8 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

8 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 TAN | Belgratta yapılan siyasi toplantılar SAĞLIK | Balkan Antantı ile Küçük İtilâf sırt ÖĞÜTLERİ sırta biribirlerine istinat etmektedir |... i Sağlık alâmeti Insanlarda göğdenin umumi heye- ti hendesede “şibin minharii öğrendiğimiz, iki tarafı biribi | muvazi olmakla beraber müsavi ol- mıyan şekle benzer. Bu şekilde bi- ribirine müsavi olmıyan taraflardan | uzun olanı yukarda, kısa olanı aşa - | ğıdadır. Böyle hendese şekillerini!pek an- Uyamadınızsa, her vakit konuştuğu» muz dilde söyliyeyim: Omuzlar dai- ma kalçalardan daha geniştir. Her - bangi bir vücutta bu kalde yerini ba- lunca, yani omuzlar kalçalardan da- ha geniş olunca o vücut sağlam sa- ydır. Erkeklerde olsun, kadmlarda olsun omuzların o kalçalardan daha geniş olmasına sağlık alâmeti derler. Şu kadar ki, erkeklerde bu sağlık alâmeti daha ziyade belli olur. Er - kekte omuz genişliği kalça genişli. dinden dörtte bir nispette daha zi - vadedir. İki genişliğin arasındaki fark sekiz, on santimetreye varır. Halbuki kadınlarda bu fark üç santimetreye kadar iner, Normal #x- yılan bayanlarda omuz genişliği otuz altı, nihayet kırk santimetre İse kalça genişliği ondan üç santimetre eksik olur. Bazılarında iki genişlik arasmda fark daha azalır. Hiç de olabilir. Fakat kalça omuzdan daha geniş olursa artık sağlık alâmeti kalmaz. Sağlık alâmetinin erkekle kadın a- rasmda farklı olmasından dolayı kol yak işlerinde erkek kadmdan yade çalışmaya, mubhitiyle da i mücadele etmeye muvaffak | | olur. Erkeğin yapılısma göre vazife- si kanda ı daha ziyade çalışmak, uğraşmak ve ailenin gıdasmı temin için didinmektir. Kadının yapılışma göre vazifesi — kalçalarının geniş olması onu gös teriyor — ana olmak, doğacak ço - cuğu dokuz ay beslemektir. Zaten kadmın adale kuvvetindeki eksiklik te ağır işler İçin yapılmış olmadığını gösterir. Kadıcin ellerin- 8-5-6 —A/ Silifke yolunda garip bif cin ve peri masalı. i Beygirle geçen her yolcu bu mağara önünde iner, tabancasını içeriye boşaltır ————— << —— i Mersin - Silifke yolunda otobüsü bataktan kurtarma faaliyeti Akar bir suyun kenarına yaslanan Silifke, önünde uzanan tarihi köp- rüye bir değirmenin enkazmı yama- mış.. Şehirde birkaç muntazam bina var, Vilâyet enkazından kalma bir sürü dükkân, kendi aralarmda bir « kaç çarşı yapıvermişler. Silifke, uzaktan bana kül yağmu- rundan henüz “kurtulmuş bir şehir tesirini bıraktı. Adeta, bir bez alıp bütün bineları silecek ve asıl renk - lerini çıkaracak oldum. Silifkeye var dığım gece, yağan şiddetli yağmur, © tozlu manzarayı değiştirmişti. Bu- na mukabil bizim dönüş yolunu teh- likeye koydu. Sabahın sekizinde otobüsle köprü Üzerinden hareket ederken, bütün yolcular adeta niyaza başladılar. Se- bebini sordum. Şoför: “Dün geceki yağmur, tamir edil - mekte olan dokuz kilometrelik yolu mutlaka bozmuştur. Bakalım nasıl geçeceğiz.,, dedi. Yanıma düşen yaşlıca bir müte - ahhit, mütemadiyen bu yollardaki hatıralarını anlatıyordu: “ — Şu gördüğünüz köy, Türkiye- | şitleri vardır ya... Tri sene kadar ff vel bir köy bakkalı böyle bir deli keşfetti, Hükümet farkına verde & damı sıkıştırdılar, fakat bir şeY ir madı. Yalnız bir gün bu adamın bolduğunu söylediler, Şimdi bir ir manlar haline acıdığımız bakkal ri sırdamı, Bağdatta mı, her mere birkaç yüz bin liralık milk olmuş.,, Müteshhit yana yakıla bu hikif leri anlatırken, otomobilimz de MÜ kül yollara girmleti, bir teke şağıda, biri yukarda bir müddet vazenesiz yürüdük. Fakat yol W battı, Yeniden caddeler yapmak zım, Taş kolu harekete geldi, V£ vardan yakaladıklarını suya, ar ra dizmeğe başladılar, Müteahhit il beri emme Balkan Antantı konseyinin evvelce Bükreşte yaptığı toplantıda verilen bir ziyafete Titülesco nutuk söyliye Bugünkü beynelmilel vaziyet için- de Belgradta yapılan Balkan Antan- ti ve küçük antant konseyleri top - lantısmın büyük ehemmiyeti vardır. Bilhassa Küçlik Antantın toplantısı beynelmilel mahafilin nazarı dikka - tini çekecektir. Alelâde zamanlarda, Küçük Antant devletlerinin Dış Ba- | kanlarından terekküp peden konsey | Senede üç, dört defa toplanır, ârala- rındaki meseleleri hal ve üç devle - tin beynelmilel vaziyete karşı Ulus- lar Kurulu kadrosu içinde müşterek durumlarını takip eder, Bu sefer, Kü çük Antant daimi konseyi bir taraf- tan Avusturyanm üzerindeki tehdit ve İtalya - İngiliz gerginliğinin, di - an Almanyanm Rendeki in Avrupada yapacağı te - maki TENE e eş ve daha zaktan bir mağara göstererek civarma götürmek istedi, Bers ürüdük: “— Bir zamanlar bu mağarti cinler yatiyor derlerdi. Ne yalan liyeyim, o zamanlar ben bile kork, dım, Beygirle geçen her (yol mağaranın önünde bir kere ine” içeriye belindeki tabancaları böfüy irler bakımından Avrupa vaziyetini | deki kuvvet “dinamometre, ile Öl - | ve eri fazla limon sevkeden yerdir. ,| tdı. Bu kadar atılan silâha rağ bayii imamla sel cüldüğü yakit erkeğin. kuyvetinden | Pakat yüzünde biç bu azameti göre: | gene içeri bakanlar uzaktan df YELE bir eki tİEir celse kanli a | miyamım. Oda fakir kulübeler içine | sisin kendilerine çeyrudigiğı 58 cektir. Ayrıca, Balkan antantı, Şars| Ki Akdenizde İngilterenin İtalyaya karşı faaliyeti ile Türkiyenin boğaz- ları tekrar askeri mmtaka haline koymak talebi yüzünden yeni bir va- ziyet karşısında bulunmaktadır. Aralarmda resmi bir bağ olma- makla beraber, küçük antant ile Bal- kan Antantı umumi o plân üzerinde müvazi politika takip etmektedirler. | Ve birbirlerine sırtlarını dayamışlar- | dır, Esasen başka türlü de olamazdı, çünkü Romanya oile Yugoslavya her iki antanta dahildirler ve orta Avrupa meselelerile oldukları dere - cede Balkan meseleleri ile de alâka- dardırlar, Bun& mükabil, bütün po - litikası Balkan mmtakasmda temer- küz etmiş olan Yunanistan, Orta Av | rupadaki buhranlarla katiyen alâka- dar olmamaktadır ve Avusturya ve- ya Macaristan yüzünden bir ihtilâfa sürüklenmek niyetinde değildir. Di- ler, ateş etme ameliyesine teki yam ederlerdi. Böylece senelef id miş, ve nihayet seferberlikten Silifke mutasarrıflığnı yapan İse unuttuğum bir zat bu İşe mere miş ve yanma bir jandarma 8 # bu cinler uağarasına yaklaşı 2 lerinde ışıklar ile içeriye dal e vi. Bükreşte yapılan Balkan Antantı konseyinde Yugoslavyanın şimdiki Paris ç ömel edi - sefiri Puriç, Tevfik Rüştü Aras ve Titülesko çömelmiş bir manzara takdim yor. Zenginlikleri ancak civardaki limonluklardan anlaşılıyor. o Herbir| ağaç bir çınar kadar yükselmiş ve ü- zerleri servetle pıtrak olmuş. Otomaobilimiz buraları kolay geçi- yor, bir gün evvel geldiğimiz kız ku- lesi ve harabelere yaklaşıyoruz. Mü- | teahhit anlatıyor: “— Bu harabelerin gerisi antika memleketidir. Eskiden hücumlara maruz kalan sahil ahalisi kolaylıkla hicret çarelerini bulabildiklerinden, gördüğünüz yerlerde ancak ebniye enkazı kalmış. Fakst gerilerde bu imkân kolay bulunamadığından, ani bücumlarda halk altınlarını, servetle rini hep toprağa gömmüşler. Eski - den bu işle zengin olan çok kimseler vardı. Meselâ Mersinin meşhur Mav- romatilerinin ilk servetlerini bura köylülerinin tarlalarda bulup getir - dikleri para ve taşlardan elde ettik- İ gırlığınm iki misline kadar taşıya - bilir, halbuki kadın kendi ağırlı nın ancak yarısına kadar taşıyabilir. Bu fark kadınların daha az çalış- masından dolayı sonardan gelmiş de Bildir. En şiddetli sporlara girişen, en ağıf işlerde kullanılan kadınlarda bile, erkek adaleleri ile kadın ndalesi | arasındaki fark daima görünür. Erkeğin adalesi daha kalm ve ke- miğe bağlandığı kisım daha uzun - dür. Kadın adalesi daha ince ve u - zün, kemiğe bağlandığı kısmı kısa olur, Erkek adalesi işlemek için, kadın adalesi vücuda güzellik vermek için yapılmıştır. Bu söylediklerim, tabii yalnız be- den işleri için, Fikir işlerinde kadın- la erkeğin farkı var mıdır? O da ay-| rı bir bahis, ne dokundurmamak ve müşterek her |da eyni hayati menfaat vardır tehlikeye karşı cephe almak hususun | (Le Temps) | A A A AYA Bir aslan mürebbisini parçaladı Hayvanı idama mahküm ettiler üzerine kurşun sıkarak öldürdüler İKAME K İ ve haylice de yürümlüşler. Bir görsünler? Çocuk boyunda iki “i altmdan mabut heykeli, Uzakis rülen dört göz debi mabutları” lerinde olan parlıyan pırla” Sevincinden ölüm tehlikesi Et mutasarrıf, vaziyetini hiç bo?” hemen bu heykelleri ambalâj ? yo | indi istanb rıp saltanat kabinesine. d sevketmek için tedabire e”! nihayet Loit vapurlarınm güve 4! ge” sinden son selâmını yollıyarsX AN a ma & “HİTE KLTUTRİR yl fekekllğı e liyi j hir » N Lokman HEKİM ğer taraftan, coğrafi vaziyeti itibâ- rile Çekoslovakya, Balkan anlaşma- les rini söylerler. Daha bunun gibi # butlariyle el ele uzaklara git” ZI diş o gidiş... Şimdi mağarad Ke e) kaldı, ne peri. İçindeki heysli. gf mutasarrıf beyle kimbilir nere” kediyorlar., ; le » Mağaranm deliğinden besi raber bir daha başını eti ed “ — Her fırsatta ben bir Key pff ha bakarım. Fakat artık gö” Uyan hayal yerine şimdi Öl dair | yuva kurmuş! ga GELİ | YENi NEŞRİ | kimler servet sahibi olmadılar, Ssl- tenat devrindeki bazı konsoloslar da gelen gidenden haylice antika topli- yarak memleketten dışarı götürdü - ler, Kendisine sordum: “.— Siz şimdiye kadar bir şey bu- lamadınız mı?,, Derin bir ah çekti: “— Ne gezer, buralarmı karış ka- rış bilirim, fakat şans yok ki, başlangıcmdanberi takip ettiğim tay yare piyankosundan bile daha iki li- larma bigânedir. Fakat bunlar, iki grup arasında sıkı bir teşriki mesaf- | ye ve mütesanit bir politikaya mâni değildir ve bu devletler nüfuzlarını, faydalı neticeler verecek yerlerde kullanmaktadırlar. Küçtük Antantm, onu teşkil eden dç devletin mevcudiyeti için en nâ- zik ve en mlihim meseleler karşısm- z da bulunduğu bugünkü şerait içinde, Balkan antantımın İstinadı, ona, mu ayyen şerait dahilinde, büyük bir yar dım olabilir, 'Yüz mahküm dün Edirneye gitti Edirnede kurulan asri ceza evine gönderilmek üzere, birkaç gün evvel şehrimize getirilmiş olan yüz kadar mahküm, dün ceza evleri umumi mü dür muavini Mutahharin nezareti al- tında Edirneye sevkedilmişlerdir. Türkkuşuna yazılanlar İstanbul Türkkuşuna * yazılanların EE üzel kadınım ağzında bir şeker parçası var. Şimdi ars A ” Husust menfaatlerinin ayrı ayrı Ol| tan bunu o müthi | | i ra kazanamadım, Yalnız bundan on r İni kepi pi > iş dişlerile çekip alacak!, Eğer içinizde ayni tecrübeyi yap | adedi 103 ü bulmustur. Bunlardan H Mn ve sp) | malarma rağmen Küçük İtilâf dev- | mak isteyen varsa buyursun Kendisine bin lira alime besi kızdır. Yarın Tayyare Cemiye, | P:9 YİrMİ sene kadar evvel bir köylü Havagılık ei geli den iki tütün paketine aldığım bir taşı pek beğendiğimden yüzük yap - tırmıştım. Bu ül satmam için letleri 1919 muahedelerinin yeniden tetkikine muarız oldukları için, ta - mamen müşterek bir dış siyasa takip Bir ses — Pekâlât., Kabul ediyorum. Arslanı çıkar. Geleyim!.. (London Opinion) dan tinde bir toplantı yapılarak derslerin saatleri tesbit edilecektir. Türk Hava mö neşredilen bu mecmuanin 1 yısı zengin mündericatİ8 | Tavsiye ederiz, birçok kereler mliracant edenler ol- Pariste, bir vahşi hayvanlar mü- | gözlerin sihirinden kurtulunca sıçra- etmektedirler. Fakat Çekoslovakya - ER pm Avusturya ile İtalyaya yaklaş: | rebbini, bir aslan tarafından parça. |dr. Sonra, arkadaşlardan biri kafese | | Sıhhiye müsteşarı gitti | | gı ye hattâ eski konsoloslardan biri Motörlüyastalef mak istediği, bunu karşılık tâ. Yu -| anmış girdi, Hulini kurtarmağı teşebbüs | | Şehrimizde bulunan Sıhhiye Vekâ-| 100 altın verdi, Bu sefer bütün bü- EA m ri müd goslavlar Habsburglarn tekrar tah- i etti. Elinde demir bir sandalye var: | leti Müsteşarı Hüsameddin dün Tuz- | tün satmadım. Fakat kör talih, bir| (Inhisarlar Tütün işle! İsmi Şura olan bu aslan, oldukça iy hendis Adnan Hâlet Taşpın?” adi laya giderek göçmen işlerile meşgul | gün vazifeden Mersine dönmüştüm. | ta geçmelerine tamamen muarız ol- olmuş, akşam trenile Ankaraya dön- | Ziya paşa kahvesinde garsonu çağır- duklarmdan Avusturyaya karşı şüp- dı. Sandalyeyi aslanm sırtında kır- meşhurdur. “Gina Manes' m oyma- fmdan (Motörlü vasıtalar) İdi da öyle bıraktırabildi, Daha son- : heli bir vaziyet takmdıkları malüm- |dığı bir filmde rol almış olan bu arS- | ya bir polis geldi ve o da kafese gi- | müştür. mak için taşa elimle vururken, mer- | kitap neşredilmiştir. dar 0 z dür. lan, geçen senede Jouviano İsimli | rerek hayvana ateş etti, gözünden mere gelen yüzlük çatladı. Bu vazi -| Fen ve makine ile #lÂH Sonra, Çekoslovakya, Sovyet Rus | bir mürebbiyi yarslamıştı. yaraladı. cayla ateş ediyorlardı. Hayvan sıç | yetten günlerce uykum kaçtı, fakat|için çok enteresan bahi Je : anın cazibesine tutulduğu halde,| Üç gün evvel, akşam yemeğinden | Fakat zavallı mirebbi ölmüştü, İriyor, bazan vuruluyor, bazan kurş- | gene ayni adama bu halini bile 25 al- | eden bu kitapta, motörlü da ğ ; Yugoslavyada Sovyet hükümetine | sonra, arslanm mürebbisi Charles | Bunun üzerine aslan da idama mah: | unlar postuna (giriyordu. Nihayet | tma verdim. sınıfları, motörlü taş08 ii d. ç karşı açık bir düşmanlık vardır ve| Hulin hayvanın kafesine girmiş ve |küm edildi. Bir eczaneden gidip #t- |bir kement atıp onu demir parmaklı. |, Daha fazla konuşamadı. Bulundu- | dünyada mevcut otomobil yl j ekonomik sebeplerden dolayı, Yu - | onunla çalışmağa başlamıştır. Fakat | riknin kapları aldılar, et parç ğın dibine çektiler ve ağzma bir | Zu sıkışık yerde bir sigara çıkardı, /lü vasıtaların faydalı ve ma X goslavya, daha ziyade Almanyaya |aslan, birdenbire sıçramış ve zaval- |grasında hayvana verdiler, Lâkin | garjör dolusu kurşun sıktılar. şoförün ağzındaki ateşten tellendir- ! rafları, otomobil yolları ri, eki. k meyletmektedir. W Hulin'in gırtlağını biçmiştir. Sah- | Şura yemedi. Acaba anlamış mıydı? | Şura, mirebbisini öldürdüğü yere | di ve sözüne tekrar devam etti : binek ve yük otomobille al ii : Bütün bunlar. Kücük Antant dal: | neye şahit olan genç bir memur, şöy | Bütün bu gidip gelmeler, sirkteki | yıkıldı, kanı, onun kanı ile karıştı. | “— Zeten şans yok dedim ya, bü| li otomobiller, motörlü mA, pi i mi konseyinin bu toplantısına hususi İle anlatıyor: öteki hayvanları da sinirlendirmişti, | Bu arada, sirkin etrafmı büyük | kadar senedir uğraşıyorum. İşte gö- | larınm hareket uyeleri " ; bir ehemmiyet Vermektedir. Fakat) — Hâdise o kadar çabuk oldu ki, İHep kefeslerinde — çırpınıyorlardı. |bir kalabalık sarmıştı. Hoparlör: | | rüp göreceğim rahmet bu oldu. Bir| ve alelümum motörlerin ii Küçük Antant devletlerinin muay - |müdahale mikânı yoktu. Bu aslan | Nihayet aslanı kurşunla idam etme. | — Madamlar, mösyöler.. İçeriye | iki de altın bulabildim. Bunların, | nifları ve bunlarm işlet de vü bir tarafında domuz sürüsü olanları | ları ayrı ayrı bahisler yor. İgiriniz, adam başma bir frank,. Mü- üz. o | makbuldür. Fakat bir altmda da bir adam resmi bulunacak, Hoş, çok çe» geçen sene de birisine hücum etmiş, İğe karar verdiler. Bu feci idam hllk- t bir defa kan tadını almıştı. Hudin İmü bir sanat kadar sürüyordu. Aslan | rebbisini öldüren aslanı gör bir an gözlerini ondan ayırdı. hayvan ! ölmek istemiyordu, Üzerine ik! taban! Diye bağrıyordu ve gişe, işliyordu. yen şartlar içindeki hususi temayül- 4 leri ne olursa olsun, bü üç hükümet için, muahedelerin &razi Waddeleri » gözönünde son terakkiyat yazılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: