20 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e — 120-9.936 Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. maun — — — — — (Günün meseleleri | Yâbancı dil ihtiyacı ve bunun yeri Dünlün, bilhassa Gülhane hattmn neşrinden, ve hattâ ilk kanunu esa - sinin ilinmdan evvelki hayatımızda mevki tutanların, büyük bir çoğun. luğu, Arabi ve Farisi gibi bir ikinci ve üçüncü lisana vakıf olanlardı, Bu ii vasıta, Yakın Şark âlemini teş kil eden uluslar arasında dinden son- ra bir de ilim ve irfan bakımmndan| idi. Garba yüneldikten “Mühendishanel berri,, yi, “Tıphanei âmire,, yi açtıktan, “Harbiye, yi kurduktan sonra, bütün gücümüz Doğu dillerini öğrenerek “yeni haya- tm kıymetlerini, simak ve ona uy- maktan ibaret oldu. £ İtalyancadan, İngilizceden, Fransızcadan ve niha - yet Almancadan tercümeler yüz gösterdi. Ancak bu dillerden birini veya birkaçmı bilenler, halkım tabi- riyle, sivrilmiye basladı , Riyazi ve tabli ilimlerde bu biliş ve görüş farkları, asgari varlığm simasını değiştirdi. Bunlar kuvvetinin tatbiki, Avrupa ile mlinasebetleri ço- ğaltt. Derece, derece evvelâ ticari ve idari, sonra medeni hayat değişti. Cemiyetin bünyesinde bu tahavvül - ler olmasaydı, ne birinei meşrutiyet ilân olunur, medeni hayatın bütün anldi ve manevi tebeddüllerini kar- şılayarak ona İntibak için onunla muvazi her derece ve her smıf mek- tepler açılırdı; ne de ikinci meşru- tiyetle onun doğurduğu bütün de- ğişmeler ortaya © çıkardı. Nihayet İstiklâl Harbinde Anadoluya daha çok yayılan münevver kitle, yüksek a e ge Eiderek ve bügünkü medeniyet dün- yasmın bütün icaplarmı başaracak bir hıw kendinde bulabilirdi. Bu hızın steşin! daima korumak, o meş'alenin mavi ışıklarını gözlerde dalma muhafaza etmek Çünkü ziraatte, sanayide, yayılmaz, iş bölümü gö tularak, medeni hayatm lilerine imkân vermekle kabildir İlim ve onan muhtelif şubeleri birlik ömlll OGLUM! şu PAKI KOMŞUYA GÖTÜRSENE Yugoslavya İ Röporlajları Dubrovik, 14 Eylâl ir memleketin tari - hi hatıraları ve ta- bii güzellikleri nasıl para- ya tahvil edilir, seyyah na- —i eellimlilik kkAk İZİNİ Masıl bir döviz kaynağı haline getirilir? Bunların hepsini Bledi ziyaretimizden başlıyarak gördük ve hayran kaldık. Yugoslav turizm hareketi yenidir. Fakat o kadar iyi çalışılmış ve ucuzluk temi- nine o kadar ehemmiyet bizzat tabintin ve cemiyet hayatınm müşahadeleriyle her gün yeni yeni hakikatler keşfetmektedir. Bunlardan da maddi varlığa, re- fah ve inkişaf verlel yeni yeni tat- biki ve ameli cihetler doğmaktadır... Her lisanda bunlara dair yazılmış bütün eserleri me terime etmeğe ve ne de dilimize çevrilenleri bütün Devverin kendi bilgi şubesi dahilinde bir ecnebi lisana vukufu şarttı. O. bun vazifesi, umumi medeniyete in. tibakı ancak bu sayede görülür, ve kolaylaşır. Buzün en önde olan bizzat Al. manlar, İngilizler, Fransızlar bile kendilerini bu ihtiyaçtan kurtara - hamışlardır. . i Ancak bunun yeri üniversite ve Yüksek mektep değildir. Kısmi ihti hazırlanmak zaruretinde bulu- tan genç, ayni zamanda hir ecnebi lde bilgisini inkişaf ettirmekle pek Yade meşgul olamaz, ve olmak İs- i takdirde birincisinden mahrum | alır, Atalarımızın dediği gibi, iki nz bir koltuğa sığmaz. O halde Piacak İş şudur: Ortamektepte İs lisede Nisana küvvet vermek, Yüksek mektebe girişte onun ders - İrini yavaş yavaş başka bir dilden akip ile üç senede ona tamamen İn- bark edecek derecede ilk malzemeye olmak, yüksek tahsilin sonunda ten kendi şubesi dahilinde bir İtetime istzmek, İne da mersiyei *saslı bir şart olmak, yanımı - sak maksadı elde etmeye kâfi ge- Mustafa Namık CANKI verilmiştir ki, bütün Yu - goslavya ilk safta giden turist o memleketlerinden biri olmuştur. Tik gittiğimiz Bled dağlar ara - sında güzel bir göl kenarıdır. A - vusturya zamanında burada etraf ve civar için küçük oteller filân. lar varmış. Yugoslavya idaresi zamanmda son sistem oteller, eğ- lence yerleri vüsüde getirilmiş, bir seyyahı memnun edecek bittin şartlar hazırlanmıştır. led'in büyük otellerinde bü- tiln odalar banyoludur. Hep si göle nazırdır. Hepsinin önünde kocaman balkonlar vardır. Yugos- Iâv mimarları bu otellerin inşasım- da hem çok ince ve yüksek bir zevk göstermişler, hem de yapıla- rı çok ucuza çıkarmışlardır. Burada hüküm süren umumi Prensip, oecnebiyi aldatmamak, memnun etmek, tekrar gelmesini ve dostlarmı getirmesini temin et- mektir. Bledin en büylk otelinde Cân ve yemek masrafı bizim para Me iki buçuk lira tutar. Her taraf- ta güler yüz bulursunuz. Rahatsız edecek hiçbir kayıt yok.Hayat ken di kendine döner. Bütün Eled şeh- rinde bir tek polis ve jandarma görmedim. Turizm idaresinin ma- halli şubesi, hükümeti pek güzel temsil ediyor. Netice: Yalnız Bled şehrine yaz, kış gelen ecnebi seyyahlar bu #e- ne on dokuz bine çıkmıştır, Bütün Yugoslavyaya hariçten vasati ola- rak gelen seyyahlar 250;000 kadar dır. Bu sene kral Edvard ve Dük Ofkentin Yugoslavyaya (yaptığı reklâmdan sonra Üç yüz bini ge - çecek gibi görünüyor: Her sey « KORKMA" KÖPEK AÇKEN SALDIRIR TAN ALO. HANIM TEYZE SİZİN KOPEĞİN KARNI TOK MÜ A a aaa m e em m Epi iie ajUy i Bizim yaramazlar Susakda İtalya ile Yugoslavya & rasında hudut teşkil eden bir Köprü Yugoslavyada | Turizm Bir senede memlekete 300.000 ecnebi toplıyan ve milyonlarca döviz akıtan hayret verici teşkilât # TPE ET İtalya hudüt kapısı önünde: Türk - Yugoslav mürekkep yah yüz lira bıraksa otuz milyon - luk emnebi dövizi... lede gelen seyyah yazm, göl üstünde güzel plâjlar bulur, güzel dans ve eğlence yerleri var- dır. Gölde ve dağlarda türlü türlü gezintiler tertip edilmiştir. Soyyah için hatıra teşkil eden tuz biber kabilinden şeyler kat'iyyen unutul mamıştır. Meselâ gölün ortasm- da küçük bir ada var, orada çok eski bir manastır... Bledden deniz otobüsüne benzer, sal tarzında kö- caman kayıklara binerek herkes mutlaka buraya gidiyor. Çünkü manastırda bir çan var, Bunu her- kes bir niyet tutarak çalar. Çan kulesinden yerlere kadar sarkan İpi çekince çan üç defa çalarsa mu radınız olacak demek imiş. Sala binip adaya giderken hepi- miz bafıl itikatlara inananlarla a- lay ettik. Sonra hepimiz çok alâ - kalı tavırlarla çanı çektik, Tuttu- ğumuz niyet hakkımda da esrarlı bir “ketumiyet o muhafaza ottik. Ben gallba fazla nikbin adamım. Bir elle hafifçe çekmekle çanm muvaffakiyet müjdeleri neşrede - ceğini zannettim, Hiç ses sada çık madı, Usul dairesinde iki elle sa - rılmca çan berrak tarzda üç defa- galdı, Fakat çan galiha normal bir çekme ile üç defa çalacak surette yapılmıştır. Maksat herkesi tnem- nun etmek değil mi? Blede vardığımızm ertesi günü, Yugoslavyanın Karlsbadı maka - mında bir kaplıca yerine gidecek - tik. Fakat mütemadi hareket neti- cesinde intibalarımızı yazmaya im kün ve vakit bulmadığımız için ği Zal Yazan: Ahmet Emin YALMAN Bied gölünde niyet tutulan meşhur Çan kulesi Bledde yeni oteller meslektaşlardan bir grup programda tadilât diledik. Bledde oturup biraz çalıştık. İr gecelik bir tren seyahatin- den sonra Adriyatik üzerin- de Yuğoslavyanın en işlek limanı olan Susaka vardık. Burada bizi yeni hayretler bekliyordu. Susak Avusturyalılar zamenın- da 5,000 nüfuslu bir kasaba Jdi. Bugün Susakın 33,000 nifusu var- dır. Yugoslavlarm (gösterdikleri teşkilât kudreti, kolaylıklar ve gay ret sayesinde Susak Triyeste ve Kuyumdan çok ölçüde iş almıştır. Avusturya, Macaristan ve Çekos- lovakyanm büyük miktarda itha- lât ve ihracat eşyası buradan geçi- yor. Süsak ayni zamanda Yugos- lavyanın kereste ve diğer orman mamulâtma mahsus ihracat lima» nıdır. Buradan dünyanın her tara» fma kereste ihracatı yapıldıktan başka limanda bulunan büyük bir fabrika, gerek Yugoslavya ağaç - larını ve gerek Hindistan ve hele Afrikadan gelen iyi cins ağaçları kontrplâk, mobilyelik kereste, tay» yare imalâtına mahsus tahta gibi şekillerde işlemektedir. Işin iyi teş kilâtlandırılmış olması ve ame lenin ucuzluğu #ayesinde Yugos - lâvya mamul haldeki tahtalerm da, bilhassa İngiltereye btiytik mik yasta göndermektedir. u canlr şehir, nüfusuna nis- betle dünyanm en zengin şe hirlerinden biridir. Susak gelip gi den eşyadan, transit te dahil oldu- ğu halde bir resim alıyor. Bu re - sim o kadar küçüktür ki, esyanm inle, &, maliyeti bakımmdan yük olmu - yor. Fakat liman hareketi büylk ol duğu için yekün, bu yolda bir şe- hir için muazzam miktarlara çıkı- yor. Susakın bir para bile borcu yoktur. Bizim para ile 450,000 lira ya yeni yaptırdığı hastaneyi gıpta ile gezdik. Ankara nümüne hasta- nesi de dahil olduğu halde memle- ketimizde bu seviyede bir hasta- ne yoktur. Yapı, münakasa kanun- ları filân aranmaksızm, emniyet esası Üzerine en mütehassıs has - tane mimarma yaptırıldığı için iyi olmuş ve ucuza çıkmıştır. Bu hastanenin dikkate değer tarafı, hastane idaresi bakımından her hastanenin paralı olmasıdır. Halbuki bizzat parasmı veren has- ta azdır. Hastanm parasmı ya be belediye, veya hastalığa karşı si- gorta yapan hükümet idaresi ve - tir. Askerse ordu veya donanma öder, Bu sayede hastane belediye- yeait olmasma rağmen hususi bir müessese gibi idare edilir. Susakın şehre ait orta mekte- bine hayran kaldık. Bu binada mektep yapisınm bütün incelikle. rini bilen bir mimara yaptırılmış- tır. Sınıfları ve entilâsyonu, ışığı iyice hesap edilmiş, pencereler a - şağısı yukarısı ayarlı bir surette açılmakla beraber orta kanatları da dört vaziyette açık duracak şe- kilde tertip edilmiştir. Kizlara ait ev işleri kısımları, erkeklerin ma - Tangoz ve demir işleri öğrenmeleri- ne mahsus imalâthaneler, bir çö- lişma yerinden ziyade çocuk için bir eğlence yeri teşkil edecek su - rette hazırlanmıştır. Yugoslavyanın Putnik isimli res- mi turist teşkilâtnm mümessili bize her şeyi birkaç saat içinde bağlı bir memur görmek insanm içini açıyor. usak tam hudut üzerindedir. Italyaya sit olan Kuyum şehrinden bazı yerlerde ancak dar bir kanalla, bazı yerlerde de bir'de mir parmaklıkla ayrılır. Adeta ay- ni şehrin bazı sokakları Italya, ba- ziları Yugoslavyadır. Sokağın bir tarafındaki evlerde Yugoslavya bayrağını, diğer taratmdaki evle- Tin her penceresinde de kocsman Italyan bayraklarmı görürsünüz. Pasaportlarımız yanımızda olma dığı için Itsiya kapısmdan içeri girmedik. Fakat bir hatıra diye hu dut kapılarından birinin önünde Yugoslav meslektaşlarln beraber birkac fotoğraf çıkartizk. 5 arr “Babıaliyi öksüz bırakacaksınız!, | Beyaatzadeler vaktiyle Maraşta | hükümet kurmuş olan bir Türk kabilesinin son dölleridir. Beyazt - zadelerden büyük adamlar yetişmiş - İtir; biytik kâtipler, büyük şairler çıkmıştır. Bunlardan biri de Kenan Beydir . Kenan Bey kuvvel kalemiyesi sa - yesinde Ali Paşa devrinde sadaret mektupçusu oldu, Fakat işi işrete, zevkine pek müpteli idi. Mektupçu- Vak odasında ufacık bir dolabı vardı. Dolabm İçinde de gümüş bir tası bu- Tunurda Kenan Bey, aklına estikçe - kim- seye o göstermeden - dolabmı açar, gümüş tasını doldurur ve yuvarlar - dı. | Tarihi Dedikodu Bir perşembe akşamı, sadrazam PAli Paşa Kenan Beyi çağırdı. Ken- disinden mihim bir mevzu üzerine bir yazı istedi, Vakit geç olduğu için Kenan Bey yazıyı cumartesi günü | getirmeği vadetti. Cumartesi öğleden sonra Âli Pasa Babriliye geldi. Kenan Beyi çağırttı. Ahi Paşanın çağırtması perşem- be akşamı ısmarladığı yazıyı İste - mek içindi. Kenan Bey ise perşembe İ akşamı aziz ahibbasından - birinin düğününe davetliydi. Hiç keyfine halel getirmiyerek düğüne gitti. Sa- İbaha kadar içti Düğünün humarı cuma günlne, cu- martesine kadar sürdü. Ali Paşanm | çağırdığı haberi üzerine bir beyaz takrirlik kâğıt aldı, ikiye büktü, ce- bine yerleştirdi. Huzura oçıkmca Ali Pasa kiğıdı yazıp yazmadığını sordu ve: “— Mazırdır çefendim.,. aldı. Kenan Bey İstanbulininin iliklerini açtı, Cebinden, beyaz kâğıdı Çıkardı ve Ali Paşaya istediği misveddeyi güya yazılmış gibi baştan uşağı o- kudu. Ali Paşa müsveddeyi beğendi. Kenan Bey odasına çekildi ve Âli Paşaya ezberden okuduğu yazıyı bir vavımı: kaybetmeden, bir harfini de « Ziştirmeden beyaz etti. İşte, Beyazıtzade Kenan Bey böy- le bir Kenan eydi. Fakat, maatte- esslif işli işrete iptilâsi günden güne arttı. Her halinde yorgunluk ve bit- kinlik görünliyordu. Ali Paşa önüne çıktıkça ayakta duramaz olmuş idi, Bu hal erkes üzülüyordu. Kimse- ye bir ağır söz söylemiyen nazik ve çelebi Ali Paşa bir gün dayanamıya- rak : “— Kenan Reyefendi!. Yazık olu- yor; Babsâliyi öksliz bırakacaksınız. dedi ve çok geçmeden Kenan Bey İr. tihal etti. Abdurrahman Adil EREN cevabını Tütün rekoltemiz tahminden fazla 62 milyon kiloyu bulacağı anlaşılıyor Bu seneki tütün rekoltesinin evvel c& yapılan tahminlerden daha fuzla olduğu tesbit edilmiştir. Mevsim başında 55 milyon kilo kadar tahmin edilen rekoltenin 80 - 62 milyon kilo- yu bulacağı anlaşılmaktadır. Bu mik» tarın 1,800,000 kilosu şark ve e-mup mıntakasınden 28,000,000 kilosu Ege mıntakasından o16,000000 kilosu Marmara mıntakasmdan ve geri ka- lan on beş on altı milyon kilosu da Karadeniz mıntakasından olacakiır. Bu yıl tütün mahsulü İnhisar İdare- #inin mütehassis memurları ta: dan yapılan kontrollarla nefis »--- te ve yüksek kalitede yetiştirilmiştir. Tütün Kanununun da bunda çok iyi tesirleri olmuştur. Satılığa çıkarılan gemiler Denizyolları İdaresi tarafından Va. purculuk Şirketinden almarak hurda oldukları için satılığa çıkarılan MİL let, Bülent, Füruzan, Gülniha! ve Gü- zel Bandirma vapurlarının ihalesi he- müz yapılmamıştır. Buna sebep 'alip- lerin vapurlara çok az para verdi; olmalarıdır. , Bid

Bu sayıdan diğer sayfalar: