25 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

25 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN öilistin hâdiseleri don vak'aları üç millet yani Araplar, İngilizler, Yahudiler nasıl görüyorlar ? Tİ İİİ İİ Filistinde patlıyan kanlı hâdiseler araplar tarafından olsun, Yahudi, sebep oldu. Sükünet henüz dan olsun bir çok kanlar dökülmesine er tarafın- de edilme- di. Araplar, Yahudilerin Filistinde bir milli yuva kurmalarını kaf#'iyyen istemi- yorlar ve 1919 senesinde Balfour'un nutku ile Yahudilere verilen bu hakkı red- dediyorlar. Bugün bu sütunlarda bu mesele hakkında alâkadarların yani Arap- ların, Yahudilerin ve İngilizlerin ne düşündüklerini bu üç milletin naşiri efkârı olan üç gazeteden naklen alıyoruz : e VA Ve VA VA A VA A Araplar diyor ki Mesele bizim için hayat memat işidir Yafada çıkan millici Ah, Difeh ga- #etesinden : “Vatan tehlikededir,. İ Bu sözlür herhangi müstakil ve is- tillâlini müdrik bir memlekette bü- tün milli kuvvetlerin bir araya gel-| mesi için kâfidir. Pilistinde de böyle. Bu sözler, şu mânayı ifade ede vatanımızı kurtaracak ve tehlike zaklaştıracak yolu bulmağa hazırla nalım. Gırtlağına bıçak dayanmış o- lan bir adam ne yapar? Biz bu ve yetteyiz. Mesele bizim için hayat me- | mat meselesidir. Yahudi efendiler, Filistin altına alınacak bir memleket değil dir. Siyonist efendiler, Filistin bir| mezarlık değildir. | Filistin halkı birçok kereler ayak- lanarak erkek ve insan olduklarını göstermişlerdir. Bu halkım cesareti ve fikirleri ölmüş değildir. Filistin bir köle pazarı değildi. En büyük ız trap içinde bile, Allah onunla b berdir ve sessiz ıztırabı içinde, bu halk, yanıbaşmda, ebedi düşmanı bir başka halkım aleyhine çalıştığını, onu doğduğu topraklardan kovmak İste- diğini görüyor. Hükümetin nazarı dikkatini sefale- tin ve yoksulluğun âk'betleri ve ne- iceleri üzerine çektik, Vâkıa Filistin susması bilir ama, arık susacak değildir Filistin uyanabilir ve uyanacaktır.| Mazi buma bir delildir. Ve bunu hükümet pekâlâ biliyor. | Hüsnü niyet sahibi kimselere hi- taben diyoruz ki; bizi her şeyden mahrum eden politikaya devam et -| meyiniz. o Nazarlarmızı milletin İra- desinden başka tarafa çevirmeyiniz. Bir “Balfour,, beyanatı vardır, Ya- hudilere bir milli yurt vadedilmiştir, demeyiniz. | İngiltere bu meşkük vaziyetin de-| vamını hakikaten istiyor mu? Bu suale cevabım menfi olacağını sanıyoruz. Artık sabrımız tükendi, hakları muzla daha fazla eğlenilmesine mü- sande edemeyiz. İngiltere, şerefini muhafaza et!| Yoksa hesabımızı kendi başımızla halletmeğe hazırız. ret .Jettiğini; Avı “İlar veremiy İngilizler diyor ki: İdaremizi tebrik ve takdir etmeliyiz Kudüste çıkan “Palestine Post, gazetesinden: Filistin meselesi hakkmda Avam Kamarasında yapılan müzakerelerde Domlnyonlar müsteşarı Thomas de- mişti ki: - Meli tindeki vaziyeti bilen her Yahudi- .İnin, Filistin için en lüzumlu insanın oradaki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Arthur Vanchope olduğunu takdir m Kamarasma hatırlat. mak isterim, Sir Vanchope'un fevka- lâde meziyetlerini takdir etmiyen ve irkaç ay evvel salâhiyetinin tevsi 6- dilişini sevinçle karşılamıyan bir tek Yahudi yoktur. Hükümetin, © fi- kirlerini nazarı itibara alması, 1922 de yapılan vâtlerin devam edeceğini kat'iyyen bildirmesi lâzımdır. Bu sözlerden sonra da M. Churehill ayni mesele hakkmda şunları ilâve etmişti: — Filistindeki mahalli hükümetin inkişaft ağırdır. Burada tam rakam. ğim, fakat, Filistinde Arapların teşkil ettikleri belediyeler ile Lacirlerden birçoğunun mahalli hü- kümete kadro vermek hususunda â- eiz kaldıklarmı biliyorum. Onlarm terbiyesi, tarihini biraz daha uzata- maz mıyız? Daha ziyade sabır göste- rilemez mi? Şüphesiz varılmak iste- Den gaye Üzerinde münakaşa edecek değiliz. Adım adım, Filistinde bir teş- Hi meclis ihdasma doğru ilerleyim Tecrübe henüz azdır ve ancak bir se- İne oluyor. Halbuki malâm şartlar i- çinde yaşıyan Araplar gibi bir ırk için daha uzun bir tecrübe müddeti ister. Filistinde güzel bir eser yapmak ü- zereyiz. Bir sene evvel buraya yaptı ğım seyahatte bu memleketin idare- sindeki intizamdan hayret duydum: Şüphesiz, ketlerde de, intizam ve asayiş vardır. Fakat henüz orada muazzam askeri kuvvetler vardir. Ben, daima, Filis- tindeki idaremizin bu memleketlere kıyasen nazarı itibara almması taraf- tarıyım, çünkü biz, herkesin elinde olan ezici silâhlı kuvvetler sayesinde değil, fakat nisbeten mahdut kuvvet- lere istinat eden münevver bir idare ile Filistini idare etmek İstiyoruz. gibi komşu memle-| İZ Yahudiler diyor ki Arap milliyetçiliği tahrikçilerin eseridir Tel-Aviv'de çıkan Siyonist Haarez ghzetesinden: Vaziyet tamamen sarihtir. Ara ra verilen politika terbiyesi meyvele- rini veriyor. Bu politika halkın her tabakasma nüfuz etmiştir. Eskiden- beri komşumuz Araplar, icap ettiği zaman haydutluk yapan politike kimseler olduğunu biliyorduk. Onlar bu caniyane propaganda ile halk küt- lelerinin kan dökmelerine sebep olan hâdiselerden mesuldürler. Ve şimdi şimdi görüyoruz ki, karşımızda, ice- bında haydutluk eden politikacılar var, Milli bir gaye namma, Yahudi k: nı döktükten sonra Yahudi parası ça- hyorlar. Mili propaganda n Şeyh Kasımın tedhişçi hareketlerile son günlerdeki haydutluk vak” arasmda doğrudan doğruya bir mü- nasebet olmadığını #örmek için İn- sanm ya kör, yahut ta ancak bir hain olması lizımgelir. Ne yazık ki, müli tahrikçiler ve şef. lerin eline bir silâh verildi. Şeyh Ki sım tedhişçileri Lor#raya gidebilir. ler ve Ingiliz hükümeti fe, “millet, namma müzakerelere girişebilirler. Fakat bu müzakereler nihayet istifadeli vatanperverliğin hakiki çeh- resini göstermiyecek midir? Halk kütleleri arasında uzun müd- dettir yapılan propaganda neye ya- rıyor? Mil bir harp için iptidai hisleri he- yecana getirenlerin hakiki düşünce- leri nedir, malüm mudur? Bu son günlerde, etrafımızdaki ha- va elektrik doludur. Dakikadan daki- kaya bir cereyan kesilmesinden kor- kuluyor. Fakat biz, elimizden geldiği kadar soğukkanlılığımızı muhafaza o edece- icesi olarak Vazifemiz başımda kalacak ve bir an olsun yaratıcı eserimizi bırakmı- yacağız. Ibrani radyo merkezinin açılışında blyük şairimiz Şalom Aşm söylediği şu sözleri hatırlayalım: “Pilistine, büyük bir imar işini ik- mal için geldik, Ve işimizi sulh, ada- let ve namuskâr bir çalışma İçinde ikmal edeceğiz!,, Bu günlerde Araplarla Yahudiler rasında çıkan çok kanlı bir takım hadiselere sahne olan Telaviv den bir manzara: Telaviv deki açık havada Yahudi üniversitesinin amfiteatrı <2 İğne | SAĞLIK —— ÖĞÜNLERİ Günahı varsa onun boynuna ! Okuyucularımdan birinden acı bir © aldım. Bana çıkışıyor: — Şimdiye kadar, diyor, türlü tür- kıbaz -! dan kurtulmak ii sağlık öğüdü medi Okuyucumun bana çıkışmakta hak- I: olduğunu teslim ederim. Zaten in- kıbazın en ziyade can sıkacak neti - cesi insanm huyunu değiştirmesidir. En nazik insanlar bile inkıbaza tutu- lunca huysuz olurlar. Onun için oku- yucumun çıkışması haksiz bile olsay dı, bir hekimi darıltamazdı. Şu kadar ki, kendisi gibi şikâyet- çiler için yazmak aklıma gelmedi de- mesi haklı değildir. gün başka başka konular düşürünken bu konu da şimdiye kadar aklıma gelm. Zil; fakat, doğrusunu isterseniz, 08 saret edememiştim. Okuyucumun ih- ık bahislerinde ayıp ola - iyenlerin doğru düşündüklerini £ ediyor. kadar burada peklikten söz açmadığımın bir sebebi de, pek- likten şikâyet edenlerin hepsine fay- dalı olabilecek ve hiç birine zarar ver miyecek öğüt vermenin imkânsız ol- imasdır. Kimisi pek çok et, pek az seb- 78 yer de pekliğe tutulur. Kimisinin barsaklarında maddi engeller vardır, memeler gibi. Bazıları fazla otu-| rurlar da onun için pekliğe tutulur-| lar, diyenler vardır. Fakat bu sebep sadece oturup ta zihinlerini işlet- enler için değildir. Çok oturup ve nlerini de çok işletenler gerçek- pekliğe tu karaciğeri iyi çalışmaz, yetişecek de» | recede safra çıkarmaz. Bazıları fazla baharlr yemeklere rağbet ederler. Sözün kısası peklikten şikâyet e- enler için bir za getir- *İdenlerden her biri bir sebepten buna Onun için pekli da adamına göre değişir. Bundan baş ka baziları icin veklik adeta bir deva İ yerine geçer. Onlar da pekliği geçir- İmeğe kalkışmak yanlış olur. Işte bu sebeplerden dolayi peklik de her gikâ- yeteinin şahsına göre, ancak bir he-| kim tarafından incelendikten sonra ı | tedavi olunur. Benim burada,hemen her şikâyetei ye iyi gelebileceğini söyliyebilece- ğim, tek bir usul vardır, pekliğin jim nastikle tedavisi usulü vardır. İsveç usulünde jimnastik yaparak, oynak yerlerinden her birini fakat en ziya- de karın adalelerini oynatmanm pek- | lik üzerine İyi tesiri olduğunu her va kit överler, Bazıları sabahları yatak- tan kalkmazdan önce, ellerile dayan- madan, birçok defa oturup yatmak suretile jimnastik yaparak rahat €- derler. Isveç jimnastiği yapmak, yahut sa- bahleyin yatakta oturup yapmak ha- reketlerile uğraşmak epeyce can sıka cak bir iştir. Bunları yapmak istemez seniz, bir de Paristeki büyük opera- nin dansözlerinden birinin tesadüf €- seri olarak keşfettiği bir peklik ilâ- cı vardır. Elie adında olan bu güzel dansöz peklikten çok şikâyet edermiş. Hekim ler kendisine türlü türlü linet ilâç- ları verirler. Hiç birisi kâr etmez. Bir gün tiyatronun müdürü bu dansö İse - Onun pekliğinden haberi olma- İdan - bir Şark dansı rolünü verir.Bu da varmış, Kız- yaparken utanmamak için göbek ıtmayı İyice talim eder. Böylece hem İ rolünün tam öğrenir, hem de © vakte İkadar hiç bir ilâçia geçiremediği İpeklikten kurtulur. Kendisini huysuz İeden, benzini kara sarı yapan O 8 İkıntıdan kurtulunca da daha şirin ve daha güzel olür. Dansözü ilâçlarla tedavi ettiği hal de muvaffak olamıyan hekim bu keş- fi Paristeki Trp akademisinde anla- tırFakat - Tahmin edeceğiniz gibi- göbek çalkâlamanm adımı değiştire- rek “ Tnatçı pekliğe karşı karm jirt- nastiğinin tesiri ” diye anlatır. vayete göre çok oturup zihinlerini çok işletmekten o pekliğe “tutulmuş meşhur akademi azası hekimler de bu usulü gizlice tatbik ederek çok fayda bulurlar. Siz de, sayın okuyu- cum, isterseniz © meğhur hekimler gibi yapımız. Lokman HEKİM Afyon, yeni | Gece istasyona giren trenden iner in mez, pırıl pırıl yanan geniş bir cadde sizi şehrin eşiğindeki birkaç otelden birine sürükler. Sabah, pencerenizden Afyonu görmek isterseniz, eski bir tarihin yükselen yalçın kayalığı inde. veni tari ü — e kayvel heykeli bulmaz | Size anlatırlar: — Kayalık ve heykellik arasmda- ki çirkinliklerin istimlâki tamamlan- dı. Yakmda bu biribirlerine bel ver- miş minimini kalabalıktan kurtulup, yerine modern yapılarla Müskirat| dairesi, Fen müdüriyeti, postane,| mektep kurulacak ve o zaman bu a- zametli âbide kendini daha iyi gös- terebilecektir. O zaman yerdeki ge-| niş boşluğu örten taş parçalarından yapılan tarhlarda da zümrüt gibi ye- illenmiş bir park bulacaksınız. 'Abidenin karşısında belediye dai- resi. Atatürkün İsmet Inönü ile beraber Türk zaferini hazırladığı 0- in... ve kenarda sola duran bir kö- şeyi gösterirler — Bütün Türkiye ateş içinde yanı- rken, işte tam şu köşede Atatür. kin portatif karyolası duruyor ve kendi arkadaşlarile ileriyi hazırlıyor du. İ Yolun tam köşesinde hükümet daj- resi... Onun hemen kenarmda sardun- ya saksılarma gömülmüş, temiz bir kahve: Sehir gazinosu. İstasyona doğru sapar sapmaz bir tarafınız li- 46, diğer tarafmız adliye, ordu evi halkevi sıralanıyor. O gece Mimar nanın senei devsiyesi yapılıyor. Salo- nun içinde büyük üstadım ahfadından genç bir mimar haykmiyor: — Seriler ile gördüğünüz camiler, Kervansaraylar, âbideler hep şu dâ- hinin dimağından doğmuştür. Köşede Türk bayrağınm çerçevele- diği bir kara kalem resmin pencere- sinden kavuklu bir pir, kendi önünde yapılan bu tezahliratı seyrediyor... Mepasimden sonra helkevinin genc müdürü yanımdaki büyük bir salonu gösteriyor: — Burası yeni salonumuz, fakat yi- ne kifayet elmiyecek, Afyonda halk tonlantılarımıza çok rağbet gösteri- yor. z Bir Avrupa tiyatrosunu andıran rengârenk ışıklı sahnede birkaç de - kor yaslanmış duruyor, onun önür'de- ki salonda cilâst daha yeni vurulmuş birçok koltuklar biribiri üzerinde ya- tıyor. Şehrin basamağından çarşıya doğ- ru uzanan kargacık, burgacık dük kânlar birer birer yıkılıyor, İki tara- fa güzel mağazalar,üzerlerine de ge- niş caddeler açılıyor ve bu yol hali in- sada bulunan hale kadar dayanıp gi- diyor. Şehrin her köşesinde imar faaliye- ti görülüyor. Bu hız, devam ederse 25-5.936 sea MEMLEKET MEKTUPLARI baştan ve süratle imar ediliyor Bütün şehirde hummalı bir faaliyet var, her tarafta yeni inşaat görülüyor Afyon'da Zafer Abidesi neliğinden tamamen temizlenmiş ba“ lunacak. İki senedenberi imar faaliyetini © line alarak faaliyete geçen belediye" in, yeni ve güzel yaptırdığı işlerden biri de asri mezarlıktır. Araba İle ge“ nie manla hin maddadan Temaya erler çıkarken, uzaktan Brerköy ve Sü? adiye taraflarında tesadüf edilen çat Uuğa gömülmüş bir şato gözünüze çarpıyor: — Asri mezarlığımızm bekçi köş kü. İçinde istirahat salonları da var” dır, diyorlar. Arabamız bir kıvrım yaparak bile yük kapıdan mezarlığa girdi. Ortad8 şehit olan iki tayyarecinin hâtırası İ- çin yapılmış bir âbide, üzerinde beya$ bir kartal yapışmış etrafı gözetliyor. Abidenin dört bir tarafmda genif tarhlar, bunların içerlerinde aile me* zarları sralanıyor. Faaliyeti sonlarma gelmiş bu asti mezarlığın geniş gövdesi üzerinde d#” ha el'an ameleler çalışıyor ve yeni ye” ni kısımlar ilâve ediyorlar... Meydan” lığın nihayetinde büyük bir limonlu$ içinde sekiz on bahçıvan mezarisi park yapmak için fideler hazırlıyof” lar, Şehrin biraz uzaklarında Türk” yenin her tarafına külliyetli miktaf da ağaç gönderen fidelikler yem: eşi bir ormancık halinde size kendileri” takdim ediyorlar. Afyonu dört bir te raftan avucuna alan çıplak daği8”* gösterenler: ” — Bilmem görebiliyor musunuf” (lerde daha kuvvet bulmamış bu ağıl har ilerde silik manzarayı örtecek tamamen yetişecek, badem orman! le şehri içerisine alacak demektir. birer nümune şel — yapılmış, yanlarma temel atacak Y ni arkadaşlarmı bekliyorlar. 4 Kaplıcalarmı pek methediyori zerinde Gecik, Istanb”. i yerde karlı göle # denler dertlerine deva buluyorlar. “e. ne bu civarda çikan Karahisar ğin den suyu da yalnız Afyona * d iri Türkiyenin dört bir tarafına 99“ yatmı yapıyor. e net | Sehrin arkasındaki dört yüz m yükseklikteki kale, Şarki Moma eye naratorluğunun bir tarih sayfası Sa İlinde ve tepesinde deliklerini #€ 4 üç sarnzer ile geklini bile boz... duruyor. Biraz daha gerilerde Ü catepe), bu eski sayfamm hemi dp mbaşında yepyeni ve şânlı bir yaratıyor. Afyonu, geldiğim gibi yine bir ce yarısı terkediyorum. Otelimi”, nüne dikilen Abide, etrafı sara” ug tün bir karanlık içinde, dört terfi üzerinde toplanan parlak şualar ril pır) yanıyor ve her taraftari “e manı kahreden bir aslanm tUO$ e, * Afvon,pek yakın senelerde eski köh- cudü, bütün azametile görülebile Salt CELEP very - ij. OLANI —..-sunas

Bu sayıdan diğer sayfalar: