13 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

13 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde Kendi kendisini şüphe altında tutan adam "Çalmadım, Yakalayacaklarını Anlayınca Kaçmağa başladım, Polis dün müddeiumumiliğe 25 yaşında Göriceli Ne- cip oğlu Şevket adında bir delikanlı teslim etti. Vücu- dunu kapatamıyacak kadar eski elbisesinden fakir ve düşkün olduğu anlaşılıyordu. Polis müddeiumumiliğe eski üç, beş çuval da getirmişti. İki bekçi de meşhut gu şahidi olarak gelmişlerdi. Kumkapıda mahallesi bekçileri hâdiseyi şöyle anlattılar: — Biz dün akşam mahal lede dolaşıyorduk. Bu adam sırtında çuvallarla aşağıya iniyordu. Biz kendisinden şüphelendik. Dur | emri verdik. Şevket sırtındaki çuval- ları yere atınca kaçmıya başlad. Şüp. hemiz arttı. Biz de peşinden yetiştik ve kendisini yakaladık, Bir yerden © hırsızlık yaptığına kani için de karakola teslim ettik. Müddeiumum! Hikmet Sonel, sö - zü suçluya verdi. O ağlıyarak ve tit riyerek anlattı: — Ben fakirim. Yatacak yerim yok. Soğuktan ölecektim. Tavşanta- şında Mithat Paşa caddesinde gece - yi geçirecek bir kovuk arıyordum. Mithat Paşa caddesinde (1) numara- MU apartımanda oturan ihtiyar bir ka dın pencereden bana seslendi: — Oğlum buralarda ne arıyorsun, dedi. Ben de sokakta kaldığımı ve yatacak bir yer aradığımı söyledim. O bana acıdı. “Sana birkaç çuval ve © yat, dedi. Ben çuvalları ldım GA. | yörken bekçiler durdurmak İstedi - ler. Eğer dursaydım beni karakola götürecekler, derdimi anlatamıyaca- ğım için belki beni döveceklerdi onun ” için kaçtım. Ben açım ve fakirim, Müddeiumumi, bir polis gönde - Şevkiye idi, Hâdiseyi Şevketin anlat tığı gibi izah etti, Esasen biçbir sa- bikası olmıyan Şevketin tamamen doğru söylediği anlaşılıyordu. Müd- deiumumi derhal çuvalları kendisine vererek serbest bıraktı. olduğumuz | veyim de pu karşıdaki yapılan evde| Terek söylediği apartımandaki kadı. | nı getirtti, Bu 70 yaşında Ahmet kızı | * Tavşantaşı > su- Kalay ve Mışadır Aurken Meşhut suçlara bakan Sultanah - met sulh üçüncü ceza hâkimi dün bir kalay hırsızlığı davasına baktı. Hâdise şu idi: Tütün gümrüğünde Vahan ismin- de bir kalaycmın dükkânma dün sa» at 17 de Ahmedaki ile Yorgi ii iki adam gelmiş. Bunlar Vahandan| kalay ve nişadır almak istemişler, Ahmedaki Vahanı lâfa tutmuş. Yor- Bi dükkân yazihanesinin önündeki kalaylara bakıyormuş. Vahan da bir aralık Ahpnedaki ile beraber kalayla rı göstermek İçin dışarıya çıkmış ve bir bez altındaki beş kalkan kulayı| gösterecekmiş. Bezi açınca burada dört parça kalay görmüş. Yorginin elinde büyük bir çanta bulunduğu i- İçin ondan şüpbelenmiş. Yorgi de! çantayı yere bırakmış. Vahan çanta | yı almış, içinde kalayını görünce kal dırdığı gibi Yorginin başına indirmiş ve yüzlinden yaralamış. Polis Yorgi ile Ahmedakiyi hırsız | ığa teşebbüs ve Vahanı da yarala - ma suçundan yakalamıştı. Mahkeme bunlardan yalnız Yorginin suçunu sabit gördü ve kendisini üç ay on beş gün hapse mahküm etti, İ Bir Neşriyat Davası Eski Elâziz mebuslarından birisi - nin varisleri tarafından muharrir Hüseyin Cahit aleyhine bir yazıdan dolayı dava açılmıştır. Dün. birinci ceza mahkemesinde Hüseyin Cahi - din istinabe suretile ifadesi alınmış - 41 lira 39 kuruş 10 para Dün akşam geç vakit polis meş . hut suçlar müddelumumiliğine Di. ran Asadoryan isminde bir suçlu ge- tirdi. Davacısı Kumkapıda oturan dayısı eczac; Vahram Asadoryandı Vahram Asadoryan yeğenini şöyle şikâyet etti; — Ben eczanemin tüstündeki kat. | ta oturuyorum. Benim (üstümdeki katta da yeğenim oturuyor. Dün ge- ce bekçi kapımı çaldı. Eczane Kapısı nın açık olduğunu söyledi. Aşağıya indim. Paralarımın bulunduğu çeza- neğeki yazihanemin kapağını yokla- dım. Kilidinin tornavida ile söküldü. fünü ve paralardan birkısmının ça- Imdığını gördüm. Derhal! polise ha. ber verdik. Kimden şüphelendiğimi sordular. Yeğenimden #üphelenmiş. tim. Derhal Diran Asadoryanı ça - rrdılar. O suçunu itiraf etti. Ve de- di ki; Ben dün akşam eczane kapa - nirken bir dolabm içinde saklandım. Dayım eczaneyi kapattı, gitti. Ren dolaptan çıktım. Yazihanenin kiliği ni bozdum. Ve çaldığım paraları daj- remizin tavanma sakladım. Bundan sonra polisler gittiler, tavandan çalı. eİnan 41 lira 35 kuruş ve 10 parayı buldular. Müddelumumi sucluvu o nöbetçi mahkemeve gönderdi. Bugün karar verilecektir. Müddeiumumiliğe Davet Ist. C. Müddeiumumiliğinden: İstanbula geldiği anlaşılan Kara - man mahkemesi Azasından Nazımın hemen memuriyetimize müracaat et mesi Tıp Encümeni Toplantıs Türkiye Tıp Enclimeninden: Fnellmenimiz 13 İkincikânun çar. şamba günü saat on sekiz büçükta Cağaloğlu “Wtibna “Udasında -toplana- caktır. Arzu eden hekimler iştirak e- İ debilirler. Prof. Nissen tarafından göğüs İçe- risinde kan cevelânı üzerinde mihani ki tesirleri klinigi ve delâleti hakkın da tebliğ yapılacaktır. Güneş Klübünde Konferans Güneş klübünden: 16-1-397 tarihine tesadüf eden ö - nümüzdeki Cumartesi günü sâat! 18,30 da Bay Hıfzı Tevfik tarafın dan Edebiyat hakkında bir konfe- içüncü YARIN AKŞAM MELEK Sinemasında Büyük musiki üstadı Franz Lisst'in nefis ve meşhur eseri Üzerine kurulan bir şaheser ACAR RAPSODi Aşk, güzellik, Musiki, Baş rollerde baş döndürücü danslar emsalsiz bir mevzu. SİBİLE SCHMİTZ - PAUL HORBİGER Ayrıca: Paramount Dünya haberleri gazetesi, Genç bir Tıbbiyelinin ölümü Tıp Fakültesi ü- sınıfından “5 Adanalı Mahmut Nedim, dün vefat etmiştir. Tıbbiyeli. | i j 15 İkincikânun Cuma Duhuliye serbesttir, Mutedil fiatlarla fevkalâd. Şen. şuh ve açık şarkı kralı KAKİA MENDRİ Emsalsiz tango mümessilesi Küçük POZELLİ MAKSiM LOKANTAve DANSİNGİ açılıyor. İs program ATTIK nin ölümü, arka. # Yeni dans ve şarkı numaralarında j daşları ve kendi- VERA VANDA CHARLOT sini tanıyanlar a- Cambaz dansözü aynen benzeri rasında büyük bir BEZOS ve HAVAENLERİ , teessür . uyandır. Meşhur gitaristler heyeti j mıştır. o Cenazesi ZAZAS LASKOS Mile CHOKLER / dün öğleden sonru Mahmut Nedim Taktiği Şarkıcı Dansöz i kaldırılarak saat dörtte bütün arka. daşlarının elleri Üstünde göz yaşları We Topkapı mezarlığına defnedilmiş- tir. YENİ NEŞRİYAT Hukuk Gazetesi Hukuk gazetesinin ikinci cilt 17 ve 18 numaralı nüshaları çıkn. ur. Universite Ordinaryüs profesörle- rinden Erzurum Say'lavı Saim Ali Di. lemrenin Trbbs Adliye, Profesör Mus- tafa Reşit Belgesayın Isviçre Federal mahkemesi kararlarma, Emin Ali Durusuyun Deniz hukukuna, Şürayı Devlet azasmdan Cildi Ozelin, Profe- sör Suphi Nürinin, Universite lektör. lerinden E. Bartalini'nin, Clulio Mon. gerinin etüdleri, yazıları vardır, ŞEHİR TIYATROSU e kısmı | İdan: Mahcuz, paraya çevrilmesi mu. İn 1) 0 an sp karrer gardirop, halı, seccade, Vaz0 Son b ata karyola, soba, perde gibi 19-1 iy e an de kadar Galatada Azapkapı cadde. ÇOCUK TIYATROSU FAT:MACır |! Meyyit yokuşu başında 29 N.lu rans verilecektir. Aza ve dostlarımı- İzin bu toplantıya şeref katmalarını dileriz. Her cunrrtesi ve pazar günleri saat EMSALSİZ MATİNELER 17 de Smmm Herkee MAKSİM'de Herkes " Kâtip Aranıyor | Dikkatli, intizamlı lisan ve hesap bilen bir kâtibe ihtiyaç Ş BEKAR EVLİLER MONA GOYA - PİZELLA - GABAFİ ROCHE . MADELEİNE GUİTTY Sonsuz neşe vı Fransızca Pek yakında TÜRK Sinemasında e kahkaha, —— man Yarından itibaren IK Seki Siramada vardır. Eski yazıları bilmelidir. Bi Daktilo İle süratli yazı yazma- GRACE MOORE'in en güzel filmi lıdır, Maaşi 60 liradır. Askerliği ŞEHİR TIYATROS! ni bitirmiş olanlardan (istiyen DRAM KISM ler yazı nümüneleri, tercüme Bugün 2030 da halleri, fotoğrafları ile posta ku aşk, ihtişam, mi SÜRTÜK tusu 406 ya müracaat etmeli, Som hafi dirler. SULUKLAR: 50. 4 v0 da am Istanbul 5 inci Icra Memurluğun. Nuri Cönkerin ev eşyası 937 salı günü saat 12 den 14 teselliden dolayı apartımanda açık arttırma ile satıla. caktır, isteklilerin o gün ve saatte mahallinde bulunacak memuruna mü- racaatları ilân olunur. (29244) N münasebetile sev: daşlarından ve dostlarından ve taraftan gösteri MARGARİTA üzik ve opera für) mi Bugün “son. olarak MAZURKA“İ görmeyenlere son fırsat. TEŞEKKÜR hastalığı ve öl diklerinden, ark8 ilen muhabbet en derin şük! duygularımızın arzına muhterem zetenizin tava$sutunu rica ederi& Refikasi Nedime, büyük © Orhan, hemşiresi Dürriye Evdeki hayiin menfi sekilde bir tahavvil daha geçirdiğini farkeden Yusuf bu sefer hâsıl olsa her şeyi anlar ve Muazzezin korktuğu ve beklediği kıyamet gene kopardı. Fakat annesine karşı bir harp açıp kazanması icap eden bu Yolu tu- tarsa bunun arkasından gelecek olan sadmelere ta- hammül edebilecek kadar kuvveti içinde saklıyabi. lir miydi? Hayır, o hiçbir şeyi kendisi değiştiremiyecekti, Her geçen gün onu bu balçık yolda biraz daha ile- ri, biraz daha derinlere götürüyordu. Arkasında bıraktığı sahilin gitgide erişilmez olduğunu farkedi. yor, artık oradan kendisine elini uzatacak birinin bile onu kurtaramıyacağını sanıyordu. Şimdi akşamın olmasını, sofranın kurulmasını ve ya bir yere gitmelerini biraz istiyerek bekliyor, ra- kı kadehlerini daha az yüz buruşturarak içiyor ve koluna gümüş bir bilezik takan bir erkeğin kucağı- Ds oturmaktan eskisi kadar nefret etmiyordu. Geceleri tertip edilen bu âlemlere şimdi kayma- 'kamın bulup getirdiği birkaç çalgic: ile jandarma bölük kumandanı Kadri Efendi de iştirake başla » mıştır. Buna mukabil Şakirin annesi son zamanlar. de hiç gelmiyor, ihtimalki, Şahindelerin yeni evi « nin son günlerde aldığı şöhreti şerefile mütenasip 'bulmuyordu. Ne de olsa Edremlidin yerlisi idi ve ailesinin itibarmı düşünürdü. Şahsma ait eğlence- ler için de, Şahinde gibi hizmete hazır, diğer me- mur hanımları bulmak güç değildi. Buna mukabil kaymakam daimi misafirler ara- sma girmişti, Yavaş yavaş vahşiliği azalan Muaz- zeze ,uzun aşk konferansları veriyor, onu maaşi- nm yarısmı yutan hediyelere boğuyordu. Şakir bu hallere garip bir hazla bakıyordu. İçinde bu anda hâkim olan his Muazzeze karşı duyduğu istek de- gil, Yusufa karşı duyduğu kindi. Bir kere başka- sının olan bu kızı nasıl olsa elinde farzediyor, fa- kat onun kucaktan kucağı dolaşmasınm Yusuf için ne acı bir talih olduğunu düşünerek gülüyor. du. İşte, eninde sonunda bu yabanm Yusufundan yediği yumruğun acısını çıkarmıştı. Bu kıza bir zamanlar yan bakmasma müsaade edilmemişti ve buzün onu saatlerce hırpalıyor, kucağına alıyordu. MEMLEKET ROMANI Zamanı gelsin, daha ileriye de gidecek, battâ ken- disine verilmiyen bu kızın Ortaya düştüğünü de görecekti. Muazzezin sarhoy balinde bile kendini kayma, kamın batıcı puselerinden kurtarmıya uğraştığını gördükçe bir zamanlar hakikaten sevmiş olduğu bu kıza karşı bir parça merhamet duyar gibi oluyor, fakat arka arkaya gelip onu bir hayli üzmüş olan hâdiselerin hatırası, içinde yerleşen bir hiddet ve artık her şeyin bitmiş ve tamir edilecek halden çıkmış olduğu düşüncesi onu derhal soğuk ve lâ- kayıt haline döndürüyordu. Şahinde işlerin bu kadar ileri gitmiş olmasm- dan biraz şaşırmıştı. Yaşayışları evvelkinden daha mükemmel olduğu, daha çok takıp takıştırdığı hal- de eski ahbapların kendisine lüzumu kadar itibar göstermediklerin!, hattâ ondan uzaklaşmıya bak- tıklarını görünce canı sıkılıyor. Kendi kendine: “Bunlara da ne oldu ayol?” Diyordu. Mâamafih onlara ne olduğunu ve bir. çok dostları bu evden uzaklaştıran sebebi bilmiyor değildi. Yalnız bunu kendine itiraf etmek istemi- yor, belki bundan biraz utanıyordu.: Fakat içinde ona vicdan süküneti teminine yarıyan bir kanaat yardı ki, asla sarsılmıyordu! Bu yaptıkları kızınm rahatı ve sefaletten kurtulması İçindi. Eğer fena bir şey yaptyorlarsa bunun mes'uliyeti daha ziyade Yusufa, hattâ merhum kocasına aitti. Hiç olmazsa mes'uliyetin büyük bir kısmı! Onlar bu evin Istik- baliri düşünmüş, akıliıea hareket etmiş olsalardı şimdi Şahinde İle kızı elin heriflerine dalkavukluk edip onları eğlendirmiye mecbur kalmazlardı. He- le Yusuf haylâzlik edeceğine senelerdenberi | bir baltaya sap olmuş olsa veys Munzzeze göz koyma- yp kızı Şakire verseydi tabil vaziyetleri başka tür- Kuyucaklı Yusuf —61— SABAHATTIN ALİ lü olurdu. Bunları düşünmiyen Yusufun şimdi her bangi bir şekilde müdahale etmiye, kızmıya uasxı yoktu ve Şahinde damadına kerşi fena haveket et tiğine asla kani değildi. eğ Yusuf bir gün öğleye doğru eye Eeldi. Soğuktan donmuş gibiydi. Kapıyı uzun müddet çaldı.. Kimse açmıyordu. Neden sonra içerden bİr ayak sesi geldi. Tahtaların üstünde sürüklenen terlikler ka- piya yaklaştı, Yusuf içeri girince Şahindenin Şiş gözlü sura- tile karşılaştı. “Uyuyor musunuz daha yahu?” “Akşam geç yattık ta ondan. Sonra dudaklarımı büküp ilâve etti: “Misafir vardı da...” “Mangal yakmadınız mı?” “Hayır, sen şu odaya gir, ben yakıp getiririm." Yusuf goçuğunu çıkarmadan Odadaki mindere oturdu. Ellerini hohlıyarak ısitmiya çalıştı. Sonra dışarı doğru bağırdı: “Muazzez daha kalkmadı m7” Şahinde taşlıktan cevap verdi: “Bilmem, kalkmadı her halde. Sevin geldiğini duysa aşağı inerdi!” Yusuf doğruldu: “Gidip bakayım ?* dedi. Yün çoraplarının ucuna basarak merdivenleri gıcırdatmadan yukarı çıktı. Odalarının aralık du - ran kapısını elile itti. Karısı sol tarafına yatmış uyuyordu. Yusuf olduğu yerde durakladı. Gözlerini hayret- le önlinde yatana dikti, sonra daha yaklaşarak onu yakından süzdü. Aman yarabbi! Bu onun kâris mıydı? Müazzezin Yüzü yağlı yağlı parlıyordu. Saçla pösteki gibi dolaşmış ve yer yor terli yüzüne yaf Pişmıştı. Burun delikleri genişlemiş gibi duruyof Ve nefes aldıkça kanatları oynuyordu. Ağzı siri” mya benziyen bir şekilde yarı açıktı. Gözleriniöi strafı çürük ve yorgundu. Kâşları hafif çatılmışt” Fakat Yusufu asıl korkutan bu çehrenin kirli rıya benziyen rengi idi, Yanaklarının eski pemb&” liği hiç kalmamıştı, Dudakları kabuk kabukt 1 hafifçe oynuyor ve bu ürpef” mö kadının yüzündeki sırıtma ifadesini arttırıyof” du. Kaşlarınm çatıklığı ile garip bir tezat Wi eden bu gülüş Yusufa tamamen yabancı geldi. D#” ha çok eğildi, fakat Muazzezin ağzından yayılaf bir koku onu geri fırlattı. Bu kokunun ne olduğunu anlıyamadı. Yalnız bef zaman karısının hefesile beraber yüzüne vura koku olmadığını hissetti. Beyni zonklamıya başlad” Ellerini uzatıp önündeki bu mahlüku sarsmak? “Ne oldun sen! Ne oldun sen!" diye bağı istedi. Sonra bunu . yapamıyacağını anladı. Kar” smın uyandığı zaman kendisine müthiş şeyi© söyliyeceğinden korkuyordu. Son günlerin birçöğ hâdiseleri gürültülü bir sür'atle kafasından geğü Olduğu yere düşecekti. Gene yavaş adımlarla df şarı çıktı, merdiven başında çöküp oturdu... İki ay... Tam iki aydır karısma dikkatle baki” mıştı. Tahsildarlığa ilk başladığı günün sa hatırladı. O zaman da Muazzezi uyurken 86 mişti. Şimdi aradan iki ay değil, seneler geçtiği! sanıyordu. Ne olmuştu onun karısına? Onu bu pri le getiren neydi? Hatıralar, dikkat edilmemiş küçük” biribirine bağlı olmıyan fikirler kafasının dört tarafa koşup duruyordu. Kâh on sene rel Munzzeze söylediği bir sözü, kâh birkaç gün eve evden giderken, Şahindenin kendisine karşı #löi tavırları düşünüyor, bilhasan on zamanlara git V takım küçük ve ehemmiyetsiz vak'aları hayret cek bir vuzuhla hatırlıyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: