24 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

24 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sürekli Hikâye: 8 Cocuk © Kikaye O korkunç ateşin üstünde asılı tah ta sandalyeye oturunca “korkudan Finfinin aklı başından giti, Aşağı doğru baktıkça alevden başka biryey görünmüyordu. Alev, alev, alev.. “«Einfin sanki baştan başa alev dolu bir dlinyada idi. Zavallı ne yapacağı. ni bilemiyordu. Ulumak, havlamak hepsi nafile idi Alevler onu yakmak için biribirle- rile yarışa çıkmışlardı sanki... Hepsi İLE KÖR kilitlenmişti. Ne söylesin zavallı. Ki- me ne desin? Gözleri ateşe bakmak tan kamaştığı için olrafında kimse- yi göremiyor, fakat karanlığın iç Oraya buraya gizlenmiş kedilerin kalı kahalarla gülüştüğünü duyuyonda. Kediler no merhametsiz hayvanlar. mış meğer.. Diri diri yanann karşı. sına geçip te böyle gölünür ml? Finfin bir ara altındaki sandalye. sin sallandığını duydu. Kendi kendine: Acaba... dedi sözünü bitiremedi ye ne lüzum vardı? İşt Acaba sandal /. ye sallaniyordu, Finfin nerdeyse a- Fin-Fin ellerile sallanan sandalyaya sarıltverdi gittikçe daha İrganıyor, daha çok büyüyür, Finftain oturduğu sandal. yeye ulaşmıya çabalıyordu. Zavallı köpek ne ya rini yüzüne tutup kendini ateşten ko rumaya uğraşıyordu. Fakat çok geç- meden birkaç küçük alev, Firfinin pençelerinden kurtuldular. Su Yi tütan iplere doğru yaklaştılar, Bunlardan biri ötekine: — Haydi şu ipi dersin ? diye sordu. Öbürü Ne iyi söyledin. İplerin de, san dalyeyi de yakalım. Ben şu köpeğin ateşte nasıl cızlayacağını pek merak ediyorum. Hi, hi, hi? diye güldü. Bunun üstüne alevler ipi bırakıp Sandalyeye, sandalyeyi bırakıp ipe #ürünmiye başladılar. Zavallı Finfin korkudan buram buram ter döküyor, zangır zangır U sini çıkaramıyordu. Adet yakıverelim, ne iyor, fakat biç se- rlanrverecekti, Bu. aerkir dakikada yapılacak birşey kalmamış. a artık, İçini çekip son sözlerini fı a tepe yan sim Miki,, be- Ateş öyle bir bale gelmişti ki, Fin fini değil, bütün oraları yakıp kavu ğa benziyordu. Zavallı köpek son bir defa daha havlayabildi. gözlerinden yaşlar aka aka: Sonra — Tanrıya emanet ol sahibim, ar- tik ben yanıyorum. diye ineldi Şimdi alevler her zamandan daha fazla çıtırdıyor, kediler durmadan, mi yavlıyordu. Finfin bir yandan: “Ar, tik ölüyorum, yanıyorum elveda” di. ye son sözlerini söylerken bir yandan da ateşe düşmemek için hâlâ salla Ban tahta sandalyeye sarıtıyordu. Çünkü: Yaşıyı biraz olsun acıyın recik beni affedin, Size hi lik yapmamıştım kediler! layıp yalvarıyordu. Küçük alevleri — Gördü da nasıl yalvarıyor. Ne hoş şey, ne güzel eğlence bakr” diyordu. Bir ke bir fena. G4 Bana acıyın, acıyın bana EĞİ Ben şimdiye kadar ne kadar çok geyler yaktım, Fakat hiç bugünkü Kadar eğlenememiştim. Bu köpeğin yalvara yalvara yanış ne tatlı eğlen e” diye cevap verdi Alevler artk kaçılamıyacak kac dar Pinfine yaklaşmışlardı. İş son haddini bulmuştu. Finfin hemen he- men yanmak üzere idi amma tam en Ortada yalnız Fin-Fin kaldı Sobanın başında uyuklıyan Fin -Fin fena dnkılcada birdenbire kurtuluş gö ründü. Bunda şaşılacak ne var? Fin- finin bütün gördükleri rüya değil Hayvanları sever, âcir mismız? | crabli vahşi hayvanları söylemiyo- rum) Elbette değil mi çocuklar. Çoğu- pun bize ne büyük faydaları var. Ta- vuğu, koyunu, inekleri, öküzleri, kö pekleri , kedileri düşününüz. Hepsi- in türlü türlü birer faydası yok Onların hastalanıp bize birer zarardır. hem de kendile rine yazık değil mi? İşte bunun için Avrupada tıpkı in- san hastaneleri gibi hayvan basta. Beleri de yardır. Buralarda baytar. lar hasta hayvanlara ilâç verirler. Yaralarını sarar, ameliyat yaparlar. İ Evet. Ameliyat bile yaparlar. Hatti İhayvanm canı sermasın diye ameti- yat yaparken onu ya uyuturlar, Ya. but ta kesilecek yerini dondururlar. tekiden en çok inek, koyum gibi hayvanlara bakılırd. Fakat şimdi hangi bayvan olursa olsun, nereden gelirse gelsin bu hastanelerde bakıp İliyi ediyorlar. Kuşlar bile orada teda ölmeleri hem vi edilir, Hayvanlara Nasıl Bu sabah beni azarladığın için artık sana kır gin değilim Mi- ki. Seni affedi- yorum iydi? Siz de rüyanızda bazan en korkunç şeylerden birdenbire kurtu. İuvermez misiniz? Meselâ: Tam bir uçuruma düşerken, bir hayvan sizi yakalayıverecekken birdenbire aklmız başmıza geliverir. yatağınızda olduğunuzu Fakat hâlâ yerinizden kımıldayamaz anlarsınız. seni, İylec uyanıp gözlerin miz değil mi? İşte Finfin de böyle olmuştu. Bir- denbire cehenmem gibi teş, biribiri- le konuşan küçük alevler, karanlık mağara, karanlıkta gizlenmiş kediler, herşey herşey gözünün önünden si niverdi. Ortada yalnız Finfin kaldı Mikinin evinden sobanın başımda &- yuklıyan Finfin.. Bu sobada ateş işildiyor, alevler upkt © korkuç mağaradaki gibi ç- trdıyor, Finfinse hâlâ uykusundan. iylce uyanamıyor, silkinip duruyor korkak korkak havlıyordu. “Hnvev! Havvv! Hav açamaz Bakıyorlar ? Kesimde gördüğünüz köpeğin bo- Kazında bir yara çıkmış. Alman hay van hastanelerinden birinde yarasına merhem sürüp sarmışlar. Fakat köpek hiç yarasını yalamadan durur mu? Tabii hemen sargıları paralayıp yarasını diliyle iyi etmeye çabalayacak. Baytarlar bunu bildik- leri için köpeğin boynuna ince tah- tadan bir yuvarlak geçirn gıların uçlurını buraya tutturmuşlar. Şimdi köpek öyle bir haldedir ki me yaparsa yapan dünyada ayaklarile Yarazını çözemez. Öbür resimde de iki baytar, kar- nimden hasta bir köpeği röntke - yani insanın içini gösteren, ışığa İtateyorlar. Bir amel zim mı değil mi görebilmek için. Eğer lâzm olduğu arlaçılırsa he- men bayvancığı ner duymasın diye uyutup, içindeki'hasta yeri ame yapacaklar, Gördünüz mü çocuklar, insanlar inız kendileri için değil, hayvan- İar için bile ne ködar uğraşıp duru” yorlar, at yapmak lâ iLT E BUNU BİLMİYORDUM / Ortasında Kanal Bilirsiniz ki, kanal açmak, iki su- A biribirine birleştirmek için bir kara parçasmı kazıp oraya su dol- durmak demektir. Bü su insan eli- nin aştığı bir nehir demektir. Üstün. den kayıklar, battâ gemiler işler Böylelikle insanlar bir yerden bir yere gitmek için karada uzun yolcu luklar yapmak zahmetinden kurtarıl müş olürlar. Bu kanallar bir nehrin başka bir nehire yahut ta bir #e €n yakın olan yerinde açılır. Ka- yıklar , vapurlar için kısa bir yol olur. Ruslar son zamanlarda yeni bir kanal açmışlar Bu kanal karada de Bil dtnizin ortasında açılmıştır. Ha- zer denizinin Kuzeyini öbür taraf- larile birleştiriyor. Denizin bir ya umu öbür yanma birleştirmeye ne lü. yam var diyorsunuz değil mi? Çün- kü denizin her tarafı saten biribi Ie birleşmiştir. Hepsi sudur. Bir va pur bir ucundan öbür ucuna kadar gidebilir. Evet amma Hazer denizi- nin şimalinin dibi sığdır. Büyük ge- miler. işliyemiyor. İşlemeyince de denizin bu kısmı öbür taraflarından ayrılmış oluyor. İşte Ruslar bunun igin burada bir kanal açmışlar. Ya- Bi denizin dilinde vapurların geçe bileceği kadar derin bir yol açmış- lar. Bu kanaldan ilk balıkçı gemi- leri geçmiştir Bu deniz ortası kanalı Volga neh- rinin “Delta” sından daha çimale ve şarka doğru Gürvey'e kadar uza» Biyormuş. Bir Kitap Menleketi Londra müzesinin kütüphane ne bu adı takmak doğru olur. Bil- seniz ne büyük, ne zengin bir kü- tüphanedir. Görmiyen dünyada gö zünün önüne getiremez. Orada 5 milyon tane kitap vardır. Hepsi do en faydalı ve iizumlu şeyler Üzeri: ne yazılmışlardır. Salonun biyük- Tüğü «kla hayret verir. Üstü bir kubbe şeklindedir. Bu kubbe bü. yüktülk cihetinden bütün dünyada ikinciliği alı. Her yıl dünyanın her tarafından binlerce talebe bu büyük kütüp- haneye gelir. Günde takriben 3000 kişi burada kitap okumaktadır. Ga gen yıl okunan kitaplarm sayısı 250,000 1 bulmuştur. Bu kadar büyük bir kütüpbane- de istenilen kitabı bulmak ta bir iştir değil mi çocuklar. İnsan ba- zan birkaç kitabım içinde bile iste- diğini kolay kolay bulamaz. Fakat İngilizler bu kitapları o kadar gü- zel dizmişler, adlarmı büyük defte ye öyle ustalıkla sıratamışlardır ki kütüphaneye okumaya gelen ber insan istediği kitabı boy dakika &- ginde bulabilir. Söndürmek Rusyanın Sibirya denilen soğuk mmtakasımı hep duymuşsunuzdur. Orada çok zengin ormanlar vardır. Bir gün bu ormanlarda nasılsa yan. Em çıkmış, bu yangın çabuk yetisi lemediği için az zamanda Ormanı baştanbaşa silip süpürecek kadar büyümüş. Bu acı tehlike karşısında bükü- met oraya birçok uçkularla beraber yüzleree paraşiltçü ve yangı sön Bürücü adamlar göndermiş. Paraşüt üler, yangm yerine gitmişler... © rada uçkularından yere atlamışlar, beraber gölürdükleri yang söndü. rücü âletleri kullanmışlar. Bir gün- İlik çalışma sonunda yüzlerle hek- tar genişliğindeki ucu bucağı gö- İrünmez ormanları yanmaktan kur- tarmışlar. . Uçkuların, paraşütçüle rin şimdiye kadar böyle büyük bir iş yaptığını işitmemiştik. Birkaç yüz i paraşütçü ile en büyük zenginlik kaynağını kurtarabilmek havacıl- fm birçok yerlerde işe yarıyabile- ceğini güsteriyor. LÂFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ Fransa İmparatoru “Napolyon, un genç generallerinden biri mi ye yükselivermi çok zeki, çok ces İdi. Fabret arkadaşların rütbesini, pa görmiye geli a da güldü. Da- İha dün sen de benim gibiydin, deyip duruyordu. “General, bu SE İdinledi nihayet bir gün dayanamadı. ye sonlu. Kkar? — Tabii ona re «1? Deyines Gi — İn aşağı ça ke de adamlarımdan relere gözcü koyac venlerden çıkıp eve girmek isteyin- ce hemen tüfeklerile mizan alacaklar. İ Attıkları kurşunlardan kurtulup eve girebilirmen neyim var, neyime yoksa Senin olsun. İ Çünkü, ben bu gördüğün yeri ve parayı ancnk böyle kazandım, dedi. Kıskanç adamin bu cevaba karşı ne hal aldığını siz düşünün artık, il Yukardaki reslinde bir Çin beyinin şitli vazolar, çiçekler, sarayını görüyorsunuz. Burada çe. meyvalar, elbiseler var. Bunları en uygun renk- le boyayıp bize getiren veya gönderenler arasında kur'u çekerek üç ki. ESKİ İMGiLİZ ASKERİ PABUCU ÇOCUK KLÜBÜ 1s: MEKTEP ve oz MEMLEKET: ADRES; bo kupona doldurup bize yolla yınız. Makaiilinde göndereceğim Epa kartımı ah alnan Tan Çocük lursunaz — Güzel, çok güze Dır pıjama is- tiyorum. — Canım pijamanm güzelliğine bu kadar üzenecek ne var. Onunla sokağa çıkacak değilsin ya. — Elbette çıkacağım. Bende “uy- ku içinde dolaşma” hastalığı var. Amerikada bir gün saatte 100 ki- lometre süratle giden-bir tren bir- denbire bir kazaya uğrar. Vagon- lardan biri yoldan çıkıp devrilir. Bu sarsıntı serasmda yolcularından bir zenci vagonun kırılan kapısından dişarı fırlar. Karşıda betondan ya- pılmış bir telgraf direği varmış. Zen in başt ona çarpar. Zavallı zenci birkaç dakika gersemleşir. Sonra © iiyle başını uğa uğa ayağa kalkar. Bunu gören bir yolcu hemen zen- cinin yanına koşar. Telâşla: — Ben sizi öldü sandım. der. Zenci ne cevap verse beğenirsi- niz? — Yok hayır... Şu direk olmasa belki ölürdüm amma © beni tuttu. Baba Nasihati — Oğlum dünyada en büyük iki iyilik vardır. Biri namuslu oi- mak, biri de akıllı olmak. — Namuslu olmak, ne demek ba ba? — Bir kere birşeye söz, verdi mi pe olursa olsun hattâ isterse on- dan » — Ya akıllılık? — Ne olursa olsun, hiç birsa- man, hiç kimseye söz vermemek.

Bu sayıdan diğer sayfalar: