19 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

19 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

maz 19-9-936 IT AN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman 'an'm hedefi: Haberde, fikirde, erşeyde temiz, dürüst, samirsi çalışmaktır, mmm i Günün meseleleri « * “Akay müdürünü . K <adıköye davet ediyorum | Birinsan yaptığı işin kusurunu gö- rürse onu kendi kendine düzeltmeye galışır. Göremezse, yahut o kusuru görebilecek vaziyette değilse, o kur sur görenler tarafından kendisine gösterilir. Yanlış bu suretle dizel bilir, Akay İdaresinin başmda bulunan etmesi lâzımdır. ay müdürü İstanbul tarafında otu - Tur, vapurlardaki kusurları görmeye imkân bulamaz. Bu sebeple onu Kadıköydeki evime bir akşam için kalıve içmeğe davet ediyorum, Aksam saat 6, 6,80 veya yedi onda kalkan vapurlardan birine “ sraber binerek Kadıköye geçelim. İskeleden daha vapura ayak atar atmaz ilk dikkatimize çarpan Şey, almak güç bir iş değildir. Vapıra adımımızı attıktan sours olduğumuz yerde kalmaya malıkümuz. Çünkü bir taraftan müvezxiler, öle taraftan kalabalık İlerlememize mânidir. O be müvezzi bolluğudur Yarabbi! Yol. Gulan ziyade müvezzi var sanki, Kadıköy ve hinterlandı hayli ka- labalık olduğu için vapurlar bu hal. ka yetmiyor. Oturacak yer değil, 8- yakta durmak bile mümkün olmu - yor, Beş sene evvel kırk dakikada bir kalkan vapurlar, bugün yine hâli fasılalarla işliyor. Erken gelip de içeri girmek fırsa- tanı bulmuşsanız, kanapelere bir bu- kımız. Kağifeler rengini atmış. Yerler ei. akm Hergün binlerce halim bindiği va- purlarm bu şerait dahilinde İşleme sine Akay Müdürü de razı değildir sanırım, Onun için bu akşam Akay Müdü. rünü akşam vapurlarından birinde beklerim, Bu manzarayı kendi göz- lerile görsünler ve kararları ona göre versinler. Miri İngiliz Kralma suikast İngiliz Kralı, İstanbula kadar usa nan seyahatine çıkmadan evvel Fransanın cenup sahillerine gidecek- St. Hattâ orada bir villâ kiralanmış, “hazırlıklar bile yapılmıştı. © Fakat sonra bu seyahatten vaz #&eçiidi ve Kral bir yatin Adalar deni- tini dolaşmaya çıktı. Programm ni- “Sin değiştiği bugüne kadar meçhul > kalmıştı. Fakai bir iki ay evvel İngiliz Kra- olma suikast yapmaya teşebbüs eden Me Mahon ismindeki adamm muha- anlıyoruz ki, bazı devlet- ler tarafından İngiliz Kralnm Fran- LAM News Kronikl gazetesinin tahmi. Bive göre, bu devlet Almanyadır. Mentiz ortada müsbet bir vesika Yoktur, Fakat şimdiye kadar baska dabili işlerine karışma - ayı da prensip ittihaz eden devlet . Fakat bu kadar tehlike- oyuna girişmek herhalde akim edebileceği bir hareket değil - imak, kariin gazetesi olmaya; halaların tâ salonlara kadar yayılan | pis kokusudur... Bu kokunun önlnü Yugoslavyadan Dalmaçya sahilleri, 18 Eylül iyi dünyasının mer - kezi bize çok sevgi gösterdi. Burada dikkate de- ger bir orman sergisi gör - dük. Zağrepten ayrılırken ye ile düşündüm: “Artık bir fi- kir peyda edecek kadar Yu - goslavyayı gördük. Bundan sonraki gördüklerimiz teker rürden ibaret olacak. Şöyle bir Bosna sarayı da görsek memlekette işlerimizin başı- na dönsek.,, Seyahat devam ettikçe haksız ol- duğumu anladım. İlk günlerde gördüklerimiz ve işittiklerimiz bi- ze Yugoslavya hakkmda tam bir fikir vermemiştir. Seyahatimiz de- vam ettikçe bu kelimenin manası- nı öğreniyoruz ve bu seyahatin vir gazeteciye Yugoslavya ne demek olduğunu anlatacak bir suretle tertip edilmiş oldu Şunu takdir &- diyoruz. Z agrepten bir kaç saat sonra Lubliyanada o bulunuyor - duk; Avusturya idaresinin Lalbach şehri, Slovenyanın merkezi... Istasyonda bir kalabalık: Vali- nin milmessili, belediye reisi, Slo- venyalı meslektaşlar, matbuat ida» resinin mümessilleri, Türk gazete- cilerine Slovenlerin alâka ve #evgi- #ini göstermek için toplu bir halde gelmişlerdi. İ — Merasim program mucibince ya- İ pıldı: Evvelâ şehrin kadın gazete- dileri yakalarımıza birer küçük bu- ket taktılar, Yugoslav milli renkle- rini havi bir kordelâ ile bağlanan buketin içinde Slovenlerin mukad- des çiçeği olan karanfil ve rttr var- dı. Sonradan öğrendik ki böyle ka- ranfillerle karşılanmak çok &evgi gösterir samim! bir hareketmiş. Sonra nutuklar: İstikbale gelen- ler, çok samimt bir Hsanla, #yrr ayri heyetler namma: “Hoş geldi- niz!,, dediler. Biz de cevap verdik, Şehrin etrafı çok güzel.. Gez- Aik. orseiiie “Kanra Balkanların -yegüne “gök-trmalayan;; binasına çiktrk. Binsnm on dördüncü katı nın taraçasmda erik rakıları içildi. Kahvalti #ofrası başmda meslek- taşlarla daha yakmdan © tanışıldı. Ortada senelerdeiberi / tanışılmış gibi bir dostluk havası hüküm sü- rüyordu. Sonra sergiye gittik. Lubliyana- nm husus! teşebbüs sahibi bir sir. kete ait bir sergi sahası var. Bu- rasınım arsasmı belediye hediye et- miş, şirket buraya binalar yaptır. mış, senede ilki defa bütün masrafı kendine ait olmak üzere sergiler tertip odiyor, Masrafmi dühüliye- den ve sergi için yer kirslamaktan çıkarıyor. Hükümet, ve ( belediye, diğer alâkalı müesseseler de diyag- ramlar, örnek kolleksiyonları ter. tp etmek ve bunları mütebassis memurlar vasıtasile teşhir ve izâh ettirmek suretile yardım ediyorlar. Zagrepte de tıpkı bunun gibi bu- gusl hir müessese var, Her fki mü- esses8 hem memlekete çok hiznet ediyorlar, hem de pek âlâ mas - raflarını çıkarıyor ve'kâr ediyor- lar, am ziyaretimiz srasmda Lubliyanada bizi çok alâ- kadar eden bir sergi vardı; orman- cilik sergisi... Şurasmı unutmıyalım ki Avus- turya ormancılığı dünyanm ileri giden orman teşkilâtından biri idi. Yugoslavya, - Avusturyadan mükemmel teşkilâta, miücsseseis- Te, Yugoslav aslından mütehassıs memurlara varis olmuştur. Fakat mevcutla iktifa etmemiş, kendi e- meklerile de ormancılığı çok iler- letmiştir. Bugtin (orman) Yugos- lavyanm ön büyük servet memba- larından biridir. Sergide orman ne demek olduğu pek canlı bir surette gösteriliyor. Türlü türlü mukayeseli istatistikler var. Umum arâziye nisbetle orman sahası ne kadar, ormandan istifade Bunların (hepsini (diyagramlar filânlar ianesile ( öğreniyorsunuz. “Ağaç büyümesi ne demektir. Ağaç. lar ne kadar zamanda yetişir, ya. şaması lâzım gelirken öldürülen TAN Röportajlar Yugoslavya- da ormanı ve tahtayı öğrendik Yazan : AHMET EVİN YALMAN Yugoslav Dahiliye Nazırı Dr. Korşek Lubüyanadan bir köşe bir ağaç ne gibi bir kiymet teşail eder, yeri ne zaman (doldurulur? Memleketimizde umum halkın ma- atteessilf elifbesini bilmediği ve takdir etmediği bütün bir saha, bu sergide cidden muvaffakiyetii bir surette canlandırılmıştır. amerikalılar Teodor Ruzvel- İlen büyük elimhurreisle. rinden biri addederler. Ruzveltin belli başlı yaptığı iş, mevcut or manları korumak ve yeni orman yetiştirmektir. Ruzvelte karşı Amerikada bos lenen minnetin mânasını, bu ser giyi ziyaret ettikten sonra — daha iyi anladım. Orman hastalıkları, (o örmanları çoğaltmak teşebbüsleri, muhtelif kerestelerin muhtelif vaziyetlerde- ki kırılmıya mukavemet hesapları, ormandan başlıyarak ağacın kesil- mesine, biçilmesine, nakline, işlen- mesine, bunlardan derece (derece istifadeye sit malümat, ayrı ayri | koğuşlar, şubeler fanesile göz ö- nünde canlandırılıyordu. Orman mektebi talebesinden biri olduğunu zannettiğim bir genç, bi- 28 her mesele hakkmda ayrı ayrı İzahat verdi. Yugoslavyada tahta ne demek olduğunu öğrendik. Bir taraftan ihracata hazır. lamak ve türlü türlü şekillerde ha rioe göndermek var.Sonra esası or man olan sanayi Yugoslavyada bi- yük bir yer tutuyor, Selüloz fabi- kaları, kâğrt fabrikaları iyi çalış". yor. Sermayesi hükümete ait Sipad denilen şirketler, büyük vasıtalara ihtiyaç gösteren tahta sanayfi ile meşgul oluyor. Bilhansa Filistine büyük mikyasta sökülüp takılır ev gönderiyor. Sonra ağaç kömürü eski şekilde imal edilmiyor. Sergi» nin bir tarafmda eski usulde kü ne küme kömtirler yakılıyor. Fakat di ğer bir tarafta kömürü yeni gekil- de hazırlamanm ve böylece çk kıymetli kimyevi maddeleri zapter menin ve bunlardan istifade etm»- nin yolları gösteriliyor. aden yerine tahtanın ne g'bi Nİ geyler için ikame edilec'ğ* ayrıca gösteriliyor. Sonra tahta et- rafındaki ev sanaylinin ne kadar muazzam mikyaslar alabileceği ko- ca koca salonlar dolan eserler ia- nesile ortaya konuluyor. Bir tarat- tan ev eşyası, diğer taraftan süs ve hatıra nevinden eşya | İtibarile Yugoslavya bu sahada çok ileri gitmiştir. Senenin böş aylar ılı tahtadan eşya yapmakla tali bir kazanç temin etmek yolunu tutan köylüler, malzeme tedarik etmek, model hazırlamak ve satışı bizzat yapmak için kooperatifler vücüde getirmişlerdir. Bunlardan ayrı olarak mek'ep- lerde bilhassa tahtadan heykel yapmak yolunda atılan adıma ittabi kereste ve tahtalın imalât yapmak işlerinae büyük, küçük fabrikaların da geniş faaliyet sahaları var, Serginin bir tarafmdaki çeşit çeşit omobiiye nümuüneleri çok güzeldir. Meminke- timizde bu kadar güzel şeyler bu kadar ucuz fiate vücüde getirile bilse herkesin evi güzel geyler'e dolar, Orman sergisinden çok alâks ile ayrıldım. Burada günlerce ça'ığ- mak ve sergi hakkında esaslı yazı- lar yazmak mümkün olmadığma çok teessüf ediyorum. Bu serginin Yugoslavyada işi bittikten sonra bazı kısımlarının kısa bir müddet için memleketimizde teşhiri mün- kün olsa memleket çok İstifade e- der, Sergiden sonra Slovenya umumi valisinin misafiri sıfatile öğle ye- meği yedik, Nutuklar söylendi. Ka- rinea gibi çalışkan ve temiz yürek- li Slovanyalılar arasında geçirdi “i- miz Saatler zarfında duyduğumuz sevgi ve takdir hislerini ortsya koyduk. Onlar da memleketimize olan alâka ve saygılarmı bildirdi- ler, Ihtiyar bir meslektaş, Sloven- OKUYUCU MEKTU 5 Tarihi Dedikodu! Kambur düzeltmek için masaj Devri Hamidinin en gözde Paşa- larmdan biri de Şehremini Rıdvan Paşadır. Rıdvan Paşa, adliyeden ye- tişmiştir; Selânikte istinaf müddei umumiliğinde bulunmuştur. o Münşi Nüzhet Efendinin oğludur, Nüzhet Efendi, erbabı kalemdendi. Oğulla rından birini adiiyeci, birini de asker yetiştirdi. Asker olan birinci Ferik Reşit Paşadır ve uzun müddet Ab- dülhamidin Taşkışla divanı harbin- de müddelumumilik etmiştir. Kodvan Paşa kısa boylu, tıknazca idi, Yaş bastıkça arkası eğrildi; ade- ta kamber oldu. Kamburluğunu iza- le için pek cok çarelere başvurdu. Bu arada masajcılar da türedi. Di- yebilirim ki, İstanbulda ilk masajcı Rıdvan Paşaya kamburunu düzelt - mek için tavsiye olunan Romanyalı idi. Rıdvan Paşaya masaj usulünü hatırlatan ve Romanyalı (o masajcyı tavsiye den Romanya sefareti baş- teretimanı Lahey idi. Rıdvan Paşa o zaman Şişilde otu- rurdu. İkametgühı Bomonti tramvay istasyonundan, Semerci yokuşun çikan yolun başında idi, Romanyalı masajcı Rıdvan Paşaya altı ay ma saj yaptı. Fakat masajmm bir fay- dası görülmedi. Rıdvan Paşanın İçam baru bir santim bile eksilmedi. Nihayet masajcı İle Rıdvan Paşa arasında ihtilâf çıktı. Rıdvan Paşa masajcıya büyük bir para Overmiş- ti. Çektiği eziyetlerden sonra hiç bir fayda görmemesi, Rıdvan Paşanm ziyadesile canını sıkıyordu. Derken ihtilâf azıştı. Mahkemeye mllracaate karar verildi. Derken Ro- manya baştercümanı Lahey araya girdi: “— Paşam!,. Kamburunuzu bir de ben muayene edeyim!,, dedi. Rıdvan Paşa razı oldu, soyundu. Lahey, paşanm kamburunu uzun 0- zadıya muayene ettikten sonra: “ Vallahi Paşam kamburunuz hayli düzelmiş!,, cevabını verdi. 5 Lahey fıkrayı hikâye ederken gül- İmekten bayılır, sere üstüne düşer di. Abdurrahman Âdil EREN e a ya usulü mucibince bir şarkı söy- ledi. Bu sevinçli görüşmeden sonra ölse bile gam yemiyeceği meal'n- de çok tesirli, çok samimi bir get kı... m3 | stasyonda Slovenyalı meslek. taşlardan hakiki bir tes sürle ayrıldık. Ertesi gece, dağlardaki bir se- yahatten sonra geç vakit Lubliyu- na İstasyonundan geçerken birde ne görelim: Bütün meslektaşlar bir defa daha görüşmek için istasyon- da bizi beklemiyorlar mı? Halis bir dostluktan başka hiç bir sebeple katlanılmıyan bu zeb- met bizi çok mütehassis etti. Şuna kanaat ettik: Yugoslavyanın ker- köşesinde, Türk — Yugoslav dos*. luğunun çok kuvvetli istinat yezle- ri, çok candan bekçileri var. PLARI Kömür depoları meselesi Büyükdereden Ihsan imzâsile ya- sılıyor: “Gezetelerde Boğaziçini ihya için bir çok tedbirler alndığıaı okuduk, Şirketihayriyenin Boğazı canlandır. mak için tertip ettiği mehtap alem- lerini gördük. Lâkin bütün bunlar. da nevvel bence yapılacak ilk iş bo- gozdeki kömür depolarını kaldır. maktır. Acaba Belediye ve şehir mü- elesi olduğunu tahmin ediyoruz. La On senelik maaşlar Selimiyeden Hatice Çeçen imzasi- le mektup gönderen okuyucumuza: Dul ve yetim maaşlarından 200 |l57sa, Belediye, kahvelerde böyle gü- kuruşa kadar olanların da on sene-| rültülü oyunlarm oynandığı kısım- liğinin birden verilmesine henüz bir |ları ayırtmalıdır.” karar alınmamıştır. Binaeneley bir tahassısları bunu düşlinmediler mi, aralık gazetelerde çıkan bu haberler düşündülersme ne zaman kararlarını| te9YYÜt etmemiştir. tatbik edecekler. TAN: Bu mes'ele Üzerinde son karar verilmek üzeredir. Depolar, Kahvelerdeki gürültü “Halkm, istirahati için Belediye, | Fakat, kahvelerde oynanan tavla gürültüleri bunlardan farklı mıdır?. Insan başmı dinlendirmek için girdiği herhangi bir kahvede beş da- kika bile duramaz oluyor. Bana ka- TAN: Bu şekilde bir karar ver- menin bazı bakımlardan mahzuru bulunduğuna şüphe yoktur, Ancak, oyun yasağının konulması yolunda hi tasavvur vardır. Bu tasavvurun Kuruçeşmeden kalkacaktır. Ancak satrorları sabah ve aksam musyyen | süratle tatbikın; temenni etmek işin en münasip yer henüz seçilmemiştir.İbir saatten sonra bağırmaktan men | daha kolay ve kestirme olarak hal- Bunun da çok kısa bir zaman mes'(ediyor. Vini temin öder, Gk.

Bu sayıdan diğer sayfalar: