19 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

19 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dinarlı Mehmet kaçamazsın! Dinar'ı müsabakadan kaçmak için bahaneler uyduruyor ( Yaplıracağımız güreşin pehlivanların menfaa- line olacağına dair vesikayı neşrediyc oruz | Ciddi güreşmek şartile Türk peb-| livanları rasında bir müsabaka aç- tığımızı, bu müsabakanın başpehli - vanlar tarafından kabul edilmesi için 500 liralık garanti koyduğumuzu ilân etmiştik. Er meydanından kaçınmıyan “ve bâşpehlivanlık iddiasında olan peh - livanlarımızın ekserisinden muvafa - kat cevabını aldık, bunlar srasında Mülâyim, Tekirdağlı, Manisalı var- dir. Dünkü akşam gazetelerinden birin- de Dinarlı Mehmedin bana karşı a gık bir yazısı var, Dinarlı, söyliye - ceğini tamamile şaşırmış olacak ki, bahane olarak Tan gazetesinin veya benim menfaatime güreşemiyeceğin- den dem vuruyor. İnsanlar, çaresiz vaziyete düştükleri zaman her çaba- layıslarında biraz daha batarlar Müsabakamızı ilân ederken, çıka - cak bütün menfaatlerin pehlivanlara #it olduğunu düpedüz yazmıştık. O gün çıkan gazetemizin güreş misa - bakasına ait spor kısımdan istiyen- ler tetkik edebilirler. İşte gazetenin tarihini, yazının sayfasmı ve satırmı bildiriyorum. Müsabakamızı ilân ettiğimiz 10 Eylül tarihli nüshamızın altıncı say- fasında “Mülüyim, Tekirdağlı ve Di narlı ciddi güreşe razı olurlarsa 500 lira koymaya hazırız,, Berlerhası al- tndaki yazmın ikinci sütununun 24) inci satırından itibâren şu satırlar! yazmıştık. Aynen tekrarlıyorum: | Gazetemizin bundan beş para | istifade etmek niyeti yoktur. 500 | liralık garantiyi koyduğumuzun sebebi, pehlivanlara alacakları para hakkında tam bir emniyet vermektir. Müsabaka günü peh- livanların arkadaşları kişelerde bilet satarlar. Eğer çıkan para beş yüzden fazla olursa, o fazla- yı da üç pehlivan arasında tak- sime hazırız. Bu satırların 10 Eylül tarihli, yani müsabakamızı ilân ettiğimiz günde, aynen çıkıp çıkmadığına merak e- denler olursa o günkü gazetemizden bir tşae alsınlar, O zaman Dinarlı Mehmedin ciddi meydana çağırıldığı vakıt nekadar şaşalıdığını daha iyi anlamış olurlar. Biz o yazımızm basma koyduğu- muz serlevha ile Dinarlı Mehmedin ciddi güreşe razı olmasını da pek a- çık bildirmiştik. Artık ne söyliyeyim; bu vaziyet karşısında Dinarlıya daha fazla yük- lenmeyi merhametsizce bir iş buluyo- rum. N Yalnız Dinarimm başkaları hak- kında söylediklerine cevap verece» ğim: Bir hayır kurumu için güreşmeye hazır olduğunu, yalız bizim seçmele- rin galibi ile çarpışacağını, çünkü yendiği adamlarla bir daha karşılaş- mak lüzumu olmadığını bildiriyor. Dinarlıya hatırlatayım ki; tek kol- Is karşısına çıkan Kara Alinin kolu tamamen sakatlandığı dakika hakem heyeti namma yapılan ilinda kendi. &i puvan itibarile mağlüp gösterildi. Mülâyimi yenmesi ise onu efkârı »miyeye — bırakıyorum. Taksim dyomu Dinarimın Mülâyim altın daki feryatlarnm aksi sadasını hâlâ muhafaza ediyor. aştlamalar, pehlivanım. diye bir ortaya çikan bu insanm er mdan cambazhaneye geçtiği #tiphesini verecek alâmetlerdir. Dinarlı Mehmet câmbazlıkta gü- resten daha ileri ise palavralarına devam etsin!. Fşref Şefik Dinarlı - Mülâyim maçından bir enstantane No:kovada iik maçta yeni'dik Dünkü maça giren ve yedek olan futbolcular; swa memarasile: Şeref, “et, İbrahım, Fik; M. Reşat, Ne (Başı 1 incidej yakm Sovyet hücu. .u.daha 8 Yaştı ve daha tehlikeli bir hal aldı. Bu arada Sovyetlerin muhakkak iki golünü kaleci Cihat güzel kurtar - dı. Kalecinin bu kurtarışlarından son ra mukabil hücuma geçtik. Bizim ya- kından çektiğimiz bir şüt onlarm ka- le direğine çarparak geri döndü. Bir dakika sonra Sovyetlerin o mukabil hücumları adam akılı canlandı. Pa- kat Cihadın çok güzel oyunu ve kur- tarışları sayesinde kalemiz golleri at atıyordu. Ancak bu üstürte | süren hülcumlarn birinde sast 16,26 da Sov- yet sağiçi, solaçığının ortaladığı to- pu Demarke vaziyette kapmasile ve çok yakından çektiği bir şütle ilk Sovyet golü kaydedildi. Bizim takım bu gol üstüne mlidafaanın kesafetini daha ziyade arttırarak Sovyet gol- lerinin çoğalmamasına gayret etti- ler. Bu esnada Fikret ile bir Sovyet oyuncunun çarpışması neticesi bizim takıma bir penaltı verildi. Ancak gol olmadı. Bu tehlikeyi de savuşturduk tan sonra sağaçık Niyazi tarafından işlemeye gayret ettik. Nitekim Niya inin kapıp indirdiği ve ortaladığı to pu merkez muhaclm Gündüz kafa ile Rus kalesine doğrulttu, fakat Sovyet kalecisi kurtardı. İki dakika sonra M, Reşadı düşürdüler. Frikik çektik, Sovyet müdafileri (o uzaklaştırdılar. Devrenin sonuna doğru Sovyet mu- hacimleri siki hücumlarımı tekrar aç tar, fakat Cihat harikulâde oynadı ve'gok alkışlanan mühim bir kurta. rış'daha yaptıktan sonra birinci dev re (1 — 0) Sovyetlerin kehine bitti. İkinci devre İkinci devreye 17,12 de başlandı. Takımımzda değişiklikler (yaptık. Fuadin yerine Sait, Hakkının yerine Esat, Hüsnünün yerine de Fazil ta kıma almdılar. Bu değişme takımı- mızm çalışma ahengini |ve hattâ iyi olmuşu. Hatların an bozmamretı| 5 TAN "Beynelmilel tica- | | İ dün yapılan 1, Yaşar, Rebii, Faruk. | laşmaları daha ahenkleşmişti. Bu an- laşma içinde Niyazi derin bir pas a- larak ortaladı, fakat ofsayt olduğu i- gin bu pası neticelendiremedik. Biz sıkıştırmakta devam ediyoruz. Onla- rm, beklenmediği bir zamanda sağ açıklarının yaptığı bir eşape itişi bize ikinef göle mal oldu. Muhacimleri - miz beraberliği temin için var kuv- vetlerile çalışmaya başladılar. Şere - fin bir gütü kalenin yanımdan, onu takiben Saldin bir vuruşu (Sovyet kalesini yalıyarak geçti. Bundan sonra Sovyet muhacimlerinin muka- bil hücumları esnasında Fazılm ha- tasile bir gol dahayedik.. Bu suretle gollerin adedi üçe çıktı. Bizim takın hâlâ gol yapamadı. Günün en iyi oy- nıyan oyuncusu kaleci Cihadm bir aldanışı yüzünden dördüncü golü ye- dik. Sovyet mühaciminin topu aldı. | ğı sıralarda ofsayt vaziyetinde oldu- ğunu zanneden kaleci Cihat yerin - den oynayp müdahaleye kalkışması yüzünden Sovyet muhacimi son £o- lünü İsabetli bir tarzda kalemize ha-| vale etmek fırsatmı buldu, İşte bu su-| retle oyunu (0 - 4) mağlübiyetle bi- tirdik. İkinci maç 21 Eylüldedir. Spor teması Türk - Sovyet dost'uğunu takviye etmektedir Moskova, 18 (A.A.) — Kraseyi Sport gazetesi bütün nüshasmı Tü-k sporcularının muvasalatına hasret mektedir. Gazete başmakalesinde diyor kiz “Sovyet milleti cümhuriyetçi Tür: kiyeye siki ve tecrübe görmüş dost tuk bağlariye düğümlüdür. Uzun se- neler devam eden iki memleket dost- teşriki mesaisi bütün dinya tarsini eserinde muassam İyetler Birliği arasmdaki dostluğun samimi temennilerde bulunuruz.” ret konferansında Romanya Başvekili sulhün yardımından bahsetti Bükreş, 19 (Radyo - Tan) — Bey nelmilel 21 inci Ticaret Konferansı Bükreşte toplanmıştır. & Romanya Başvekili Tataresko bu toplantı mü - nasebetile göyle demiştir: Bütün siyasi ihtilâflar sulhün yardımı ile halledilmeli ” Başvekil M. Tataresko, nutkunda sunu da ilâve olarak söylemiştir: . Sulhü kuvvetlendirmek lâzımdır. Çünkü dünyanm bugünkü teşkilâtın- da münferit bir saadet ve refah yok-, tur.,, » / a l Dünyaşampiyonu: iğ Yaşar meselesi Güreşçileri arasında Yaşâra rakip- ler gören Kasımpaşa klübü idare he- yeti tarafından Yaşara meydan oku- ma vesilesile gezetelere gönderdiği ve bazı akşam refiklerimizin dün nes- rettikleri mektup hakkımdaki müta- leamızı (o bugün o mündericatmmızm cokluğundan dolayı yarma bırakıyo- ruz, LL İL —— —— bir amil olmuştur. Türk ve Sovyet| sporcularınm karşılaşmaları bir an ane halini almış ve Türkiye ile Sov- inkişafnda mühim bir rol oynamak- ta bulunmuştur. Bu karşılaşmaların uyandırdığı a- İlâka Türk sporcularmın Sov &'er Birliğine her gelişinde daha ziyade artmaktadır. Bunun sebebi kolayca anlaşılır. Çünkü Türk sporcularında biz ciddi, iyi yetişmiş ve her sene daha ziyade terakki eden uzuvlar bulmaktayız. Beklenildiği üzere da - hp Türk sporcularının Sovyetler Bir ine gelecekleri haber almır alm - 4x. memleketimiz işçileri arasında büyük bir alâka baş göstermiştir A min minnlininm in reklam Kaş seldin sizlere içten selâmlar gönderir ve cn Karahanın makalesi Yine bu gazete Sovyetler Birliği - nin Ankara Büyük Elçisi Karahanm bir makalesini neşretmektedir. Ka - rahan bu makalesinde diyor ki: “Bugün sporcu Moskova misafirle- rini, dost Türk milletinin sporeuları- nı selâmlıyor. Sovyetler Birliği ile Türkiye Çümhuriyeti arasındaki bağ lar mütemadiyen daha ziyade sıklaş- maktadır. Memleketimiz birçok'de- falar Türk tekniğinin, ilminin, san'a- tinin ve sporunun mimessillerini kar grladı ve yine birçok defalar Tt “ki- yeye kendi mümessillerini gönderdi. Daha geçenlerde beynelmilel musiki festivalinde Türk misafirlerimiz Sov yet tiyatrosunun muvaffakıyetlerini alâka ile takip ettiler. Türk « Sovyet spor dostluğunun iki memleketin milletler - arasındaki mukarenetin istikbali ve kültür bağ- larınm tarsini bakımmdan büyük bir ehemmiyeti vardır. Bu karşıla - malarda her iki taraf ta #por tekni- ğine ait birçok yenilikleri öğrenmek- tedir. Türkiyenin ve Sovyetler bir- liğinin başarıları her sene daha ziya de artmaktadır. Spor karşılaşmaları da her sene artıyor ve her birisi bir evvelkinden daha ziyade enteresan oluyor. Sovyet sporcularınm son kar şılaşması Türkiyede vuku buldu. Sovyet Sporcularınm müvasalatı bi- zim bugün onları beklediğimiz ayni sabırsızlıkla bekleniyordu. Bu da bir kere daha gösterir ki, Sovyetler bir liğinin ve Türkiyenin genç sporcu nesli, futbol sahalarmda ve pistlerde an'anevi bir şekil alan karşılaşmalar riyle iki memleket arasmdaki dost- luğu muvaffakiyetle tarsin ediyor - lar, Bu sene Türk spor heyeti Sovyetler birliğine çok kuvvetli ve adetçe de kalabalık bir ekip halinde gelmekte | dir, Sporun muhtelif şubelerine ait| en kabiliyetli 57 kişiden mürekkep - tir. Bu karşılaşmalarda bir galip ve bir de mağlüp olacağı bedihidir. Fa- ket bir tarafın zaferi: iki memleket gençliği arasındaki spor dostluğu - nun tarsini eserinde müşterek bir za- fer olacaktır. Tıpfi geçen sene oldu- ğu gibi Türk ve Sovyet sporenları- nın bu karşılaşmaları da Türk - Sov yet dostluğunun muazzam bir teza- Vekâletin şısında bira 19-9 -936 12 seneik Lise tahsili kararı kar. nket v aptık! Lâselerimizden birinde bir fizik dersi (Başı 1 incide) — Uiselere bir sene ilâvesi, had - dinden fazla yorulan talebenin şüp- hesiz ki, yükünü hafifletir. Fakat H- seler meselesinin bü küçük tedbirler le halledileceğini pek zannetmiyo - rum, Mektep, demek bir kere mual- Tim demektir. Tam mânasile, bütün lselerimizin, ihtiyacını doldurabile - cek bir muallim kadrosunun elimizde bulunduğuna ihtimal vermiyorum ki, kusur da burada başlıyor. EZBER - PAPAGAN Sonra, zihniyet ve usul meselesi - ni ele almak icap eder. Bazı yerler - de ezbereilik tarzı, çok makbuldür. En iyi talebe, en iyi papağandır sa- nılıyor, Bazı mektep kitapları da, bu zihniyeti takviye etmektedir. Geçen gün, elime bir edebiyat ki- tabı aldım, İçinde gerek yerli, gerek yabancı birçok muharrir ve şairlere yer ayrılmıştı. Fakat, her san'atkâra, âdeta bir ilâç şişesi üzerine etiket yapıştırır gibi ancak birer ikişer satırlık ma- İhmat tahsis edilmiş, birkaç kelime ile-edebi hüviyet ve mevkileri gös * TETUMEK “ESLErİ Ouz emme den tek bir eser bile okumamış ve hattâ görmemiş olan şakirtler, im - tihanda ders kitaplarmdan ezberle- dikleri malüâmatı, yarım yamalak ya hut harfiyen, tekrar edecek böylelik le güya edebiyat dersinden numara almış olacaklar. Böyle edebiyat mı okutulur ve böy le tahsil mi olur? Asil fenalık, ço - cuklarım cahil brrakılmasında deği zihinleri bir daha cehaletten kur*arı- lamıyacak surette fena bir ezbervilik itiyadma ebediyen esir edilmesinde - dir. Bu kalıba giren zihin, bir daha ser- best düşünmek ve serbest çalışmak kabiliyetini elde edemez. Ömrür'in sonuna kadar ezberci bir papağan vaziyetinde kalır. Bence asıl ehsm- miyet verilecek nokta budur. Bu tar? da yetişmiş en parlak talebe, Üniver- site tahsilinde, bir safra vaziyetinde kalmaya mahkümdur. Şu halde; liselerin tahsili 12 sene- ye değil, 112 seneye de çikarılsa ber- lediğimiz esas neticeyi elde edemeyiz ECNEBİ DİLİ Ecnebi dilleri meselesine geline” Bir ecnebi dili öğrenmenin en tabi yolu, o dilin hâkim olduğu muhit i- çinde yaşamaktır. Bir Türk mekte binde, bunun teminine imkân olma” dığma göre, azami ne elde edebil” ğimizi takdir ederek bununla iktifa etmeği, bilmeliyiz. Liselerimizde, tam manasile #crebi | bir dil öğrenmiye imkân yoktur. Ancak bundan meyus olmaya şah- san mahal görmüyorum. Çocukları - | miza yabancı dil öğretmekte, takip eğeceğimiz gaye, benim kanaatimce, onlera Üniversite tahsilinde lüzumu olan kitapları okuyup anlıyabilerek iktidarı vermektir. Bunu da Tiselerde temin kabildir. Hattâ, memlek kliltürü namma bunu temin etmive borçluyuz. Yoksa, Üniversite tahsili ————— hürü şeklinde tecelli etmektedir. O dostluk ki; temelleri her iki memle - Ketin o müdahaleci emperyalistlere karşı yapmış olduğu kahramanca mü cadele devrelerinde atılmıstır.., Dost Türk Cilmhuriyetinin . por heyeti, selâm sana... Yine bu gazete, Türk heyeti reisi Cevdet Kerimin bir milâkatmı yaz - maktadır. boş bir sözden İbaret kalır. ESER LÂZIM Bir üniversite genci, tahsilini, ken- di teşebbüsü ile kendi yapacaktır. Bunun için, okumaya, ve okunacak & sere muhtaçtır. Ecnebi dille yazı! - miş bir eseri, anlıyamıyacak bir Üniversite talebesi, nekadar parlak mevhibelerle mücehhez olursa olsun, hedefine erişemez. Liselerde, ecnebi dil hususunda bü yük ve parlak projelere düşülmeyip | te böyle mütevazi fakat faydalı ve | elzem bir vukuf ile iktifa edilirse, tahsil hayatımızda büyük bir inkişai temin olunur, PROGRAMLAR Mevcut lise programlarıma eok Yüklü olup olmadığı soruyorsunuz. Bünü ancak işin içinde bulunan gör gülü muallimler takdir edebilirler. Lise kadrolarında gerçekten iftihaf edilecek maarifçilerimiz var. bunların resmi makamları biraz kü" çüktür, (fakat hakiki kabiliyetleri noktasmdan kendilerini arayıp bul mak, fikirlerini sormak faydalı mütaleasmdayım.,, ; ANTEN METAN İNE İstanbul Erkek Lisesi Müdürü Şer rif, şu mütaleadadır: — Lise programları, henüz geçe$ sene ihtiyaca göre tadil edildi o B8 programlarla, talebeye fazla yük ok madan tedrisat kabil olabileceği k#* naatindeyim. Talebenin derslerini, hazmedebilecek kabiliyette yetişebilk meleri, biraz da kendi devamların,. derslerile lüzumu kadar meşgul olm; Tarma bağlıdır. Bunü söylerken, muallim mesele sinin en başta geldiğini unutmuyo" rum. Kadroda, hiç bir münhal ( derf) bulunmamalı, muallimler, derslerin& vaktinde | yetişmelidir. Programla” hakkıyle tatbik etmek şartile, Usel?” rin (12) seneye çıkarılmasmna şimdi Tik kat'i bir Mizum görmüyorum. Bugünkü programlar, (talebenif tahsil ihtiyacına oevep şekilde tanzim edilmiş, bilhassa ye miştir. Bazı sınıflarda, haftada 6 saat yabancı dil dersi okutuluyor. E*| mühim mesele, iyidil hocam be/ maktadır, Resmi liselerden çıkan! arasında, oldukça iyi şekilde yaban” dil öğrenmiş talebe az değildir., LİSEDE DERSLER ÇOK AĞIR ) Diğer bir İlsemizin müdürü, isi nin yazılmamasını rica ettikten ra, düşündüklerini şöyle anlattı; — Bizim ortamektep ve rise ramlarımız, Fransızların program rmdan alınmıştır. Vaktile Franssd İlk, orta ve tise tahsili mecmuu 12 | be-idi. Araya harbi umum! girip İ hayat ve şartları değişince, lise 1*' sili uzun gelmeye “başladı. Herk* bir an evvel mektebi bitirip kend ne bir meslek seçmek mecburiy de idi. İşte bu zaruret dolayısile, * anıtın derileri; âlğer sihıfları t4öİ ten yedirilmek suretile tahsil müf t-(11) seneye indirildi. Fakat bugün, çocuklarımıza derslerinin, çok ağır geldiğini gö İ yoruz. Bu yükü hafifletmek zoru” vardır. Ben, esas itibarile, liselerin 12 neye daha doğrusu, üç lise sınıf” dörde çıkarılmasma taraftarım. 4 Bu bir senelik tahsil müddet”. iâvesile hem“ gocüklar, kendil fazla yormamış olacaklar, he” belledikleri şeyi hazmetmeye #9 bulacaklardır. Salâhattin GUN

Bu sayıdan diğer sayfalar: