7 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

7 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 UTAN “Milletimin ve benim yaşadığımız MÜTHİŞ FACİA imparator Habeş harbini kendi kalemiyle anlatıyor Geçen hafta salı günkü sayımızda Haile Selâsiyenin o Pariste çıkan “Vu” mecmuasına yazdığı hatırala - rm birinci kısmını tercüme ederek yazmıştık. Bu haftalık mecmuanın dün gelen sayısında halıralara de vam edilmektedir. Aynen naklediyo- ruz; . Harp başlarken İfalyan tayyareleri İtalyan havaerlığınn cür'etinden çok bahsedildi. Eğer clir'etten kasıt, dağlara çarpacak kadar uşağıdan uçmak isa, Italyan tayyareleri için cüretkâr demek doğru olmaz.italyan tayyareleri pek nadir firsatlarda a- şağıdan uçtular. Bu belki de şahsi birkaç meydan okuyustur, fakât hiç bir zaman sistematik bir tarzda böy- le bir şey yapılmış değildir. Bu'cüm- leden olarak Koran'daki umumi ka- rargâhımız üzerinden birçok defalar ve bizi şahsan hedef ittihaz etmek Üzere pek az bir yükseklikten uçan tayyareler oldu. Bilhassa hir gün, üç İtalyan tay- yaresi, gözcülerimiz tarafından gö- rülmemek için, üzün bir mesafeyi adeta yerden diyebileceğim tarrda uçarak: ani olarak geldiler. Fakat garip sey, onlar için tehlikeli olan mintakaya gelir gelmez bütün bom- ba yüklerini atarak çekilip gittiler Eğer karargâhımız. üzerinde fazla kalsrlardı, bu yüksekliğe ateş et- mek pek kolay olduğundan, hiçbiri- si dönemezdi. “Fakat Italyan'tayya- relerinin bu tedbirsizlikleri, mildafa- amıza tehlikeli olabilecek" bir darbe teklifi için bize kasitleri olduğu 72- manlara inhisar ediyordu. Düşman tayyareleri dâima yük - seklerde uçmüuştur ve aşağıdan uç- tuklarımı ispat içini, dağlardan atılan. kurşunlarla yükari taraflârından vu- rulduklarını #öyleiisk kâfi. değildir. Şimal cephesinin dağları Semyer dağları kadar yüksek, yani dört bin metro irtifa aşmaktadırlar. Bu iti- barla, birçok İtalyan tayyarelerinin kendilerinden yüksekte olan Habeş- ler tarafından 'vurulmasma Hayret edilemez. Z Bütün cephelerde, .çoğü kurşunla vurularak 18. düşman tayyaresi dü- şürülmüştür. İçlerinden “bir kısmı da oerlihgton toplarımızin güllöleri- le vurulmuğtur; Ve sayet bu! foplar- dan elimizde kâh miktarda olsaytr. düşman tayyare faaliyeti bundan © derece “fazla müteessir olurdu.” Bu toplarm mükemmelliğini. bizzat mü- gahöde ettik. v Fakat bir taraftan kaybedilen di- Zer taraftan telâfi ediliyordu. Hal; - yan tayyareleri yüksekten uçunca, her tepenin üzerinde bulunan gözcü- lerimiz tarafindan hemen görülüyor- lardı. Gözeliler böru çalarak ve ses- li her türlü vasıtalara müracaat ede- rek tayyarelerin geldiklerini haber veriyorlardı. Atöş yakarak haber vermek olamazdı. Bunu düşman da görür ve mükemmel bir hedef teşkil ederdi. Bu usul çok mükemmel isle di. Böylece on, hattâ yirmi bin kişi- lik ordular, tayyareler gelmeden da- ğılarak saklaniyorlardı. ,Düşman tayyarecileri de bir türlü maksatla- rma eremiyorlardı. Bize kalırsa, Italyan tayyarelerinin usul değiştir- melerinin sebeplerinden birisi de bu- dur. Filhakika, harekâtımızı adam- akıllı göremedikleri için, bize karşı kâfi gelen malümatia hareket ede - miyorlardı. Bunun üzerine, Italyan erkânıharbiyesi cephe gerilerine ta - arruz ederek, kuvvet İle İstihsal ede- medikleri gayelere, maneviyatı boza- rak ulaşmak istediler. Halbuki, keşif tayyareleri, harplerde büyük bir rol oynamışlardı ve harekâtımızı ekse - riya güçleştirmişlerdi. Çünkü onlar gelince saklanmağa mecbur oluyor- duk. Fakat Italyan tayyareleri, bi - zim saklandığımızdan dolayı istedik- leri neticeyi alamadıklarını görünce her ağaçlığı bombardıman etmeğe başladılar. Böylece, ekseriya boşuna muazzam masraflara girdiler, Lâkin, bir müddet sonra, içinde insanlar #aklanıyor zannile her rastgelinen kiliselerin de bombardıman edilmesi emri verildi. Ve o zaman, askeri ba- kımdan lüzumsuz olan şu manzara görüldü: Kadmlar, çocuklar, ihtiyar din adamları, sadece dünyaya gel- mekten ve Allahlarının, azizlerin ya- nında mukaddes bir yere sığınmak « tan başka kabahatleri olmadan en- haz altında kaldılar, diri diri yanâr har, öldüler, Bu hâdiseleri €sasen, bizzat ika edenler de kabul etmektedirler. Ha- beş halkının imanma nekadar sadık olduğunu ve kıymetli bir. melce te- lâkki ettiği yerlerin yıkılmasından nekadar muztarip' olacağını. bilen Mareşal Badogliyo şöyle bir beyan - name neşretmişti: “Yıkılanı yeniden yapacağım.” Fakat tamiri imkânsız bir gey var ise, oda, mert bir düşmanı karşı beslenilen takdir hissidir. Bunden başka yapılan bu hareket sndece in- sinlara Karşı değil, ilme de karşı lidi. Filhakika her kilisede bir kü - tüphane vardir. Bu kütüphayelerde geçmiş zamanlarm yegâne şahidi eserler vardır. Ve bedii. edebi ve il- mi cihetten Paris Milli Kütüphanesi ile Vatikan Kütüphanesi ve Ingiliz müzesindeki: Habeş kolleksiyonu e- serleri kadar kıymetli Parşömen üzerine yazılmış bu el yazıları, eski Habeş dililedir. Arala- rından göğuhuh siyfaları, tam bir hayvan derisindendir ve birisinin ü- zerinde bir insanın bütün hayatının emeği vardır. Fakat en basit, en ez eski kitap bile birçok malümatı muh tevidir. İlk asırlardaki yazıcıları - mız, Akdeniz medeniyetinin birçok öserlerini' Habeş diline tercüme et- inijler ve köpye edile edile bu eserler günümüze kadir gelmiştir ve asıl- ları belki mevcüt “bile değildir. Bu meyanda "Pierre" in “Apocalypse” 1 nin eski metni Paristeki milli kütüp- hanede bulunan Haböş eserleri. ara- amda bulünmuştur. Hergün birçok âlimler Habeş eserleri arasinda yeni yeni metinler bulmaktadır. Hski bi- naların üzerindeki resimlerden bahis bile etmiyoruz. Bunlardan birkaçma malik olmak bir müze için şeref teş- kil etmektedir. © * ** ; Akdeniz medeniyetinin bu hakika- mal Gn ele ape Böylece, Italyanlar “ihyası imkân: olmıyan haziteleri harap ötmişlerdir. Bu hazin bilânçoya, asırlarca süren sabir Ye ilmin topladığı hazinelerin harap olduğunu gören din-adamları- | mizin > Ve Nalkımızm duyduklarını ilâve etmiyoruz. Nerede. kaldı ki, böyle hareket edenler, hıristiyan bit milletti- hıristiyanlık dinini resmen kabuletmiş bulunuyordu, ve kilise ile devlet işleri ayrılmamış bir'mil- detti, — Ne gıkar, diyeceksiniz, harp harptir. Ve esasön İzeri samanla örtülü bir kiliseyi garbın mermer ki. liselerile mukayese edemezsiniz. Buha'da deriz ki, saman altımda olsun, mermör altımda olsun; * ayni ümitler beslenir. İç toprakların bömbardımanı es - 'nasında unutulmaz manzaralar gö - Bombardımanda gösterilen actmi- lik sarfedilen . mühimmat ile telâfi ediliyordu. Meselâ Dessiyenin bom- bardımanında olduğu gibi. Yirmi bir tayyare şehrin ve bizim ikametgâ- hımızm üzerinde bir Baat durmadan uçtular. Pek tabit asıl hedef bizim ikametgâhımız idi, Ve atılan birçok bombalar hedefin etrafına düştü. Fa- kat yalnız içinde şerbet yapılan kü- çük bir bina ykıldı. Fakat başka yerlerde facialar ol- du. Amba Sil denilen küçük bir köyün manzarası hâlâ gözlerimin önünde - dir. Burasını tayyareler birkaç daki- ka içinde mahvetti, Köyde hiçbir muharip yoktu ve köylüler, muharip zannedilip taarruza uğramamak için evlerine sinmişlerdi. Sokaklarda bir tek kişi. görünmüyordu. O aralık, doğurmak üzere bulunan ve evde yalnız olan bir kadın, komşulardan yardim istemek üzere sokağa çık - mıştı. Derhal tayyareler bombardı- mana başladılar. Bir an içinde ka - dın ölmüş, parçalanmış, bütün köy yangın yerine dönmüştü. Artık köy» den bir iz kalmadığını gören tayya- reler gittikten sonra, köye doğru (ilerledik. Orada canlı bir mahlüks | tesadüf edeceğimizi zannetmiyorduk. Fakat gelince, yeni doğan bir kızea- ğızın feryatlarını işittik. Dünyada yapyulnız kalmıştı. İ Ölen çocukların haddi hesabı yok- itur. Bazıları yaralanmadan, bomba» ların seslerini duyarak korkudan ö- lüyorlardı. Fakat kıt'alarımız bu yeni silâha alışıyorlardı ve gün geçtikçe bomba İların tesiri azalıyordu. Tay teşe geline, men:hemen aıfırdı. Çünkü yi | aşağı, ayakta duran insanlara ates edilince, hedef pek küçüktür ve yal- niz baş il8 omuzdan ibarettir. Yala: yici ateş daha müessirdi. Fakat bu- nu yapmak için tayyarelerin' yerden uçması Jâznndi ki; Italyan töyyarele- ri bünu nadiren yapıyorlardı. Bu husustan yukarda bâhsetmiş- tik, Bunun yeni bir.delili de, atılan kurşunların soğuyarak » gelmesi idi. Bizzat harmaniyemizin ; eteklerine varlananlar Oldu. Bombalar da tehlikeli idi. Fakat bu tehlikeye da» ha ziyade ini halk.maruz kalı- İ yordu. Askerlerimiz dağılmağa ve | gizlenimeğe çabuk alıştılar ve bom- İbalardan pek az muztarip oldular. Bombalar kıtaatın » geceleri hareke- te geçmesini mucip olmuştu. Harbin bidayetinde, . bu, o kadar mühim bir hâdise değildi. Harekât ağir oluyordu. Fakat orduların Adis Ababa üzerine rie'ati eyhosmda bu, müthiş oldü. Askerlerimiz, tâyyareler gelince sadete saklanmakla kalmıyorlar, fa» Kat onlari şaşırtmak için, korkuluk- lar şeklinde müfrezeler tertip edi « yotlardt.. Buüların yanına sahte mit ralyözler ve tenekeden toplar. ilâve ederek düşmanı şâşmüuyorlardı. Düş man, bunları bombardıman ediyordu. Ve ökâeriya yanlış malürat ta aldık- lari “için Habeşler, “beklenilmiyen | yerlerden meydana çıkarak müessir neticeler alıyorlardı. i Go Hattâ pek fakir ve harbe hiç alış- mamış olan Habeş tayyareciliği de | büyük miktarda arttırıldı. Trtibat | tayyarelerinin her indiği yere, ku - maşlardan sahte tayyareler yapılı - veriyor, asıl tayyare gizleniyordu.| Böylece, ric'âte kadar, Koran bom - bardımanında bir tek Habeş tayy resi mahvoldu. Dessiyede de bir ta- | nesi yaralandı fakat hemen : tâmir edildi. Italyan tebliğlerine göre bir- çok Habeş tayyareleri imha edilmiş ti, Fakat bütün bunlar bezden tay- yarelerdi. bunların tesi Ras Kassa'nın zaferleri Harp sahası, memleket kadar ge- nişti. Ayni zamanda her taraftan taarruza uğruyorduk. Ve 936 senesi ilk üç ayında, müdafaasımı üzerimi- ze aldiğimiz cephe hesap edilecek 0- lursa bunun iki bin kilometrodan a- sağı olmadığı görtlür. Bu itibarla; memleket muhafaza - sın! birçok noktalarda, geniş salâhi- yetle, muhtelif yerlerin eşrafına tev- di etinek tabii idi, Şimal cephesi yüksek kumandası | Seyum, Ras lmru ve Detcaz Ayyeleo ile teşriki mesai ediyordu. Oradaki harekâtı bilmememize rağmen, sözü herşeyi bizzat görmlüş ve takip etmiş olan Ras Kassa'ya bırakıyorum: Şoa ve Bagemdör valisi Ras Kassa'nın sözleri İtalyanların ilk hücumuna Ras Se yum ile 30,000 adamı uğramıştı. Ras Ras Kassa'ya verilmişti. Orada Ras | ve fotoğrafçılar o önünde - Evvelâ ve İtalyanlar hududu aşmadan huduttan bir günlük yol ge riye çekilirsiniz. Sonra tömas'vâki o- ilunca, icap ettiği zamanlar, düşmanı içeri çekmek ve karargâhlarndan u- zaklaştırmak için içeri çekersiniz. Harbin ilk iki ayında Ras Seyum böyle. yaptı. Ben, İmparatorun emri üzerine, Teşrinisani sonunda 30,000 kişilik kuvvetimle harp nuntakasına gittim, Ras Seyumu sol cönahmdan, 5000 kişilik kuvveti olan Semyen ve- lisi Deccaz Ayyaleo'ya istinat edi - ile geldi ve Şireyi geri dr. Hepimizin vaziyeti iyi idi, Kullandı ğımız taktikte, mesele, Jtalyanları, sağ cenahları boyunca, şimalden E- ritre hudutlarına kadar “uzayan bir bir hat üzerinden çevirmekti. Kuv- vetli bir tatbik yapacağım zaman, Makalle'nin şimalindeki Ras Mulu - gelta'nın 70000 kişilik. kuvvetinden bir kismi aşlcağımı biliyordum. Bu ihzeri mesföde, aylarca talih bize yaver oldu. İtalyanlara bizs ilk Adun harbiriden beri değişmişe benzemi - yordu. İtalyanlâr aleyhine fena bir şey söylersek. “istemiyorum. - Fakat her milletini meziyetleri ve kusurları vardır. Bu itibarla, tlalyânlarin, yâ- lm kılınç harpte İyi olmadıklarmı görrüm. Eritre kıtaatından bahset - miyorum, fzakt, muntazam orduya mensup olsun, Faşist milislere men- sup olsun, beyaz ırka mensup olan» lardan bahsediyorum. Yalm kılınç, beyaz kıtaat için ya- pılmış değildir ve bizzat gözlerimle, | yanı başında bir kılınç gördü diye, kuvvetli mitralyözleri bırakan beyaz ne yavaş yavaş yaklaştıkları barp- lerde, İtalyanlar, bizimkiler ilerledik <e geriliyorlardı ve. mütemadiyen, ricatlerini temin için gerileri ile meş gul oluyorlardı. Bunun da İzahı kolaydır. tlalyanlarm karşısında bulunan - lar geçen asırdaki harpten beri de- gişmemiş insanlardı. En asri harp si lahlarınm karşısında akıllarma ge - len yegâne Sual şu idi: — Ne tarafından vurulebilir? Meselâ tanklar, Askerlerimin çoğu tank denilen şeyi ilk defa görliyor- lardı. Bazıları Adizababada görmüş lerdi ama, bunun harpte neye yara- yacağın: bilmiyorlardı ve onlara: — Büyük çukurlar kazmız, üzer- lerini dal ile yaprak ile kapaymız. Tanklar, vahşi hayvanlar gibi içine düşerler, Demişlerdi. Fakat Habeşler bu tarz işlerle uğraşmağı sevmezler ve bu işleri yapmağa tenezzül etmez - ler. Bu da onların bir kusurudur. Bu sebepten tankalra, alelâde vahşi hay vanlar gibi hücum ediyorlardı, ve © zaman şu harikulâde vaziyet oluyor du: Çelik bir kale, pamuklu elbiseler giyinmiş adamların eli ile zaptolunu yordu. Mesele basitti ve şayet bunu, Deccaz Ayyaleo'nun ordusundan Fi- tasrari Şifarraya sorarsanız, size şöyle der: Seyuma İmparator şunları söylemiş: ti; — Tankm önüne yatarsın, bekler sürünerek #okulursun! Filhakika, Habeşler, bu makine- lerdeki mitralyözlerin ön taraftan muayyen bir zaviyeyi ateş altıma al- madiklarını görmüşlerdi ve bazı ki-| « mlarmdan yapılan hücumların zâ- sarsız olduğunu anlamışlardı, Mese- VA, önde İki zençberin arasmdaki me safe ile makinenin üstü. Pek tabü böyle ibr taarruz tehlieli idi; ve kor kaklarm işi değildi. Böylece, ya tek başma bir tankla muhasama edili- yor,yahut;hep birden serıliyordu Bü muhasaranm ilk safhası idi. Uç dört Habeş, el ile dokunacak kadar tanka | sokulunca, en çeviği, bir kaplan gibi üzerine sıçrayor ve içinde bulunan kurşunla tepeliyordu. Bu mua?zam çelik kaleden hiç çekinmiyenler, bu işi bir zerafet olsun diye, aradaki de liklerden, kılınçla görüyorlardı. U - zaktan, bu deliklere nişan alarak a- teş edenler ve muvaffak olanlar da vardı. Belki de içinde bulunan İtal yanlar, sıcaktan muzlarip olup hava almak için çıkıyorlardı. Bunu bilmi- yoruz. Böylece, yalnız Tembien harbinde, on kadar tank elde ettik. Onları pek dikkatle saymadım. Çünkü pek işe yarar şeyler değil. Çelik levhalar arkasmda Habeş pi yadelerine mukavemetltal yanlar için güç idi. Pek tabil, göğüs göğüse harp lerde Habeşlere mukavemet İlaiyan lar için daha güç olurdu. Yalmayak yürüyemiyeiler için Habeşlerin bacakkırmdaki çeviklik ve kollarındaki kuvvet Ânimea hayret verici bir şey olarak kalacaktır. Şum Aoriye'de, Tembien'de, Abbi- addi civarındaki düşman bunu, hârp başlar başlamaz anladı. i Orada aldığımız yüz mitralyöz, e limize, sadece kılınç kullanarak, bir lek tülenk atmadan, düştü. Dünyada hiç bir kuvvet, kasırga gibi esen a- damlarımı durduramazdı. İtalyanla- rm İzerine o kadar hrdı gelip ellerin £ den tüfenklerini, henüz namlularında atılmamış kurşun olduğu halde alr- | yorlardı, l Bu şeytanlar önünde, tİalyanlar | üzerlerinde sadece pantalonları oldu ğu halde toz gibi kaçıyorlardı. Bu şeytanlar önünde, Italyanlar | İlar gördüm. Muhariplerin biribirleri | mücadele usullerinin değiştiğini bize söylemişlerdi. İtalyanlara sokulma - amızı, . uzaktan sıkıştırmamızı, zi“ ra, temasa, geçmeden bizi biçecek ve saite malik olduklarını söylemişler - | için, onlarınki gibi uzaktan e ğe kabiliyetli silâhlara mühimmata malik olmak lâzımdır. Bütün adamlarım arasında mav - zer tüfengi olan 950 şer kişilik iki kuvvet vardı. Üst tarafının ; elinde Şnayderler, Gralar ve daha eski »i- fekler vardı. Tüfeklerimden iyi atabilenler, İtal yan'tüfenklerin attıkları mesafenin Yarışma bile erişmiyordu. Gra tüfek lerinin bir mahzuru daha Var, Bu, beynelmilel efkârı umumiye üzerinde tesir yapacak bir mahzurdur. İri kur şunları bir kemiğe rastgeldi mi ezi- iyor, açtığı karha muazzam oluyor- du. Bunu herkes dum-dum kurşunu sanıyordu. Mitralyöz olarak ta yal - nız 120 makinemiz vardı. Top kuvve timiz,düşmandan iğlinam ettiklerimi 26 İnhisar ediyordu. Bu şerait altında, ve firsat zuhur edince, tedbirli kaidelerle döğüşme- “in Em bir, bize, hareketsizliği emrediyordu. Ba sefer de, uzaktan kurşun yiyip mukabele edemiyen insanları durdur mak ta güçtü. Mukabele edebilmek için sokulmak icap ediyordu. Ve $0- kulunca, yalın kılıng harbin faydası da şu oluyordu ki, mühimmat tasar ruf ediliyordu. İşte böyle harplere Abbi Addi ve 'Erba Unayni'de adamların 120 mit ralyöz, beş top ve muazzam mikdar- da mühimmat iğtinam ettiler. Göğüs göğüse harbin taktik sebep, lerini anlattım. Buna, Habeşlerin ya radılışları icabatmı da ilâve etmek gerektir. Memleketimizde tüfenk çık ti çıkalı, bir düşmanı, Uzaktan, ona namuslu bir şekilde bir müdafaa im kânı vermeden öldürmeği alçak bir hareket olarak telâkki etti. Kılınç âdil, kurşun haindir. Habeşistanda bu o kadar hissedil miştir ki, düşmanlardan, yalnız el ile öldürülen sayılır, kurşunla değil. Kılmç kınlarındaki gümüş kakma - Jar, ancak bu suretle elde edilmiştir. Yukarıda Adundan beri değişmedi ğimizi söylemiştim. Bu harpte, Ha- beşler ellerinden tüfenklerini atmış- Jar ve düşmana yalın kılınç atılmış lardı. Zannedildiğinin aksine olarak bu taktiğin asri harpte de faydası var- dır. Bunu #imal cephesinde ne za- man tecrübe ettiysek muvaffak ol- dığı —— ÖĞÜTLERİ Merkür Tipi Güneşe en yakın Utarit yıldızm - dan, hem de efsanedeki ticaret tan rısmdan adını alan bu tipteki insan » lar, her iki karaktere de uygun ol - mak üzere, bir taraftan ateşli bir ta raftan da mli olurlar, Boyları kısa, kendileri ufacık te- fecik. Fakat bütün uzuvları gayet mütenasip, belleri ince, vücutları oy- nak olur. Omuzları geniş, kolları ve bacakları ince, fakat pek zariftir. Ka dınlârın “bodur tavuk, her gün piliç! dedikleri bu tipteki kadınlar da, er - kekler de yaşları ilerlerse bile ruh- ları yine genç kalır. Baş küçük cÜsseyle mütenasip, fa kat daima bir taraftan bir tarafa dön meğe hazir bulunur. Yüz uzunca ve çirkin bile olsa da ima sevimli, ihtiyarlıkta da yine ço - cuk yüzü gibi kalır, Fakat onun böye le görünüşüne sakın emniyet etmeyi niz, sizinle alay ediverir. Alm yüksek ve kubbeli, aklın çok- luğuna ve beynin daima işlediğine alâmettir, Beniz açık bal renginde, fakat kü- çilk bir heyecandan hemen kızarır. Gözler çukurda, çok defa gayet de rinden bakar. Gayet çok oynak, dal- ma harekette, Size baktığı vakit kur naz, sizinle eğlenir gibi görünürler, fukat kendi hallerine kalmca âdeta kederli görünürler. Göz kapakları in cedir, Kaşlar ince, uzun ve adeta iki kaş biribirine bitişmiş gibi. Saçlar yumuşak, yassı, pek koyu lepiska renkte, siyaha yakın ve uçla rı kıvırcık. Burun uzun, bazılarında düz, kimi sinde uçu düşük sivri olur.Burun de- likleri küçük âdeta kapalı gibi. Dudaklar ince çok defa açık kalır- lar. Dişler küçük olur. Çene uzun ve ince, bazılarında ucu bir bilya taşı gibi küçük bir yuvarlak teşkil eder, Ses ince, keskin olur. Bu tipteki insariların birçoğu kekeme yahut diğ» urlar: Ağabaya bindik, gığdıye gittik. Ahlâk bakımından, ber şeyleri ses vimlidir. Her işte kendilerini sevdi- girseler muvaffakıyetleri şüph dir. Hastalıklar en ziyade sinirler che tindendir. Nevroz değiğimiz ve sinir» lerin neresinden geldikleri 'belli ol - miyan İsteri, nevrasteni hastalıkları en çok'onlarda görülür. Bununla be- raber mideleri de dalma bozulmaya hazırdır. Kulak hastalık'arma karşi ayrıca bir istidatları vardır. Lokman YERİM m e —>X 2 Londrada 7000 komünistin nümayişi Londra, 6 (A.A.) — Yedi bin ko- münist, bugün Londrada açılacak o- lan beynelmilel sendika» Jar kongresinin mesaisine İştirak et- mek üzere yirmi memleketten Lon- draya gelmiş bulunan sendikalar mu rahhaslarıma safa geldiniz demek i- çin Hayd Parkta bir nümayiş yap - mışlardır. İngiliz Komünistleri lide- ri Harry Pollitt, Proletarya beynel- mmilel birliği tahakkuk ettirebilmiş ol saydı Duçe Habeşistanda muvaffak ölamazdı. demiştir. Romanyada yıldırım üç talebeyi öldürdü ! i Bükreş, 6 (A.A.) — Dorohoi ya» kininde bir kulübeye yıldırım İsabet etmiştir. Kulübede fırtma ösnasnda oraya sığınmış olan talebeler bulunu yordu. Bunlardan üçü ölmüş ve beşi de ağır surette yaralanmıştır. Geniş ıntakalar sular altında kalmıştır. Yunanistanda bir zengin köylü dağa kaldırıldı Atina, 6 (Tan) — Elassona civa» rında zengin bir köylü dağa kaldırı! mıştır. Serbest bırakılması için pek gok mikdarda fidyei necat istenmek- tedir, Buraya bildirilmiştir. Hükü - met köylüyü dağa kaçıran çete efra dınm yakalanması için şiddetli ted - birler almmasını emretmiştir. Yunanistanda bir komünist saylav açlık grevi yapıyor Atina, 6 (Tar) — Pirede evvelce zuhur eden kanlı hâdiselerin müşev- viki olarak tevkif edilen Komünist duk ve Italyanları iperit kullanmağa sevkeden şey bu muvaffakıyetler ol- sin. Yahut, el ile dokunaçak kadar, muştur, , saylav Monoleas dün açlık grevi ilân etmiş ve kendisine veyilen yemekleri kabul etmemekte bulunmuştur. Yin Sğrmasnimn. geen

Bu sayıdan diğer sayfalar: