26 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

26 Haziran 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<a ESKİ TAPJ ONLARIN UGANDA. ULARIN AMERİKA, YERLİLERM (1200) DE AVRUPA DAVULU ak (0 1 CAZ AND | | yavvuu ORDULARIN DAvYLU HİNDİN TAM -TAMI DAVULU elele ŞE ! “Gavuu| Kahkaha Köşesi Ne İle Tarıyor Büyük baba torunlarını görmiye gelmişti. İçlerinden en küçüğü ihti - yar babanm saçsız başına uzun y #un bakıp sordu: — Büyük baba sen saçlarını ust. ra İle mi tarıyorsun? . Güzel Mazeret Hâkim — Zavallı adamı beş ton yüklü kamyonla ezmişsin. Buna kar #1 ne müzeret güsterebileceksin? Suçlu — Hayır. efendim benim kamyonum beş ton değil dört ton yükdü idi, . Yumuşak Müsafirlikte: Çocuk — (Çatalı elindeki ete ba tırmıya çalışarak) anne hani koyun yumuşak huyludur, derler, Bak bu, hiç te öyle değil Niçin Uslu Duracakmış Çocuk — Baba bayram ne za - — Yakında! Çocuk — 00! Uyle işe uslu olmak zamanı gelmiş, Ihtiyar bayan — İşte böyle çocuk- lar. Geceleri bir hayalet bütün kilit li kapıları açıyormuş Çocuk — Herhalde maymuncukla.. Dişçide: Son dişini de çektiren ihtiyar Bey: izin muayenehanenizde bir ke İramet var. Artık diş çektirmekten korkum kalmadı . Çok Cesurmuş — Bir gün bir aslanım o &adar ya kininda idim ki, nefesini ensemde duydum, — Ayyy! Sonra ne yaptın. Dönüp | hemen vurdun mu? — Hayır dönüp hemen aslanın dur duğu demir kafesten uzağa kaçtım. . İl Yalan Öğretmen — Niçin dersini çalış - madın, Bunun ir sebebi var elbette, Talebe — Kibette Bay öğretmen amma o sebebi daha bulamadım ki. . Gramofon — Bisen öğretmen tıpkı gramofo- na benziyor. Bir başladı mi söyler, söyler, söyler... — Keşki gramofona benzese idi. Başlar başlamaz susturuverirdik. Dünyanın en büyük kitabının “Vi- yana,, da bir manastırda bulunduğu anlaşılmıştır. Bu kitabm boyu bir metre yirmi santimetredir, eni “95, santimetredir. 1424 yılnda yazılmış “tr. İçi baştanbaşa o zamanlarda ya: şamış olan büyük adamlarm hayat larma sit yazılarla doludur. “Kimbilir belki bundan daha bü - yük bir kitap vardır da bilinemiyor- dur. Bu da olabilir. Fakat bugün için bilinen en büyük kitap budur. Filler Fil çok tatir İyi huylu, sövimil bir hayvandır. Eğer kırmazsn... Kırınca en korkunç bir heyvan kesilir. Hele #ürü halinde yaşıyan vahşi filler... İ Onlar bir kırınca yanyana, başbaşa verirler, hep bir vücut gibi birden t0- zu dumana katarak alabildiğine ko. şarlar. Önlerine gelen herşeyi devirir, çiğner, ezerler. Bazan koca bir köyü darmadağınık ederler. Fakat yakalanıp inzana alışık hale getirilince, fil çok işe yarıyan, iyi huy İn bir hayvan olur. Avcılar fil avına fillerin üstünde giderler. Önceden top rağın içinde bazı yerlere tuzaklar ha sırlarlar. Bu tuzaklar derin birer çu- 'kurdur. Üstleri otlarla, ağaç dallari- le iğreti olarak örtülüdür. Fil üstün. 'den geçerken bu dallar yıkılır. Hay- van toprağın içine karlı olan köca. man çukura düşer. Ehli fillerin vahşi fi avmda gördükleri iş şudur. Onlar vahşileri kovslarlar. Süre süre tuzak ların olduğu yere getirirler. Sonrası. nı avcrlara barakırlar, Fil çok işe yarar. Ağır yükler te: gövdelerini hep fillere taşıtırlar. Hat tâ bir gezmen bir memlekette filin sapana koşulduğunu bile görmüştür. Zavallı hayvan öküzün işini de ses İTİ TARZ (Baştarı,. ŞEMSİYE ALMAYI ifTE BUNU BİLMİYORDUM / ##r. Ormanlardan kesilen büyük ağaç | Yollarm kalabalık yerlerinde yux- sek bir sahanlığın üstünde ayakta durup gulip geçen otomobil, tramvay, araba ve insanlara yol gösteren işt. ret memurların: hepiniz bilirsiniz, de- gil mi? Işaretleri uzaktan kolaylık- la görünür. Istanbulda bu memurlar 828 ellerine uzun kollu beyaz bir el- diven giyerler. Böylelikle şöförler, yayalar, yani bütün gelip geçenler onların ellerile nereyi işaret ettiğini kolayen görürler, Fransada işaretçiler beyaz eldiven yerine beyaz bir değnek kullanırlar. İngilterede beyaz bir kolluk takarlar. Bunların hepsi işaretçinin uzaktan göze çarpabilmesi için bulunmuş bi- er çaredir. Hepsi de biribirine az çok benzeyen şeyler... Fakat bir şehir var ki orada işâret memurlarmın halkın gözüne çarpma $ için bu saydıklarımızdan hiç biri ne benzemiyen, çok garip bir usul kullanılır. Bu şehir “Hindi Çini” deki Singa- pur şehridir. Burada işaretçilerin, ne kollarında, ne de ellerinde birşey göremezsiniz. Onların göz alan yer- leri omuzlarıdır. Çünkü omuzlarında birer kanat vardır, Bu kanatlar işa. retçinin arkasma bağlıdır. Omuzları. nin hizasından dışarı doğru gerili du- Fur. Işaretçi kime yüzlinü dönerse © kanatları görüp, olduğu yerde durur. Bunun aksine işaretçi kime yan dö- herte kanatlar görünmez. Yani yo açıktır. Kanatları görmiyenler wer, best serbest geçebilirler. çıkarmadan hem de pek iyi yapıyor. muş. Fil hayvanların arasında en çok &- kıllılığı ile tanılır. Kendine öğretilen seyleri gök çabuk beller, Çabuk ça. bük unutmaz. Bumun için filin kine ci olduğu da söylenir. Birine kızdı mı wsun zaman unutmaz, mutlaka öc al YAĞMURA ÇARE BE mak istermiş. > TANın Çocuk Iâvesi Sürekli Hikâye: 4 MİKİ İLE KÖPEĞİ FİN - FİN j Tahaf şey... Kediler köpeklerden çocuklar? Zavallı aşağı kaymamak kuluyorlardı. Büsbütün yaklaşınca o — Bu, herhalde benim Sorgu g ne kadar korkarlar bilirsiniz. Halbı. için oraya buruya tutunmıya uğra- karanlıkta knmıldamaktan bile kor. müm olmalı, diye düşündü. Ni ki bayal kedi Fin-Finin hayalinden şıyordu ama mafile.. Boyuna kayı. kup diz çöken köpeğin boynuna, a- - Fakat acaba bu gülen kimdi? — Havv! Havv! Bırakmız beni gi: hiç karkmamıştı. Halâ onu kızıştırı. yordu. Ağız, dili bu kadar korkunç yaklarını, kuyruğuna takıldılar. Ke- yordu, İkisi de bahçeye çıktılar. Ke- olan bu heykelin midesi kimbilir ne lepçeler kapandı. Fin-Fin, tıpkı suç- di, arkasımdan köpek geliyor mu diye fena bir yerdi. hu insanlar gibi Kıskıvrak kelepçelen dönüp bir baktı. Köpek te: “Havw! O Fin-Pin kaya kaya nihayet kendi. di. Zavallı köpek dünyada bir daha Havv! Seni hınzır kedi! Sen şimdi ni in gibi karanlık bi ryerde buldu. kımıldıyamıyacak bir hale geldi. görürsün,, diye, tozu dumana kata - Ve acı acı inledi. Bu inleyişle sanki: Tak arkasından kovalamıya başladı. — Eyvah, artık ölüyorum, bana bana. Zavallı etrafında toplanan bir yı - ne yazık! Demek istiyordu ama kimin u- kim?. murunda, yn vali nn Sarkma. Die değ dı > pişman olmuştu: yapmasa idim. diye inliyordu. yel biliyordu. Ne de kımıkdıyabiliyor- du, Pilerindeki kelepçelerin uçlarma öyle ağır gülleler takıldı ki, bunları değil küçük bir köpek, on tane in- san bile kaldıramazdı. Ah Miki orada olsa, ona yardım et se ne iyi olurdu. te bucak bucak kovalıyordu.. Onlar desi - zindan gibi kapkaranlıktı. Bu kaba işitildi. Böyle koşuşurken etraflarındaki her karanlıkta binlerce kedinin yeşil ye- | FinFin: şey değişiyor, korkunçlaşıyordu. Ça şil gözleri parıldıyordu. Görünmiyen lılar, ağaçlar, bülutlar kocaman bi. bir yerden yalnız FinFinin iistüne rer kedi gekline giriyorlardı. gözleri kamaştıran kuvvetli bir ışık Birdenbire karşılarma hepsinden tutulmuştu. Tıplı bir vapur “projek- daha büyük ve daha korkunç bir ke. tör, ine benziyen bu aydınlık aenba di çıktı. Bu canlı bir kedi değil tıpkı Dereden geliyordu? Belli değildi. taştan, büyük bir kedi heykeline ben. — Fin-Fin bu ışığın ortasında bir ta- #âyordu. Uzum, upuzun bir dili vardr. şim Üstüne düşmüştü. Bu taşın üze (iy Rv) yi Benin BİĞİ Güya Fin-Pinle kedinin tırmandığı rinde “bir numaralı kedi düşmamı,, Sorgu yel, ba heykelin Giliymi diye yanlıydı. Zavallı “Acaba bira o Günüm > 5 uğradığını şaşırmış. da ben yapayalnız ne olacağım, diye 7 şir Öze düşünüp dururken karanlıktan ken- ) dine doğru ir şıkırtnm yaklaştığı | ni duydu. Fakat bir şey göremedi. p Bu şıkırdıyan şeyler kalm zincir. lerdi, Uçlarmda birer kelepçe vardı. Kendiliklerinden Fin-Fine doğru 80: Sevgili yavrularım, (£ Nasıl, Miki Fare hikâyesini çok ni sıra ile gösterip eğlenirsiniz. Boş sevdiniz değil mi7 Zaval Fin Finin vakitlerinizde canmız sıkılmasın diye :) başına bakalım daha neler gelecek? çıkarıp bakarsınız. Hattâ İçinizden 7) ir. Okurken resimlere de bakıyorsu- resim yapmayı sevenler, onlara baka Gl Yİ İJglmuz ya... Çünkü: resme bakmen o- baka resim yapmıya çalışır. Yahut te N kuduklarnız gözünüz önünde daha kopyelerini çıkarmıya uğraşırlar. Karanlıkta bir sürü göz.. / |iyi canlanır. Albümün üstüne Mikinin tek bir Ns Ben sizin yerinizde olsum şöyle Tesmini yapıştırıp altına “Miki al- dön ae aa ne yin | yaparım: Bu resimleri birer birer ke bümü, diye yazarsanız daha iyi olur. doğru kıvrılıp, Fin-Fini doğru hey. |/sip mecmuadan çıkarır, sonra ya kü. Eğer deftere yapıştıracaksanız üstü. kelin ağzma yuvarladı. İki iri çene |cük bir albüm, yahut daha ucuz ol. aym Aş a köpeği iz içinde | sun diye çizgisiz beyaz kâğıt: bir def i ww pe ter alırım. Mecmuadan çıkardığım re Yapıslırırsınız. Üstüne yine “Miki #in-Fini evirip çeri- |simleri sıra ile numaralayıp her biri- Fare sibümü” diye yasarsmız. Çün- ni bu albümün yahut ta defterin bir kü: O defter artık bir albüm sayıla- yaprağına yapıştırırım. Böylece gü. bilir. EY DA fi Kiş merek ekl — Keşki yapınasa, idim, Keski zayalı Fin.Rin mast havlıyor, b Ba zindandan çıkmak için ne e deyim. Bundan sonra İyi o 8öz veriyorum. Kedilere dönüp mıyacağım bile, O, bunları söylüyordu ama — Of, of bırakm beni, yazıktır den bir sesi — Çok geç kaldın Fin-Fin. Ço Fin-Fin ağlıyordu. Fakat acıyan geç. Diyordu. Bunları daha evvel dü: Nekadar ağlasa, hıçkırsa, şünmeliydin. kahkahadan başka cevap alamıyor » O sırada kediye benzer koca hir hayalet belirdi. Kırmızı bir mantoy! O, şimdi tam bir esirdi. Bir yere bürünmüştü. korkudan, lari sağla; çlşeiali MEÜ A ba seyi göremiyordu. Yaptıklarma çok yen köpeğin başı ucunda'durdu: — Sorgu saatin geldi, aklını Ba topla. diye bağırdı: nuna, ayaklarma, kuyruğuna sincirlerden kurtulmak için n çabalıyordu görseniz... Nafile. tulamıyordü Onu artık hiçbir hiçbir kimse kurtaramıyacaktı. Z vali Fin-Fint... Son bir gayretle biraz. gerileyip. sincirlerini zorladı: iv Kur. Ortalıkta birdenbire keskin kah- - — Havv! Havv! Evime dönmek is- kahalar duyuldu. Bunların arkas. tiyorum: Yalvarırım sizecbeni Kedi bucak bucak kaçıyor, köpek, Mağaranm dibi - yeni heykelin mi- dan daha aer ve daha keskin bir kah nız diye yalvardı. Kediye benziy kırmızı mantolu hayal: — “Hah, hah, hah... Diye gilldü, & ; Li Dışarda binlerce kedi hep bir a“ Bızdan bir şarkr tutturdalar. Bir yandan şarkı söylenirken yandan da görünmiyen bir takım diler Fin-Fini o koca zincirleri, koc: Kelepçeleri, hattâ altındaki taşile likte yerinden kaldırdılar. Ortahk aydınlandı. Fin-Finin Getme sıkılan hikâyesini anlatır, hem de resimleri: | göz kamaştırıcı işik söndü. Köpek nasıl olduğunu anlıyam 'dan kendini bir mahkeme salonund buldu. e Etrafına bakındı. Korkudan | İlike | lerine kadar titredi. Hükim kürsüsü | bir duman içinde idi. Bu duman ara- | sından hâkim elbisesi giymiş Bir kedi suçluya doğru eğildi act bir salık çaldı. Salonda müthiş bir | gürükü vardı. Hâkim kedi büyük b tokmakla kürsüsünün üstüne vurup — Lütfen susunaz? Fin-Finin nasıl muhakeme edile- ceğini, ne ceza göreceğini öğret mek için gelecek haftaya

Bu sayıdan diğer sayfalar: