7 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

7 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngilterenin Kembriç ve Oksford üniversiteleri kürekçileri nisanın üçünde Parite Sen nehri üzerinde ve 3000 metre mesafede Parisin seçme iki kürek takımile iki ayrı yarış yapmışlar ve ikisinde yarışta görüyoruz. e Parislileri yenmişlerdir. Resimde İngiliz gençlerini kendi aralarında yaptıkları son Bana Göre: İzmirliler - Nigin Mağlüp Oldular ? Çek usulü İzmirli Vahap Fenerbahçeye karşı bir müsabakada Atletler Pist Bulamıyor İstanbulun bazı tanmmış atletleri matbaamıza gelerek İstanbulda ça İışmak için pist bulamadıklarından şi- kâyet etmişlerdir . Pilhakika bizde İstanbul atletleri. pin çalışmaları için muallim başında hazırlanmış bir pist göremiyoruz 17 nisanda ilk müsabakalarını yar pacak olan İstanbullulara bir pist te. darik etmesi hususuna mmtaka baş. kaniyle atletizm ajanmın ehemmi - yetle dikkatini çekeriz. Kütahya Sporcuları Birleştiler Kütahya (TAN) — Halkevi spor kolu binasmda toplanan bütün Kü - tahya sporcuları, mevcut iki klübün “Gençler birliği,, namı altında bir - Teşmesine karar vermiştir. Birliğin müteaddit futdol takım. arı bulunacak (ve bunlar arasında sik sık müsabekalar yapılacaktır Manisada Halkevi Kupası Manisa, (TAN) — Şehrimizde bir aydanberi devam eden Halkevi kupa maçlarının finali bu hafta Turgutlu ve Akhisar takımları arasmda yapıl- d Baştan başa hâkim oynayan Tur. gutlu takımı ee 3 gol yas para mx Zatim” 49. nunda vali Lat Kırdar kısa bir hita- be ile gençleri tebrik ederek Halkevi. koyduğu kupayı merasimle Tur - gutlu takımı kaptanma vermiştir » yerine, İngiliz sistemi... (Yazan: Eşref Şefik ) “TAN” ın sporkısmında ça n biz üçar kadaş, İzmir futbolünü şahsi görüşlerimizle ayrı ayrı tahlile karar verdiğimiz zaman, yazı larımızı biribirimize göstermemiye söz - leşmiştik, Dünkü nüshamızda çıkan Burhan Feleğin yazısı ile Şazi Tezcanın kanaatleriniz | ki biribirne zıt noktalar, yerde çalışan bu mevzuu üçayrı insanlar gibi incelemek vadıni tuttuğumuza delâlet eder. Bugün de, Den, İki arkadaşımm kanaatlerini he. saba almıyarak kendi fikirlerimi söyliyeceğim: Bana göre, Izmir futbolunun İstanb dan eksik olan tarafı lar benzeyişi Çok olan şekillerde futbol oynüyorlar. ununla Çek futbolunun o kıymetsizliğini ALLO! FUTBOL FEDARASYONUNDA GEÇİMSİZLİK “Haber,, refikimizin yazdı. ğına göre mezunen İstanbul . la bulunan futbol federasyo - au reis! Sedat Rıza ile ikicin re si Nasuhi Baydar arasında ge çimsizlik — çıkmıştır. o Nasuhi Baydar, reis Sedat Rızanım İş tanbulda bulunduğu siralarda riyaset kendisine ait olduğunu ileri sürerek, milli küme maç. larma hakem tayini gibi bazı hususatı reise sormadan hot. behot yapmıştır . Reis Sedat Rıza İse İşin e- emmiyetine binnen milli kü. me işleriyle bizzat kendisi meş gul olacağını söylemiş, ve mil li küme hâkemlerini kendisi tesbit ederek Sait Salâhaddini Je bu haftaki (o maçları idare için Ankaraya göndermişse de yu hal ikinci reis Nasuhi Bay. darın kardeşi Alâeddini hâkem koymasına ve milli maçlar. lan birini ona idare ettirmesi- ne mâni olamamıştır. Haber gazetesi, bu anlaşma. İmazlığın, reis ile ikinci reisten »irinin istifasiyle meticelenece. Zinl tahmin etmektedir . TAN — Neticenin ne olaca- #mu bilmemekle beraber, futbol *eisi Sedat Rızanm İstifa etti. *i hakkında çıkarılan rivayet. İtenberi ortada bir anlasma . mazlık olduğunu biz de hisset mekteyiz. | futbolum- istem,, dir. İzmirli sporcu - söylemek istediğime hamledilmesin. Çek fut- bolu, senelerce biribiriyle kaynaşmış birinci sinif artıstler tarafından tat. bik edilirse emin neticeler alan bir o- yundur . Fakat takımm on rtist dere. cesine yükselmiş ve biribirleriyle ikiz kardeşler gibi anlaşmış olmak şarti- le,.. Bu tarzı, bânileri olan Çekler bi. le devam. ettiremiyorlar. Çünkü se - nelerce emekle takıma kaynaklaşmış oyunculardan İkisi çikmea ovun de recesi İki smıf farkediyor. Bu hal, takımları gençleştirmek, sür'atlen - dirmek imkânını vermediğinden Cek sisteminin başlıca kusurları arasmda. dr, Rakibi martajina gelince; OÇek futbolunun fertleri, hareket sahaları ve akış olukları evvelden kestirilebil. diğinlen tutulmaları daha kolaydır, Istanbul futbolu ise, mesafeyi to. pa sür'tale kat'ettiren. derinlemesine inen ve aniliği fazla olen İngiliz tar. hiç olmazsa, müsveddesini çizmekte - rm saha ömürleri kısadır.. Bu bakımdan da Çek sis - temini hakkiyle başarmamız güçtür. İzmir futbolunun İstanbula nazaran farkmda antrenör meselesi de dik . kate almmalıdır. Bizim çocuklar İngiliz sisteminde, oyunun icaplarma göre varifelerinin kolay şekillerini boyuna antrenörler. den dinlemek yüzünden umumi pozis, yonun kaba taslağma akılları bi - raz yatırmışlardır.. Halbuki İzmir İiler bu kolaylığı da bulamamışlar - Jâr Netice itibariyle; İzmir futbolu, a. gir ve hücum şekilleri muttarit oldu- ğu için İstanbullularca marke edil - miştir. Halbuki, İzmirin muhtelit hali, oy- nadıkları tarzın essalarmdan olan a- ralarındaki tam anlaşmayı da sars - muştır Avusturyalılar bile sonuna kadar İpişirdikten sonra kotarılar futbol sis znâ tamamen yatmamiış olsa bile,| tabi makin yordu. “ Gönlünü çalış gün 3 yan temi savur gidiyordu. Fi edense, makine i.. Yaşka: rmehi.. diye kat bu esna çekmiye, ya iyii sürüklemiye Yaşka, sırtının ağır, fakat kuvvetle yere tığını hissetti. İç lerinde büyük bir ac şaşkınlık okunan İri gözlerini iki defa açtı kapadı S.nra, kendini kaybetti. Gözlerini sarı duvarlı, dört kö - şeli bir odada açtı, Akşamdı. Lâm. balar yanmıştı, Pencere! bir perde ile örtülü idi. Odanı için- de üç lâmba ve alti karyola vardı. Karyolalar, karşılıklı olmak üzere Üçer üçer konmuştular. Bunların üzerindeki örtüler de sarı idi. kanin karyolasmin karşısına gelen er Ün meeynlade iş ordu yana aşa başla Yaş- ann yanmdaki bi! kar yolada karabıyıklı uzun bir adam vardı, Biraz blyükçe olan gö ni Yaşkaya dikmiş bakıyordu. » yanındaki kar. A ka, kara br yıklı adamdan korktuğunu hissetti. Gözlerini boş k nerede bulunduğunu düşünmiye başladı. nk ona hapisaneyi hatırlat n dış duvar - ları da sarı i di mektebini ından . geçirdi. Kulak kabarttı. Acaba zincir se816- ri duyuluyor mu idi. Fakat orta- lıkta çıt yoktu. Yalnız uzakta, kim bilir nerede, biri inliyordu. Ortalık ta da müthiş, fena bir koku vardı. Demek burası hapisane veya mek- tep değildi. Hastane idi. Bütün bunlar Yaşkaya çok de lamak istiyordu, Fa komşusunun kızacağını düşün ını zaptetti .C pıyarak dikkatle kendizi dinlemiye başladı. Herşeyden evvel karımda bir gurultu işitti. Aç olduğunu an- ladı, Yine bu esnada buraya gel - meden evvel kendisine bir (şeyler olduğunu hatırladı, Sonra, bi aşkanm di yola böştu. rini ka ) in ağ bir ayağınm â- deta yerinde olmadgını farkedince İ korktu. Halbuki bu korkusu yer- temini devam ettiremiyeceklerini ân layarak, #eri futbolun ruhunu öğren. mek üzere İngiliz Cimi Hoganın aa - sihatlerini ve tariflerini senelerce din lediler - Dünya modem futbola doğru yidi. yor, Sistemler icat etmiş olan mi r kendi sistemlerinin nünde elemanları binnisbe daha ko - lay bulunabilecek İngiliz çeşidini ka. İbul ediyorlar. Bu vaziyet karşısında İzmir de gittiği yolu İngiliz cihetine saptırmağa mecburdur . Topu uzin mesafelere kat'ettire - cek şekilde çabuk sevketmek itiya - dmı daha a3 bir zamanda elde etmek çarelerinden biri de Paristeki Vaha. bın geri getirtilmesidir. Vahap, kendisi ağır olsa bile, seri futbolun manevralarını çok görmüş - tür. İngiliz antrenörün tarifleri Va. hap gibi bir oyuncu takımda bulunur aa daha kolay tatbik olunabilir. İşte benim de İzmir futbolu hüikımdeki kanaatlerim bunlarrtır., .aaaraseakaneaeeseaeesesep : YAZAN. Maksim Gorki ÇEVİREN : Y aşka, gözlerini sımsıkı ka - padı ve bütün sesiyle hay- kırdı. Sonra da, gözlerini açmak - sızm dinlemiye başladı. Birdenbi- re, aceleci ve yumuşak ayak ses- leri duydu. Başucunda da, pek te yazik sayılamayacak bir bmc sesi — Ne: bağırıyorsun, küçük? Yuksa baygın misin?.. Anlaşılan bu hastanedeki - bay. gın insanlar söz söylemek kabili- yetini kaybetmiyorlardı, — Çünkü hastabakıcı sem hallerinde de hastalarla na kuvvet vermek İst i icap edeceğini d zler aş fakat kat'i bir sesle — Karnım aç, dedi — Bunda avaz avaz bağıracak ie var?. OAmmada şımarıksın, ha! Hastabaktcr ayaklarını sü: rek odadan çıktı. Az sonra te odaya dündüğü zaman, Yaşka o - na: — Teyzeciğim, burası hastane mi , ,Sualini sormayı etmi Kadın, ukalâ bir tavırla şu cevabi vermişti: — Yoksa han odası mi zannet- tin?., Y aşka, karı urdu ve uyudu. Ancak gece yarısı- na doğru uyandı, Gözlerini açlı ve. etrafına bakındı. Herşeyde ilâç kokusu ve sessizlik vardı. Birisi, hafif hafif inliyordu. Çıkan sada gok acayip idi. Ve sarı odanın içi- ne © kadar vazıh bir surete yayılı- yordu, ki bu kokulu sessizlik ve Yaşka için alışdmamış bu çiy te - mizlik arasmda yegâne canlı şey bu sada imiş gibi (görünüyordu. Denilebilirdi ki sarı duvarları âdeta nefes alıyordu. Yaşkanm o yatak komşusu, el göğsüne kavuş - upuzun yatıyordu. Işik yil. rmuştu. Yarı açık dudak - : arasından soğuk, beyaz dişleri üyordu. Manzara korkunçtu. ın kalbi duracak gibi oldu. Battniyeyi başına çekti ve sezsizce ağlamıya başladı. Kendisini unu - tulmuş, yapayalnız, âdeta mahvo- luyormuş bir halde duyuyordu. Günler böylece, biribiri peşi sıra geçiyordu. Yaşka, güçlükle iyileşi- yor ve çok 2: ordu: Yüzünün zayıflığı, gözlerini daha iri göste- riyordu. Bu gözlerin içinde elemli bir intizar hali okunuyordu. Yaş- kanm yüzünü yıkarıştılar. Bu yüz, çok düşünen bir çocuğun ve beyaz yüzü idi. Yaşka yalnızlık duyuyor, âdeta burı nefret ediyordu. ir gün, gün ortası uyanan Yaşka, gözlerini açtığı za - man titredi. Birisi ona bakıyor ve gülümsüyordu. Fakat bu, öyle bir ki Yaşka kendini leşmiş sandı. Biraz o- doğrulmak istedi. Fa» ğindaki ağrılar, yüzünü bu yeniden gözlerini kar pamıya mecbur ettiler, çük, neyin ağrıyor? kimse, hiç bir zaman, hiç * kmda ona bi © en hemen yola ilebilecek kadar ince na doğru mişti.. Bir göz tat dat Yaşka çücük vücudunu sıcak, yu bir şeyle okşuyorlardı öyle geldi, ki güya o. bütü ri çoktandır bekliyordu. Güya bir zamanlar birisi ona İ muştı. Faks man olmuştu, belil değil, Yaşka gülümsedi... — Neye susuyorsun? yeniden gülümsedi. Göz yarı kapıyarak kurnazca ba» şını salladı. Ne sevimli! Yaşka ağlamak istedi. Bu temiz yikanmış ince boyuna sarılmak u- zun uzun ağlamak istedi — Fakat cevap ver!, Çoktanbe- ridir burada misım?.. Neyin ağır yor?.. Sen kimin çocuğusun ?— üçlük, boğazmda bir gıcık - lanma duydu. Kesik bir sesle sordu: — Sen gitmez misin? le könuşmıya başlasam Ben sizin — Ben sorduğunuz şeylere ce « vap vermiyeceğim.. de.. başka şeye yliyeceğim.. O zaman siz gi- dersiniz! Sonra ben yine yalnım kalırım. Şimdi Yaşka, hem sevinç, hem keder göz yaşlarile ağlamıya baş” ladı, — Vah zavallıcığım.. Ben daha burdayım.. Bak o henüz uyuyor. Yaşka gözyaşları arasında, sür atle, sordu: — Kim?, Başıyla Yaşkanm yatak kom « şusunu işaret ederek: — Kardeşim, dedi. Yaşke, hayli sükuta uğramış bir * tavırla sordu: . — Demek, ki siz bana gelmedi niz7. — Ben seni henuz tanımamış- tım ki. Bundan sonra sana da ge lirim. Yaşka, biraz itimatsızlıkla, az da merskla sordu: — Bu uzun adam mı serin kare deşin?, O burada neye yatıyor? Onu da mı makine bozdu?. — O.. hasta. Hem çok hasta. Onu makine değil de.. İşte o öyle. Hasta. bir (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: