26 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

26 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e STAN İşsiz adam vaziyetini anlatıyor “Sabahleyin kalkınca iş aramağa çıkıyorum fakat yok! yok!..,, Itum. Bizim markalar yok... Nedir di- ye sorduk. Bugün size iş yok dedi - İller... Ve bir sebep söylemeden bizi kapı dışarı ettiler. Müdüre gidip se- sorduk. “Dikkatsizlik ediyor Biz burca sens dikk 7 “FELE Macar enini Peşte: 20 > 21 Ağustos Peşteye seyahat kastiyle gelenler, eğer seyahat acentelerinin delâleti ile şehri gezerlerse mütemadi bir e- nin işitmeye mahkümdurlar. Kad, erkek rehberlerin ağzından işitilen bu milli eninin hulâsası şudur: “Ma- caristan Triyanon muahedesile ara- sisinin yüzde yetmiş ikisini nüfusu» nun yüzde yelmişini kaybetmistir.,. çi gadir görmüş bir milletin ağlayıp sızlanmıya hakkı vardır. Lü- . İkin bir harbe girince onun akıbetle- rinden kaçmıya imkân yoktur. Hat- tâ galip gelenler için bile. İşte Fran- sa meydanda, Umumi harpte galip İ gelmiş bir memleket © olduğu halde bir türlü harbin menfi akıbetlerinden yakasını kurlaramamıştır, Nerede 26-8-936 SON HABEFe Japonyada i Ordu, hava ve deniz kuvvetleri arttırılıyor Tokyo, 25 (A, A.) — Uzun görüş-| Melerden sonra kabine, devlet | re-| İormları programını tasvip etmiştir. Program ilk olarak kara, deniz Ve hava ordularınm kuvvetlendiril. Mesini ve tedris sisteminin toplu ve Mili bir esasa dayanmasını tasarla» Maktadır. Bundan başka vergiler iklah edilecek, tabif felâketlere kar- YI sigorta teşkilâtı tevsi edilecek, köy | İller daha geniş bir şekilde himaye VE yardım görecek, balıkçılar, küçük Mihat erbabı ve tüccarlara mali yar-| dinlâr edilecek, Mançukoya muhâ -| teret ve sermaye ihracı kolaylaştırı- ncak ve devair muamelâtı da daha| Türk parası Koruma kararnamesinde değişiklikler yapıldı Ankara, 25 (Hususi Muhabirimiz. den) — Türk parasının kıymetini ko- ruma hakkındaki 11 numarak karar- | 5 kali pamenih 52 zel xmaddesini değiştiren | yolun ortasma doğru çıkan ihtiyar karamamelerin tatbikatını kolaylaş . | manav hafif hafif sakalını karıştırı- trmak üzere hazırlanan kararname | Yor, Üstünde eski: bir ceket ve şalv Bakanlar Heyetince kabül edilmiştir. | rrmsı bir pantalon var... Pantalonu. Bu kararname esaslarını bildiriyo - | tun paçalarını biraz kıvırmız, besbel in; “İli öğle namazını kılmak için karşıla- | 3627 numaralı kararnamenin A fık | Ki cesmeden abdest almağa hazırla. rasına, tevfikan ihracat yapmış olup | niyor. Çıplak ayaklarında teknnyeler ta bu kararnamenin B fıkrasmdaki | var ve bu takuhyelerin tasmasından | tevsik mausmelesinden dolayı mukabi | d8A71 kalan parmakları ne kadar bi- linde ithalât yapmamış ve 19-6.036 ta | çimli ve ne kadar temiz. Ince kadın rihli resmi ilân üzerine İsimleri ve ih | sandallarından çıkan tırnakları kızıl raç ettikleri mal bedelleri tesbit edit- | boyalı Yamrı, yumru, ve üstleri na - — Münzevilere nereden gideveğim., | — Mizevirlere mi?.. O ATI. Örne çok uzaktadır. Size nasıl tarif öde- yim.. Oturduğu iskemleden kalkıp söy | ahibi Musevi kendi dininde çileri kayırmak İstiyor. — Aman diyorum. B timizde bu gibi yanlış ya| şayamaz... Türk Cümhuriysti vatan- daşlarımn şu veya bu dinden olmala- memleke tşsiz adam: Bahri AN itimadı, saygısı ve dostluğu var. Halk çocuğu çaresiz kaldı m: gaze- Prâtik bir şekle ifrağ olunacaktır. Boluda zelzele Bolu, 25 (A.'A.) — Bu gece saat Yarımda vukubulan kısa ve oldukca #iddetli yer sarsmtısı halkı uykudan Uyandırdı. Bunu bir ikinci takip etti İse de hafif oldu. Hasar yoktur. Beynelmilel sendikalar federas- Yonu Yunanistanı protesto etti Atina, 25 (TAN) — Beynelmilel #endikalar federasyonu (o sekreteri Walter Sehevenels, Yunan Başveki- he gönderdiği bir telgrafta, fede- Tasyonun sendika hürriyetlerinin ge- Ti alınmasından ve işçi o hukukunun Sekinmesinden sendikalist şeflerin VE İşçilerin tevkif edilmesinden ve İş- İ teşekkülleri mallarının müsadere “dilmesinden dolayı Yunanistanı pro Üste ettiğini bildirmiştir. Bu telgrafa cevap veren iş müste- Biri Dimitratos: “Yunanistanda hiç hlirriyet geri alnmadığmı. hiçbir Mal s-risadere edilmediğini ve biç bir tek , kaldırilmadığını bildir. ten sonra Yunanistandaki işçi teş “İâtı hakkında izahat vermiştir. Sofyanın Slâvya takımı, Fransızlara yenildi. Parla, 25 (A.A). .— Marsliyada ©- pik iclübünün futbol takımı, Sof- Yarn Slâvya takımımı ikiye karşı 3e- Z ile yenmiştir. Metz gehrinde Metz takımı Cenev- in Seryette takımmı dörde karşı yenmiştir. Filistin Maovileri müzakerattan mein değil Kudüs, 25 (A.A) — Musevi gaze- Filistin hükümeti ile Avey H- ri arasmda Irak ve Maverayi Y İalr siyasi şahsiyetler Yastasile 4bılan ve Müsevi amilini katiyyen tile İ İzhar etmektedirler. ty ği Hicaz Kralınm oğlu Kudüse gidiyor Kudüs, 25 (AA) — Gazetelerin oği iğma göre, Kral İbnissuudun 1 Emir Faysal, Filistindeki | va- De tetkik etmek üzere yakında bu Relecektir, yapılan tekliflerin kabul edi- len şüphe etmektedirler, Rif kahramanı Abdülkerim kaçmış! ai 25 (A.A) — Metin gâzete. tiği memba göstermeksizin neşret- beg, if habere göre, 1928 senesinden R,, Fansiz hükümeti tarafından bu adasmda mahpus ve menfi Ni durulan Rif'li Abdülkerim ada- ka ketmiş ve bilinmiyen bir yere Bir İtalyan kruvazörün- de infilâk oldu ü Ta, 25 (A.A.) — Röyter Ajan kbelüttarıktan haber alıyor: «eMİ bir membadan öğrenildiğine izin adındaki İtalyan kruva- adaş tarafındaki benzin deposun tüp, 08 gelen İnfilâk yüzünden ha- Rg ştır. Gorizia, kendi vesa- MS olu lüttarıka doğru yola çık - me Halyaya gitmeden evvel o iy akkat bir tamir görecektir. Yu,» Goriria'ya maiilâki olmak için Sekmişlardız. katmıyan görüşmeler dolayı- emnuniyetsizliklerini ve endişe Diğer taraftan müfrit Araplar, A- miş olan tacirler 4579 sayılı kararna- ithal etmek şartile istifade edecek - lerdir: İthal edilecek mallar çuvel halinde deriler, incir torbası, koko elyafı, ham kauçuk, kakao çekirdeği, çay ve ka- laydır. Yukarıdaki şartlarin yapılacak ih- racata mukabil bu malların itbali 3 ay zarfında fiilen yapılmış ve Türki- ye gümrüklerine gelmıs olacaktır. Bu üç aylık müddet zarfında ithalât yap mamış olan tacirler, yaptıkları ihra- cat tutarını döviz olarak memlekete getirmeğe mecbur olacaklardır. Ihra- cat tarihi İhraç beyannamesi tarihile tesbit olunacaktır. Kırşehir defterdarlığı Ankara, 25 (Hususi Muhabirii den) — Ankara mektepler muh: becisi Şerif Kırşehir Defterdarlığına tayin edilmiştir. Arazi tahriri neticeleri Ankara, 25 (Hususi Muhabirimiz- den) — 1 Haziranda başlanılan arazi tahririnden 31 Hazirana kadar 1400 köyün arazisi yapılmıştır. Gümrükler taşmacak Ankara, 25- (TAN) — İstanbul dahili ticaret ve ithalât gümrükleri yerinde kalmak üzer ediğer gümrük- ler 1 Teşrinievvelden itibaren Galata daki Çinili Rıhtım hanma taşmacak- tır. İlkmektep programları Ankara, 25 (Hususi Muhabirimiz- den) — Mütehassıslardan mürekkep, bir komisyon tarafından taslak ha- linde hazırlanarak Milli Talim ve Ter biye Heyetince kabul olunan ilkmek- *ep programları İstanbulda (o Devlet matbaasında basılmıya başlanmıştır. Programisen göre mektep kitapları bu seneye Yetişemiyeceğinden vrog- ramlarım nazari kisiinları gelecek so- De tatbik olunacaktır. Üç. smıllı köy mektepleri müfredat program. ları taslağı Talim ve Terbiye Heye. tince tetkik olunmaktadır. Yeraltmda bir elektrik fabrikası Stetten, 25 (A.A) — İlk yeraltı e- lektrik kuvveti fabrikası dün açılmış tır. Yeryüzünde fabrika müştemilâ- tından bir tek bina bile yoktur. Bir kadın muharrir öldü Grasse, 25 (A.A) — Meşhur ka dın muharrirlerden Juliette Adam 101 yaşında ölmüştür. Ümun zaman dam'm salonu pek meşhurdu ve gok şahsiyetler bu salonun müdavimi idiler, © 6 iskân siya- setimizin verimli neticeleri me hükümlerinden aşağıdaki malları i gümrük başdirektörlüğü ve - Sirkeci sırlı, topukları kirli ayakları öyle alışmışız ki yürüdüğü günden beri muhakkak surette ayağına takunye - den başka birsey giymemiş veen genç yaşındanberi günde beş dela ayaklarını yıkamağı âdet edinmiş © lan bu ihtiyar manavm ayakları in suna Âdeta pek güzel geliyor. — Müzevirler.. Müzevirler diyor... Kızım sen oralara pek yalnız gide- mezsin. Senin yanma bir çocuk kata- lem. Yanıma bir çocuk yerine kırk beş- lik bir adam kattılar... Bu zayıf, bir az kamburumsu bir zavallı... Yokuşları tırmanıyoruz... — Münzeviler daha çok-uzak mı?, — Müzevirlere daha epey ister... Yürüyoruz... . Alçak tahta evlerin ortasındaki şurası burası çökük yol. dan bir kırlığa geldik, Sağda uzakta tektük mezar taşları var. Biz sola sa pıyoruz... Biraz sonra iri ağaçlarm gölgesindeki bir kahvenin sahibine soruyoruz. — Münzeviler burası değil mi?. — Evet Müzevirler burası... Bütün halk zavallı Münzevileri Müzevirler yapmış ve hepsi onlara Müzevirler diyip duruyorlar. — Burada Subaşı camii varmış. — Işte Şurasr... Onun.karşınımdaki.-1. numaralı evde Bâhri Ali isminde bir #mele 0 turmakta imiş... Lâstikte çalışıyor » muş. Şimdi çıkarmışlar. Tanıyor mü- sunuz?.. — Evet, Evet işte gu bina. Oraya gidip te sorunuz... Iki katlı ahşap ve eski bir Türk evi. Kapıyı vuruyorum. İçerden bir kadın sesi yükseliyor! — leçi Bey Bahri Ali burada mı o- turur.. — Evet... — Kendisile konuşmak dum. Kapı açılıyor. Gül gibi bir taşlık. Taşlıkta bir sürü ayakkabilar. Kar - şımda üzeri çiçekli kahverenzi kro - pondan bir elbise giyen başı örtülü bir kadın: — Ne istiyorsunuz Bahri Aliden efendim?. Kendisine ziyaretimin sebebini söy lüyorum. Dertlerini öğrenmeğe gel - miş bir gazeteci olduğumu anlar an- lsmaz büyük bir sevinçle beni yeka- riya alıyor. Ust katta da otuz beğ kırk yaşlarında genç bir adamla ker şılaşıyorum. Beni yukarıya getiren kadın o adama neden geldiğimi anlg- tıyor... Adam eski bir dosta kavuş" mus gibi büyük bir samimiyet ve mi- safirperverlikle beni içeri alıyor. Memleketimizde yüksek, münevver istiyor - -İve mutavassıt tabaka gazeteriye kar şı ne kadar itimatsız, ne kudur hür- metsiz ve ne kadar düşmansa, fakir halkım da o nisbette gazeteciye karşı İteciye geliyör. Nasihat almak için ga zeteciye yazıyor. Velhasıl dunyada görebileceği bütün yardımları gaze- tecilerin delâletile bulabilecsğinden emin: — Aman diyor, sizi buraya Allah yolladı. Ben de bugün öğledensonra İ yine cıkıp ta bir boy gazetelere gide- yim diyordum, Halimiz yaman.. Ya- man kardeşim... Tam otuz beş gün - dür boştayım... Girdiğimiz odada pencers! ninde boydan boya. bir sedi Ben kenardaki temiz örtülü bir min- derde oturdum. Karşımdaki sedirde iki yeldirmeli kadınla iki erkek var. biri : — Biz de dikimhanede çalışıyoruz. diyor..Şimdi iş yok boştayız.. Boşta- yız ama... Biz! çıkarmadılat. İş ba ymen yine çalışacağız. Pakat tabii para kazanmamak pek müşkül... Karşıda oturan yeldirmeli kadmla- rn yaşlısı içini çekiyor: — Keşke işsiz kalsaydım. Keşke kapı kapı ekmek dilenseydim de ba- sıma gelen felâkete üğramasaydım. — Ne oldunuz diyorum. Başmıza ne geldi? — Ne olacak, on yedi yaşında el van kizmuı'üç gün evvel gömdüm... -- Vah. Vahdiyorum. Allah sabir versin. Büşmiz sağolsun, * Ağlamağa başlıyor: ryadık. Para yok. İltimas yok, ne ola cak? Göz önünde eridi, gitti. Hasta- Yık tam beş ay sürdü... Geçer diye ço- cuğumu oradan oraya irillkiedim. Tıpkı deliler gibi ama.. Kurtulmadı. Hıçkarıyor. — On yedi yaşında çocuk, tabii da he açmamış konca gibidir... Bütün gün ekmek p&rası için saallerce, fab 'rikada çalışırsa ne olur? Elbette ola cağı bu idi!.. Hava yok, gilneş yok. Bu yorgunluğa körpe beden dayanır mı?.. Beden daha serpilecek... — Hangi fabrikada çalışıyordu? — Bahri Ali benim erkek karde - iz de lâstikte çalışıyor duk. Işte onların fabrikası için biri - mizi kara toprağa gömdük. Yine ya- ranamadık, Erkek kardeşimi kapı dı şarı ettiler, Bahri Aliye dönüyorum: — Bu iş nasıl oldu kuzum bana an- latır misiniz? — Hemşire, ben sana işi başından #rılatayım.. Ben bu fabrikanm daha temeli konmadan evvel fabrıkanım işi ne girdim, Yani inşaat işinde ilk ça- lışan amelelerdenim. İlk makineler kurulurken de çalıştım. Sonra beni hamur makinesine verdiler. Orad: öğrendim. Öğrendiğim gibi de, M vi arkadaşlarım var, onlara dâ öğret tim. Dört sene hamur makinesinde salıştıktan sonra ( şosonlara geçtim. Aşağı yukarı bir sene de orada çalış- tm. Sonra bir gün işe gittim. Bak - Bunlardan | , rı onların $ü veya bu işe tercihan a- lunmaları İçin bir sebep teşk Hiç bir fabrika sahibi böyl yapmağı öesaret edemez, — Vallahi bilmem... Bize öyle ge- mn birta - dol fabrikada es kım hakları ol durup ta çıkarken lân veriliyormuş. Şimdi bir fabrika da eskiyen smeleleri o zamanı dol - durmadan bir bahane ile çıkırmak istiyorla ! mekten kurtulacaklarmı — Işte iken kaç para imiz? — Yüz yetmiş beş kuruş alıyor - n. — Ev kiranız nedir?. — Beş Hira... tiyordu —Ç aylak kalırdık. O zaman da yuplığı- dik, Paramız bunun içi kattı. Demek hiç para biriktirmediniz? Kahverengi elbiseli kadin atılıyor. Para biriktirmek mi?.. Para ne gezer bizdel. Ayağıma ber zaman tüm işten çıkman, Bahri Al — Hele kundurayı birak şimdi di- yor. Evvelâ ekmeği bulalım da. Otuz beş gündür borçla yaşıyoruz. Onun da sonu gelecek... Kaç kişiye bakıyorsun; cuklarınız var mı? — Yok. Biz üç kişiyiz... Ben, ka- cım, annem. Kahve rengi elbiseli kadın, temiz bir bardak içinde şerbet ikram ederken: Ço- yor. Bir de çocuklarımız olsaydı da €kmek isteseydiler. Biz ne yapardık? Kocası: — Deliye döndüm diyo; cağımı bilemiyorum. kıp kendimi sokağı mak için dolaşıp duruyı diğim fabrika kalmadı. fabrikası, Feshane fabrikası, Ayva: yorlar. İnsanı savıyorlar?. 3 Bakımsızlık — ve sefalet yüzünden verem âfetinin daha üç gün evvel bir kurban aldığı ve işsizliğin müthiş tehdidi altında olan bu temiz; bu'gül i İgibi evin kapısından çıkarken: — Arkadaşlar, diyorum. Ümidini- zi kesmeyiniz. Şimdi Iş kanunu var, dir. Siz onu araymız!, Önümüzdeki aylar içinde Ro- manya ve Bulgaristandan 9,000 muhacirin geleceği bildiriliyor. İskân Umum Müdürlüğü, bu muhacirlerin, bütün ihtiyaçla» rını şimdiden karşılamıya ha- zırlanmıştır. Romanya ve Bulgaristandan memleketimize kabul edilecek göçmen sayısı, Heyetivekile ka- rariyle 25,000 olarak tesbit €- dilmiştir. Simdiye kadar gelen göçmen kafileleri ile bu miktar hemen hemen olmaktadır. Fresirmli makale Altı ay gibi zarfında 25,000 göçmenin sıl. hi tertihatı haiz vapur ve tren- lerle anayurda nakled öğünülecek bir hâdisedi Göçmenlerin, en kısa zaman zarfında müstahsil hale getiril. meleri için hükümetin aldığı yerinde tedbirler, iskân siyase timizin canlı bir isaretidir. liyor, Bir de yeni İş kanununda bir onlara ikramiye — O halde bu para size bol, bol ye kat biraz da şu var ki biz meselâ beş ay çalışmsnk, iş olmaz iki buçuk ay rçlarr kazandığımız vekit öder yetek kun- duram bile yök... Terlikie kaldım ko- bana — Çok şükür çocuğumuz yok, di - | Kortrplâke saraydaki fabrika... Dâha'ne bileyim nitesi... Hepsinde adamımız var di - Böyle keyfi hareketlere müsaade yok artık.. Sizin hakkımızı size veredekler kaldı ki Macaristan gibi değil sado mağlüp olmuş, bir de siyasi hüviye- ; İtinde de Avusturya - Macaristan im- paratorluğunun inhilâli ile zaaf pey- de olmuş bir memleket umumi harp- ten müteessir olmasın. Orası öyle ama bir seyyah için her geçilen yerde bunu dinlemek biraz uyutucu oluyor. Maamafih (Hürriyet meydanı) des nilen meydanda bir bahçe tarhı ha- linde yeni ve eski Macaristanı göste- ren ve çiçeklerle yapılmış olan hari- ta enteresandır. Bunun tam karşısın. İda iki polis tarafından beklenen ve yas alâmeti olarak yarıya çeklimiş Macar bayrağı da dekora ayrıca bir | hüzün ilâve ediyor, Rehberimiz olan madamı dinler. sek bu bayrağın dikili olduğu mermi kürsünün etrafında iki söz yazlı imiş. Birisi Sinyor Mussolininin sö- a “Triyanon muahedesi &bedi değil. dir.,, Bu sözü dinlerken yanımda bir Fransız vardı. İğildi. kulağıma dedi kiz — Hangi muahede ebedidir ki? Yanlı sözlerin ikincisi Londra şeh- remininin sözü imiş: “Macaristana bu güneş altında yer vardır.,, gibi bir söz. İngilizce bir nükte galiba. Acımamak kabil değil, değil ama elden ne gelir, Ve böylece Macarlar buzünkü va- ziyeti protesto eder dururlar, Bunun Macar dilinde bir remzi vardır. “Nem, nem şuhâ” yani, (asla ola- maz!). Bakalım Macarlar bu sözü kaç sene tekrar edecekler? Macarların Triyanon muahedesin- den sonra şikâyetçi oldukları ikinci belâ da komünistliktir. Şehrin birkaç yerinde komünistlik aleyhinde yapıl- mış heykeller var. Bu heykellerde komünistlik bir yılan fakat bası ezil. miş bir yılan gibi gösteriliyor. Macar parlâmentosunu o sanırım üçlncü defa gezdim. Fakat bu sefer daha tafsilâtlr. 18 senede ikmal edil. miş olan bina Avrupanm en büyük âbidelerindendir. Bir İtalyan yap- mış, Bitirmeden 15 gün evvel de Nasrettin Hocanm dediği gibi: “Tam rahat edeceği zaman,, ömrü vefa etmemiş, ölmüş, Mebusan dai- resinde (o komünistlerin öldürdüğü Kont Yetçaya daha evvel boşuna 4- tılmış kurşunlarm kürsünün arkasın. daki izlerini gördük. Bu Kont Yetça namma Peştede bir hayli âbide var, Demek sevilen bir adam olacak. Yalnız bir siyasi suikastin şehri g0- zen seyyahlaraı (o gösterilerek bir (currosite) yani görülecek şeyler a- rasma sokuluşu fazla turizm gayreti mi, fazla siyasi gayret mi, onu halle. demedim, Lâkin Budayi bir sağanak gibi ge- zerken rehberimiz hatunun Gülbaba için dedikleri hayli tuhaftı, — Gülbaba bir Türk diplomatı ve bir Türk peygamberi idi, Kendisinin burada gül babçeleri olduğu için adı- na (Gülbabası) denmiştir. İste şa uzaktan gördüğünüz üç mayi kubbe İ onun türbesidir. | Ve geçtik; Zavallı gamber de oldu. Gülbaba vev- » Macarlarm zevkleri, Almanlarm- kinden çok daha incedir. Peştedeki birinci smıf oteller Viyanadan yük- sektir. Parisle aşık atabilirler, Peştede kılık kıyafet Viyanadan Jönes düzgün, daha itinalı ve daha zevklidir. Denebilir ki, Peşte orta İ Avrupanm en güzel şehridir. | B. FELEK

Bu sayıdan diğer sayfalar: