26 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

26 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MC 6.5936 FA N em —— Dil Kurultayında muhtelif tezler izah edildi Tİ, TAİ İİ TR Sİ NM Nizamname komis; Dün Kurultay açıldikten sonra Sekreterlerden İsmail Müştak Maya- kün geçen celseye alt zabıt hulâsa. Wi okudu. Bayan Afet: — Zabit hakkında söz söyliyecek kimse var m diye sordu. Söz isti- > bulunmadığı ve eller kalktığı) çin, zabıt, umumi heyetçe aynen ka- bul edilmiş oluyordu. Bundan sonra kurultaym açılması mü, tiyle, Millet Meclisi Reisin- den, Umumi Müfettiş Abidin Özmen- den, Umumi Müfettiş Alpdoğandan, tanbul Vali ve Belediye Keisi Mu - bittin Üstündağdan, İtalyan üniversi eler arası enstitüsünden gelen teb - TİK telgrafları okundu. İbrahim Necmi Dilmenin izahatı | Telgrafların okunması bittikten *onra, Bayan Afet, tezlere devam e- dileceğini bildirerek, sözü gönelsek- Peter İbrahim Necmi Dilmen'e verdi. Birkaç gündenberi otuz dokuz hara- Tet derecesile çalışan Dilmen; dök- torların tavsiyesini dinlemiyerek te-| | #ini, mutlaka kendi okumaya karar vermişti. Alkışlar arâğında kürsüye $iktı, arada bir tahta üzerinde gra- tikler gizerek, Güneş - Dil Teorisinin tün ana hatlarını, bu etüdü hak- Ütda en ufak bilgisi olmıyanlara da- hi anlatacak tarzla, “acık ve- temiz bir dille tezini izah etti, Dilmenin ta- Mam 45 büyük sayfa tutan tezinden Güneş - Dil'teorisi, dünya dile Binin kuruluşundanberi üzerinde #4 yorduğu bir büyük ve ana bilme- “etim anahtarı olarak ileri sürülmüş Yüksek bir Türk buluşudur. Bu bil- Mece, “kafası İçinde h lerin üstünde, idrak ve şuura daya- han bir takım duygu ve düşünceler “anlandırmağa baş n İnsanların; Ni duygu ve düşüncelerini sesle ifade yo undaki uğraşmalarından doğan Ükel &na dili aramak ve bulmak” tır. Bu araştırmalara dil ilmi kâfi gel Rez. Bütlin yaradılış filozofisi, dinle- PİN, milletlerin, insanların psikoloji Ye sosyolojisi de bu arayış yardım l #tmek gerektir. (Güneş - Dil) teorisi bu idrak ve #uur hareketinin ilkin (Güneş) üze Tinde toplandığı, bütün varlığı bu Böklerin ışık ve ıss1 saçan melikesi- İN Yürekte uyandıkdığı hayranlık UYgularına bağlandığını Kabul et- ektedir. Teoriye (Güneş) 'adı veril Mesi bimdandır. Teze bu cihet Uze de tevakkuf olunarak (Güneş) in İrak ve zihniyet üzerindeki müdasi- Yeti arastırılmış ve ilk - klan — lar. dan itibaren totemik zihiyot bazlazı <abir ettirilerek “Yersel totemlere z kaddüm eden göksel totemler ara: ihda da en çok göze çarpanı, en İle ” hik. Böleni şüphesiz (Güneş) İ verilmiştir. Totem zihniyetinin tekâmlilü takip yonu içtima halinde —— ve ö e Vecihe Kılıcoğlu tezini anlatırken j olunarak “işte bu yüksek yarlığa İ bir sesle ad takmak İstenildiği anda İ dir ki”çinsun difiin'ilk” fonami) vi. imuş olur.” denilmekte ve şuur objesi (Güneş) ten başka bir gey olmaz mi7” sualinin cevab, güne- şin dillerdeki semantik fonkslonu araştırmak suretiyle katiyetle veril. mektedir. Tezde bun sonra fonetik baz tetkiklerine girişilmiştir. Ve” denili- yör”ki?” “Gilineg 2 Di esdrtaikiki se mantik bazı, bütün genel mefhumla- rm — insanlığın en lk totemi olan— (Güneş) den çıkmış bulunmasına; fonetik bazı da bu mefhumu en ilk (Ağ) sesiyle ifade etmiş dayanmaktadır. “Tezde, semantik baz tetkiklerinde (Güneş) in ifade ettiği genel o mefhumlar önemli bir yer almıştır ve sein İntişar mâddele; sonra olmasına irilmiştir. Bundan “(AZ) ana foneminin vokal ve Konsonunda birçok değişmelerle xen- dini gösterir” denilerek vokallerin ve ve tesbit olunmuş, könsonların kate- gorik tasnifi izah edilmiştir. Tezde (ek) ve (kök) lerin tetkiki ük yer verilmiş ve monofone. mik ve monosilâbik dil devreleri a. raştırılmış, dilin son taazzuv ve te. yetle morfolojik olumu izah ve ispat olunmuştur. na kaynaklık eden ilkel monofone mik dilin hangi dil olması bahsine ge lince, Türk Dil tezi, bunun öz ve ilkel Türk dili olduğu davasımdadır.” lerek bunun ispatı için istorik ve güistik müstenidat gösterilmekte ve bunlar izah ve tenvir olunmakta” dır. Bundan #onra eklerin (7) katego- riye ayrıldığı söylenerek bu cihet ay: Gramer ve Sent. i aks Kömisyonu | ik taazzuv ve| konsanların tebadil ve ıstifası takip| kâmül devirlerine kadar gerek fone-| tik ve gerek semantik, yani umumi. Tezde “bütün killtür dillerinde 4- : deni- | İdi) misali üzerinde İve ise diyokronik araştırması yapılarak İ üzerinde ! tedi Lügat ve filoloji komisyonu toplantı halinde Üçüncü Dil Kurultayı toplantıları. na dün Dolmabahçe sarayında Ode vam etti Öğleden evvel, Kurultayn ilk cel- sesinde seçilen komisyonlar: toplan- dılar, başkanları ve mazbata mu. harrirlerini seçerek müzakerelerine başladılar, Güneş - Dil teorisi komisyonunda Güneş - Dİl teorisi ve dil karşılaş. tırmaları komisyonu bunların en mü him olanıydı. Kurultaym mesaisine iştirak etmek fizere şehrimize gelen bütün ecnebi profesörler bu komiz- yöna dabi! bülunuyorlardr. Komisyon saat tam onde toplandı, Üyelerden Dil Kurumu Genel Sekre- teri İbrahim Necmi hasta olduğu için gelememişti. Bundan başka | İn- giliz âlimi Sir Dennison Ross ile E- len Profesörü o Anagmastopulos Ta- hatsızlikları “dölayısile itizar etmiş ve Komisyonun ilk işi başkan ve maz- bata muharririni seçmek oldu. Baş- kanlığa, Türk Tarih Kurumu Başka- nı Hasan Cemil Çambel, mazbata mu harrirliklerine Ercüment Ekrem Ta- lu ve İsmail Hami Danişment. seçil- diler, Reis, kısa bir söylevle arkadaşla- rma teşekkür ettikten sonra Cevat Emreye söz verdi. Cevat Emre, muhtelif diller ara- sındaki etimolojik yakmlıkları gös- İ teren ve Güneş - Dil teorisine daya- nan uzun bir etüt okudu. İlim bakı- mından ehemmiyeti, toplantıda bulu- nan yabanet Âlim ve profesörlerin de dikkatini çeken bu mevzu, komisyo- nun ilk ve ehemmiyetli meçgalesi ol- du. Saat ön ikiye kadar devam eden çalışmadan #onra, bugün toplarıl- Imak üzere İçtimaa son verildi. Gramer - Sentaks komisyonu saat onda bir başka salonda Miş bulunuyordu. Bu komisyon, baş- kanlığına Bursa Saylavı Fakihe' Öy- mazbata muharrirliğine Hıfzı tevfiği seçerek müzakerelerine baş- İladı. | İlk sözü Emin Dalkılıç almıştı. E- min Dalkılıcın tezi, Türk alfabesine bir harf ilâvesi lüzumuna dairdi. E-| min Dalkılıç, Türk lehçesinde (e) ve li) harfleri arasında bir üçüncü sa- dalı harf olduğunu söylüyor ve kö nuşma dilinden aldığı misallerle id- diasmı tevsik ediyordu, Saat on ikiye doğru, bugün yeni- rı ayrı etüt edilmiş ve eklere seman- | imanı verilen hüviyetin menşeleri | Türk dili olduğunu göstermektedir. £ araştırılmıştır. Tezin bu umumi've & ilemanter izah ve tenviri bilhassa (- tatbik olunmuş bunun gerek senksonik ve gerek- (Güneş - Dil) teorisinin i morfolojik, semantik, fonetik ve eti. jmolojik tatbikatı gösterilmiştir, Teze şu suretle nihayet verilmek» Türk Tarih tezinin kardeşi olan Türk dil tezi, işte bu metotla bütün Dü Kurultayında Muhtelif komisyonlar çalışmalara başladı ii olduğu neticesi üzerinde durdu. verildi. Terimler komisyonu Bu komisyon da saat on buçuğa doğru toplandı. Komisyon başkanlı- ğa Askeri Akademiler Kumandanı Korgeneral Ali Fust, seçildi, Komisyon çalışmalarıma, terimler | hakkında Kurultayın havale ettiği e- saslarn tetkikile başladı. Terimlerin | Türkçeleştirilmesi mevzuu etrafında- ki incelemelerin müsbet bir sahada, neticeye doğru ilerlediği görülüyor- du. Komisyon, bu noktayı tesbit et-| tikten sonra, Kurumca bu yolda sar-| fedilen gayretin çok parlak ve verim- Bilhassa kimya ıstılahlarınm o bir sn evvel kabulü için kurultaya bir temenni takriri verilmesi . ittifakla abul edildikten sonra, mesailerinin bi di bir kısmını tamamlamış - bir halde, bugün toplanmak Üzere dağıl- dilar, | Lügat ve filoloji komisyonu Bu komisyon da saat onda toplan- mıştı. Başkanlığına Profesör (o Fuat Köprülü, -mazbata muharrirliğine Kâzım Nami seçildi. Komisyon, Kurultaya arzedilecek etütler üzerinde sıkı bir inleceleme daha yaparak, bugün toplanmak &- zere içtimaâ 8ön verdi Nizamname komisyonu Komisyon toplantısma erken büş- lamıştı. Başkanlığma Üniversite Rek törü Cemil Bilsel, mazbata muharrir liğine de İsmail Müştak seçildi. Bu komisyon, mühim bir vazife ile meşgul bulunuyordu. Türk Dil Kurumunun ana nizamnamesinin ta dili hakkında kurum merkez heyeti tarafından tanzim edilen proje o ko- Gramer - Sentaks komisyonu da| toplan» | den toplanılmak üzere, içtimaa son toplantısını bugüne bıraktı. misyona gönderilmişti. o Komlsyon, tadili teklif edilen noktaları inceden inceye gözden geçirdi ve muvafık buldu. Bu neticenin bir rapor halin- de Kurultay Başkanlığını verilmesi kararlaştırıldı. Teklifler ve takrirler komisyonu Komisyon, başkanlığına Şeref Ay- kut'u, mazbata muharrirliğine Hüse- yin Tektaş'ı seçti. Komisyon Genel Sekreterlik rapo- runun ve çalışma programının o ay- nen kabulünü heyeti umumiyeye tek lif elmeyi kararlaştırarak, içtimala» rma devam etmek ürere, dağıldı. Bütçe komisyonu Bu komisyonun üyelerinden ikisi, mazeretlerini bildirerek o gelememiş- erdi. Bunun için, esasen müstacel mahiyette bir işi olmıyan komisyon, ilim dünyasına dillerin ana kaynağı Davamızm büyüklüğünü ve ağırlığı: nı biliyoruz. Fakat bu, bizi ürkütmü. yor, Ölüm uçurumunun kenarından inanılmaz bir hamleile kalkınarak ruhunun içindeki cevherle yeni var. lığını dünyaya tânıtımış olan Atatürk Türkiyesinin ilim bahislerinde de şa- şırtıcı büyük muvaffakıyetlere ham- zet olduğuna İnanıyoruz. | İşte bu inanla (Güneş - Dil) teori. sini buradaki yerli ve yabancı dilcile- rin önüne koyuyor, tenkitlerini ve Vecihe Kilıcoğlu kürsüde muahezelerini emniyetle bekliyoruz... İbrahim Necminin tezi sik sık al- | kışlarla inkrtaa uğruyor ve gayretli ilim adamı, hastalığına rağmen yor- gunluk duymıyarak, bütün dinleyici. lere sesini işittirmiye çalışıyordu. Tez, henüz yarıyı bulmamıştı ki, dinlenme vakti geldi. Başkan, yarım saat için toplantıyı tatil etti, İkinci celse Celse, tekrar açılmea Dilmen tezi- ne, bıraktığı yerden devama başladı. Tezin bu kısmı da saat beş buçuğa kadar sürmüştü. Bundan sonra' oku- nacak Reşit Tankut'un uzun bir tezi ile, Ankara fakültesinden Sabahet Türkay'ın Güneş - Dil Teorisine gö- re toponomik dil tetkiki “Halicarnas se,, adlı ve Vecihe Kılıçoğlünun “A- ta,, kelimesi üzerindeki etütlerini hu- lâsa eden tezleri vardı. Fakat vakit çok ilerlemiş olduğu için bunlardan yanlız Bayan Vecihe Kılıcoğlunun bulâsasını aşağıya yazdığımız tezini | okudu. Vecihe Kılıcoğlunun tezinde bilhas sasşu esaslar vardı: (Ata) kelimesi dünyada yaşamış ve yaşamakta bulunan dillerin hep - sinde aynı manada mevcuttur. Kelimenin böylece, bütün insanlı- ğa maloluşu, onun esaslı bir kelime olmadığı zehabını vermiştir. Onun & çindir ki başta Valde - Pokorny ve Meillet olduğu halde birçok garp bil ginleri bu kelimeye — Lalluvart yani çocuk sözü demişlerdir. Bu âlimlerin Ata sözü hakkındaki kanaatlerine ay kırı olarak kelimenin Lalluvart'oj- mayıp eski ve esaslı kelimelerden bi- ri ve belki de başlıcası olduğunu ileri süreceğim, Netekim M. Paul “Dil ta- rihi prensipleri” adlı kitabımda Lallu Yart için “bu lisan” çocukların bulu- jtropo - fonetik ösasta “t” yi sonraki Önergeler ve dilergeler #omisyonu şü değildir; bu sözler onlara baska benhangi bir dil gibi öğretilir” de - mektedir, Ayni zamanda (Ata) ke limesinin “t,, konsonu güç telâffuz edilir, “Antropoloğlârdan C. Franche “Aşeliyen çağında dudak sesleri iki aylık bir çocuğun kullanacağı kelime leri doğurdu; Nüsteriyen çağında diş sesleri inkişaf etti,, diyerek bu*t,, İkonsonunun çocük söz cihazı ile ilgi- si olmadığını göstermektedir. Zaten Güneş - Dil teorisi kabul ettiği sn- konsonlardân sayarak üçüncü kate'e İ goriye ithal etmiştir. Ata kelimesinin her dilde bulunuşu önun bütün dil ler üzerine müessir olmuş bir ana di- le, mensup olmasındandır. Bütün Türk lehçelerinde, Ön Asya Hind - Avrupa ve diğer dillerdeki Ata sözü- nü aradıktan sonra Güneş - Dil teo- risi esaslarma göre analizleri yapıl. muştur. Nihayet Paleo - Sosyolojik devirde Ats sözüne bir baska mana kastedi- lip edilmediği tetkik edilmiş ve bu #ırada Atr söznün muhtelif dillerde ve lehçelerde ana; anlamına geldiği gösterilmiştir. Bütün bu izahlardan anlaşıldığına Kırklareli Kültür Direktörü Ecmal Emin söz söylerken göre dünya dillerinde atanm manası ve morfolojisi « az farklarla - birdir, Ve Ata kelimesi Lalluvart “olmayıp Proto - Türk dilinin oörganizminden doğmuş ve fonetik, semantik bakım- dan dil kanunlarına tâbi olarak ya - şamiş asıl bir kelimedir. Bayan Vecihe Klıcoğludan sonra, Kirklareli Kültür Direktörü Kemal Emin söz alarak kürsüye geldi ve İptidai dillerde sarf mefhumu bulun- madığım, bugün kullanılan harflerin medeni bir telâffuz şekli olduğunu anlatı. Ve celse, bugün mutat saatte top- Janmak ilzere geç vakit kapandı. Bütçe komisyonu içtima halinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: