29 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

29 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29.7-935 ae (Hususi Ankara, 28 övenlik işleri genel direktörlüğü mutayın önümüzdeki toplantısma İtiştirilmek üzere bir pulları koru- kanunu projesi hazırlamıştır. Pro iye göre şehir ve kasaba hudutları İnde seyrüsefer işleri tanzim olu- ik ve şehir kısa hudutları içinde dışında mevcut yolların tahribat- korunması için tedbirler alın ır. Şehir ve kasabalarda seyrü r işlerine yeni bir düzen verile- alarmın önüne ve seyrü sefer ka İçmek için nakil vasıtalarının sü » İleri, geliş ve gidiş şartları tesbit İlecektir. hir ve kasaba hudutlarından ge- ber çeşit nakil vasıtasın ş6- Ve kasabalarda nerelere gidecek» fi ve bilhassa köylerden gelecek a- ve hayvanların nerelere girebi- bekleri projede ayrı ayrr gösteril Ritedir. Gezinti yerlerine giden İâr ayrıca tesbit edilmiştir. Behir ve kasaba hudutları içinde | Ankarada Bi Ankara, 28.A.A. — İlk federas-| teşvik bisiklet £ yarışları bugün hizliden gelen bisiklet binerlerin İrakile saat dokuzda kamutay al Akköprü yolundan başlayarak an köyüne gidip gelme 54 kilo İre mesafe üzerinde yapılmıştır. | muhabirimiz 54 KiLOMETRE GÜVENLİK DiIREKTÖRLÜĞÜNDE KK urtdaki Yolları Korumak için Bir proje Hazırlandı bildiriyor) ve dışındaki yollar asfalt, Beton ş0- s€, ve metropol olmak üzere kısımla- ra ayrılmış ve bu yollarda nakil vası- talarının yolları bozmamaları için nerelerden ve nasıl yürüyecekleri, ber nevi nakil vasıtasnın hangi yol- da işliyebileceği ve yollardan nasıl geçecekler! projede gösterilmiştir. Yolların bozulmaması için nakil vasıtalarının ne miktar yük taşıyabi- | yollardan kestirme mut kenarlarının bozulma- dbirler projeye lecekleri, geçilerek yol ması için almacak te ilâve edilmiştir. : i Projenin mühim esaslarından biri de memleketin işlek yollarıma arsri- retleri konulması ve yolların in için her türlü nakil vası- tası kullananların. teknik ihtiyaçları gözönüne alınarak kabiliyetlerinin rik edilmeridir. ğieMidn başka projede bulunan hükümlere aykırı hareket edenlerle kazalara sebep olanlar hakkında pa- ra, işten menetme gibi ceza bükümle- ri de vardır» ÜZERİNDE siklet Teşvik Müsabakaları Yapıldı Ta ikinci gelmiştir. Denizlilerin bu muvaffakiyeti teb- r, a SAA VE AŞ m AM TAN LAR Dışardan Gelen Şişelerin (Husust muhabirimiz bildiriyor) Ankara, 28 Kâğt ve (şişe fabrikalarımı - zın faaliyete geçmeleri yaklaştığı i- çin ecnebi memleketlerden gelen şi - kaldırılması etrafında Finans ve E- honomi o Bakanlıklarnca tetkikatta bulunulmaktadır. Ismet Inönü tike değer. Teknik netice 1 Ankaradan bir saat 41 deki. ka 18 saniye ile birinci, Denizli Halid ikinci, Ankaradan Osp üçüncü len | i Gümüşhanede İ Torul, 23 (Hususi muhabirimiz İl smurlarında ilbay Hilmi, İlçebay Gümrük Resmi şelere ait gümrük resmi tenzilâtının bildiriyor) — Başbakan İsmet İnönü bugün Trabzondan ilçemize geldiler. FiKiRLER VE INSANLAR Yaratıcı Peşin Hüküm “Resim dediğin her şeyden önce.” Orhan Selim, söze böyle girişenin resimden bir şey anlamıyacağını söy- lüyor, Haksızdır demiyeceği ü söze öyle başlıyanların çoğ ki yalnız resimden,yalnız san'atten de gil, hiçbir şeyden bir şey anlamaz. Ukalâca bir tavurla savuruverdikleri İ © başlangıçta sonra birtakım beylik hükümleri“ sıralayıverirler. * Resim, san'at, her şey üzetine bütün bildikle ri ağızdan alm veya bir kitaptan öğrenilme şeylerdir. “San'at dediğin her şeyden önce" ne olduğunu bilmek kolaylarına gelir. “Medeni adam de- ,diğin san'ati sever, ben de medeni bir adamım, ben “e sevmeli, ondan gin Bilenlerden öğrenirim, Olur biter,” İşte akademisma da, onun , bir başka şekli olan snobisma da bun- dan doğar. (Ama ne de olsa ikinci İ şekli birincisinden üstündür. ) Böyledir ama Orhan Selim bu iş İ te, pek de o kadar hakir değildir; çün- « kli san'atten anlıyanlar, iyi anlaynlar *da yine söze: “San'at eseri dediğin I her şeyden önce..” diye başlar. Ancak ş onların söylemesi ile öbürlerinin söy- , lemesi arasında karlı dağlar vardır. » Demin “ukalâca bir tavurla” dedim. « diyelim ki anlıyanlar, iyi anlıyanlar * akıllıca bir tavurla söyler, * Her hakikiğ san'at adamı, her ha- * kik'ğ san'at münekkidi daima bir ta | çafa bağlıdır. birtakım peşin hüküm- leri vardır. Bir fikri sever, onu yay- nağa çalışır; kendisine göre bir ade- #€si vardır, tabiat gibi san'at eserle- rini de onun arasından görür. (Bil - mem söylemeğe lüzum var mı? bun- ları yazarken Zola'nın san'at için söy- lediğini hatırladım da adese "istia - re" sini kullandım). Hatta diyeceğim ki böyle bir adesesi, yani peşin hü- kümleri yoksa, Orhan Selim'in diyemi nİ gerçekten anlamaz. “Ben klasik, romantik, realist, sembolist bilmem, güzeli nerede bulursam severim.” | Parlak, insanı susturuverecek söz ama, a iki gözüm! “güzel” dediğin de nedir? Güzel'in ne olduğunu bira cık düşünmüş, kurcalamışsan, sözle tanılamağı (tarif etmeği) başa- ramasan bile, kafanda bir fikir beli rir; kendine göre bir “güzel” ya mış olursun,yahut ki “güzel” in şu ve yâ tanılarından birini benimsemiş o- İursun. İster o, ister bu; her ikisi de bir peşin hükme çıkar. Ama böyle bir peşin hükme bağla- nan da bir daha bir çeşitten başka san'at eserini anlamaz İşte ben bu- ile “dogmatik” değilse, san'at eseri- | onu | dan üç ve De-| gelmişlerdi, milinal maçı « Ankara, 28.A.A. — Bugün Anka «iştir, Geçen sene aynı yol 5 Şepilan Türkiye birincilik» €nizli muntakasışı temsilen İlan Olgun tarafından karşılandı. gası yeni bitirilen büyük belediye bir nasınm açılış törenini uğurlu dile- yerek kendi ellerile açtılar ve ha - Butün Ümit- nun böyle olacağını, olduğunu ka- bul etmiyorum. Bir peşin bükme bağlanan, san'at eseri denince hatırı- na ilk önce, şu veya bu şey gelen | adam, elinde bir ölçü bulunan adam, her san'at eserini anlar, belki beğen- | mez, sevmez; beğenmemek, sevme - mekle belki geleceğin onaylamıyacağı bir hüküm vermiş olur; fakat anlar, hattâ san'at eserini ancak böyle adam lar anlar. Böyle adamlar, kendi peşin hü- kümlerine uymıyan bir san'at eseri karşısında: “Bunu meydana getiren falan hakikati unutarak en * çok şu noktayı önemlemiş” de: mının ne yapmak tığını ortaya çıkarır. 'Ben bu hakikatleri Orhan Selim'e öğretmeğe kalkmıyorum; doğrusunu isterseniz ben bu hakikatları ondan öğrendim, onları kavramamda Or han Selim'in ve eserinin çok fardı- mı oldu. Hayır, ona hocalığa kalk- miyorum; bir kişiye, bir çeşit kişiye sinirlenip o yazısını yazmış; Siniri geçtikten sonra düşünmüş ve O da peşin hükmün, kendi diyemi ile “dogma” nın lüzumunu anlamıştır. Orhan Selim o yazısında “dogma” İ ya karşılık “diyalektik bir metod” a İ uymağı önergeliyor. “Elindeki diya- lektik metod, diyor, sana, o sergide” ki resimlerin hangi sebeblerle böyle bir ifadeye vardıklarını gösterirdi." O, başka iş; bu “diyalektik metod” sosyete İlminin bir kolu olan “sana't için doğrudur, onun işidir. Ama san'at tarihi hüküm veremez, vermemelidir. San'at tarihi, peşin hü- kümlerin de niçin ve nasıl doğduğu- nu, etkilerini araştırır, söyler; ©, bir i ir ilim olduğundan, onun * yoktur, ancak insanla rn bir güzel'e inanma, onu yaratma ihtiyacı ve bu ihtiyacın tarihi bir te- kâmülü vardır. Çoğu san'at tarihi ki- taplarının gülüne şeyler olması da hep hüklim vermeğe kalkmaların » dandır. Orhan Selim şestetik inanları ol - mıyanın bir san'at adamı olamıyaca- bilir. Estetik inanları olan da : “Sana't eseri her şey - diye başlar. an'at eseri yeninin konuştuğu adam hiç şüphesiz bu hakikati bilmiyormuş, İ bilmiyormuş ki Orhan Selim'i kız - dirmış Romanyanın . Nurullah ATAÇ b 2 Halidin bu yarışta kuvvetli ra- aklı, derece alıp alamayacağı lar arasında o heyecan uyan- sam ekim saatte vasat 33,5 kal, üratle giden rakinlezinden neti yan Denizli birincisi Ha- ticede birinciden iki metre fark- karşı dışart Evvelki gece saat 24,30 da Paşs- ede İnhisar idaresine ait ispirto İrikasında bir yangın çıkmış ve antreposu tamamen, müdüriyet m odası da kısmen yanmıştır, On b lsbcedeki Yukarda Paşabahçedek! ispirto fabrikası, uşağrda yangın tehlikesine Şikarılan variller ra güreşçilerinin Ankara futbolcula- tr için koyduğu kupa dömifinalı ma- çında Çankaya takımı Ankara Gücü takımını 2-1 yenerek finala kalmaş- ter, Final maçı önümüzdeki | pazar giinü Çankaya ve Gençler birliği ta- kumları arasında yapılacaktır. Yangın ii varil de patlamıştır. Yangının sebebi ,faaliyette olan 0- cak tünelinin şişe ambarının altm - dan geçmekte olduğunu ileri sürü- yorlar, İ diler. Bu sırada halk ilçebay, beledi- ye ve parti başkanile görüşerek ilçe hakkında izahat aldılar. İsmet İnönü iki saat kadar ilçede kaldıktan sonra ları arasın Gümüşhaneye gittiler. Gümüşane, 28.A.A. — Bugün sam 6 da Trabzondan hareket eden Baş- balkan İsmet İnönü, yol Üzerindeki kazalara uğradıktan sonra vilâyeti- miz sınırında kendilerini karşılayan ilbayimiz ve saylavlarımızla birlikde saat 12,30 da Gümüşaneyi şereflen- dirmişlerdir. Kazalar halkının saygılarını sun- mak üzre gelen heyetlerle bütün Gü- müşanelilerin iştirakiyle fevkalâde çoşkun bir tezabüratla anan mania a gk tr hazırlanmış olan vilâ- yet konağına gitmişlerdir. Bu gece Yi burada geçireceklerdir. Iptidat maddeler muafiyet cetveli Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Finansal yılına ait İş tidal maddeler muafiyet cetveli tanzimi etrafında tetkikata başlan mıştır. Yeni cetvel yapılıncaya ka- dar eski cetvelin tatbik edilmesi her iki Bakanlık arasında kararlaştırıl - mıştır, Ahvali şahsiye nizamnamesi Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz” den) — Medeni kanunun hükümleri gerçevesi içinde bir ahvali şahsiye nizamname projesi hazırlanmış ve gözden geçirilmek üzere devlet şüra- sına verilmiştir. Balıkçılığımızı Canlandırmak için Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz- den) — Ekonomi bakanlığı balıkçı lığımızın gelişmesi ve sün gercilik ve balıkçılık ve midyeciliği esaslı bir şekle koymak için tetkikatta bulun- maktadır. Bakanlık tetkikatmı bitir- dikten sonra “Denir mahsulleri ve avcılık,, adile bir kanun projesi ha- sırla; ktır, A Ispartada sıcaklar İsparta, 28 A.A. — On gündenberi şehrimizde yakıcı sıcaklar başlamış ve bugün gölgede 32 ye çıkmıştır, yo zırlanan belediye salonunda dinlen - yine halkın çoşkun,sevinç dolu alkış- Cenevrede (Baş tarafı 1 incide) 1896 da Aduada uğradığı hezimete daha ziyade bu kadının sebe poldu- ğunu hatırlatıyor. Bu gazete diyor ki: . “Imparator ikinci Meneligin ikin- ci karısı olan imparatoriçe Tayıtu bir rini kendi ellerine almış ve Habeş ordularını, komutanlarının değerine göre, Paza surette tevzi etme- sini bilmiştir. Kara imparatoriçe Ta- yıtunun tabiyesine ne general Bara- tieri, ne de ondan sonra İtalyan or- dusunun başına geçen general Baldi- sera karşı koyamamışlardır. Habeşlerin bildiriği Adisababa, 28 A.A. — Habeş hü - kümeti şu bildiriği yapmıştır: vE #Italyan 1 propagandasma de- yam ederek buğün, temmuz sonun - da, imparator Haile Selâsiye'nin ge- şe mayısta Harrar bölgesine seyya- ettiği sirada güya söylemiş oldu- ğu birtakım uydurma sözleri yeni baştan mevzuu bahis etmektedir. Ha beş hükümeti bu iddiaları daha o va- “ kati surette yalanlamıştı. talyan basını, imparatorun yaban- — mada duyguları eönterdiği, n emekle kanmıyarak, imparato- run şahsını, düşüncelerinin doğrulu ğunu ve kullandığı dilin ne derece- lerde mutedil bulunduğunu bilenler e ari > â tamamile gülünç bindir. iş ağa iddia et - İtalyan vapuruna ka: rşi gösteri yapılacak Nevyork, 28 A.A, — Polis evvelki gün Bremen vapuru kalkarken çıkan hâdiselerin bir daha tekrarlamaması için fevkalâde tedbirler almağa ha - zırlanmaktadır. Döyçland ve Europa | meye e vapurları, biri çar- | caktır. Reks adi; sea | İtalyan vapuru ise cumartesi limandan ayrılacaktır. ka kleaparu kalkarken, ftalyanın z asasna karşı bir gös- teri yapılması bekleniyor.” e Faşist gençleri Roma, 28 A.A, — Faşist üniversi. tesi ogruplarile gençlik savaş şebe- kelerine Yazılanların sayısı bir mil - yon 200 bine yükseldiği bildirilmek» tedir . gok defalar iktidarı ve ülkenin işle- | Staviski' * LBaş tarafı 1 incide) getiren kadın şimdiki âyan ikinci re an ikinci reisinin çok ince ve çok zilzel evlâtlığını aldık- tan sonra büyük makamları tutanlar tarafından çok sayılan üvey kayınpe- derinin tesirile büyük dolaplar çe- virmeğe başlamıştır. Karanlık işler fazla kür getirmeğe başlayınca ma- nevi kayın pederini de unutmıyan nalbant dolandırıcı Belçikalıların 25 milyonundan Ayan İkinci Reisi To. ni İlyesku'ya da beş milyonunu ayır- mağı unutmamıştır. Garibi şu ki, ortaya çıkan bu te- letten de kimsenin haberi olmıya- caktı. Çünkü Nasyonal Bankın Va» silesku tarafından yapılan teşebbüs- lerle Belçikalıların yüz milyona ya- kın bloke paralarını çıkarmak için bütün muameleleri bitirmek üzere bulunduğu mahkeme tahkikatı ile anlaşıldı. Belçikalıların o telâşı ve emniyetsizliği İle mesele patlak ver- i, Hiberallerin en nüfuzlu adamlarından olan âyan ikinci reisi ile Bükreş Polis Müdü- rünü lekeliyen bu rezâletin sarsıntı. sı ile devrilmemek için her çareye baş vuran Tataresku kabinesi tahki- katı ciddileştirdikçe her tarafı bur İaşık bir rüşvet zincirinin çözülme- sine sebep oldu. Ayni şebekenin bir çok ecnebi gruplarının paralarını kurtarmak için milyonlar aldığı meydana çıkmağa başladı. Geçen gün bir İsveç şirketi bu gruba beş milyön verdiğini resmen bildirdi. Mahkeme reisi, Vasilesku'dan İsveç- lilerin paralarını sorduğu zaman şöy- le bir cevap aldı: — O mesele eskidir, ne istiyorlar? Onların bloke paraları verdirilmiş- tir. Vak'alar deşildikçe bulaşığı büyü- yen bu işlerin düğüm başını tekrar 3; a TERSLİĞİ ÜSTÜNDE... — Ge şurada İtaiyan kanvesinde oturatım!. — istemem. * Bugünlerde gözüme fena görünüyorlar... — Üyie ise Lalaya gidelim. — Hâlâ mı Lala paşa devrine ail Naflar?, — Yahu! Pek yoruldum... Petro « gratı. — Çarlık hat. Senin adam olacağın yok!., — Anan,. Bak karşıdan B. Lamcim geçiyor. — Bırak şu edepsizi.. — Neden?.. — Neden olacak? Babası Sultan Hamidin kimyoncubaşısı idi.. — 2 — Ustelik sakıt Halifenin çilingi » rinin damadıdır da. — Bundan ona ne? — Sa: 1 da olmuş olacak, Farkında değilsin. — Nenin?, — O herif durdu durdu da; gitti Sultan tepesinde ev yaptırdı... Kayta» ğin biridir o. — Şimli nereye gidiyoruz?, — Sen bilirsin! — Belvüye gitsek 1... opolit adı vardır. Pek si- otursak... — Hay dilini eşek arısı soksun. Burası İon“: be? — (E-talifos) a gitsek... — Onlara dn içerliyorum. Yine krallık meselesini ortaya attılar... — Kimler?. — Yunanlıları. Gazete de tni ole ” ryan ora mtıktra bem susadım; — Oğöf... Ne ğ — Şu Ingiliz sefaretinin kargıstn » daki rikaya karışmam diye bin de fa söylemem mi? e LK "um senin buçün ters'ğin üs tünde... Az daha görüşsek kavya ede» <E itedersin. Ben sebepsiz kavga etmem, Hem ters lâfı pek temiz bir İİ değildir. Emi — Yani terlik dersem aksiliğir ür tünde, Doğru adam aksi olur. — Ben eğri miyim? : — Ben sana eğrisinde demedim, | doi usun düne. — Evet ama, sözün gelişatı oraya varıyor. — O da senin bileceğin şey! — Şimdi sen bir yere gid-:ek mi » sin. -itmiyecek misin?. — Tehdit mi ediyorsun?, Gelmez » sem ne olacak? — Be, yalnız gideceğim de. — Uğurlar olsun... — Eyvallah. Ve ayrıldık. O gün pek tersliği üs“ tünde idi.. Oyle günlerde görür “e gelmiyor. Atak ve kaba oluyor. Pele çekiniyorum. Siz de çekinin! Çü Vi sonra yok yere bi” dost'an olursunuz, B. FELEK Koza mahsulü Muğla, 28 A.A. — Bu sene koza mabsulü bereketli ve güzel olmuştur. Mevsimin kurak gitmesi bazı ipek böceği hastalıklarının çıkmasına mâ ni olmuştur. Bu seneki tohum miktarı yüzlerce kutuya çıkmıştır. Marmaris ve Mi lâsta ipek ürünü bereketlidir, | Bu sene ağağı yukarı 630 kadar tohum açılmış ve bu tohumlar otuz bin kilo kadar yaş koza vermiştir. aaa mm cilerin ağızlarını dikmek kabil ola- madı, Yaygarayı son baddine çıka» ran gazeteler rüşvet — bahşiş işlem rile şimdiye kadar alâkadar olanlar rım iç yüzlerini bütün delâilile or- taya döktüler. İşin gitgide sarpa sardığını gören hükümet kendini temize çıkarmak üzere Polis Müdü- rünü ve Nasyonal Bank Müdürünü de feda etti, İkisi de yerlerinden uzaklaştılar. Liberaller partisinin karşısında pusu kurmuş bekliyen Nasyonal Ça- ranistler hükümetin bekçisi sayılan polis müdürünün yerinden kalktı « ğini görünce propagandalarma hız verdiler. Şimdi bir taraftan bahşiş rezaleti, öbür taraftan hükümet par- tsinin muhalifleri kabineyi zorla- dıkça zorluyorlar, Görülen emarelere bakılırsa kopa» cak kadar gerilmiş olan hükümet tutmak için Romanyalılar güzel bir çare buldular. Vasilesku grubunun müdafaasını yüklenen © avukatlar Belçikalıları döviz kaçakçılığile it ham edeceklerini Belçikalılara an - lattıları Romanya Ceza Kanununda tüşvet verenlerin de mahküm olacak» larına dair bir kayıt yoktur. Fakat döviz kaçakğılığı memnudur. Belçi- kalılar dolandırıcı grubuna verdik- leri yirmi beş milyonu kare borsada yüzdürmüşlerdir. Böylece döviz k. çakçılığı yapmışlardır. Romanya! bırakıp o memleketlerine Belçikalıları kaçırdılar ama; gazete- bağları da yakında çözülecektir, Rüş- yet meselesile alevlenen o mühalefet son kozlarını da güzel oynıyabilir. se, Romanya kabinesini issifaya ka- dar sürebilir, Fakat bu istifa iç iş terdeki değişikliklerden başka şim- dilik bir şey yapamaz. Çünkü Ro- manya dış si ini bugüne kadar bre m çi li ye ikti. a geleceği | beklenen de feda edemezler, Sm Bu hafta içinde Romanya kabine- in düştüğünü telgraflarda okursa» nız, bunun dıştan ziyade iç vaziyeti yüzünden olduğunu hatırlayın. Eşref ŞEFİK

Bu sayıdan diğer sayfalar: