8 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

8 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ İ ; mektep açılmeıya kadar yapab. | : hafta sizi eğlendirmeğe çalışaca- Tirsiniz,., Belki üste daha zama- İ ğm.. Fakat sizin sevip te bi- ORD i zim aklımıza gelmiyen seyler © İ e e gm Dün akşam bizim küçük Yıl İstediğinizi yapmağa gayret ede- | maz, sofrada hepimizi deli ede. | Tiz, cekti. Nereden öğrenmiş bil- İ v : mem,. Sağ elinin ikinci parma- ; Tatil, gözünüzü açıp kapayın- Zile timi timi diyerek sol elinin | | v aya e geçiyor. Belki bu yaz | bütün parmaklarına dokunuyor. | yapmak istediğiniz birçok şey- | Sira başparmağına gelince onda | ler ve oynamak istediğiniz bir. | timi yerine tom diyor. Sonra | a çok oyunlar, akumak istediğiniz | “yırt” diyerek sağ elinin ikinci | birçok kitaplar vardır da hiçbi- parmağımı sol elinin bütün par. ! i rini yapmağa vakit bulamamış. | maklarını sürüyor. Bize döne | sınızdır. Şimdi yaparım, yarın | rek: “Haydi siz. de benim gibi | “ giderim, öbür gün okurum diye | yapm” diyor. Yapıyoruz, yapı. * * savsaklayıp © durmuşsunuzdur. | yoruz, olmuyor, diyor, Çıldıra- | Bu nedendir biliyor musunuz? | caktık, Meğer “zırt” dedikten | Kendinize bir program çizmedi- | sonra ellerini kilitliyormuş.. Bir | Kinizden... re içer ise ie ne bilelim, ona hiç dikkat etme- — | akıl öğretey agünden | Gabi bam obur... Knl kü. |” ime oğlan, ilim pm i | İt kalemi alm.. Bir günlük, bir | sestlerce vaktimizi ald. Gük | de haftalık bir program yapın. | meden de katıldık. Sizdebir | - Haftalık programa hangi gün | deneyiniz. İ a z Miki Lb Oyun: A / Kambur kurbaga Mi emmi inan 18 “ Bu oyunu muhakkak oynayınız, - mia çok eğlencelidir ; ) 3 > Şi i # Oyunu oynamak için evvelâ oyun- |seniz, oynayabilirsiniz... Kim başlaya Üİ Sağı hazırlamak lâztm... Onun için de |caksa, kurbağayı evvelâ resimdeki ço 4) bem kurbağayı; hem de büyük resmi | cuğun elinin üstüne koyar. Sonra sağ elinin ikinci parmağiyle kurbağayı şöyle bir iter. Hangisinin üstüne ge- lirse o sayıyı alır... Meselâ kurbağa gider ağacın üstünde durursa 20, ka zın üstünde durursa 35 sayı alır... Ondan sonra ikinci çocuk yine kur - linea durur... bağayı resimdeki çocuğun elinin üstü İm ncak hazır. Gelelim oyuna..|ne koyar, ikinci parmağiyle iter. Kur Oyumu beş, on, iki, kaç kişi ister-|bağa hangi sayının üstünde durursa ali Gikarın. İkisinin de altını zamk Yarak kalınca bir mukavvaya Ya - Pittarın.. Kurbağanın ortasında rok- 4 bir çizgi var, gördünüz değil mi7. mu fayı bu çizgiden aşağıya doğ- katlayın. O zaman kurbağa yere Size buraya bir erkek, bir de kır gocuk resmi koyuyoruz. Oğlan çocuk topu almış kaçıyor. Kız çocuk ta ar. kasından sesleniyor. Arkada bir ça - yır, çayırın ortasında da bacalı filân küçük bir kule v mdi sizin yapacağınız Şey su: Evvelâ noktaların üstünden giderek bu resimler! çizin... Fakat dikkat e din, çizgileriniz düzgün olsun. Çarpık çurpuk olmasm... Sonra bu resmi iş. tediğiniz renklerle boyayın. İsterse - niz sulu boya, isterseniz, Yağlı boya. dığınız, bilme Japonyada bir çocuk, ister şubat, ister eylül, ister birincikânun, hangi yda doğarsa doğsun ikincikânunun birinci gimü bir yaşında sayılır. Onun için orada herkesiin ayrı ayrı yaş gü- nü yoktur. İkincikânunun birinci gü- İ nü bütün çocuklarım yaş günüdür. 5 topluiğnenin başma hem bütün alfa- beyi, hem de kendi imzasmı kazmış., Artık yazıların küçüklüğünü siz bir düşlüniln... . Sahile doğru gelen bir dalga ne man çatlar biliyor musunuz? Denli; derinliği aşağı yukur! kendi yüksek. liği kadar olan yere gelince... Yetmiş üç yaşma kadar yasamış olan bir adam, hesap etmişler, yirmi Üç senesini Yatakta, iki senesini de İ traş olmakla geçirmiş. . Amerikada yirmi aylık bir kız ç0- cuğu tamam 600 kelime biliyormuş. ee —şğşm. onu alır... Böyle sıra ile bilitün oyun- cular birer defa iterler. Sonra yine birinci çocuk iter... Böylece oyunu İs ter beş defa, ister on defa tekrarlar- sınız. Beşinci Yahut onuncu defanm sonunda eh çok sayr almış olan çocuk oyunu kazanır... Nasıl çök güzel oyun değil mi Fakat çok sayı almak için kurbağiy? tayyarenin fzerinde durdurmağa ç4 - ışmalısımız... Yazısız hikâye: Hava ile Civa boks müsabakasında Bu haftaki bilmecemiz: : Boyali resim yapabilir misiniz ? Amerikada bir adam küçük bir) şisterseniz de kalem boya kullanın. Fakat kâğıdın üstünde boya yayılma sm... Onun için kuru boya, yani ka - İlem boya kullanırsanız daha iyi olur. Ben sizin yerinizde olsam öyle yapa- rım... Bu tablonun altma isminizi, sd resinizi yazıp bize yollayın. Resmi en güzel çizip boyayanlara, en canlı, en düzgün yapanlardan yüz kişiye gayet güzel hediyeler yollaya- cağız... Baştan savma yapmamağa çalışm... Şimdiye kadar hiç duyma- diğiniz şeyler Halbuki bu yaştaki diğer çocuklâr yalnız 115 kelime bilirler ve konuşur- lar ki, yalnız bunları kullanırlarmış. Bir tiyatro kumpanyâsı çok kelime bildiği için hemen bu gocükl' bir konturat yapıyor. - | Marya iki buçuk yaşmdayken tam dört Tisan biliyormuş. Bulgarca, al- Mmanca, italyanca, fransızca... | Çare — Aman oğlum, Hüseyin çok fena bir çocuktur. Terbiyesizlik, hirsızlık hep onda... Sakın onunla konuşma, | daima ondan uzak ol... — Peki baba... Fakat o sınıfta ders lerde birincidir. O halde ben de s0- nuncu olayım. Çinde nekadar sinema varmış? Dünyanın ahalisinin beşte biri Çin- dedir. Yüz milyonlarca insen.. Böyle olduğu halde Çin diğer memleketlere bispetle pek geridedir. Yol yoktur. Şimendifer azdır. Yok gibidir. Bir Amerikan gazetesi merak et - miş ve Çinde nekadar sinema oldu - ,İğunu öğrenmeğe karar vermiştir. Nihsyet yapılan tetkikatta tekmil Çinde dört yüz milyon ahali için 238 sinema varmış... Yazan: Steffan ZWELIG O Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN Hiçbir Kraliçenin yapamıyacağı kadar a Havai ve hoppa Viyanalı genç kız; bu müdepdep mermer sarayda ken- disini daima yabancı hissetmiş ve yabancı olarak yaşamıştır. | DÖRDÜUNCU BAP Bir kelime için mücadele Mari Terez kızına daima: “Politi- ka ile uğraşma. Başkalarının işine karışma” diye nasihat verirdi Fakat Mari Antuvanet'e bunu tavsiyeye lü- zum yoktu. O esasen zevk ve eğlen- ceden başka bir şeyle meşgul değil di ki. Biraz derin düşünmek, veya bir mesele hakkımda itinalı dikkat ve muhakeme, kendisini derhal sıkardı. Genç ve güzel kadın yalnız kendi- sile meşgul olur, başka hiçbir sey düşünmezdi. fk senelerde istemiye- rek saray entrikalarma karışımı;, fa- kat sonraları bundan da hemek #iy- rılmuştı. Versay sarayına adım atar at- maz saray erknmi iki cepheye ay - Bulgar Kralı Borisin kızı Prenses) cesi kraliçe çoktan ölmüştü. Saray rılmış gördü. On beşinci Luinin zev- Protokolü icabı olarak kralın kızla” rmdan en nüfuzlu mevkie sahip ol- maları lâzımgeliyordu. Fakat bece - riksiz, zekâsız ve gayet dar fikirli olan bu üç cahil kız vaziyetlerinden istifade edemiyorlardı. Ancak kilise de en ön sırada oturmak, bir ziyafet- te başköyeye geçmekle mevkilerini dolduruyorlardı. Bunun için sarayın bütün ihtişa - mından debdebesinddn istifade eden kralın en son gözdesi Madam Du Barry olürdü. Bu kadmım karanlık bir mazisi vardı, Doğrudan halkın aşağı taba - kasına mensup bir âilenin kızı idi. Hattâ etrafta dolaşan dedikodulara bakılırsa kralm gözdesi olmadan w- mumi evlerde bir hayli dolaşmıstı. Saraya dahil olabilmek için kralm zaafından istifade etmişti. Asil bir isim taşıyan, fakat seciye ve ahlâk düşkünü bir adam olen Kont Du Barry ile evlenmiş, bir müddet #on- ra tamamiyle ortadan kaybolmuştu. Bu isim sabık sokük kızına Ver - say sarayının kapılarını açmıştı. Bu da gülünç bir komedya şeklinde ce- reyan etmişti. Kral güya bu asil isim li kadını tanımiyörmuş gibi resmen kehdisine tanıtmalarını protokoldan istemiştir. Aylardanberi beraber ya - gadığı gözdesini böylece resmen sâra ya kabul ettirmişti. Kızlarının itiraz .ve hayretlerins rağınen Du Barry sarayda üç odalı hususi bir dairede yerleşmişti. Bu İdaire ile kralm dairesi arasında giz- li bir merdiven yaptırılmıştı. Bazan kendi kuvveti ve tesiri kâfi gelmedik çe başka güzel kızları “kendi eliyle ihtiyar çapkın krala getirerek onu tamamiyle nüfuzu altına almıştı. Kraldan bir şey İstemek lâzımge - bnce evvelâ'ona müracaat etmek li- zımdı. Bütün nüfuz ve iktidar onun elinde olduğu için tabii olarak her- kes onun etrafına toplanmıştı, Göz « denin teveccühü Fransada en büyük kiymetti, Hükümdar ve sefirler hürmetle onu selimlardı. Aldığı hediyeler hadsiz hesapsızdı. Nazırları azlet - mek, hükümet tahsisatından istifade etmek, saraylar yaptırmak elinde i- di. Güzel göğsü Üzerinde iri taslı bir | zamet, haşmet gösteriyordu gerdanlık göze çarpardı. Bütün mem- leketin bagrahipleri tarafından hür- metle öpülen elleri bilezik ve yüzük- ler doluydu. Siyah parlak saçlarının arasında dujlma bir taç taşırdı. Kralın herkesçe malüm olan mü- nasebeti kadına büyük bir gurur ver- mişti, Hiçbir kraliçenin yapmadığı ve yapamıyacağı kadar azamet ve haşmet gösteriyordu. Diğer taraftan kralm üç kızı bu namussuz ve hayasız kadmın baba“ larını ne derece maskara ettiğini gö“ rüyor, fakat bir şey yapamıyorlardı. Ellerinden gelen sey gözyaşı dök « mek ve şikâyet etmekti. Her türlü güzellik, zekâ ve şuhluk- tan mahrum olan, bu üç ihtiyarkız namusu mücessemdiler. En küçük bir boppalık yapmağa bile muktedir değillerdi. Namuslu kalmaya ve na « muslu yaşamaya İster “İstemez mah- kümdular, Annelerinin yerine kraliçeye lâyık olan bütün ve iltifat gören kadına mamütenahi bir kin bağlamışlardı. Sabahtan ak- şama kadar işleri güçleri onu kızdır- mak, onunla istihza etmek ve onu ta- ciz ve tahkir etmekti. Tam o sırada, on beş yaşma rağ- men sarayın en yüksek mevkiine namzet, küçük Mari Antuvanet orta- ya çıktı. Müstakbel kraliçe, olduğu için tabil herkes kendisine lâyık ol. duğu hürmeti gösterdi. Onu gören ihtiyar kızlar derhal prensesi kendi « lerine let etmeği ve onu Du Barry- ye karşı silâh olarak kullanmayı dü- şündüler. Genç kıza muhabbet gös « terir gibi tatlı tavırlar takımarak o- nu kendilerine celbetmek, sonra ken- di hesaplarına mücadele meydanına sürmek niyetindeydiler, Mari Antuvanet saraya geldiği 2a- man Madame Du Barry'nin gayrita- bil vaziyeti öyle dursun, hatti mev- geçen ve bir hürmet İ cudiyetini bile bilmiyordu. Viyanadaki saray o kadar yüksek ve sıkı namus telâkkileri İle çevril - mişti ki, gözde kelimesinin bile ora - da yeri yoktu. İlk akşam sofrada ü larla b İş bir söylenen fena sözleri düşünmeden her yerde ve herkese tekrar ediyor- du. O zamana kadar Madame Du Barry'nin aleyhinde söz sölemeğe kimse cesaret edememiş olduğu için, bu hal herkesin hoşuna gidiyordu. O- nü teşvik ediyorlardı. O da kralın ih- tiyar kızları tarafından körüklenmiş bir garez ile hareket ederek Du Bar- ry'yi tahkir etmeği gaye addediyor ve buna çalışıyordu. Sarayın değiş- mek bilmiyen kuvvetli ananesi icabı olarak daha aşağı içtimal seviyede o- lan bir kadın kendinden yüksek mev. kide gördüğü bir kadına hitap ede - mezdi. Daima en yüksek olanı evve- lâ söz söyliyecek veya sual soracak, diğeri de ancak o zaman cevap ver&- cekti, Sarayda kraliçe olmadığı için en yüksek mevki tabiatiyle veliahtm zevcesinin. yani Mari Antuvanetin i- di. (Arkası var) a

Bu sayıdan diğer sayfalar: