7 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 SSD Na YU U uhtar, bu büyük muvaffa- kiyetten o kadar sevinmiş- ti ki; derhal topraklarım üzerine kapanmış... Yüzünü yerlere süre- Tek: — Ya, Rab!.. Hayatımınm en me- Sut günü, bu gündür. Sana, şük- YTanlarımı arzetmek için kelime bulamıyorum. Diye, inim inim inlemişti. Ve Sonra, dört rekât, şükran namazı dıktan sonra, Ömer bin' Saadı huzuruna getirtmişti. Sabık ser- dar, perişan bir halde idi. Teslim Man, Muhtarın adamlarından bir- Sok dayak yemiş; yüzü gözü, ta- hinmıyacak -bir şekle girmişti. Muhtar onu görür görmez, derin! bir (âh!..) çektikten sonra: — Hey, kâdir Allah!.. Koca Sa- dibni Ebi Vakkasın oğlunu bu ha- le mi getirecektin. Hikmetinden, Bual olunmaz, Demişti. Saad'in oğlu Ömer, derin bir sü, küt içinde başını önüne eğmişti. Muhtar, onu şöylece isticvap et- Mişti: le"_ Ya Ömer!.. Ne dersin, bu ha- — Allahm takdiri. — E. Binlerce Yezidinin başma Beçerek, Kerbelâ ,sahrasına gidi- Şin?.. — O da Allahm takdiri. — Ya, (Resulü Ekrem) in Ehli. beytini bir yudum sudan bile mah- YTum ederek, onları al kanlar için- de şehit edişin? — Tabil.. Bu da, Cenabı Hak. km takdiri . — Eh, haniya bu hizmetinin Mükâfatı olarak, Rey ve Taberis - fan eyaletlerine vali olacaktın? Ni- $in olmadın?.. — Ne yapalım.. Cenabı Hak tak- dir etmemiş.. Yezit, bizim — hiz- Metlerimize mükâfat vermekten £ekindi. İbni Ziyadm vaitlerini tasdik etmedi. — Kerbelâda mukateleye çıktı . ğin zaman, boynunda kimin kılı- €I vardı? — Babamm. — Ya şimdi bana kasdetmek |- fin buraya geldiğin zaman, üze- Tinde hangi kılıç vardı? — Yine o kılıç.. Babamın kılı- cı. — Şimdi nerede © kılıç?. — Esir olduğum zaman, üze- timden aldılar, uhtar, kendi adamlarıma dönmüş, Ömer'in üzerin- de alman kılıcı istemişti. Ve kı- lÇ gelir gelmez eline alarak Öme- Te gösterdikten sonra onunla ko- Duüşmasma devam etmişti: — Kilıç bu mu, ya Ömer?, — Evet, odur. Babamın kılıcı. — Ya Ömer!.. Baban bu kılıcı (Resulü Ekrem) aşkma sallamıştı. Ve, bununla (Cennet)i kazanmış- tı.. Sen ise bu kılıcı Rasulü Ekre- (1) Bazı tarihler, HAVADA PARLADI Kanlı Kelle Yere min evlâtlarma çevirdin. Bu kılı- cin şeref ve göhretini payimal et- tin. Herkesten ve her şeyden ev- vel, bu kılıç senden davacıdır. Bu- na, ne cevap vereceksin? — Allahm takdiri .” — Öyle ise, diz çök, İstiğfar et. Allahm son takdiri yerini bulsun. Muhtar bu sözleri söyler söyle- mez, yerinden fırlamış.. Ömer'in yanına sıçramıştı... Ömer, bütün vücudu titriyerek, diz çökmüş; — Ya, Muhtar!. Dünya tamar, beni iğfal etti. Şeytana uydum. Şimdi, nedamet-ediyorum. Bana, kıyma., Bundan sonra, Ehlibeyt Uuğruna canımı feda ederim. Diye yalvarmıştı.. Fakat, Saad ibni Ebi Vakkas'ın kılcı, bir an ha- vada parlamıştı. Ve bu bir an için- de de, ©o mübarek adamın haris oğlunun kafâsi uçmuş.. Kanlı kel- le, sıçraya sıçraya birkaç adım ile- ri yuvarlanmiıştı. (1) esele, Ömer bini Saad'in başını kesmekle neticelen- memişti. O gece ve ertesi gün Kü- fede şiddetli bir araştırma yapıla- rak, Kerbelâ vakasına iştirak e- denlerden iki yüz elli kişi daha el- de edilmiş; bunlar da kâmilen kı- lıçtan geçirilmişti. Bu dehşetli ic- raat karşısında, artık Küfe halkı kıpırdıyamıyacak bir hale gel- Fakat, Küfenin bu itaat ve in- kiyadı kâfi değildi. Asıl mühim mesele; İrak'ı istilâya gelen, İbni- Ziyadın ordusu idi. İbni Ziyat, ilk bozgunluğun intikamını almak için (Musul) civarma kuvvetli bir müfreze dahy göndermişti. Ku- mandanları (Yezit bini Esedi) nin vefatı üzerine mütereddit bir va- ziyette kalan Muhtarın askerleri, bu Emevi askerlerini görür — gör. mez, del'hîıl geri çekumjşıetdı”' İşte tam o sırada, artık Küfedeki işlerini bitiren (İbrahim bini Ma- lik Eşter), maiyetindeki küçük kuvvetle cepheye yetişmişti. İbrahim, Irak askerlerinin ricat ! ettiğini görür görmez şaşırmıştı. Lâkin kendini çarçabuk - toparlı- yarak derhal müdafaa tertibatı al- mış., Küfede kazanılan zafere dair söylediği sözlerle onların manevi- yatını artırmıştı İbrahimin cepheye geldiğini ha- ber alan civardaki kabileler, ona iltihak etmişlerdi. Bir iki gün zar- fımda İbrahimin cephesi hem ma- (Ömer bini- Saad)in Muhtar ile karabetinden bahsederek Muhtarım onu bu hâ- disede öldürmediğinden .. Ve bilâ- hare (Muhammet Hanife) nin şi- kâyeti üzerine, Musul civarında katledildiğinden bahsederler. Fakat elimizdeki kuvvetli me- hazler, hâdiseyi bu suretle naklet- mektedirler, aa e Yazan: Ziya Şakı:r Yuvarlandı nen ve hem de .. addeten kuvvet- lenmişti. ibrahim. cephede bir oyala» ma harbi açmıştı. Burada bu harp devam ederken, kendisi de fedailerden mürekkep bir kuv- vetle — geriden dolaşarak — İb- ni Ziyadın karargâhı üzerine bir baskın yapmıştı. Tali ve tesadüf, burada inanıl- mıyacak bir harika göstermişti... Askerinin çokluğuna gövenen baş- kumandan İbni Ziyat; o gün cep- hedeki harbin. idaresini fırka ku- mandanlarıma bırakmış, kendisi de yanına birkaç kişi alarak av- lanmak için karargâhından uzak- laşmıştı. Fırat sahillerinde gezerken; bas kım yapmaya gelen (Malik Eşter)- in oğlu ile birdenbire karşılaş- mıştı. İbni Ziyat, karşısında bir L rak müfrezesi görür görmez, Şa- şırmıştı. Evvelâ, bu büyük cüre- te inanmak istememişti, Lâkin_. aklı başma gelir gelmez, hakikati bütün açıklığı ile hissetmiş; atını dört nala kaldırarak kaçmak iste- mişti. İbrahim; yanında bir kölesi ol- duğu halde, yıldırım - süratile ile- ri atılmış; İbni Ziyadın yolunu kesmişti. Emevi ordusunun baş- kumandanı, artık kurtuluş imkânı olmadığmı görünce derhal atmdan yere atlamış; Malik Eşter'in oğlu- nu mübarezeye davet etmişti. İbrahim, omuzlarını silkerek acI acı güldükten sonra; — Ben.. Malik Eşter'in oğlu, se- ninle mübareze edeyim, ha?.. şen, Allahm ve Rasulün lânetine uğTa- mış bir adamın piçisin. Sonra da Rasulü Ekremin ehli beytinin ka- tilisin... Senin mel'un ve murdar kanına elimi bulaştırmak istemem, diye, cevap vermiş.. Derhal köle- sine dönerek: — Kes, şu mel'unun demişti, K Köle; çevik bir kaplan gibi, İbni Zeyyadım üzerine atılmıştı. Onu bir hamlede yere yuvarlamıştı. Ve sonra, göğsüne oturarak, keskin hançerile başını gövdesinden ayır- mıştı... O zaman İbrahim, ellerini semaya kaldırmış: _y;& Hüseyin!., İşte, Kerbelâ- nın en büyük katilinden de, senin intikamımı aldım, diye bağırmıştı. kafasmı, mevi ordusu, Tricat ediyor. Cesur İbrahim, bu büyük muvaffakiyetin peşini birakmamış- tı. İbni Ziyadın şıpır şıpır kanlar damlıyan başını bir mızrağın ücü- na taktırdıktan sonra; maiyetinde- ki küçük müfreze ile karargâhın üzerine saldırmıştı. Bu sırada, ortalık tamamile ka- rarmıştı.- İbrahim ile maiyetinde- kiler; y (Arkası var)| EKOÖONOMİ Borsada alışverişler durgun Dün borsa muameleleri durgun bir vaziyette geçmiştir. Paristen gelen sa bah telgrafı Türk borcunu 282 ve ak- gam 287 frank göstermiş olmasına rağmen piyasada 21,60 lirada açılan Türk borcu 21,60 lirada kapanmış ve daha fazla yeikselmemiştir. Ucuz fi- yatla Türk borcu almış olanlar dün- kü fiyatları kârlı görerek ellerindeki hisseleri satmışlardır. Anadolu tah - villeri 40, Mümessiller 44,30, Anado- lu hisseleri 23,75, Merkez Bankası 93,5, Sıvas, Erzurum 95, Ergani his- seleri 100,50, Aslan çimentosu 14,80 Jirada kalmıştır. Bu sonuncular üze - rinde muamele olmamışstır. Dün liki- dasyona kalan hisselerin müzayedesi vapılarak bunlar icin yüzde 2 — 2,5 faiz tesbit olunmuştur. Faizin bu nis- hette Az olması Borsa âleminde nadir görüldüğü için ehemmiyetle karşılan- mıştır. Deri Sanayicileri Toplanıyor Deri ve deri mamulâtı üzerine ça- hıgan sanayiciler, bugün Sanayi birli- #inde toplanacaklardır. Dericiler, it- halâtımn serbestisi halinde gümrük himayesini istiyecekler ve bu husus- taki mütalealarını birliğe bildirecek- lerdir. Romanyadan Alınan Keresteler Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâ- I-tince Romanyadan satın alman ke - restelerin bedeli olan paradan bu de- fa 35136 lirası Merkez Bankasına yatırılmıştır. Geri kalanı da bankaya tevdi olunacaktır, uzatmıştır. SUSUZ ALKOL Ötedenberi — hariçten getirilerek muhtelif sanayiimizde, fabrika ve i- malâthanelerle, eczacılıkta kullanıl - makta olan mutlak küulün (Alkol ab- sölü) memleketimizde istihsaline çair- şılıyordu. Haber aldığımıza göre, Türk ispirto fabrikatörlerinden bir zat, bir Türk kimyageri ile birlikte bu | işin halline muvaffak olmuşlar — ve mükemmel evsafta susuz alkol istih- sal etmişlerdir. İstihsal olunan susuz alkolü İnhisar idaresi de beğenmiş ve fabrika ile teahhüde girişmiştir, Esnaf Cemiyetlerinde Seçim Bu hafta içinde yeni idare heyet- leri seçimini yapmağa başlayan Es- İnaf cemiyetlerinden sebze bahçıvan. ları cemiyeti mevcut azasından üc:ii.4 nü-değiştirerek yerlerine bahçıvan Rıza, Fethi ve Sabriyi seçmiştir. Fı- rıncrlarla marangozların idare heyet- lerinin nısfı değiştirilerek yerlerine * İüç aza seçilecektir. ÖL L E : Musiki ve Sinirler Musikinin en büyük faydası sli- nirler üzerine olduğu gibi, zarar verdiği vakit en büyük zararı yine ta bir nefret kaplar, Beni gören, affedilemiyecek derecede büyük bir hakarete karşı gelmiş sanır. Mide- deye h lemiyeceği bir şey gir- sinirler üzerinedir. Bunun sebebini kolayca tahmin edersiniz. Musiki - yi anlıyanlar da, ondan hoşlanan- lar da, onu kompoze edenler de, o- nu çalanlar da, hemen daima, ince duygulu, herşeyden çabuk mütees- sir olur, sözün kısası, sinirleri na - zik adamlardır. Bir âlet ne kadar ince, ne kadar nazik olursa o kadar çabuk kırılır. Onun içindir ki mu- siki, ifrata gidildiği vakit, en ziyade sinirler üzerine fena tesir eder.. Bakınız, büyük bir musiki kompo- zitörü, Berlioz musikinin sinirler üzerine tesirini nasıl anlatıyor: “Beğendiğim bir musiki dinledi- ğim vakit, diyor, bütün vücudum titremiye başlar gibi olur İlkin tat- diği vakit nasıl bir hareket olursa, bütün vücudum öyle- bir harekete tutulur..,, Musiki artistinin bu kadar na - zik olan, sinirlerinin çabuk müte- essir olacağı hiç lıdır. Hele bu kadar inceliğe, artistlerin çok defa kalabalıkta ve geceleri ça- lışmıya mecbur oldukları için, bü- yük yorgunluğunu da ilâve eder- seniz. Bundan dolayıdır ki; musiki ar- tistlerinin de, musiki meraklıları - nm da sinirleri çabuk bozulur, Baş ağrıları, yarım başağrısı, baş dön- mesi, baygınlık, uykusuzluk, duy - guların bozulması, çabuk sinirlen- me, koli onlarda sık sık gö- h bir keyif gelir, bunda hak menin hiç tesiri yoktur, Sonra işit- tiğini tahlil etmek âdeti işe karı- şır, muskiyi hayretle takdir ettirir. Müellifin eserinde meydana çıkar- dığı fikirleri ne kadar yüksek İse, ne kadar kuvvetli ise, heyecan o nis bette büyüyerek, kanımın dönme- sine garip bir şiddet verir: Damar- larım şiddetle vururlar, göz yaş- ları gelir ve bunlar bazan heyeca- nın sonunu haber verirler, bazan da bilâkis heyecanım daha devam ede- ceğine ve daha büyüyeceğine de- lâlet ederler. O vakit âzamm hep- si titremiye başlarlar. Ellerime ve ayaklarıma uyuşukluk gelir, gör - me ve işitme sinirlerimde felç hâ- sıl olur. Artık görmez olurum, he- men hemen hiç işitemem de.. Bun- dan sonrası baş dönmesi, yarı bay- ginliktir.,, Bunu yalnız garbin yüksek mu- sikisinin tesiri sanmayınız. Bura- da da ut çalan bir musiki artisti- - nin, öyle titriyerek, göz yaşları dö- kerek musiki yarattığını, sonra, el leri ve ayakları — uyuştuğundan, mızrabı elinden düştüğünü gör- müştüm. Onun için Berlioz'un tari- finde mübalâğa olmadığına be. nim kanaatim vardır. O büyük kompozitör: “Musiki bayağı olduğu vakit, yahut yanlış çalındığı vakit, der, utanıyormuş , gibi kızarırım, Bütün ruhumu âde- rülen hallerdir. Sinirler bozulunca, hazım da bo- zulur, vücut beslenemez. Onun için musiki artistlerinden bir ço- ğunun benzi sararır, kansızlık alâ- metleri meydana çıkar, yüreklerin- de çarpıntı eksik olmaz.. Bunlara çare olarak, musikiden vaz geçiniz, denilemez. Çünkü insan maişetini musikiden beklemiyerek sadece meraklı olduğu halde bil, Birçok Müesseseler İş Beyannamelerini Henüz Vermemişler İş Kanunu hazırlıkları ilerlemiştir. Şehrimizde ve civar vilâ- yetlerdeki iş yerleri 2500 kadar tahmin olunmaktadır. İş bürosu, bütün işçilerin beyanname vermeleri ve beyanname vermiyen- lerin ceza görmemeleri için müracaat müddetini 15 Nisana kadar Bazı müesseselerin, çalıştırdıkları işçi sayısmı azaltmak suretile İş Ka« y |Nunu tatbikatından kaçınmağa çalış- tıkları görülmüştür. İstanbul İş dai- resi Başmüfettişi B. Halük, dün ken- disile görüşen bir muharririmize bu mesele hakkında ve kanunun tatbika- t-etrafında şu izahati vermiştir: “— Kanuni hakkı iyi anlamadıkla. rı için işletmelerindeki işçi sayısmı a« tamlara ayırmak suretile İş Kanunu- nun tatbikatından kaçanlar arasmda bazı kücük sanat erbabı ve bilhassa kunduracılar vardır. " Bunları en ziyade düşündüren cihet İş kanununun 35 inci maddesinin haf- tada 48 saatlik mesaf müddetidir. zaltarak zahiren kücük küçük cüzü- Halbuki bu madde hükümleri der. — hal ve umwumi bir tarzda değil, Üç se- nelik bir müddet zarfında tedricf biz — surette ve bazı sanayi şubeleri hususi usuller tesbit olunarak tatbik edilecektir. Kunduracılık gibi sanat- için — lerin hususiyetleri gözönünde bulun« — durularak 7T inci maddeye istinaden işin icap ettireceği şartlara tâbi tutul. ması da mümkün olacaktır. İşletmelerini parçalara ayırmak Buretile kanun tatbikatına engeller çı karmak gayesini güden iş verenler hakkında böyle alâkadar daireleri yax nıltmağa matuf hareketleri dolayısile cezal tatbikat icrasıma mecburiyet hâ- sıl olacaktır. Kaldı ki, hiçbir vakit “10 işci ça« JTştırmağı icap ettiren, mahiyette | bulunmıyan iş yerlerinden lüzum gö- rülenler hakkında ayrıca bir nizam« name çıkarılacaktır. Bunların da kas nunun bütün veya bir kısım hüküm- — lerine tâbi tutulması imkânı daima mevcuttur. a TOPLANAN BEYANNAMELER ' İş dairesi üçüncü bölgesine dahil 0« lan vilâyetlerdeki iş yerlerine dağı- tılmış bulunan iş yeri beyannamele « rinden İstanbula ait olanların hepsi, Bursa ve Kocaelinin ise bir kısmı ıa- T de edilmiştir. Müteaddit defalar yapılan ikazlara rağmen daha pek çok iş yerlerinin — meseleyi herhangi bir mali mükelle- fiyetle ilgili sanarak veya beyanname — doldurmakla behemehal iş kanununa medikleri tesbit edilmiştir. ona musikiden vaz iniz demek yaşamayınız demek gibi olur. Mu- sikiyi seven onsuz yaşıyamaz, O- nun için tavsiye edilebilir şey an - cak itidalde kalmayı, ifrata gitme- meyi tavsiye etmektir, Musiki artistlerinin sinirlerinin bozulmasına büyük bir sebep te, halkın hoşlandığı bir musiki bittiği vakit tekrarmı istemesidir. Bir ar- tistin sinirleri parçayı bitirinciye kadar tahammül edebilir. Tekrar istemek onun sinirlerini taham- müllerinden fazla yormak demek - tir. Vakıa tekrar istemek artisti takdir etmek demektir, ancak tak- dir ne kadar büyük olsa da sinirle- rin yorgunluğuna, bozulmalarına mâni olamaz. Onun için musiki artistlerini din lediğiniz ve beğendiğiniz vakit al- kışlayınız, fakat tekrar etmelerini istemeyiniz, artistin nazik sinirle- rine acıyınız, Va PARALAR 6 NİSAN SALI Sterlin * 621.25 Dolar 125,25 Fransız Fr. l12,— Liret 120 Belçika frangı 80,— Drahmi 18.— İsviçre Fr 565.— eva 20 Şiling 2l— Florın ö Çekoslovak kro. — 70.— Mark 25.— Zloti 20.— Pengo 2l— Ley 12— Dinar 48.— İsveç kuronu 30— Altın 1044— Banknot Z4T — ÇEKLER Londra 619.— Nevyork 0,79285 $ Paris 17,18225 17,1575 Milâno 15,0686 15,0516 Brüksel 4.7043 Atina 88,2875 88.145 Cenevre 3,4750 , Sofya 64,2075 64, Amsterdam 1,4475 . Prag 22,6975 22.6612 Viyana 4.2342 : Madrid 11,4375 Berlin 19713 « Varşova 4,1760 ; Budapeşte 3,9983 K Bükreş 107,9160 107,7420 Belgrat 34,5718 34,5160 Yokohama 2.77 4 Moskova 24,74 24,78 Stokholm 3,1338 * ÇB

Bu sayıdan diğer sayfalar: