aklından geçiyor. Ö halde T. V. iki Ateş ————— - . diğini anlamak için, pik empa- sı yapmakla işe başlar. Bu em- pas, burada olduğu gibi muvaf. İak olursa, (O) da dam, onlu ve iki ufak çıkarsa iki İöve kay. betmiyecek şekilde koz Ooyna- malıdır. Yani ovvelâ ası çeker, sonra morun Valesine Goğru ufak bir koz oynar, Prensip: Kozun morda vale ve iki ufa- ğı, ekle de as, rua ve üç utağı bulunduğu zame"lar, ekseriya, koz oynamadan .vvel, “kozları nasıl oynamak lâzimgeleceğini anlamak içini şüpheli bir löve- yi yapmağa çalışmalıdır. Şüp heli öve kazanıldığı veya ka, bedildiği takdir , taahhi yapan oyuncu taahhüdünü ye. rine getirmek için bütün kozla- ri almamak Jâzımgeldiğini redik, etmelidir: İöğer rma lirse koz a5 Ve ruasını oynar, yok eğer, kozdan bir Jöve de kaybetse ta-shüdünü yerine ge tirebiliyorsa, koz asını çeker ve sonra morun valesine ğru ufak bir koz oynar, Karışık Bir Kalb Meselesi arasında demektir. Bıraksa bir türlü, bırakmasa bir türlü... Bizce T. V. bütün günahlar - dan kurtulmuş, kendisine düşen herşeyi yapmıştır. Vaziyeti bir kere de kadınla ve bütün etrali- le görüşmeli, onun hissini bir ta rafa bırakarak vicdanını dinle - mesini istemeli. Birkaç hafta de memeli, eğer gene hem o, hem kendi kalbi zaaflarını tekrar e - derlerse o zaman gene başbaşa verip bu sakat vaziyete bir ni - hayet vermek ve bu bağı büsbü- tün sağlamlaştırmaktan başka çare yoktur, . Adanadan Ali Rıza imzasile aldığımız bir mektupta yeni ev- lenen genç karısının bir tek ku surunu yazıyor ve bunun düze- lip düzelemiyeceğini soruyor: Biz Istanbulda evlendik; ben Adanalıyını, karım İstanbullu « dur. Bir müddet İtalyada oku- duğum için evlenirken çok müş külpesent bulunuyordum. Kar- şıma çıkan birçok kızları beğen- snedim. Nihayet bugün bana z olan genç kızla sevişir gibi o)- duk; çok şık, çok nazik, çok ki - bardı. Ö da beni düşündüğü, ara dığı gibi bir koca bulmuştu; ev- Jendik. Fakat bir kadının yalnız bir mecliste göründüğüne baka rak tanımak kâfi gelmiyormuş. Çünkü çok şık, zarif, sözü soh « beti yetinde bir kadın olan ka- rım hiç, fakat hiç ev kadını de- Zildir. Bir düğme dikmesini, bir yumurta pişirmesini bilmiyor. Kendi söküklerini dikmeye #1ec bur gitim Zamanlar olmuş - tur. Herkese verdiğiniz öğütle- ri bildiğim için bana da böyle bir noksanı olan Kadından ayrıl mayı tavsiye etmiyeceğinizden eminim, Fakat bir kadın için ey işlerini bilmemek, becereme » mek ne büyük kusur olduğunu da düşününüz ve evimizde say- maktan geadii binbir karı- şıklığa karşı bana acele, tavsi- yede bulununuz. Acele tavsiye: Karınızla baş başa verip”bu karışıklığın sizi me'Kadar rahatsız ettiğini ken « disine anlatmak, eğer buna ken di elile çare bulamıyacaksa hiz metçiye direktif vererek evin ni Zamını temin etmesini istemek tir, Doğrusu, kendisi iyi bir ev akdını olmayan ve her şeyi bil- meyen , hizmetçiye bile lâzım gelen direktifi veremez, fakat biraz da sizin müdahalenizle, ya vaş yavaş istediğiniz yapılabi - lir. Şunu da biliniz ki çok zarif ve modayı adım adım takip e « den kadınlar evin kaba izlerine karşı Jâkayıttırlar. Hem çok şık, hem ev işlerinin her türlü sünü inceden inceye bilen kadın yok gibidir. ——— ———- |KUÇUK İLANLAR | 3 LİRA—Tuvalete ve ıtriyata ait hef ne yapmak İsterseniz herkesin yapa” bileceği şekilde formülünü yasa gönderirim veya öğretirim. Sonfen Miboratuvarr. Kadıköy rıhtam 76. 412 —..—.—... Tam sıhhatli genç bir bayan süt ninelik için yer atıyor. Küçükpazar” da Değirmen sokağında No, 3 Hami” yet. ğa İstanbul Altıncı İcra Memurluğu” dan : Mahcir ve paraya çevrilmesi” ne karar verilmiş olan 3 numarab b€ yaz 5-6 numaralı siyahı ve 14 muris” ralı paraketa baliğ iğnesi açık arti” ma suretile 5-6-935 tarihine müsadif Çarşamba günü saat 17 den 18 c #” dar Istanbul Bakıkpazar Peynirci #9 kak 14 numatalı mağaza önünde ** Mlacağından talip olanların mahal de hazır bulunacak memuruna müra” tatları ilân olun: (120371

Bu sayıdan diğer sayfalar: