22 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

22 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Köylerde yeni fip tedrisat Yurtta mektepsiz, hocasız tek bir köy kalmiyacak Köy muallimi olacakların birinci grupu, Eskişehirdeki kursta çalışmaya başladı "Ankara, 20 (Hususi muhabirimiz. | miştir. Çalışmalar, iki esaslı nokta ü- den) — İlik tahsil çağına girmiş bu- zerinde yapılmaktadır: lunan köy çocuklarını okutmak yo- Köylü çocuklarına okutulacak şey lundaki çalışmalar devam etmekte -|ler ve orduya dönerek köy muallimi dir. Kültür bakanlığınm yaptırdığı tetkiklere göre, Türkiyede ilk tahsil çağında bulunan 1,850,000 çocuk var- dır. Halen bu miktarm 658.000 i mek tebe gidiyorlar. Mektebe devam € - den talebenin 310 bini gehir, 370 bini köy mekteplerinde (okumaktadır. Memleket umumi nüfusuna nazaran köylü yüzde 70 nispetinde olduğuna nazaran, köylerde ilk tahsil çağında bulunan çocuklarım ancak yüzde 25i okuyabilmektedir. Muallim sayıma gelince, bunların da mecmuu 13834 tür. 6933 muallim şehir, 6901 muaj- lim de köy mekteplerindedir. Köyle- rin bazrlarında birden fazla muallim vardır. Şu hesaba göre, vasati 39000 köyümüzün yalnız 5000 nde muallim ve mektep var demektir. Geriye ka- lan 34 bin köy muallimsizdir, mek- tepsizdir. Bugün mualim mektepleri- mizden mezun olan öğretmenlerle kövün bu biivtik Irfan boşluğunu ka- patmıva imkân yoktur. Kültür bakanlığı köylüyü tez elden okutmak. köy çocuklarını mektepsiz. Sooasız, bilgisiz bırakmamak çarele- rine başvurmuştur. Bu carelerin ep basında ordu gelmektedir. Bugün. 'Türk ordusu başlarında binlerce 2a- biti olan bütün memlekete samil mu- azam bir mekteptir. Orduda okur yazma bilenlerin savısı buzün yüzde ©n dan fazladır. Hele orduda ktlcük * zaitlik. ve cavuşluk vazifelerinde bu- Yunanlar köylerine döndükleri zaman kendi başlarma mükemmelen müsl - limlik yanabilecek bir kudrettedir - ler. Bu itibarla Saffet Arıkan, köye mektep sokmak, köylü çocuğunu ho- cast bırakmamak için ordunun bu kıymetli yardımcılığından faydalan - mağı düşünmüstür. Bakanlık bu hu- posta hazırladığı esaslı profe Üzerin- deki” çalışmalarını bir hayli ierlet - olacaklara verilecek veçhe.. Bu yeni teşkilâtta köy ders pror- ramlarını hazırlamak İçin bakanlık- tan gönderilen murahhasların iştira- kiyle bir komisyon yapılmış ve bu ko misyon köylüye okutulması en fay- dalı dersleri tesbit etmiştir. Bu ders- ler içinde bühassa hayat bilgisi, sıh- hat bilgisi, modern ziraat bilgisi baş ta velmektedir. Bu dersleri köylerde okutacak o- lanları vetiştirmek meselesine gelin- ce, bu da şu şekilde halledilmiştir. Köy muallimi olacaklar öğrenecekle- ri dersler icin kursa devam ettirile eeklerdir. Bunlardan İlk grup kurs görmek üzere Eskişehirde Ziraat vekâletine ait (Porsuk) çiftliğine gön derilmişlerdir. Bakanlık. ordunun bu yardımcı unsurları arasından çavuş ve kticük zabitlik yapmış olanları toplrvarak ve ziraat vekâleti ile de iş birliği yaparak bu kurstan geçirecek- tir. Kursu bitirdikten sonra köylere dağıtılacak olan bu okutucu kafilesi, hayat bilgisi, umumi sıhhat, hasta- lıklardan korunma, modern ziraat u- sulleri gibi pratik bilgileri öğrenecek lerdir. Bu köy muallimlerinin mesaisi kontrolauz kalmıyacaktır. 8 - 10 köy için ayrıca muallim mektebinden çık miş bir muallim kontrolör olacaktır. Bu kontrolör bir taraftan köy mual-! limlerinin mesaisini tetkik edecek, hem de onlar okutamıyacağı ders - leri konferans şeklinde talebeye ve halka anlatacaktır. Muallimler köy kanunun tatbikleri ile de meşgul 0- lacaklardır. Kültür bakanlığnm köy- Tüyü okutmak için kurduğu yeni sis- | temin tatbikma bu ders yılında baş. | lanacaktır. Ve bu suretle beş alti 36-| ne sonra köylerimizde okuma nispe- ti çok yükselmiş olacaktır. Elâzizde yeni göçmen evleri m Elâziz, (Tan) — Vilâyetimiz ve çevresi bir göçmen mmtakası olmak- tadır. Şimdiye kadar 5800 nüfus gelmiş ve bunlar için yeniden 687 ev yapılmıştır. Yukardaki resim, Etminik göçmen köyünde kurulan evler- den bazılarını gösteriyor. No. 89 Âdemle Havva miştı. Şimdi Iskenderiyenin yüksek rıhtı. mın: döven Akdenizin sıra dalgaları, keskin iyod kokusu, sert rüzgür yü- Bürhan CAMHID | zümü, içimi okşuyor. Cotniche'de otel Benurivage'in ta- Beni tanıdığı zaman kalbimin bo$ | yasasında dinleniyorum. olup olmadığını anlamak için müna- Denizin hasreti, bir sevgili iştiyakı sebetsiz suallerle yorulmadı. Beni de | gibi.. Onun kokusuna ve onun sesine yormadı, İnsanlar böyle münasebet- | alı şanları çöllerin o keskin mehtabı lerde daha ziyade hisleriyle anlaşır- | ve o muazzam grupları bile tatmin lar. Bizim dostluğumuz da böyle Ol- | etmiyor. ” du. Şüphe yok ki bu üç saatlik başbasa | nız kalmak ihtiyacı o Ne zamandanberi du; yduğum yal - kadar artmış sohbete gelinceye kadar o biliyordu | ki, buraya gelir gelmez Emiliye te- ki ben kendi gibi birçok kadınlarla | tefon edeceğimi vaadettiğim halde dır. Ve ben de biliyordum | akşama kadar elim varmadı. yaşamışım. ki, bu kelebek gibi kadın bu eve ge- linceye kadar daha birçok aşk bah- çelerinde kanatlanmıştır. Serinlik bastığı zaman Corniche boyunca uzun bir yürüyüş yaptım. Ne güzel rıhtım ve ne engin deniz. TA Gelibolu Baştan başa bir Mehmetçik âbidesidir Çanakkale 20, (Sureti mahsusa - da gönderdiğimiz arkadaşımızdan) Bütün Gelibolu yarımadasnı Kilit bahirden Anafartaya kadar dolaş - tam. Bugün Çanakkaleye dönüyo » rum, Kilitbahirde bir şehit karısı bana: “.- Dört çocuk yetiştirdim. Dör- dünü de Ç4 çtkale için hazırlıyo- rum” dedi, Birdenbire etrafımı köy- Tülerle örülmüş buldum. Hepsi de ordunun Çanakkaleye ne günü ge * leceğini soruyorlardı. Civar köyleri dolaşırken, köylü - nün hararetle hazırlık yaptığını gör düm. Maydostan Kilyaya gelirken, yollarda haber bekleşen köylüler 0'- tomobilimizin yolunu kestiler. Biz - den müahedenin imzalanacağı günü sordular. O gün Çanakkalede bulu- nacakları için bize danıştıklarını ilâ ve ettiler, Foto muhabiri Hilmi ile birlikte” Gelibolu harp sahasmı baştanbaşa gezdik. Conkbayırında Atatürkün tek başına hücuma kalktığı Kamâl yerini, Kanalartı, Arıburnunu, Ka - batepeyi, ihraç hareketlerinin yapı dığı sahayı,Mehmet Çavus sbidesini, Ingiliz, Avüstralya mezarlıkların ve nihayet süngü muharebelerinin yapıl- dığı siperleri gördük. İngiliz mezar- lıklar memuru Velington, bana Meh- met Çavuş #bidesini göstererek dedi ,““— Bunu metro İle ölçmeyin. Bu kısa taş parçasmm ölçülmez değeri vardır. Sizin her Mehmetçiğinize bun dan bin kat yüksek birer abide kur- muş olsanız yine Türk neferinin şeref U hatırasını gözönünde canlandır. mak mümkün olmazdı. Gelibolu ya - rımadası, baştanbaşa sizin abideniz - | dir” Kamil yerinde şöyle bir levha oku- | dum: “Atatlirk 10 Ağustos 1915 te harbi buradan idare etti.” Salâhaddin GÜNGOR İBULMACAMIZ | 1 2 3 45 6 7 8901 İ SOLDAN SAGA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Şenlik (6), Kırmızı (2), 2 — Kabile (3). Dilenci (4). Bir hece (2). 3 — Kepaze (5). Sersem (5). 4 — Rabıt edatı (3). 5 — En salim yol (10). 6 — Şart edatı (2). Derman (5). 7 — Nemli (5). Sert (4). 8 — Iyi (3). Bir nevi içki (4). 9 — Vermek (3). Gümüş (3). 10 — Banka (4). Çıtlamez (8). 11 — Bakmaktan emir (3). Tazyik etmek (6). DUNKU BULMACAMIZIN HALLI: 1 — Savaş (5), Karar (5). N BORSA 21 TEMMUZ SALI Paralar Alış Batış 625 637 123, 120, 20 İsviçre Ir. 610.— 420 20 Belçika fr 4 20 Drahmi Zi 20 Çek kuron 85— güm 20 Ley YY 18 20 Dinar 4— 52mm Lirer vesikah 190, 196, Florin :— W- Avasturya gilin (2250 24— Mark m— Zioti v— 2— Pengo 22 24.— Leva 22— 2 Yen Sim "..— İsveç karonn Si 33. Alt 960 9m Banknot mi ei Çekler İngiliz üzerine Paris üzerine Dolar Liret Belga Cenevre Sofia Florin Çekoslovak Avustarya Mark İsveç kuromu İspanya pezeta Esham İş Bankası Mü '..— .. NN 190 . ” 990 Anadolu 96 60 25.50 m, Selo 41,50 Sirkethayriya 1650 Tramvay 18.25 Bomonti Nektar 9,20 Terkos # 120 Aslan Çimento 4 1030 Merkez Bankam 68.25 Osman Bankası m. Sark Merkez Eczanesi Kaponeur 170 Istikrazlar ——— Türk Borcu 1 212759 yi 1940 5 “ön Nİ 20.20 Tetierazı dahili 96. Ergeni A BC . Sıvas — Ersuram 7 98,75 ” » u 98,75 Mısır tahvilleri bali ibnelik 1884 | —— 1908 V 100, — 1911 HI 94,50 Tahvilât Rihrm 1025 Anadolu Tove TT “10 48— Anadolu Mümessil 4680 Pragda Sovyet tayyarecileri Sofya, 21 (Tan) — Prağdan bildi- rildiğine göre, Sovyet tayyarecilerin iden bilyük bir kafile Prağa gelmiş- tir. Kafileye, Sovyet hava donanme- si şeflerinden General Alksinis riya- set etmektedir. General, Prağda me- resimle karşılanmıştır. Daha tayya- pe karargâhıma iner inmez Başvekil Milan Hodza ve ordu erkânı tarafın- dan karşılanarak selâmlanmıştır. Si- yasi mahafilde bu ziyarete ehemmi- yet verilmektedir. we —————— 2 — Aras (4). Adana (5). 3 — Vatman (6). 4 — Asmara (6). 5 — Arsa (4), Ce (2). 6 — Naaş (4). Ev (2). T — Ka (2). Kuru (9. 8 — Ad (2). Akın (4). 9 — Rakı (4). Unur (4). 10 — An (2) Cer (3). Ren (3). 11 — Randevu (7). Ne (2). “ Minyon" A.A, A. imzasile; Birçok dertlere çaresini bulan a - siz muharrir, acaba benim de bu der- dime bir kolay yol bulabilir misiniz? Anlatayım: Çok zengin bir babanin bir tek oğluyum. Yaşım 27 dir. Mes- leğimizin icabı birçok seyahatler et- mek mecburiyetindeyim. Ailem beni evlendirmek ve bu seyahatleri daimi surette eşimle beraber yapmamı isti yor ve ailemin uzak akrabalarından fevkalâde güzel bir kı bana mutla- ka almak fikrindedir. Fakat bu kı gayet güzel bir vücude malik olmak- la beraber bir minyon tip değildir. Yani benim hiç bir zaman sevemiye- ceğim bir tiptir. Şüphesiz çok güzel dir. Fakat ben minyon, ufak tefek insanlardan hoşlanıyorum. Benim a lacağım kadın mutlaka çok minyon bir kıs olasakter, İri bir kadın, hatti kadının orta boylusuna bile taham- mülüm yoktur. Halbuki aileme bu- nu anlatmak imkân haricindödir. On- lar şüpkesişki güze olan o kıza o bana Oölmak istiyorlar. Fikrinise ihtiyacım var. Bay muhar- rir. Benim menfurum o kadı tipiyle evlenirsem, meşuf olamam, Nikdhta keramet var diyorlar. Fa - kat kuvvetle zannediyorum ki yine gözüm bütün miyon tiplerde olacak- tr. Çünkü tecrübemi anlatayım. Me- selâ ben bir vapnır veyahut bir tram- vay istasyonunda tecrübesizlik ve gençlik saikasile gözlerim mutlaka ne kadar güzel olsa dahi iri ve orla kadından siyade mutlaka ufak tejek bir “kadınlara takılır. Ne yapayım. Bir yelmiş beş boyum var. Belki bunun içindir ki minyon tiplerden hoşlanıyorum. Diğer tipler den iğreniyorum. Nasıl mesut olu- İrem, Fakat ailemi de bana o kızdan vazgeçerek başka bir minyon kız bul malarına yazı edeceğim. Bu hususta bu ricamı size bınakıyor, fikrinizi bekliyorum. “Zevkler ve renkler münakaşa edil mes,, derler, Doğru... Fakat görünüş. manzara münakaşa, edilebilir. Bunun için sizi, 1/75 metre boyunuzla iptilâ derecesinde bağlı olduğunuz ve min- yun dediğiniz tipte bir kızın yanında görüyoruz da, aklımıza, bilâ ihtiyar birisi, sizlene ömür merhum olan Pat Pataşon âhbaplar geliyor. Bayın okuyucumuz, eminiz ki siz de bunu düşünmemiş değilsiniz. E - ğer bunları söylüyorsak, size, iptilâ- nizm yerinde olmadığını göstermek için söylüyoruz. Kendinizi, «sizden herhalde daha iyi düşünen, ve mu - hakkuk ki ssadetinizi isteyen aile- mize birakiniz. Onların söyledikleri- ni yapmız've o çok güzel kızla ev- leniniz. Herhalde yanyana . gelince, eminiz ki 5, İstediğiniz şekilde min- yon olmasını bilecektir. * Bir erkek sevdim Balıkesirden ? işaretiyle: “Tatlı esmer;'dalgal saçlı, cam gi- bi yanan siyah gözlü, cana yakın Çupkın bir erkek sevdim. Bu gençle iki senedir sevişiyorduk, Ayrılalı hemen bir ay oluyor. Aramızın ger- ginliği kıskançlık oe anlaşamamazlık hı, Maamafih yine barıştık, Lâkin ba tip meraklısı na kuvvetk bağlarla ağlanmıyi” ne yapmalıyım? Maddi güzelliğe çok ehemmi verdiğiniz anlaşılıyor. İki senelik #* vişmeden sonra kıskançlık yüzü ayrılmanız tabildir. Zaten aşk len şey, biraz ihtiras, biraz lık, biraz tahassür, biraz ateştir. Bi” rışmışsınız. Onu kendinize bağ için tek bir çare var: Ona daha Y” kın olmanız ve anlaşmanıza mâni © lan âmilleri ortadan kaldırmanız. » Onunla evleneyim mi? K. M. imzasile: Bundan iki sene evvel bir aile ğ* sintisinde 20 yaşında bir kızla tam mıştım, Daha ilk gün biribirimö çılgınca sevmeğe başladık, vazife” icain “2” ay sonra İzmire gi Ismirden her gün biribirimizle mek” Nihayet vazifem Tr yaya nakledilince şöyle bir karar dik; Annemi rası ettim, kızı getirttim. 9,5 ay beraber oturduk. müddet zarfında tanıdıklara man Zazı diye tanıttım. Fakat ai devamını doğru bulmadık. Çünkü raftan dedikodu çıkabileceğini düş düm. Kısı bir iki gün evvel İstanli” zarfında biribirimizle çok iyi dik. Yalnız kızla anneyi son ğ kavgaya. yakın münakuşalar ediyo” lardı, Kızla çok seviştiğimizden a9 me orünla” evlenmeği teklip edin v mâni oluyor. Sebep olarak sorunca: — Oğlum bu kız senden evvel iki gençle konuşmuştur. İyi bir akli b değildir, Sen evlendiğin saman 3 yet kızın konuştuğu bir kimseye #5 düf edersen bak bizim eskiden KO nuştuğumuz kızla evlenmiş derler# Diyor. Diğer taraftan kızla şu | kilde mutabık kaldık: Lö ay il ben İstanbula gideceğim. 20 giz Pİ bp döneceğim. 2, 3 ay sonra ti Kiz yanım gelecek: Yine bir'mü oturacağız. “Nasıl hareket ede; Lütfen bir akıl öğretiniz. il Sizin bu kızla evlenmeniz dir. Çünkü, onu uzun müddet yanın! 5 da alıkoymuşsunuz. Beğenmişsini sevmişsiniz ve seviyorsunuz. Sizdet evvel, bu kızın başka gençlerle | rüşmüş olması evlenmenize mâni * xil etmez. Bu kızla tanışmadan ©” vel, başka kadmlarla görüşmediri! 2 mi? Erkek ile kadın ayni huküf| malik değiller midir? Hiç kimse, 5 emi bir kimseye karşı mazisinden olamaz. Hakiki insanlık bunu der, Annenizin ileri sürdüğü bu tik doğru değildir. Doğru olduğuf kabul edersek, o zaman, annenize, çin çatısı altma böyle hakir görd ğü bir mâhlüku kabul ettiğini 018 bilirsiniz, ve ayni şekilde onu sud tutabilirsiniz. Siz de onun gibi, wi anneniz gibi düşünüyorsanız, Li genç kızı, bir seneye yakın müd oyalamış olmakla suçlu olur: Fakat görüyoruz ki'siz böyle di müyorsunuz. Bir an evvel kızla nip ona karşı haksızlık siper olunuz, ve inşallah mesut sunuz. gırdı ki, ilk hamlede: — Şimdi geliyorum! Dedi, Saat sekizdi ve bugün İngiliz haf- tası yapan yerler çoktan tatil etmiş- lerdi. Genç kadın ilk heyecanla geleceği» lışanlar için. Göğelimli rüzgâra açtım. Oooh, Garson arasıra gelip meze değişti. riyor, Yemek de burada yiyeceğim. ni söylediği halde sonra vaziyeti kendi de anladı. Birdenbir; — Otelden ayrılma ! Dedi ve telefonü kapattı. Her halde evde bir geyler olmuştu. Belki de yuvarlak fabrikatör gel- mişti. Onun kurtulup gelmesinden ümidi keserek balkonda şöyle alaturka bir rakı içmek istedim, Tkinci kattaki odamın balkonu ol- dukça geniş! Önümde gittikçe kara- ran denizden tatlı, serin bir rüzgâr Serin rüzgür vücudumun her tarafı. n: yalayıp geçiyor: Garson tekrar geldi galiba. — Giriniz, Arkamdaki ayak sesi garsonun 2- yak sesi değil, Başımı çevirdim. — Bonsuar, Fırladım. Emili karşımda. Bu saatte nasıl da kurtulup geldi. Şık bir akşam tuvaleti içinde o ka- Fakat onun ve benim hayatımızın | Çölde bir sürgünden dönmüş gibi | esiyor. Rıhtım kalabalık. Burası Ka.|dar güzel ki! dünkü yapraklarına bağlanıp kalan | geniş nefeslerle denizi koklüyorum. | hire gibi dğil, Daha demokrat. Daha bu mlinasebetleri hatırlamakta bu- günün taze heyocanma katmakta ne fayda var. Hayat yürüyor, . Deniz. Otele erken döndüm. ziyade bir Avrupa şhrine benziyor. — Peki dedim Nasıl. çıktım. Bu meseleyle meşgul olmak bile Ve Emilinin tayin ettiği saatten | Kol kola gezen çiitler yalnız gezen: | istemiyordu. Iki ke'ime ile anlattı: biraz evvel ona telefon ettim. İyi bir tesadüf. Karşımda onu buldum. lerden çok. — Bir arkadaşıma telefon ettir- uk. Aklıma ne iktimaller gelmiyor, Bu çılgınlığı yapan kadın her hal- olmalı. de neticeyi göze almış Fakat erkeğin himayesi, iradesi al- tında gibi görünen kadınm ne zalim Geniş hasır koltuğa yerleşip ayak- | bir yalancı olduğunu anlamak için larımı balkonun kenarına dayadım. | onların bu gönül keyecanlarmı yakın- dan tanımak lâzım, Erkekler hayat arkadaşları olan kadınları aldatıyorlar.Bunun için bin türlü plân uyduruyorlar. Muvaffak da oluyorlar. Belki bu marifetlerin den gurur duyanlar bile vardır. Fa- kat bunu yaj kaçta kaçı ay- ni. plânların kurbanı değil?.. Şüphe yok ki, erkekler kendileri- ni çok düşünürler. a e sur rma er ve yaptıkları çapkınlıkların heyecanından zevk a- Urlar,, Yalnız aldandıkları bem deli aptaler aldandıkları bir nokta var - dir ki bağlı oldukları kadmm ayni heyecan ve ihtiyacı hissetmediğine Rıhtımı döven dalgaların şarıltısı. | dim. Hastadır diye - kendimi cağırt- | inanmış olmalarıdır. Artık akşam olmuştu. Gelmesi im- | nı dinliyorum. Ve iyod kokulu rüz- | tım. kânı yoktu. Ertesi gün pazardı, her Akdeniz. Ne zamandır çöl havasile | Yer gibi sigara fabrikası da kapalıy- kuruyan ciğerlerim yıkanıyor.“Nil”in | dı. Bu vaziyette onun kurtulup gele | çasında zannediyorum. durgun yeşil gr ray Çıban | ceğine ihtimal veremezdim. Emili te.| Burası başını dinlemek istiyenler | bırakıp kaçabilecekler, gibi gözlerimi gir adeta sinirlerimi okşuyor. Kendimi Moda gazinosunun tara - Ah bu kadmlar. Havvanm torunları. İstedikleri Zâ- man belki erkeklerinin yastığnı boş Bu noktada hayatın garip cilveleri oluyor. Çok defa hayatmı bir erkeğe bağlıyan kadınlar sadakatin,vefanın yumuşak tesellisine bağlanıp kaldık. ları halde erkekleri bu gafletten isti başla İlefonda sesimi duyunca o kadar şa- | için ne rahat yer. Hele Kahirede ça- | Bu vlânı tehlikesini sormadım ar- | fade ederler. Ve dalma bunun aksi de oluyor, evini seven, karısma nan erkek de yuvasınm ve ancak gözle görünür saadetine nıp kaldığı ve eşinin bü'ün maddi zularımı yerine getirdiği halde ağruyor, te ğ O kadar acmacak halde okşuyor” cins bir rakı, Taze mezeler VE Artes ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: