14 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

14 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 x | O, son nefesine kadar güzeli ve güzelliği sevmişti (Başı 7 incide) ımı, etrafındakilere an « — Ben galiba, temmuz ayında 8- leceğim! derdi. Ve bu onda #abit balini almıştı, Her sene, temmuz ayı yaklaştıkça, içini gizli bir endişe kaplardı. Ss evdiklerine karşı, #on dere- cede vefalı idi. Bununla be- raber uzun zaman, kendisini ziya. ret etmiyenlere, bu vefasızlıkların- dan dolayı gücenmezdi. Çok garip bir tesadüfle, şu bir iki ay içinde, iç dostunun ölümü, onu çok sarsmıştı. Eski hariciye nazırı A- m, Mareşal İzzet ve Kibar Fazılın i.. Ve yine çok garip bir te- lepati ile bu üç dostunun kendisin- den gi?lenen ölümlerini haber al - mıştı. Bir gün, durup durduk yer- üs: — Şu bizim Asrm, görünmez oldu. Sakın ölmesin! demişti, Üstat, bu- nu söylediği dakikada, Bay Ası - mm cenazesi kaldırılıyordu. Mareşai İzzetla, Kibir Fazılm 8- İümlerini de yine böyle kendi den duymuş ve sonradan öğrendiği za şaşırmamıştı. Ölüm haber- eri, kendisinden büyük bir itina i- Je gizlenirdi. Fakat, uzun müddet bunları kendisine bildirmemek im- kânr olmazdı. Ne zaman, tanıdığı birinin ölü - münü duysa, hemen sorardı: — Cenazesinde çok kalabalık var mı idi? * Biz bundan, kendi cenazesinin de, kalabalik bir cemaat tarafından kal dırılmasmı istediği neticesine varı yoruz. En korktuğu şey unutulmaktı; bir gin yazılarının okunmıyacağını, kendisinden bahsedilmiyeceğini dü- şünmek ona çok acı geliyordu. ençliğin, eserlerile alâkadar G olmasından hoşlanırdı. Ka- fası, son günlerine kadar işlediği halde ellerinde titreklik arttığı İ- i kunmaz bir hale gel SR Bedeli sx sne Şeye eder: — Ellerim ümit oldu lenir Bir kaç sene evvel yazmağa baş- ladığı “Vicdan azabr,, adlı bir pi- yesi, bitirmeğe muvaffak olmuş - tu, Bu piyesin müsveddelerini, ken- di yazar, İsmail Hami Danişmende beyaza çektirirdi, İ “Viodan azabı”, kırk yaşmdaki oğlu Mustafayı öldüren Kanuni Sü- Jeymanım çektiği vicdan azaplarını canlandıran bir eserdir, Piyeste a- Tuz ve hece vezinlerinin muhtelif tarzları çok muvaffakıyetli süret- te tecrübe edilmiştir. İ İsmail Hami Danişment, bu ese- Te ait hatıralarını kısaca anlattı: icdan Azabı,nın beyaza çek me işini bitirdikten sonra, kendisi- ne verdim. Teşekkür etti, Fakat, son beytinin bir iki kelimesini değiştir- mek istiyordu. Son günlerde bu ar- Busunu da yerine getirdi. Fakat © müsveddesindeki değişikliği, beya- Za çekmek için henüz bana verme- k mişti. Değiştirilecek beytin yeri © defterde boş olarak kaldı. i i p iyesin adı “Kanuninin vie. , dan azabı) idi. Sonradan bu adr wzun bularak: “Vicdan azabı, yeter... dedi. Bu piyeste, küçük bir muhavere © vardır. Abdillhak Hâmit, bunu dai. © ma tekrar ederdi. Piyesteki kahra» manlardan biri, şu iki mısra söy. ler: Ben neyleyeyim bu yeryüzünde!,, Öteki de ona şu iki misra ile ce- » vabı verir; tlıdır ruzu şebi dünyanın, Tatmıyorsan o senin noksanm!,, i İsmail Hamiye sordum ! ,— Büyük şair acaba hangi ka- © maatte idi? “© Hâmidin yakm dostu, gey s5; edi: © O—Heriki mısrar da, tekrar etti. Bine göre, hayatm hem tatir, hem tatsız bir sey olduğuna inanmış gi- i bi idi! © Bu sırada, şalr Necip Fazıl, mer- kuma ait küçük bir hatırasını an- Matt: İ Bir gün, Abdülhak Hâmit, ken “âlsine: ” — Ben artık öleceğim! demiş. Necip Fazıl da: — Üstat. İnşallah, daha çok ya- Ydiye söğ- ; kat'i bir şarsmız, Allaha raptı kalp etmek lazımdır... diyecek olmuş. Abdülhak Hâmit, gülümsiyerek gu cevabı vermi — O beni, kendisine kalbetmesin de... O nun bagkâ dostundan dinle- dim: — Hâmit, goftaların anladığı mâ- nada değil, fakat Tanrıya son de- rece bağlanmış ve inanmış bir &- damdı. Hattâ kendine mahsus bir secde tarzı vardı. Herkes yattıktan sonra, odasına kapanır ve kendini yerlere atarak, Allahma yalvarır « dı. Bu ibadeti, gayet gizli yapar, ve kimse tarafmdan görülmemesine son derece itina ederdi.,, İsmail Hâmi diyor ki: — Hâmit, ömrü oldukça güzeli ve güzelliği sevdi. Çirkin yüzden, çirkin hareketten, çirkin muameleden hoşlanmazdı. Kendisini öldükten sonra yıkaya- cak olanlarında çirkin insanlar ol mamasını bilhassa ister, ve bunu etrafmdakilere sırası düştükçe tek- rar ederdi, — Vasiyet etmeğe vakit bulabildi mi — Vakit bulamadı, bu arzusunu bir aralık akrabasmdan Bayan Sa- bihaya açmak istemiş; — Sana bazı vasiyetler edece - gim! demiş, Fakat Bayan Sabiha: ona ölüm halinde bulunduğunu ha- tırlatmak istememiş: M — Allah daha çok zaman ömür versin!, O nasıl söz! Diyerek işi kisa kesmiş. aten Hâmidin ölümü, rahat şekilde oldu. Hasta, en küçük bir ıstırap bile duymadan, küçük uykudan büyük ve ebedi uy- kuya geçti. — Son dakikalarında yannda kimler vardı? — Bayan Lüsyen.. Hemşiresi, Bayan Mihrinnisa... Ve daha bir- kaç akrabası. Hâmit, Çamlıcayı çok özlemiğti. Hörigresiire suru Yordu — Ah, Çamlıca ne güzel y değilmi? Büylik şairi Çamlıcaya bağlayan en büyük bağ, annesi Bayan Mün- tehanm kabri orüya yakm oluşu - dur. Hâmit, hemgiresile birkaç daki ka konuştuktan sonra, başucunda duran Bayan Lüsyene birkaç defa: İsyen.. Lüsyen.. diye 808 - lendi, sonra bir daha uyanamadığı, sabahı olmıyan uykusuna daldı, gitti. Büyilk şair, ötedenberi, açık, geniş bir yere gömülmek isterdi. Tanrısı, onu, bu dileğine (Ode kavuşturdu. İstanbulda açılan ilk asri mezarlığın ilk çukuru, İstan bulun büyük ve sevgili bir ölüsünü, bugün karayağız kolları arasına â- lacak! Bana anlattıklarına göre, Hâmit, bir aralık karısma, söz arasında: — Lüsyena demiş, isterim ki, be- nim yanımda sana da bir mezara yıranlar.. Öte tarafta da, senden ayrı kalmak istemem! A im düşüncesini bir dakika bile kafasınm içinden Çı * karamıyordu. Bir gün yolda, gi - derken, yanındakilerden birine: — Şu ağacı görüyor musunuz, demişti, belki benim tabutumun tahtası, yaş olarak orada duruyor. Belki şu demircideki demir parça sından tabutuma çivi yapacaklar... Belki, şu önümde dolaşan adam, na mazımı kılacaklardan biridir!. İki sene evveline gelinciye kadar sıhhati yerinde idi. Akşamları ye- meklerde, bir küçük kadeh şarap a- lird. Son aylarda içkiyi tamamile bırakmağa mecbur olmuştu. Abdülhak Hâmidin son olarak yattığı evden çıkarken ona yine ken di dille şu suali sormak aklımdan geçiyor: “Çıktm mr huzuru Kibriyaya, Bildin mi nedir o tıflı ekber?,, Ege Mıntakasında Soğuklar İzmir, 13 (Tan muhabirinden) — Birkaç gündenberi devam eden şid - detli soğuklar, mülhakat bağlarında oldukça fazla tahribat yapmıştır. Bil hassa Manisa bağlarında Vülrde 70 za- rar vardır, Bu arada Alaşehir bağları da don yüzünden kısmen hasara uğ- ramıştır. Soğuklar hariflemezse teh. Jikenin artması ihtimali mevcuttur. çok Suriye i Vatanileri (Başı 1 incide) nin da kör taassubu körüklemek | ezmindedirler, Türkler aleyhine yapılmakta ©- lan propaganda yalnız Türkleri de- Ğil, din tasssubundan dalma zarar görmüş olan unsurları cidden ren- İ “cide ödecek mahiyettedir. Bunlar arasında Aleviler, Suriyede |ihdas edilen bu taassup hareketi ö - İ ninde tertibat almak mecburiyetini bissetmektedirler. Anlaşıldığna gö -| İre, Suriye, şeriat esasma göre idare | edilecektir. Nitekim; bu esasları tak İviye edecek bütün kuvvetler de vats- niler elindedir. Aleviler, kendilerinin küfürle ittiham edileceklerin!, bu yüz den sanayi, ticaret ve ziraat sahasin da vatanilerin hükümleri altında esir olacaklarını çok iyi idrak etmekte - dirler. Bir Alevi münevver şunları Ni tedir; r'i mahkemelerde aşağı mu amele göreceğiz. Vatandaşlık hakkı - mızdan değil, insanlık hakkımızdan bile istifade edemiyeceğiz. Şer'i ah- kâm, vasıta yapılarak mallarımız; mülkümüz elimizden alınarak bizi fel lâh haline Xoyacaklardır. Biz, ya mez hebimizi tebdil etmiye, yahut memle keti terke iebar edileceğiz. Vicdan hürriyetinin ve hayat hak. kınm bu kadar ihmal edi de yaşamak cid: şkül manda memurları faşist zik li zabitlerle, katolik papazlarile eşriki mesaf İçin vasıta sayıyorlar. Çünkü şimdiden yonerler, Alevi lerinde dolaşmıya başlamışlardır. Misyonerlerin maksadı da Alevileri hristiyanlaştırmaktır. Bu suretle müs temleke memurları memleketimize tam mânasile yerleşmek emelindedir ler. Halbuki Türkiyede Aleviler, va- tandaş mu, lesi görüyorlar. Tef - riksiz bü sek memur, ti - olanlar vars sında mebus ve yü caret ve zirmatle m dır. Milli Müdafaa Vekilinden İki Sual 13 (TAN muhabirin. den) — Diyarbekir meb'usu © gene- ral Kâzım Sevüktekin Ankara, Kon, ya ve Merzifonda ciheti askeriyeye lüzumlu bazı binaların temin! husu - sundaki kanunun ifa edilip edilme. diğine, askeri malüllerin her üç se - nede bir tâbi tutulduğu muayeneye mülkiye matüllerinin tâbi tutulup tu. | tulmadıklarına dafr Kamutanıy reisli gine 2 şifahi sual takriri vermişttir. Milli Müdafaa Vekili General Kâ. zım Özalpın, meclisin cuma günkü toplantısında bu takrirlere cevap ver mesi muhtemeldir Köylerde Sağlık Sineması Ankara, 13 (TAN muhabirin- den) — Sıhhat Vekâleti köylerde sıh hi ve terbiyevi propaganda yapmak Üzere sinema makineleri getirtmekte. dir . Elde, gösterilmiye hazır yüze ya - kın propaganda filmi vardır. Yerli| film yapılması için de teşebbüslere başlanmıştır. Bu filmleri Sıhhat Ve, kületinin tayin edeceği daktorler| bizzat göstereceklerdir . Ankara, Spor Kurumunun Yeni İkinci Başkanı Ankara, 13 (TAN muhabirin. den) — 'Nirk Spor kurumu asbaşka- nı Bay Halit Bayrağın İstifasndan sonra kendisine teklif yapılan Erzu rum meb'usu Bay Şükrü Koçak iş - lerinin çokluğunu ileri sürerek bu vazifeyi kabul etmemiştir. Bunun (- zerine asbaşkanlık Ayfdm mebusu B. Adnan Mendrene teklif olunmuş ve | bir Prensip meselesi karşısında bulu . memleket hizmetlerine EE, iğ min dilmen. Bunların ara | farazüs “ün geçe ede Bici ipenak AN ATATÜRK Bayan Tavsendi Kabul Ettiler (Başı 1 inelde) Madam Tavsend, memleketimizin | her tarafında kocasının hatıralarını | yaşadığını, fakat Atatürkün bu ka - bul ve İltifatının bu hatıraları ebedi-| leştirdiğini söyliyerek şükran ve ta-| bassüslerini arzettikten sonra Ata- türkten ayrılmıştır. Büyük Önderimiz, Ünlü İngiliz Ge- neralinin bayanına imzalariyle bir £0- toğraflarını hediye etmişlerdir. Bu ziyaretten sonra Ankara Palas salonlarında kendisine mülâki olup te hassüsatını soran bir muharririmize Madam Tavsend şunları söylemiştir: “ — Biyik Şefinizle görüşmem - den hâlâ heyecan içindeyim, Türkleri İbu derece derinden seven kocam, bil- | hassa Atatürk, bu eşsiz asker ve dâhi devlet adamma karşı büyük bir hay ranlık hissi beslerdi. Görüşmemiz es- fnasında bütün bunları hatırladım ve bu sebebten heyecanım bir kat daha arttı. Türkiyeye kocamın hatıralarını vaşamak Üzere gelmiştim. Bu mülâ- kat bunun bir tetevvücü oldu. Hüseyin Cahit ve Üstündağ Davası (Başt 1 incide) muyoruz. Gerek iddin makamma ve gerek riyaset makamma karşı pek bü İ yük hürmetim vardır. Müddelumu - mi, bana hususi sürette bu sueli sor İsa derhal kendilerini memnun ede . İ rim. Hattâ samiinden biri bile, me - rak edip hariçte sorsa, ona da cevap verirdim. Fakat mahkeme huzurun . İda kanunen suç teşkil etmiyen bir fil hakkında sorulan suale cevap vere mem. Müddelur;uminin hiç aklından geçmez ya.. Fakat her nasrisa, bana at dörsa, buna ce| vap vermek mechuriyetinde miyim? Cevap vermem: çünkü bu fill, cürüm"değildir. İşte, bu prensip me . selesi hasebiyle böyle bir suale ma - atteessilf cevap veremiyorum. ISPANAK MİSALİ Bundan sonra belediye Hâmit söz aldı ve dedi ki ; “.— B. Hüseyin Cahit kendince böy le düşünebilir. Fakat mahkeme, bu suali, resmen irat edince artık cevap vermiye mecburdur, İspanak misali burada varit olamaz.,, ŞAHİTLER Sonra müddelumumi, şahitlerin İs- timaz lehinde mütalea beyan etti ve şahitlerin İsimlerini ve neye şahadet edeceklerini sordu. B. Muhiddin Üstündağın avukatı vekili B mebusu ve eski adliye nazırı B. Nec meddin Molla Kocataş olduğunu söy ledi, B. Hüseyin Cahit, iddia makamı - nım hem şahit isimlerini, hem meye şahadet edeceklerini sorduğu halde yalnız bir şahit isminin verildiğini ve bu şahidin neye şahadet edeceğinin söylenmediğini anlatarak bu nokta, nın tasrih edilmesini istedi. Avukat B. Faruki, B. Necmeddinin “Biriken para,, başlıklı makalenin B. Hüseyin Cahit Yalçm tarafından yazıldığna şahadet edeceğini tasrih etti ve şa - hadetin istinabe tarikiyle İstanbulda yapılması talebinde bulundu. B. Hü, seyin Cahit “şahlde icap ederse bazı swaller sormak ve Ilizum ( görülürse şahadeti hakkımda mlitelen beyan et- mek üzere şahidin İzmite davet edil mesini ve kendisinin de hazır bulun- masını söyledi , NECMEDDİN MOLLA BURADA DİNLENECEK B. Faruki, İstanbulda istinabe mu. retiyle B. Necmeddinin şahadetine müracaat olunurken taraflarm da hazır bulunacağmı temin etti B Hüseyin Cahit, bu takdirde kendisi - nin de bir itirazı kalmadığını anlat - tı. Müddelumumi, B. Necmeddinin is tinabe suretiyle dinlenmesine ve ta - rafeynin de hazır bulundurulmasma karar verilmesini istedi. Riyaset, Bay Necmeddinin, taraf . larda hazır bulunduğu halde İstan - bulda 2 inci ceza mahkemesinde ga . hadetine müracaat (edilmesine ve davanın 27 nisana talikine karar ver. kendisi vazifeyi kabul etmiştir . di. damn ll dn liği s0 bir)» B. Faruki, şahitlerin ski Kastomonu | 14-4. 987 Belgratta büyük | işler başarıldı (Başı 1 incide) susunda YugosNvya İle Türkiyenin mlişterek arzularının bir ifadesidir. Yabancı memleketler gazetelerinin de tebarüz ettirdiklerine göre, bu gö-| rüşmelerde çok mühim beynelmilel! / meseleler mevzuu bahsedilmiş ve bu. | günün bütün meseleleri gözden geçi; miştir Bununla beraber ayrıca yeni bir sarih netice beklenilmemelidir. Akdenizdeki vaziyet malümdur. Gerek Türkiyenin, gerek Yunanis- tanm İlalya İle anlaşmaları var - dır. Son zamanlarda Yugoslavya da ayni bir anlaşma yapmıştır. Bu suretle, Atina konferansının, Bal-| kan Anatantı azalarının İtalya ile mlinasebetlerini | tanzim etmeleri hakkındaki tavsiyeleri filiyat mev - kilme çıkarılmış bulunmaktadır. ,, Bugünkü merasim ve gezintiler Belgrat, 13 ('Tan muhabirinden te- sefonla) — Başvekilimizin aretl ri münasebetile Atatürkün ve Kr naibi Prens Polun himayesinde kuru lan Türk Güzel Sun'atler sergisi ya - rm İsmet İnönünün huzurile açıla caktır. Misafirler yarın öğleden #on- ra Yugoslav tayyare fabrikalarını ge seceklerdir. Yarm akşam Türk santi le sekiz buçukta Belgrad radyosun - da Türk dilile İsmet İnönünün hayat ve mesaisi hakkında bir konferans verilecek! Bugün öğleden sonra da münsi” lât Nazırı B, Fehmi Behmen dan Türk gazeteciler heyeti şerefin bir çay i Reisi Arasında Ankara, 13 (A.A) Başreki İsmet İnönünün Belgrat seyahati öl laymiyle Yugoslavya Kral Nejbi A5 ten Roayal Prens Paul ile TUK Reisicümhuru Atatürk arasındı # telgraflar teati edilmiştir : Ekselans Türkiye Reisicümhurü ANKARA Başvekilinizi büyük bir menin yetle şimdi kabul ettim. Kendi: buradeki bulunuşunu ne kadar © dir ettiğimizi bilhassa arzemek İst rim, Samimi ve zeval bulmaz dost” ğuma inanmanızı rica ederim « Paul Altes RuayalKral Najbi Paul BELBRAT Başvekilimin, şahsi dostum Kah * raman Kral Aleksandr'ın lâyemüt © serlerine sahne olan güzel paytabt nızda bulunuşu hakkında Altes RU” yalinizin ihtisaslarını bildiren telgrif larını aldım. Altes Rueyalinize v kür eder, (samimi ve zevsl bi dostluğuma İnanmalarmı rica eğ? * rim, ATATÜRE Jandarma Genel Komutanlığı Ankara Satınalma komisyonundan 1 — Polis mektebi ihtiyacı için yaptırılması gerek ahşap mobilyeni? 26-4.037 Pazartesi günü saat 10 da kapalı zarf eksiltmesile ihale Ol8 nacaktır. 2 geşitten ya karşılığında komisyondan almabilir. Tamamına 14100 lira kıymet biçilen bu mobilya çeşit ve b” tırılacak miktar ö-inci maddede gösterilmiştir . 3 — Şartnameler ve plân ve resimler ve mukavele projesi 71 kuruj 4 — Eksiitmesine girmek istiyenlerin şartnamede yağıli belge ve 105 lira 50 kuruşluk teminat makbuz veya banka mektubunu muhtevi tel l mektubunu belli gün seat 9 za kadar komisvona “ermiş bulunmalafi (836) (1936) 5 .— Yaptırımcax MODLUYe: Plân No. 1047 1038 792 61 54 Çinsi Yazihane Yazihane koltuğu Telefon masasi Orta müsası Sigara masas İskemle Koltuk Yazihane Yazihane koltuğu Telefon masaa: Karton yer Orta masası Etajer Daktilo masam Daktilo iskemlesi İskemle Kürsü Levazım dolabi M Mutbak dolabı Tek parmak dolan Fotoğrafhane dolabı Takım dolabı Dolap Servis masası Camlı bölmeli masa Masa Komodin Çuhalı masa Masa Mülâj masası Masa Masa Masa Masa det " #HmMağulkpaupmiprpmarsa Bunu wameukm ) dolabı p “ Masa İskemle İskemle Dosya dolabı Muayene şezlongu 902 İskemle Taştahta smıf için Podest sınıf için — Betonarme Köprü Inşaatı Nafıa Vekâletinden: 204-1937 tarihli salı günü sant 16 da Nafia Vekâletinde şose ve a rüler Relsliği odasında 31.000 lira keşif bedelli Kastamonu Vilâyeti © hilinde ve Kastamonu - Boyabat yolundaki Kıvrımçayı betonarme Ki rüsü inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri diğer evrak 155 kuruş bilinde şose ve Köprüler Reisliğinden verilecektir. Muvakkat teminat 2325 liradır. Ek siltmeye girebilmek maks” zile © ik “ven rin yol ve köprü inşaatını yapabileceklerine dair müteahhitlik İbraz etmeleri meşruttur. Teklif mektuplarınm 20-4-1937 anlı günü saat 15 şe kadar reisliğine verilmesi lAzımdır. (o (782) a RM vi kamlsyo” all (1841)

Bu sayıdan diğer sayfalar: