5 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

5 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DATE e | Akdeniz meselesi TA Akdeniz müvazenesi müzakerelere başlanıyor için (Akdeniz paktı meselesi günün hadisesidir. EA Habeşistandaki zaferi üzeri- ne bozulduğu söylenen Akdeniz muvazenesini tekrar kurmak üzere, yakında dev- gazetelerinde letler arasında müzakereler olacaktır. Bu hususta muhtelif Avrupa gördüğümüz makaleleri Pin hes gibi aşağıya alıyoruz:) Manchester Guardian'dan: İtalya emperyalizmi Akdeniz şar-| ndaki devletleri, ezcümle Yugos- lavya, Yunanistan ve Türkiyeyi en- dişeye düşürmektedir. Bu endişe İ- talya ile Almanya arasmdaki düş- manlık kaybolduğu takdirde daha artacaktır. Londra, geniş mikyasta silâhlan- maya mâni olmak için Akdenizdeki vaziyete bir istikrar vermek ârzü- sundadır. Akdenizde ( Britanyanın tefevvükunun temadisini temenni eden küçük devletlerin de arzuları budur. Bizzat İtalyanlar bile, açıkça itiraf etmek istememelerine rağ» men, Britanyanm bahri tefevvuku - nun, Hindistan yolunu muhafazaya matuf olduğu için, tedaf'li bir mahi- yeti olduğunu kabul etmektedirler. Işte Akdenizde bir mütekabil yar- dım pektınm yapılmak istenmesi bu noktai nazardan düşünülmektedir. Fakat müzakerelere başlamadan ev- vel zeeri tedbirler meselesinin halli lâzımdır. Şarki Akdeniz devletleri, kendi emniyetleri bakımından, Bri - tanyanın bahri tefevvukunun muha fazası taraftarı oldukları için, zec- ri tedbirlerin muhafazası istemek- tedirler. Mussolini de bunlarla anlaşmağa çalışmaktadır. Sovyetler buna mey- yaldir, çünkü Streza cephesinin tek- rar ortaya çıkmasını arzu etmekte- dirler. Alman tehlikesi ikinci plânda Le Journal d'Peypte'den:| eösavvururına ve tahminlerine İn - | yabilir. Akdeniz muvazenesinin şimdiden | bozulduğunu anlamak kolaydır. Ye- | ni, Italyan emperyalizmi yüzünden devletlerin, yeniden gruplar teşkil etmelerine intizar edilebilir. Birçok devletler, bilhassa küçük antant ve Balkan antantı devletleri için Al - man tehlikesi ikinci plândadır. Tevfik Rüştü Aras, Italyanm Ha- beş zaferinden sonra ve Akdenizin çıban başı yerlerinde bir müddettir vukuz gelen bir takım karışıklıklar önünde, vaziyeti düzeltip anlaşama- mazlıkları ortadan kaldıracak yegâ- ne şeyin bir Akdeniz. paktı olduğu kanaatindedir. Tevfik Rüşüt Arasın #avsiyeleri Zoradan: TevfikRüştü Aras, Italyanm In- giltereyi memnun etmesi icap etti ğini söyledi. Bu itibarla Türk Dış İş. leri bakanının projesi Cenevre maha filinde iyi karşılanmıştır. Balkan murahhasları vaziyeti konuşmuşlar- dır. Bu toplantıda, Tevfik Rüştü A- rasın Akdeniz paktının Fransız pro- jelerine yabaner olmadığını, maksa- dın İngiltere ile İtalya arasındaki münasebetleri iyileştirmeğe matuf olduğunu bildirdiği söylenmektedir. Bundan başka, Tevfik Rüştü A- ras Balkan murahhaslarma Britan- ya menfaati aleyhine yapılacak tel - kinlere kapılmamalarnı tavsiye et- miştir. Tevfik Rüştü Aras söylendi- ğine göre ayni tavsiyeleri Bulgar murahhasma da yapmıştır. Fakat Bulgaristan Türk bakanının tahmin ettiği gibi şarki Akdenizde vaziyet ağırlaştığı takdirde, müfrit kararla- ra sürüklenmemeğe herhangi bir Balkan devletinden fazla olarak ka- rar vermiştir. Resmi İngiliz mahfelleri projeden haberdar değiller mi ? 1! Tavoro Fascista'dan: Şurasmı haber verelim ki, bir Akdeniz paktı projesi bilhassa gay - riresmi mahfellerde ileri sürülmek- tedir, ve İngilterenin mes'ul şahsi- yetleri bundan haberdar olmadıkla- rını söylemektedirler. Her ne olursa olsun, hiçbir şey, İngiliz - İtalyan münasebetlerinde tabii bir vaziyete doğru gidildiğini göstermemektedir. Londra ciddi surette endişe içinde- dir ve hükümet, şimdilik, hemen her taraftan, ve bilhassa yakm şarktan yükseldiğini o gördüğü tehlikelere kurşı diplomatik bir şekilde cephe salmak iradesi göstermiyor. Yegâne endişesi, teheyyüç halin- 46 bulunan muhayyilesinin bütün legiliz filosu bir giltereyi hazırlamaktır ve bu hazir» lık da evvelâ deniz silâhlanmasıdır. Habeş zaferinin ilk neticeleri | Koelnisehe Zeltungdan: İtalyanm Habeşistandaki islâm rönessansınm ilk habercileri ile Arap âlemi için ne mana ifade eder? Bu ana hattiyle, yakın şarkın İ Akdeniz cephesinde, Çânakk“leden Libyaya kadar, büyük bir yeni dev- letin doğuşunu ifade eder. Sadece mevcudiyetiyle, bu devlet, Ingiltere- nin hegemonya iddialarma meydan okumaktadır ve nerede kaldı ki, İn- giltereye nazaran eksik olan vesaj- Türk muallimleri Almanyaya çağrıldı Alman muallimler birliği, Istanbul Alman mektebi vasrtasile temmuz i- çinde Türk muallimlerini Almanyaya davet etmiştir. Alman muallimler birliği, Almanya ya gidecek muallimlerin gezecekleri ve mesleki tetkikat yapacakları şehir İerin isimlerini ve muallimlerin misa- firlik şeklini gösteren bir program bine göndermişler. Bu programa gö - re, her Türk müâlliminin iştirak ede- bileceği bu seyahatte muallimler Al- man muallimlerinin misafiri olarak 28 gün Almanyada kalacak ve Bres - lâv, Dersten, Berlin, Hamburg, Bren, Ror havzası, Kolonya, Ren, Frank - furt, Haydiberg, Karmış Partenkira. te ile Münih de tetkikat yapacaklar - dır. Avusturya meuallimler birliği İle Macar birliği de Türk muallimlerini davet etmiş olduklarından seyahate iştirak edenleri Viyanada ve Peştede kalacaklardır. Tetkik seyahati 38 gün devam edecektir. Leh Cumurbaşkanının onuncu yıldönümü Evvelki gün bütün Lehistanda bü- yük merasim yapılmış, Ignas Mosiç- kinin Cümhur başkanlığma seçilme- « İsinin onuncu yildönümü kutlulanmış- tır. Halk, bu vesile ile büyük tezahü- ret yapmış ve Devlet reisine karşı olan sarsılmaz bağlılığını ifade etmiş tir. Bu münasebetle, Varşova üniversi- tesi tarafmdan, âlim"Mosiçkiye dok - tor “Honoriscausa,, ünvanı verilmiş - tir. zaferi, | tini yakınlık bakımından tamamlı.| hazırlıyarak İstanbul Alman mekte:| gece manavrasında İtalya, nihayet bir gün, Afrika müstemlekeleri yolu üzerinde olan Süveyş kanalınm “bitaraflığını” is- tiyecektir, ve derhal. islâm.dünyası içinde bir politika kuvveti olsrak, In- giltere kadar kökleşecektir.. Daha simdider., yakm şark arap milletle- ri, İngiltereyi Akdenizin bu kısmın- da &h mühim kuvvet olarak tanımı- yorlar, Diğer taraftan, İngilterenin | sevkülceyş vaziyeti gittikçe kötüle- miştir. Nihayet, Türkiye, istikbalde, Ingiliz donanmasınm muhtemel bir | himayesine istinat imkânsız! savvur ederek, bir Akdeniz paktı yapmağa çalışıyor ve onun tahak - | kukuna kadar da, boğazları tahkim etmek istiyor, Poliste Kunturat yüzünden Ibirbirlerini yaraladılar Tophanede oturan ve bakkallık yapan Fethi ile Recep ve kardeşi Veysi bir konturat yüzünden kavga- ya tutuşmuşlardır. Kavga sonunda Recep bıçağiyle Fethiyi karnından, | Fethi de Veysiyi taşla basmdan ya- İ ralamıştır, Suçlular yakâalanmışlar - dır, Bir otomobil çarpışması Şoför Mehmedin idaresindeki oto- mobil Tarlabaşından geçerken 2908 numaralı otomobille | çarpışmıştır. Bu çarpışmada camların — kırılması yüzünden Mehmedin otomobilinde bulunan Har ismindeki kadın yiizün- den yaralanmıştır. Her iki otomobil uğramış ve şoförler yakslan- Tramvay seferlerinde arıza Fatih ile Beşiktaş arasında İşleyen | tramvay arabası Köprü izerinden| geçerken romorgun çamurluğuna İ taş sıkıştığından seyrüsefer: durdur- | muştur. On dakika içinde taş çamur İluktan çıkartılmış ve tramvay sefer leri tekrar başlamıştır. Aldığı yaradan öldü Çemberlitaşta Alibaba sokağında 6 numaralı evde oturan hammal Ha- san, İstelyanosun buzhanesine et al- mak üzere geldiği sırada ayağı ka- yıp düşerek yaralandığından hasta - haneye kaldırılmıştır. Hammal Ha - san hastahanede öldüğünden tahki- kat yapılmaktadır. Kuyudan ölü çıkarıldı. | Kadıköyünde Aziziye sokağmda| N SAĞLIK —— ÖĞÜTLERİ Omuzları düşük bayan Bir vakit Istanbulda adeta moda olmuştu. Kendilerini “mütefekkir”, zihniyetini işletir sayan bayanlar başlarmı göğüslerinin üzerine indi - rirler ,omuzlarmı İleriye doğru dü- derin düşüindükleriti her - Bereket versin, bu moda çabuk geçti. Şimdi bayanların en çoğu dim- dik, baş doğru durmanm güzel gö- rünmeğe nekadar faydalı olduğunu biliyorlar. Fakat omuzları düşük olanlar srada sırada yine “görü nüyor. Bumlarınki artık eski bir modaya rinyetten de5il, hareketsiz- likten, vücutça tembellikten ileri ge- iyor. Geçen gün. böyle omuzları düşük bir bayanı bir vapurda gördüm. Iyi seçilmiş, iyi dikilmiş güzel bir tova- let giymiş, halbuki tovaleti üzerin- den dökülüyor. Uzaktan bile, biraz dikkütle tahlil ederseniz, yapılışında hiçbir kusur yok; fakat omuzlarmı Tüşürmüş, başım karnı hem düşmüş, hem öne d çıkmış, bacakları bükülüyor gibi yü- rüyerek girdi ve kendisini kanapenin ine bırakıverdi. Rerinde hiçi solukluk, hastalık eseri de vok. Belli ki bu düşüklük hareketsizlikten. Bu bayanı hiç tanımadan nasıl ha yat geçirdiğini kolayca tahmin ede- bilirsiniz: Asansörlü ve tam konfor» lu bir apartmanda oturuyor. Elini hi şe sürmeden, sadece yatıyor hut şezlong üzerinde uzanıyor. Bir yere gitmek lâzım olunca daima | B otomobille gidiyor... Eğer kendisini iyice tanır da, mü- İ kellef apartmanmda h-ff tovaletile görebilirseniz, dikkat ediniz: Arka- amda adeta kamburu çıkmıştır, beli silinmiş gibidir, çünkü belinden aşa- ğıdaki kaba etleri yassılmıştır. O- muzları adeta kanat gibi olmuştur. Kaburga kemikleri dışarıya doğru çıkar, karnı yuvarlak ve dilştiktür. Bu haller hastalık halinde de olur, fakut omuzları düşük bayan zayıf- lamış değildir. İştahı yerinde olduğu gibi, vücudunun yağları belki biraz fazladır. Bundan doly: ona hasta denilemez. Hareketsizlik. - neticesi bu dereceye vârımes artık yalnızca yürümek, ©- tomobili yok etmek, asansörden vaz- geçmek yetişmez. Kuvvet verecek, adaleleri tenbih edecek ilâçlar da kâr etmez. Düşük omuzları kaldıra - cak, kamburlaşmış gövdeyi doğrul. tacak, düşmüş (karnı düzeltecek muntazam ve mahsus cimnastik lâ- amdır. İlk önce yattığı yerde, biraz sorra ayakta geniş nefes almü cimnastiri, daha sonra yattığı yerde oturup tek- rar yatmak suretile karım cimnastiğı yapılır.Bunlara gövdeyi Yan tarafla- ra bükmek, bacakları hem büküp açmak, hem de döndürmek cimnas tikleri ilâve edilir. Bü cimnastiklerle omuz düşüklü - ğü ve bütün adalelerin gevşekliği çabuk kaybedilir, Bu kadarcık bir külfet için de omuzları düşük kak makta mana yoktur. Hareketsislik, vilcutça tembellik sonunda insana hastalık ta verir. Buna ehemmiyet verilmese bile, güzellik hatırı için olsün, omuz düşüklü çabuk dü. ? İzeltmelidir. Lokman HEKİM Evkafa verilecek beyannameler Hususi müessese ve mektepleri ida re eden mütevelli heyetlerinin bir ha- #irana kadar bütçelerini evkaf jdare- lerine vermeleri icap etmektedit, Bun lardan bazıları muayyen zamânda büt çelerini hazırlıyamadıklarından bir de fayr mahsus olmak bu müddet 15 har zirana kadar uzatılmıştır. m 36 numaralı evde oturan ateşçi Ke- İ malin altı yaşındaki oğlu Necati, bir kaç gün evvel ortadan kaybolmuş- tur. Yapılan araştırma sonunda ci - varda üstü ağık bulunan bir kuyu - dan ölü olarak çıkarılmıştır. Çocu- ğun ölümü etrafında araştırma ya- pılmaktadır. Ayağı kesilen çocuğun sıhhati düzeliyor Alemdar caddesinde tramvay al - İanda kalarak iki ayağı birden kesi- len Orban Rüştü ismindeki cocuğun sıhhi vaziyeti iyileşmektedir. Adliye tabibi Enver, dün Gülhane hastaliâ- nesine giderek yaralıyı muayeve et- miştir. İhtilât olmazsa, Orhan Rüş- tü, iki ayaktan mahrum olduğu hal- de birkaç güne kadar hastaneden g kacaktır göğsüne eğiniş, 5-6-936 ez MEMLEKET MEKTUPLARI Yeşil tundalıklara gömülü güzel bir şehir: Zonguldak Şu karşıki tepede gördüğünüz modern binmar, bir kaç “aya kadar ikmal edilecektir. Bun- lar memur, mühendis ve amele evleridir Sömikokun yeni Istanbul limanmdaki vapur yekü- nunun birkaç mislini önündeki âçık denize sıralamış Zonguldağa saba- hın yedisinde Güneysu demirini sa- liverdi. “Karadenize, . az nasip olan bir haya içinde, koyun kenarına ya- bir dalgakıran üze- rinde işliyen vinçlerin patırdısından başka bir ses yok. Şehrin beli biraz geride, yanındaki “iki yamaç: yesil fundalıklara gömülmüş güzel evleri e uzaktan takdim ediyor, tipki yükada... Hele tepedeki hastane İve mektep, Diyaskalostaki yetimha: neyi andırıyor. Vapurdan kayıklara Binip sahile İçikmak istiyorum. Etrafa bakıncıya kadar gideh gitmiş ve geride yalniz tek kalmışım, kayıkçıya soruyorum: | — Hemşeri sahile kaça ,çikarır- m? — Sen bilirsin, Benim bildiğim, parayı verirken az kaldı maraza koparacaktı, gürül- tüye meydan vermemek”icin benim bildiğimi değil, onun istediğini ver- mek mecburiyetinde kaldım ve böy. lece tek bir liram da bu kısacık yol üzerinde birkaç kürek içinde eriyip gitti, Şirin ceymen e zerrin Sıhhiye Vekâletinini bir modelini hü- kümet konağı diye takdim ediyorlar. Arkada yeni yapılmış sira sira bi- nalar, bankalar, acenielikler ve da- ha sonra çirşi,, Bu yolu takip ede- rek uzanan cadde beton ve kaldırım taşile karısık olarak devam ediyor. Bunların arasmda bir tren yolu da şehirin her tarafını gezip dolaşıyor. Zonguldakta tren yok diyorlar, fakat lokomotif ve vagon panayırın- dan halk bu kelimeye o kadar alış- mış ve yanaşmiş bulunuyor ki, cad- delerden hiçbir zaman eksik olmı- yan lokomotifler, büyük lunapark - İlardaki trenler gibi kimseye bir za rar bile vermeden vazifesini yapı- yor ve hergün binlerce ton kömürü, Sırasını bekliyen vapurların anbar- larına dolduruyor. Kara elmas diye sevilen bu Ma- den, Zonguldağın rıhtımna Okadar elini uzatmış ve geriden de alabildi- gine dağlarm içerisine uzanıp geğ- miştir. Mütehassıslar, bu madenle- rin şimdiki istihsalitmm birkaç mislini idrak ettiği halde bile; yine binlerce sene dayanabileceğini giy- lüyorlar. Milyarlarca tonu gövüöle- rine gizliyen bu servet membamm kapısında maden ocakları siyah göz- lerini açmışlar ve her köşeden gehi- re servet akıtıyorlar. Şaka değil, her gün Zonguldaktan üç, Kozlüdan üç ve Ağızlardan bin ton kömür akıtan bu sahil, ayni gün icerisinde Yirmi, otuz bin lirayı da hazinesine yığı- biliyor. İstanbulda ocakçı kelimesini duyduğumuz zaman, gözümüzün önü ne ocak #üpürcüler geldiği halde burada bu isim zenginlik ve kalan - turluk sinyali olmuştur. ... Zonguldağın içinde birçok ocakla- rm isimlerini sayıyorlar, Fransizla - rm, Italyanların, muhtelif şirketle « rin, eşhas, velhasıl muhtelif firma - lar, Fakat bütün bu varlığın içinde de; Ye yapılan evleri Iş Bankasının ihya ettiği Türk An- trasit fabrikası her Türkün göğsünü kabartacak bir şekilde şehrin dört kilometro gerisinde faaliyetini her- gün biraz daha genişletiyor. Biribi- rine girift olmuş yeşil dağların âra- smdan bacalarını durmadan tüttü- ren bu ocak, modern bir Avrupa fab» rikasından farksız... Müşavir Ibrahim anlatıyor : “.- Şu gördüğünüz modern bina, bu sene yapılan sömi-kok fabrikasi» dır. Göz alabildiğine uzanan büyük bir araziye bütün vücudile yayılmış bu fabrika, hızını almış, Türk cevherini yetiştiriyor. Biraz ilerde yıkama te- sisatları ,yanıbaşmda henüz yapılan büyük bir atelye binası ve nihayet bütün bu dağlarm her tarafımda gö- rülen simsiyah ağızla, bunların için- den, dışmdan durmadan isliyen kö- mür dolu vagoncuklar. Bu pek ha- marat vasıtalara varagele diyorlar, Her halde ocağa çabucak varıp gel- mesinden muhaffet olacak. Tbrahim, tekrar anlatıyor: “.- Şu karşıki tepede yeşillikler içine gömülmüş modem binalar bir- kaç ayı kadar ikmal edilecektir. ve amelelerin evleri olacaktır. Ara- da gördüğünüz bina da çocukların okuyacağı mekteptir.” Yeni mahalleye giderken sesli" si- nema binasmm önünden geçiyoruz. Bacasız bir Yalovadan farkı olmt - yan Zonguldağın bu köşesi, garbın en medeni vesaitini takmış, istik- bale emniyetle bakiyor. Yeşillikler arasından geçiyoruz. “« Tenis yeri, çocuk bahçesi, ye" ni hazırlanan futbol pisti.” Bütün bu bahçe ve spor yerleri a- rasında #whhatli bir çocuk sürüsü ocağın en derinlerine kadar uzanan babalarının yorgunluklarmı bilme - den, düşünmeden, koşup oynuyor. Gördüğümüz bütün bu binalar için- de her türlü konfor bulunacak, ame- le ve memur, kaloriferini, sıcak su yunu, ter temiz banyosunu en lüks apartmanlarda oturur gibi akşam evine yorgun döndüğü zaman karşi” sında görebilecektir. Memurunun, 8 melesinin bütün istirahatini temit eden bu küçük ve modern şehirden ayrılırken. varâgeleler * kendilerin9 mahsus sedalarile dağların içinden, fdışmdan bütün sür'atlerile gidiyor” İlar. Türk sermayesi, Türk mühendi” İsi ve nihayet Türk işçisinin gay” İretlerile meydana çıkan Türk serv tini koşturuyorlar. Sait ÇELEBİ mama Türkkuşu uçuşları Büyüsi sneyileneda emine Ya mak kabil ölllnöğeiRRp Pülnör orada uçuşlara başlanmıştır. Türkkü” #u talebeleri temmuz başmda Inğn8 deki kampa gideceklerdir. Bir ted! muzdan otuz eylüle kadar üç ay dö” vam edecek olan bu kampta diğer yetlerde çalışan Türkkuşu tal de bulunacaklardır. Kampta müuvaf © fak olanlar derecelerine göre A.B. © ehliyetnamesi alacaklardır. Yeni Sömikokun umumi manzarası gg angulr>>an “eme. » >uweeanwmaamams du» ur» Evim

Bu sayıdan diğer sayfalar: