31 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

31 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e m — — MSI zaferinin, Atatürkün, Türk gücü- mü iyi bilen ve tanıyan yüksek kud- ret ve idaresile başarıldığını kaydet ti, Sonra dedi k —Türk İstiklâl savaşında aziz kan- larını feda eden kardeşlerimiziri hâl ralarını bir dakika anmağı borç bili- rim. Yaşasın Türk ulusu, yaşasın Türk Ordusu, yaşasın Büyük kurtarıcımız Atatürk.” General Halis'in söylevi Genç zabit Hamdi alkışlar arasın. da kürsüden indi. Bundan sonra, Is- tanbul komutan: General Halis bir söy lev verdi, General Halis: — Genç ordu arkadaşımın anlattı» ğı ve hepinizee malüm olan İstiklâi harbi safhalarını tekrar edecek deği- lim, Kısaca temas etmek İstediğim nokta, bu.büyük zaferin ruhi cephesi dir. Türk ordusu karşısında mükem- mel teşkilât ve teçhizatlı düşman kuvvetlerini, eksik vasıtalarile, milli kuvvetine, yaratıcı varlığına güvene rek başardı.Türk ordusu, Büyük Ön- tatörkün yüksek kumandası i ütün dünyaya, bir kere daha milletinin eşsiz kahramanlığını gös- terdi. Bize bu mut'u zaferi kazandı- tan en büvüğümüz Atatürke bin ni- met ve şükran, Söylerler bittikten sonra, Harbiye bandosu İstiklâl marşı çaldı. Beya- zıt Cümür'yet meydanını dolduran on binlerce insan bu marşa iştirak edi- yordu. Geç tt resmi başlayor Bundan sonra evvelâ Harbiye ban- dosu, Harbiye alayı ve diğer teşek- küller büyük bir intizamla Universite alanının Mercan kapısından çı? Be- yazıt alanına doğru yürümeğe başla dılar, Bu esnada General Halis, Mu- hittin Ustündağ ve diğer Generaller Üniversite alanın Beyazıt kapısı ö- nüne kurulan tribüne gelmiş bülunu- yorlardı. Sübaylar geçerken Universite alanından çıkan Harbi- ye bandosu tribün önüne geldi ve kar #ıda yer alarak Harbiye marsını çal. mağa basladı. Bu sırada da Harbiye alayı sert adımlarla tribün önünden geçiyordu. Genç harbiyelileri yeni kılıç kuşanan sübaylarımız takip et- ti. Genç sübaylarımız gecerken bü - tün halkın yüzünde büyük bir sevinç ve sonsur bir gurur sesiliyor, onları candan 1 görülüyordu. (B..; tarafı 1 incide) Bundan sonra ihtiyat sübay okulu talebeleri çok muntazam bir şekilde geçtiler ve şiddetle alkışlandılar. Sonra askeri Tıbbiye talebeleri yeçti. Bunu mütcakıp Deniz bandosu gele- rek Harbiye bandosunun yerini aldı ve yeni deniz sübaylarımız geçmeğe başladılar. Bunları Deniz harp okulu ve deniz taburu takip etti, Daha son- ra da bandolarile Kuleli ve Maltepe askeri liseleri geçtiler. Saat on bire yaklaşıyordu. Dinç as kerlerimiz göründüler. Kahramanlar, göğüsleri Mtharla kabartan intizam İs bir yürüyüşle geçtiler. Piyade, top- gu, süvari kıt'alarımızı muhabere, tel siz, istihkâm, topçu kıtaları takip et- ti. Daha sonra ışıldaklar. tayyare top ları, İtfaiye ve otomobilleri, tayyare timsali, Derüşşefaka Jisesi, diğer mek tepler ve sivil teşekküller sıra ile geç tiler, Alay, Çemberlitaş, Sirkeci, Kara » köy köprüsü, Şişhane yokuşu ve Is- tiklâl caddesi yolile Taksime doğru ilerliyordu. Eminönü, Köprüüstü ve Taksime kadar tramvay caddesi halk la dolmuş, geçilmez bir hale gelmişti. Taksimdeki merasim Taksirde, Cumuriyet âbidesi etra- fında, Harbiye alayı ve İhtiyat sübay mektebi yer aldı. Bu sene çıPan 650 genç zabitimiz âbidenin etrafında bir daire yaptılar. Taksim meydanı hın- cahmç bir vaziyet almıştı. Manzara şok heybetli idi. Evvelâ Tatiklâl mar- #e söylendi, Bunu Harbiye marşı ta. EE Kıt'alar ve diğer teşekküller. Er Harbiye okulunu muvatfakıyetle bitiren ve orduya giren genç sübayların birinci, ikinci, üçüncüleri kip etti, Bundan sonra, Cumuriyet âbidesi. ne belediye büyük bir çelenk koydu Belediyenin çelengi Harbiye mektebi, Bahriye mektebi, Hava kurumu, Hal kevi, Cumuriyet Halk Partisi ve diğer teşekküllerin koydukları çelenkler ta kip etti, Yarsübay İsmail'in söylevi Bundan sonra, Harbiyeden bu yıl genc şübaylar namına yarsu- il bir söylev verdi, İsmail ez — Biz. 30 Ağustos 1935 gününü tarihe armağan kılan “Türk ordusu- na sübay olmak kudretini Harbiye kış lasırdaki tunç iradeler ık. dedi, Ismailin sözleri çok alkışlandı. Bun dan sonra, bu yıl Deniz harp mekte. binden çıkan genç zabitler namma Hüsnü Korur, kasa bir söylev verdi. Hüsnü Korur: — 6 yıldır çalıştık. Ainacımıza &- laştık. Fakat amacımız daha sona er- memiştir. Yaşasın Atatürk, Yaşasm onu doğuran Türk ulusu." diye sözü ne nihayet verdi, Saat on ce gelmişti. öğleye kadar olan kısmı bitti, mektep ler ve kıt'alar Taksimden, kışlalarına döndüler. Geceki şenlikler 30 Ağustos Zafer ve Tayyare bay- ramı şerefine dün şehrimizin birçok yerlerinde, gece eğlenceler, müsame- reler, fenr ri. tertip— edilmişti. Halk geceyarılatından sonraya kadar No. 120 KIRMIZI VE SiYAH STENDMHAL —— — —— şey, diyordu, insana kabıca hare- ketleri verebileceği öfkenin uyuş- masından başka bir şey değil. Mat. hilde'in çoğu. vakit içi sıkalırdi; belki o, nerede olsa, böyle içsıkın- tısı çekecekti. İşte ö/ da yerici ve nükteli bir söz bulu- vermek onun için hem vakit geçire- cek bir iş, hem de gerçekten bir zevk olurdu. Murguis de Croisencis'ya comte «e Caylus ve yine onlar gibi son derece asil, terbiyeli iki üç deli kanlıya umud vermesi belki sadece canı alay istediği zaman karşısında büyük anası ile büyük babasından, işu akademi üyesinden ve onlara dalkavukluk eden beş altı emir ku- Jundan daha eğlenceli adamlar bu- Junsun diye idi, Yoksa o delikanlı - ların, Mathildein gözünde, yeni yeni yergilere vesile almaktan baş- ğ “leri yoktu, Mathilde'i severiz ama içimiz ü- le itiraf edi ki o deli- rın çoğundan mektuplar al «niş, bazılarına da cevap vermişti. Hemen söyliyelim ki onun bu ha- Mine bakıp da: “İşte zemane kızla (11, diye dövünmek doğru olmaz. Asilzade kırlarınm terbiye gördü- ğü Sawö - Cocur manastırında ye- tişenler ona benzemez, öyle ihti- yatsız değillerdir. Bir gün marguis de Croisenois derdiği, adını bekliyebilecek bir mektubu geri verdi. Marguis, böy- le yüksek bk ihtiyat izeri göster- mekle işini hayir ilerleteceğini w - müyordu, Fakat Mathilde'in mek- | tuplaşması, ihtiyatsızlık olsun diye idi, Onun zevki, kendini tehlikeye atmak, talihi ile oynamaktı. Mar- guls de Croisenols ile tam altı haf- ta hiç konuşmadı. O delikanlılardan aldığı mektup- Jar, onun gönlünü eğlendiriyordu. Kendine sorsanız, o mektupların hepsi biribirimin eşi idi, Hepsinde daima cn derin. en gamlı aşktan bahsolumuyordu. Mathilde kuzin he: — Hepsi de Kudüs'e barbe git meğe hazır aynı kusursuz adam! di. yordu. Bundan daha tatsız ne ola- bilir? İşte bala bütün ömrümde İ hep böyle mektuplar gelecek! Böy- Mathilde'e, kızın bir gün önce gön- | her yirmi yılda bir, zamanın modası ne İse ona göre de- gişir. İimperatorluk zamanında ber halde bu kadar renksiz değilmiştir. O zamanlar bütün bu asilzade likanlılsir gerçekten bir büyüklüğü olan işlere karışmış, hiç olmazsâ onları görmüşler. Dayım duc de N”**, Wagram savaşında bulun- mus. Mathilde'in kuzini mademoiselle de Sainte-Hârtdite: — Marpte pala çalmak için de akıl mi lazım? dedi. Hem bir kere harbe gittiler mi, ettrk hep onun sözünü ediyorlar — İşte o sözler, harpte neler yap- tıklarını anlatmaları benim hoşu- ma gidiyor. Hakâkiğ bir harpte, on binlerce adam öldürülen bir Napo- Iâon harbinde bulunmak, İnsanın ne yiğit olduğunu gösterir. Tehli- keye atılmak ruhu yükseltir ve iç sıkıntısından, $u benim peşime dü- şen zavallıların çektiği | içsikınti sından kurtarır; o İçsıkıntıs Kas- talık gibi, insandan insana bulaşı yor. O adamların hangisinin ak- İendan, şöyle büyük bir iş gi'mek geçiyor? Beni almağa çalışıyorlar, işte başbaş işleri! Ben zenginim. babam damadını ilerletebilir. Allatı vere de biraz eğlenceli bir damad bulsa! Mathilde”in etrafı hakkında ver- diği hükümler, dünyayı görüşü © TAN Dün Bütün Türkiye En Ünlü Ve Şerefli Bayramını Kutluladı! i Genç sübayların and içmesi! münde kazan | Merasimin | eğlenmiş, gezmiştir. Fırka, Halkevi şubeleri süslenmişti, Her kaza, nahiye ve ocak merkezinde toplantılar yapıl. mıştı, Dün Hava kurumu rozetleri da gıtılmıştır, Genç sübaylara diploma töreni Bu sene Harbiye mektebini bitire. rek diploma almağa muvaffak olan | yarsübayların diplomaları dün mek- tebin merasim salonunda sade bir tö- ren ile verilmiştir. Törende fırka ku- mandanlığı namına erkân harbiye başkanı Şükrü, Top atış mektebi mü- dürü Benerai Zihni, Deniz kumanda- nı Telât, tayyare mektebi direktörü Naim, Maltepe lisesi direktörü Adil ve mektep öğretmen ve idare heyeti hazır bulunmuşlardır. Törene muzikanım çaldığı İstiklâl marşı ile başlanmıştır. Marsı gençler ayrıca muzika refakatinde olmak ze te bir defa da hep bir ağızdan söyle- mişler ve davetliler de ayakta ve say- gi ile dinlemişlerdir. Bundan sonra genç yar sübaylar and içmişlerdir. Gençler yirmişer yir mişer bir neferin tuttuğu mektep ala» Yı sancağınm önüne gelerek sancağı tutmuşlar ve öğretmenleri Halidin okuttuğu yemini tekrar ederek and iç mişlerdir. And sureti şudur: “Hazerde ve seferde, karada ve de- niz ve havada her zaman ve her yerde milletime, ciimuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet, kanunlara, nizam lara ve âmirlerime İtaat edeceğime, askerlik namusunu, Türk sancağının şanını canımdan azir bilir, icabında vatan, cümuriyet ve vazife uğurunda seve seve hayatımı feda edeceğime namusum üzerine and içerim... And içen yarsübaylar birer birer dip lomalarını almışlar ;r. Fırka kuman- danlarından General Muzaffer genç. lere diplomalarını bizzat vermiştir. Birinci, ikinci ve | üçüncüye hediye Bundan sonra mektep direktör ve- kili Miralay Mehmet Ağustos, bir se- ne mektepten birincilikle çıkan Ma raşlı topçu Muhsin. ikinci çıkan Ts tanbullu topçu Ekrem, 3 üncü çıkan İstanbullu piyade Tiha si okuyarak kendilerini çağırmış ve her birine birer altın saat hediye etmiştir Mektep direktörünün söylevi Miralay Mehmet Ağustos, gençlere hitaben bir söyler vermiştir. Direk - İ t8r, söylevinde bu seneki mezunların 90 nci sınıfı teşkil ettiklerini söyliye- rek demiştir ki: — SİZ uzun senelerden beri emel edindiğiniz ilk hedefe bugün vardı. nız, Siri sayın generalimiz, General Muzaffer ve mühterem konuklarımız önünde kutlularım. Tet yildarberi sizi Buraya getirmek için bülyük emekler ve gayretler har- ceden okulumuzun değerli öğretmen ve komutanlarına ayrıca teşekkür ede rim. Sir bundan iki yil evvel cumuriyet alaylarının ilk saflarma girerken ilk Andı içmiştiniz. Bugün 2 İnci ve $0- nuncu andı içtiniz. Bunu en buhranlı zamanlarda, hayat mevzuu bahsoldu- ğu zamanlarda, her an hatırlayacak - sınız. Bu and size rehber olacak, bu- nu hatırladığınız müddetçe her vakit muvaffak olacâksmız. Size iki yıl İ içinde öğretilen askerlik bilgileri bi- rer anahtardır. Önünüzde 30 Ağus- İ tos zaferini yaratan Büyük Başbuğu- muz Atatürkün açtığı geniş yol var- dır. Bu yol nâmütenahiye gidiyor. Bu yolda o kadar ün almalısınız ki, ulusun diğer mesleklerdeki genç- leri sizi daima önde görsünler ve si- | zi, askeri tabirle söyliyelim, bir em- e kat'ası olarak önlerinde bulsun- ar Hayat bitse de son hedef bitmemiş olacaktır. Hayat biter, ulüs için hedef bitmez. Hiç durmayacaksınız. o Çalışmanız bu yolda olacaktır. "Yaşasın Ulu baş buğumuz Atatürk, yaşasın ordunun Ve yayar canlı, açık, herkesinkinden aykırı, ci dilini biraz bozuyordu. Onun bir sözü bazan, o pek terbiyeli dost larına bir kabalık gibi gelirdi. Mat- hilde'i beğenip onun sohbetini ara- mak adeta bir moda olmasaydı dostları, onun © konuşmasının. bir kadın inceliğine yaraşmıyacak ka- dar parlak olduğunu ileri sürmek- ten bile belki çekinmezlerdi. Mathilde de, Boulogne korusun. da at sefasına çıkan cici baylara karşı doğrusu haksızlık ediyordu. Gelecek günlerini düşündükçe bir korku, bir dehşet deği! (böyle bir his heyecan vereceği için onun işi- ne gelebilirdi), bir iğrenme duyu. yordu; bu his, o yaşta pek az in- sanda gözükür. Ne eksiği vardı? para, soy asilli- ği, zekâ, herkesin söyleyip kendi- nin de sandığma bakılırsa güzel- lik... Talih ondan hiç bir şeyi esi Yale herşeyi bol bol vermiş- ti. Foubowrg Saint-Germain kırları- am en büyük mirasa konacak olg- nr işte böyle şeyler düşünüyordu: fakat o sırada Julien'ie gerinmek- ten hoşlanmağa başladı. Onun gu- ruruna şaştr; o küçük barjuvanın işgüzarlığına hayran oldu. “Abbö Maury gibi o da paskapos olmanın yolunu bulacak! diye düşündü fakat böyle olduğu için hoş fikirle- | man ordusu. J General Muzafferin söylevi Bundan sonra General Muzaffer de bir söylev vermiştir. General demiş- | tir ki: — Size bugün diploma verilme t- reninde bulunmakla babtiyarım. Bu gün ünilormanızı taktığımız zaman talebelik hayatından kamun hayatı- mâ giriyorsunuz, Bu suretle omuzla- ımıza yüklenen büyük ödev ve mesu- liyeti hatırlıyorum. Bundan sonra yü rüyeceğiniz yolu okulunuzun komu- tanı size kısa ve veciz bir surette an- lattı. Gideceğiniz yol, sizden önce gi- denlerin yoludur. Türk sübayı felâ - ket günlerinde mâneviyatını yıktır » mamış ve en saadetli gününde öde - vinde şaşırmamıştır. Bu feyizli Har-| biyenin damları altında çıkan geçi leriniz her yerde terakki ve yüksel- mek meşalesi tutmuştur. Nitekim bütün ulusun ve yurdun yere düştüğü zannedildiği sada gene burada ye - tişen Büyük Atatürk kurtulma livası- nı kaldırmış ve ulusunu yurdun bu- günkü muhteşem saadetine vardırmış Kamun edeceğ!”'z erler, yani ülu sun çocuk” ırı birer elmas parçasıdır. Onlar iyi kumanda edilirse fetheğmi- yeceğiniz hiç bir kale yoktur. Rütbe İerinizi tekrar kutlular ve hayatınızda daima yüksek ödevinizde muvaffakı- yetinizi dilerim. “ (Gençler bu sözden sonra bep bir ağızdan *“Sağ ol!” diye haykırmış - lardır.) LL General Muzaffer sözünü şöyle bi. tirmiştir 2 — Sizi yetiştiren mektep komutan. larını yürekten tebri". ederim. Se olu diniz.,, z Gençler yeniden “Sağ elf” diye hep şılık vermişlerdir. Kütüğe bırakılan alâmet Bundan sonra 1935 mezunları bi - rincisi olar. Mukhüin, Harbiye mekte- binin kütüğüne. 1935 mezunlarınm bir #lâmeti olmak üzere bir yıldır çak EŞtar Merasim bitmiş gibiydi. Gençler hep bir ağızdan gür seslerle ve muzi- ka refakatinde Harbiye mektebi mar- şını söylediler: Kuvvetli güfteleri 0- lan bu marşın son iki mısra: şu idi: Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler Şimseklere sorun ki bize ölmez Türk derler? General Muazffer, İstanbul kuman danı Kor General Haix İle şarbay Mu hiddinin meşgul olduklarından mera- #imde bulunamadıklarını ve kendi namlarma gençlere haliyıne temenmi- İerini bildirmek ödevini üzerine aldı- ğını ve bu ödevi yerine getirmekte ol- duğunu söylemiştir, İstiklâl marşr ça immâk suretile törene son verilniş- tir, Davetliler büfeye çağırılmışlar ve samimi hasbühallerde bulunmuşlar » dır, HMeybelide zafer bayramı Zafer ve Tayyare bayramı müna- sebetile dün öğleden sonra Heybelia- da da bütün okular ve halkın iştirakile büyük tören yapılmıştır. Kırşehirde zafer bayramı Kirşehir, 30 (Özel aytarımız bildi- riyor) — 30 Ağustos zaler ve uçak bâyramı büyük törenle kutlulanmış - tr. Öğretmen Ziya, Arif, Sırrı birer söylev vermişler, bayramın mânasını anlatmışlardır. Geçit resmi çok par- lak olmuş, gece fener alayı yapıtmış- tı ——— — ———— MÜZAYEDE İLE SATIŞ 1935 Eylül 1 inci pazar günü sa- bah saat 10 da Osman Beyde Rume- li caddesinde (Evvelce Cahi caddesi) Afitap apartmanm 2 numaralı daire- sinde mevcut emsalsiz eşya açık ar- rma suretile katılacaktır. Viyananın meşhur Portois et Fix nu kabul etmiyor, içten gelen, bir oyun olmadığı pek belli bir muka- vemetle karşılıyordu; bu hal Mat- hilde'in dikkatine çarptı, onu çok düşündürdü; Julien'le konuştuklar İ mı, en küçük, en önemsiz yerleri- ne kadar mademoiselie de Sainte- Hârâditöe'ye anlatıyor ve yine de onların asr! inceliklerini göstere- mediğini sanıyordi Birdenbire — gönlünü aydmlatan bir şey aklından geçti; İnasılmız sevinç içinde, kendi kendine; “Ben sevmek bahtiyarlığına ermi- bir ağızdan Generalin sözlerine kar- |! nuz, yeni vazifelerinize güle güle gi- sim, dedi. Seviyorum, seviyorum, bunda salaşılmiyacak ne var? Be. nim yaşımda genç. güzel, zeki bir kız heyecan, haz duyunca bu aşk değildir de nedir? Ne yapsam boş, Croisenois'yı, Caylus'u, bütün o çes İ şit adamları bir türlü sevemiyece- Him, onlara karşı aşk duyamıyaca- ğrm, Onlar pek kusursuz, belki fazla kusursuz; hasılı onlar içimi sıkıyor... Mavon Lescowm'da, La Noywwelle Hiloise'de, Porteliz'li rahihenin mektur.err nda, daha bircok ro- manlarda okuduğu aşk tasvielerini birer birer aklından geçirdi. Söy- lemeğe hücet yok, bittabi yalnız çılgınca aşkı, büyük Hhtirası düşü- müyordu; şu hafif çeşidinden aşk ,0 yaşta o asillikte Kir kıza lâyik olabilir mi? Mathilde ask devince Julien, onun fikirlerinden şoğu- hatırına gelen şey, Fransa'da Illün İd; .* sar HASAN Acı bademyağ! ve yağsız kar T Sa, G kremleri " | Çilleri. kat'iyyef . izale eder z Dünyada mevcuf Zi kremlerin en nefisl& (4 ve ri, en sıhhileridir. N& m: zik cildli kadınları” hayat arkadaşıdır. ih tiyarları gençleştiri(( | tik | ve gençleri güzelle$| li | tirir. insana ebedi bi|i 25. | taravet veren Hasan) be | Acı bademyağı VEİİ 5 | yağsız kar kremlefli unutmayınız. KutusUjj ia 50, tüp halinde | N Türkiyede yapılıp İ8İİ Avrupa etiketi yapı$'(İ mi tırılan ve halkı aldâ a tan kremlere vesâll a itriyata aldanmayınZli HASAN Markasın#jj 2 İİ dikkat ediniz. | | a Hasan depos|| .. | Ankara, İstanbul, & m m Ne 2 tu Sı 3 8; 2 i n Trabzon yolu || » CÜNEYSU “raptaru 1 Da h PAZAR günü sast 20 de ye kadar. " 3 Ayvalık yolu v KEMAL vapuru 31 Ağ. | CUMARTESİ saat 17 de ? | Hye kadar. pt -divan,bir orta ceman on sekiz parçadan salon takım; İngiliz m ples fabrikasının mamulâi salsız vitrin etajer; Kiuazon& EKE bir gramofon ve plâklar; avizeler; Çin kluazonesinden ve gay takmmı” duvar saatı; ministr yazıhane VE. tuk; kitap etajerleri; AEGP pürgesi elektrikli; perdeler; VE hayli ev eşyaları, Anadol v€ halı enlerden 109 > AN ki — cü Henri ve Bassompitri€ *. 3ında görülen kahramanca bi. aşk, engellere alçakça bolya” mez, insanlara büyük şeyi tarırda. yil, “Bugün de Catherine d€ ig” cis'nin veya XITI üncü Loui* gibi hakikiğ' bir saray di benim için ne felâket! BeN keli mi dünyada en cüretlice, €” diy işleri görecek seviyede hit ypl ram. XII üncü Louis Gib ne büyük birr kral aşk ile dizlere” panmış,.. Ben onun için e z mami Onu; baron de Tel ğe diği gibi © Vendic'ye KÖL yasi oradan tekrar saltanata e bin meşrutiyet kalkar... Julie? "e gö yardım eder. Onun eksiğ. , Kef bir de servet değil mi? Hai yapay EM - 4 dine bir ad edinir, hem d* olur, İ v “Croiscnois'nn hiç bİr ,, * yek; o, bütün ömrünce Yİ jar tra,, yarı liberal bir dü€ kalacak, iş görmek löz anda ne yapacağını bilmiYi, sağda ifrata varacak, ne 99) mun içir de her verd” İkİ” tan karrlemnyasz yük is eyi kii dayan zaman bir “ifrat, sayıl” cak olup bittikten sonra. Vğye adamlar oda ikin griyA arkasi"

Bu sayıdan diğer sayfalar: