12 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

12 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 84 Dağlar, gövdeleri ZAN Yazan; MITHAT CEMAL i ufuklara bağlıyan zincirleri koparmışlar gibi Kanuninin kadir gaları yürüyorlar Tarihin kahramanları ve av kuşları Erkân: harp müşürünün mermer Yalısı, Belkisin Adnandan tarih der- ti aldığı salon. Belkis bugün çok İm. Adnan da bugün çok hatip: anuni Süleymanın Radosu nasıl mi anlatıyor: — Bilirsiniz ki, Hanımefendi, di - horduz Rados gövalyeleri hem papas m askerdiler; iki defa korkunçtu- kez; Dağlar, gövdelerini ufuklara ğiiyan zincirleri koparmıslar gibi anuninin kadirgaları denizde ağır yürüyorlar... Şövalyeler beyaz Petlu, kızıl boyak rubalarile Rados alelerinin bürçlerinde bekliyorlar... n tarihinin en büyük muhare- basi başlıyor; Rodos muhasarası! R Fakat Belkis, Sultan Süleymanm “dosu nasıl alacağını bir türlü Börak etmiyordu. Adnan: “Bu mu- &tarada deniz & düşmanlarımızın Müttefikiydi., dedi; Belkis bunu da mlemedi, Adnan kızdı; birine sö- m yağlar tepelerinden döküldükçe, #nigeriler, can acısile vücutlarmın #ilerini, derilerini rubalarmm ku- yslarile karma karışık avuçluyor- a burgu kemiklerinden, omuz- yandan, pazılarından koparıp atı- İrlardı, Süleyman ordusu Rodosun 29 Yalesini taş taş aldı; — her taşı pi, ?ebit fethetti. Kanuni Süleyman, gemi sahanlığında denizde mu- am yı seyrederken şehit yığınları Bikin dıvarları ıselıyordu!. ds yalm rıhtımında çalana Bürültüsü duyar gibi oldu, Kalktı, 'ereden baktı. Bu sırada Süley- yah Rodosu ald. Belkis mahzun üçle yerine oturdu. Adnan vücu- hun bütün kanı oğultu halinde iyor gibi bir sesle anlatıyordu: 4g, Şövalyelerin reisi ak sakaliyle 1; Söktü; 28 yaşmdaki Sultan Sü- Yaşın elini öptü; ve bir yılbaşı yaşttu gününde şövalyeler, — Mer- kip tasvirli bayer" çektikleri | ge- erile Rodos adasmdan ebediyen mo laştılar. Cetlerimiz Rodos ada- ür Vu türlü fethettiler Hanrmefen- iMihan durdu. Belkisin sararması ; bekledi. Fakat Belkisin yüzü bir öy değişmiyordu. Adnan Belkisin -9Yman devrine hayret etmesine ga yor. Sadrazam İbrahimin ka- ha Papa Kleman'n tacındaki ta taları Şarlmanm yakutlarını kiç yordu. Hepsi nafile... Belkis bir dinlemiyor, yalmın rıhtımda Kay bekliyordu. Adnan nihayet, tag Süleymanı Rönesansın eşi- & 29 atma bindirdi, Belkise göster- açil az — Di Hüsrev! Hüsrev! Üy, * haykırdı; ve Adnanı, vücu- da, A harareti içinde kalacak ka- Ra Yanma çağırdı, rıhtıma yana- Satanayı gösterdi: Ony srev geldi; üç günden beri Dedi, Salondan bir kanat keskin- ii “iy , © #Üzüldü, gitti. Adnan, Belki- Ykasında kalan büyük boşluğa Pong Andı. Kimsesizliğini düşünü - Eltiye Ker, Salona, elele, — göğüsleri, Sing kahkahalar dolu girdiler. Ny” Miralay, sağ eliyle Belkisin sol koluyla Adnanm Mis miralayı Hüsrev Belkisle na sarıldı, tarih kocasiyle ö- İli ger. Hüsrev Adnanla görüşme- PkayPU topu bir hafta olmuştu: Yaklaşyinana öpmekle, Hüsrevin tan galan, gurbetlerden, yani av. Soyal anlaşılacaktı. li binden? açık giren genç mira- beyaz av kasketini çı- Üy Basaya fırlattı. Adnan, ken- v amg yerine koymıyan kaske- saya krtnda kemerli, yeşil Meni YaĞında kalm kunduralar; kt gatasmda resim gibi durdu. ayet başladı: Yelya iç şey lâzımdır Adrian: ağır yükselerek Rodos kalele-! Köpek, tüfek, yalan!,, Amma Belkis de bilir, bende yalan yoktur. Değil mi Belkis? Belkis, dudağının iki keskin çizgi- #inde iki srra beyaz dişle gülüyor, vücudunu veren gözlerle kocası na bakıyordu. Hüsrev öldürdüğü kus ları saydı. Kuşları Belkisin ne kadar istiyarek dinlediğine Adnan gözleri- nin bütün zekâsiyle dikkat ediyordu. Çatanadan tüfekleri & getirdiler, Belkise verdiler; kadının beyaz uzun parmakları, öldüren demirlerin üs- tünde Adnanm zavallılığını arttıran bir güzellikle duruyordu. Miralay, Belkisin ellerinde demir ağırlığı ile duran tüfekleri tüy gibi aldı. Avrupa markaları Adnana an lattı. Sonra av hikâyesine geçti. Miralaym gözleri ufuktaydı, Belki- sin gözleri miralayda, Adnaninkiler de Beikiste... Ve av hikâyesi salonun. ortasına tavandan çivisiz, kordonsur sarkan lâvhaydı. Bu lâvbanın yağlı boyasında miralay Brekden indi; köpekler fermaya durdu; miralay: “aport!,, dedi; bir köpek ava koştu ve dumanlı bir gürültünün içinden, ağzımda kuşla, miralaya döndü. Belkis, Adnanm avı dinlediği için dalgın olduğunu sandı; gülerek: — Hüsrev, dedi; Adnan Beye be- nim de avcı olduğumu anlat, Ben söylersem belki inanmaz. İ sonra onlar da başka Adnan mahzunlaştı: Belkisin av- er olması kadmı bir kat daha güzel- leştirmiş gibiydi. i Belkis, Adnanı yanma çağırdı; pazısmı kabartarak : — Tutunuz! Dedi. Adnan o kadar fenalaştı ki ağlamak istiyordu. Nazikleşmek is- tediği için gülünç olan iki korkak parmakla Belkisin pazısmı sikti: Kabahat işlemiş gibi kızararak.., Belkis: — Nasıl? dedi; «min olun, ben sizden kuvvetliyim! Sonra kocasına döndü; sordu: — Hem be Adnan Beyden boy» luyum değil mi Hüsrev? İskarpinlerini topuklarından eli- nin ucuyla itti; o kadar hefiftiler ki uçar gibi düştüler. Kemerli, uzun, sivri ayaklar parmakları görünecek kadar ince çorapla halınm üstünde durunca Adnan mahvoldü. Bu çok güzel ayaklarda biraz fazla ” büyük olan baş parmaklar bile Adnana ev- velâ bu vücudun değil gibi geldi, türlü güzel göründü. Belkis, Adnanı kolundan çeker gibi yaparak yanyana ayakta durdular: Bir boydaymışlar. Adnan, Lugün Belkisin her daki- ka başka türlü güzelleşerek kendisi- ni zehirlediğine kuduruyor, kocası geldi diye ne yaptığını bilmiyen ka” dımı anlamıyordu, Fakat Belkis Hüs revle yalnız kalmak için acele et- miyorduz TArkası var) HAYAT Sigortalarında Değerli Bir Yenilik Bundan böyle, en büyük felâket larından çoluğunuzu, çocuğunuzu, olan ölüm ve malüliyetin acr- kendinizi ve yakinlerinizi : Malüliyeti de temin eden Senelik Temettülü Tam Muhtelit Sigorta çıldırmış gibi pencereye edin ile koruyabilirsiniz. Bu sigortayı memleketimizde yegâne tat ANADOLU ANONIM Türk Sigorta Şirketi yaptığı bu yeni nevi ile hayat sigortalarında mübim bir inkılâp yapmıştır. Çünkü bu sigorta ile : Ölüm ve malüliyet temin olunur — Her sene nakdi temettü ve- rilir — Vefat halinde müemmen meblâğ derhal ödenir — Mukave İenamenin hitamında sigortalı hayatta bulunursa ve malüliyete uğramamış İse müemmen meblâğ — Muvakkat ve daimi malüliyet Se 10 fazlasiyle tediye olunur müddetince ücret alınmaz — Daimi malfiliyet halinde müemmen meblâğın 96 10 u senelik irat olarak verilir ve vefatta veya mukavelenamenin hitamında müem- men meblâğ yene tamamen ödenir. Diğerlerinden çok üstün faideleri olan bu sigor- tanızı yaptırmak üzereşu adreslere müracaat ediriz : ANADOLU Sigorta Şirketi Muamelât merkezi ; İstanbul Yeni Postane karşımda Büyük Kmaciyan Han TELEFON: 24293 3772 İİİ FAYDALI BİLGİLER Istanbul Kemal Teneirşenk tarafından, 18,—Seifo- nik rnasiki (piâk), 19.— Haberler, 195 Hafif musiki (plik). 20,— Viyolonsel ve piyano: Memut Cemil ve Bayan Gilbert İn selberge, 20,30 Stüdyo orkestralar: Son haberler, Saat 22 den sonra Arada! Ajansınm gazetelere mahaus havadis servi- si verilecektir. BUKREŞ ; 1920: Plik; 20,20: Pi; 2050: Şu er (Beriioz, P: 23,25: Orkestra makli, MOSKOVA 1830: Dinleyicilerin İ parçalar; 1930 22; Yabancı dillerle m İVARŞOVA İ 1920: Org m İ Şarkılar; 21,45 Poem senfonik; 22 musikisi, 18, korusu 2030: Karışık amele korosu R “er ölümünün yirminci yıl dönümü mü- masehetile eserlerinden; 23,30: Haft mu siki; 24,45: Damı Seçme program Bükreş, saat 2020: Piyano sonatları; 21.25; Senfoni (Berlioz, Fore, Dvorak). Prag, saat | Dans; 19.25: Maks Regir, Subert şarkıları, 19.20: Org (Bah, Lim); 23.45 Şopen. Budapeşte, saat : Opera örkesti 2240: Sonatlar (Libelius). iyana, sazt Zİ.10: Maks Reger konse Kısa Dalgalar Berlin Çalışma saatleri: Saat 1045 — 1420 74 m ve 31, 45 m Sant 1500 — 1833 31,8 m Saat 19 — 2333: 25, 49 m ve aa.m Londra Ça ışma saatleri; $ m Sazı 13 — 1543 83 m Sant 16 — 18; Gösterilen soktalardan ikisi. 19.82 m. 25, 29 0 ve 31, $5 m Biat 1448 — 2330 1 Gösterilen 2 veya & poma 19,60 25, S3, 31 S4 ve 16 10 m, Sinemalar, Tiyatrolar - TEPKBAŞI ANFI TİYATROSU (Aynaroz Kadısi), FRANSIZ TİYATROSU ; Amerikadan yeni gelen İllüzyonist, Profesör ZATİ SUNOGUR. Her akşam 21 de. TURAN TİYATROSU : (Au Olan Usküdarı Geçti). TAN: (Küçük Anne). TÜRK : (Aşk Bandosu) YILDIZ : *k Yaşamaktır) ve (Malek Bira ALKAZAR : (i rüsine Bereket). SÜMER : ÇEsrentengiz Tayyare). İPEK : (Herşey Senin İçin) ve (Sa- rışın Karmen). ELHAMRA : (Öldürdüğüm Adam) ve (Vakıtsız Baba) - SARAY : (Zevk Gecesi) Şık : (Sana Tapıyorum) ve (Karımı Ben Öldürdüm). : (Renleli Peçe) ve (Yaralı sur Süvari) ve (Sü- : (Mayerling). (Kalifornis) Hay- dutları) ve (Kukaraça). * USKUDAR HALE: (Küçük Albay). * KONSERVATUAR ORKESTRASI : Sel: Seyfeddin Asal, SON KONSER 13 Mayıs 1915 çarşamba saat Zi de Saray Sinemasında. İ Gavetler, Toplantılar EMİNÖNÜ ASKERLİK ŞUBESİNDEN: | — Eminönü askerlik şubesinde kayıt- hı bulunan emekli ve yerek subaylarla as keri memurlarm 1 Haziran 936 dan itibaren yoklamalarını başlanacak ve haziran niha- yetnie kdar devam edecektir. Bu biray müddet zarfında yoklamasını yaptırmış ©- lanlardan 1076 No: lu kanununun 10 uncu & tevfikan 50 Tira cezayı nakti a hnacaktır Buna mahal kâlmamek Üze | ber emekli ve yedek subaylarla askeri ımı | murlarm bu bir ay müddet zarfında yokla- sıslarnı yaptırmak lâzmdir Yoklamaya ge Hrken nüfusu hüviyet cüzdanı takip eczacı i yeya baytarlarda diploma ve ihtixax vesika larını ve askeri vesikaları var ise sehıhat ta- porlarını da getirmeler ilâzimdi 2 — Istanbul haricinde olup ta mektupla yoklamalarını yaptırmak isteyenler isimle- rile doğum sınıf ve vütbelerinin sicil ve kayıt mumaralarında ve hali hazırdaki meş- guliyetleri ile açık adreslerinin yukarıda ya- ılı maksada uyacak — gekilde bildirmeleri lâzımdır. Bunları noksan bildirenlerin gön- derecekleri mektuplar muameleye konma- yacaktır. Mektupların tahhütlü gönderilme si şarttır. İade haberlerini saklayarak lüzum görüldüğü zaman şubeye müracaa | ve tevsik etmek Tlzmdır. i Çabak Sıhhi Yardım Teşkilâtı Bu numaradan ımdat otomo- bili istenir Müracaat Yerleri 44998 Deniz yolları acentesi Telefon (42362 Akay (Kadıköy İskelesi) 43732 Şark Demiryolları Sirkeci 23019 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 itfaiye Telefonları 2422 Beyoğlu itfaiyesi 44840 Büyükada, Heybeli, Bargaz, Kmah takaları İcin telefon santralmdaki | wemara yüngm demek kâfidir. 17— İnklâp dersi, Üniversiteden makil,/ yaro -İ Gİ | Rip N. # Hareketi ut değil dedir, Eser, ferdin değil, rx, ecdadımızındır. Benim zaman ri ma- P yüz onun sesi, uzaktakinin hayali sende | Asırların anlar | ya hatıralar uyandırır, ve insanlarla namütenahi kere bedilmiş hâdiseleri o ihtimal atacağım bir tokatı ha di? Bu tokat da, belki senden bin asr sonra gelecek olanın tam ve ni hai bir hareketini dişliyecektir. Yaşamanın mütemadiyen teker- rür eden mucisesini umetmiyalım Bizim için kurtuluş bunu anlamada dır. Kim olduğunu bil! Kitabı kapadı. Okuyamıyacağını anladı. Deniz, tutuyordu. Güverte- ye, bundan kurtulmak için çıkmıştı. kat denize mukavemetsizliği uz- viyetinin bozukluğundan ziyade, asa- bi cihazının bozukluğundan geliyor- du. Aşağı, kamarasına lak pencere, donuk r kör gözü görünüyordu Deniz artıyordu. Sallantı da bers- ber. Bir aralık, pencerenin kör gö- zü alt kapağını kapar gibi oldu, aç- tı, ki Yatağına uzanarak, sinirlerini, din- lendirmek” İcik” Hareket ötmemeğe çalıştı, Fakat bu, sinirlerini büsbü- tün gerdi. “Içinde kalkip dolaşmak için şiddetli bir arzu peyda oldu. Sanki havadaki bütün elektrik vü- cudundan geçiyordu, fırtınaya kar- ş4i bir kedi gibi ve onun kadar hır. çındı. Dayanamadı, kitabını alarak ya taktan kalktı, sallana sallana kori- dora çıktıFakat ayakta duramadı, bir köşeye yığıldı. Kafası bacakla-| rmm arasma sarkmış, neredeyse &)- | DI yere değecekti, Yeşil olduğunu tahmin ettiği bir salya avurtlarını alevliyordu. Sintine kokusu. Dişle- rinin arasmda lâstik çiğnentileri var gibi. Kapısının önünde olduğu kamarada #az gibi inee bir kız vardı. Üç gündür, vapurda yal nız onu görüyor, başka kimse (İle meşgul olmuyordu. Ona sorsalar, bu kızı bir türlü tarif edemezdi. Fü- kat onu muhakkak tanıyordu. Bir yerde görmüştü. Uç gündür, bey- bude yere kafasini yormuş, aramış, düşünmüş, bulamamıştı. Bu genç kızın küçük vücudunda büyük bir haşmet vardı. O, bu vicudu kokla- mak istiyordu. OAncak bu suretle onu tanıyabilecekti. Yalnız, tasav- ği kokü, “unutma beni”, “yaşamak” gibi züppe isimli bir lâvanta kokusu olamazdı. Bu ancak, nühatşevki, genç memeli taze bir göğüs, Hacı Cemal sabunu ve ter kokusu olabilirdi. Evet., evet.. O, bir kelime ile, bülüğa erdiği ge- ce rilyasında gördüğü genç kızdı. Onun kamarası önünde uzandı. Öylece kendinden geçti. Diye çağırdı. Sonra, yere düşen bir vücut gürültüsü, Derhal kalktı. Içeri girip girmemek tereddüdü ile durdu. Hayır, giremezdi. Nasıl olur da buna cesaret edebilirdi. En iyisi gidip kamarota haber vermekti. De- niz tutmuş bir adamdan ümit edil miyecek melin adımlarla ilerledi Ortalıkta kimse yoktu. Kaptan köş- küne çıktı. Yine kimse yok. Etra- fına bakındı. Boşluk içindeydi. Tam bir boşluk. Ne gök, ne deniz kalmış- ti. Vapur muallâkta, boşlukta du- ruyordu. Renksiz bir boşluk. Yal niz boşluk. Hiçlik olduğu, anlaşılan, gıcır gıcır silinmiş bir cam gibi, gö- rünmiyen bir boşluk. Tekrar aşağı indi. Dikkat etti. Yürürken, mer- divenlerden (oinerken (ayaklarını - | ec yığılakalmış | DALGA A —— Fikret ADİL | mahsus yere vuruyor, | duymuyordu. S »timali olmıyan & arasma geld , vücuduna kanı çekilmeğe başladı. r ahtapot ya- -İBütün azası gerildi. Asılır gibi olu- ordu. Genç kız gözlerini gördü, gözlerini kapadı, una di kucağında yerleşti, Büyük bir şefkat duydu. Ve bir anne gibi onu alnınd pmek içim başmı eğdi. Ağzı yüzünden ilerler ken ve tam genç kız yarı 8 ce, gergin dudakları hizasina gelin- X na bir kusmuk ko u. Başmı çevirmek İstedi, fakat uçurum nasıl çekerse, kaçmak istedikçe ağzı yaklaştı, dişleri genç kızm dudaklarma kenetlendi. O an, ilarındaki lüsucetli ahtapot vik boyluboyuna şişe geçirilmiş bir yılan gibi direldi. Şimdi katilin mı nekadar anlıyordu. — Du- daklarını bıraktı, genç kızın boynu- kulağile birleştiği yerde, ayva ilüylerinin gölgelediği mavi dama- İfm üstimü ısırdı. Bir nefes kulağı: na Şunları fısıldadı: — Seni bekliyördüm. Birdenbire gözlerinin öntnden bir perde düştü ve gör Kendini, genç kızlı | mamış bir dünyada yaparken... ar entiz yaratık. ilk müanekayı * Omuzuna bir el dokundu. Kama- rot: — Size yardım edeyim, yatağını- za götüreyim. Limana geldik bile... İ Bir saate kalmaz Istanbuldayız. Dedi. Koltuğuna girerek kamara- sına götürdü, yatırdı. Rıhtımda kardeşi onu karşılama» bir yüzle, merdivenlerden genç kızm arkasın. Sararmış rken, ona son defa olarak rdu. Kardeşi de, genç kın görmüş, şiddetli bir alkka ile Ona bakıyordu. Sonrs, gözleri dolz do- lu oldu, ona dönerek: — Ağabey, dedi, şu kadın rahmet- li annemize nekadar benziyor. Fikret ADİL MU did Bel gevşekliği Dermansızlık vücut ve dımağın yorgunluğunda SEKSULİN pek müessir-ve emin bir ilâçlır Kütusu 200 Kuruş LİL TL Tİ GTİ PE EE TY e ZAYI — Askeri sanayi mektebinden 327 senesinde almış olduğum diplo- mayı zayi ettim. Yenisini alacağım- dan zayi diplomanm hükmü olmadı- ğı ilân olunur. Kırklareli Yaya a- laymda 6. Sınıf tiMekçi Ismail oğlu Sami Görele. 1306, ZAYI — Istanbul san'atlar mekte binden 330 senesinde aldığım diple- mamı zayi ettim, yenisini alacağım- dan eskisinin hükmü yoktur.320 se- nesi mezunlarından Hurşit Nedim. Sümer han A. E. servisi Hursit Gin Ankara

Bu sayıdan diğer sayfalar: