30 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

30 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adana: 30 Eylül ivri sinekten o kadar çok bahsettim ki artık bana: — Yazılarını cibinlik arkasında okuyacağız, ve ya yazılarına mazot dö- keceğiz! diyebilirsiniz. Fakat müsaade edin de bu yazımda da size Ada- nada kurulmuş mühim bir müesseseden bahsede- yim ve beraberce bir sivri sineğin teşrihini yapalım. Bu milessese, Sıhkiys Vekâleti nin &n Şayanı şükran milessesele- rinden biridir. Sıtma Enstitüsü - dür. Burada sivrisinekler üzerin. de #irf akademik mahiyette etüt. ler yapılarak sıtmanm önünü al mak için çareler aranmaktadır. ğer size bir adamm hayatı- hi bir sivrisineğe vakfetti. , gini söylersem bana inanır misir nız? Evet, bir siv- risinek, küçü. cük, alelâde musibet bir sivrisinek! İşte Adanada» ki Sıtma Ensti. tüsü (Direktörü Dr. Mahmut bu sivrisineğe (o ken- disini vakfetmiş- tir. Sabahtan ek- şama kadarha. yatmı onların a- rasında (geçirir. Onlara (o bakar, onları üretir, on- Yarı besler, onla- rı öldürür, hastalandırır, aşılar, yavrularını, sürfelerini tetkik e- der, mikroskop altında - kucaklaş- turır, renklerini ayırır, cinslerini bulur. Fasilelerini, ırklarını araştı- rır, onları manga eder, tabur eder, ordulara ayırır. e Senelerdenberi, sivrisineğin ka- nadın!, bacağını, iğnesini tetkik e- den, amudufıkarisindeki kemikelri sayan bu kıymetli ve feragat aa- bibi âlimin yegâne endişesi, sivi sineğin kökünü kurutmak, ütü nın daha kolay tedavisini temin etmektir. O, insanları sevdiği için tamamile bir insan olduğu için sivrisineklerle oynamaktan, onları hergün gözönünde bulundurmak - tan zevk alır, bir sivrisineğin Üze- rine binlerce #aatini hasreder. ıymetli âlimin çalışması ta- mamile akademiktir. Onun sıtma mücadele heyeti ile kat'iy- yen alâkası yoktur. Doktor Mah- mut, güzide mesai arkadaşlarile beraber, her sene staj için buraya gelen yeni ve genç doktorlarımıza tam bir buçuk ay sivrisineği öğre- tir. Onlara ders verir. Adeta siv- risineğin her hücresini bir gün an- latır. Sebep: Türkiyenin bazı mmtakalarını zaman zaman kavu- ran, sıtma salgınının önüne geç » mek, bu belânm kökünü kurutmak için, yeni imkânlar, yeni çareler elde etmektir. Doktor Mahmut, hattâ bu yüz- den geçenlerde tropikaya bile tu- tulmuştur. Tropikanm mikrobunu nakleden mel'un bir sivrisineği tetkik ederken elimi asertmış ve günlerce ilim uğruna 40 derece ateşle yatağı serilmiştir. Bütün bu izahatı, başkalarından dinlediğim zaman, hayret ve tak. dirden kendimi alamadım. Derhal bir arabaya atlıyarak Sıtma Enş- titüsünün yolunu tuttum. Sıtma Enstitüsü, Adananın gü- zel bir yerinde, palmiyeler &r8- sında bir kat Üzerine yapılmış pavyonlardan ibarettir. Fakat 09 yazık ki, ahşap olması dolayısile bu binalar harabiye mahkmdur. Söylediklerine göre binanın bütün aksam: sureti mahsusada Ham » burgtan getirilmiştir. Fakat bura- sı şimdiki halde daha tevsi edilme- ye ve hiç olmazsa boyanmaya muhtaçtır. Bu noktaya kısaca İşaret ettik. ten sonra mevzuumuza girelim: e” Mahmudu, bahçedeki güzel bir Kameriyenin tında buldum. Vakit hayli gecik- mişti. o Keymetli âlimi, minimini dostları veya düşmanları hayki Memleketten Röportajlar . Adana Sıtma Enstitüsü dirsktö: rü doktor Mahmut Adana Sıtma Enstıtüsün- de Hayatını Sivrisinek- lere Vakfeden Bir Alim Sıtmaya Kininle Karşı Koyulamaz YAZAN: Mümtaz Faik yormuş olacak ki, istirahat ediyor- au. Beni büyük bir nezaketle kar- #ıladı.. Biraz hoşbeşten, Adana - nm sıcağından, ikliminden bahset tikten sonra sılma mevzuuna gir> dik ve bu mevzua girince, güzide ilim adamımız da, muhitini bul - muş, tekrar suya kavuşmuş canlı bir balık gibi derhal derinliklere indi, Bu iklime yabancı olanların tro- pikaya daha kolaylıkla yakalan - dıklarını ve daha çok vefiyat ver- diklerini biliyordu. Onun İçin denize düşmüş, fakat cankurtaran bulmuş bir adam sevincile gözleri- mi açtım ve sordum: — Acaba bir tehlike var mı der. siniz? Prevantif bir tedbir söyler misiniz? — Korkmayın, dedi. Bir defa her siyrişinek sitmi yapmaz, Son. rs her sılma yapan Sinek te tropi. ka tevlit etmez. Prevantif (tahaf. Yukarda. Seyhan kenarındaki yalılar. Aşağıda, su değirmenleri “ ediyor ve ötekini şahit olarak tu- fuzi) çarelere “gelince, maalesef fen, heniz bugün bunun çaresini bulamamıştır. Size vaziyeti anla - tayım: Birçok emrazı akliye has- tanelerinde tecrübeler yapılmıştır. Meselâ bir hastaya massif (ki vi) bir halde kinin verilmiş ve on- dan sonra hasta sinek vasitasile sıtmaya aşılanmıştır. Bu aşıdan birkaç glin sonra ateş kendini gös- termiştir. Diğer bir tecrübe daha yapılmıştır. Bir emrazı akliye has- tası, sıtmaya aşılanmış ve derhal kinin tedavisine girişilmiştir. Bu dâ sitımanın önüne geçmeye mi ni olamamıştır. Bir üçüncü tecrü. be de şudur: Gene birisine on beş gün kadar Okinin verilmiş, sonra sıtma aşılanmış ve kinin verilme. ye devam edilmiştir. Bunda da hastalığın tezahür etmesinin önü- ne geçilememiştir. Demek tahaf. fuzi imkân yoktur. En emin şey sivrisineğe ısırılmamak ve cibin - likte yatmaktır. Fakat sıtma kâ- bili tedavidir. Bu tedavi massif bir halde kinin almakla olur. Gün- de bir gram kinin iyidir. Eğer ilk nöbet başladığı zaman derhal kan tahli edilir ve hemen mas- sif gekilde Kinin alınırsa, hasta - lığın tekrar plk- setmesine yüz - de 99 mâni olu- nur, Sıtma teda- vi edilir, Kıymetli dok- torla bu mev üzerinde — ha konuştuk. o nun şöyledikle - rine bakılırsa bu- nu hâlâ münaka- ga eden ve ki- ninle sıtmadan tahaffuz im ri unu söyliyen doktorlar vardir da tahaffuz imkân olmadığına dair verilen izahat, tec- rübelerden, en son ulınmış neti. celerdir. Bu, Uluslar Kurumunda toplanan beynelmilel tababet kon- gresinde resmen kabul edilmiştir. Eyvah, demek, ben nahak yere mütemadiyen kinin alıyor, kulak - larımı , #ağırlaştırıyorum. Simdiye kadar sitmaya aşılandımsa aşı. TON Muhterem Misafirimizin Refikaları Madam Stoyadinoviç Evwveli Akşamki Suvarede (Başı 1 incide) Çok geçmeden esnaf teşekkülleri de bu kalabalığa iltihak ettiler. Geçit resmi Saat tam on birde, Vali, İstan Komutanı kendileri için Üniversite» nin büyük kâpısı önünde hazırlanan tribününde yerlerini aldılar. Bu oznada, şehrimizdeki bütün ee- nebi konsolosları da merasime İştirak etmek Üzere gelmiş, mülki ve askeri erkân, tribünlerde yerleşmişlerii. Ge. sit resmine büyük bir intizam içinde başlandı . Halk, meydanı, tıklım tıkiım dol. durmuştu. Motosikletli polisler, bü- yük geçite iştirak edenlerin önünde yol açarak ilerlediler. Arkadan yedek subay mektebinin kahraman talebesi göründü iştirak et mekte olan Harbiyelileri arıyordu . Yedek subaylarm, göğüsleri kabartan bir intizamla geçişleri, Ha ayrılışm acısmı, seyirciler unutturdu . Halk tarafından şiddetle alkışla - da toplanan kadın, erkek seyirciler, yarı bellerine kadâr aşağıya sarkarak Sökerlerin üzerine çiçe lardı, Saat ikiyi on geçe, geçide ik eden ordu erleri, âbidenin etraf çelikten bir siper ördüler, Bayrağımız dalgalanıyor Vali ve İstanbul Komutanı veki. Bi, âbideriin önünde yer aldıktan son- ra, meydana, mer Türk sanca- ğı çeki Müzikânın çaldığı İsti ğ bütün kara ve deniz erleri tarafın - den tekrar edilir; iki genç bah - riyeli, bayrağı dalgalândırdılar. Taksim meydnaı, sağnağına tutulmuşt Buyrak çekildikt çelenkler konuldu, Cümhuriyer be; ramı şerefine Abide, bundan #onra, izeller tara- fından £ ları Si rağımızı boru ses leriyle gelâmladı nan yedek anhaylardan sonre Hu landım! Ya burada hastalanır'da yatar kalırsam?.. Doktora soruyorum: — Sivrisinekleri öldürmek için hangi ilâcı tavsiye edersiniz? Gülüyor: — Korkmayın, diyorum. Ismini ilân etmem. 'Ticar! bir zihniyetle sormuyorum bu suali, Fakat öğ- renmek istiyorum da... — Doğrusunu İsterseniz biz bur rada sivrisinekleri öldürmek husu- sunda muhtelif nevi ilâçları tecrü- be ediyoruz. Küçük bir cibinlik al tuna sivrisinekleri koyuyoruz, Sohn- ra ayni sivrisineklerden bir kısmı- ni başka bir cibinliğe alıyoruz. Bunlardan birisi Üzerine ilâç tatbik — Evet, bakalım sivrisinek bi- zim ilâçtan mı öldü, yoksa öleceği mi vardı? Bu şahit sivrisineklerie | ilâçlı sivrisinekleri mukayese edi - yoruz. İlâçlı sivrisineklerin neka- | dar zamanda öldüklerini hareket - | 8iz kaldıklarını müşahede ediyo - | Tuz. Behim bidiğime göre terkilbinde petrol olan her ilâç sivrisineği öl dürtir, Onun için odalara sade pet- Pol sıksanız da sivrisinekleri itlâf edebilirsiniz. Fakat bunun kokü- #una tahammül edilmez. Onun için muhtelif ilâçlarda. petrolün koku- sunu izale etmek çareleri Oaran- mıştır, en bir ayak evvel enstitliyi gezmek istiyordum. Fakat #ivrisinek ve sıtma hakkında ma- lümatım olmadan da enstitüyü | görmek bir işe yaramazdı. Onun İçin sordum: — Avrupada bu gibi sıtma ens- titüleri var mıdır? Yoksa yalnız bizde mi mevcuttur? — Hamburgta, Pariste Pastör Enstitüsünde, Romada ve Londrada da vardır. Ancak Londradaki me- maliki harre hastalıkları enstitü. südür. Bu meyanda sıtma ile de meşgul olur. Bizimki gibi yalnız sıtma enstitüsü değildir. — Sıtma Avrupanm hangi mn- takalarında bulunur? — İNE ii ei kadar sıtma pek 'dır. Buradan aştmız mı sıtma li ve Maltepe Lisesi talebesi, ve onu tallteakip, genç ve dinç dehiz öfradı ve nihayet ordu. başları dik, göğüs. | leri gergin ;bastıkları yeri adımlarla geçtiler. Hali şiddetele alkışlıyordu . İstanbul esnafı Sonra, esnaf teşekküllerine sıra geldi. Dünkü geçit resminde, Istanbul esnafı bilhassa büyük bir yer işgal ©-| iyor, ve dikkati Üzerine çekiyordu. rciler, ellerindeki örsleri işlete-| halbantlar, hayvanlarını nollıya- rek, kasaplar, etlerini doğruyarak, rabacılar, beygirlerini kırbaçlıyarak ve hepside ayrı ayrı alkışlansrak, | geçtiler. Çiçeklerle donatılmış olan çiçek ve fidan bahçıvanları cemiyetinin kam- yonundan, kalabalık üzerine mevsim çiçekleri atılıyor ve halk bunları ka- paşıyordu. Taksime doğru Alay bu suretle, Beyazıt » Divaıyo- İlu - Sultnahmet - Sirkeci « Köprüden İ şişhane yokuşunu takip ederek, saat bire doğru Tepebaşına geldi. Beyoğlu çok, pek çok kalabalıktı | Alkışlar, zaman zaman çoğalıyor ve bir uğultu halinde dakikalarca de - vam €diyordu, Sant ikiye doğru, geçit alayının i - leri kolları Taksim meydanında gö » rününce, müthiş bir alkış tufanı du - duyuldu, Halk, aslan Mehmetçikleri doyasıya aikışlıyordu. o Balkonlar ——————— — fazla olarak görülmeye başlar, — Enstitinüzde yalnız mahalli tetkiklerle mi meşgul olursunuz? — Evet, her sene genç doktorla rımız buraya gelir. Sıtma üzerinde kendilerine ders veririz. Bu sene 66 doktorumuz geldi. Bunlardan 33Ü sivil, 33 askerdir. Maalesef yerimiz kâfi gelmediğinden dört | doktora bir mikroskop düşüyor... Bu kadar ihzari malümattan sonra artık enstltliyü gezmek za- mam gelmişti. Muhterem doktor- dan rica ettim ve kalktık. Size bundan sonraki yazımda enstitüde gördüğüm sivrisinekle - rin, bitlerin, tahtakurularının ve battâ bir de yarasınm esrarengiz bayatını anlatacağım, Onun için aziz okuyucularım, cibinliği henüz açmaym, sivrisi. nihayet verildi. Bundan Sonra, İli ta okullarla Beyoğlu yabancı ve azlık okulları ta- ebesj. ellerinde Türk bayraklariyle mi $ | akın âbide etrafında birkaç t ı Merâsime saat üç buçuğa doğru liyerek, akı yap Emsalsiz bir sevinç En büyük bayramımız böylece bü- tün İstanbulluların İş İ çekten emsalsiz bi kutlanmıştır. Havan havası kadar gi ger- arttırdı ece de, şehrin her tarafı donanmış» Haliçte, o Adalarda, Boğuziçinde yer yer büyük eğlentiler : miş, geç vakte kadar kayıkiarda mehtap fişekleri yakılarak taraf ta. | raf eğlenmiştir . Gece, şehrin büyük yolları geçmek üzere tertip olunan bir fener alayı, Harbiyedeki gt subay mektebinden Ve Taşkışladan| başlıyarak, Taksim meydanına gel- miştir. İstanbul tarafında da. gece sant (20) de Beyazıt meydanında bir fener alayı yapılmıstır . Gençliğin heyecanı Cümhuriyet - bayramı dün Ün versite gençliği tarafındanda büy bir heyecan içinde kutlandı. Gene lik diriliğini bir kere daha gösterdi. Konferans salonunda yüzlerce ü - niversitelinin toplantısiyle çoşkun tezahürat yapıldı ve bayramlaşıldı. Şehitlikte Dün Bdirnekapıdaki şehitti gidilerek mübarek vatan şehi ebedi istirahatgâhlarına mer gelenkler konulmak suretiyle ruhları tebell edildi. Kazalarda, Halkevlerinde Bayram İstanbulun kazılarında da Olmhu- Hyet bayramı, dün halkm ve| çilgin bir” alkış|?” ”İ tayyarecimizi inönü alm (Başı 1 incide! ) (A.A.) — Bu akşi a Yugoslavya Bağl s Stoyadı ve Sovj Baş tisinin suvarı Bu gece Halketin vinde de ve Ordu | birer balo verilmişti ; Bayram Coskunlu Ayi bulun bütün halkevlerinde ğ münasebetiyli ke rm tir dıran temsiller verilmiği Ankara dün çok mnhiteşoni bir gün yaşadı 25 (TAN lan kara bugün büyük ve rine iştirak için dun her. tarafından gelenlerle yüz bulmuştu. Bu kalabalık £ bal karanlığından km edi mun geniş hıncahınç ederin B: ii atman gana um MMEYT GOÜ aşadı. Tki gündemi i itibarsi —— 1830 de Atatiirkün geçit redi ıradaki y halka ilk heyecan 188 attı. Halk ayakta, Büy alarca alkışladı. Şeref bününde yüksek mi göslavya Başvekili, Sovyet Hava nereli, Millet Meclisi Reisi limiz İni e ve bütün ve killer, askeri erkân ha ür bulunuyorlardı. sırada bit halk, muvaffakıyı nu coşkunlukla « ra Türkk ın Üç tayyaresinden dm, erkek on sekiz genç paraşiitle & a atladılar ve ço kadi etli uçuşü firlerimiz Yu ladı. Bundan sof 1430 da büyük geçit resi başladı. Kahraman orlu candan kopan rla tebeli edildi sesleri ortalığı çınlattı ve (Bra Aslan Meh metgik, topçu, bahriyeli, tanklar zırhi otomobillerimi toplarımız. Bü tün bunlar milletle vü: ol Du itminan ra köylülerimiz tam bir geçerek çok alkışlandılar, Gece helk geç vakitlere kadar vinç ve genlik içinde büyük bayraj kutlamakta devam etti motörlü intizam İzmirde İzmir, 28 (TAN muhabirinden) Cümhuriyet bayramımız son dere coşkun bir hava içinde kutlandı. münasebetle Kızılayın Halkapmard ki pamuklu fabrikasında kurduğu mele kantini açıldı. Burada hergüf | beş yüz amele beş kuruşla bir Ki birlikte bir te aman Türk ordugü temsil ediyordu. Son yemedi ve ekmek yiyecektir. Vahmil | de 800 mahküm ve mevkufu ziy: | ederek bayramlarını kutladı ve kef İ dileriz ne bir öğle ziyafeti verdi — many Boş çuval nakliya'ı Devlet Demiryol dürlüğünden: 15/11/1936 tarihinden itibaren na mühim tenz at ları Umum Mü” amsun - Çarşamb4 ve Mudanya - Bursa hatları da dahil olmak üzere Devleti Demiryollarında nakledilecek boş çuval ve hararlardaf ton ve kilometre başına 5,25 yerine 2 kurus ücret alma” mekle: daha bir yazılık işimiz var, caktır. “1580, "2608. 2 nal Si hiz |

Bu sayıdan diğer sayfalar: