8 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

8 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j y Ri xl ; ile "Tutuldu Horhor caddesinde kireç satış yeri sahibi “Ahmet Sevim, telefonunu eski ticarethanösin- 7 den yeni mağazasına naklettirmek istemiş ve © Posta, Telgraf ve Telefon kontrol ve kunturat memurlarına müracaat etmiştir. Bu vazifeyi yapan Tahsin isminde bir memur Ah- met Sevime gelerek demiş ki: — Eğer makinenin bir en evvel yapılmasını ister. Ben bana 15 lira vereceksin. Ahmet Sevim, Tahsinle pazarlığa girişmiş ve beş Vi- İşi uzatmak için rapor almışlar İstanbul Müddeiumumiliği dün tuhaf bir iddianın tahkikine el koymuştur. Hâdise şudur: Denizlinin Şile köyünden Bay Mustafanın İs- tanbul ceza mahkemelerinden birisinde alâka- dar olduğu bir davası varmış. Bu davanm da suçlusu mevkuf bulunuyormuş. Şa- hitlenden ve davacılardan bazılar: da Denizlide imiş- ler. Mahkeme, celp göndermiş. Fakat, bunlar guçlu- nün mevkufiyetini devam ettirmek ve davayı uzat- mak için Denizlide bir doktordan hastalık raporu a)- neşriyatı 14 Sop, Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 1930 Spor müsahabeleri: Eşref Şefik İSadi ve arkadaşları tarafmdan musikisi ve halk şarkıları 2030 Ö mer Rıza tarafından arapça söyle 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafın dan Türk musikisi ve halk şarkılar (Saat ayarı) 21,15 Orkestra 22,19) Ajans ve borsa haberleri ve ertesi nün programı 22,30 Plâkla solol opera ve operet parçaları 23 Son. Malatya, (TAN) — Yakm günlere kadar ihmal edilmiş bir vaziyette o bulunan İsmet Paşa parkının işletilmesi, yaz münasebetile bir müteahhide verilmiştir. Halkın yegâne gezinti ve eğlemti mahalli olan burada şimdi muntazam bir büfe, radyo, yazlık sesli sinema da vardır. ei ucuz ol an için halk bundan istifade etmektedir. Günün Program Ozü ip 21,55 Pi Çek filharmonisi kle İdaresinde), HAFİF KONSERLER Yada anlaşmışlar. # Ahmet Sevim, parayı vermek için iman tayin etmekle beraber polise müracaat etmiştir. Polis, dün nu- Sevime vermiş ve mağazasına hdermiştir. Iki sivil memurda o "Pahsin mağazaya gelmiş ve Ahmet evimden beş lirayı almıştır. Ahmet m, bundan sonra dışarıya çikmiş i hazırlanan parulayı vermiştir: b — Iki kahve getir. Hemen iki sivi memur içeriye gir- Her ve Tahsinin üstünü aramışlar- edilen Numaraları tesbit Şapkasının içinde bulunmuş | meşhut suçlar müddelumumiliğine iderilmiştir. Asliye dördüncü ceza mi bugün kararmı verecektir. iDavaya Bakıldı Asliye beşinci hukuk mahkemesi, © tam 95 davaya bakmak suretile İye tarihinde bir rekor kırmıştır. davaların bir çoğu, yaş ve soyadı Zellme davasıdır. “Bir İşkence Davası © Dün ağır ceza mahkemesinde Salâ- Vasıf, Nuri, Hüsnü, Umran, Ni- Ali Riza ve Salmin komünistlik İşkence suçundan muhakemeleri- devam edildi. Bunlardan Salâhi, likmet ve Vasıf kendilerine işkence | İdiğinden ayni zamanda davacı va- #tinde bulunuyorlardı. | Bir Tecavüz İddiası Küçükçekmecede şoför muavini Ah de tecavüz ettikleri iddiasile Veli İl Yakup ve Fethullah adir iki genç müddeiumumiliğe gönderilmiş. dir. Birinci sorgu hâkimliği tah mışlar ve mahkemeye göndermişler. een) : Bir Genç Müşahede ; Aitında İzmirde iki kardeşini öl Ş 4 düren Ahmet isminde bir | # gençte delilik ârazı görüldü. & # ğü için İzmir Müddeiumu. & miliği, Tıbbtadli müessese- V sinde müşahade altına alar. 4 mak üzeredün suçlayu İs- ç 4 tanbul Müddeiumumiliğine 4 göndermiştir. Zonguldaktan , İ da bir katil suçlusu ayni şe- j kilde Tıbbsadli müessesesi- # Ş ne gönderilmiştir. ipek RM Şİ Nehirde Boğuldu Silifke, (TAN) — Buradaki jan. darma okulu efradından Ermenaklı Osman yıkanmak Üzere nehire gir miş, fakat bir daha çıkmamıştır. Os- manın cesedi üç gün sonra nehir kö- narmda bulunmuştur. Sokak Ortasında Bıçakla Yarladı Beyazıtta Soğanağa mahallesinde | oturan Muallâ isminde bir genç kız, | Şehzadebaşından geçerken kahveci çırağı Yaninin tecaviizüne uğramış- tır. Yani, Muallâyı bıçakla sol böğ- ründen ağır suretle yaralamış ve kaç mıştır. Yaralı tedavi altma alınmıştır. Mustafa da ayni doktora gitmiş: — Doktor, demiş. Ben de hastayım bana da bir rapor ver. Doktor Mustafa için de bir hasta- lik raporu vermiş. Mustafa bu rapo- ru postaya atmakla beraber kendisi de trene atlamış ve dün sabah müd- delumumilik başmuavinine müracaat ederek vaziyeti anlatmiştır: — Ben de bu davada alükadarım. Fakat ortada bir mevkuf ve onun hakkı var, Baktım ki, Denizliden ça- Zırılanların hepsi hastalık raporu a)- Nİ dilar. Bu suretle mahkemeyi uzatmı. ya karar verdiler, Ben de ayn! dök- tora gittim. Elli kuruş vererek bir N (hastalık raporu istedim, verdi. Işte raporum da önündedir. Doktorun ra- porlarının hilâ$ hakikat olduğunu is. 9 | bat için de bizzat buraya geldim. Başmuavin, Mustafayı tabibindil- lere göndererek gelmiye mâni bir has talığı bulunup bulunmadığını tetkik ettirmiştir. Mustafada hiçbir hasta- lik bulunmadığı anlaşılmıştır. Müddelumumilik tetkik bürosu da bu rapörü veren Denizlili döktor hak- kında tahkikat yapmıya başlamıştır. | —————— İ yrem imanatımm ben; YENİ NEŞRİYAT Akar ve Emlâk Gazetesi — Bu nası sltında her perşembe günleri bir güzete neşredilmiye başlanılmıştır. Kapital — Hikmet — Kıvılcımlı, “Karl Marks,, ın bu eserini almanca aslından türkçeye çevirmiş ve forma forma neşre başlamıştır. Derme — Malatya Halkevi bu isim altinda aylık bir mecmua çıkarmıya başlamıştır. Suçlu çocuklar ve ıslah evleri — Istanbul ceza müesseseleri başhekimi Tor&him Zati Oğetin bu eseri kitap hâlinde çıkmıştır. Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumu Genel merkezince çıkarılan bu mec- muanm 4i inci sayısı da intişar et- Tunali Hanı için son ve Kat'i emir Nafıa Vekâleti, Galatada yapılacak Tünel hanı için Tünel şirketine son ve kati tebligatta bulunmuştur. Şir- ket, Tünelin Galata tarafında Mah- mudiye caddesile Tünel caddesini bi- İribirinden ayıran ve Tünel antresinin tam karşısında bulunan adayı baştan başa istimlâk edecektir. Istimlâk derhal yapılacak, ondan sonra proje mucibince yeni han inşa edilecektir, Yeni han 9 metre yüksek- liğinde Tünel antresi ve üzerinde üç kat olmak üzere yapılacaktır. Yerli Mallar Sergisinin Pavyon İnşaatı Dokuzuncu yerli mallar sergisi için bugünden itibaren Galatasarayda pav eibeleliei heyeti, dün sanayi birliği idsre heye ti ile beraber toplanmış ve bazı ka- rarlar vermiştir. Sergiye memleketin her tarafından bütün milli müessese- lerimizin iştirak edebilmeleri için deniz ve kars nakliye vasıtalarında mümkün olan bütün tenzilâtın yapıl- ması için Nafıa Vekâletine müracaat edilmiştir. İzmir fuarı için olduğu gi- bi İstanbul sergisi için de yüze elli nisbetinde ucuzluk temin edileceği anlaşılmaktadır. Bundan sergiyi ziyu- rete gelecekler de istifade eedeekler- dir. İktisat vekilimiz, Sümer Bankın kurduğu bütün fabrika ve milessese lerin de sergiye iştirak etmeleri için alâkadarlara emir vermiştir. Bu fab rika ve müesseseler, ayrı ayrı birer Adliyede bir teklif Usküdar sulh hâkimi Mazhar Ya- sara, Adliye Vekâleti, Adliye müfet- tişliğini teklif etmiştir. TürkGemi Kurtarma ANONİM ŞİRKETİNDEN: 1 — Adalet gemisi satılığa çıkarı). mıştır. 2 — Şartnamesini istiyen şirketin Galata Rihtm caddesinde Merkez Rıhtım hanınm beşinci kattaki dai- resinden alabilir. 3 — Satış 10, 7, 937 pazartesi gü- nü saat 11 de şirketin Merkez Rıb- tım hanındaki dairesinde yapılacak- tır. 4 — Artırma pazarlık usuliledir. 5 — Teminatı katiyye beş yüz li- ra nakit veya şartnamede yazılı tah- vilât vesairedir, 6 — Adalet gemisi Paşabahçe ko- yunda demirlidir. Arzu edenler gö- rebilirler, 30 Orkestra konseri. 9,20: Paris kt sa dalgası: Plâk . 9,45: Keza, 10.30 Keza, 11.50: Keza. 13 Paris kısa dalgası: Plâk konseri, 14,15: Paris kısa dalgası: Bordodan konser nak Orkestra İlesoprano tarafından şa? kili konser, 18 Varşova: Rachon or kestrası. 18,30; Moskova: Konser nakli. 18,30; Roma kısa dalgası: Orkestra ile sopran tarafından şar kılar, 19 Bükreş: Costica Tandin takımı, 20 Bükreş: Konserin deva- mı, 20 Lâypzig: Musikili ve sözlü iki saat, 21 Paris kisa dalgası: Kon ser. 21 Viyana, Graz; Askeri bans do. 21,10 Kolonya: Meraklıların bes Zendikleri plâklardan. 21,30 Bük“ reş: Radyo orkestrası. 21.40 Bari, karışık müsiki. 22.25: Prag kısa dalgası: Şarkılı eğlenceli musiki, 28 Peşte: Çigan musikisi. 23 Var« senesi Meraklılarm sevdikleri plâks la: . 23,05: kısa zi Dvorak'ın peel çeş 16 Ml no, Florans: Hafif gece konseri, ii Lâypzg: Eğlenceli gece mu çen OPERETLER 16,15 Roma kısa dalgası: Ross ni'nin “Barbier de Seville” operâ- 81. 21,30 Peşte: Operet müsikisi, 22 Roma: Verdi'nin * “Rigoletto” ope- brier'nim* Liyon: Chai ZN malar ei ağ ODA MUSİKİSİ 17, Paris kısa dalgası: Oda mu- #ikisi, (Triyo - Beethoven, Sehü- mann vs.) 22 Stokholm: Oda mu- sikisi kuarteti (Olsson, Mozart), ; RESİTALLER ' 16,30: Paris kısa dalgası: Piya- no resitali, (Bach), 17,15 Varşova? Piyano resitali (Romeau, Daguin, Liszt). 19,35 Peşte, köman konse 22,05: ei vak şarkıları Viyana, Graz: Piyano resitali: 23,35: Prag: Piyaz no konseri (İngiliz eserlerinden). DANS MUSİKİSİ kısa 21- Varşova, 2,40::: Prag 22,15: Lâypzig. 23.30: Ko Tonya, Stutgart, 24: Peşte, Viyan kata el koymuştur. Polis, Yaniyi aramaktadır. miştir, pavyon kuracaklardır. Bu kadar mânasız konuşmaları ne Karagözde gör. düm, ne orta oyuncu Hamdiden dinledim. Söz alan bir kaside okuyor. Söz alan meşrutiyeti mübeccelemizi alkışlatıyor. Söz ulan... Göbek atmak imkânı olsa meşrutiyet namma göbek atacak. Mem- Jeketteki sefaletin çeşidi sayıldı ve alkışlandı. Yanlış yazmıyorum. Her sefalet sahnesi alkışlanıyordu. Çünkü her sahnenin anlatılışmdan sonra bir “sayei Meşrütiyeti mübeccelede icabı icra kılmacağı şüphe. #izdir,, deniliyordu. Haddin varsa alkışlama! Bizim oteldeki oda komşularından birisi de söz al. masın mı? Öyle haykırıyor, öyle yumruk sallıyordu ki azılariyle beraber otuz ikisi de som altın olan diş. İerinin otuz ikisi de koyu esmer yüzünde sarı bir is- let ağzı gibi görünüyordu. Bu gümbürtülü hamiyet konduğu yerlerde ne ka. dar bol para topluyorsa burada da o kadar bol alkış topladı. Ertesi günkü listede fiyatların yükseldiğine şüphe etme! Pis yazilmiş birkaç dalkavuk manzümesini bir ve, rem çocuk okudu. Yavrucağın verem olduğunu ve daha iki kardeşinin de yakalanacağını yanımdaki genç doktor yana yakıla bize anlattı. Ve heyecanma o kadar kapıldı ici ağzından kaçırdı: — Maşrutiyeti mübeccele kasidesini bıraksalar da bu çocuklara, buna benzerlere bir dispanser açsalar. Dedi. Dinliyenler başlarını çevirdiler. Oda komyşularımdan beyaz bıyıklı müfettiş dinle, mekten ziyade yanmdakilerle konuşuyordu. Validen başka hükümetin ve şebrin büyükleri de kendisine ehemmiyet verir ve dinler görünüyorlardı. Fahri Canım! Bu salonda biraz daha dolaşmıya tahammülün var mı? Varsa bak gör, beyaz bıyıklı komşum da ayağa kalktı, haykırıyor. — Anadolu sıtma içinde yüzüyor! Sıhhati umumi. ye tehlikededir. Ona koşmak, ona yardım etmek biz erbabı tefekkürün, mütemevvilânm, eshabı servetin, daha doğrumu fazilet, insanlık ve ahlâk umdelerine SAKA SAD — No. 57 — bağlı kimselerin vazifesidir efendım!, Ve bir alkış şakırtısı koptu Anladım Fahri Canım, tahammülün kalmadı. Hadi kulaklarını tıka sersemleşmeden buradan savuşalım! İnce ince öksüren şu çift, elimizi sıkma- dan kaçalım! Merdiven sahanlığında, doktorla konu- şan kim ? Devair rüesasından biri mi? Ne görüşü- yorlar? — Monşer! verdiğim raporların müsmir olacağmı görüyorum, bu işleri teftiş ister. Daimi murakabe al- tmda bulundurmalı. Meselâ, bir Anadolu sıhhiye mü- fettişi umumiliği ihdas etmeli. Alimallah bir senede kökünü keserim, —Hangi vilâyeti teklif ederlerse kabul edeceğim doktor! Vicdanım tahammül etmiyor. Bu fecayie bir nihayet vermeli. Ve bir vali nasılmış göstere- ceğim. — Çok iyi edersiniz Mon Bey. Bizim rüfekadan pek kıymetli biri var, onu sıhhiye miidürü alınız, ek ele, vatana büyük hizmet etmiş olursunuz. Fahri! Azizim! Bunların illeti ne? Görüyorsun ya. Anadolu! Sıtma, verem, bilmem ne.. umurlarında de- gi, hepsi nalıncı keseri. Fakat ondan ev. vel o Anadolunun daha müthiş illetleri var. Anadolunun — yiyeceği yok! — yiyeceği! o Harp- ten (o bahsetmiyorum, Anadolu ta ezelden beri aç ve gıdasızdır. Pazara çıkardığı tereyağından, evinde, ancak boş bir yayık kalır, beyaz ve nefis peynirinin, hiçbir gıda kuvveti olmıyan Suyuna ek- mek banar, Ve buğdayı satmca, çavdar bulaması yer. Çünkü bir şey bilmez, bilse de yiyecek bir şey elinde kalmaz. Bir parça et, bir kaşık tereyağı, hat- tâ ve hattâ bir camçak yoğurt yer veremi kökünden keser. Yedirilmesi yemesine meydan ve imkân bıra- kılması gartile... Bataklıklar, sıtma membaı imiş ve kurutmalı imiş. Evvelâ meb'usların ve alâkadarların köklerini kurut- malı, bunlardan'daha bataklık nerede var? Sen Anadolu evlerini gördün mü, Anadolu evleri- ni? Anadolu köyü diye işitilir, Evet defterhane kütüğünde hane hesabile, nüfus kaydında kafa koçanile oraları bir köy ve halktır: Dört kerpiç duvar, üzerine dört direk, biraz ot ve iki arşın toprak. Pencereye lüzum yoktur, bir &apıcık kâfi! Böyle bir in, bir konaktır. Halbuki kerplei yapamıyanlar da var, Yamacı ufki bir mağaracık gibi oymuşlar, top- rağmı çıkarmışlar, önüne taştan bir set çekmişler ve içine girdikten sonra: — Çok şükür .Tanrı bir ev kısmet etti, demişler o kadar çoktur kl. Senelerden, batınlardanberi nemli, karanlık top- rak kovuklarda yatmak. İnsana hastalıklardan ev- vel başka felâketler veriyor, Büyük hir mezar, top raktan bir mezar içinde doğan ve orayı mesken edinen bir neslin ruhunda uhrevi bir uyuşukluk peyda olu- yor. Hayatın, nemli bir çukurda şürüklenecek bir yük telâkkisi; âsaba, hissiyata ve bütün hissiyatm her saf basma yayılıyor. Sonra kristal avizeli salonların pe luş koltuklarında, yeşil ve resmi masaların yaldızit iskemlelerinde: — Anadolu uyanmıyor efendim uyanmıyor, bu ne taassup, bu ne cahilâne kara taassup... Fakat hangi taassup? Anadoluda, kör ve kara ta assup var diyenler, Anadoluyu ya bile bile boğmak is. tiyenlerdir, yahut... Eğer taassup dinine bağlı ok mak, an'anesini sevmek ve saffetini ilâhi bir mer- tebeye çıkarmaksa... ben zifir gibi müteassıbim. Mütcassıp Anadolunun, fena ve cahil Anadolunun, kabiliyetsiz Anadolunun işte bir köşesi! Benim mem leketim.. Berber Şeyh Murattan yarım saatte öğren- diğim ve benim de hatıramda iz bırakan bir Vasil E- fendi hikâyesi var: Vasil, halis Anadolu uşağıdır. Doktorluğu Atina- da tahsil etmiş. İstanbula gelmiş. Çok vatanperver, milliyetperest olan mercii, diplomasmı bedava tas- dik etmemiş. Bereket versin eşten dosttan otuz beş lira bulan Vasil Efendi, diplomasını #lelâde bir des recede tasdika muvaffak olur. Sekiz yıl evvel Ana- doluya gelir. Civar kazalardan birine yerleşir, Fukat kendisine doktor demez, Bariaf, tüccar gibi bir ad uy- durur. Doktor dese kimse ehetamiyet vermiyecek. Borçla, harçla bir kötü beygir elde eder. Portatif ecza heybesini ytikler, kendisi de Üzerine oturur. Ver elini Seydişehir, Bozkır, Akseki, tâ Antalyaya ka dar. Köylere konak vaktini hep akşam Üstüne tese düf ettiriyor; gece misafir kalmak için söz arasmda hastalıktan bahsediyor, Ve köyde hasta olup olma» dığını soruyor, — Var diyorlar. Çok kötü... — Hele ben bir görebilir miyim? Malüm ya biz gezginci adamlarız, çok dünya, çok tecrübe gördük. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: