16 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

16 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, i i . Yazan: Ziya ŞAKIR Hacı Recep Çelebi Ağzından Köpükler Saça Saça Sözünü Sürdürüyordu Bu genç ve dilber kadın bir Rus papazının kıs idi — Behey efendi. Bu dünyanın | hücrenin kapısı önüne dolmuştu. Ku- üstü varsa, alu da var. Ben, bu dün- ahirette ile mürafaa olur, hakkı- Bize Ben seh» har değil, bir ocakzadeyim. Eğer ba- Safranboluya 4in de, silsilenamemizi"gözden ge- yada olmazsa, elbet yarın seyh çelek mı hak ederim. Bire nasıl sehharı mabekür der saliro!, na inanmazsa varsın çirsin. Babam, şeyh Mehmet efen onun babası dahi meşhur mın filçümlesi, meşayihi dır. Şeyh Sadrettin tan Alâeddini Selçukinin hâsıl olan velet, bu dali âci sinei ceddidir. Sorarım; bizim mü derris şeyh Mehmet girmiş danişmendlerinin nim gibi zadegöndan bir çömezi var midir. sun Hacr Recep çelebi; Hüseyin hoca» nın öfkesini teskin etmek için, önun sözlinü kesmek İstemisti, Fakat Hü- seyin hoca, önüne geçilecek bir hale | de değildi. Ağzından köplkler saçı: | larak sözüne devam etmekteydi: — Bire Allâhm zall Avrete oğlana efsun okur der imiş. Bizim o- kuduğumuz efsun değil, Cediyyri mesure) dir. Avrete okur isek, ha- yır için okuruz. Oğlara değil, subya na nefes vururuz. O dahibir nevi mualecei eviyedir. Nefes etm-k, bise ecdat! Babam sevh M , nefes verip ağzıma barek tükrüğün çalmış; var, dert- Tiletin derdine derman deyin ar- kam sıvamıştır. Hasa bizlere sehhar demek revayı hak mıdır. Hacı Recep çelebi sabredememiş — Canım.. Hoca... Diye, sözünü kesmek istemişti. Fa» kat, Hoca Hüseyinin önüne geçtme- € yükselen se- si, her tarafından örümcekler sarkan © küçük ve harap kubbede aksetmiş- ti — Her taş, koptuğu yerde ağırdır, deyu rivayet ederler. Bizim Şeyh Çe- lebi bize burada bir kıymet vermez amma, varsın biz kere de Zafranbolu- ya gidip etrafa kulak versin; baksın eedadım hakkında ne rütbe acayip keşfüü keramet misalleri söylerler.Ba- ka,Hacı Çelebi!...Ceddim Karabaş İb- rahim Efendi. olhavalide kerameti za hir, bir merdi tahir imiş. Şöylekim, vaz kürsüsüne çıktığı zaman camil şerifin içi dışı insanlarla, kubbe ve duyar'arı işe kuşlar ve kurtlarla do- larmış. Merhum bir gün yine vexa taşlamış. Ey Ümmeti Muhammet! Bu beldeye Haktan bir belâ nazi! oi cak. Amma ve yalnız bizlere dokunacak: 7 lâkin bunun zararı, deyu zari ru i ağlamış. Filbakika, kerame ur etmiş; meskeninde bir harik zu- edip, cümle mal ve emvali, beş nefer evlâdı ile ol muşibet ateş ici e erimiş. Artık cümle * âlem, cedd min haline acımış'ar; fakir şeyh ne yiyip ne içecek deyu, düşünceye var- muşlar. Bir de bakmışlar ki, ne bak sınlar; Karabaş Ibrahim Efendi, kos. koca bir camli şerif inşasına başlayıp, binayı yaptırır dufur. O zaman, şaşa- kalırlar, Acep Karabaş bu akceyi ne- reden buldu, deyu metskâ düşerler, En nihayet bunun da bir keşfü kera- met olduğunu idrak ederek gelip ek lerini öperler. İste ben, bu gevatı ki ramın sulbü sahih bir velediyim Ya: | rık ki, bizim şeyh gaflet eder, bizim kadrimiz bilmez. Hüseyin Hoca, barbar bağırmaktan yorulmuş, ağzmda dili kururmuştu. ve mağfur Karabaş İbrahim efendidir. Ecdadı- kibardan- Konevi ile Sul- sından in be Çelebiye; yola | içinde bes | Var ise, mülâzimliği ona ih- san eylesin. Benden yana, beli ol- rülhüyü duvanlar, hu dar ve harap * lakları kapıya çevrilmiş olan bu med. rese çömezlerinin yüzlerindeki tebes- sümler gitgide gelişiyor: — Birim Cinci mai olmuş? — Yoksa, iyi saatte olsunlar hıy- mına mı uğramış? Sözleri kulaktan kulağa fısıltı şek- linde dolaşıyordu. Cinci Hoca? Medresedeki çömez- ler, ona bu İsmi vermişlerdi. Yüzüne karşı; — Hüseyin Hoca! Diyenler, onun arkasından kendisi. ni dalma: — Cinci Hoca... Diye yad ederlerdi. Artık bağırmaktan sesi pürüzlenen Cinci ya — Hiçbir şey demem; haşbünallah derin. Şeyi Mehmet Gelebi, varam İ bize bir kapıyı kapasın. Mevlâ, bize din kapı açar. Demiş ve artık bitap kalarak süküt etmişti. * Topkapı Sarayında Vaide Dairesi, derin bir süküt içinde idi. Yeşil çini- derle örtülü dehlizlerde genç saraylı” lar ve harem ağaları birer hayal gibi sessiz sedasız do'asıyorlar: başlarile Valide Sultanm oturduğu odayı işa» et ederek; — Acep, garapları geçti mi?.. Diye biribirlerinin kulaklarına fişıl- diyorlardı. Valide, (Mahı Peyker, Kösem Sul- tan) sabahtanberi müteessirdi. Oğlu Sultan İbrahim sabahleyin erkenden odasma gelmiş; hastalığından şikâyet etmişti. Bu hastalık, görünür bir sev değildi. Yalnız, padişahın iliklerinde derman bırakmıyan bir yorgun'uktan ibaretti. Valide Sultan ona birçok na- sihat vermiş; ve nihaye' — Ah, âslanım!., Sözüm tutmaz. Sencileyir, hep kenduye ( ider- sin. Bunca narin ve nahif cariyelerin, ve hasekilerin varken ne deyu o lâşe misali Ermeni dudusuna meyil ver- din. Encam, böyle olur, zâhir. Var Has Odaya çık. Hekimbaşıyı celbeyle Seni bir güzelce mualece itslin. İn« şaallah izni hakla muradına erersin. Demişti, Su.tan İbrahim, kendisini Hekim- başı Hamalzade Mehmet Efendiye muayene ettirip bol amberli bir kuv- vet macunu alabilmek için, çıkıp Has Odaya gitmişti. Fakat Valide Sulta- ni da büylk bir merak ve endişe için- de terketmişti Valide Sultanın dimağına bir şey saplanıp kalmıştı. Acaba evlâdıma ka- dınlardan biri sihir ve büyü mü yap- mıştı?.. Dördüncü Muradın zulmün- den hâyatını güçlükle kurtarabildiği bir tek evlâdı Ibrahim, esasen şehza- deliğini, tam on beş sene, sarayın ba» sık tavanlı, kapısı demir parmak'ıklı bir oda içinde her an korku ve hale- canla geçirmişti. Çünkü padişah Dör- İ düncü Muradın bir saniyelik güphe ve hiddetile; boynuna ya, * yağlı bir kemendin takılıvetmesi, yahut kalbi- si, her dakikâ muhtemeldi. Bu loş ko- ridorlarda, nice şehzadeler, çırpma, çırpına can vermişlerdi. Senelerce süren bu korku ve hele- can, Şehzade İbrahimin kalbini ve vü- cudunu yıpratmıştı. Dimağı da gün- den güne zayıflamış, her şeyden ür- ken bir hal almıştı, o Nitekim, Dör- düncü Murat, acı ıstırap'ar içinde can verdiği zaman, ne onun ölümüne, İnmede kendisinin padişah olduğuna İ bir türlü inanamamıştı. LArkası var) İ yin, mürekip Galip Bahtiyar ve | Kurum adına da Mahmut, Adil, Hoca, acaba deli ne bir hançer demirinin sokuluverme- | TAN So förler Seçimi Yeni Seçime Dün Sabah Başlandı Seçim Epey Münakaşalı Ve İki Listenin Çarpışmasile Geçiyor Otomobilciler kurumu idare | şılamışlardır. Bu sırada şimdilik | hey'eti seçimi, dün sabah Saat| çokluğu kazanacağı umulan şe- dokuzda başlamıştır. Sabahle - | ref listesi taraftarlarile beyaz lis te etrafında söz söyliyenler ara- sında mü raftarlar, hemen yatıştırılmış ve sükünet temin olunmuştur. Se » çim çalışmaları, bugün ve yarın İ da sürecektir. Bugün, sandık Şiş i, Taksim, Sultanahmet ve Fa- tih semtlerin k, ya Tevfik kuruma gelmişler ve rey sandığını (o hazırlattırmışlardır. Kadri, Necati ve Mümtaz içteki İ düzeni temin etmişlerdir. Akşama kadar süren intiha - çalışmaları sırasında hiçbir yol | suzluk olmamıştır. Fakat öğle - | rın damotörle Anadolu yakasın- den önce, idare hey'eti seçimini | daki şoförlerin intihaba iştirakle kazanmak istiyen iki grup kar- | ri temin olunacaktır. AAA AAA ABAK MANA Kaza ve Otomobil Harik Hayat Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında “Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kümpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : 4.4888. 7603 vankasaı Istanbul Gümrükleri Satış ko- misyonu Başkanlığından: M.K.N. Ağırlığı Kıymeti Cinsi eşya K.G.L. K. 1843 92 69 FASFAT DÖ ŞUDĞG. 905 3.100 5.58 Zemini pamuk işlemeli ve ipek sarık. 393 40 1.40 o Adidemirçivi. 738 1100. 77. Vgonet tekerleği. 660 4915 245.75 Zencir demir. Yukarıdaki eşya 18-10-935G; saat 14 de açık artırma ile satılacaktır. İsteklilerin saat 13,5 ga kadar yatırma- ğa mecbur oldukları yüzde yedi buçuk pey akçasını gösterir makbuzla kanunen muayyen saatte Komisyo- na müracaat etmeleri ilân olunur. (6334) Üniversitede dün nüfus sayımı münasebetile toplantıdan bir görünüş... akaşalar olmuştur. Ta | SAGLIK ÖGÜTLERİ SİNİRLİ BAYANLAR Vaktile konaklarda, arada sırada babaları tutan Arap halayıklar var- | ken, onların bayanları da bir. şeye meraklandıklacı vakit haykırarak di şerler, bayılırlar İsteri denilen ve dereden geldi anlaşılamıyan o hastalığın yayılımı na biraz da hekimler sebep olmuştu. İ| Pariste büyük ün almış bir sinir ne- İ kiminin Charcot'nun kendi haya. bir hastalığın türlü tür- lü alimetleini tarif etmesinden son- ra bütün dünya hekimleri or six İerini tam hakikat kabul etmişler ve her tarafta İsteri hastasgi gv başlamışlardı. Sonra e büyük hekimin çırakla, ndan biri Bahinsky hocasının yanıl- ı, isteri denilen haştalığın, ger çekten basta olanları taklit etmeğe İ istidat veren bir hal olduğunu mey dana koydu. O vakittenberi İsteri hastal?” da gittikçe azöldr Şimdi'İs- tanbulus da öyle her şeye merakla» narak, ağzından birçok hava çıkar- dıktan sona, haykırmalarlaçarpınma larla kendisini yere #tan bayanlar artık hiç denilecek kadar seyrek gö- rülüyor. Fakat o büyük tahditçi sinirlilik 2» zaldıktan sonra da sinirlilik büsbütün miş değildir. abahları kalktıkları vakit basla. rında, şakaklarında ağrılardan, bütün icutlarında halsizlikten, böbrekler rinde çarpıntıdan, başlarını boşmuş gibi duymaktan, iştabsızlrktan, gece» leri uykususluktan, kulaklarının çın» Iamasından, gözlerinin sik sık seğir- mesinden ve daha türlü türlü sinir hallerinden şikâyet eden bayanlar gene eksik'değildir. Böyle sinirli bayanların — bazıları hallerinden şikâyet etmekle beraber onlardan biraz da memnun bulunur- lar. Çünkü sinirlilik aile içinde daha hoş tutulmıya, herkesin attmasına olur. Onlar “kendilerinde si sğin hilsbütün geçmesini pek de iği istemezler. 3m ŞİA yeke doğu ik herkesin acrmâtımn. İ bir sebep olsa da, herkesin “işlemde arkadaşlar arasında bir zayıflık, ad | ta bir kücüklük olduğunu bilirler. Ancak onlar da sinirlilik halinin bir den geçmesini isterler, Vakrâ sinirleri sakinleştirecek bir iki ilâçla onların sikâyet ettikleri halleri geçirmek mümkündür. Fakat bu da ancak kısa bir zaman İçindir. ik sinirleri o sakinleştirmekle itün geçmez. İlâcm tesiri geçin- ce şikâyet ettirici haller gene baş- gösterirler. Sinirliliğe toptan ve kesin ilâe ola- maz, çünkü sinirlilik türlü türlü se- beplerden ileri gelir. Mideti, barsak: | ları bozulan sinirli olur. Yürek hasta- | lığı insanı şii endirir. Kansızlık ves tem hastalığının başlsngici çok defa İ sinirlilikle meydana çıkar. Erkekler. le kadınlarda ayni olan bu sebepler- den başka kadın hastalıkları en ziya- de sinirli eden sebeplerden biridir. Onun için sinirlilik daha ziyade ba- yanlarda görülür. Sinirliliğin büsbütün gecmesi de ancak onun sebebini bularak ortadan kaldırmakla olur. Lokman Hekim Deniz yolları | İŞLETMESİ | Acenteleri! Karaköy Köprübaşı Tel 42362 — Sirkeci Mühürdar. ade Har, Tel 22760 gyyyygi imroz Yolu KOCAFLI vapuru 17 Birinci f| teşrin PERŞEMBE günü saat 16 da İMROZ'a kadar “6476, yapılan büyük m Birinci sınıf lokamtamnı, kışlık 16-10. 935 - POLIS Bir genç iki Tramvay arasında; Ezilerek öldü Dün saat 13,30 da ! Sıtkı isminde yaşlarında bil genç, 827 numaralı vatman Süleyin# nın idaresindeki o Topkapı - Sirke tramvay arâbâsından &ol taraftaki ki palı kapiyi açarak atlamak istemişti Yakat, aksi istikametten gelen Di başka tramvay arabasının önüne düğt müş, iki araba arasında kalarak eril? miştir, Başından ve muhtelif yerleri den-ağır surette yaralanan Sıtkı, Cef | rahipaşa hastanesinde ölmüştür. H# | diseye müddelumumilik elkoymuş, Ki za'yerinde derhal bir keşif yapılmığ” ti. Tahkikata ehemmiyet.e devam © | dilmektedir. * Şoför Ahmet isminde birinin faf la sarhoş olarak yere düştüğü ve muh telif yerlerinden yaralandığı görük bekçiler tarafından okarakolâ götürülerek tedavi altına almıştır. * Sirkecide Beşir Kemal eczan önünden geçen Sivrili rençber Hali” le komusyoncu Hamdinin idaresindeki 610 numaralı hususi otomobil çarp” mıştır. Dizinden yaralanan Halil te" davi altına alınmış, tahkikata başlan” Miştar, * Küçlikpazarda bir yaralama hâr disesi olmuştur: Kutucularda oturan Sürtli Kâmil ile metresi Leman arâ sında kıskançlık yüzünden kavga çık” mış, Kâmil metresi Lemanı 18 yerine den yaralayarak kaçmıştır. Kâmil, dün yakalanarak Adliyeye verilmiştir. Yar ralı hastaneye kaldırılmıştır. * Şirketi Hayriyenin 63 numaralı vapurunda taife İsmail yediği balık» tan zehirlenmiş, hastaneye kaldırılmış tar, * Tepebaşında Otrnanın kahvesin- İ de iskambil kâadı ile kumar oynayan Mordahay, Onnik, Ramazan, Vangel, Şaban, Artin kumar oynarlarken po- | Gsler tarafından iş Üzerinde yakalan mışlardır. © Gümrük muhafaza teşirilârı Mae zafer isminde birisini 89 defter siga» va kâadı ile yakalamışlardır. Suçlu hakkında takibata başlanmıştır. li. m erimi k eği a Mi evvelki gece soyu muştur. Zavn. Nritat isminde birisini suçlu olarak yakalzimstr, Tahkikata devam, edilmektedir. HAKYERLERİ Davayı Kazanamadılar Tokatlıyan otelini şimdiki kiracı sından a ârâk kendi üzerine çevi'mek istemesine karşı şantaj mahiyetinde neşriyat yaparak? ârzusuna mâni 0* tunduğu tddiasile, Şişlide, Nis bahçe si sahibi Avadis Ohanyan tarafından ermenice gazete muharrirlerinden S4 bak aleyhine açılan dava, dün ikinci İ cezada neticelenmiştir. Mahkeme, yap tığı incelemeler neticesinde Sahakın suçunu sabit görmemiş ve kendisinin böraetine karar vermişti * Kâzım İsminde biri, gümüş çey- rekleri altın suyuna batırarak Yenica- mi avlusunda şuna buna satmağa ça lişirken yakalinarak Adliyeye veril * miştir. * Dükkünmda yapılan aramada ka şak tütün ve sigara kâadr bulunan Mehmet Fevzinin dürüzmesina dün 9 uncu İhtisas mahkemesinde devâm edilmiştir. MüddeisMufti suçlunun ce zalandırılmasını” isttmiş, diğer bazi şahitlerin dinleninesine lizum görü- İerek durüşma başka güne bırakıİmş- t | 08 15€, Müddetumumiliğinden: Ta | tanbtlda olduğu anlaşılan Yalvaç sor İP gu hâkim vekili Şerif'in acele memu- riyetimize müracaatı. MAKSIM. bahçesini, mükemmel cazın ve pek meşhur olan içki mahzenini birkaç güne kadar emrinize is hazır bulunduracak. (Fiyatlar 5 tamamile ahvali hazıraya uygun Z olarak tesbit edilmiş Telefon : 42633 mora ' 21 İLKT İİ ROBE A YILDIZ Sinemasında Re ASRİ - GİNGER EDE. İRFNF Mİİ NF ANLAYAN ANMA SEKAE SA KANDASENI Yağ İDEFİNE Adası; üm C, H. P. Eyüp kamunu Başkanlı” ğından: Kamunumuz üyelerinden avu kat Bay Etem Ruhi Balkanın eşi Ba” yan Refika Balkan ölmüştür. Cenaz€- si bugün saat*14 de Eyüpteki evin” den kaldırılarak Gümüşsuyuna gömü" lecektir. Partili arkadaşlara bildirilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: