17 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

17 Nisan 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mm $ EKONOMİ Türkiyede 150 bin tütün işçisi var İstanbul depoları tütün işçiliği gittikçe artıyor Yapılan bi r hesaba göre İstanbulda 20 bin tütün işçisi vardır. Bunların ara- sında mütehassıs amele de mevcuttur, Bundan bir mtddet evvel, Istan - | bulda tütün işçiliğinin arttığından bahsetmiştik. Buna sebep şudur:| Türkiye - Çekoslovakya arasında ya- | pılan ticaret anlaşmasında, Çekoslo- kyanm Türkiyeden 3 milyon kilo | n almayı taahhüt etmiştir. Ayni anlaşmada, Çekoslovaya rejisi, 1 milyon iki yüz bin kilo tütünün işlen- miş olarak alınmasını deruhte etmek zden İstanbul depoların- işi artmıştır. Depolardaki | areti hazirana kadar de- Yapılan bir hesaba göre İstanbul da 20 bin! mütecaviz tütün bu- Tunmaktadır. Bunların arasmda değ nek, yaprak işlerini yapan mlitehas- | ss amele de bulunmaktadır. İstanbu tütün amelesi, bu sahada diğer mem- leketlerin o smelesine nispetle daha muvaffak olmaktadır. İstanbuldan başka, İzmir, Samsunda da grupları bulunmakta, m, yani Türkiy şan tütün amelesinin 150 binden faz- İn olduğu hesap edilmektedir. Türkiye amelesi srasında 150 bin tötün amelesi bu hesaba nazaran ek- seriyeti teşkil etmektedir. Bu itibarla tütün amelesini himaye etmek ve "Türkiyede iş miktarmı arttırmak için çareler aramalıyız. Halbuki son sene- lerde bazı ecnebi kumpanyaları Tür- | kiyededen işlerinin merkezini Atina | ve Triyes nakletmektedirler. Bu yüzden tütün işçiliği de başka mem- leketlere gecmektedir. Tütün işçiliği no Türkiyede bırakmak için neler yapmalı? Bu mesele etrafında alâka» işçisi İ Bu idâi » İtiitin depolarmın manzarasına bak - İbahis teşkil edecek kadar tak. Ei- yazı - darlar nezdinde tahkikat y: de ettiğimiz neticeleri aşa; yoruz. Tütün işini Türkiyede bırakmak i- çin her şeyden evvel, ticaret anlaş - malarında işlenmiş tütün ihracatına ehemimyet vermek lâzımdır. Nete - kim yukardada yazdığımız gibi Tür- kiye - Çekoslovakya arasındaki ti- caret anlaşmasında bu noktaya ehem Diğer memleket .ticaret anlaşmaları yapıldı- ğı zaman İşlenmiş tütün ihracatmı temin etmek lâzımdır. Bundan başka, tütün ihracat ta- irlerinin ve tütün kumpanyalarının işlenmiş tütün ihracatma daha ziya- de riayet etmeleri icap eder. Bir mesele daha vi Tütüncüler, | bazı tütün depolarının tütün işleme- ğe mlisait olmadığmı söylüyorlar. | yı tasdik etmek için, meveyt ak kâfidir. Boğaziçinde ekseriy: ariyle tütlin depola i lar ve harap yalılardan gibi yerlerde tütün işlemenin neka - dar güç olduğu tahmin edilebilir. Bu gibi depolarda çalışanların sıhht va- ziyeti üzerinde durmak da ayrı bir uzundur. Bütün bu mahzurları gözönüne geti- rirsek ekseri tütün depolarınm neka- dar ıslaha muhtaç olduğu kolayca an | laşılır, Türkiyede tütün işeiliğini mu- hafaza etmek veyahut bu İşçi İtırmak için, tütün depolarmı tütün işlemeği daha müsait bir hale getir - mek lâzımdır. Fındık Son hafta İstanbulda az muamele oldu İstanbul fındık piyasası: Son haf ta içinde az muamele olmuştur. Pi-| yasa bir intizar devresi geçirmekte-| dir. Son fiyatlar şu suretledir: İç kilosu 48, kabuklu kilosu 25 ku- me mana Japonlar 8000 kile afyon aldılar Uyuşturucu maddeler inhisarı di - rektörü Hamza Osman Mayisın ilk haftasmda Avrupa seyahatine çıka- caktır, bu seyahat esnasmda, İsciçre, | Almanyada afyon alan müesseselerle temas edecektir. Bu temaslar netice- #inde, afyon satışirmı artırmak ve yeni yeni müşteriler bulmak temin €-| dllecektir. Mamaafi son günlerde af-| yon ihracatmda bir artış göze çarp - | ruştur, Samsun mmtakası fındık fiyatla- #ında son hafta içinde umumiyetle bir düşme kaydedilmiştir. Muamele- ler normal şekilde cereyan etmekte- dir. Son fiyatlar aşağıda gösteril-| miştir: Giresunda : Tonbul iç 45,50 - 49,50, sivri iç 46,50 - 46.50, kabuklu tonbul 20,50 - 22,75, kabuklu sivri 20 - 21,50 piyasası son hafta içinde gevgemiş- | tir. Türk ihracatçıları son hafta zar- (ında yaptıkları tekliflerde iç fındık- lar için 100 kilo bı elf Hamburg © No.105 Yıldız Yağmuru Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Bu sırrı onlara sormak cesaretini gösterdi, ve aldığı cevap, gördüğü manzaradan kat kat act idi: — Biz bu yolları hicret ederken de geçtik... O zaman sılayı bir daha görmiyeceğimizi sanıyorduk. Biz asıl acıyı işte o zamanlar çektik... Şimdi, Dereye gidersek gidelim, dönüşte her geyi bıraktığımız gibi bulacağımız! biliyoruz... Neden tasamız olsun? Ziya, onları dinledikçe, ruhundaki insanlarm birer birer değiştiğini gördü. Şehirlinin ince çizgili yüzü yerine köylünün derin duyuşlu ruhu geçti. Bunlar, en dilgündürücü sözü sarfederken, hiçbir gey söylememiş gibi tevazu içindeydiler, ve Ziyaya otomobille taşımanm şükranmı öde- mek için birkaç saatlik yolda birkaç türlü bizmette bulunuyorlardı. Ziya dikkat etti ki bunlar hizmete alış tıkları için değil, minnet yilkünü ta- maktadm. Japon firmaları evvelki! gün uyuşturucu maddeler inhisarm- dan 8000 kilo afyon almıştır — 52 - 583 lira istemişlerdir. Geçen hafta fiyatları lira raddesinde idi. Hamburgtaki ithalât- çılar, dahile yaptıkları tekliflerde| Türkiye menşeli Lavanten fındıklar için 100 kilo başına loco Hambürg 111 Mark, Giresun Iç fındıkları için ise 113 Mark istemekte idiler, Yük- sek kalitede Giresun fındıkları için 119 - 121 Mark Üzerinden teklif ya- pılmıştır. şımamak için canla, başla işe atılı yorlar... O zaman, boş yollarda, ba- sının içindeki tarih yapraklarmı bi- rer birer çevirmeğe başladı: Köyler asırlarca neden bu haldeydi?.. Niçin köylü asırlarca rahat bir nefes ala- madı? Yüzlere bir güneş parçası gi- bi vuran saadetten neye bunlar mah- rumdular? Ve agvindikleri zaman ne- ye onların gülüşü, seyredenlerin kal- binde, bir kör düğüm oluyordu? Zi ya, bu sualleri sıraladıkça, arkasın- dan cevaplarını da hazırlıyordu: Bunlar, vazifesini yapmış adamlardı, ve yalnız kendi vazifelerini yapmak- la kanaat etmemişler, başkalarmın yaptığı vazifelerin de hakkmı öde- meğe çalışmışlar, bu yüzden harap olmuşlardı. Kimsenin kendi Üstle- rinde bir hakkı kalmasın diye, di sinden, tırnağından arttırdığı, art- tırmadığı ne varsa, başkalarına ver- mişti. Ziya, geniş imparatorluk ta- rihini gözden geçirirken, diyordu ki: — Bu halkım kimseye borcu yok-| tur... Vazifesini yapanlar değil, yap- Limanda Vapurlara kömür verme meselesi Liman idaresi İstanbul limanmda- ki kömür depoları hakkında tetkik - ler yapmaktadır. Öğrendiğimize gö - re bu tetkikler Heticesinde kömür de- polarının yerleri tayin edileceği gibi, bu depolardan vapurlara daha kolay ve daha ucuz bir surette kömür ver-| mek usulü tatbik edilecketir, Bugün- kü şerait altında vapurlara kömür i vasıtalarla yapıl - mlar vapurların ya- naşmasma kifayet etmediği için. va- purlara mavnalar vasıtasiyle kömür verilmektedir. Bu da uzun bir zaman zarfında kabil olmaktadır. Vapurlara muayyen yerlerden otomatik vasıta- larla kömlür vermek bir ihtiy: ne girmiştir. Ni manında vapurlara süratle kömür veren otomatik tesisat vardır. Fakat bu tesisat da Zonguldak limanmın ih tiyacmı temine kâfi değildir. Zon- ldak Ilmanmda vapurlar süratle ve bol miktarda kömür vermek için bu gibi tesisatı arttırmak lâzımdır. Vapurlara küfeyle santlerce kö- mür boşaltmak usulünün kömür tica- reti üzerine menfi tesirler yaptığına şüphe yoktur. Kısa bir zamanda kö- mür almak zaruretinde kalan bir va. purun kömür almadan limandan ay rıldığı çok vakidir. Bu gibi fırsatları kaçırmamak için liman dahilindeki kömür verme vasıtalarını daha mo - dern bir hale getirmekten başka ça- re yoktur. Liman inhisar Idaresi, liman vası- talarmın modern bir hale getirilme- sini zaruri bulmaktadır. Öğrendiğimize göre, bu hususta hazırlanan bir proje iktisat vekâleti- ne gönderilecektir. Zeytinyağı fiatleri düşmeğe başladı Zeytinyağ fiyatlarında gevşeklik devam etmektedir. Son bir iki gün içinde 70 kuruş olan ekstra malların fiyatı 68 kuruşa kadar düşmüştür. Piyasadaki kanaate göre, fiyatlarm bu dercede yükselişi gayri tabif gö- rülmekteydi. Bunun arkasmdan bir fiyat düşkünlüğü olması tabii görül. mektedir. Şam panayırına iştirak edecek müesseseler Mayıs ortalarında Şamda beynel - milel bir panayır açılacağından bah- setmiştik. Aldığımız malümata göre 1 BORSA - PİYASA 16 NISAN PERŞEMBE Para Borsası Aliş 618— Bterlin 1 Dolar 20 Fransız frangı 40 Belçika frangı 20 Drahmi 20 İsviçre fr, 20 Ley Y. İsveç kronu Altın 1204.50 622— 07945 10.08.70 İsveç kuronu İspanya pezeta İş Bankası Mü, Kupon A, Hamiline “ “ 100 Şirketihayriye Tramvay Bomonti Nektar Terkos kupon kesik Reji Aslan Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkes Ecranesi İstikrazlar Türk porcu n nr dahili A. B.G K. kesik irrurum T Kupon kesik n 4 Anadolu 93 iMısır Tahvilleri 1886 1 İSA Hİ Kümenin BEZ Tahvilât Rititrm Anadolu TveTI Kupon kesik " ni Anadolu Mümu 10.15 48.60 46.25 40.85 Vitrin müsabakasında kazananlar 934 - 935 seneleri tasarruf ve yerli malı haftasında Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumunca tertip edilen vitrin müsabakalarında kazananların madalya ve diplomaları bu pazar gü- nü Eminönü Halkevi salonunda tö-| Türkofis, bu sergiye hazırlıklarma başlamıştır. Sümer Japonyaya gönderilecek mallar Japonyaya gönderilecek mallar için behemehal menşe şehadetnamesi gösterilmesi mecburiyet altma alm - muştır. Vâkıa 12 nisanda hükümetin İneşrettiği kararnamede bu cihet zik- redilmiş İse de alâkadarlarca İyice anlaşılamamış olduğundan keyfiyet tekrar tavzih edilmiştir. | Gördüğüm manzaralar zunu gösteri» yor, görmediklerim de, kimbilir, ne yk hakikatler anlatacak! İZiye, istilâ görmüş yerlerin, ze hirli dilinden aanlamıya başlamıştı. İlstilânim en ruha işliyen tarafların. dan biri, geçi İması idi. Arazinin çıplaklığı, uğursuz İ hatıralar namma dikilmiş, göre gö - rünmez bir heykeldi. Bu yollarda, Ziya, kağnı ile, atla, yaya, ağlıyara! haykırarak ilerliyen muhacir kafile - lerinin rüyasını gördükçe, karı, rüz - gârı, ve soğuğu, ateşli bir ocak gibi hissediyordu. Ziya, her geçtiği yeni şehirde, şah- #i kederinin bir parçasmı bırakıyor, onun yerine umumi ıstıraptan bir parça alıyordu, Sanki onun derdi bir siyah damlaydı, bir mürekkep damla- sıydı, ve bu engin kedere karıştığı gündenberi silindi, gitti. Gözlerini bu âleme çevirmekle, kendini en insan ol dum sandığı sevda günlerinde neka - dar az insan olduğunu düşünerek, u- tandı. Memleketin asırlık hasretleri iştirak etmek | ları, inhisarlar idaresi | ne İştirak edeceklerdir. | renle verilecektir. Yeni gemiler Denizyolları idaresinin yaptıraca - ğı yeni vapurlar için Avrupa şantiye | grupların o mümessillerile yapı - lan müzakerelere önümüzdeki hafta tekrar başlanacaktır. Hollanda grup larınm mümessili bugünlerde şehri - mize gelecektir. Diğer gruplarla ya- pılan müzakerelerin neticesi İktisat vekâletine bildirilmiştir. Vekâlet bu hususta yeniden bazı direktifler ve - recek ve teklifleri tetkik eden komis yon bu esaslar dahilinde temasları - İma devam edecektir. | Gördüğü, yol arkadaşi diği adamlardan birine başmdan ge- İçeni anlatsaydı, şüphesiz ona güler- İdi! Büyük »tapları bir şahin gibi alıştıran ruhlar karşısında kendi der di ürkek bir serçe kadar hafif kal -| yordu. — Neden bu yolculuğu geçen yıl hatırlamadım? Feragati bir kadm- dan öğrenecek yerde bir ülkeden oku mug olaydım, felâketlerimin hiçbiri olmıyacaktı, ve ben yalnız kendi ar- sularmın sınırı içinde hapis olan mah dut bir adama dönmiyecektim! Ruh. o kadar geniş ki, bunu bir kişiye hasretmek deliliktir... O, bütün kala- balıkları içine almak, onların sesle - riyle dolmak için yaratılmış bir tilke iken, ben, nasıl bu sonsuz çiftlikte yalnız bir nüfus besledim? Memleket, ona, zengin bir çerçeve içinde tozlanmış bir resim halinde aksetti. Kıyıları yemyeşil, ortası bembeyaz bir memleket... Çerçevenin parlaklığını resme vermek için neka- (Bu sütunlar için gönderilecek mektupların “Evlenmeler kaydile gönderilmesi ve mümkün olduğu kadar kısa olması rica Nefret ettiğini söyliyen sever Çemberlitaştan Hasan A, imzasile: “Üç senedir tanışıyoruz vesilç s8- nedir güya sevişiyoruz. Bu üç sene içinde on defa, yirmi defa darıldık. Daha doğrusu o darıldı. Ayrıldık. Yine barıştık. Birkaç kere beni 5 re kadar sevmediğini ve artık baş- ka birisini delice sevmeğe başladı. ğını söyledi. Başka birisi ile dola- gırken de gördüm. Artık ümidimi kestim. Zaten hiçbir dargınlıktan sonra ben ona gitmedim. Tam baş- ka birisi ile alâkadar olmağa başhı- yacağım sırada gözlerinden yaşlar akarak geldi. Özür diledi; barıştık. Bon defa bir müsamerede bulunu - yorduk. Birkaç kere dans ettik; Onunla dans ederken yine tatsız laştığını gördüm. Ses çıkarmadım. Derken o birisile dans etti, ben de bir küçük kızla dans ettim, arkasın- dam onu bir tangoya davet etmek üzere yanına giderken birden her- kesin içinde: “Gelme, dedi, senden nefret ediyorum. Bir daha yüsünü görmek istemiyorum, Git buradan!” Ondan sonra ayni gençle birkaç ke- İre oymadı, ona karşı pek mültefit bana bakmadan çıktı, gitti, Şimdi aradan üç gün geçti. Ses yok. Sebe- bini bilmediğim halde herkes için- de benden nefret ettiğini söylemesi bu defa ondan kurtulduğumu ümüt ettiriyor. Ne dersiniz?” Belki gu cevabımız. çıkımcıya ka- dar ümlidinizin boşa çıktığımı gör- müş olacaksınız. Bununla (beraber Jondan haber almamağı sizin pek te temenni etmediğinizi sanmıyoruz. Öyle olsa, zahmet edip, hele bu de- rece meraka düşerek bize şu uzun mektubu yazmazdımız. karşı lâkaydiniz, onun tecrübe ile sabit olan alâkasından ve siz lâkayt sonunda yelkenleri reline: Övgece, siz, baskasile dans ederken belki sizin bir hareketiniz, yahut belki dans ettiğiniz kırm ca- zibesi kıskançlığını şiddetle tahrik etti. Eğer hâdise bu İse size karşı nefretini daha şiddetle izhar etme- miş olmasına şükrediniz. Maamafih bu “nefret” ona sizinle dargın oldu- ğu günleri haram etmiştir. Kinini ve nefretini haykırarak da- rılan kadından değil, hiçbir gey söy- lemiyerek darılan kadından korku- nuz , * 17 sene ayrılıktan sonra Samsundan Memduh imzasile: “55 yaşındayım. Yirmi sene evvel ailemin ram ile aldığım kadınla üç sene yaşıyabildim. O da daima seyahatte bulunarak ondan ayrı bu- lunmağa mecbur olduğum için üç sene sürdü; ayrıldık. Çünkü geğin- | < z 9'i | onu izeti mefsini kirarak bü memize imkân yoktu. Tam on yedi sene ben de evlenmedim, o da. En sonunda araya giren bası dostlar bisi tekrar evlendirdiler. Halbuki aradan ilç ay geçti, geçmedi. Ayni geçimsizlik baş gösterdi. Pek titiz ve Miysuz olam sevcem evin içinde oturduğuma, kalktığıma, kıyafeti - sanlarm vazifelerini yapmadıklarına inandı. Dıştaki hayatı içeriye naklet- mek için, kendisinin, kendine benzi- yenlerin alâkası lâzımdı. Bu alâkayı başka yolda tüketenlerin cinayetini, bir bıçak yarası gibi, kalbinin üstün- de duydu. Erzincan, Suşehrini, hep bu ha- yaller içinde tanıdı. Bıvastan trene atladığı zaman, siyaha bürünen dü- şünceleri yeni bir ışığa kavuştu. Tren düdüğü, burada, bir musiki idi, ve Zi ya şimdiye kadar (dinlediği bin bir nağmede bu ahengi bulamadığını söyledi. Tren düdüğünü keman ve mandolin yerine koyan bir ruh elbet çok değişmiştir, ve Ziya, en değişti Bini sandığı aylarda, hiçbir inkılâp geçirmemiş olduğunu anladı. Ne Belkisten ayrılış, ne Saranm evlenişi, ne başka bir şey... Beyaz yollar, bir sünger gibi, bu düşüncele- ri silmiş, yerine hiç bilmediği bir #- la hastalığı getirmişti. Ziya, bir buçuk ay sonra, İstanbu- dar çalışmak lâzımdı! Ve Ziya, kendi |18 yepyeni bir vücutla döndü. mıyanlar bile ondan hak almış... | önünde çektiği derdin manası neydi? | gibi, benliğini bir hevese kaptıran in- (Arkası var) Sizin ona! ate, diraşona dalar bar gi rışıyor. Bu halde onunla 20 imkân var mıdır?” Anlattığınız müdahaleler dının ya mübalâğalı, sinirli lerinden İleri gelir, yahut € kocasında intizam tesis etmek sesinden... Birincisini tadile mak, ikincisini şükranla Ka icap eder. Siz on yedi sepf yaşadığınız için en küçük İeleri, belki evin içinde sizde bir nâzımm bulunmasını b müyorsunuz. Fakat alışa Mütamahakâr olunuz ve bü sizin yaşmızdan sonra bekâr insanı melânkolik ve tatsız Y#ğğİ it ö » Eski maceralar Eskişehirden Rahik imi “Tesadüf — karşıma — bumdetlğ sens evvel arkadaşile seviştiği genç kımı çıkardı. İstanbulda daşı ile uzun maceralarımın bu maceralarda benim nekadöfiğ #ız ve hattd kaba hareket öğrenen bu kısa karşı derin ti duymağa başladım. Fakat © cesaret verecek. hiçbir işareti miyorum. Anlaşılıyor ki gif evvelki maceram onda deri nefret uyandırmış. Bu nefreti izale edebilirim?” Kendisile evvelâ dostluk konuşarak, emniyet telkin sonra bir gün ona altı sene macerâlarımızı açıp onlardan ne derece mahcup olduğunusü haksızlığınızı bugün na: nedametle duyduğunuzu anti izale edebilirsiniz. Biraz ç sabir lâzım. ? Kalbi kırılan bir sevgi" Diyarbekirli imzasile: j “İki sene seviştiğim bir Kg ay evvel küçük bir bahane M6 raktım.. Onun tekrar beni ğını sanıyordum. Halbuki | Şimdi arada bir onu görülÜğ| beni görmemezliğe geliyor. la tekrar görüşmek istiyoru yapayım?” Onun arkadaşlarından, ma€ 4 bilen birisinin delâletine mi at ediniz. Hatanızı, onu unu! , mızı, bugün hAlâ ve iki sefi velkinden daha büyük bir sevmekte olduğunuzu söyl vap bekleyiniz, pişmanlığın genç kızlarda iyi tesir yapsf? dımızsa ve size kargı artık biçEİİ duymuyorsa cevap verecektir” sa onun yolundan kaçmak, daha görmemek lâzım. * Kocasının kızı... Sarıyerden Nihan imzasile: “Ikimiz de dul (olarak ev Kocamın ölen karısından bir kısı vardır. Zevcimle tam bir ahenk olduğu halde #f yüzünden sık sik kâvga © O babasına güvenerek bana “İ küstahça hareket ediyor, AYM) yaşadığımız için bu daimi İÜ ğa tahammül edemiyorum. E beni kırmamakla beraber kıs siyanet etmek istiyor, Basi bu evden kaçmağı bile diğ” kadar râhatsız oluyorum... Ayni evde yaşasanız bile “Şİ azaltmak elinizdedir. Bu surtÜğğ çimsizliğin önüne kısmen siniz. Siz ondan büyüksünü” müsamahakir olmak, yargi gün evlenip gidecek olan e li zmızm her kusurunu görmi p ze düşer. Siri kızımın çilk düşürmiyen kocanız, onU nmdan ayıramaz. Böyle nasi yette işinden gücünden geler hergün yeni bir şikâyette bw” ta iyi değildir. Dediğimiz ması azaltmak, biraz mü olmak... 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: