29 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

29 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mey m ça a AREA İpar Franra - Avusturya maçında Fransız muhacimlerinin attıkları gol LAvusturya kelecisinin plonjondan çok uzak kaldığı görülüyor | Bize de seçici ,, lâzım Fransa - Avustu sebetile meydana çıkan hakikat (YAZAN: EŞREF ŞEFİK) "İşlerin iyisi altı ayda çıkar,, € smda altı senedir çıkamıyanlar da var. Meydana getirilmesi bir. gok şartlara bağlı olan büyük işlerden bahsetmek istemiyorum. Stadyom, istikrarlı bir milli takır daha bekliyebiliriz. erdiremiyorum. Geçende de yazmıştım. Bizi beş antrenörümüz var, O Ingiliz ho. camıza da epey maaş veriyoruz. Fut. bol federasyonu baş antrenörden bir çok suretlerle istifadeye karar ver -| miş, amma baş antrenörden hakkiyle İstifade edeceği işlerdeki imkânlar | henüz meydana çıkamıyor. O adam- cağız.da, ikinci derecereki bir an -| trenörün yapabileceği bir fasliyet için de hapsolmug, gidiyor. | Pariste son defa yapılan Avustur. yü”— Fransa rig münasebetiyle de görüldü. Tek seçici usulü bir mem- leket futbolünde milli takım İşini dukça kolaylaştıran bir usuldür. Çün- | kü Fransızlar, birkaç ay evvel kabul ettikleri tek seçici ile ilk mühim maç| larını Avusturyaya karşı oynadılar. Bakın ihtisaslarına hürmet edilen a- damlar ne diyorlar: Avusturya futbol diktatörü Mayzel maçtan sonra, Pârise bir tenezzüh seyahati gibi gelmek artık maziye karışmıştır. Fransız futbol €cnebileri aldıktan sonra kabiliyetini çok yükseltmiş, tek seçici meselesini hallederek Avrupanm en tehlikeli mil | li takımını çikarmak imkânını bul -| muştur. | Halyan tek seçicisi Porto ,. Fransız takımını memülümden faz- | la buldum. Tek geçicinizin ilk mühim tecrübesinde fevkalâde muvaffak ol. duğunu kabul etmek lzımdır. Bun- dan sonraki maçlarda — oyuncularını daha iyi tanımak itibariyle daha faz. | la muvaffak olacağı tahmin edilebi- Wir. Fransız takımın bazı eksiklik- lerine rağmen takımdaki oyun zihni. yetinin beraberliğini tek seçicinin bu- lunmasma hamletmeliyiz. İntihap et. tiği futbolcülerin oyun telâkkilerinde biribirine yakın adamlardan olmasi, takımm umum! kıymetini arttırmış” tır. Bugünkü Fransız takımı ertik “Avrupanın çok tehlikeli küvvetleri arasma girmiştr. Biz ne diyoruz?.. © Bundan bir ay evvelde yazdım. Tek seçicinin bütün mmtakalardaki çocukları yakından tetkik edebilmesi ve oyuncularla devamir bir sürette| meşgul olabilmesi için serbest ve ma- Aaşlı bir adam olması ilk şarttır. Bizim İngiliz baş antrenörü fut . bol federasyonundakilerin hepsinden | daha serbesttir. Bir ecnebinin tek seçici olması biraz ağrımıza gidiyor. #a, onu federasyonun tek seçicilik raportörü şeklinde kullanabiliriz, Bunun için her şeyi hazırdır. U. fak bir kararı bekliyen bu işi daha senelerce bekletmemeliyiz. Fakat küçük bir kararla her şartı zaten ha- zır olan hareketleri yapmak üzere de bekleyişimize bir türlü akıl birr bir “tek rya maçı müna- derler, Şu bizim spor işleri ara- kapalı salonlar gibi şeyleri Federasyon- culara tebligat yapıldı Dün alayı bir yazısında, tepdilleri ihtimallerini Eşref Şe. fiğin garip bir tesadülle müta- lea ettiği İstanbulda bulunan es- ki federasyon reislerine umumi merkezden birer mektup gel . miştir Mevsukan öğrendiğimize göre umumi merkezin bu mektubun. da son kongreden sonra fede - rasyon merkezleri de Ankaraya nakledildiği halde bazı federas. yon reislerinin hâlâ İstanbulda yerleşmiş bulunmakta oldukla - rma İşaret edilerek bir an evvel federasyon merkezi o'an Anka. raya gelineleri ve gelemiyecek. erse bu ciheti de bildirmeleri is- tenmektedir. Henüz federasyon reisleri bu mektuba cevap ver, memişlerdir. ——— ——————— — Sporcularda Selimlaşma Şekli Müsabakalardan evvel veya 8onra halkı ve mukabil takımı, takımları. mızdan bazılarının (Yaşa), bazıları. nm (Çok yaşa) ve bazılarının da (Va. rol) diye bağırarak selâmladıkları şimdiye kadar görülmekteydi. Bu selâmlaşmalardaki ayrı, ayrı| şekilleri doğru bülmıyan Türk Spor! Kurumu, bütün klüplere gönderdiği bir tamimle, bundan sonra sporcula- İlerinin kabul edildiğini bildirmiştir. rın (Sağol) hitabiyle selâm verme Altınorduyu yenen Görtepelileri izmirde milli küme maçlarının neticeleri İzmir, (Hususi) — Milli kümenin İzmir üzerinde ilerleme noktasından yaptığı tesiri bu haftaki Altınor- du « Göztepe maçında pek bariz gördük. Her ne kadar İzmirin beş birinci 81- nıf takımı arasında her sene yapılan karşılaşmalar heyecanlı oluyor »diy- se de, milli kilme gibi her bakımdan enteresan bir davanm vücut bulmaar, bilhassa İzmir şampiyonasında bam. beşka bir hava yaratmıştır. Çünkü milli kümeye girmek istiyenler beş, girecekler ise iki tâkımdır. Işte bu haftaki Göztepe — Altm- ordu maçı bu hususiyeti taşıyordu. | Ve maç ta hakikaten beklenildiği gi-| bi baştan sona kadar kaybetmeden ve büyük bir enerji #ar. fiyle devam etti, Oyun Izmir takımlarında birkaç senede görmediğimiz bir sürat İle baş ladı ve bu vaziyette nihayetlendi. Bi. dayette tam bir hâkimiyet tesis © den Altmordulular bu üstünlüklerini fazla devam ettiremediler. Kendini toplayan Göztepeden on dördüncü de- kikada birinci, yirmi birinci dakika. da ikinci golü yiyerek mağlüp vazi. Ve devre her ki tara- yete girdiler. İfin neticesiz hücumlariyle 2—0 Göz- tepe lehine neticelendi. Ikinci devre başlamasiyle beraber, Altınordu Sait vasıtasiyle birinci go. lünü yaptı. Ve oyun bu gölden son. ra büyük bir heyecan kesbetti ve Ak tmordulular golün verdiği hızla Göz- tepe kalesini tehdide başladılar. Bu sırada Göztepenin bir o mağlübiyete doğru sürüklendiği tahmin ediliyor. du. Fakat hakemin bir Altmordü o. beyocanını | takımlarinm oyunu Kütahya kış Sporları ve av Kütahya, (Tan) — Avcılar kulü- bünün 20 üyesi kulüp başkanı Ka -| dir Sakanım idaresinde Armuteli na- hiyesindeki Avdan ve Yazlıca koru- larna giderek #ürek avı yapmışlar - dır. Civar köyler avcılarının da ka- tıldığı bu ay gezisi Üç gün sürmüş, bir çok domuz, tilki ve tavşan vurulmuş- tur, Beden terbiyesi öğretmeninin ida- resinde 50 sporcudan miteşekikil bu-| lunan başka bir grüp yakm sahalara | gezmeler tertip ederek dağ sporlari. le meşgul olmaktadır. Bu gezilerin | kış devam ettikçe sık sık yapılacağı öğrenilmiştir. ————--— İyuncusunu oyundan dışar ıçrkarması ve Saidin kramp yüzünden (o sahayı terketmesi bu neticeyi tahakkuk et- trmedi. Ve maçta 2. 1 Göztepenin galebiyle nihayet buldu. Göztepe bu galibiyetiyle en tehlike. |” li rakibini bertaraf etmiş ise de milli kümeye girecek iki takimın kimler olacağı henüz kat'i surette belli ol. mamıştır. Önümüzdeki Altay—Altm ordu ve Altay—Göztepe, KSK— | Göztepe maçları vardır. . Bu maçlar. dan sonra vaziyet tam vuzuhla mey- dana çıkacaktır. TAN O YUN AZ YAZANI ANAEİSZAN MALLA Si — Bir gey unuttun! — Ne, bir şey mi unuttum? Hiç bir şey unutmadım. — Evet unuttun! Ne oluyorsun, kafan yerinde yok mu? Bu arzu, Üzerine çocuk yüzünü buruşturdu, alnmı kırıştırdı. Daha henüz on yaşında bile yoktu. Uzun armudiye biçim! suratı soğuktan hafif bir morartı peyda etmişti. Uykusuzluktan, © kapanmalarına mâni olmak için gözlerini sik sık kırpıştırıyordu. — Haydi, anlat bakayım, ne va- pacaktın? — Aklıma gelmiyor kit. — Dinle beni; yakalanmak iste- miyorsun değil mi? — Hiç yakalanır mıyım baba; ben böyle oyunları kaç defa oyna- dım? — Nasıl yapacaksm; söyledikle- rimi bile aklmda tutamıyorsun! — Hele bir gör de bak, nasıl ya- parım, — Ne göreceğim var, ne mörece- ğim. Haydi düş önüme bakalım, E- ve gidelim. — Allahı seversen baba, ne 0- Tuyorsun? — Bana öyle sert sert lâf söyle- —.i.İnaam-hahamna karsı harlı lâf etmez. Büyüyünce fena bir adam olursun! Çocukla babası bir müddet sü- küt ettiler, Kırk beşlik adam İçi- ni çekti ve: “Zavallı oğlan, hâli uyku gözün- den akıyor. Sabahın bu saatinde sen böyle uykusuz sokaklarda mı dolaşs- caktm!,, diye düşündü. Oğluna döne- rek: — Aklima geldi mi ne yapaca- ğım! diye sordu. Çocuk aklına gelmediğine işaret olmek üzere başını salladı. Zaten küçük olan yüzü büsbütün büzül- müştü. — Ağlıyor musun ulan" Oğlu: — Neye ağlıyacakmışım, ben hiç ağlar mıyım baba? diye serteldi. — Ne bileyim; ne söylesem ak- lında kalmıyor! Çocuk sığındığı kapıdan #arks- rak elile bir avuç kar aldı, Babası: — Bu da ne oluyor? Ne yapa” caksm © karı? diye tersledi. — Kar topu yapmak için — Şimdi kar topunu düşünmek zamanı mı? Ben seni kız kardeşine yardim etmeyi düşünüyor sanıyor» dum! Ve oğlanı hoyratçasma kolun * dan yakalıyarak sığmdıkları k& - pınm içine çekti. “En mühim şeyi umutursun ? Torbayı ne yapacak” tm? Asıl burasını aklında tutman lâzım." dedi, — Unutmadım canım baba; tor- ba cebimde! Bana torba hakkmda bir gey tekrarlıyacağını akletme * dim de ondan! Ne söyledimse bana hepsini ni iyice ezberlediğini beli et o ki sana emniyet edebileyim? Cc ebinden çıkardığı kesekâği- dı içine üfliyerek açan oğlan babasınm yüzüne tekrar bak tı. Babası: — Şimdi anlat bakayım, sonra ne yapacaktım? — Sonra sütçü köşeyi dönerek şu evin arkasmda kayboluncıya kadar bekliyecektim!.. — Vallahi yaparım baba, sen korkma hiç! — Evet, yaparsın amma her şe- yi iyice aklında tutasın diye tek - rarlatıyorum. Ellerin üşüyor mu? — Eh, biraz! — Turbayı koltuğunun altına st- kıştır! Oğlunun ellerini kocaman masır- li parmaklarının arasma alarak u- ğuşturan işsiz gene oğlundan sor- du: — Sonra ne yapacaktın? — Evin arkasına köşeyi döndü- Bü saman koşa koşa gidip bir süt şişesi yakalıyarak kese kâğıdınm içine sokacağım ve öbür tarafa doğ ru sanki hiçbir şey olmamış gıbi yürüyeceğim. — Koşacak mıydın? — Hayır, sade yürüyeceğim! — E, şayet sütçü seni görür gör mez arkandan koşarsa gene kaç- myacak mısm?, — Hayır, kaçmak maçmak yok. Yanıma gelir tutarsa bir ağlama- dir tutturacağım. — Bakalım, ağlıyabilecek mi - sin? diyorum” Bn #ötü Bole Sl: dattım ki; sanki dayak yemişim gibi bir güzel ağladım, görseydin katılırdm gülmekten! — Hişt! O kadar bağırma! — Artik, ellerim üşümüyor ba- bs — Cebine sok ta iyice iinsm- Jar! Torbayı ver ben tutayım. Sütçü sehi tutarsa ne yapacak - tm?.. is zırlıyacaktım. yanımıza yaklaşarak fakir bir çocuk Durmadan Sonra sen uğuştur! şey kaçmış gibi elleri: Aç alimli bir maymun gibi kü - çük oğlan bir gözünü ka - pıyarak öbllrünü açtı. Babası da sahiden oğlanın gözüne bir şey kaçmış gibi yalandan muayene ediyordu , Lâpa lâpa yağan kara göğsünü vererek yürüyen bir yolcu onlara gözünün ucile bile bakmadan geç- ti. Bu fakir adam üzerine bir çu - val örtünmüştü. Baba oğul bu bi- çareyi tipiden tamamile görünmez bir mesafeye vidincive kadar ta- kip ettiler, Çocuk; 2 — Tipi fazlalaştı baba! Sütçü beni görlinciye kadar İki şişe bile alabilirim, , dedi. — Yok bir tane yeter! Seni ta- nıdığımı sütçüye anlattıktan 8on- ra ne olacak? — Sonra sen ona sütü hasta a- nam için çaldığımı söyliyerek a- emdıracak ve beni polise verme- mesini rica edeceksin! Hepşi bu işte baba?,, — Evet hepsi bu! derin derin i- gini çeken baba: — Karnın aç mı oğlum? diye sordu. — E, biraz! — Ben de biraz açım. Karmma elinle şöyle biraz dokun ve sık sık tükür! Oğlan babasının dediğini aynen taklit etti ve ikisi de acı acı gülüş- tüler. Bir dakika süren fasılasız süküt ve sonra babanı bitmez tükenmez sualleri şu emre tahavvül etti: — Haydi, atla! Sütçü arabasmı sürdü! Tam şu telefon direğinin önüne geldiği vakit şişeye yapışa caksın! wi Şimdi araba yavaş yavaş ve ken di kendine ilerliyor. Adam ve ço- cuk saklandıkları kapının demirle rine ellerle dayanıyorlar. Biran sonra küçük oğlan karda ilerliye- bilmek için küçük ayaklarımı kal- | dıra kaldıra yürürken babası ken di kendine tipiye bakarak düşünü» yor: | Keşki kasketini iyice öne doğ- ru eğmesini tenbih etseydim, Gö - zü kör olacak oğlanm! Ve göğsü | ine kulka derin derin nefes alı - yor. Nefes alırken göğsü fena hal de sızlıyor. Tam bu esnada süt- çü köşeyi dönlüyor. nın bati yürüyüşü birdenbi- re hızlanıyor ve küçük bir vücut arabanın üzerine Jâstikli gibi at- uyor. Elini süt şişelerine doğru w- #atıyor. Korkudan titriyen baba: Oi AİR ERİSİM iye düşünüyor... | sun sürüyor! ocuk arabadan yumuşak kar- Ç ların içine atlıyor. Elinde- Ki süt şişesini kese kâğıdının içis ne yerleştirerek hiç arkasına bak» madan, arabanm gittiği istikame- tin aksine yavaş yavaş başı yuka» rıda yürüyor. Babe sütçünün evin arkasından yavaş yavaş çıkarak öbilr evin kapısını çaldığını görü- yor ve ferah bir nefes alıyor. Ar - tık müsterihtir. Çünkü oğlan yi kalanmamıştır. Biraz sonra öbür sokak başında birleşiyorlar. Oğlan heyecandan yüzlü kıpkırmızı: — Gördün mü baba, nasil, iyi | yapmadım mı? Diye soruyor. il Baba: — Aferin, oğlum, tam dediğim gibi kareket ettin! Diye oğlunun arkasını okşuyor. — Hem ne kolay oldu baba! İs- tesem iki şişe birden alabilirdim! | — Hayır, bir şişe yeter! | — Yarın istersen iki şişe alırım, — Hayır, yarın almıyacağız! Ve artık baba oğul lâpa lâpa ya” ğan karda evlerine doğru 8ö3 söylemeden yürüyorlar. Biraz son ra erlerinin kapısınm önünde baba düruyor ve oğlunun kulağına eği- lerek: — Beni dinle oğlum! Bu yaptı- ğımız hırsızlık, biliyor musun? A- ma biz hırsızlık olsun diye yapma- dık. Kiz kardeşin hasta olmasaydı bunu yapmıyacaktık! Sütü onun İ- çin çaldık! diyor. Oğlan, uykusuz” Tuktan yarı kapanan gözlerini u- guşturarak: — Biliyorum baba, annem hep bana söylüyor; senin baban hi$ çalmadı, diyor. Hem ben büyüyün- ce hırsız mırsız olacak değilim ki! Ben hırsızlığın fena bir şey oldu- gunu biliyorum!” Babası imdi bembeyaz kara dal | gın dalgm bakıyor. Olduğu yerde | mıhlanmış gibi duruyor ve neden sonra oğlanm: ş — Baba üşüyorum, haydi evi” mize girelim! Diye yalvarmasını çok uzaklar” dan gelen alışık olduğu ve sevdiği bir ses gibi duyarak yavaş yavaş © vinin kapısının tokmağını çalıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: